07 Kasım 2019

 Bugün size aylardır gösterdiğim bir kaçırılmış insanın fotoğrafını tekrar göstereceğim Gökhan Türkmen Gökhan Türkmen’in 8.5 aydır kaçırıldığını sizlere anlatıyorum tüm kamuoyuna anlatıyorum tüm milletimize anlatıyorum ailesi ve biz sürekli bakanlıklara soru önergesi verdik cevap alamadık uluslararası başvurulara T.C.Adalet Bakanlığı cevap vermedi ve dün gece itibariyle Gökhan Türkmen bulundu evet 8.5 aydır araştırın bu kaçırılan insan nerededir dedik,ya belki ölmüştür ya belki kendisi kaçmıştır diye cevaplar aldık 8.5 ay sonra Ankara Emniyeti’nde ortaya çıktı,yeniden aynı hikayeyi görüyoruz arkadaşlar 8.5 aydır kayıp Gökhan Türkmen bir anda yine emniyette ortaya çıktı her nedense değerli arkadaşlar zorla kaçırılmalar kaybedilmelerle ilgili İnsan Hakları İnceleme Komisyonu’nda bir alt komisyon kurulmasını istedik kabul etmediler üstüne üstüne ne oldu biliyor musunuz?Türkiye’de şubat ayında 6 olmak üzere Ağustos’da 1 kişi olmak üzere 7 kişi daha kaçırıldı ve bunlar daha sonra aylar sonra hiçbir açıklama yapılmadan pat diye Emniyetlerde bizzat Ankara Emniyeti’nde ortaya çıkıveriyor,bu hadiseleri normal olarak karşılamak mümkün mü değerli arkadaşlar en ağır insan hakları ihlali olan yaşam hakkı ve can güvenliğiyle ilgili çok büyük ihlalleri aylardır gündem ediyorum tek bir resmi yetkili cevap vermiyor veremiyor,ne bize ulusal makamlara ne de uluslararası makamların sorduğu sorulara cevap veremiyorlar Gökhan Türkmen dün gece itibariyle bulundu ve iddialarımızı doğrulayan şeyler yine aynı şekilde cereyan ediyor,bunu ilk defa şimdi açıklıyorum Gökhan Türkmen diğer kaçırılanların hali gibi bir hal arz ediyor,az önce Gökhan Türkmen’in eşiyle görüştüm 1.5 gündür eşiyle görüşemiyordu en son bulunduktan sonra eşini ziyaret etti ve önceki kaçırılan ve daha sonra ortaya çıkan kişilerin eşlerinin söylediğinin aynısını söyledi neydi?Gökhan Türkmen 25 kilo kadar zayıflamıştı,bitkindi,cildi bembeyazdı belli ki uzun süredir güneş ışığı görmemiş Ulusal ve Uluslararası başvuruların çekilmesini istiyor,olayın kapatılmasını istiyor aile hayatımız için bu daha iyi olacak diyor,eşi kendisine sorular soruyor tatminkar cevaplar veremiyor sakalı uzamış zayıflamış cildi beyazlamış bitkin bir insan var karşımızda ve tek bir kelime açıklama yok bu kişi de diğer kaçırılanlar gibi Antalya’da 8.5 ay önce bir anda ortadan kaybolmuştu ve hiçbir araştırma yapılmamıştı  değerli arkadaşlar zorla kaçırmalar ve kaybedilmeler insan hakları savunucuları için bir ülkede en önemli konudur çünkü bu zorla kaçırmalar ve kaybedilme sonrasında biz yoğunluklu bir şekilde işkence başvuruları alırız ve bu vakalarda da bundan önceki vakalarda da aldık son vakalarda emniyette gözaltında olan kişiler konuşmak istemiyor ve hepsinin de eşleri kocalarının beyanlarına itibar etmiyor,hepsi de eşlerinin iradeleriyle konuştuğunu düşünmüyor son kaçırılan Gökhan Türkmen ve önceki kaçırılan ve emniyette ortaya çıkan 5 kişide de aynı hikaye var bu kişiler korkak tedirgin,ürkek bir şekilde beyanlarda bulunuyor ve maddeler halinde adeta ezberletilmişler maddeler halinde bir takım şeyler sayıyorlar ve konunun kapanmasını istiyorlar hep aynı hikaye değerli arkadaşlar biz bunların peşini bırakmayacağız Türkiye’de kimsenin hayatı haksız hukuksuz bir şekilde ayaklar altına alınamaz yaşam hakkı en değerli insan hakkıdır,can güvenliği bir devletin koruması gereken en önemli güvenliktir.

Evet ilginç bir vakaydı 16 Şubat günü yaşanmıştı KHK’ları protesto eden Yüksel direnişçileri bir direniş sonrası gözaltına alınıyordu ve o sırada bir genç hanım gözaltı arabasına atılırken tüm fotoğraflar ve video kayıtlarında apaçık bir şekilde göründüğü gibi utanç verici bir şekilde bir kamu görevlisi polis tarafından taciz ediliyordu,gözaltına alırken taciz vucüdunun mahrem bölgelerini özellikle elleyerek bir taciz olayı gerçekleştiriyordu bir polis memuru ve ardından İçişleri Bakanlığı o kişinin babasının KHK’lı olduğunu babasının FETÖ’cü olduğunu söylüyor ve adeta yapılan iş anormal değildir demek istiyordu aynen beyanlar buydu ve ardından konu bir suç duyurusuyla Adliye’ye intikal etti Merve Demirel kendisine cinsel saldırıda bulunan polis memuru hakkında suç duyurusunda bulundu ve savcılık konu hakkında dava açtı.Bugün 29.Asliye Ceza Mahkemesi’nde bu davanın duruşması vardı ve bende oradaydım Merve Demirel’in yanındaydım cinsel saldırı suçuyla suçlanan polisin yargılandığı davada Merve Demirel’in yanındaydım Merve Demirel’in arkadaşları da oradaydı ve işin doğrusu onların arkadaşlarından daha çok sayıda polis memuru vardı ve mahkeme baskı altındaydı,rütbeli Emniyet Müdür Yardımcıları üniformalı kıyafetleriyle her nedense mahkemeye gelip hakimin tam karşısına oturmuşlardı kolluk güçleri apaçık bir şekilde mahkemeyi tesir altında tutuyordu,hatta yetki belgesi olmayan avukatların cübbelerinin çıkarılmasını hakim istediği anda bazı kişiler ama polislerinde silahları var dediğinde hakim bey o polisler üzerinde herhangi bir arama yaptırmıyor ve üzerinde silah bulunduğu belli olan bir kaç polis memuru mahkeme salonunun dışına çıkmak zorunda kalıyordu,bunlar olacak işler değil arkadaşlar bakın polis memurunun suçlandığı bir davada neler yaşanıyor?Bugün 29.Asliye Ceza Mahkemesi’nde Türkiye Cumhuriyeti yargısının skandallarını tekrar görüyoruz ne mi yaşandı?Bakın cinsel saldırı suçuyla suçlanan bir polis memuru mahkemeye gelmedi,ya asıl suçlanan o bir sürü insan var yüzlerce insan var müşteki var müştekinin avukatları var ama sanık yok ortada,sanığın arkadaşları da var ve ama onlar polis rütbeli üniformalı amiri var hakimin tam karşısında sonuç bakıyoruz ki 3 gün önce sanığın ifadesi alınmış mahkemede kimseye haber verilmeden ifadeye gitmiş hakime ifade vermiş ve mahkemeye gelmekten kendini kurtarmış cinsel saldırı suçlamasıyla suçlanan polis mahkemeye gelmedi peki daha sonra ne oldu yetki belgesi olan avukatların avukata yardımı engellendi,avukatlıkları hakim tarafından reddedildi,avukat tarafından yetki belgesi alacağız denilen ve cübbe giymiş olan diğer avukatların cübbesinin çıkarılması istendi avukatlar cübbelerini çıkarmak zorunda kaldı,başka neler oldu hakim bey belli ki çok büyük bir baskı altındaydı belli ki bir yerlerden sanki aranmıştı ve hakim bey çok gergin bir şekilde duruşmaya başladı son derece gergindi yüksek sesle bağırıp çağırıyordu ve yetki belgesi olan avukatların belgelerini kabul etmeyeceğini avukatlıklarını kabul etmeyeceğini söylüyordu buna itiraz eden ve bana neden bağırıyorsun,avukata bağıramazsın diyen avukata kızıp inanılmaz bir şey yaptı,ne yaptı biliyor musunuz?Mahkeme salonunu terketti gitti sanık avukatları,müşteki,müşteki avukatları salondaki onlarca insan şaşırıp kaldı dona kaldı mahkemenin hakimi herşeyi idare etmesi gereken adalet terazisini tutmaya çalışan adil bir şekilde tutması gereken mahkeme başkanı öfkeyle salonu terketti gitti,5 dakika sonra hatasını anlamış olacak ki geri döndü kürsüye dedi ki tamam mahkemeyi devam ettiriyorum,evet tamam devam ettir,Ankara Barosu’ndan kadın avukatlar gelmişti,kadınlara yönelik cinsel saldırı suçlamasında müdahil olmak istiyorlardı,Çağdaş Hukukçular Derneği’nden kadın avukatlar gelmişti müdahil olmak istiyorlardı müdahillikleri kabul etmiyorum dedi niye kabul etmiyorsun kadına yönelik cinsel saldırı suçlamasıyla yapılan bir yargılama var diyor kadın avukatlar gelmiş kadın hakları açısından müdahil olmak istiyorlar niye kabul etmiyorsun ?Etmiyorum işte var mı diyeceğin.Çok güzel peki başka mahkemelerde yetki belgesi olan avukatların avukatlığı kabul ettiler hatta yetki belgesi daha sonra sunulacak avukatların da avukatlığı kabul edilir bu mahkemede kabul edildi mi?Edilmedi ve bunun üzerine avukat bey reddi hakim talep etti reddi hakim talebi ağır cezada görüştürecek ama ağır bir polis baskısı mahkeme salonunda hissediliyordu,çok net bir şekilde değerli arkadaşlar bir hukuk devletinde böyle bir şey olabilir mi bakın her kamu görevlisi görevini kötüye kullanmaktan dolayı yargılanabilir ve nufüsunu kullanamaz bu yargılamalarda bir doktor yargılanır bir mühendis yargılanır bir öğretmen yargılanır ama kalkıp orada nufüsunu kullanarak üniformalı rütbeli elbisesini giyip de gidip hakimin karşısında oturmak bir takım polislerin silahlı halde mahkemeye gelmesi olacak iş mi değerli arkadaşlar?Uyarılmasa dışarı çıkmayacaklar yani işte böyle bir yargılama yapıldı 29.Asliye Ceza Mahkemesi’nde bugün Merve Demirel’e taciz davasında yaşananlar bunlardı,biz bu olayın peşini bırakmayacağımızı ilk günden itibaren söyledik son güne kadar da söyleyeceğiz değerli arkadaşlar aslında işkence yapılarak cinsel saldırı suçu işlenmiştir avukatlarında talebi ağır cezada yargılanması yönündedir ama bakalım son karar ne olacak ama hani ne derler geç gelen adalet adalet değildir lafı vardır,duruşma ne zamana ertelendi biliyor musunuz?7 Kasım’dayız Mart’ın bir gününe ertelendi 5 ay sonrasına ertelendi zaten ilk duruşmaya kadar aylarca süre geçmişti ya değerli arkadaşlar mahkemelerden adalet bulamayacaksak Adliye binaları niye var niye var Adliye salonlarında adalet mülkün temeli yazıyor bunları sormamız lazım.

Türkiye hukuksuzlukta zirve yapmış durumda ve halkını da son derece mutsuz etmiş durumda yüzbinlerce insan cezaevlerinde ve bu cezaevlerini en yakından takip eden bir milletvekili olarak bana karşı ne yapılıyor biliyor musunuz?Bunu da buradan milletime şikayet ediyorum cezaevlerini bu kadar yakından takip eden her hafta cezaevleriyle ilgili basın toplantısı düzenleyen Ömer Faruk Gergerlioğlu’ndan rahatsız olan Cezaevi Alt Komisyonu Başkanı Hüseyin Yayman bugün yaptığımız son toplantıda cezaevi ziyaretlerine özellikle benim katılmamam için bir karar aldı bunu tüm komisyon üyeleri de anladı bu kadar seni cezaevi ziyaretlerine katılmaman ile alakalı özellikle sen hedef seçilmişsin diye yorumladı herkes bu nasıl oluyor ben insan hakları komisyonu üyesiyim cezaevleri konusunda en çok başvuru yapan milletvekiliyim İnsan Hakları Komisyonu’na gelen başvurulardan daha çok başvuru bana geliyor ve onları İnsan Hakları Komisyonu’na iletiyorum ki buraya gelen başvuru sayısı böylece artıyor bu kadar yoğun bir şekilde cezaevlerini böyle takip eden birisiyim tüm medya kuruluşları,insan hakları kuruluşları,cezaevleri konusunda bilgileri benden alıyor ama bana karşı insan hakları komisyonu üyesi olmama rağmen cezaevi alt komisyonu üyesi değilim diye cezaevi ziyaretlerine katılmam engellenmeye çalışılıyor,yol parası senin için veremeyiz alt komisyon üyesi değlisin diyorlar yol parasını da ben vereyim diyorum yok yine de olmaz diyorlar,cezaevi alt komisyonu başkanı Hüseyin Yayman bugün skandal üstüne skandallar yarattı değerli izleyenler neler mi yaptı?Toplantının başında her partiden 1 değil 2 kişi katılabilir derken toplatının sonunda hayır HDP’den ancak 1 kişi katılabilir dedi,inanılmaz şeyler arkadaşlar gelin görün bu komisyon toplantılarını toplantının başında böyle diyor toplantının sonunda diyor ki hayır katılmanıza izin vermiyorum efendim cezaevleri alt komisyonu çalışmalarına cezaevi alt komisyonu üyeleri sadece alt komisyon üyelerinin katılacağına dair bir hüküm de yok hukuki ifadelerde insan hakları komisyonu üyelerinin cezaevi gezilerine katılmamasıyla ilgili tek bir hüküm yok bakın bu kadar pervasızlar bu kadar fütürsuzlar bu kadar anayasayı hukuku yasaları tüzükleri ayaklar altına almış durumdalar çok net arkadaşlar bu kadar net bir şekilde bu hukuksuzlukları yapabiliyorlar ben istedim öyle oldu diyorlar ama biz buna itirazlarımızı sürdürüyoruz bakalım sonuç nasıl şekillenecek sizi de haberdar edeceğiz ama bu denli kötü niyetin yapılan hukuksuzlukları gizleme amaçlı olduğuda apaçık ortadadır bu hukuksuzlukları en yakinen inceleyen bir milletvekilinin cezaevine gitmemesi için bu kadar 40 takla atılmasının başka bir anlamı olabilir mi?

Değerli arkadaşlar bugün iki şok haberle sarsıldık neydi bunlar?Dün akşam Fatih’de 4 kardeş siyanür içerek intihar etmişlerdi ve daha sonra intihardan sonra kapılarına Siyanürlü bir evdir dikkatli olun notu asmışlardı başkasının zarar görmesini istemiyorlardı ve olay ortaya çıkıp onların cesetleri cenazeleri morga götürüldükten bir müddet sonra Elektrik kurumu görevlisi geldi ve elektrik borcu olduğu için elektriği kesti belli ki büyük borçlar sefaletler içinde çırpınan bir aileydi ve bu 4 kişinin intiharı son derece dikkat çekiciydi sadece Türkiye çapında değil Dünya çapında dikkat çekmesi gereken bir şey çünkü bir ailenin 4 ferdi hep beraber topluca intihar ediyor ve altında belli ki çok büyük maddi sıkıntılar büyük borçlar var.

İkinci intihar haberi nereden geldi?Çağlayan Adliyesi’nin çatısına çıkan bir kişi mahkeme kararı sonrasında yaşadığı depresyon sonrası kendini aşağıya atmış değerli arkadaşlar Türkiye’de artık bir patlama noktası yaşıyor,Türkiye bir patlama noktasında Adliyeler siyasetten fakirlikten şikayet eden binlerce insan intihar düşünüyor cezaevlerinde binlerce insan intihar düşünüyor,KHK’lılar maalesef intihar düşünüyor bir kısmı intihar etti ve bu tehlikenin hala farkında değil birileri,Eski Meclis Başkanı CB İstişare Yüksek Kurulu üyesi Bülent Arınç faciadır dedi,Adalet Bakanı olacak zaat Abdülhamit Gül KHK faciadır demek faciadır sözünü söyledi,ey Abdülhamit Gül insanlar aç susuz kalsın diye KHK’lı hukukçulara avukatlık ruhsatı vermeyen sen değil misin?Hangi yüzle bunu söylüyorsun.Allah’dan kork ya hangi yüzle bunu söyleyebiliyorsunuz?Daha binlerce hukuksuzluklarını tespit ettiğimiz Adalet Bakanı daha bunu nasıl söyleyebiliyor anlamak mümkün değil,devlet katından bile artık KHK faciadır sözü yükseliyor ve halen intiharların arasında hukuksuzlukların arasında bir Adalet Bakanı bunu reddetmeye çalışıyor insanlarımız patlama noktasında dedik fakirlikten itilmiş olduğu sosyal bunalımlarıdan vatandaşlıktan çıkarılmaktan adaletsizliğe uğramaktan yargıdan ümidini kesmekten bilim dünyası Türkiye’de ki bilim insanlarının ve bilim dünyasının şu halinden herkes bulunduğu mevkiden dolayı çok büyük bir sıkıntıda çok büyük bir patlama noktası yaşanıyor siyasetin sorunlara çare bulmaması büyük bir patlama sorunu yaşatıyor,Diyarbakır’a gittik Kürtlerin nasıl bir patlama noktası yaşadığını gördük,büyük bir kopuş yaşadıklarını kızgınlık ve öfke yaşadıklarını gördük çünkü Kürt meselesinde adil bir çözüm bulunmuyor.Düşünce özgürlüğü ile ilgili önüne gelenin içeri tıkıldığı bir Türkiye’den bahsediyoruz,annelerin babaların cezaevlerinden feryatlarının yükseldiği ve intihar düşündüğü bir Türkiye’den bahsediyoruz,çocukların silme hepsinin cezaevinde anne babası olan çocukların psikolojik sorun yaşadığı bir Türkiye’den bahsediyoruz değerli arkadaşlar,2-3 yaşındaki çocukların yaşadığı psikolojik sorun ne kadar büyük bir sorundur tahmin edebiliyor musunuz?Büyükler gibi geçici olarak atlatamaz onlar kalıcı travmatik izler kalır onlarda bundan dolayı artık iktidara çağrı yapıyoruz ve bir an evvel adil eşitlikçi politikalara geri dönmeleri gerektiğini tekrar ve tekrar hatırlatıyoruz.Bakın daha neler yaşatıyorlar.

SGK çalışanlarına af getiriyorlar.Bakın değerli arkadaşlar bizim şu evraklarımızı görüyor musunuz?En az 75 tane SGK ile ilgili soru önergemiz var,yüzlerce İnsan Hakları Komisyonu’na verdiğimiz dilekçeler var sadece SGK ile ilgili bakanlıkla ilgili ise yüzlerce ikinci sırada Çalışma Sosyal Hizmetler ve Aile Bakanlığı o kadar adeletsizlikler yapıyorlar ki yani şuanda neler yapıyorlar biliyor musunuz?KHK’lı insanların emekli olmasını engelliyorlar tutuklu ise emeklilik hakkı gelmiş 4 5 yıl geçmiş vermiyor daha hüküm yememiş bu insanlar engelli ise muaf emeklilikten faydalanamıyor,emekli etmiyorlar ve emekli ettikten sonra en az 1 maaşını gasp ediyorlar vermiyorlar emekli ikramiyesini vermiyorlar emekli ikramiyesi için insanlar mahkemeye gidiyor ve alıyorlar ama SGK şunu demek istiyor:”Ne güzel sana vermedim belki müracaat etmeseydin hiç alamayacaktın,müracaat ettin aradan 1 1.5 yıl geçti öyle alabildin ne kadar iyi yaptın 1. 1.5 yıl sana emekli ikramiyesi vermeyi geciktirdim.”resmen bunu diyor çok açık yani çünkü mahkemeler takır takır bu ikramiyeleri veriyor şikayet eden insanları,ama bir devlet kurumu çok net bir şekilde bunu yapıyor her türlü hukuksuzluğu yapıyor arkadaşlar bakın yasa teklifi getirmişler SGK çalışanlarının koruma zırhı ile korunması gerektiği yargı zırhıyla korunması gerektiğine dair bir yasa teklifi var mecliste bu kadar hukuksuzlukları yap insanların emekliliğini engelle emekliliğini engelleyince ne oluyor?Sağlık hakkından faydalanamıyor dışarıda GSS yaptırmak zorunda kalıyor emekli sağlık hakkından faydalanamıyor,bir de sağlık hakkı gaspı yaşanıyor,mesela özel bir şirkette çalışmışsa önceden hizmet dökümünde bunun gözükmesi dolayısıyla emeklilik ikramiyesini vermiyor bize bu şikayetler geliyor,eczacıların SGK anlaşmalarını iptal ediyor,hiçbir gerekçe göstermeden bakıyorsunuz bir takım eczacıların anlaşmaları iptal edilmiş SGK Medula ekranını kapatmış bunun için defalarca soru önergesi verdik Türk Eczacılar Birliği Başkanı ile de görüştük SGK başkanıyla da görüşmeye çalıştık ama telefonlarımıza çıkmamaya çalışıyorlar,telefonlarımıza çıkmamaya çalışan SGK yetkilileri şimdi kendilerine yargısal bir zırh getirmeye çalışıyorlar belli ki yaptıkları hukuk dairesi içinde değil belli ki bir takım emirler çerçevesinde bunu yapıyorlar şimdi de korunma altına alınmayı talep ediyorlar,yine başka bakın ne yaptılar bunu hep evraklarla gösteriyoruz KHK’lıların İşkur başvurularını reddettiler,kurs ve programlara almıyoruz sizi dediler adamı devletten atmışsın bir işe girmek istiyor,İşkur’dan kurs ve programlara KHK’lı olduğun için almıyorum başka ne yapıyor doktorlar iş yeri hekimliği sınavına girdi binlerce doktora bunu yaptılar,sınavı kazandı işyeri hekimliği belgesini vermediler,11 ay sonra verdi peki niye önceden vermedin şimdi verdin?Öyle canım istedi,o zaman niye vermemiştin e öyleydi,keyfim öyle istedi bunu diyen insanlar şuanda kendilerini korumaya almak istiyorlar devlet bu halde arkadaşlar veyahut da KHK’lılar eşleri cezaevinde son derece zor durumda 3 4 çocuk anne perişan durumda sosyal yardımlaşma kurumuna gidiyor hayır sen KHK’lı eşisin sana sosyal yardımlaşmadan para veremeyiz biz bunlarla da çok mücadele ettik çok soru önergeleri dilekçeler verdik bire bir bir çok kaymakamlıkla görüştük ve ne oldu biliyor musunuz?Bizim müdahalelerimiz sonunda sosyal yardımdan hizmet alabildi,çünkü yapılan hukuksuzluğa direkt müdahale ettik evet ülkenin hali bu değerli arkadaşlar inanılmaz ama bu ve şuanda bu yetkililer kendilerini korumaya almaya çalışıyorlar.Evet cezaevleriyle ilgili sıkıntıların çok olduğunu ben size hep söylüyorum ve cezaevlerinden seslerini duyurmaya çalışan sesimizi duyun diyen insanların feryatlarını buradan size hep duyurmaya çalışıyorum evet bakın gelen mesajları okuyorum bunlar yürek yakan feryatlar.

Gülseren Arslan ne demiş?“Eşimle Karabük CİK’te tutukluyuz,3 çocuğumdan 5.5 yaşında olanı bende, 2’si ayrı illerde,anne babalarından ayrılıkları yetmez,birbirlerine hasretler.İzmirden geliş-gidiş 26 saat,hasta babam çocukları getiremedi, 9 ay kızımı göremedim.”diyor Gülseren Arslan.Anne baba tutuklulukların çok büyük bir yara olduğunu aileleri ve nesli mahveden bir durum olduğunu mutlak surette adil bir çözüm bulunması gerektiğini hep söylüyoruz ve bunu bize cezaevinden gelen mektuplar da ispatlıyor ama yetkililerin umrunda değil vicdanları sızlamıyor o nasıl vicdansa artık ona vicdan deniyorsa.

Bir başka mektup bakın Necla Şen Karabük Ceza İnfaz Kurumu’ndan yazmış 6 aydır tutukluyuz, mahkemem bile belli değil.Yani 6 aydır tutuklu bir anne 2 çocuğu var mahkemesinin nerede olacağı bile belli değil ki bırakın duruşmayı bırakın sonucu,2 çocuğumdan 28 aylık olanı babasını unutmuştu, oğlum babasının onu terk ettiğini düşünürken ben de tutuklandım, bana hep “sen de beni bırakma anne.” derdi.

İkizlerin hem annesi hem babası tutuklu diyor bana gelen mektupta bakın şu annenin ikiz çocukları için gelen bir mektuptu bu. İkizlerin hem annesi hem babası tutuklu,ikizlerden birisi kas hastası.Yaşlı babaanne bakıyor.7 yaşlarında olan bu çocukların anne babasına ihtiyacı var. Hatice hanımın 5 Kasım’da mahkemesi var,dua bekliyor ve bu çocuklar annesiz kalmasın bu çocuklar diyorlar,Allah’dan 5 Kasım’da bu mahkeme yapıldı ve anne tahliye oldu ama aylarca yıllarca ne eziyetler çektiler bu çocuklar ne kadar ağladı ne kadar perişan oldu bilemezsiniz çok yakından takip ettiğim bir aileydi bir dramdı bu ikiz çocuklar aylardır yıllardır büyük bir perişanlık yaşıyorlardı o anneyi tutuksuz yargılayabilirdiniz.

Bakın ne diyor Rukiye Çoban Karabük Ceza İnfaz Kurumu’ndan yazdığı mektupta:36 aydır tutuklu 2 çocuk annesiyim.Cezaevine girdiğimde kadın bölümünde başka kişi olmadığı için tek kişi olarak erkek bölümünün olduğu yerde bir tek kişilik odada kalmış gardiyanlar görevliler hep erkek yani cezaevinde başka kadın tutuklu yok demek ki ama erkek ceza infaz koruma memurları var 4 ay hücrede kalmış ohalde,öyle zor anlar yaşadım ki diyor bakın bir insanın dramı 2 kez felç atlattım üzüntü o kadar üzüntü yaşadım,intihar düşünceleri taşıyorum,sürekli psikiyatri ilaç dozum yükseltiliyor yetmiyor bana diyor,8kişi koğuşta 27 kişi kalıyoruz.Çocuklarımın psikolojisi bozuk,işkencedeyim”Rukiye Çoban Karabük Ceza İnfaz Kurumu’ndan gelen mektubunda.Bakın değerli arkadaşlar bu mektup burada afaki konuşmuyorum şu mektupta neler neler anlatıyor okusanız yüreğiniz dayanmaz ve böylece bir kısaca özetledim intihar düşünceleri taşıyan bir tutuklu anne ve onu halen cezaevinde tutuyorsunuz son derece perişan bir durumda bir müddet hücrede kalmış cezaevinde ve psikiyatrik ilaç dozları arttırılıyor biz onunla ilgili gereken resmi işlemleri yaptık bize düşen işi yaptık ve sonucunu bekliyoruz değerli arkadaşlar ama çok büyük bir vehamet yaşandığını da çok iyi bir şekilde biliyoruz.

Evet bakın size başka bir fotoğraf göstereceğim maalesef bunun sonu mutlu son olmadı biraz evvelki anne gibi olmadı bu anne bebeğin durumunu da uzun süredir takip ediyorum adil olmayan bir yargılamada çok yani gerçekten hukuki olmayan somut olmayan delillerle verilen ağır bir ceza var bu anneye bebekli bir anne çocuk perişan Gülşah Subaşı Gülşah Subaşı maalesef ağır bir ceza aldı ve dosyasında incelediğimiz zaman adil olmayan bir yargılama sonucunda çok keyfi basit bir şekilde bu cezayı aldığı da apaçık ortada değerli arkadaşlar.

Evet geçen hafta Kayseri’de Yasemin kılıç isimli bir anne tutuklandı.Kocası 38 aydır tutuklu.5 ve 7 yaşında 2 çocuğu sahipsiz kaldı, kadın yüksek tansiyon hastası, anne baba çok yaşlı, çok mağdur bir aileyle karşı karşıyayız değerli arkadaşlar.

Yine bir başka tablo bakın buna yürekler dayanmaz bu hikayede çok önemli geçen hafta yaşandı 1 kasım da yaşandı bu olay baba tutukluydu bu ailenin bir de babası olması lazım baba cezaevinde görmüyorsunuz anne çocuklarının okulunun önünden çocukları alırken gözaltına alındı şu delikanlı oğlan bu görüntü karşısında çok üzüldü ve orada bayıldı anneyi gözaltına alıp tutup götürdüler tutukladılar. ..! Baba tarafının anne ve babası ölmüş yok,annen tarafının anne ve babası ağır hasta çocuklara bakabilecek durumda değil çocuklar halada halanın 4 tane çocuğu var çok zor durumda maddi ve manevi çocuklar sürekli ağlıyor,yeni bir perişan aile tablosu daha eklediler o anneler tutuksuz yargılanabilirdi çocuklarının gözü önünde gözaltına alınıp onlara bir büyük travma yaşatılmayabilirdi değerli arkadaşlar.

Bakın AKP iktidarı hasta anne hamile falan dinlemiyor önüne geleni tutukluyor,hamile bir anne 6 aylık hamile Kimya Bozkurt 6 aylık hamile 19 Ekimde Gaziantepte gözaltına alındı ve ardından da tutuklandı.Mahkemesiyle ilgili eşiyle görüştüm ne anlatıyor biliyor musunuz?Ya gerçekten insaf vicdan hukuk duyguları ayaklar altında hakim kişinin vucüduna bakıp ya sen hamile değilsindir falan diye bir şeyler söylemiş ya raporlar ortada hamilelik raporları ortada onları da nazari itibare almadan kadına yandan düzden bakarak ya sen hamile değilsindir lafları ederek tutuklamış aslında hamile kadınların tutuklanması 5275 sayılı yasanın 16/4. Maddesine göre yasaktır yasaya aykırıdır ama hakimin böyle bakışlarıyla karar vermesiyle bir tutukluluk daha yaşandı,burada bakın karar da burada herşeyimizi biz belgeli konuşuyoruz.

19 aydır tutukluyum diyor Şerife Armağan Karabük Cezaevi’nden 49 yaşındayım 3 çocuk annesiyim,depremde göçük altından sesini duyuramayan insanlar gibi kendimi hissediyorum diyor depremde göçük altından sesini duyuramayan insanlar gibi kendimi hissediyorum diyor bir cezaevinden yükselen ses bu değerli arkadaşlar.8 kişilik koğuşta 27 kalıyoruz,Epilepsimden dolayı ilaç dozum arttı.Eşim de farklı cezaevinde tutuklu,çocuklar ziyaretimize bile gelemiyor.”değerli arkadaşlar memleket yangın yeri Kürtler,Aleviler,Solcular,eski başörtüsü mağdurları KHK’lılar birbirlerini artık çok iyi anlamalı biz her türlü sorunu gündem eden bir insan hakları savunucusuyuz KHK’lıları kimsenin gündem etmediği kadar gündem eden bir insanım ama KHK’lılara buradan diyorum ki Kürtler,Alevileri,Solcuları,azınlıkları eski baş örtüsü mağdurlarını çok iyi anlayın hepiniz birbirinizi iyi anlayın diyorum çünkü farklı zamanlarda benzerlerini çok yaşadınız diyorum hem KHK’lı olup andığım ötekilerdenseniz durumunuz çok daha vahim oluyor maalesef.

Değerli arkadaşlar Kürt meselesinde çözümsüzlük devam ediyor.Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanımız Selçuk Mızraklı,Keziban Yılmaz belediye başkanımız ve Rojda Nazlıer, Diyarbakır’dan Kayseri Cezaevi’ne hücrelere bölünmüş bir ring aracıyla elleri kelepçeli şekilde ve 10 saat süren yolculukla molasız sevk edildiler düşünün elleriniz kelepçeli 10 saat sürüyor ring aracındasınız sıkıntı içerisindesiniz demirlerin arasındasınız 10 saat mola verilmiyor bunun adı eziyettir arkadaşlar başka bir şey değildir eziyet işkence çektirmek kin nefret duygularıyla intikam almaktır. İntikam aldığınız kişi yüzbinlerin oyuyla seçilmiş Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Selçuk Mızraklı Keziban Yılmaz ve Rojda Nazlıer’dir utanın şu yaptığınızdan.

Bakın bir başka ileti de bana bir mağdur ne diyor: Prof. Oğuz Özen KHK’lı eşi Türkan Özen ne diyor bana:’3.5 yıldır eşim tutuklu, emekli maaşını almak istedi,vâsi olmam gerektiğinı söyleyerek banka vermiyor,oysa hüküm özlü, maddi manevi perişanız.’diyor bakın biz bunları çok yakından takip ediyoruz KHK’lı insanların tutukluysa emekli maaşı verilmek istenmiyor,emeklisi verilmiyor zor bela kavga dövüş aldıktan sonra da işte bu tür banka sorunları yaşanıyor yok efendim işte vasi olmam gerekir vermiyoruz şu bu ya adam cezaevinden mi gelip alacak Allah aşkına ya bu kadar işi nasıl yokuşa sürüyorsunuz.

Seda Kaya Silivri Ceza İnfaz Kurumu’ndan bana yazmış”4 yıldır tutukluyum,22 yaşındaydım, 26 yaşıma girdim,4 yıldır cezaevindeyim diyor genç bir öğrenci genç bir öğrenci kız,4 yılda 7 cezaevi dolaşmış. Suçum ne diyor ünlem işareti diyorum burada (!) suçu neymiş bakalım barış akademisyenleri için yapılan açıklamaya katılmak,öğrenci gözaltilarına karşı çıkmak,yasal gençlik federasyonunda bulunmak.”bunlar suç olarak gösterilmiş terör örgütü üyesi denmiş yıllarca ceza verilmiş yargıtayda cezası bekliyor 4 yıldır bir üniversite öğrencisi yani bunun gibi binlerce öğrenci var değerli arkadaşlar binlerce öğrenci cezaevlerinde üniversite olması gerekirken cezaevlerinde çile dolu 3 4 yıldır tutuklu olan insanlar var.

Rezzan Şengün Tekirdağ Cezaevi’nden hastaneye gidiyor orada kendisine yapılan muameleye itiraz ediyor bir slogan atıyor vay sen misin slogan atan oradaki nöbetçi kolluk amiri kendisini dövüyor işkence ediyor ve bunun üzerine itiraz yapılıyor mahkemeye takipsizlik veriliyor Türkiye böyle bir ülke işkenceyi yap yanına kar kalsın kamu görevlileri gayet rahat bizi nasıl olsa sorgulayan yok diyor denetim yok istediğimizi yapalım nasıl olsa yanımıza kar kalıyor böyle bir ülkenin adına hukuk devleti denemez değerli arkadaşlar.

Evet bakın şu görüntüler bu hafta içinde yaşanıyor ne oluyor burada ne görüyorsunuz,bir polis memuru başörtülü bir kadına yakın mesafeden biber gazı sıkıyor,biber gazı son derece tehlikeli solunum sistemini deprese edebilen ve insanların ölümüne de yol açabilen bir gazdır toksitli gazdır,bir keresinde biber gazı sıkılan bir astım hastası vefat etmişti bunu hepimiz iyi biliyoruz bir kadına sıkıyor kadının yanında çocuğu var çocuğun da yüzüne geliyor bakın çocuğun hali de bu,acımasızca biber gazı sıkılan bir çocuk Gaziantep Emniyet’i yaptı bunu Furkan Vakfı’na yaptı İslami Çalışmalar yapan Furkan Vakfı’na yaptı bunu yarın da bir başkasına yapar hiçkimse ya falancaya yapmış biz onlardan değiliz aman onların derdi bana ne demesin sana da yapılır bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın deme sana da bir gün o yılan dokunur sokar,bunu unutmayın arkadaşlar biz insan hakları dersleri vermeye çalışıyoruz hem teori de hem pratik de tüm mağdurların sesi olmaya çalışıyoruz dindarın da ateistin de sağcının da solcunun da alevinin de sünnininde ve tüm bu kesimler bir diğerinin hakkına hukukuna sahip çıkmalı ve daha sonra Gaziantep Emniyet Müdürlüğü arkadaşlar şu çocukları ağlatan şu kadınlara biber gazı sıkan Gaziantep Emniyet Müdürlüğü bir açıklama yaptı kendisini mahkeme yerine koymuş,vay efendim diyor dini istismar eden bir topluluğun gösteriye müdahale ettik işte yani yaptığımız kötü mü iyi yapmışız der gibi bir açıklama yapmış Türkçesi bile bozuk ne dediği bile anlaşılmayan son derece rahat keyfi hukuksuz yasaya aykırı bir açıklama yapmış Gaziantep Emniyet Müdürlüğü bunu yapmış hal bu.

Bakın size yine bir başka ibret belgesi göstereceğim fotoğraftaki şu arkadaşı görüyorsunuz asker bir ödül alıyor komutanından efendime söyleyeyim bu kişi KHK’lı bir asker çok iyi bir askerlik yapmış kendisine şu ödül belgesi verilmiş arkadaşlar bakın şu ödül belgesi verilmiş ne diyor burada örnek davranışlarınız,özverili,disiplinli çalışmalarınızdan başta eğitim durumunuz olmak üzere üstün gayretiniz birliğimizin diğer personeline de örnek olacak seviyededir bundan dolayı sizi takdir eder başarılarınızın devamını diler demiş komutan,sonra ne olmuş bu KHK’lı asker ki kısa dönem yapması gerekirken uzun dönem yapmış ardından terhis olmuş 5 gün sonra mahkemeye gitmiş sen teröristsin diye yargılanıyor dün askerde ödül verdiği adamı terhisten 5 gün sonra yargılayan bir iktidar var karşımızda değerli arkadaşlar bu da Türkiye’de yaşandı.

Evet bir de önemli bir başka sorun atanamayan öğretmenler 150 bin öğretmen açığı var ama 30-40 bin arası öğretmen alınacak 700 bin atama bekleyen öğretmen var.! ‘Para yok’ diyorlar MEB ama ülkenin parasının%10’ü silahlanmaya gidiyor arkadaşlar bakın üniversiteye gidiyorsunuz mezun oluyorsunuz öğretmen oluyorsunuz ama boştasınız kendinize yapacak hiç ilginiz olmayan bir iş buluyorsunuz ama devletin parası ya israfa gidiyor ya silaha gidiyor eğitime dayanan insan haklarına dayanan bir anlayışla sorunlar çözülebilecekken baskıcı otoriter,totaliter ve silahla çözümü öngören bir iktidar anlayışı yüzbinlerce kişiyi işsiz bırakmaya devam ediyor.

Az önce bahsetmiştik İşkur KHK’lı diye kurs ve programlardan faydalanamayacağını söylemiş bakın böyle yazıyor arkadaşlar.OHAL KHK’dan dolayı ihraçsanız kurs ve programlarımızdan yararlanamayacağınız uygun bulunmuştur diyor.Neresi demiş İŞKUR’a bağlı Türkiye İşkurumu genel müdürlüğüne bağlı Trabzon Çalışma ve İşkurumu Genel Müdürlüğü. Değerli arkadaşlar bunlar Türkiye Cumhuriyeti’nin 21.Y.Y.’da 2019’da ki utanç belgeleridir,nazi uygulamalarıdır,aç susuz bırakma uygulamalarıdır,soykırımın belgeleridir,biz bunları saklayacağız yarın bir gün bu ülkede nazi uygulaması yapılmadı diyenlerin yüzüne çarpacağız,soykırımın nasıl olduğunu göstereceğiz adamı devletten atmışsın özelde çalışmak istiyor bir meslek edinmek istiyor işkura geliyor sen KHK’lısın kurs ve programda çalışamazsın,peki o zaman yurtdışına çıkayım?Hayır pasaportun iptaldir,peki ne yapacağım ne yiyeceğim ne içeceğim?Ağaç kökü ye kardeşim zıkkımın pekine ye diyor,bunu diyor bu nasıl bir insafsızlıktır vicdansızlıktır anlamak mümkün değil yani.

Bakın şu da çok vahim bir vakadır.Kürt meselsi niye çözülemiyor diyor ya siz bu kafayla Kürt meselesini çözemezsiniz.Bu kişi kim bakın, BDP Erentepe Belde Başkanı Aydın Kaya cezaevine koymuşlar adam cezaevinde genç yaşta görüyorsunuz ilerleyen bir yaşı yok yaşamını kaybetmiş mezarlığa gömmüşler mezarına Kürtçe ‘Em te ji bîr nakin’ yazılı bir mezar taşı yazmışlar yani ‘Seni unutmayacağız.’Türkçesi bu Kürtçesi bu vay efendim sen Kürtçe mi yazdın savcının talimatıyla mezar taşı kırılmış mezar taşı kırılmış ya yanlış duymuyorsunuz arkadaşlar bir insan bu dünyadan gitmiş mezarının taşına seni unutmayacağız diye kürtçe yazılmış savcı demiş ki bu nasıl bir iştir kırın mezar taşını mezar taşı kırılıp getirilmiş e sonra diyorlar ki biz Kürt meselesini çözeceğiz Kürt kardeşlerimizle sorunumuz yok silah daha çok silah alacağız daha çok tank top alacağız ve Kürt meselesini çözeceğiz diyorlar siz bu kafayla Kürt meselesini çözmeyi değil Kürt meselesini arttırmayı başarırsınız başka bir şey yapamazsınız.

Evet hep söylüyoruz son kaldı şubattan beri kaçırılan 7 kişiden son kalanı bu da bulunsun artık bir zahmet ortaya çıkarsınlar artık yeter 100 güne yaklaşıyor eşi ve çocukları neler çekiyor çok iyi biliyorum yasal işlemleri yaptık cevap alamıyoruz,bakanlıklar insan hakları komisyonu AKP yetkilileri hepsi kapı duvar ya yalan atıyorlar ya da devletin içinde bilinmeyen bir güç bunları yapıyor hiç kimseye haber vermiyor nedir?Bize bunu açıklayın Yusuf Bilge Tunç nerede?Gökhan Türkmen dün çıktı Yusuf Bilge Tunç niye ortaya çıkmıyor bunun cevabını verin İçişleri Bakanlığı’na da seslendik Cumhurbaşkanlığı makamına da herkes sessiz sedasız bekliyor.

Evet cezaevlerindeki açlık grevleri devam ediyor bugün de Ceza Tevkif İşleri Genel Müdürlerine bunu söyledim ya değerli arkadaşlar 3 grup açlık grevcisi var,bu kişileri bizden başka gündem edecek bir Allahın kulu yok mudur?Bir devlet görevlisi bu kişiler hakkında bir açıklama yapmayı düşünmez mi?Adalet Bakanlığı niye konuşmuyor?Ceza Tevkif İşleri Genel Müdürlüğü niye vardır?Bir resmi açıklamayı niye esirgerler?Niye B1 vitaminleri verilmez?Grup Yorum 170 güne dayanmış,Mustafa Koçak 150. Günlere dayanmış açlık grevlerini aşıp ölüm orucuna girmişler,her gün eriyen insanlar hani siyasetten bu insanlarla aynı düşünmek zorunda değilsiniz insan değil misiniz?İnsan değil misiniz?Bir grup insan eriyor ve ölüme gidiyor bir çare diyoruz,Şerif Mesutoğlu yine 150.günlere doğru gidiyor açlık grevleri çok zayıflamış ve perişan bir durumda bu konularda bir çözüm bekliyoruz Adalet Bakanlığı bakın Grup Yorum ve Mustafa Koçak için yapılan eylemler anında gözaltında bitiyor,perişan anneleri babalarıyla görüştüm canlı yayınlar yaptım dertlerine derman olmaya çalıştım her türlü resmi işlemi yapmaya çalışıyorum ve devam ediyorum gündemde tutuyorum,onları konuk ediyorum,onları dinliyorum sürekli bu acıya tercüman olmaya çalışıyorum ama Adalet Bakanlığı ve diğer yetkililerden tek kelime bir ses yok değerli arkadaşlar.

Bakın bir başka şikayette ne diyor Balıkesir Kepsut Cezaevi’nden gelmiş Ramazan Sarıkaya Eşim 1997’de askerde tek böbreğini aldırdı diğer böbregin de işlevi yüzde 50 idi.10 şubatta tutuklandı o günden bu güne kadar yüzde 50 olan böbrek işlevi yüzde 30 a düşmüş böbrek hastalarının diğer insanlardan farklı beslenme ve yeme içmesi ve hijyen gerekiyor. Bir koğuşta 45 kişi kaliyorlar düşünün tek böbreği olan bir kişi bir koğuşta 45 kişi kalıyor çünkü bu insanın hani hastalıklara karşı çok iyi bir ortamda kalması lazım çünkü bağışıklık sistemine baskılayan ilaçlar alıyor ki böbrek açısından sıkıntı olmasın.Eğer bu şartlar altında beslenme ve hijyen sağlanmazsa diğer böbreğinide kaybetmesi söz konusu, Eşim kronik böbrek rahatsızlığı vardı.Böbreklerinden biri ameliyat ile alındı diğeri içeri girmeden önce %50 çalışır durumda idi fakat bu süre içerisinde %30’a düştü. diyetisyen tarafından diyet raporu düzenlenmişti. Babam cezaevi yönetimine tüm raporları ile dilekçe, müdür görüşü, kapalı zarfta dilekçe sunmuş fakat olumlu bir gelişme olmamıştır.Yani bir cezaevine düşmeye görün ne senin diyet raporlarına bakan var ne hastane sevklerin doğru dürüst çalışıyor 3 4 ayda ancak hastaneye gidiyorsun ne doğru dürüst bir tedavi alabiliyorsun patır patır ölen bir sürü insan var hastalıkları ilerleyen bir sürü insan var değerli arkadaşlar.

Diyor ki eşim Emrah bilgiç Diyarbakır’da tutuklandı bir buçuk aydır Diyarbakır D Tipi Cezaevi’nde ve kendisi kalp hastası kalbinde pil takılı kendisi astsubaydı cezaevinde hastaneye dilekçe yazıyor götürmüyorlar sürekli rahatsızlanıyor, cezaevlerinin heryerinden bu feryatlar yükseliyor.

Bir başkası benimde eşim akademisyen 3,5 yıldır cezaevinde Tekirdağ muratlı da.Bir takım sağlık problemleriyle uğraşıyor hayati tehlikesi var.Ben ev hanımıyım 3.5 yıldır yaşadığımız maddi sıkıntılarımız eşimin emekliliğinin bağlanmasıyla sona erdi diye sevinmiştik.Ben eşimin bana verdiği vekalet ile kamu görevlileri emeklilik daire başkanlığına başvurdum.Emekli aylığı için benim hesabımın olduğu İş bankasını tercih ettim.Tercih etmez olaydım.Eşim Tıp fak. dekanlığı yapmış ülkesini seven bir bilim adamıdır.Hakettiği parayı banka vermemekte diretiyor.Gerekçe ise benim vasi olmam gerektiği evet bu biraz evvel de anmıştık.

25 Temmuz 2016’dan beri önce Nevşehir sonrasında Kayseri Bünyan da tutuklu eşim . Eskişehirde ki evimizden alınarak tutuklandı,eşime 9 yıl ceza verdiler yargıtay aşamasında dosya.Ben 14 yaşındaki kızım 12 yaşındaki oğlumla Eskişehir’de yaşıyoruz. Ailelerimiz İstanbul’da yaşamaktadır. Eşim Eskişehir ve yakın illere bir çok kez nakil dilekçesi vermesine rağmen yer yok gerekçesiyle ret cevabı aldı. Eskişehir’de yeni açılan L tipi içinde dilekçe verdik 3 kez red cevabı aldık.Toplamda 23 kez red cevabı aldık.Rekorlar kırıyor Ceza Tevkif İşleri Genel Müdürlüğü Yapılan nakilleri duyuyoruz biz neden red alıyoruz anlamıyorum. 3.5 yıldır yollar bizi maddi manevi yıprattı.Otogar otogar 8.5 saat ordan Bünyan Cezaevi 3 vasıtayla 2 saat 40 dak görüş sonra yeniden bitmeyen yollar yollar bitmeyen saatler hüzün yorgunluk… Ertesi gece 3 buçukta eve geliyoruz kızım yorgunlukla sabah derse girmeye çalışıyor. Kızım 8. Sınıf sınava hazırlanıyor. Oğlum bu yıl öğlenci ama öncesinde aynı sıkıntıları o da yaşıyordu. Yol uzun olduğu için aylık açıklara götürebiliyorum devamsızlıkları çok olmasın diye.3.5 yıldır yaşadıklarımızı tahmin edebilirsiniz. Yaşadığımız haksızlığın zulmün özlem hasretin yanında bir de yol mağduriyetimiz katmerliyor.

Yine bir başka başvuruda oğlum remzi uçucu ohal döneminde silivri 9 nolu da tutsakti. Ziyaret günü kardesini ziyarete çıkarken koridorda gardiyanların saldırısına uğradı ve kolu kırıldı. Kolu kırIk bir şekilde görüş yapmak mümkün olmadığı için hastaneye sevki için çabaladık.Ameliyat oldu koluna birden çok mil takıldı. Sonra da İzmir Kırıklar 1 No’lu F Tipi Hapishanesi’ne sürgün edildi.Şimdi ikinci bir ameliyat olması gerekiyor ve yaklaşık bir yildir çift kelepçe işkencesinden dolayı hastaneye gidemiyor.Yani bir kelepçeyi yeterli bulmuyorlar arkadaşlar bir de ikinci kelepçe takıyorlar.

Yine bir başka başvuru Tolga Ardıç. Yazmış olduğum olayların tamamını ben yaşadım.Yalova merkez de ikamet ediyorum.Yaşamış olduğum sıkıntılı günler Eylül 2017 tarihinde tutuklanmam ile başladı.Tutukluluk sürem yaklaşık 3 buçuk aydır.Cezaevine girmeden öncesinde özel sektörde C Sınıfı İş Güvenliği Uzmanlığı yapıyordum.Cezaevinden çıktıktan sonra C sınıfı İş Güvenliği Uzmanlığımın yetkisi iptal edilmişti imza yetkim Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından alınmıştı.Fakat kullanmış olduğumuz İSG Katip sistemine giriş yapabiliyordum. Yetkimin olmayışından dolayı uzmanlık görevimi yapamıyorum. Cezaevine girmeden önce Balıkesir Üniversitesi İş Sağlığı ve Güvenliği Tezsiz Yüksek Lisansına başlamıştım ve birinci yarıyı bitirmiştim. İkinci yarının ikinci haftası tutuklanmıştım. Cezaevinden çıktıktan sonra yüksek lisans eğitimime devam ettim ve bitirdim.Bitirmiş olduğum yüksek lisans sayesinde bana B Sınıfı İş Güvenliği Uzmanlık sınavına girme hakkı verilmişti. Gerekli Belgeler Bakanlık tarafından kabul edildi ve benim sınava girmemde hiçbir engel çıkmadı. Sınav ücretini ödedim. sınava girdim ve Türkiye 431. si oldum.Mahkemem bu ara da sonuçlandı beş yıldan az ceza verildi. Sonuç dan sonra B Sınıfı İş Güvenliğini kazandım. Fakat İSG Katip Sisteminde B sınıfı uzmanlık belgesiyle ilgili ‘Güvenlik Soruşturmasında’ ibaresi yazmakya başladı. Aylardır kazanmış olduğum hakkımın geri verilmesini bekliyorum. Böyle yani insanları mağduriyet üstüne mağduriyet yaşatan bir sistemde yaşıyoruz maalesef muhalifsen öl denen bir anlayışta yaşıyoruz değerli arkadaşlar şikayetler bitmiyor bir kısmını özetlemeye çalıştık bugünde basın toplantımız burada bitiyor bizce çok önemli olayları gündem ettik.Bizleri dinlediğiniz için çok teşekkür ediyorum.

YouTube

Yorumlar