02 Ocak 2019

2020 yılını tebrik ediyorum herkes için inşallah yeni yıl hepimiz için tüm toplumumuz için sağlık başarı ve mutluluklarla dolu olur umuyoruz böyle 2019 için çok iyi şeyler söyleyemeyeceğiz yoğun insan haklarının olduğu bir yıldı 2019 2020 yılında umarım insan hakları alanında siyaset alanında bilim alanında sosyoloji alanında her alanda toplum ilerler ve güzel neticeler verir diye umuyoruz. Değerli arkadaşlar ilk olarak Ankara Emniye Müdürlüğü’nde ki işkence olaylarına değinmek istiyorum malum bu konuları 2 hafta öncesinde gündeme getirmiştik gözaltındakilerin avukatlarının iddialarıyla gündeme getirmiştik ve bu konu gündeme bomba gibi düşmüştü ve oldukça önemli bir tartışma başlamıştı,Ankara Barosu bunun üzerine gözaltındaki insanlarla görüşmüştü Ankara Barosu İnsan Hakları Merkezi’nden 3 avukat hakları merkezinden 1 avukat Ankara Emniyeti’nde gözaltındaki kişilerle görüşme yapmıştı ve geçtiğimiz günlerde açıkladıkları raporda oldukça ağır gözaltında kötü muamele ve işkence olaylarının olduğunu bu rapora geçirmişlerdi,bizim iddialarımızdan sonra İçişleri Bakanı Adalet Bakanı suskunluğa gömülmüştü ve İçişleri Bakanı iftiralara sığınarak bazı cevaplar vermeye çalışmıştı,Ankara Barosu İnsan Hakları Merkezi’nin bu net raporundan sonra kötü muameleyi işkenceyi net olarak gösteren raporundan sonra İçişleri Bakanı hala konuşmuyor İçişleri Bakanı’ndan çıt  bir kelime çıkmıyor Adalet Bakanı bize sosyal medyada işkence olayları Trend Topic (TT) olunca mı işkence ispatlanacak diye işkenceye iddialarına karşı itirazda bulunuyordu işte ankara barosu insan hakları merkezi de raporladı o zaman ey Adalet Bakanı ey İçişleri Bakanı artık bir açıklama yaparsınız herhalde İçişleri Bakanı artık Ankara Barosu İnsan Hakları Merkezi’ne de bir iftira ve etiketleme faaliyetine mi girecek bunu bilmiyoruz ama apaçık belgelerle ortada raporlarda ortada ifadeler de ortada gözaltındaki kişilerin net ifadeleri ortada ama susan bir İçişleri Bakanlığı var değerli arkadaşlar bu ülkede bir milletvekili olarak  milletin her derdini anayasal sistem içinde doğru,adil ve eşit muamele görmesi için uğraşıyoruz hiç kimse anayasal olarak kötü muameleye işkenceye uğramaya haketmiş değildir suçlu bile olsa kimsenin işkence görme hakkı yoktur bunu hepimizin çok iyi bilmesi lazım herşeyin bir usulu erkanı vardır ve ona göre uyulması gerekir gözaltındaki kişinin ifadesinin alınmasının bir usulu vardır insan haklarına uygun bir şekli vardır ama bunlara artık türkiye de biz riayet edilmediğini gayet aleni,pervasız,futursuz bir şekilde gözaltı merkezlerinde kötü muamelelerin yapıldığını 2019 yılı boyunca gözlemledik ve bir çok kaçırılma olayı işkence olayı bize bildirildi bunları sorduk bunlara ciddi cevaplar yerine cevapsızlık,sümenaltı etme,sessizliğe suskunluğa gömülme veyahut da en kötüsü de sağa sola iftiralar saçma şeklinde tepkiler geldi bunlar kabul edilebilecek hadiseler değil normal bir hukuk devletinde önemli makamlarda olan kişiler millet adına konuşurlar mahkemeler millet adına karar verir bu kişiler demokrasinin sonucu seçimler sonucu oraya millet adına gelmiş kişilerdir ve tüm uygulamaları millet adınadır,bizim sorduğumuz sorular milletvekili olarak sorduğumuz sorularda millet adınadır bu sorulara cevapsızlıkla cevap vermek suskunluk sessizlik örtbas etme sümenaltı etme ve iftira tedbirleri kesinlikle kabul edilecek hadiseler değildir,dönemin kullanışlı etiketleri insanları için çok güzel bir sakızdı bunları bol bol kullanırlar ama hakkı hakikati bununla örteceklerini sanmasınlar tekrar ediyorum İçişleri Bakanı Süleyman Soylu Ankara Barosu İnsan Hakları Merkezi’Nin geçen hafta açıklanan son raporuna göre bir şeyler demek zorundadır bir açıklama yapmak zorundadır bu kadar devlet adabını devlet ahlakını devlet geleneğini ayaklar altına alan bir anlayış olamaz değerli arkadaşlar.

Evet değerli arkadaşlar biz geçen hafta biliyorsunuz bütçeyi görüştük ve bütçe görüşmeleri bitti yılbaşı tamamlanmadan bütçe görüşmeleri bitti önemli tartışmalarda bitti evet AKP-MHP Cumhur İttifakı sayesinde bu bütçe geçti ama oldukça sıkıntılı bir bütçe olduğunu hep söyledik şimdi de bunun hakkında bazı rakamlar vererek bu konudaki görüşlerimizi somutlaştırmak istiyoruz,her çıkan bakan bize işte ne kadar büyük icraatlari yaptıklarını ne kadar Türkiye için paraların arttığını hizmetlerin arttığını söyledi ama biz bunu objektif bir şekilde OECD rakamlarıyla karşılaştırdığımız zaman çıplak gerçek apaçık ortaya çıkıyor bakın size OECD grafiklerini getirdim Türkiye ile ilgili karşılaştırmalı grafikler bunlar bütçe görüşmelerindeki gerçek durumdur,Türkiye’Nin dünyadaki gerçek durumunu anlatacak Türkiyede Kişibaşına Düşen Hane Halkı net Düzeltilmiş harcanabilir geliri OECD ortalamasının altındadır,bakın bize mecliste bakanlar ve iktidar yetkilileri çıkıp bol bol söylemlerde bulundular şişirilmiş rakamlar anlattılar bunları kimse bilmese kanabilir belki ama biz bu şişirilmiş ve hayali ve açık veren bütçe rakamları karşısında OECD ile karşılaştırmalar yaptık ve gerçek durumunu tespit ettik Türkiye’nin istihdam açısından Türkiye’de 15-64 yaş arasındaki kişilerin % 52’si ücretli bu yüzden bu yüzden OECD ortalamasının altında hepsi de rakamlı somut olarak söylüyorum,Türkiye’de 25 64 yaş arası yetişkinlerin %39’u lise eğitimini tamamlamıştır,OECD ortalaması %78’dir bakın çıplak net ve maalesef üzücü rakamlar söylüyorum size OECD ortalaması %78 Türkiye ise %39 lise eğitiminin. Eğitim sisteminin kalitesi açısından ortalama bir öğrenci OECD’nin uluslarası öğrenci değerlendirme programından (PISA)’da okuma yazma,matematik ve fen okumada 425’i OECD’Nin 486 ortalamasının altında bir not aldı. Türkiye’de ortalama olarak kızlar erkeklerden daha iyi performans gösterdi. 72 ülke arasında 52. Olan bir ülkeyiz maalesef PISA sınavlarında eğitim 17 yıllık AKP iktidarları döneminde gelebildiği en kötü yere en arka sıralara geldi dünya çapında 72 ülke arasında 52. Sıradayız maalesef. Sağlık açısından doğumda beklenen yaşam süresi 78 yıl,OECD ortalamasının 80 yıl iki yıl altında kalıyor OECD’Nin de 80 yıl Türkiye’de 78 kadınlar için yaşam beklentisi 81 yıl iken erkekler için 75’tir,Atmosferik ve akciğerlere zarar verebilecek kadar küçük hava kirletici partiküller metreküp başına 20.0 mikrogram,metreküp başına OECD ortalamasının 13,9 ortalamasından çok daha yüksek hava kirliliği açısından da maalesef durum bu arkadaşlar metreküp başına 20.0 mikrogram Türkiye’de OECD ortalaması ise 13,9 maalesef akciğer sağlığımızın niye kötüleştiğinin bir göstergesi bu,Türkiye aynı zamanda su kalitesi bakımından OECD ortalamasının altında bir performans sergiliyor,çünkü insanların yalnızca %65’i sularının kalitesinden memnun olduklarını söylüyor OECD ortalamasının %81’inin altında bu oran ve OECD’de ki en düşük oran olduğu ifade ediliyor,yani düşünün 3 tarafı denizlerle kaplı her tarafından sular fışkıran bir ülkede su kalitesi bakımından OECD ülkelerindeki en düşük oran %65’i gösteriyor %81 OECD ortalaması ve maalesef Türkiye ortalaması %65. Türkiye’de hayatlarından OECD ortalamasından daha az memnun insanlar mutluluk oranına baktığımız zaman OECD oranının altında genel memnuniyetler 0’dan 10’a kadar değerlendirildiği zaman Türkiye halkı OECD ortalaması olan 6.5’dan daha düşük Türkiye ortalaması 5.5. Bakın size şunları göstereceğim bunlar çok önemli bulgular Danimarka’da 0-2 yaş çocukların kreşe gitme oranları açısından durumları bu Danimarka’da ve diğer ülkedeki oranları yansıtıyor,Belçika’da 62 işte Kolombiya’da bile 60 civarında böyle dünya ülkeleri sıralanıyor,Avusturya’da 55,Yunanistan’da 11 en üstteki rakam Danimarka 63 iken bizdeki maalesef 0,9 0-2 yaş çocukların kreşe gitme oranı açısından Dünya ortalaması açısından durumumuz  bu Aile,Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı bize bol bol işte hikayeler anlattı bol bol çalışma anlattı ama son durumda gelinen 17 yıllık AKP iktidarındaki üçünün 0-2 yaş arası çok fazla bir para yatırılacak iş de değil çocuklara yönelik bir hizmet ve Türkiye’Nin perişan durumu ortada bakın başka kriterlerde var burada Türkiye’nin PISa sınavlarındaki durumuyla ilgili bilim performansı açısından Türkiye şu gördüğünüz bakın şurası ilk sıralar buralar şu kırmızı Türkiye’Nin sırası Türkiye’nin durumu maalesef bu 17 yıllık AKP iktidarında bilimin eğitimin geldiği nokta buralar yine bitmedi gelir eşitsizliği konusunda yani zenginle fakir arasındaki gelir eşitsizliği konusunda OECD rakamları açısından durum nedir şurası ilk sıralar Türkiye kırmızı sondan 5. Sıralarda gördüğünüz gibi apaçık ortada onlarca ülke bizim önümüzde ve güya büyük ülkeyiz diye söylemlerde bulunuyoruz, PISA sınavlarındaki matematik performansında da tahmin edeceğiniz gibi kırmızı olan Türkiye ve son sıralarda maalesef bir çok dünya ülkesi arasında okuma performansı maalesef çocukların okuma performansında da yine son sıralarda şu kırmızı olarak gördüğünüz Dünya’nın en önemli eğitim sınavı bu PISa sınavları maalesef yine Türkiye son sıralarda,sadece bilim ve gelir eşitsizliği alanında değil maalesef Türkiye sosyal adalet sıralamasında 41 ülke arasında 40. Çıktı arkadaşlar korkunç bir sonuç 41 ülke arasında 40.sıradasınız sosyal adalet hani bakın diyelim ki çok zengin bir ülke değiliz efendim eğitimimiz şöyle böyle değil en azından adalaet olsun diye bekliyoruz sosyal adalette ise öbürkülerden daha kötü durumdayız,gelir konusunda,eğitim konusunda çok daha kötü durumdayız,OECD ülkelerinde 2002’de 1538 iken kamu cari sağlık harcaması bakın OECD ülkelerinde 1538’den 2002’de 1538’den 2017’de 2930’a yükselmiş Türkiye’de ise bu maalesef 922 yani sağlık konusunda güya çok işler yapıldığı söyleniyor ama sağlık da da son nokta bu 2930 OECD ortalaması varken Türkiye’de vatandaşa harcanan kişi başı kamu cari sağlık harcaması burada net bir şekilde bunlar hep OECD web sitesinden alınmış rakamlardı bunu Sağlık Bakanlığı bizlere sundu bizde titiz bir araştırmayla Türkiye’Nin sağlıktaki son halini görüyoruz güya sağlıkta atılımlar yapılıyor ama bunlar hep özel sektörün zenginleşmesine ve vatandaşın yeterli sağlık hizmeti alamamasına neden olan hadiseler oluyor. Yönetim potansiyeli açısından bakın yine üzücü bir tablo Türkiye genel üretim kapasitesi açısından şu konumda yine kırmızı olan Türkiye ve son sıralara yakın olduğumuzu görüyorsunuz.

Değerli arkadaşlar bugün TBMM’de önemli bir konu görüşülecek LİBYA tezkeresi görüşülecek Libya tezkeresi kabul edilebilecek bir hadise değil apor topar meclise getirildi ve biran evvel onay alınmak istiyor,Suriye’de batağa saplanmış bir Türkiye’den sonra Suriye’deki bir takım silahlı grupları da alarak LİBYA’Da bir taraf olmak bir savaşa girmek kabul edilecek bir hadise değil Türkiye maalesef bunu yapmaya çalışıyor biz bugün buna şiddetle karşı çıkmaya çalışacağız yenilmesi muhtemel olan iktidar güçlerinin yanında yer almaya çalışıyor Türkiye son derece sıkıntılı Cadı Kazanı’na dönmüş Libya Kazanına girmeye çalışıyor buradan Türkiye’Nin çok büyük zararla çıkacağını düşünüyoruz,bizim temennimiz bu tezkere meclisten geçmesin muhalefet partilerinden de önemli bir muhalefetsel direneceğini düşünüyoruz bunu da böylece gündem etmiş olalım.

Değerli arkadaşlar 2019 yılı boyunca çok vahim insan hakları ihlalleri yaşandı cezaevlerini yakından takip ettik TBMM insan haklarını inceleme komisyonu üyesiyim çok vahim hak ihlalleri gördük KHK’lılara yönelik insanlık dışı soykırım uygulamalarını gördük yüzbinlerce KHK’lı bu yaşamdan örselenmeye çalışıldı ve yok edilmeye çalışıldı 20.Y.Y.’ın Nazi uygulamalarının bir benzeri 21.Y.Y.’da Türkiye’de yapıldı düşman hukuku uygulandı ve kamu görevinden ihraç edilen KHK’lılar özel sektörde de çalıştırılmadı yaşam hakkı tanınmadı İşkur’da kurs ve programlara dahil edilmedi tapu da alım ve satım yapamadı tapu da şahit bile gösterilmedi,sosyal yardımlaşmadan kendileri ve yakınları bile olsa faydalandırılmadı yakınları akrabaları iş arkadaşları hepsi onları dışladı ve bütün bunlardan sonra madem beni istemiyorsunuz yurt dışına gideyim diyen KHK’lılara sana yurtdışına çıkış da yasak dendi yılın son günlerinde 2 önemli olay gündeme bomba gibi düştü KHK’lılar açısından çok net ve utanmazca bir uygulamaydı maalesef. Doğa Sigorta kendisi de sigortası olan bir vatandaşının işte kaskosunu yaptırmış bir vatandaş arabası kaza geçiriyor,önemli bir ücret ödemesi gerekiyor,kasko sigorta şirketinin ve vatandaş müracaat ediyor vatandaşa verdiği cevap bu cevaplarda elimizde Doğa Sigorta’da konuya çeşitli açıklamalar yaptı vatandaşa verdiği cevap sen KHK’lısın biz sana ödeme yapamayız yanlış duymuyorsunuz maalesef bunu söyledi düşünün siz primlerinizi ödüyorsunuz ödemelerinizi nakit olarak yapıyorsunuz sonunda aniden bir kaza geçiriyorsunuz ve sigorta şirketinden bu bedeli istiyorsunuz belirlenen bedeli istiyorsunuz ama sigorta şirketinin size cevabı son derece kayıp,sen Kanun Hükmünde Kararname ile ihraç edilmişsin biz sana ödeme yapamayız,değerli arkadaşlar işte 2019 yılının son yılları soykırımın son örneğiyle geçti,bakın belki kulaklarınıza inanamayacaksınız ama bunlar bilgisi belgesi bizde olan maalesef vahim vakalar doğa sigorta bu konuda bir açıklama yapmıyor biz kendisini açıklama yapmaya çağırdık sigortalıya bir takım açıklamalar yaparak ben sana paranı ödemiyorum demiş sonra ne olmuş sonrasında sigortalı mahkemeye gitmiş Allah’dan mahkemede kazanmış çünkü çok açık bir gasp var orada sigorta şirketi bir de utanmadan istinaf’a gitmiş dava şuanda istinafta düşünün siz mahkemeye gitmeseniz sigorta şirketi diyecek ki ben sizin hakkınızı vermiyorum sizin de boynu bükük kabullenmiş bir kişiyseniz mahkemeye de gitmeyeceksiniz ve sigorta şirketi paranızı bir güzel gasp etmiş olacak bunlar Türkiye’de yaşanıyor arkadaşlar ve yapanın yanına güya kar kalıyor biz kesinlikle kar bıraktırmayacağız sonuna kadar gideceğiz.

İkinci bir olayı anlatalım bu da maalesef bir banka da gerçekleşti Garanti Bankası hakkında çok önemli iddialar var bir şahıs KHK ile ihraç edildikten sonra işsiz kaldığını ve bir asgari ücretli işe girmek için müracaat ettiğini kabul edildiğini ama işyerinin kendisine garanti bankasından hesap açması gerektiğini söylediğini bunun üzerine garanti bankasına gittiğinde sen Kanun Hükmünde Karaname ile ihraç edilmişsin biz sana hesap açamayız, cevabı aldığını ve bu yüzden de işe giremediğini tekrar işsiz kaldığını asgari ücretli bu işe bile giremeyip aç susuz kaldığını bize anlatıyordu,başka kişilerden de bu iletiler geldi Garanti Bankası’na defalarca soruyoruz cevap vermiyor ama böyle kolay haksızlık değildir arkadaşlar biz bunu kabul edemeyiz.Türkiye Cumhuriyeti’nde devlet kurumlarından sonra özel kurumlarda maalesef bir takım insanlara yönelik vatandaş muamelesinden çıkarıcı muamelelere başladı bunları kabul edemeyiz.

  • Yine geçtiğimiz gün bir başka vaka yaşandı,yine bunun da bir devlet bankası yaptı. Bir KHK’lı kendisine yatırılan parayı almak için Vakıfbank’a gidiyor Vakıfbank’dan parayı çekecek hesabına bir para yatırılmış Vakıfbank diyor ki size bu parayı ödeyemeyiz,niye ödeyemezsiniz siz işte riskli kişi sınıfındasınız KHK’lısınız ihraç edilmişsiniz biz size ödeme yapamayız ya nasıl yapamazsın edemezsin tartışma gürültü basına yansımadan sonra 1 2 saat sonra banka ödemeyi yapıyor KHK’lı dişli çıkınca banka ödemeyi yapmak zorunda Türkiye bu denli hukukun ayaklar altına alındığı insan haklarının gasp edildiği bir ülke halinde yaşanan ne örneklerle size söylüyorum ülkeyi Akp iktidarı öylesine rezil bir duruma getirdi ki devlet kurumları her türlü skandala imza atıyor soykırıma imza atıyor özel sektör de bundan güç alarak kuvvet alarak destek alarak bu soykırımlara imza atmaya özel sektörde de devam ediyor  bunlar apaçık belgeli,bilgili açıklama yapmayarak bu işten kurtulmaya çalışıyorlar,biz boşuna mı Kanun Hükmünde Kararnamelerle ihraç edilenlerin bir soykırıma uğradığını söylüyoruz,bilgisiz,belgesiz laflar mı,hepsi bilgili belgeli hepsi 3.5 yıldır yüzbinlerce örneğiyle apaçık ortada olan örnekler maalesef Türkiye bu cürretkarlığa kadar gelebilmiştir çok acıdır çok üzücüdür bunu da yapabilmektedirler artık KHK’lıya sen sokakta yürüme yaşama nefes alma diyecekler belli ki zaten tüm uygulamalarıyla bunu söylemek istiyorlar yani hiçbir işe giremiyor herhangi bir sosyal haktan faydalanamıyor Türkiye’de 21.Y.Y.’da nazi uygulamalarının olduğunu söylememiz boşuna değildir bu uygulamaları düşünün kendi başınıza geldiği zaman nasıl tepki verirsiniz nasıl dışlandığınızı hissedersiniz bir bankaya gidip hakkınız olan parayı çekemiyorsunuz düşünün başınıza böyle bir şey geldiğini veyahut da arabanız pert oldu gidip sigorta şirketinden paranızı alacaksınız oradaki size bu beyanları söyleyebiliyor çok üzücü bu haller değerli arkadaşlar bitmedi bu soykırım uygulamaları devam ediyor insanları cezaevlerine atarak oralarda anneleri,kadınları,çocukları,perişan ederek devam ediyorlar bakın geçtiğimiz günlerde eşi de tutuklu 4 yaş çocuk annesi meme kanser hastası aynı zamanda Aslı Kişi’de bitliste tutuklandı ailelere çile çektirmek için her türlü kötülüğü yapıyorlar bu insanlar tutuksuz yargılanabilir arkadaşlar yurtdışı yasağı koyarsınız hani eşi tutuklu çocuğu var kendisi meme kanseri hastası inanın bu insanlar tutuksuz yargılanabilir bu kadar bu işleri abartmaya gerek yok çocuğu var o çocuğunu da alıp cezaevine gitmek zorunda o anne kimseye de bırakamaz eşi de yok çocuğu babaanneye bırakıyor çocuk babannede durmuyor anne çocuğu yanına alıyor böyle bir dram daha yaşanıyor yılın son günleri annelerin çocuklarıyla beraber daha çok cezaevine girdiği bir ülke olduk cezaevindeki çocukların hızla arttığı dünyanın tek ülkesiyiz çok büyük bir hızla artıyor700 800 rakamlarını konuşuyoruz Kasım 2019’da 780 rakamı açıkladı Ceza Tevkifişleri Genel Müdürlüğü ben şuanda bu sayının 850 lere doğru tırmandığını tahmin ediyorum çünkü büyük bir hızla artış gösteriyor, hakimler acımasız bir şekilde tutuklamayı cezalandırmaya dönüştürmüşler anne demeden kadın demeden hasta demeden çocuk demeden bebek demeden insanları cezaevine dolduruyorlar hamile kadınları cezaevine dolduruyorlar yasayı da çok rahat çiğniyorlar bakın anayasayı çiğniyorlar, 5275 sayılı yasanın 16/4 maddesi der ki hamileyken ve 6 aya kadar emziren kadınlar cezaevine konulamaz mahkum olarak da tutuklu olarak da konulamaz düşünün bunu mahpuslar mahkumlar için belirlemiş çok daha ağır olan bir ceza için belirlemiş siz tutukluyorsunuz daha bu kişinin suçlu mu suçsuz mu olduğu belli değil ona bu hükmü uygulamıyorsunuz mahkum olana uyguladığınızı tutuklu olana uygulamıyorsunuz,değerli arkadaşlar bakın hukukçu olmanıza gerek yok bir insan mahkum olduğu zaman bir suçtan mahkum edilmiştir değil mi hüküm giymiştir suçlu ilan edilmiştir ama tutuklu iken bu kişi tedbiren cezaevine konulur  sağa sola kaçmasın denetim altında dursun diye ama suçlu ilan edilemez tutuklu olarak bir cezaevindedir ama siz tutuklu olana daha ağır cezalandırılan toleransı bile göstermek istemiyorsunuz olacak şey mi bunlar çok açık net bakın bu konuda hukukçuların görüşleri anlayışları çok net zaten yasa da bunu ayrıntılı bir şekilde 5275 sayılı yasanın 116. Maddesinde açıkça belirtiyor hamile kadınların veyahut emziren kadınları cezalarının ertelenmesi yönünde görüş beyan ediyor ama Türkiye’nin 2019 yılında bol bol hamile kadınların da tutuklandığı bir yıl ülke oldu son 3.5 yılda tutuklanan en az 3 hamile kadın riskliyken tutuklandı ve düşük yaptı yine düşük fotoğrafı gördüğünüz Serpil Özmermer hamile ve hamileliği risk altında KHK ile memuriyetten ihraç edilmiş gözaltına alındı ve tutuklandı çocuğu da var hamile hamilelilerin tutuklanması yasak yasal olarak çok açık net ve bu örneklerde bakın net söylüyorum tekrar söylüyorum vicdanların sızlaması lazım 3 tane hamile kadın en az bizim tespit ettiğimiz belki çok daha fazladır 140 tanedir bilemiyoruz 3 tanesini tespit ettik sıkıntıları varken kanamaları varken gözaltına alındılar bu konudaki itirazlara rağmen bu kadınlar tutuklandı ve olacak olanlar oldu bebekler düştü yani bu iktidarın eline bebek kanı bulaştı arkadaşlar göz göre göre bu bebekler düşürüldü 3 vakayı da çok iyi biliyorum birisi ikizdi 4 tane bebek gitti düşünün yıllarca çocuğunuz olmuyor sonunda ikiz bebeğe hamile kalmışsınız Nurhayat Yıldız ikiz bebeği gitti,Hanife Çiftçi 7 haftalık iken bebeği gitti,Gülden Aşık o da 7 haftalıkken bebeği düştü ve göz göre düştü;Serpil Özmermer 4 aylık hamile ve bunun bebeği de düşerse bu halin sorumluluğunu kime ait olduğunu söylememe herhalde gerek yok,değerli arkadaşlar yılbaşı öncesi kasım ayında açıklanmıştı Anayasa Mahkemesi’Nin çok önemli bir kararı güvenlik soruşturması ile ilgili karar acımasız bir karardı 3.5 yıldır ohal döneminin güvenlik soruşturması kararı bu yasaya göre gencecik insanlar kendisinden dolayı bile değil babasından annesinden ablasından abisinden dolayı işe giremiyordu,düşünün 90 95 yapıyorsunuz Türkiye 1.,2.,3.’sü oluyorsunuz böyle çok genç geldi benim yanıma mesela Türkiye’de fizik alanında 1. Olmuş genç hanım gelmişti genç ve çok başarılı bir kadın 1. Olmasına rağmen mülakatta da soruları bilmesine rağmen mülakattan elenmişti,2. Olanlar 3. Olanlar 5. Olanlar son derece süper başarılı öğrenciler mülakatta nedense eleniyordu yani nasıl oluyor bu kadar başarılı öğrenci mülakatta eleniyor daha sonra ben Milli Eğitim Bakanı’ndan öğrendim kendisi bana açıkça mülakatta geldiği zaman biz zaten insanlara güvenlik soruşturması yapmış durumdayız dedi açıkça dedi bunu düşünün o zaman Hakkari’den bir insan niye gelir mülakat için zaten mülakat öncesi güvenlik soruşturması yapmış kararı vermiş bu yüzden Türkiye 1.’si olan 55 puan alıyor bunu bakan kendisi açıkça söyledi düşünün bu kadar pervasız bir ülkeyiz bu kadar fütursuz bir ülkeyiz niye bu kadar başarılı öğrenci mülakata girince patır patır düşük not alsın işte cevapları burada bakanın açıkça söylediği diğer bakanlıklarda da bununla ilgili yapıldığını biliyoruz önceden hazırlanan listede görevlilerin önüne getiriliyor bunlar kazanacak diyor bunlar dışındakiler kazanamayacak diyor gençlerde saatlerce yolculuklar yapıyor ankara’ya geliyor saatlerce günlerce bekliyorlar heyecan içinde bir işe gireceğiz diye aslında sonuçlar çoktan belli değerli arkadaşlar memleketin hali bu işte bununla ilgili bir yasayı bu kadar hukuksuz bir yasayı Anayasa Mahkemesi iptal etti sonunda hukuki ve anayasal bir karar aldı biliyorsunuz ve bizde buna çok sevindik Anayasa Mahkemesi’nin kararını şuanda onbinlerce insan takip ediyor bana çok bu konuda ileti geliyor arkadaşlar çünkü insanlar güvenlik soruşturmasına girmiş bekliyor,güvenlik soruşturması olumsuz gelmiş mahkemelere müracaat etmiş orada bekliyor mahkemelerin bakanlıkların anayasa mahkemesine göre karar alması lazım anayasa mahkemesi de bunu iptal etmişse bakanlıklarda mahkemelerde bunu nazar-i itibare alarak hareket etmeli mi yoksa anayasanın 153. Maddesini yasama da yürütme de yargı da çiğnenmiş olur çünkü anayasa mahkemesi’nin kararını iplememek gibi bir şey olabilir mi arkadaşlar ve maalesef şuanda 2 aydır bu yapılıyor bakın yeni bir yasa teklifi getirdi iktidar güvenlik soruşturması ile ilgili son derece vahim acımasız bir yasa teklifiydi yine insanlar para yatırdıkları bankaya göre değerlendirilecekti,üye olduğu sendikaya göre değerlendirilecekti üye olduğu derneğe göre değerlendirilecekti ve işe giremeyecekti bu apaçık böyleydi ve devam eden mahkemeler de bundan etkilenecekti düşünün eski anayasa mahkemesinin kaldırıma kararına göre hüküm veremeyeceğine göre yeni yasaya göre hüküm verecekti,mahkemeleri de bloke ediyor mahkemeleri de bir boyunduruk getiriyor bu karar ve bizim yoğun tepkilerimiz üzerine güvenlik  soruşturması yasa teklifi geri çekildi değerli arkadaşlar bu arada 2 aylık bir boşluk oldu bakın Kasım ayında bu karar alındı bakın kasım aralık ocağa girdik onbinlerce insan bekliyor,mahkemeler karar almıyor bakanlıklar karar almıyor boşlukta bekliyorlar,neyi bekliyorsunuz? Açıkça anayasa mahkemesinin kararı var yeniden hükümetin bir yasa getirmesini mi bekliyorsunuz ? Yani böyle iş olur mu arkadaşlar devlette böyle iş olur mu o an ne geçerliyse onu uygularsınız ama bir bekleme hali onbinlerce kişi de mağduriyet hali bakın bana bununla ilgili başvurular geliyor.
  • Milli Eğitim Bakanlığı güvenlik soruşturması sebebiyle 5 aydır 1000’e yakın atanan öğretmen bekliyor dşyor öğretmen arkadaşlarımız 5 aydır 1000’e yakın atanan öğretmen bekliyor atanmışsınız size güvenlik soruşturması diyorlar yani başka bir yerde iş bulma girişiminden de vazgeçmişsiniz bir işteyseniz o işten çıkmışsınız bekliyorsunuz sizin hakkınızda bir araştırma yapılıyor 5 aydır 1000 tane öğretmen böyle aç susuz bekliyor yani ve böyle anayasa mahkemesinden karar çıkıyor yeni bir yasa teklifi geliyor bu insanlar yine bekliyor şuanda uygulanması gereken anayasa mahkemesinin kararı ve uygulanmıyor diyor ki bu öğretmenmlerimiz : “Ziya Selçuk bey 40 gün önce “2 haftaya güvenlik soruşturmaları konularını bitireceğiz.”dedi hala diyor bir gelişme olmadı.” Bu 2 hafta dediği de kasım ayında söylemişti Ziya Selçuk bey komisyon görüşmelerinde halen bir gelişme yok yani düşünün memleketin bakanı bile verdiği sözde durmuyor ve verdiği sözü çiğneyebiliyor biz bunu Milli Eğitim Bakanı’nda çok gördük 1 yıl önce verdiği sözü çiğneyen 1 yıl sonra farklı şeyler yaptı ve sonunda farklı bir uygulama yaptı yani bize verdiği cevabı bile yerine getirmeyen bir Milli Eğitim Bakanlığı ile karşı karşıyayız . Bizden sonra atanan öğretmenlerden soruşturma istenmedi”delil mi Eylül 2018 ayında bize beraat eden çalışma izni iptal edilmiş kişilerin çalışma izinleri beraat ettiği taktirde iade edimektedir cevabı aldık ama şuanda bu konuda bir çalışma yok iade edilmiyor ve İçişleri Bakanlığı’na havale edilerek orada tekrar bir kontrolden geçiriliyor kimilerinin istediğini iade ediliyor istemediğine iade edilmiyor,bu öğretmenler diyor ki bakın arkadaşlar 5 aydır 1000 tane öçğretmen diyor bizim güvenlik soruşturmamız hala bitmedi diyor ama bizden sonra atanan öğretmenlerden soruşturma istenmiyor bir de böyle işler dönüyor,hani siz 1000 kişi bekliyorsunuz 5 aydır bekliyorsunuz neler olduysa yeni bir imtihan açılıyor oraya girenlerden güvenlik soruşturması istenmiyor onlar giriveriyor,onlar kimin adamı onu da bilmiyoruz böyle alavere dalavere değerli arkadaşlar devletin içinde böyle işler dönüyor bakın apaçık bir şekilde dönüyor,Anayasa Mahkemesi’nin kararını uygulamamanın anayasa 153 e göre suç olduğunu söylüyoruz ve bakanlıkların mahkemelerin buna göre hareket etmesi lazım yine bir  başka iletimizde bakın güvenlik soruşturması mağduru gençlerin öğretmenlerin doktorların sesi olmaya çalışıyorum TBMM’de onların bana iletilerini yoğun bir şekilde gündem ediyorum çünkü onlar mağdur ve mazlum durumdalar hiçbirini tanımıyorum hiçbirini siyasi görüşü kimliği meshebi nedir dini nedir hiçbirini bilmiyorum ama bunlar haksızlıktır arkadaşlar haksızlık haksızlıktır kime yapılırsa yapılsın kimden gelirse gelsin haksızlık haksızlıktır ve biz buna karşı çıkarız diyor ki sayın vekilim 9 ağustos’da atandım hala göreve başlayamadık Anayasa Mahkemesi’ne göre başlatmıyorlar dosyalarımız bekletiliyor bilgi almak için arıyoruz bakanlıkları herkes bi şey söylüyor kimisi diyor karar geriye yürümez kimisi diyor bekliyoruz.”devletin içinde kim ne yapacağını bilmiyor tam bir kaos ortamı e çünkü hukuk yoksa devlet içinde kimse ne yapacağını bilemez arkadaşlar herkes tepelere bakar saraylara bakar oralardan bir emir bekler değerli arkadaşlar farklı konulara da değineceğiz bize gelen sağlıkla ilgili başvurular oluyor ve bunları gündem ediyoruz gündem etmeye de devam edeceğiz.

Istanbul’da uyuz vakalarının çok artığı ve eczanelerde uyuz ilacının bulunmadığı konusunda yoğun şikayetler geliyor gazete köşe yazarları da bu konları gündem ediyor bir doktor olarak en başta söyleyeyim uyuz hastalığı oldukça zor teşhis edilen tedavisi oldukça zor olan 5 6 ay sonra bir bulaşıcılığı olan bir hastalıktır İstanbul gibi yerdede böyle bir uyuz salgınının başladığı belirtileri de gerekli tedbirlerin alınmadığı ilaçların eczanelerde bulunmuyorsa bu çok sıkıntılı bir durumdur.

Değerli arkadaşlar cezaevlerindeki durumlara hep değiniyoruz çok vahim vakalar geliyor bize mektuplar geliyor ve inanılmaz adil olmayan yargılama sonuçları geliyor zalimce verilen cezalar geliyor bakın 23 yaşındaki bir gençten Alişan Taburoğlu Burhaniye Ceza İnfaz Kurumu’nda aldığım bir mektuba göre şunu söylüyor: “23 yaşında bir üniversite öğrencisiydim basın açıklamasına gösteriye katıldım barış akademisyenlerine verilen cezaların ihraçların yanlış olduğunu söyledim 1 2.’si parasız eğitim istedim,3.’sü Berkin Elvan’a yapılan haksızlık Ali İsmail Korkmaz’a yapılan haksızlık bunları protesto ettim diyor basın açıklaması gösteriler 23 yaşındayım mahkemelerden bu basın açıklamalarına katıldığım için bana verilen cezalar toplamı kaç yıl biliyor musunuz diyor,23 yaşındaki bir insana toplam 46 yıl ceza verilmiş arkadaşlar bakın inanmıyorsunuz mektubu da bende 23 yaşında ve 46 yıl ceza almış ben diyor ne bir insan öldürdüm ne bir hırsızlık yaptım ne bir gasp yaptım bu nedir diyor hayatım yandı yaktılar beni 2.5 yıldır cezaevindeyim değerli arkadaşlar böyle bakın adil olmayan yargılamalarla bir ülkeyi doldurursanız zalimlikle zulümle doldurursanız muhalifinize düşman hukuku uygularsanız sonuçlar buraya varır 23 yaşındaki bir insana 46 yıl ceza verirsiniz 2.5 yıldır cezaevinde Alişan Burhani Cezaevi’nde sadece diyor adalet istiyorum demiştim ben suçum adalet istiyorum demekti ve bu kişiye verilen ceza bu arkadaşlar.

Bir başkası KHK ile memuriyetten ihraç edildim diyor,Asgari ücretle bir iş buldum. İş verenim Garanti Bankası’ndan maaş hesabı açmamı söyledi. Garanti Bankası KHK lı olduğum gerekçesiyle sizinle çalışmak istemiyoruz dedi. Bulduğum işten de oldum.”biraz evvel gündeme getirdiğim vaka işte durum bu arkadaşlar bunun gibi bir çok vaka var.

Askerde de OHAL cadı avı devam ediyor.Şimdi askere gidiyorsunuz orada da KHK’lıysanız OHAl mağduru iseniz orada da kurtulamıyorsunuz arkadaşlar orada da sakıncalı piyade er oluyorsunuz orada da zulme uğramaya devam ediyorsunuz bana askerden yazan bir OHAL KHK mağduru bakın ne diyor: “Askere geldim sayın vekilim. Bir yargılama süreci geçirdim diye şuan komutanlarımız hepsi üstüme üstüme geliyorlar. Her gün aşağılayıcı kelimeler kullanıyorlar bana. Yapılmayacak şeyleri bana yaptırıyorlar. Dayanacak gücüm kuvvetim kalmadı vekilim diyor. İşte memleketin hali bu arkadaşlar bir kere bir şekilde devletin kadrine uğramaya göresiniz daha sonra her yerde toplumun her yerinde böyle suçlu olarak ilan edilir ve aşağılanırsınız.

Yine Bankasya’ya yatırılan paralar hakkındaki gasplar devam ediyor biz bunu defalarca soruyoruz 1.5 yıldır düşünün aradan 3.5 yıl geçmiş Bankasya’da hesabınız var OHAL öncesi paranızı geri alamıyorsunuz,ya niye paramı vermiyorsun,hani hesap belli kitap belli ne olduğu belli hayır paranı vermeyiz binlerce insan şuanda parasını alamıyor arkadaşlar hani 3 gün 5 gün yok tedbir şu bu dersiniz bankada parayı bir askıda tutarsınız anladık aradan 3.5 yıl geçmiş 4 yıla yaklaşıyor düşünün 40000$’nız var diyelim ki bankada bu parayı da TL’yi çevirmişler zamanında şuanda dolar olarak da alamayacaksınız düşünün doların daha ucuz olduğu bir zamanda TL’ye çevirmişler bu parayı alabileceksen alırsın 3.5 yıldır alamayan binlerce kişi var bakın ne diyor vatandaşlar: TMSF 2016’dan beri binlerce vatandaşın parasını gasp etti. ‘İşlemler sürüyor.’ mazeretine sığındı 3.5 yıl olmuş işlemler sürüyor! Defalarca bu konuyu sorduk, ciddiyetsiz cevaplar verdiler biz de soruyoruz vatandaşlar da soruyor işlemler devam ediyor cevap bu .Hukuk devleti’nde bu yıl da devlet kurumunun vatandaşın parasına çöktüğü bir yıl oldu arkadaşlar güya hukuk devletiyiz vatandaşın parasına çökmüşsünüz malına çökmüşsünüz gasp etmişsiniz vermiyorsunuz böyle daha odasına giremeyen KHK’lı akademisyen arkadaşlarımız var 3.5 yıl önce ihraç edilmiş üniversitedeki odasına giremiyor kitabını alamıyor arkadaşlar adam malını alamıyor tedbir konulmuş,parasını alamıyor tedbir konulmuş,herşeyine tedbir konulmuş kıpırdayamıyor tedbir konulmuş,yurtdışına çıkışı yasak herşeyine bir tedbir konulmuş,kapatılan okullara para yatırmış düşünün veli olarak sonradan kapatılacak bir okula para yatırıyorsunuz erken kayıt diye nisan ayında 15 20 milyar yatırıyorsunuz mesela darbe ohal araya giriyor senin paranı vermiyoruz arkadaş benim ne suçum var bu okula para yatırdım erken kayıt biraz ucuz olsun diye önceden nisan da yatırdım verin paramı,hayır veremeyiz. Böyle de bir sürü insan var değerli arkadaşlar inanılmaz ama maalesef bize bunu resmi cevap olarak da veriyorlar böyle binlerce insan var şuanda biliyor musunuz? Bu devlet bu halde şuanda.

Yine bakın ilginç örnekler geliyor bize Türkiye bir vatandaşımız yine askerden yolluyor diyor ki,Türkiye Cumhuriyeti Devleti askerdeyken beni beni terörist diye askerden alıp tutukladı, gerçek bir terörist muamelesi yaptı yemediğim aşağılanma kalmadı. Daha sonra 2019 Kasımında aynı Türkiye Cumhuriyeti beni askere çağırıyor eksik hizmetini tamamla diyor.Ve şuanda da burada ölürsem şehit olacağım diyor böyle garabet bir ülkedeyiz. Bilin zulmün çelişkinin böylesi diye bize iletiyor.

Yine bir başka ileti de cezaevi hak ihlalleri anlamında size söylemek istiyoruz, “Van yüksek güvenlikli cezaevinden yazan bir kişi diyor ki: “Buraya Ceren Özdemir’in katilini getirdiler.Normalde çocuk, kadın katillerinin buraya yolu düşmez. Oysa devrimcilerin ve muhaliflerin değişmez tutsaklık mekanıdır buralar. Duvara bir yazı yazmak bu yüksek güvenlikli cezaevlerini çürütülmeniz için yeterli bir nedendir diyor Mecit Sahinkaya Van Yüksek Güvenlikli Hapishanesi’nden yazmış.

Değerli arkadaşlar bakın size bir fotoğraf göndereceğim 190 güne yakındır açlık grevinde olan bir insan bu kilolu yapılı bir insandı Şerif Mesutoğlu Urfa Siverek Cezaevi’nde kaymakam Muhammed Safitürk davasında bomboş bir dosyayla katil ilan edilen kaymakamlık personeli olan bir kişi yıllardır büyük bir mücadele veriyor duruşmalarda kendisini bile yaktı,açlık grevlerine girdi artık ölmek üzere çok kötü bir durumda iyice zayıflamış durumda bu insan ve maalesef hakkında adil bir yargılama olmamasını eleştiriyor itiraz ediyor yeniden bir adil yargılama olması gerektiğini katil olmadığını müebbet hapse cezasına layık olmadığını ve bu konuda hiçbir dahili olmadığını feryad ederek söylüyor insanlığın bu feryadı dinlemesi lazım değerli arkadaşlar bu böyle olmaz bu insan ölüyor ölüme gidiyor dosyasını inceliyoruz bomboş bir dosya somut hiçbir belge bilgi yok ama katil ilan edilmiş ve müebbet hapislere mahkum edilmiş yine grup yorum büyük  baskılar sonrasında maalesef grup yorum da şuanda açlık grevinde geçtiğimiz gün canlı yayınıma da aldım cezaevindeki süreçlerini de takip ettim cezaevinde olan tahliye olan grup yorum üyeleri var ve açlık grevindeler 180 190 200 günlere ulaşmış durumdalar oldukça bitkin durumdalar fizyolojik açıdan son derece sıkıntılı bir durumdalar,geceleri uyuyamıyorlar vücutlarında yangılar var mide ağrıları var düşünün 200 güne yakın yemek yemiyorsunuz şekerli suyla tuzla besleniyorsunuz vucüt bunu kaldırmaz cezaevindeyken çoğu B1 vitaminini alamadı Grup Yorum da İdil Kültür Merkezi’ne baskınlar yapılmasın terörize edilmesinler konserleri yasaklanmasın istekleriyle ve tutsak arkadaşları serbest bırakılsın istekleriyle açlık grevlerini devam ettiriyorlar yıllardır tüm Türkiye kamuoyunun tanıdığı bir müzik grubudur Grup Yorum ama yıllardır süren tarihlerinin en ağır baskılarına maruz şuanda grup yorum en acımasız gözaltılar tutuklamalar onların üzerinde malum biliyorsunuz Türkiye’de her muhalif gruba yönelik bu tür uygulamalar yapılıyor Alparslan Kuytul 2 yıldan fazla cezaevinde bomboş gerekçelerle tutuldu Ahmet Altan’ın subliminal darbe yapma suçlamasıyla yıllardır cezaevinde tutulduğunu hepimiz biliyoruz,Eski Eş Genel Başkanımız Selahattin Demirtaş yine saçma sapan suçlamalar bir dosyadaki 2 ayrı tutuklama kararıyla cezaevinde maalesef yıllardır,bu davaların hep siyasi olduğunu biliyoruz,Grup Yorum’da bundan nasibini alıyor ve maalesef acımasız bir şekilde baskı altında ve Grup Yorum üyeleri direniyorlar Helin Bölek,Bahar Kurt,İbrahim Gökçek ve arkadaşları önemli bir açlık grevinde direniş halinde biz kamuoyunun bu konudaki duyarlılığının artmasını bu insanlara kulak kabartmasını ve bu baskıların bitmesini ardından da açlık grevinin bitmesini istiyoruz bir başka açlık grevcisi olayı Mustafa Koçak şu gördüğünüz insan 28 yaşında bir insan o da Savcı Mehmet Selim Kiraz Davası’nda silah temin ettiği iddiasıyla müebbet hapislere maruz bırakılan bu konuda böyle kararlar alınan bir insan Mustafa Koçak son derece kötü durumda 200 güne yakındır açlık grevinde dosyasına onun da baktığımız zaman somut olmayan tutarlı olmayan çok bilgi belge delilinin olduğunu görüyoruz yargısız bir infaz yapılmış durumda güya bir yargılama yapılmış durumda ama müebbet hapislere mahkum edilmiş durumda hani düşünün bir suç işlerseniz o suçu işledikten sonra siz ve yakınlarınız bunu kabul eder cezaevinde yatarsınız bu ayrı bir konu ama bu insan kesinlikle bu suçu işlemediğini ve yakınları da çocukları eğer bu suçu işleseydi çocuklarının yanında olmayacaklarını söylüyorlar ve kesinlikle haksız bir mahkumiyetle karşı karşıya olduklarını söylüyorlar Mustafa Koçak’da tekrar yargılanma için açlık grevinde onun sesini duyurmak da bizim görevimiz zindanların dibinde açlık grevi yapan bir ferdin sesini duyurmamız gerekiyor ve onun sesini de duyuruyoruz,Mustata Koçak’ın gözü yaşlı annesiyle çektirdiği fotoğraf da burada annesiyle babasıyla da konuştum ve son derece üzgün olduklarını gördüm annesi de babası da bana şunu çok net söylediler eğer çocuğumuz Savcı Mehmet Selim Kiraz’ı öldürülmesine yardımcı olsaydı 1 saniye arkasında durmazdık ama burada net hukuki somut olmayan delillerle bir yargı kararı verildi adeta bir yargısız infaz yapıldı ve biz çocuğumuzun açlık grevinde ölmesini istemiyoruz diyor bu anne de bu annelerin babaların feryadını duymamız lazım değerli arkadaşlar hukuk bir karar vermiş olabilir yargı bir karar vermiş olabilir ama adaletsiz kararlarsa bunun vebali hepimizin üzerindedir değerli arkadaşlar bunu unutmayalım yarın öbür gün bu insan ölüp giderse tüm toplum bundan sorumlu olacaktır,Grup Yorum üyeleri ölüp giderse Mustafa Koçak ölüp giderse,Şerif Mesutoğlu ölüp giderse ve bu adil yargılamalar gerçekleşmezse bu veballer tüm toplumun üzerine olacaktır ben bunları burada boşuna duyurmuyorum,haberimiz yoktur bilmiyorum dememeniz içindir ben bunları biliyorum en az 200 gündür takip ediyorum ve son derece boş dosyalarla bu insanlara ağır cezalar verildiğini yakinen gördüğüm için vicdanım buna müsade etmiyor isyan ediyor.

Son olarak önemli bir vakamız yine her zaman gündem ediyoruz her zaman bizim gündemimizde 2019’un en önemli insan hakkı ihlali görüyorduk 2019’da 7 insan kaçırılmıştı 6’sı bulunmuştu şuanda Ankara 34.Ağır Ceza Mit Mahkemeleri’nde yargılanıyor bu insanlar ne olduğunu hiç öğrenemedik bu insanlar kaçırıldı hiç kimse bilgi vermedi savcılar bilgi vermedi dosyada gizlilik vardı bir anda ortaya çıktılar ve şuanda Ankara 34.Ağır Ceza Mit Mahkemesi’nde yargılanıyorlar birisi bulunamadı 7 kişi kaçırılmıştı 6’sı aniden Ankara Emniyet Müdürlüğü’nde çıktı birisi Ankara Gimat’da kaçırlmıştı Yusuf Bilge Tunç isimli kişi 5 ayı geçti halen ortada yok yakınları perişan durumdalar,eşi,babası,annesi,çocukları gece gündüz 2 gözü 2 çeşme ağlıyorlar ve ama hiç bir kimse bilgi vermiyor bakalım bu kimse nerede ortaya çıkacak hangi devlet kurumunda ortaya çıkacak merak ediyoruz,çünkü diğer 6 kişi için 6 ay 8 ay bunları sormuştum aniden Ankara Emniyet Müdürlüğü’nde ortaya çıkmışlardı bakalım Yusuf Bilge Tunç nerede ortaya çıkacak. Birşey demiyorum nerede çıkar gaybı bilmiyorum ama öncesinden bildiğimiz 6 kişinin hali ortada onlar gibi esrarengiz bir şekilde kaçırılan bir kişi hakkında normalde biliyorsunuz bir kişi yani şehrin ortasında Ankara Gimat’ı bilirsiniz Ankara Gimat’ın oralarda bir insanı alıp kaçırırsa mutlaka MOBESE kameralarına yansır değil mi arkadaşlar hepimiz biliriz Ankara Gimat’ı orada MOBESE kameralarının ne kadar çok olduğunu bir kişiyi böyle birileri götürmek istiyorsa mutlaka kameralara yaslanacağını biliriz ama nedense bu insan 5 aydır bulunmuyor neden bulunmuyor işte bu da önceki 6 kaçırılma olayındaki soru işaretleri gibi soru işaretleri.Değerli arkadaşlar bugünlük bu kadar.

YouTube

Yorumlar