07 Şubat 2020

TBMM

Değerli basın mensupları maalesef ülkemizde kazalar bitmiyor,felaketler bitmiyor ard arda gelen kazalar felaketler bizi can evimizden vuruyor gerçekten çok üzücü felaketler yaşadık son günlerde.

Malum Elazığ Sivrice depreminin acılarını atlatamamışken ardından Van Bahçesaray’da bir çığ düşmesi ardından kurtarma ekiplerinin olay mahalline gitmesi ve bu esnada yeniden bir çığın düşmesiyle şuanda 41 vatandaşımız hayatını kaybetmiştir.

Yine ardından Sabiha Gökçen Havalimanı’nda bir uçak kazası ve maalesef 3 kişinin hayatını kaybettiğini öğreniyoruz bütün bunlar değerlendirmesi gereken hususlar ve bu felaketlerin öncesi ve sonrası dikkatle tetkik edilmeli gereken önlemler alınmış mı neler yapılmış ve biz burada önemli yönetim eksiklikleri görüyoruz en başta Elazığ depremi için öncesinde daha yeni yapılan binaların yıkıldığını gördük bu kabul edilecek bir hadise değil Türkiye deprem gerçeğini yaşıyor ama bakıyorsunuz vekili olduğum Kocaeli Gölcük depremi Türkiye’ye büyük bir ders olmuş ve ardından gelen depremler ama Elazığ depreminde daha kısa süre önce yapılan binaların ilk yıkılan binalar arasında olduğunu görmemiz bize bu konuda alınan önlemlerin yeterli olmadığını hatırlatıyor ve önemli eksikliklerin olduğunu hatırlatıyor bugünlerde maalesef deprem sonrası büyük bir cürretkarlıkla mecliste deprem olmuşken imar yasası görüşülüyor ve yeni yağma talan alanları açılmaya çalışılıyor malum bildiğiniz gibi 2001’de 480 deprem toplanma alanı belirlenmişti,olması gerekiyordu ama şuanda bakın vahim tabloyu söyleyeyim sadece Türkiye’nin  77 deprem toplanma alanı var çünkü AKP iktidarı her tarafı yağma ile talana olmuş ve betonlaşmaya boğulduğu için maalesef bu deprem toplanma alanlarında gökdelenlerin yükseldiği binaların yükseldiğini betonlaşmanın had safhada olduğunu biliyoruz ve deprem öncesi işte bu tür önlemlerin alınmamasının ölümlerin faalinin maalesef iktidar yetkilileri olduğunu görüyoruz deprem sonrasıda maalesef bize gelen üzücü haberler var maalesef geçtiğimiz hafta Elazığ Sivrice’de meydana gelen depremzedenin bakanlık tarafından arandığı telefonu bizde Çevre Bakanlığı tarafından arandığı ve eşim cezaevinde deyince bu kişinin yüzüne telefon kapatıldığını biz yetkililere ve kamuoyuna da duyurmuştuk ve daha sonra itirazlara rağmen basın yayın organlarının başta maalesef İhlas Haber Ajansı’nın yalan ve yanlış haberiyle bu olay iktidar mahvillerince yalanlanmasına rağmen olayın doğru olduğu ortaya çıktı. Sivrice Kaymakamlığı da olayı doğruladı ve bakanlık da olayı doğruladı maalesef ayrımcılık yapılıyor bunların olmaması gerekiyor biz halkımızdan bize gelen her türlü ayrımcılık iddiasını yakinen değerlendireceğiz ve gerekenleri de yapacağız bu son Elazığ Sivrice’de ki ayrımcılık vakasıyla da ilgili soru önergemizi ve İnsan Hakları Komisyonu’na dilekçemizi verdik insanlar cezaevinde olabilir ama bu onun deprem yardımı almasına engel olmamalıdır bunlar tespitli vakalardır ve bir an önce bu durumun giderilmesi gerekir değerli arkadaşlar

Yine Van Bahçesaray’daki çığ felakatiyle ilgili söyleyeceklerimiz var malum parti grubumuz dün genel kurula katılmadı hani bu kadar önlem alınmamışken bir de imar yasasını görüşmek büyük bir iki yüzlülük maalesef ve biz bu yüzden genel kurula katılmadık ve ardından yine söyleyeceklerimiz var Van Bahçesaray’da maalesef büyük bir felaket yaşandı büyük bir acemilikle büyük bir arama kurtarma operasyonu yapıldı burada iki önemli faktör ortaya çıkıyor 1. Geçtiğimiz yıllarda da coğrafi olarak her yıl çığların yaşandığı bir bölge Van Bahçesaray dağlık bir bölge karın çok yağdığı bir bölge vatandaşlarımızın aylarca il ile irtibatının kesildiği bir bölge burada sürekli devam eden çığlara yönelik kar tünellerinin yapılması gerekiyordu yıllardır bu gündemdeydi öneriliyordu yapılmadı işte sonuçta 39 vatandaşımızı kaybettik Türkiye’de maalesef göz göre göre felaketler geliyor ve insan hayatı çok ucuz çığ düşüyor ardından felakete koşturanlar kurtarmanın nasıl yapılacağını bilmiyor gürültü içinde bir kurtarma faaliyeti yapılıyor ve ikinci çığ düşüyor burada kurtarma faaliyetlerinde ne kadar profesyonel bir faaliyet içinde olunması ortaya çıkıyor haber aldığımıza göre bölgedeki arkadaşlardan işin ehli olmayan insanlarda kurtarma faaliyetine katıldığı için bu tür acemilikler ve tekrar eden çığ dolayısıyla ölümler gerçekleşti bölgede riskli alanlarda tünel yapılması ve arama kurtarma çalışmalarının profesyonelce yürütülmesi gerektiğini tekrar hatırlatıyoruz.

Yine uçak kazaları konusu son derece önemli. Bir havalimanı tartışması Türkiye’de yaşanıyor malum İstanbul Havalimanı açıldı sonrasında ne oldu biz de böyle yapıyoruz açıkçası tüm halkımıızda öyle yapıyor Sabiha Gökçen havalimanına bir yüklenme oldu değerli arkadaşlar bakın İstanbul’a gideceğiniz zaman bende şahsen ve diğer halkımız çoğunlukla İstanbul Havalimanı’nı tercih etmiyor Sabiha Gökçen Havalimanı’nı tercih ediyor. Sabiha Gökçen’de çok büyük bir yığılma var ve sonunda Sabiha Gökçen’de bir kaza meydana geldi bu sadece Sabiha Gökçen’de bir pilotun tedbirsizliği ile ortaya çıkmış bir kaza değil arka planı incelenmeli ve işte malum pilotsunuz Atatürk Havalimanı kapatıldı İstanbul Havalimanı açıldı Sabiha Gökçen’de ki ağırlık çok fazla arttı bunlar masaya yatırılmalı ve gerçekten yeniden bir düzen yapılmalı 3 kişi uçak kazasında hayatını kaybetti bu kabul edilebilecek bir hadise değil. Bunlara siyasi yaklaşmamak lazım maalesef insanlarımız ölüyor iktidar da can hıraç bir şekilde gerek depremde olsun gerek çığ da olsun gerek uçak kazasında olsun kendini savunabilmek için hakkı hakikati örtbas etmeye çalışıyor ve apaçık gerçekleri göstermemeye çalışıyor bunlar son derece önemli şeyler aslında.

Bakın değerli arkadaşlar biz aylardır Türkiye’de kaçırılan insanların olduğunu söylüyoruz her farklı kesimden kim olursa olsun kaçırılan tüm insanların hakları ihlal ediliyor bu çok ağır bir hak ihlalidir,yaşam hakkı ihlalidir,can güvenliği hakkı ihlalidir ve maalesef son günlerde yeni insanlar eklendi. Türkiye inanılmaz bir ülke Dünya’nın hiçbir yerinde görülmeyen hadiseler bakın şu vatandaşımız görüyorsunuz Mehmet Bal 58 yaşında Batman’da fotoğrafı çektirmiş,Batman’lı bir vatandaşımız ve Batman’dan İstanbul’a geliyor akrabalarını ziyaret edecek ve İstanbul Avcılar’dan da Gebze’ye ziyaret yapmak istiyor ve yakınlarına da bunu söylüyor hiçbir davası şuyu buyu olmayan bir insan ve ama HDP il teşkilatlarında çalışması olan bir insan ve bir anda kayboluyor. Bakıyorsunuz İstanbul’dan Gebze’ye giderken bir anda ortadan kaybolmuş Gebze’ye ulaşamamış ve İstanbul’da bulunamıyor kaç gün olmuş 15 gün olmuş cep telefonuna ulaşılabiliyor mu? Kapalı. Peki ailesi can hıraç bir şekilde emniyeti ve savcılığa başvurduğunda gereken inceleme yapılıyor mu?Hayır 8 aydır kaçırılan diğer insanlarda olduğu gibi gereken hiçbir şey yapılmıyor. Emniyet ve Savcılık gereken işlemleri yapmıyor savcılığın şuanda 5 dakikada yapıp bulabileceği bir şey var. HTS kayıtlarını inceleyip en son nerede görüldüğü olduğu tespit edilmelidir,MOBESE kamerası incelemeleri çok kolayca yapılabilir ama halen yapılmıyor bakın biz 15 güne bile fazla demiyoruz çünkü biz Türkiye’de 28 kişinin OHAL dönemi içinde kaçırıldığını ve bu sene içinde de 7 kişinin kaçırıldığını biliyoruz halen Yusuf Bilge Tunç ortaya çıkmış değil ve artı üstüne Mehmet Bal yok şuanda bakın üstüne Gülistan Doku halen bulunamadı biliyorsunuz halen Gülistan doku neredeyse 1 ay oldu ve ortaya çıkmadı Gülistan Doku nerede diye sesler yükseliyor ama kimseden ciddi bir açıklama yapmıyor,yine Süryani 2 vatandaşımız da kayıp bu aralar bakın kayıp vakaları artıyor yakınları haber alamıyor Süryani 2 vatandaşımız kayıp, biz bu vakaları çok önemsiyoruz en ağır insan hakları ihlali olarak değerlendiriyoruz tekrar söylüyoruz Yusuf Bilge Tunç 6 Ağustos’tan beri bu kişiden haber alınamıyor değerli arkadaşlar bakın arabasında olay yeri incelemesi yapılmadı aylar sonra dalga geçer gibi daha 6 Ağustos’ta kaçırılan insanın 15 20 gün önce arabasında bir araştırma yapılmasi teyit edildi emniyet tarafından aile 1 ay içinde bunu bekledi teklif etti bekledi arabaya dokunmadı ve sonra emniyetin olayı geciktirmesinden dolayı aldı arabayı iç dış yıkama yaptı şimdi de emniyet yetkilileri arabada parmak izi araştırması yapıyorlar yani bunlar daha ilk gün başvurusu yapılmış yapılması gereken hadiselerdi ama Yusuf Bilge Tunç 6 Ağustos’tan beri ortada yok arkadaşlar inanılmaz bir şey akşama eve gelip gelmeyeceğini eve her gün söyleyen bir insandı Yusuf Bilge Tunç aile yakınlarının bize bildiridği ama 6 ağustos’tan beri tek bir haber kendisine ulaşamıyor ailesi ve Yusuf Bilge Tunç maalesef halen bulunabilmiş değil biz bunu çok ciddi hadiseler olarak duyuruyoruz ve bir an evvel aydınlığa kavuşturulması gerektiğini söylüyoruz ama buna rağmen gördüğünüz gibi vakalar artıyor değerli arkadaşlar.

Bir başka konumuz dünyayı kasıp kavuran coronavirus vakaları hızla artıyor Türkiye baştan bu konuda Çin ile olan ticari ilişkileri dolayısıyla çok gevşek davrandı gereken tedbirleri almadı hatta biz genel kurulda da Türkiye Çin uçak seferlerini durdurması gerektiğini söyledik durdurulmamıştı ısrarla durdurmamaya çalıştılar,yavaşlatarak bunu yapmaya çalıştılar ısrarla söyledik ve ardından Türkiye Çin seferleri iptal edildi bu önemli bir gelişme ama niye bu kadar bir ısrarla hala böyle işte bir diretmeyle ayaksürdürmeyle bu yapılmadı bu da merak konusu Çin ile olan 50 milyar dolarlık bir ticaret ilişkisi var ve Türkiye Uygur Türkleri’nin Çin’de ki hak ihlallerini bu yüzden sessiz kalıyor ve sanırım bunun ticari ilişkiler sarsılmasın diye de bu tür uçak seferlerinin durdurulmasını gayet yavaştan aldı ama coronavirus öyle siyasi şu bu dinlemiyor arkadaşlar bir doktor olarak söyleyeyim coronavirus vakaları gerçekten çok ciddi ve çok yüksek miktarda can almaya devam ediyor hatta bu virüsü ilk olarak tespit eden Çin’li doktor Li Wenliang  bakın şu insan Çin’de coronavirüsünü ilk tespit eden ilk teşhis eden başarılı bir doktor ama bu doktorun başına gelen söylediğim doktor bu işin farklı bir hastalık olduğunu coronavirüs olduğunu söyledi teşhis de etti gereken önlemler alınmadı hatta ülkenin güvenliğini sarsıyorsun falan gibi gerekçelerle işte bu tür gerekçeler saçma sapan polis devleti olan ülkelerde söylenir böyle biliyorsunuz hukuk devleti olmayan yerlerde Çin’de öyle bir yerdir devlet doktor hakkında böyle bir hastalık duyurusu yaptığı için soruşturma başlatıldı ama doktor doğru söylüyordu bunun farklı bir hastalık olduğunu söylüyordu ve sonrasında doktor da bu hastalığa yakalandı ve geçtiğimiz gün hayatını kaybetti. Değerli arkadaşlar gerçekten bakın bir devletin hukuk devleti olması gerektiği ne kadar önemli ne kadar büyük bir önem arz ediyor insan hayatı açısından siz siyasi gerekçelerle Kasım ayında bakın doktor bu hastalığı haber veriyor kasım ayından beri bir takım şeyler gizleniyor şuanda şubat ayındayız çığ gibi ölümler artıyor demek ki gereken önlemler alınmamış işte devletler böyle bir takım hastalıkları bir takım normal gelişmeleri güya kendi güvenliğine tehdit gibi saçma sapan gelişmelerle izah etmeye çalışıp bir de başarılı doktorları da cezalandırıyorsa bu da olacak iş değil. Türkiye de bunun bir benzeri değerli arkadaşlar bakın başarılı sivil toplum önderleri insan haklarına duyarlı insanlar merhamet ve vicdan sahibi insanlar adalet ve demokrasi özlemi yaşayan insanların da durumu Türkiye’de farklı değil. Bakın daha dün çok üzücüdür gerçekten kulaklarımıza inanamıyoruz Osman Kavala,Yiğit Aksakoğlu hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istendi arkadaşlar bu insanlar çok değerli insan hakları aktivistleri sivil toplum önderleri ve hayatları sürekli insan hakları yönünde aktiviteler sergilemekle meşgul olmuş insanlar gerçekten yakinen tanıdığımız çok değerli demokrasi hak hukuk ve adalet özlemi içinde olan insanlar ama saçma sapan somut olmayan hukuki olmayan delillerle suçlanıyorlar ve ağır bir şekilde haklarında ceza isteniyor düşünün ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası isteniyor ya olacak iş mi bu ne yapmış Osman Kavala bunu sormak lazım gezi davasında güya ortalığı ayağa kaydırmış şudur budur gibi bir takım iddialar ileri sülüyor Osman Kavala’Nın çok değerli bir insan hakları savunucusu olduğu gerçeğini kesinlikle bu tür iddialar örtemez Osman Kavala 2 yılı aşkındır zulmen cezaevinde tutulmaktadır gerçekten zulmen siyasi olarak içeride tutulmaktadır yargı bağımsızlığı ayaklar altındadır. Sayın Eski Eş Genel Başkanımız Selahattin Demirtaş’da olduğu gibi Aihm kararları olmasına rağmen tutukluluğun haksız olduğu söylenmesine rağmen gerek sayın Demirtaş gerek Sayın Kavala halen tutuklu bir şekilde yargılanmakta bunlar inanılmaz hadiselerdir maalesef Türkiye’de artık halkın her kesimi bildiği bu tür siyasi yargılanmalar devam ediyor işte biliyorsunzu 2 yılı aşkın bir şekilde Alparslan Kuytul’da inanılmaz somut olmayan hukuki olmayan delillerle cezaevinde yatırıldı bir müddet tek başına hücrelerde yatırıldı daha sonrasında da birileri artık dedi ki bu kadar yeter ve cezaevinden çıkarıldı bütün bunları çok iyi biliyoruz bir ara çıkarıldı tekrar cezaevine alındı Ahmet Altan hakeza öyle düşünün tahliye ediliyor ardından yukarıdan bir baskı geliyor tekrar tutuklanıyor bunlar siyasi tutukluluklar biz bunları çok iyi biliyoruz ve maalesef devam ediyor ama bütün bu olumsuz gelişmelere de boyun eğmeyeceğimizi söyleyelim.

Değerli arkadaşlar ülkemizde bu hafta çok önemli bir spor olayı yaşandı Cizrespor ligden çekiliyor değerli arkadaşlar. Cizrespor niye ligden çekilsin başarılı bir futbol takımı ve çok önemli yüzbini aşmış bir yerin futbol takımı iddialı bir futbol takımı niye futbol liginden çekilir cizrespor başkanının açıklamasına göre bize yönelik çok ağır hak ihlalleri hakemlerin seyircilerin ağır hak ihlalleri oynadığımız maçlarda siyasi olarak bize yapılan baskılar küfürler hakaretler şiddet ve benzeri durmuyor ve açık bir şekilde biz bir de siyasetle uğraşmak zorunda kalıyoruz artık tahammülümüz kalmadı ve ligten çekiliyoruz açıklamasını yaptı ve gerçekten çekildiler resmi olarak da bunları yaptılar bu gerçekten çok üzücüdür. Perşembenin gelişi Çarşamba’dan belliydi arkadaşlar bakın ben Kocaeli milletvekili olarak Cizrespor hakkında yapılan bu takıma yapılan saldırılar hakkında Ametspor’a yapılan saldırılar hakkında öncesinde defalarca soru önergeleri verdim,Cizrespor Serik Belediye spor karşılaşmasında Serik’de maalesef Cizrespor futbolcularına yönetimine ağır hakaretler küfürler yapıldı hakem hataları yapıldı ve ardından bu Cizresporlu futbolcular ırkçı bir lince maruz kaldı kürt olmaları adeta bir suçtu ve takımda aslında Kürt olmayanlar da vardı ama maalesef ırkçı bir zihniyet Cizrespor’u düşman ilan etmişti ağır bir şekilde saldırıya uğradı,darp edildi Cizresporlu futbolcular yöneticiler biz o zaman soru önergesi verdik futbol sahalarında bu tür siyasi olayların olmaması gerektiğini efendime söyleyeyim sanki düşman takımı gibi Cizrespor sahaya çıktığında Ametspor sahaya çıktığında işte Ölürüm Türkiye şarkılarının çalındığı savaş şarkılarının çalındığı bunlar kesinlikle kabul edilecek hadiseler değil hepimiz bu ülkenin bu toprakların çocuklarıyız hiç kimse bu ülkede yabancı değil insanlar hak arıyorlarsa hukuk arıyorlarsa insan hakları arıyorsa kimse bu insanları suçlayamaz ötekileştiremez zaten işte bu saldırılar Türkiye’de Kürt meselesinde neler yaşandığını da apaçık gösteriyor yıllardır bu konuda ne tür haksızlıklar yaşandığını da maalesef gösteriyor ve konu şuanda futbol sahalarına da sıçramış durumda ama biz Cizrespor yönetimine de şunu söylüyoruz Cizrespor çekilmesin biz her ne pahasına olursa olsun mücadeleden yanayız. Siyasette partimize yönelik Kürt meselesini dillendiren herkese yönelik saldırılar var Cizrespor’da sonuna kadar direnmeli evet bu saldırılar olmalı ve tüm bunlara rağmen adalet arayışımızla biz bu saldırıları yenebilmeliyiz diyoruz değerli arkadaşlar.

 Evet bir başka konumuz Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından ihraç ediip daha sonra iade edilen emniyet görevlileri hakkında. Değerli arkadaşlar size bir istatistik vereyim şuanda KHK ile ihraç edilen yüzbinlerce kişi var haksız hukuksuz bir şekilde bir gece internette T.C’sinin de ilan edilmesiyle vatan haini terörist ilan edilmiş yüzbinlerce insan ve milyonları aşkın yakınlarıyla beraber bir büyük kırım yaşanıyor, % 9 oranında şuana kadar iade oranları var emniyet genel müdürlüğü mağdurları da bize sık sık başvuruyor oradan ihraç edilen polis memurları iade edildiklerinde de başvuruyorlar değerli arkadaşlar bakın haksızlık bitmiyor çünkü İçişleri Bakanlığı hakkı hukuku anayasayı ayaklar altına almış durumda inanılmaz uygulamalara imza atıyor bakan Süleyman Soylu maalesef anayasa hak hukuk ayaklar altında bakın emniyet genel müdürlüğü’nde ne yaşanıyor. %9 olan iade oranı emniyet genel müdürlüğü ihraçlarında % 2 şuana kadar olmuş oldukça az oranda aslında çok yüksek oranda ihraçlar emniyet genel müdürlüğünde yaşandı ama bununla da kalmıyor bakın çok önemli bir gelişme var burada Nisan 2019’a kadar iade olan işine başlıyordu herhangi bir terfi kaybı olmadan maaş kaybı özlük hakları olmadan başlıyordu ama Mayıs 2019’dan sonra emniyet genel müdürlüğünde işte çalışma merkezleri yönetmeliği diye bir yönetmelik çıktı ve iade olanların burada çalışması gerektiği söylendi bu merkezler araştırma merkezleri araştırma merkezlerinde çalışması gerektiği bir yönetmelikle açıklandı.Bakın bunlar bir yönetmelikle siz neleri deviriyorsunuz. Bakın iade olmuş bu insan yani işte MİT EGM MASAK ıvır zıvır herşey açısından araştırması yapılmış bir polis memurunun ve iade edilmiş ama Nisan 2019’dan sonra iade edildiği için bu kişinin siz bu araştırma merkezinde çalışması gerektiğini söylüyorsunuz. Araştırma Merkezi atıl bir görev işte merkeze çekmek gibi bununla da kalmıyor bu insanların maaşı yarı yarıya oranında azaltılıyor emeklilik maaşları yarı oranında azaltılıyor polislik vasfından adeta çıkarılıyor silah kullanma hakkı ellerinden alınıyor beylik silahları verilmiyor,yine polisevinde kalma hakları verilmiyor tamamen damgalanmış bir polis durumuna getiriliyor ama ilginç bir şey aynı kriterlerle Mayıs 2019’dan önce iade edilenler normal standar bir polis memuru gibi görevine başlıyor herhangi bir kayba uğramıyor ne oluyorsa aynı kriterlerle mayıs 2019’dan sonra iade edilenler her türlü hak ihlaline uğruyor zaten bakın ne kadar ilginç biz bu vakaları hep tespit ettik bazen 5 6 bazen de 12 ayı bulan iade sonrası bekleme süreleri var yani OHAl komisyonu o kadar titiz bir inceleme yapmış gerçi biz ona titiz demiyoruz hukuk dışı bir inceleme aslında ondan bile geçip EGM’ye iade edilmiş bakanlık tamam demiş ama bakan imzalamıyor düşünün 5 6 ay ohal komisyonunca iade edilmiş bir polis memurunun iadesini bakan imzalamıyor hatta bazen 12 aya çıkıyor imzalamıyor sonunda kafasına eserse imzalıyor ve göreve başlıyor o göreve başladığı yer de tamamen haklarının özlük haklarının elinden alındığı bir yer oluyor biz bu sesi de duyurmak istiyoruz ve bununda önemli bir haksızlık olduğunu söylüyoruz değerli arkadaşlar.

Ben size haftalardır bankaların KHK’lılara yaptığı haksızlıkları anlatıyorum hesap açmama kredi vermem efendim yurtdışından kendisine gönderilen parayı bile ödememe hatta aidat borcunu bile kabul etmeme gibi inanılmaz uygulamalar yani vatandaş gelmiş kendisine para yatıracak apartman aidat borcunu hayır diyor sen sakıncalı kişisin senin ödemeni kabul etmiyoruz,ödeme bankamıza para diyor düşünün 21.Y.Y.’da bunlar oluyor ve biz bunlarla mücadale ediyoruz,çeşitli bankalar özür diledi Garanti Bankası mesela özür diledi ama tekrar yaptığı vakalar oldu tekrar geri adımlar attı Türkiye Ekonomi Bankası’nda oldu Vakıflar Bankası’nda oldu İŞ Bankası’nda oldu ve çoğu düzeltmek zorunda kalıyor ama çok ihlali de yine de işlemiş oluyorlar.

Anne baba mahpusluk çok ağır bir durum gerçekten . çocuklar bunun cezasını çekiyor kekeme olarak çekiyor kalıcı psikolojik hasarlarla çekiyor. bunlar kabul edilebilecek hadiseler değil . Biz inanın ki vicdanımız sızlıyor ve tüm merhametimizle bu vakaları ne kadar katı duvar olmuş devlet anlayışı olsa da burada hep iletmeye çalışıyoruz bunu da size burada bildirmiş olalım değerli arkadaşlar.

Bakın cezaevlerinden gelen haberleri size söylüyorum. bir anne Elif güven Bandırma cezaevinden diyor ki; 2 çocuk annesiyim birkaç aylıkken cezaevine giren bebeğim yıllar sonra toprağı gördüğünde anne bu ne diyeceğinden habersiz misiniz. Evet çocuklar cezaevinde toprak görmüyor arkadaşlar. Çocuk toprak ağaç kuş görmüyor cezaevinde . hani düşünün. sizin için ne kadar doğal birşey ama çocuk beton , demir bunları görüyor yani. cezavinde toprak görme şansı yok. diyor ki anne bakın bana , cezaevinden gönderdiğimde gitti, Bandırma cezaevinden, toprağı görünce anne bu ne diyeceğinden habersiz misiniz. çocukların durumu nedir diyor bakın. önceden çocuklarımızın ilk öğrendiği kelimeler anne baba iken şimdi memur sayım oldu diyor. çocukların halini duyurmaya d evam edeceğiz arkadaşlar. bu çok ağır bir durum çünkü bakın bir aile, diyor ki aile eşi bana mektup yazmış, sayın vekilim eşim Zehra Doğunun yarın duruşması var Urfa 6.ağır ceza iki kızımın da psikolojisi bozuk fotoğrafta bakıyorsunuz ailedeki 2 kıza . diyor ki baba her görüşten sonra ağlama krizleri geçiriyorlar evde de o hal devam ediyor. anneler tutuksuz yargılansın istiyoruz duyurur musunuz diyor. biz de bu isteği yerine getiriyoruz her ne kadar vicdansız bir anlayış olsa da yine de söylüyoruz.

Hergün bu ülkede ohal döneminde hamile kadınlar lohusa kadınlar gözaltına alındı ve tutuklandı bakın daha 2-3 gün önce bu hadise yaşandı kim bu kadın, 22 günlük bebeği var kucağında bakın eşi bana gönderdi Büşra Öztürk 22 gün önce doğum yaptı ve Ankarada gözaltına alındı Tokat a o haliyle lohusa hanımı götürmüşler ve mahkemeye çıkmış biz de bunu yoğun  bir şekilde gündeme getirdik Allahtan bu kadıncağız bu lohusa kadın gözaltına alınmadı ve dün gece serbest bırakıldığı haberini aldık ama böyle bu haldeyken tutuklanan çok kadın oldu mesela hiç unutmam , adını unutamıyoruz malesef bizi çok üzdüğü için, Ayşe Şeyma Taş 25 günlük lohusa kadın kucağında bebeğiyle geçtiğimiz sene tutuklanmış ve aylarca hapiste kalmıştı bunlar gerçekten çok ücüzü Türkiye adına bu çağda çok vahim vakalar Allahtan bu kadın serbest bırakıldı. yani o anneler tutuksuz yargılanabilir değerli arkadaşlar. Tutuklama çok çok önemli durumlarda yapılır, yani insanlar hakkında yurtdışına kaçma durumu şu bu yani çok ağır şartlar durumunda yapılır böylesi bir anneyi kalkıp tutuklamak Ankaradan Tokatlara götürmek yollarda sarsmak, süt veren bir anneyi yani bunlar gerçekten üzücü durumlar değerli arkadaşlar.

bakın eşi de tutuklu Melek Kosifin mahkemesi vardı ve malesef tutukluluk devam ediyor. küçük çocuklar bu 3 küçük çocuk 1 aydır uyuyamıyor 1 aydır anne tutuklu , uykusunda anne babayı sayıklıyormuş çocuk bakın hepiniz babasınız tabi çocuklar dayanamaz böyle şeylere. Anneler için tutuksuz yargılama olmalı diyoruz aile bütünlüğü bozuluyor ve çocuklar mahfoluyor. Bunlar olacak işler değil arkadaşlar. Tekrar tekrar hatırlatıyorum neslimiz mahfoluyor bunlar kabul edilecek hadiseler değil. Ben dün bakın şunu cezaevi komisyonunda da hatırlattım tüm vekillere bürokratlara, değerli arkadaşlar dedim siyasi görüşleriniz olabilir ayrı siyasi görüşlerimiz olabilir ama hani çocuklar için hepimizin birşeyler yapması lazım bu çocuklar masumdur bu çocuklar bu zulme müstehak değildir hepimiz bu konuda duyarlı olalım dedim en yüksek sesle de bunu sürekli söylorum . hiçbir siyasi görüş kimlik ayırd etmeksizin söylüyorum.

bakın bu da çok ilginç bir resim değerli arkadaşlar ne görüyorsunuz burada? bir doğum günü pastası görüyorsunuz değil mi, bir baba kanser hastası bir çocuğuna cezaevinden doğum günü pastası yollamış tabi ki pasta yollayamıyor ama çizdiği güzel pasta resmiyle çocuğunun doğum günü partisini kutlamış ne diyor burada ” iyi ki doğdun Ahmet Yasin diyor canım oğlum 11.yaş günün kutlu olsun ” diye yazmış işte bir babanın da çocuğunun doğum gününü kutlaması Türkiyede şimdi böyle oluyor . Bu çocuk kanser hastası bir çocuk , geçtiğimiz gün yanıma da geldi, geçtiğimiz hafta da burada göstermiştim 11 yaşında ağır bir kanser hastası 4,5 yaşından beri ağır bir kemoterapi altında böbrek yetmezliği olmuş kemoterapiden dolayı işitme kaybı , bu çocuktu bu çocuk cezaevine girdiğinde işitme cihazı güya turnikelerde alınıyormuş ya dedik ki niye alıyorsunuz arkadaşlar bakın bu kadar ağır durum var bu çocuk kanser hastası babasını cezaevinde ziyaret ediyor aldığı kemoterapiden dolayı kulağında işitme kaybı olmuş , babasıyla konuşacak bir yarım saat ya , hayır işitme cihazını alırız, ne yapcak o işitme cihazıyla Allah aşkına . biz bunu duyurduktan sonra Adalet Bakanlığı harekete geçti ve işitme cihazı alınıyor şu anda aile bize teşekkür etti ama biz bunların ne kadar ağır durumlar olduğunu biliyoruz ve gerçekten çok da seviniyoruz bunları bu ihlalleri durdurduğumuz için çünkü bir hasta çocuğun babasının sesini duyamaması babasının dudaklarına bakarak dudağını okumaya çalışmasıyla onu anlamaya çalışması kadar ağır bir durum var mı arkadaşlar. yani bakın bir çocuğu bu duruma duçar bırakıyorsunuz babasının hali ortada ama malesef bunlar devam ediyor.

bakın bir başka bana ulaşan aile. baba İrfan Çelik anne Ayşe Çelik , Ayşe çelik uzun süredir baba mahpus Ayşe çelik geçen yıl mahpus duruma düştü diyor ki ben ve 2 kardeşim gerçekten çok mağdur olduk çocuklarıyla yazmış bana, ne yapacağımızı bilemiyoruz mağduriyetimiz konusunda tamamen ortada kaldık en azından annem başımızda olsa diye 3 çocuktan büyük olanı bana yazmış, yani ne yapın ne edin ömer bey annem çıksın en azından annem tutuksuz yargılansın diye bu çocuk bize yalvarıyor yani gerçekten yürekler parçalayan durumlar bunlar. acımasız bir şekilde siyasi olarak böyle tutuklu yargılamalar kabul edilecek hadiseler değil değerli arkadaşlar . bakın biz 2 ay öncesinde de söyledik Kocaeli HDP teşkilatımızdan 15 arkadaşımız tutuklandı kimisinin 3 çocuğu var anne baba tutuklu kimisinin 4 çocuğu var anne tutuklu ve bakın düşünebiliyor musunuz hala iddianameleri yazılmadı abuk subuk gerekçelerler yani gerçekten ipe sapa gelmez gerekçelerle bu arkadaşlarımız tutuklandı  ve çocukları perişan evlerde, eşleri perişan evlerde ve malesef halen bu mağduriyet devam ediyor. ya kardeşim yargılayacaksan yargıla iddianamesini yaz bu insanlar yargılanacaksa yargılansın madem tutukladın niye cezaevinde tutuyorsun bu insanları yazık günah değil mi çocuklarını niye cezalandırıyorsun . yani bunlar bizim kabul edebileceğimiz hadisilir değil arkadaşlar.

bakın yine  ben size bu ihlalleri anlatacağım bunlar giderilmese de giderilse de tarihe iz olarak düşmesi gerekiyor. biri mağdur yazmış bize eşim Çanakkale E cezaevinde yatıyor koğuşlar o kadar kalabalıklaştı ki ömer bey ranzadan inince yerdeki yataklardan dolayı yere basamıyoruz yataklara basa basa ilerliyoruz. insanların üstüne basıyoruz diyor. durumu bildirenlerikoğuşlarını değiştirmekle cezalandırıyorlar. yani siz buna da çok rastlıyoruz mahpus durumu bildiriyor cezalandırılıyor başka bir koğuşa veriyor bu insanı yani durumu bildirmek de yasak.

bir başkası ne demiş, eşim Bandırmada Afyon 1 nolu T cezaevine nakledildiğinde eşyalarının bir kısmı yanına gönderilmemiş. Bandırmadan afyona bakın bu kış günü . düşünün şimdi bakın. getirdikleri de yasak diye içeri alınmamış . Bandırmadan kargıo gelinceye kadar tek bir tşörtle -10 derece soğukta idare etmek zorunda kalmış. yani arkadaşlar bunlar olacak işler mi yani. karşınızda insan var yani kim olursa olsun suçlanan bir insan cezaevinde evet ama yani bu kış gününde afyonun soğuğunu bilirsiniz -10 derecede Bandırmadan afyona göndermişsiniz adamın eşyalarını yanına vermemişsiniz kaç gün orada perperişan soğukta tir tir titremiş bir insan yani bir ceza veriyorsunuz bir de üstüne sonrasında eza yaşatıyorsunuz insanlara ya allahtan korkun gerçekten.

bakın yine Elazığ cezaevi. bizim nezdimizde çok sabıkalı bir cezaevidir bakın şu ana kadar elazığ cezaevi tekrar söylüyorum yetkilileriyle telefonda görüşemedik çünkü Elazığ cezaevi yetkilileri kendilerine sorduğumuz tüm sorulardan kaçıyorlar . çok özel bir cezaevi nedense çok ağır hak ihlallerinin olduğu bir cezaevi , orada biliyorsunuz geçtiğimiz gün bir deprem yaşandı, Elazığ cezaevinde de deprem yaşandı bakın ne yaşanmış. Elazığ cezaevinde deprem günü ciddi ayrımcılık yapıldığına dair haberler aldık. Adli suçluların koığuşlarında havalandırma açılırken siyasilerde açılmamış, düşünün deprem olunca hepimiz kaçarız değil mi yani . Hiç öyle kaçmayalım yerimizde duralım diyen bir insan olur mu ama cezaevindesiniz kapılar kapalı havalandırma kapısı kapalı ve artçı depremler oluyor bakıyorsunuz adlinin kapısı açılıyor siyasinin kapısı açılmıyor. ya zaten bu kapıyı açıp ne olacak allah aşkına. Ben Elazığ cezaevine gittim arkadaşlar havalandırmanın üstü bile tel örgüyle kaplı ya. Havalandırmanın üstü bile silme tel örgüyle kaplı siz o havalandırmayı açsanız ne olacak açmasanız ne olacak yani  Allah aşkına bunlar gayri insani durumlardır. deprem sonrası onlarca mahpus yakını bize ulaştı ve büyük bir tedirginlik içinde haber alamadıklarını söyledi. İçerde insanlar büyük  tedirginlik yaşıyor. Düşünün Adıyaman cezaevi mesela 4 yıl önce hatta muhalefet partisi vekili bile değil Akparti vekili Mehmet Metiner tarafından kapatılması gerektiği söylenmiş , ben Adıyamana gittiğimde geçtiğimiz 3 hafta önce bakın deprem öncesi gittim ne kadar da önemli bir tevafuk, deprem öncesi gittim Adıyamanda yatan mahpuslar dedi ki bana hocam Adıyaman cezaevini gündeme getirin burasının kapatılması lazım . eşlerimiz yakınlarımız burada perişan durumdalar biz kendimiz de yattık yani sabahleyin kahvaltı için gelen ekmeği alırdık altından hamam böcekleri çıkardı, içerdekilere nöbetçi olarak ben söylemezdim bile diyor kadın , hani altından hamam böceği çıktı bu ekmeğin, gizlerdim ki  insanlar aç kalmasın yesinler ekmeği temizlerdim götürürdüm. Düşünün böyle bir cezaevi bu depremde işte apaçık 50 yıllık bir cezaevi, ağır kötü bir cezaevi ,ağır bir hasar aldı. Allahtan mahpusların tepesine yıkılmadı bu cezaevi ve şuanda cezaevi kapatıldı insanlar başka yerlere nakledildi. Ya biz bunu bakın daha 3 hafta gündeme getirmiştik bu cezaevi kötü bir cezaevi. 4 yıl önce  de gündeme getirilmiş ama bu cezaevi kapatılmamış allahtan can kaybı olmadan bu cezaevi kapatıldı ama olsaydı bunun hesabını kim verecekti arkadaşlar.

evet Samsun Bafra T cezaevinde eşimi ziyarete gittiğimde arama odasına 3-4 kişi aynı anda alınıyoruz. bakın bu çok ağır ihlal ve çok utanç verici bir kadına yapılıyor bu bakın. biz bunu okurken çok utandık. 9 ve16 yaşında kızım ve çoğu zaman bir yabancı bayan denk geliyor. O 4 kişiye ağzını aç , takma dişlerin varsa çıkar , çok afedersiniz üst iç çamaşırları açmaz zaten çok sıradan ama hele görüş kızım ve benim özel günümüze denk geldiyse günler öncesinden özellikle kızım çok strese giriyor. çünkü birileri varken pedini kaldırıp heryerini göstermesi gerekiyor. Herkes eşleri ellerinde diye susuyor. HERKES EŞLERİ ELLERİNDE DİYE SUSUYOR !!!!  bakın arkadaşlar bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı bir kadın bunu söylüyorsa bu ülkede çok ağır bir durum vardır. çok ağır bir durum vardır.

Tokat T cezaevinde mahpuslara insanlıkdışı muameleler yapılıyor iddiası geliyor bize . uyuz hastalığı baş göstermiş . Uyuz.  kişisel bakımları yapılmasına izin verilmiyor 2 aydır hava almak için çıkılan avluya çıkarmıyorlar temizlik malzemesi yok. yani uyuz bir toplu yaşanılan yerde başladı mı eyvah önünü alamazsınız.

Diyarbakır cezaevi kadın koğuşunda 3 kişiden fazla fotoğraf çektirmek yasak. ya bunun mantığı var mı arkadaşlar. bakın ne olmuş yani koğuşta diyelim 10 kişisiniz. ya bir hatıra fotoğrafı çektirelim tamam izin veriliyor fotoğrafa çekti, hayır 3 kişiden fazla olmaz. niye çünkü örgüt propagandası yapmış olursunuz 3 kişiden fazla . yani nasıl bir mantığı var bakın mahpuslar infaz hakimliğine müracaat etmişler infaz hakimliği demiş haklısınız ya gerçekten böyle birşey mi olur, savcı buna itiraz etmiş 1. ağır cezaya gitmiş ve 1 .ağır ceza idarenin uygulamasını onamış . 3 kişiden fazla fotoğraf çektirmek örgüt propagandasıymış . bunlar Türkiyede yaşanıyor arkadaşlar. yani bukadar üzücü şeyler yaşatılıyor ama bunlar Anayasayla hukukla bir alakası var mı ya. siz yani insanların 3 kişiden fazla fotoğraf çektirmesinin kim kime örgüt propagandası yapacakmış ya Allah aşkına yani mantıksız şeyler , nasıl böyle dayatıyorsunuz.

bakın banka ihlallerinden bahsettik . bize gelen İş bankasıyla ilgili bir ağır ihlal. sayın vekilim diyor ben de 686 khk lıyım emekli maaşımı iş bankasından almama rağmen kredi kartı talebim uygun bulunmadı. şubeden khklı olduğum için verilmediğini söylediler. yazılı olarak böyle yuvarlak bir cevap verdiler diyor. böyle işte yok hesap açmayız şu bu gibi cevaplar…

burada da yine bakın bir başka nazi belgesi bu bakın ben bunlara başka birşey diyemiyorum. yine khk lıysan ev sahibi evini boşalt diyor. bakın bir OHAL  mağduru khklı Mücahit Cengiz vakıflar Antalya bölge müdürünün kiracısıyım diyor vekilim 7 yıldır. beni ihbar etmişler bugün tahliye etmemiz konusunda yazı geldi küçük çocuğum var kış günü nasıl taşınırım diyor evden. adamı fetöcü diye ihbar etmişler günümüzde bu zaten çok kolay yani. birisine düşman mısın fetöcü de pkk ci de pat vur damgayı ayıklasın pirincin taşını  o adam. böyle çok güzel birşey yani birisine düşman mısın birisini evden mi çıkarmak istiyorsun vur damgayı gitsin. zaten hukuk devleti olmazsa bunlar olur işte.

Osman karakaya bir doktor profesör doktor Osman Karakaya bakın çok ilginç bir şey adam ilginç bir hikayesi var. 2011 de Sağlık politikalarını eleştirdiği için ergenekoncu denip terfisi engellenmiş. 2018 de fetöcü denip Kosovadan kaçırılıp ağır ihlallerle dolu bir gözaltı yargı süreci somut hukuki hiçbir delil olmadan 7,5 yıl ceza verilmiş bir kardiyoloji profesörü. Osman Karakaya. ben dosyasını da okudum başına gelenleri çok parlak bir bilim insanı ve bu insan şunu söylüyor ben diyor zamanında Mehmet Haberalan ın hastanede hasta olarak yatmasına bir doktor olarak onay vermemiştim. dedim ki ya bu adam hasta değil niye yatıyor bundan dolayı diyor başıma gelmeyen iş kalmadı ve şuanda çokağır bir şekilde cezaevinde ihlallerle dolu bir yaşantım var diyor bize.

Bakın khk mağduru bir kişi artık insanlar ne düşünüyor OHAL  raporumuzda ne demiş şahsen devletin her zaman birilerini  sopaladığını geçmişten biliyorum ama türk ve müslüman olarak kendimin de sopa yiyeciğini hiç düşünmezdim , diğer kesimlerle eskiden kısmen empati kurarken şimdi daha anlıyorum. İşin doğrusu şu anda mağdurların çoğu bu tür ihallerle Türkiyedeki diğer insan hakları sorunlarını anlıyor biz bunun yolunu açmaya çalışıyoruz ben tüm toplantılarımda konferanslarımda her mağdura şuanda mağduriyet yaşıyorsunuz ama önceden yaşanan tüm mağduriyetlerinize mağlubiyetlere kulak kapatmıştınız  biraz öz eleştiri yapın empati yapın ve kendi yaşadığınız mağduriyetten kurtulmak mesele değildir tüm mağduriyetlere kulağınızı açmanız ve tüm mağduriyetleri anlamanız, özeleştiri yapmanız son derece önemlidir diyorum ve bu konuda da önemli gelişmeler görüyorum.

Geçtiğimiz gün yine canlı yayınıma almıştım harbiyeli öğrenci annesi Melek Çetinkaya diyor ki ben öncesinde ne siyaset bilirdim ne bir başkasının uğradığı hak ihlalini kendi halimde ilkokul mezunu evinde yemek yapmak çocuklarına ders çalıştırmaktan başka bir şey bilmeyen bir kadındım ama şuanda Roboski’de ne yaşandığını iyi bilen bir kadınım şuanda KHK’lıların başına ne geldiğini iyi bilen bir insanım diyordu işte biz bu özeleştirileri çok önemsiyoruz ve geliştirmeye çalışıyoruz arkadaşlar.

Yine biraz evvel bahsettik ya Elazığ’da deprem oluyor partimiz Ergani belediyesince yardım götürmeye çalışıyor,Bodrum ilçesinden yardım götürüyor yardımları bile almıyorlar HDP göndermiş diye bu denli ayrımcı sakat bir kafa yapısı anlayışı var arkadaşlar inanılacak şeyler değil ama maalesef yaşanıyor bunlar.

Bir başkasının bize mesajında sayın vekilim tahliye oldum,kışladan çıkmadım ama darbeyle suçlanıyorum.Cezaevinde uzman çavuşlar,kursiyerler,genç subaylar astsubaylar var,darbeden haberleri yok, bişey yapmamışlar.Kimse yokmu adina cevap vermedigim bir mesajdan dolayi irtibattan suçlanıyorum.

Yine bir başkası Sayın vekilim bugün mahkemeye izleyici olarak gittim bakın mahkemelerin haline dair çok çarpıcı bir şey burada.Savcı mütalaasını verdi,yönelttiği suçlar şunlardı biz bunu bir çok farklı kesimde duyuyoruz arkadaşlar bakın savcı suç olarak neleri söylemiş:1.Tutuklunun görüş için şehir dışından gelen ailesini otogardan alıp cezaevine götürdün demiş 1. Suç ithamı,2. Tutuklunun çocuklarına giyecek aldın,3. Geçim sıkıntısı yaşayan ailesine iaşe aldın. Bunlar suçlama arkadaşlar düşünün bir tutuklunun yakınlarına yardımcı olmanız suç olarak değerlendiriliyor.

Yine bakın bir başka KHK’lı geçen sene bana hac çıktı takipsizliğim olmasına rağmen pasoport tahdidim kalkmadı,bu sene tekrar hac çıktı,tahdidin kalkması için dilekçe verdim.Hala sonuçlanmadığını söylediler,bu sene hacca gitmek istiyorum.’Muhtemelen bu kişi bu senede hacca gidemeyecek düşünün KHK’larla her türlü hakkınız ihlal ediliyor bir de öte dünyaya ait haklarınızda ihlal ediliyor dini özgürlüklerinizde ihlal ediliyor adamın hacca gitmesi engelleniyor ya güya bu dini makyajı çok iyi yapan bir iktidarın döneminde oluyor.

Yine bir başkası bakın bir Kürt edebiyatçı Gulgeş DERYASPİ örgüt üyeliğinden tutuklu, 6 aydır, hakkında 2 ifade vardı geçen yakınları bana ulaştı bakın mahkemelerde neler oluyor. 2 kişi hakkında ifade vermiş 1.demişki ben vazgeçtim ifademden ,2. tanık da öncesinden çok insan üzerinde yalan dolan ifadeler veren cezaevine bir takım pusulalar gönderip senin için ifademi değiştireyim diye para talep eden bir insan bu el yazısı avukatlarda bu tür yazılarıda avukatlarda mahkemeye de ibraz edilmiş bu insanın böyle bir kişiliksiz bir insan olduğu ve maalesef bu itirafçı üzerine bu delillerde apaçık sunulduğu halde 2 gün önceki mahkemesinde tekrar tutukluluga devam kararı verildi. İnsanları cezaevinde tutmak günümüzde gayet kolay çok rahat maalesef.

Evet bakın bu da Almanya’ya kemoterapiye giden çok yakından takip ettiğimiz mahpus Harun Reha Ataç’ın 9 yaşındaki oğlu Ahmet Burhan Ataç’ın annesinin kendi yurtdışı yasağının kaldırılmasına yönelik dilekçesine mahkemenin verdiği cevap mekanik bir cevap yani çok üzücü bu anne neler yaşıyor çocuğu düşünün kanser hastası almanya ya gitmiş çocuğunuzun yanında olmanız lazım çocuğunuz laftan anlamıyor anne nerdesin bana söz vermiştin niye gelmiyorsun diyor babanne zor bela götürmüş bütün insanlar el birliği etmiş bu çocuğa yardımcı olmaya çalışıyor Köln’de bir kemoterapi merkezinde anne diyor ki bir özel işlem yapın benim için bir yurtdışı yasağını kaldırın ben çocuğumun başına gideyim geri geleceğim zaten çocuğumu nereye bırakayım nereye kaçayım eşim cezaevinde ama bunun için verilen cevap son derece mekanik ruhsuz bir devlet diliyle yazılmış efendim diyor ki tutuklamadan beklenen amaca adli kontrol tedbirleriyle ulaşılabilecek olması kanaatinin oluşması mevcut delil durumana göre CMK’nun 109. Maddesi gereğince adli kontrol altına alınmasına dair karar verildiği,soruşturmanın henüz tamamlanmamış olması da dikkate alınarak itiraz eden tarafından yapılan itirazın reddine denmiş yani iyi yani maşallah başınız göğe erdi yani bir kanser hastası ölmek üzere olan bir çocuğun annesiyle almanya ya gitmesini önleyerek başınız göğe erdi diyorum gerçekten yazık ya.

Yine bir başka başvuruda 672 KHK’lıyım diyor Osmaniye Bahçe ilçesinde ABC deterjan firmasına başvurdum işçi olarak beni aradılar evrak listesi verdiler hazırla gel dediler işe başla evrakları teslim ettim ama o sırada sen KHK’lısın kabul edemeyiz İŞKUR kabul edemiyor dediler bir başka Nazi belgesi.

Mahpus Hüseyin Polat’ın cezaevinde ihmal sonucu ölümünde skandal bitmiyor. Savcı bakın şu belge biz geçen hafta bunu gündem etmiştik Hüseyin Polat yıllardır hapisteydi ve bu kişi büyük bir sağlık ihmali sonucu öldü hastanede gecikmiş müdahaleli bir mide kanamasından dolayı öldü ve bakın çok da ilginçtir bazen de hani ne deriz biz Allah konuşturuyor deriz değil mi böyle bir tabirimiz vardır. Savcı bakın ne yazmış Tekirdağ Devlet Hastanesi 3. Kısım Başhekimliği’ne savcı demiş ki defninde ve ne naklinde sakıncı olmadığı ancak hali hazırda maktulü teslim alacak bir yakını bulunmadığından savcı maktul ne demek arkadaşlar biliyormusunuz öldürülmüş arapça katletmek maktul katil katleden maktul katledilen demektir yani belki Allah söyletmiş savcı Hüseyin Polat için maktul diyor ya Allah söyletmiş ya bilmiyor maktul kelimesinin anlamını yani gerçekten A’dan Z’ye garabetler dolu bir savcılık belgesi bu adeta gerçekler söyletiliyor.Yani evraklardaki özen durumu da bu.

Arkadaşlar ölmek üzere olan bir kaç vakayı söyleyerek bitiriyorum. Mustafa Koçak açlık grevinde Savcı Mehmet Selim Kiraz davasında hukuki olmayan somut olmayan delillerle müebbet hapse mahkum edilmiş ve açlık grevinde ölmek üzere adil bir yargılama bekliyor tekrar gündem ediyoruz hep de gündem edeceğiz çünkü bir insanın ölümünü kabul edemeyiz.

Yine Grup Yorum Grup yorum açlık grevinde üzerlerinde çok ağır adil olmayan baskılar var ve Grup Yorum üyeleri zayıflamış erimiş bitmiş durumda kendileri ile cezaevinde de mektuplaştık cezaevi sonrasında da görüştük ve çok ağır bir durumda olduklarını gördük sağlıkları çok kötü ve maalesef halen Grup Yorum üzerindeki İdil kültür merkezi üzerindeki baskılar bitirilmedi ve bu insanlar halen terörist ilan edilmeye çalışılıyor.

Yine çok önemli Siverek cezaevinde Kaymakam Muhammed Safitürk davasında yine adil olmayan bir yargılama sonrasında katil ilan edilmiş bir insan Kaymakam’ın abisi ve babası bile katilin bu kişi olmadığını biliyor ve buna rağmen bu kişi cezaevinde ölüme terkedilmiş durumda müebbet hapise mahkum edilmiş durumda açlık grevinde 120 130 kilolardan şuanda 40 kilolara düşmüş durumda ve maalesef bu kişi de ölüme doğru gidiyor biz bunları tekrar hatırlatmak istiyoruz.

Yine cezaevlerinde bir başka bunu kişi ya cezaevlerinde ki insanları alıyorsunuz kitap vermiyorsunuz kitapları azaltıyorsunuz bu insanlar cezaevindeyken hukuk fakültesi okumak istiyorum diyor mesela Mustafa Mehel bakın Mustafa Mehel İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni kazanmış. Bu kişi imtihanlara hani dışarıdan girmek istiyor devam tabiki edemez ama Mustafa Mehel maalesef bu şekilde kabul edilmiyor kişi diyor ki ya ben devam edemeyeceğim ama imtihanlara gidip geleyim fakülte yönetimi bunu kabul etmiyor cezaevindeki bir insanı topluma kazandırma imkanı varken siz bunu dışlamaya çalışıyorsunuz hukuk fakültesinde maalesef okuyamıyor.

Evet son bir vakamızla bitiriyoruz değerli arkadaşlar son vakamızda kayseri cezaevinde berat karaman annesiyle beraber 1.5 yıldır içeride yaklaşık 10 gün sonra 6 yaşına gireceği için bu çocuk annesinden ayrılmak zorunda annesi ve babası ile yaşadığı kayseri bünyan cezaevini çizebilen kabiletli masum bir çocuk o. Bakın size çok ilginçti çocuklar artık Türkiye’de cezaevi resimleri çiziyor arkadaşlar o kadar çok çocuk var ki çocuğun dünyası artık cezaevi ve çevresi bir resim çizmiş cezaevini çiziyor çünkü başka bir dünyası yok işte diyor şurası cezaevi şurası şu görevlilerin yeri altına da yazmış cezaevi giriş kapısı çıkış kapısı ziyaretçi salonları falan maalesef çocukların hali bu Türkiye’de bunların bitmesi ve çocukların bu ağır travmalardan kurtarılması gerekiyor. Hepinize teşekkür ediyorum.

YouTube

Yorumlar