09 Mayıs 2019

TBMM

Malum Türkiye’de demokrasi ve hukuk ayaklar altında olduğu için bir çok konuda özgürlükler engelleniyor ve cezaevlerinde de önemli sıkıntılar oluyor. Biz hemen konularımıza başlamak istiyoruz.

Malum şuanda cezaevlerinde çok büyük bir sıkıntı var 3200 e yakın hükümlü ve tutuklu açlık grevinde ve iktidar bu konuya herhangi bir çözüm bulmuyor.183 gün oldu Hakkari Milletvekilimiz Leyla Güven’in açlık grevine başlaması ve Dersim Dağ,Tayyip Temel ve Murat Sarısaç vekillerimiz de aynı zamanda 60.güne yaklaşan açlık grevlerini de devam ettiriyor.Cezaevlerinde yurtiçinde ve yurtdışında açlık grevleri devam ediyor ve maalesef bir çözüm bulunamıyor binlerce insanın ölümü gerçekleşmeden bu konuda bir çözüm bulunmalı.Açlık grevleri devam ederken son günlerde bir de ölüm orucu başladı,biliyorsunuz 15 tuutklu isimleriyle beraber ölüm orucuna başladılar onların isimlerini vermek isterim:

Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi’nde Nesrin Akgül,Şükran Aydın,Zozan Çiçek

Gebze Kadın Kapalı Cezaevi’nde Ardıl Çeime,Aslı Doğan

Van Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde Ahmet Anığı,Özhan Ceyhan,Vedat Özağar,İhsan Bulut,Erol Çelik

Diyarbakır D Tipi Cezaevi’nde Engin Akhan,Enver Durmaz,Ahmet Topkaya,Haluk Kaplan,Ferhat Turgay

Ölüm orucuna başlamış durumdalar durum son derece kritik,insanlar her an ölebilirler ve yeni ölüm orucuna başlayacak tutuklu ve hükümlüler var,durum son derece kritik ve iktidar da son derece umarsız,vurdum duymaz bir durumda bu kabul edilebilecek bir hal değil bunu şiddetle kınıyoruz ve bir an önce çözüm bulunması gerektiğini söylüyoruz tecritin bitmesi gerektiğini hep söylüyoruz,Türkiye’de tek kişilik ölüm hücrelerinde yüzlerce,binlerce insan var İmralı’da tecrit devam ediyor ve barışın,konuşmanın yolu bir türlü açılmıyor değerli arkadaşlar bunlar kabul edilebilecek hadiseler değil, barış diyen maalesef cezalandırılıyor başka hiçbir bunun anlamı yok barış diyen çözüm diyen cezalandırılıyor.

Dün cezaevi’ne girdi Prof.Dr. Fusün Üstel çok değerli bir akademisyen, sadece ve sadece barış bildirgesini imzaladığı için dün cezaevine girdi.Bu 21. Y.y.’da Türkiye’nin bir utancıdır bir ayıbıdır, bir nitelikli bilimadamını sadece ve sadece barış istediği için cezaevine yollayan bir ülkeyiz maalesef ve bunun ardından da yüzlerce akademisyen cezaevine girebilir kararlar bu yönde geliyor,kabul edilecek bir hadise değil değerli arkadaşlar.

Yine her farklı görüşten diyoruz iktidara muhalefet eden herkes cezalandırılıyor günümüzde sağdan soldan Türk’ü Kürt’ü demeden iktidara muhalefet etme kriteriyle herkes suçlu ilan ediliyor ve cezalandırılıyor.

 Uzun süredir gündeme getirdiğimiz bir kişi Furkan Vakfı Başkanı Alpaslan Kuytul.Alpaslan Kuytul uzun süredir cezaevinde ve iktidarı eleştirdiği için cezaevinde.Hukuki olmayan yasal olmayan gerekçelerle cezaevinde 15 aydır cezaevinde.Bunun en az 13 ayı tecrit içinde geçti ağır bir tecrit tutuklu olmasına rağmen müebbet mahkumlara uygulanan bir tecrit altında kaldı ve şuanda da halen cezaevinde.Cuma günü yarın mahkemesi var bir kişinin bile o haksızlıktan kurtulması bizim için son derece önemlidir anlamlıdır. Yarın Alpaslan Kuytul’un bu anlamsız gerekçeyle tutukluluğunun bitmesini ve tahliye olması gerektiğini söylüyoruz çünkü çok açık bir şekilde bakın Ocak ayında yapılan mahkemede; 4. Ağır Ceza tahliye vermesine rağmen çok kısa bir süre içinde 5.Ağır Ceza tahliyeyi durdurdu Savcı’nın itirazına göre ancak bu kısacık sürede binlerce sayfalık dosyayı içeriğinin okunması mümkün değildi besbelli ki siyasi bir karar verilmişti ve Alpaslan Kuytul tekrar cezaevine gönderildi. Evinde usulsuz bir şekilde arama yapıldı evi talan edildi ve tekrar cezaevi’ne gönderilerek resmen bir siyasi cezalandırma yapıldı.Yarın ki mahkemesinde Alpaslan Kuytul’un tahliye edilmesi gerektiğini TBMM’den tekrar ve tekrar söylüyoruz.

Cezaevleri’nde çok büyük sıkıntılar var ve insanlar çaresiz Af beklentisi.Ceza İndirimi beklentisi çok fazla bu konuda çok ileti alıyoruz. Mutlak surette bir çözüm bulunması gerekiyor.Türkiye Cezaevleri patlama noktasında ve çözümsüz durumda,Adalet Bakanlığı bu konuda bir çözüm bulmak yerine yeni cezaevleri inşa etmek derdinde.Yeni cezaevleri de bu soruna çözüm değildir.Bakın insanlar bizi ziyaret ediyorlar. Yüzlerce kişi bizi ziyaretlerimize geliyor. Halkımız milletimiz ziyaretlerimize geliyorlar ve cezaevlerinde ki büyük sorunu gündeme getiriyorlar. Geçtiğimiz günlerde Türkiye’nin dört bir tarafından gelen ziyaretçileri ağırladım ve dertlerini dinledim gerçekten çok önemli sıkıntılar var ve onları dinleyince  olayın vehametinin ne kadar büyük olduğunu bir kez daha anlıyorsunuz. Çünkü bir insanın cezaevinde olması sadece bir sorun değil o insanların aile hayatlarının bozulması ve yuvalarının yıkılması da çok önemli bir sorun buna mutlak surette kamu idaresi bir çözüm bulmak zorunda.İnsanları uzun yıllar boyunca cezalandırmak bir meseleye çözüm getirmiyor,bir meseleyi çözmüyor,mesele ailenin neslin mahvolmaması gerektiğidir bunlara mutlak surette çözüm bulunması gerekiyor,uzun süre insanları zindanlarda tutarak varabileceğiniz yer yoktur bu insanların ailelerini eşlerini annelerini babalarını çocuklarını cezalandırmaktan başka anlama gelmemektedir.Mutlak surette bu konuda gündeme getirilen af veya ceza indirimi konusunda bir gündem olmalı ve bir şekilde çözüm bulunmalı değerli arkadaşlar.

Evet bir çok cezaevinden şikayet alıyoruz bakın cezaevleri dediğim gibi en az 70 bin civarında fazlalıkla hizmet veriyor ve her geçen gün artıyor bu sayı,çünkü Türkiye’de adalet yok ve insanlar düşüncelerinden dolayı direk cezaevlerine dolduruluyorlar ve büyük sıkıntılar oluşuyor 10 kişilik yerde 35-40 kişi olursanız ne olur oranın hiçbir şeyi size yetmez.Oranın ne tuvaleti, ne banyosu ne de yemeği ne yatacak yeri hiçbir şeyi size yetmez arkadaşlar.Bu konuda haftalardır feryat ediyorum ve bir çözüm bulunmuyor maalesef iktidar seçim derdinde.İstanbul’da seçimi kazanma derdinde.Milletin sorunlarını dinlemiyor tek gündemleri var İstanbul’da ne yapar ne eder İstanbul’da seçimi kazanırım tek derdi bu maalesef.Ama bize gelen şikayetler dağlar kadar ve gerçekten çözülmesi gereken çok büyük meselelerin olduğunu görüyoruz.

Bakın Kütahya E Tipi Cezaevi’nden gelen bir şikayette diyor ki:Tutuklu yakınları bana göndermiş.Koğuşların aşırı kalabalık olmasından dolayı erkek mahkum tutuklular tuvalet sırası gelmediğinden idrarlarını tutuyorlarmış ve zamanla idrarlarını yapamaz hale gelmişler Bu sıkıntı ve bu hastalık çok kişide görülür hale gelmiş,ameliyat olması gerekenler var ve halen de koğuşlara yeni tutuklular gelmeye başlıyor.Hakikaten Tıbben’de idrarınızı tutmaya çalıştığınız zaman idrar yolları fonksiyonları bozulur ve sıkıntılar oluşur.Ameliyata kadar giden hastalıklar oluşabilir.Evet insanları 10 kişilik yerde 35 40 kişi tutarsanız tuvalet sırasında insanlar kullanmaya başlarlar bu da önemli hastalıkların yollarını açar.

Yine Kahramanmaraş E Tipi Cezaevi’nde çok ciddi bir kilo kaybı yaşayan insanlar var her gün pilav çorbadan başka bir şey verilmiyor,listelerde farklı bir şey görünmüyor,insanlar zayıflıyor iaşeler yetersiz.

Şakran Hapishanesi’nde sağlık problemleri yüzünden ihtiyaçlarını karşılayamayan kadın tutuluların talepleri karşılanmıyor.Koğuş birleştirme talepleri reddediliyor.Gardiyanların bastığı koğuşu toparlamaları bir hafta sürüyor.

Yine bakın cezaevine düşmeye görün her türlü hakkınız  ihlal ediliyor.Çalışma hakkınız eğitim hakkınız ihlal ediliyor. Tutuklu girmiş cezaevine ales sınavına hazırlanmış.Ales sınavına girebilirsiniz denmiş sınav sabahı hayır giremezsin denmiş, iki sınavdır da aynısı oluyor.Trabzon Bahçecik Ceza İnfaz Kurumu’nda olmuş.İnsanlar tamamen çaresiz eğitimsiz bir şekilde bırakılmaya mecbur tutuluyor.

İzmir Şakran Cezaevi’nde 10 kişilik koğuşlarda 25 kişi kalıyor ve hergün artıyor bu sayı en az 27 kişiye çıkmış durumda.

Yine bakın pek çok cezaevinden şu şikayeti alıyoruz.Aydın E tipi Kapalı Cezaevi’nden gelmiş. Düşünün aylardır yıllardır eşinizle çocuklarınızla ayrısını ve ziyarette onları gördüğünüz zaman yanyana oturmak istiyorsunuz,sarılmak istiyorsunuz ancak cezaevi yönetimi idaresi buna yasak getirmiş.Yan yana oturmak yasaklanmış. Yasağa bakın ancak karşı karşıya oturacaksın bu durum mahkum yakınlarına ve makumlara ciddi psikolojik zarar vermektedir.Ayda bir sarılabilme hakları da sebepsiz bir şekilde ellerinden alınmıştırBunca haksızlığın içinde açık görüşü de burnumuzdan getiriyorlar diyor ziyaretçiler ve eski haline dönmesi gerektiğini söylüyorlar. Bu şikayetleri bir çok cezaevinden alıyorum.İnsanlar eşleriyle çocuklarıyla ayda bir açık görüşte ancak görüşebiliyorlar. Onlarla sarılmak  yan yana oturmak istiyorlar ama bu hakları da  gasp ediliyor. Ancak karşı karşıya oturacaksın deniliyor bunu anlamak mümkün değil.Bu nedemektir?Ben seni hemde ceza artı eza veriyorum demektir değerli arkadaşlar.

Hatay Yayladağı T Tipi Cezaevi’nden kantinden hiçbir şey verilmediğini belirtiyorlar,cezaevinin yemekleri de yenmiyor.Bir çok cezaevinden bu şikayetleri alıyoruz yemeklerin çok kötü olduğunu ve insanların cezaevine girdikten sonra hep kantinden beslendiği şikayetleri geliyor bazı yerlerde kantinde de gereken ihtiyaçların bulunmadığı için çok büyük sıkıntılar oluyor ve insanlar kilo kaybediyorlar.

Yine Malatya Cezaevi’nde de hastaneye götürülmede sıkıntı var.15 aydır hastaneye çıkamayan hasta var,diye şikayetler geliyor.Hasta sevkleri ile ilgili sıkıntıları çok iyi biliyoruz geçen hafta da dile getirmiştik 5 ay sonrasında ancak ameliyat olabilen kanser hastaları var. Bu süre zarfında bu gecikme ona neye mal oluyor.Kanser ilerliyor ve ameliyatın çok bir anlamı kalmıyor.Evet arkadaşlar Güya kitap üstünde defter üstünde gereken işlemler yapılıyor diye söyleniyor ama biz ayrıntıya girip olayı araştırdığımızda çok büyük ihlalleri görüyoruz ve kahroluyoruz bunlar kabul edilebilecek şeyler değil.

Yine Eskişehir Çifteler Kadın Açık Cezaevi’nde de şartların çok kötü olduğu bildirildi. 100 kişilik yerde 160 kişi kalıyor ve kantinde de ihtiyaçları karşılayacak malzemelerin olmadığı yönünde önemli şikayetler var değerli arkadaşlar.

Yine önemli şikayetlerle devam ediyoruz.Anne baba tutukluluklar çok vahim bir şekilde devam ediyor anne baba tutukluluk kabul edilebilecek bir hadise değil.Çocuklar ortada kalıyor,Ananeler Babanneler bakmak zorunda kalıyor,onlarda hasta yaşlı oluyorlar bakamıyorlar.Çocuklar psikolojik ve fizyolojik olarak oldukça sıkıntılar yaşıyorlar.Bunlar hakkında bazı bilgiler vereceğim. Bunlar bizim yüreğimizin kaldıracağı şeyler değil mutlak surette bir çözüm bulunması lazım.Biz bıkmadan usanmadan çözüm bulunana kadar gündeme getireceğiz değerli arkadaşlar.Bizim için aile son derece önemli,annelik babalık son derece önemli mevhumlar.Çocuğun anneyle babayla olan ilişkisi son derece önemli ama çözüm bulmak istemiyorlar,anne ve babadan birisi elektronik kelepçeyle evde hapis kalabilir.bunun yolu var ama kimse bunu yapmak istemiyor, insafsızca zalimce anne ve babalar cezaevlerinde tutuluyor.Çocuklar ortada kalıyor işte size bir örnek.

Gokhan Şen Bartın’da tutuklu, Necla Şen’de 2 çocuğu var tutuklandı bu anne.Çocuklar ortada kaldı ve  çocuklar büyük bir sıkıntı yaşıyorlar.Bu bir zulumdur yani başka bir şey değildir.Bu ufacık çocukların anne ve babasını tutuklayarak devletin başı göğe ermez değerli arkadaşlar.Böyle iş olmaz bizim vicdanımız bunu kabul etmiyor,hukuk da kabul etmiyor,mutlak surette bir çözüm bulunması lazım.İşte çocuklar evde yalnız birbirlerine sarılmışlar çaresiz bir şekilde anne ve baba bekliyorlar.Bunlar kabul edilecek hadiseler değil.

Yine bakın çok ciddi sıkıntılı bir vakayı gündeme getirmek istiyorum.Şuanda doğumuna 10 gün kaldı aylardır cezaevinde Hatice Şahnaz.Çok üzücü bir vaka hamilelik süresi boyunca hep cezaevindeydi,doğumu yaklaştı,halen cezaevinde ancak yasalara göre bu kişinin cezaevinde durmaması gerekiyor,çoktan tahliye edilmesi gerekiyordu ancak halen cezaevinde ve son 10 günde başına ne geleceği belli değil ve bu sıkıntı stres içinde normal doğuma giriyor,Allah kolaylık versin diyoruz ama bu hal kolaylıkla kabul edilebilecek bir hal değil biz dilimiz kurudu bunları söyleye söyleye ama yetkililer duymamazlık rekoru kırıyorlar maalesef.

Evet Tek kişilik ölüm hücreleri çok can yakıyor.Geçen Hafta da söyledik çok ciddi sayıda tek kişilik hücrelerde her kesimden insan var bakın sadece tek bir kesimden değil her kesimden insanlar tek kişilik ölüm hücrelerinde tutuluyorlar ve sağlıkları bozuluyor ve ölüme doğru gidiyorlar.

10 gün önce Muzaffer Özcengiz Çorum Cezaevi’nde tek kişilik hücrede ölü bulundu değerli arkadaşlar aylardır hasta olduğunu tedavi edilmesi gerektiğini söylüyordu büyük ihmaller sonucunda tekrar hücreye geri gönderildi ve maalesef hücresinde vefat etti.Kabul edilebilecek bir durum değil bu.

Fadime Karyağdı isimli Şakran Cezaevi’nde ilerlemiş yaşta kadın uzun süredir hücrede tutuluyordu geçtiğimiz günlerde tahliye edildi.Haberini aldık bu da anlaşılmaz bir durum tahliye edilmesi gereken bir kişiyi siz siyasi sahiplerle uzun süre tek kişilik hücrelerde tutuyorsunuz ve sonunda da tahliye ediyorsunuz ben keyfime göre bu kişiyi uzun süre hücrede tutuyorum demektir,değerli arkadaşlar.

Cezaevlerinin içi böyle ve cezaevlerini ziyaret etmek isteyenlerin durumu farklı mı bakın ben geçtiğimiz Pazar günü Gebze Cezaevi Müdürlüğü önüne içeride çocukları olan annelerle beraber gitmek istedim ve bakın inanılmaz bir şey valilik yasaklama getirmiş hiçbir yerde oturamazsınız,basın açıklaması yapamazsınız,cezaevine yaklaşamazsınız yasağı getirmiş.Ya cezaevinin yanında anneler çocuklarıyla empati yapmak için oturmalarının ne zararı olabilir Allah aşkına bunu soruyorum.Dünyanın hiçbir yerinde bunu anlatamazsınız.Cezaevinin içerde açlık grevi yapan çocuklarının empati yapmak için orada oturmak isteyen annelere engel olmak için emirler çıkartan bir devlet anlayışı 21.YY.’da nasıl olabilir değerli arkadaşlar.Bakın biz Gebze Cezaevi önündeydik orada iki milletvekili olarak annelerle beraberdik öylesine baskıcı bir uygulama var ki orada fotoğraf çekmemizin bile önüne geçmeye çalıştılar inanılmaz bir durum bu memleket bu hale gelmiş durumda.Bir cezaevi önünde oturmak bir cezaevine yakın bir yerde oturup oturma eylemi yapmak ve bunun fotoğrafını çekmek bile güya yasaklanmış bu denli baskıcı antidemokratik bir ülkedeyiz maalesef.

Evet anne baba tutukluluklar devam ediyor.Yine bir başka örnek Ersin Urungu ve Fatma Urungu tutuklular.3 çocukları var ve  2 yaşındaki bu çocukları şuanda ancak annenin yanına verilebildi iki çocuk anneannenin yanında , 6, 8 yaşında çocuklar. Bir çocuk annein yanına ancak girebildi ve büyük bir sıkıntı yaşıyor aile buna bir çözüm bulan da yok,bu çocuklar anne baba tutukluluklar yüzünden zulüm görüyor,haksızlık görüyor.Bu çocuklar böyle ortalıkta heder edilecek çocuklar değil.Hepimizin çocukları bunlara düşman çocukları gibi bakmayın değerli arkadaşlar bakın ne şu analara biz bunu müşahade ettik tutukluların anaları diye düşman gözüyle bakılıyor maalesef veyahut da tutukluların çocukları diye düşman gözüyle bakılıyor. Bunlara hepimiz müşahade ediyoruz değerli arkadaşlar, bu kabul edilecek hadise değil böyle bir anlayış olamaz bir demokratik hukuk devletinde.Yine bakın bu çocuğun annesiyle ilgili çok ciddi bir şikayet aldık.Fatma Urungu tutuklandığı esnada Ramazanın ilk günü ve sahurda oruca niyet etmek için su istiyor Emniyette ki görevlilerden ve onlar su vermiyorlar,ya biraz su verin ben oruca niyet edeceğim deniyor ve su verilmiyor değerli arkadaşlar bakın bu kadar düşman hukuku uygulanmasının manası ne olabilir.Adana Valiliği’ne buradan tekrar soruyorum.Bunu soru önergesi olarak da soracağız siz gözaltına aldığınız bir kişinin su ihtiyacını bile karşılayamayacak kadar bir insaf halinde misiniz? Buna nasıl bir izah getirebilirsiniz Adana Valiliği,Adana Emniyet’inde böyle bir olay nasıl olabilir. Bakın anne baba tutuklululuklar çok vahim trajik haller oluşturuyor.

Cezaevleri bebeklere göre yerler değildir değerli arkadaşlar bebeklerin yeri annelerin kucağıdır sıcak yataklarıdır. Oyun oynayacakları yerleridir parklardır bahçeleridir ama bakın Kayseri Bünyan Cezaevi’nden bana gelen bir mektupta ki bir bebeğin halini size okuyacağım bir anne bir baba olarak biraz empati yapın kendi çocuğunuzun yerine koyun ve biraz düşünün arkadaşlar.Kayseri Bünyan Cezaevi’nden bana gelen bir ileti de diyor ki  “koğuşta 14 aylık bir bebek var, Seniha Hafsa.Seniha Hafsa toprak, ağaç, güneş görmüyor. Göremez nasıl görsün cezaevinde her taraf duvar ve demir parmaklık.Yer beton, duvar beton, halı yok, avlu beton ve karlı, çok da soğuk,şubat ayından gelen bir mektup bu. Oyun alanı yok, merdivende arada düşüyor, getirilen oyuncak bile verilmedi çocuğa, kendimi unuttum diyor tutuklu, anne ve bebekleri bıraksalar” bakın insanlar kendi dertlerini anlatmak için bize mektup yazıyor ama o bebeklerin halini görünce kendi derdimi vallahi unuttum diyor.Vallahi billahi kendi derdimi unuttum diyor şu çocuğun halini görünce.Bari diyor onları bıraksalar bunlar insani şeyler değil değerli arkadaşlar çocuk toprak görmeli ağaç görmeli kedi görmeli köpek görmeli anne baba görmeli bunlar kabul edilecek hadise değil bu çocuklar yıllarca betonlar demir parmaklar infaz koruma memurlarının bağırış çağırışları arasında ziyaretlerdeki sıkıntılarla geçirecekler bunlar kabul edilecek hadiseler değil.

 Bakın yine bir aile dramını gündem edeceğim aileler mahvoluyor OHAL aileleri mahvediyor. Malik Demir, yakında mahkemesi de var 4 çocuğu olan bir baba hasta bir insan kalp rahatsızlığı da var kadın evde çaresiz perişan durumda çünkü hiçbir maddi geliri yok çünkü eşi cezaevinde 4 çocuğa bakmak zorunda kadın haliyle diyor ki bana yazdığı mektupta: ‘Evde bazlama yaparak gecinmeye calisiyorum, daha dogrusu gecinemiyorum çocuklarimin baba feryadini durduramiyorum. Sol baştaki oğlum imkansızlıktan okulu dondurdu.’ diyor. Değerli arkadaşlar yanlış duymuyorsunuz 21. Y.Y.’da bunlar oluyor Türkiye’de aileler perişan çocuklar okulu dondurmak zorunda kalıyor.Yiyecek parası yok okula nasıl gitsin apaçık delilli ben size buradan sunuyorum hangi insaf bunu kabul edebilir hangi vicdan bunu kabul edebilir.

Bakın biz feryat ediyoruz devamı gelebilir diyoruz tek kişilik ölüm hücrelerinde Muzaffer Özcengiz öldü, ve daha ölebilecek hasta tutukluluklar var.Bakın size başka bir örnek veriyorum. Yine Çorum Cezaevin’de oluyor nedense bu Çorum Cezaevi’nde çok sıkıntı var diyor ki çok ileri uyku apnesi olan bir Dursun KOÇ yaklaşık 2yıldır tek kişilik koğuşta kalıyor gece uykusunda rahatsızlığı nedeniyle kalbinin durma riski var ailesi çok endişeli”.Uyku Apne rahatsızlığı çok tehlikelidir arkadaşlar uyurken horlama neticesi uzun süre nefesiniz kesilir nefes alamazsınız o anda alet olmazsa ölürsünüz aletle bile çok sıkıntılı bir süreç yaşarsınız ve bu insanların yanlarında bir kişi bile yok ölse başına bir iş gelse saatlerce kimse sahip çıkmayacak haberi olmayacak ve tek kişilik hücrede kalıyorlar.

Yine bakın Uşak Cezaevinden Figen Osman girdiğinden beri çok hasta acil troid ameliyatı olması gerekiyor troidinde guatrında kanser nodülleri var cezaevi şartları çok kötü olduğundan ameliyata cesaret edemiyormuş. yani ben ameliyat sonrası buraya gelsem burada mikrop kaparım diye ameliyat olamıyor vatandaş bakın düşünebiliyor musunuz sıkıntı çekiyorsunuz ameliyat olmanız gerekiyor ama cezaevindeki o hijyen bozukluğundan dolayı ameliyat olmaya cesaret edemiyorsunuz. yani her türlü hak ihlal ediliyor arkadaşlar. sağlık hakkınız da ihlal ediliyor diğer tüm haklarınız da ihlal ediliyor.

Bakın dün yine bir şikayet aldık ciddi bir şikayet bu ancak hiçbir yere yansımamış bize sadece geldi ama kimse bunu araştırmamış yani bakın Dinar T tipi cezaevinde darp iddiası var. Latif Kocatürk isimli hükümlü infaz koruma memurları tarafından ağır bir şekilde darp  edildiğini ve bunu cezaevi yönetimine ve ilgili makamlara bildirirse ölümle tehdit edildiğini söylüyor. 3 tane infaz koruma memuru ağır bir şekilde dövüyor kişiyi ve daha sonra eğer bunu söylersen seni birdahakine öldürürüz diyorlar ve kimsenin de haberi olmuyor hiçbir soruşturma da açılmıyor değerli arkadaşlar. cezaevleri ali kıran baş kesen yerleri mi ben bunu sormak isterim, deli dumrulların yeri mi nedir nasıl hadiseler oluyor soruyoruz cevap  vermek istemiyorlar.  astığım astık kestiğim kestik mi diyorsunuz Adalet Bakanlığı yetkilileri…

Bakın yine canyakan bir örnek; bir bebek 2 yaşlarında bir bebek bu , kız çocuğu. annesi ve babası tutuklu yine. bakın biz boşuna feryat etmiyoruz bu bebeklerin hallerini annelerini babalalarını dedelerini ninelerini dinliyoruz ve yüreğimiz dayanmıyor . Sümeyra Öztürk Antalya L tipi cezaevinde kalıyor ve bize diyor ki mektubunda ’90 gündür ben evladımdan ayrıyım bir anne olarak derinden üzülüyorum mahfoluyorum, o ben tutuklandığımda sütten ayrılmamıştı beni emiyordu ama ben tutuklandım emme için evde anneannesine yaklaşıyormuş bunu duyunca kahroldum diyor. her ay İzmitten Antalya ya beni 40 dakka görmek için gidiş geliş 18 saat yolculuk yapıyor mahfoluyor çocuk diyor. en son beni açık görüşte gördüğünde yorgunluktan 10 dakka içinde kucağımda uyuyuverdi diyor yavrum ve evdeki hali bakın fotosu, çocuk bebeğiyle oynarken kendi halini yansıtır ben bir doktorum bu çocuk psikolojisinde böyledir, kendisini bebeğinin yerine koyar ve bebeğine kendisine söylenenleri aktarır bebeğine annesinin fotoğrafını gösteriyormuş bak anne burada merak etme diye bebeğine annesinin fotoğrafını gösteriyor. çocuklara böyle dramlar yaşatıyorsunuz çözüm bulmuyorsunuz hiç vicdanınız sızlamıyor adalet bakanlığı yetkilileri açık bir şekilde söylüyorum. bunları şu görüntüleri hiçbir anne baba kabul edemez kendi çocuğunuzun şu hale düştüğünü düşünün değerli arkadaşlar ve bunlar hep abuk subuk gerekçelerle cezalandırmalar ve uzun süreli tutukluluklar ve ardından da ağır mahkumiyetlerle sonuçlanıyor malesef.

Yine geldik hiç bıkmayacağımız hiç usanmayacağımız bir büyük mağduriyeti dile getirmeye sıra geldi. türkiyede hep söylüyorum son 3 aya yaklaşıyor şubat ayında hepsi oldu Türkiyede 6 kişi kaçırıldı ve hiçbir açıklama yapılmıyor inanılmaz bir şekilde adeta bir mafya ülkesi olduk. 6 kişi kendisini polis olarak tanıtan kişiler tarafından kaçırılıyor ve devlet görevlileri hiçbir açıklama ve araştırma yapmıyor değerli arkadaşlar. bakın en uzun süredir kaçırılmış olan Gökhan Türkmen 89 gündür kayıp yani 3 aydır bu insan kaçırılmış ve hiçbir araştırma açıklama yapılmıyor. Özgür Kaya 84 gündür kayıp Ankara da kaçırıldı, hiçbir araştırma yapılmıyor AİHM türkiyeye sorular sordu bu kişinin kaçırılmasıyla ilgili hiçbir araştırma yapmamışsınız niye böyle yapmadınız diye. ben evrakı inceledim AİHM türkiyeye sorular sordu yetkililerin yüzünün kızarması lazım bu kadar gayriciddi araştırma olabilirmi değerli arkadaşlar yani hiçbir araştırma yapmamışsınız diye AİHM türkiyeye soru sordu arkadaşlar. Yasin Ugan yine 84 gündür kaçırılmış durumda Ankarada , hiçbir açıklama yapılmıyor hiçbir sorumluluk hissi hissedilmiyor yetkililer tarafından. Erkan Irmak 82 gündür kayıp bunun için de ailesi AİHM e başvuru yaptı , AİHM Özgür Kaya için söylediğini Erkan Irmak için de söyledi bu kadar gayri ciddi bir araştırma olmaz dedi niye bu konuda yapılması gerekenleri yapmıyorsunuz diye Türkiyeye sordu ve türk yetkililer hala bir açıklama yapamıyor. bu denli cüretkar ki türkiye cumhuriyeti yetkilileri , istediğini yaparım kim bana ne sorarsa sorsun umurumda değil modundalar inanılacak bir durum değil arkadaşlar . Salim Zeybek 78 gündür kayıp Edirnede kaçırıldı kaçıran insanlar kendilerini devlet görevlisi olarak tanıttı Salim Zeybek i ayrı bir arabaya alıp kaçırdılar eşi ve çocuğunu da Edirneden Ankaraya getirdiler evinin önüne bıraktılar ve kayıplara karıştılar ve bu konuda hiçbir açıklama yapılmıyor hiçbir mobese kamerası incelemesi yapılmıyor inanılacak hadiseler değil arkadaşlar. en son olarak da Mustafa Yılmaz 78 gündür kayıp. Mustafa Yılmazla ilgili bir yargı skandalı var onu da aktarmak isterim Mustafa Yılmazla ilgili ailesi hemen emniyete koştu hemen savcılığa koştu araştırma istedi ancak inanılmaz bir şekilde savcılık takipsizlik kararı verdi. yahu bir insan kaybolmuş nasıl takipsizlik kararı verirsiniz insan ortada yok 78 gündür bu insan kayıp savcılık nasıl takipsizlik kararı verir, buna itiraz edildi ve sulh ceza hakimliği itirazı kabul etti arkadaşlar . türkiye artık muz cumhuriyetine dönüşmüş durumdadır savcılar istediği gibi karar verebilmektedir istediği gibi baştan savabilmektedir yetkililer istediği gibi baştan savabilmekte insanları, emniyet görevlileri mobese kameralarını A dan Z ye incelebilecekken günlerdir aylardır bir inceleme yapmamakta ve hiçkimseye bir açıklama yapma ihtiyacı hissetmemektedir olacak şey değil bunlar. bunu tüm dünyaya sunuyorum ve türkiye cumhuriyeti yetkililerinin hesap vermesi gerektiğini tekrar tekrar söylüyorum

Cezaevleriyle ilgili sıkıntılara devam ediyoruz bakın bize gelen çok şikayet var niye bize geliyor çünkü biz bu konuya hassasız. TBMM insan hakları inceleme komisyonu görevini yapmıyor, gereken müdahillikleri yapmıyor şuana kadar yüzlerce cezaevini ziyaret etmemiz gerekirken 9 aylık bir süre içinde ancak ve ancak 1 cezaevi ziyareti gerçekleştirdi komisyon, umurunda değil gelen şikayetler ama biz görevi devraldık ve yapılması gerekenleri yapmaya çalışıyoruz elimizden gelen tüm imkanlarla soru önergeleriyle, araştırma önergeleriyle , basın toplantılarıyla her şekilde olayı gündeme hep getirmeye çalışıyoruz ve milletimizin tercümanı olmaya çalışoruz.

Yine bize gelen bir dilekçede ne deniyor: İzmir Şakran cezaevinde kalan kişiler için söyleniyor diyor ki kızım Hümeyra Er ve eşi Abdülvehab Er 2016 yılı ekim ayında terörist denilerek tutuklandılar 4 yaşında torunum Azra Er kızımın yanında İzmir Şakran cezaevinde kalmakta kızım Hümeyra Er in diğer 2 çocuğuna diğer kızım bakmakta teyzeleri bakıyormuş diğer 2 kıza. torunum Azra Er hapishane koşullarında ağır bronşit olmuş ve tedavi olması için uzun süre sonrasına gün verilmekte ve istenilen ilaçlar temin edilememektedir. hapishanede torunumun tedavisinin hızlandırılması  ve en azından kızımın tutuksuz yargılanmasına karar verilmesi hususunu talep ediyorum diyor. bakın çocuklara göre yerler değil diyoruz. çocuklar içerde hastalanıyor ve uzun süre doktora götürülemiyorlar sıkıntılar var.

Bir başka vaka; abim 32 aydır tutuklu Elazığ 1 nolu yüksek güvenlikli kapalı cezaevinde. dosyası istinafta. üyelikten 12 yıl 6 ay verdiler. okulda çalışma , banka, tanık, bylock diyerek . annem babam yaşlı Çanakkale’nin köyünde oturuyorlar yengem ve çocuklar polatlı da annesinin yanında kalıyorlar. her ay dilekçe veriyor abim nakil için ankara ya da çanakkale diye ama hep olumsuz malesef, maddi durumlardan dolayı her ay gidemiyoruz diyor bakın darmadağın olmuş perişan olmuş aile tablosu, görüyor musunuz her biri bir ilde baba bir ilde anne bir ilde çocuklar bir ilde, nakil deniliyor nakil konusunda yani en azından tahliye etmiyorsanız nakledin ailenin bulunduğu ile bu da yapılmıyor. binlerce aile bu konuda muzdarip değerli arkadaşlar. çok büyük sıkıntılar çekiliyor . cezaevlerini tıka basa doldurduğunuz zaman tabiki nakiller de bu hale gelir. mektuba devam ediyoruz: anne baba için çok zor ne yapacağımızı şaşırdık en azından bize nakil için yol gösterin Ankara Türkiye İnsan Hakları Eşitlik Kurumu’na da dilekçe verdik ama hala bir netice yok zaten suçsuz yere abim yatıyor bari yakın olsun dedik o da olmuyor neolur yol gösterin daha önce de yazmıştım diyor. ve çaresiz bir aileyi görüyoruz malesef

Yine Atilla Aker İzmir’de özel bir kurumda türkçe öğretmeni olarak görev yapmaktaydı 15 Temmuz’dan sonra kapatılan bir kurumdu. 28 kasım 2018 de izmirde oğlunu almaya gittiği sırada çocuğunun yanında gözaltına alındı. Konya’da 16 ay yattı eşi ve 3 çocuğu aylarca ziyarete gidip gelmeye çalıştı. 4 şubat 2019 da 10 yıl hüküm aldı. ailesinin yakınlarında cezaevinde kalmak için yirmiden fazla dilekçe verdi diyor. tamam cezaevine koymuşsunuz insanları en azından ailesinin bulunduğu ilde olsun, bakın iki gün önce bir vaka oldu Ankarada biliyor musunuz. eski savcı Mehmet Ali Pekgüzel cezaevindeydi Ankara’da, eşi Denizli’den yola çıktı yanında oğlu vardı, hep bu hadiseleri biliyoruz yorgun argın insanlar yolculuklara çıkıyor. kadın başına  gece gündüz araba kullanıyor, uykusuz ziyaret saatine yetişmeye çalışıyor ve anlaşılan o yorgunluk ve uykusuzluktan dolayı Ankarada bir trafik kazası sonucu anne vefat ediyor oğlu ağır yaralı olarak kurtarılıyor ve yine büyük bir aile dramı oluşuyor. adalet bakanlığına buradan tekrar sesleniyorum: cezaevlerini ağzına kadar tıka basa doldurdunuz bizi dinlemiyorsunuz devam ediyorsunuz. ama en azından nakil konularına bir çare bulun bakın insanlar Türkiye Cumhuriyeti tarihinde hiç bu kadar rekor kırılmamıştı son 2,5 yıldır bunları hep takip ediyoruz , eşlerini ziyaret yolunda uzun yolculuklar yaparken insanlar kazalarda vefat ediyor. Son 2,5 yılda bu konuda rekor kırılıyor , azımsanacak bir olay değildir bu, bu yetkililerin çözüm bulmamasından kaynaklanan bir hadisedir. bakın 20 den fazla dilekçe yazmış, üstüne 16 ayın sonunda Kahramanmaraş Türkoğlu Cezaevi’ne gönderilmiş aile perişan çocuklar ayda bir bile babalarını göremiyor. bakın anne ve babalarını unutan binlerce çocuk var türkiyede haberiniz var mı sizin. çocuklar bu uzun cezaevleri yollarından dolayı artık cezaevlerine gidemiyorlar okulları var . artık orada gördükleri kötü muameleden dolayı bıkmış usanmışlar gitmek istemiyorlar psikolojileri bozulmuş bırak diyor anne babamı görmek istemiyorum  lanet olsun diyor. bu kadar çile diyor inanın ki bu kadar çocukları bu duruma düşürmüşsünüz psikolojileri bu denli bozulmuş, çocuklar ufacık çocuklar 7-8 aylıkken anneleri babaları cezaevine giren çocuklar anne babalarını unutmuş değerli arkadaşlar olacak şey mi bu. bu kabul edilebilecek bir hadise mi.

Bakın yine Tekirdağ 1 nolu T tipi kapalı infaz kurumunda insani olmayan, insan hak ve özgürlüklerinin ihlal edildiği bir uygulama söz konusu . kadın mahkumlara psikolojik olarak baskı küfür argo gibi durumlar sözkonusu. kadın mahkumlara sırf mahkum diye aşağılama hor görme gibi durumlar mevcut. lütfen bu konunun derhal araştırılması ve gerekli durumların yapılması , devletimiz nezdinde gerekli sorunların çözümünü bekliyoruz demiş vatandaş. biz de milletvekili olarak buradan bunu aktarıyoruz. yetkililer duysun vatandaş başka nasıl sesini duyurabilecek.

Bir başka hadise; benim abim ve yengemi 5 martta gözaltına alıp tutukladılar 4 yaşındaki yeğenim betül perişan durumda çocuk her gün her saat anne baba diyor başka birşey demiyor, yemek yediremiyoruz uyumuyor, pazartesi annesinin salı da babasının açık görüşü vardı. betül annesine ayrı babasına ayrı yapıştı bırakmadı. neolursun evimize gidelim birdaha sizi hiç üzmeyeceğim yeterki evimize gidelim diye feryat etti herkes buna dayanamadı gözyaşları döktü diyor. gardiyanından görevlisine hepimiz gözyaşları döktük ve çocuğu zor ayırdık iki taraf da perişan halde ağlayarak ayrıldı. çocuk 5 marttan bu yana sürekli kilo veriyor. bize annemle babam sonsuza kadar gelmeyecek değil mi diye soruyor. parka götürüyoruz annesi babası yanında olan çocukları görünce sesi kısılana kadar çığlık atıp ağlıyor çok çaresiz kaldık abimin adı Ali Akgün Sivas cezaevainde. yengemin adı Gönül Akgün o da Kayseri Bünyan Cezaevi’nde. Yengemin 18 Nisanda mahkemesi var demiş bize önceki gelen mektubu bu. ve yengem tahliye olursa çocuk düzelecek denmiş. biz aileyi takip ettik malesef anne tahliye olmadı değerli arkadaşlar. bu dram devam ediyor bu çocuğun ızdırabı devam ediyor bu perişanlık bu anne baba gözyaşları , çocuğun gözyaşları, çocuğun bozulan psikolojisi devam ediyor. bunu da herkes duysun duymadım demesin, yarın öbürgün aaa benim bundan haberim yoktu demesin arkadaşlar. biz bunların da hesabını soracağız birgün hiçkimse de unutmasın bunu.

Kayseri de 14 aydır yatan eşim diyor Gültepe Kapalı Cezaevin’de aramalar usule uygun heryer böyledir zannediyordum, burada her aramada bebeklerin bezinin değişmesi zorunlu, kadınların pedinin değişmesi zorunlu, kabinlerde 2 ila 4 infaz koruma memuru 5-6 mahkum yakını giriyoruz ayrı bölmeler zaten yok. afedersiniz sütyenler kaldırılıp göğüs altlarına bakılıyor saçlarımızın içi aranıyor iç çamaşırlarımız aranıyor, koşullar kıyafetimize uyarılar yapılıyor azarlayarak yapılıyor bunlar . bu ezici, sözde aramalar devam ediyor başörtülü arkadaşlarımız var bebeklerini toplayacaklar eşarplarını toplayacaklar ne yapacaklarını bilemeden infaz koruma memurları hadi hadi deyip acele etmelerini istiyor onlar elleri ayakları birbirine dolaşıyor, biraz ses çıkarana tabiri caizse gıcık gidiliyor infaz koruma hemcinslerimizin birkaçı haddinden fazla görev şeyini bitirmiş durumda, yaşlı okuma yazma bilmeyen teyzelerimize bile bağırıp çağırıp ego tatmin ediyorlar. dövmelerimize yorum yapılarak bir sonraki açığa o dövmeyle giremezsin gibi saçmalığa dahi maruz kalıyoruz ve bu hem mahkumlara hem bizlere eziyet sayın vekil diyor. bakın infaz koruma memurları ali kıran baş kesen olmuş cezaevlerinde. hele ki bu cezaevleri görüşlere girerken yanlız gördükleri sessiz gördükleri mazlum gördükleri insanlara yönelik tavırları son derece üzücü. işte şu okuduğumuz sahneler oluyor maleseef.

Elif Ayyıldız kendisi Mayıs 2017 den beri hapiste. 7,5 sene ceza almış yargıtay da , onanacak veya onanmayacak ve kendisi ilkokul mezunu bir ev hanımı. ağır şeker hastası düzenli tedavi görmesi gerekiyor. stebil olması lazım gelirken hapishane şartlarında çok ama çok zorlanıyor hergün canıyla ilgili kötü haber alacağız diye korkuyoruz. doktorlar nasıl ayakta durduğuna şaşırdıklarını söylüyorlar. ama rapor vermiyorlar. şeker komalarına girmiş bu kadın. 2 yıldır içerde olmasının ve 7,5 yıl ceza verilmesinin tek nedeni kocasının manisada bilindik biri olması ve onun da 3 yıldır içerde olması. bu hadiselere de çok rastlıyoruz. kocası bilinen bir kişi olunursa eşlere de mutlaka ağır cezalar verme yoluna gidiyorlar. insan haklarıyla dolu bu davada bize yardımcı olun diyor mektubu gönderen.

Gülsever Turgal, kardeşi Sevda Turgalın izmir kadın kapalı cezaevinde tutulduğunu belirtiyor ve aşağıdaki sorunları aktarıyor bize; babasının çok ciddi sağlık problemleri olduğunu ve hayati sorunları olduğunu, babasının bir süredir izmir katip çelebi eğitim ve araştırma hastanesi anestesi yoğun bakımı bölümünde tutulduğunu ve durumunu kritik olduğunu   söylüyor ve bu sevkler konusunda çok önemli sıkıntılar yaşıyorlarmış, babasının hayati tehlikesinin bulunmasına dair sağlık kurulu belgesinin bulunduğunu, kardeşinin hasta ziyaretinde bulunmasının önünde ciddi bir engel olmadığını ve kısa bir süreliğine babasıyla vedalaşma hakkını biran önce kullanması  gerektiğini aktarıyor. ve deniliyor ki Sevda Turgalın babasıyla vedalaşması için çok kısa bir süre kaldığı dikkate alınarak bir an önce İzmir Katip Çelebi hastanesine sevkedilip babasıyla görüşmesinin sağlanması isteniyor.

Yine bakın Gülnaz Esen bize bildirmiş. kendisinin 3 yaşında bir engelli çocuğunun olduğunu ve kendisinin çocuğuyla birlikte kurumda bulunduğunu, çocuğunun tedavilerini düzenli olarak yaptıramadığını ve hastane sevklerinin çok geç ve düzensiz yapıldığını, engelli çocuğunun hastane sevklerinin düzensiz yapılmasınn yanında tedaviye yönelik hiçbir adım atılmadığını, bulunduğu kurumda çocuğunun rahat hareket edebileceği bir ortam olmadığını söylüyor. düşünün 3 yaşında bir engellli çocuğunuz var cezaevinde, normal çocuklara göre daha büyük bir sıkıntı yaşıyorsunuz. bakın bu çocuğun hastane sevkleri aksıyor bu çocuk cezaevinde yaşamı son derece zor ve çile işkence dolu bir hayat yaşıyorsunuz. kendisinin geceleri çocuğuyla birlikte uyumak zorunda kaldığınn, ve bu sebepten duvar kenarında bir yatak talep ettiğini, bu kadar kolay karşılanabilecek bir talebin bile idare tarafından ısrarla karşılanmadığını söylüyor. düşman hukuku uygulanıyor başka birşey değil. çocuğunun gece uyurken yataktan düşüp kafasını betona çarpma riskinin olduğunu, çocuğunun zaten engelli ve hiperaktif olduğunu, geceleri çocuğu düşmesin diye uyuyamadığını, kendilerine yatırılan paraların zamanında kendilerine verilmediğini, hiç parası kalmadığı için çocuğunun süt ihtiyacını dahi karşılayamadığını, sorumlu personele bu sorunu aktarınca kendisine oldukca kaba cevaplar verildiğini, kantinin açılış saatinin düzensiz olduğunu ve ihtiyaçlarının kantinde uzun süre bulunmadığını, birçok çocuğun bulunduğunu, özellikle çocukların temel besini olan sütün ve cicibebe bisküvisinin uzun süre bulunmadığını, bundan şikayet ettiklerinde kendilerine kötü davranıldığını, kendisinin hepatit C hastası olduğunu ve kurumda bulunan hekimin kendisine ilaç yazdığını ama kurum çalışanlarının ilaçları hala temin etmediğini, kendisinin ilaçları sorduğunda kaba davranıldığını, ilaçların pahalı olduğunu ve alamama ihtimalinin kendisine söylendiğini ama ilaçların zaten SGK tarafından karşılandığını, kendisinin çocuğunun tedavisi konusunda çok ısrarcı olduğunu ve bu sebepten sorun çıkaran mahpus muamelesi gördüğünü ve sürekli kendisine psikolojik baskı uygulandığını söylüyor. yani bir anne engelli çocuğuyla bir çile çekiyor görüyorsunuz. en temel ihtiyaçlarını bile bulmakta zorlanıyor bir de yanındaki çocuk normal bir çocuk değil engelli bir çocuk hiperaktif bir çocuk, bu anne çırpınıyor içerde ve çile çekiyor gerçekten çok üzücü.

Disiplin cezası verilerek kapalıya gönderilmekle tehdit edildiğini söylüyor. kendisinin yaşadığı psikolojik baskı yüzünden engelli çocuğuna dahi bakmakta zorlandığını ve psikolojisinin bozulduğunu söylüyor. Elmadağ açık ceza infaz kurumunda tutulmakda olan Gülnaz Esen in çocuğunun tedavilerinin yapılmaya başlanmasını ve ihtiyaçlarının karşılanmasını, yaşadığı sorunların yerinde izlenmesini ve mahpusun dinlenmesini sonrasında gerekli önlemlerin alınmasını ve bu konudaki girişimlerin tarafımıza bildirilmesini talep ediyoruz . bunu biz adalet bakanlığı yetkililerine de ilettik buradan da sizlere iletiyoruz tüm kamuoyuna da iletiyoruz. zor durumda olan insanlara çözüm bulmak çok büyük bir mesele değil. çok rahat bir şekilde bunların çözümleri bulunabilir ama bulunmak istenmiyorsa ayrı bir konu. biz gündeme getiriyoruz günah bizden gidiyor ve yetkililerin bunları çok kısa bir süre içinde çözmesi gerekiyor.

YouTube

Yorumlar