TBMM

Değerli arkadaşlar bugün ki basın toplantımıza başlıyoruz.Yine gündemin önemli maddeleri ve cezaevlerinde ki hak ihlalleri ile ilgili mutat haftalık basın toplantımızı yapıyoruz.Niye yapıyoruz çünkü cezaevleriyle ilgili çok büyük sorunlar var.Bu konuda Çözüm makamında olanlar çözüm bulmuyorlar.Adalet Bakanlığı ve Ceza Tevkif İşleri Genel Müdürlüğü’nü buradan tekrar uyarıyorum.Cezaevlerinde çok büyük sorunlar olmasına rağmen önemli bir duyarsızlık var.Her geçen gün yeni skandallar ortaya çıkıyor bunları duyuruyoruz ama herhangi bir adım atmıyorlar.Bu ülkenin bir Adalet Bakanlığı var,Ceza Tevkif İşleri Genel Müdürlüğü var,ancak biz onlardan daha önce bir takım olayları haber alıp gündeme getiriyoruz onlarsa bu gündeme getirdiğimiz hadiseler hakkında herhangi bir açıklama yapmayı bile düşünmüyorlar ve gündeme getirmemekle sümen altı etmekle olayı geçiştireceklerini düşünüyorlar bu kabul edilemez bir durum bir çok skandal vaka gündeme getirdik ve cevaplarını arıyoruz ve bu konuları da gündeme getirmeye devam edeceğiz değerli arkadaşlar.Biz basın toplantımıza uzun süredir gündeme getirdiğimiz ve çok önemli bulduğumuz Türkiye’nin son 3.5 ayında ki en önemli insan hakları ihlali olarak gördüğümüz 6 kaçırılan kişiyi anarak başlıyoruz. Türkiye’de herkes dusun kamuoyu duysun.İçişleri Bakanlığı da duysun duymazlıktan geliyor hiçbir sorumuza cevap vermiyor,Cumhurbaşkanlığı makamı da duysun,Adalet Bakanlığı da duysun hiç bir soruya cevap vermemekle bu konu geçiştirilmiyor,büyün dünya duydu bunu AİHM bu konuda yazılar yazıyor Türkiye’ye ama Türkiye Cumhuriyeti yetkilileri kulağının üstüne yatarak bu olayı geçiştirebileceklerini sanıyorlar.Evet Türkiye’de bu içinde bulunduğumuz hafta 17-31 Mayıs Uluslararası Kayıplar haftası bakın çok önemli, neden uluslararası kayıplar haftası çünkü BM bakmış ki dünyanın bir çok ülkesinde devlet denetiminde insanlar kaçırılıyor ve buna bir önlem getirmek gerekiyor.BM’nin ülkeleri uyarması gerekiyor BM uzun uğraşlar sonucu,1992’de başlayan uğraşlar sonucu 2010’da bir çok devletin imza atmasıyla BM zorla kaçırılanların haklarını koruma haftası ilan etmiş.17-31 Mayıs’ı biliyorsunuz gerek Türkiye’de gerek farklı yerlerde kaçırma olayları olmuş bunlar ilk olarak maalesef Nazi Almanyası’nda başlamış.Nazi Almanyası döneminde muhalifler farklı ülkelerden kaçırılıp Almanya’da yok edilmiş ve hesap sorulamamış,Güney Amerika ülkelerinde hakeza bir takım olaylar sonucu hayatını kaybeden çok kişi olmuş,hatta Arjantin’de hamile kadınları kaçırıp çocuklarının doğumundan sonra bu çocukları da kaçırma yönünde maalesef bir çok devlet fiili işlenmiş,Sri Lanka’da şuanda en az 122 bin kaçırılmış insan olduğu devlet tarafından kaçırıldığı düşünülüyor.BM bu kayıplar haftasıyla devletlere çok önemli bir hatırlatma yapıyor ve yetki alanınızda bulunan topraklardaki insanlar hakkında keyfi davranışta bulunamazsınız,kaçırılan insanlar hakkında gereken işlemleri yapmalısınız,kim bu işe imza atmışsa onun da hakkında tüm cezai işlemleri yapmalısınzı şeklinde hatırlatmalarda bulunmuş.Biz 3.5 aydır hatırlatıyoruz,duymuyorlar,duymazlıktan geliyorlar ama içinde bulunduğumuz bu hafta Uluslararası Kayıplar Haftası,tüm dünya bu hafta kayıpları konuşuyor bu hafta da yine duymazdan geleceksiniz biz size tekrar hatırlatalım.Kimler kaç gündür kayıp:

Mustafa Yılmaz Ankara’da kayboldu,92 gündür kayıp, ve yakınları büyük bir endişeyle kendisinden haber bekliyor hiçbir haber yok,hiçbir araştırma yapılmıyor. savcılık önce takipsizlik vermişti,Sulh Ceza Mahkemesi,

Yasin Ugan 98 gündür Ankara’da kaçırıldı,kayıp.Hakkında hiçbir açıklama ve araştırma yapılmıyor.

Özgür Kaya 98 gündür kayıp.Yine Özgür Kaya hakkında da hiçbir açıklama ve araştırma yapılmıyor.Aihm Türkiye’ye soruyor niye böyle,Türkiye yine bir açıklama yapmamayı tercih ediyor.

Salim Zeybek 92 gündür kayıp.Onun hakkında da ailesinin yanında kaçırıldığı halde kaçıranlar biz devlet görevlisiyiz dediği halde Edirne’den Ankara’ya bir yolculuk yapıldığı halde binlerce belki MOBESE Kamerasına taklıdığı halde bu arabalar hiçbir araştırma yapılmıyor,dehşet veren bir durum bu.Maalesef 3.5 ay oldu neredeyse hiçbir açıklama yapılmıyor aile büyük bir endişeyle Salim Zeybek’i bekliyor.

Erkan Irmak 96 gündür İstanbul’da kaçırıldı ve kendisinden hiçbir haber alınamıyor hiçbir açıklama yapılmıyor,bunun hakkında da birçok başvuru yapıldı,ailesi başvurmadık yer bırakmadı ama her başvurduğu yerden eli boş dönülüyor açıkçası baştan savılıyor.

Gökhan Türkmen en uzun süredir kaçırılan kişi.103 gün oldu kendisinden halen bir haber alınamıyor.

Bu 6 kişinin özelliği bir mahkeme dosyasında isimlerinin ortak bir dosya da geçmesi bu da birilerinin dosya çerçevesinde bu kişileri kaçırdığı yönündeki şüpheleri kuvvetlendiriyor maalesef.Yine Gökhan Türkmen için ciddi bir açıklama yapılmamış durumda yakınları büyük bir endişeyle kendisinden haber bekliyor.

Değerli arkadaşlar yine gündemimizle ilgili önemli haberlerimiz var.Cezaevleri bizim çok önemli bir gündemimiz.Cezaevlerinde devam etmekte olan açlık grevleri çok çok önemli 3200 kişi şuanda açlık grevlerinde ve halen kesin bir çözüm yok.İmralı’da devam eden tecritin bitirilmesi yönünde bir takım görüşmeler yapıldı.Dün de bir görüşme yapıldı,avukat görüşmesi demek ki bu görüşmeler yapılabiliyormuş.Demek ki hakkıymış görüşme bir mahkumun hakkı 2.5 yıldır bloke ediliyormuş bu baskılar sonucu avukatlarla görüşmeye başladı haketmeseydi bu görüşmeler olmazdı ama bu hak yine kısıtlı bir şekilde veriliyor blokajlı bir şekilde veriliyor.Mutat, periyodik bir şekilde bu hakkın verilmesiyle Hakkari Milletvekilimiz Leyla Güven öncülüğünde başlayan ve yine Tayyip Temel vekilimiz,Murat Sarısaç vekilimiz yine Dersim Dağ vekilimizinde daha sonra katıldığı ve cezaevlerinde ve cezaevleri dışında yine yurt içinde ve yurtdışında 3200 kişinin katılarak devam ettirdiği açlık grevlerine mutlak surette bir çözüm bulunmalı,İmralı’da ki tecritin bitirilmesi açlık grevlerinin bitmesin anlamına gelecek eğer bitmezse de bu 3200 kişinin Allah korusun ölüme doğru yolculukları devam edecek.Bunun sonu iyi değil yetkililere buradan tekrar hatırlatalım, geciktirmeyle aldatmacayla bir yere varılamaz.Varılması gereken yer hakkın iade edilmesi,periyodik avukat ve aile görüşlerinin yapılmasıdır değerli arkadaşlar.

Evet Cezaevlerinde ki diğer sıknıntılarla devam edeceğiz değerli arkadaşlar bundan öncesinde yine vahim bir olaya değinmeden geçemeyeceğim, bakın bu hafta içinde Türkiye’de çok vahim bir olay yaşandı.Bu elleri arkadan kelepçelenmiş kurbanlık koyun gibi yerlere yatırılmış hakaretler edilerek saatlerce yerlerde tutulan bu insanlar Bozova ilçesinin Yaylak Jandarma Karakolu bahçesinde gözaltına alınıp bu şekilde yerlere yatırılmış kişilerdi.Bir çatışma sonrası insanlar gözaltına alındı.Tamam gözaltına alabilirsin insanları ama bu denli hakaretle baskıyla dayakla şiddetle işkenceyle darpla insanlar gözaltına alınamaz,oldukça şiddetli bir darp uygulandı bu kişilere.Kafa göz demeden darp edildiler,çoğunun boynunda dikiş izleri var vücudunda işkence izleri morartılar,kızartılar var ve halen gözaltındalar,avukatları düzgün bir şekilde onlarla görüşemiyor avukat kısıtlılığı var,doktora çıkamıyorlar halen gözaltındalar.Gözaltı süreleri uzatıldı yaşları 13 ile 75 yaş arasında değişen 40 kişi darp edilerek Halfeti ve Bozova civarında gözaltına alındı.Bu Türkiye’nin eski Türkiye’ye dönmesi demektir.Türkiye’de biz demokrasi ve hukukun ayaklar altına alındığını söylemiştik bunu hergün bize maalesef yetkililer bize ispatlıyor.Apaçık bir şekilde bunu ispatlıyorlar.İnsanları böyle gözaltına alıp yerlere yatırmak hakaretler etmek 21.Y.Y. Türkiye’sine yakışmıyor ama bakın biz uzun süredir söylüyoruz maalesef bu 21. Y.Y.Türkiye’sinin bir fotoğrafıdır bu fotoğraf şiddetle kınıyoruz,tellin ediyoruz.Evet cezaevlerinden bazı haberlerle devam ediyoruz.

Mesela Alanya L C.evinde kalan mahpusların denetimli serbestlik zamanları geldiği halde tahliye edilmediklerini TBBM’de gündem etmiş soru önergesiyle sormuş cezaevi müdürlüğünü de aramıştım.Şimdi haber geldi bu arkadaşların hepsi denetimli serbestlikle tahliye olmuşlar.Bunun haberini vermiştik evet cezaevlerinde bir çok cezaevinde bu sorun devam ediyor,sadece Alanya L Tipi Cezaevi’nde değil bir çok cezaevinden şikayet alıyoruz cezaevi görevlileri kendilerini yargıç gibi görüyorlar.Denetimli Serbestliğe girebilecek insanları Cezaevi Gözlem Kurulu kararı diyerek Denetimli Serbestliklerini yakıyorlar insanların mahkumiyetleri devam ediyor, bu çok keyfi kararlılıkla alınıyor bunu biz yakından muşahade ediyoruz ve buna dur demek istiyoruz.Bir çok cezaevinden de bu konuyla ilgili şikayet geliyor cezaevlerinde yargının üstünde kendisini gören cezaevi müdürleri ve diğer yetkililere de buradan uyarı gönderiyoruz.Hiç kimse yargının üstünde değildir yasaların üstünde değildir,keyfi kararlarla insanların denetimli serbestlik haklarını engelleyemezsiniz ve bu konularda düzelme olursa da biz hakkı teslim eder buradan konunun düzeldiğii herkese hatırlatırız.

Evet geçtiğimiz günlerde sürekli gündeme getirdiğimiz bir olay hakkında bilgi vermek isterim. Halime Gülsu  cezaevinde 1 yıl 1 ay öncesinde kronik hastalığı nedeniyle takipteyken,daha doğrusu ilaçları verilmezken ilaçlarının alımı konusunda büyük bir ihmal yaşanırken bu silsile şeklinde gelen ihmaller sonucu hayatını kaybeden bir tutuklu Halime Gülsu bu konu hakkında savcılığa suç duyurusu yapılmıştı ve maalesef geçtiğimiz hafta bu suç duyurusu hakkında bir  takipsizlik kararı verildiğini gördük.Ben şahsen konuya hakim birisi olarak savcının takipsizlik kararını verdiği kararı okuduğumda savcının dosyayı doğru dürüst incelemediğini,son derece keyfi ve yanlı bir karar aldığını gördüm, şiddetle kınıyorum hiçbir şekilde bu cinayet sümen altı edilemez.Cezasızlık Türkiye’de bir gelenektir,bir devlet geleneğidir ama kesinlikle biz bu konuda yetkili makamların cezasız kalmasını kabul etmiyoruz ve bu karara rağmen şiddetle bu konu için mücadele edeceğiz bu karardan sonra bizim olayı duyurmamız üzerine harekete geçen bir insan hakları kuruluşu olan Mazlum-Der ‘,in Adana şubesinin bir raporu yayınlandı bu rapor da apaçık bir şekilde Halime Gülsu’nun çok açık bir ihmal keyfi bir cezaevi yönetimi sonucu vefat ettiğini.Adeta apaçık bir cinayete kurban gittiğini gösteriyordu çok büyük bir ihmaller silsilesini apaçık bir şekilde Mazlum-Der raporu geçtiğimiz hafta ispatladı buna internetten ulaşabilirsiniz,ayrıntılı güzel bir rapor ve işte yargı makamlarının bu kararlarına rağmen sivil toplumun apaçık ortada ve biz bu haksızlığın sümenaltı edilmesinin önüne geçeceğiz tüm sivil toplum ve siyaset yetkilileri olarak.

Değerli arkadaşlar geçtimiz hafta yine skandal bir haber almıştık onu tekrar hatırlatmak isterim. Şerif Agu cezaevinde yatan bir hasta tutuklu uzun süredir takip edip gündeme getiriyoruz ancak uzun süredir Adalet Bakanlığı yetkilileri inanılmaz bir hukuksuzluk içindeler resmen adli tıp raporu almış bir kişinin tahliye olmasının önüne geçiliyor ve bu tüm Türkiye’nin gözü önünde yapılıyor kendisi ağır karaciğer nakli olması gereken ağır bir hastaydı cezaevinde tahliye edilmesi gerekiyordu.Adli tıp raporları vardı tahliye edilmedi en sonunda karaciger nakli  ameliyatına girdi.Çok ağır bir ameliyattır biliyorsunuz saatler süren ağır bir ameliyattır. Ve sonrasında 47 gün genel  yoğun bakımda kaldı yine raporu ortadaydı bu kadar ağır bir ameliyat geçirmiş sonrasında çok steril bir ortamda yaşaması gereken,çünkü enfeksiyonlara çok çok açık bir ameliyat sonrası grubudur bu hastalar maalesef cezaevine gönderildi tahliye edilmedi bu hastalar inanılmaz bir vaka adli tıp kurumu apaçık ortada biz bunu dün görüşme yaptığımız Ceza Tevkif İşleri Genel Müdür Yardımcısına da söyledik ve bu fiilin nasıl işlendiğini sorduk kendilerine cevap veremediler araştırma yapıp döneceğiz dediler evet yetkililer çoğunlukla bize araştırma yapıp döneceğiz diyorlar ve sonrasında da biz bir şey göremiyoruz,onlarca soru sordum ben değerli arkadaşlar Ceza Tevkif işleri Genel Müdür Yardımcısına maalesef cevap alamadık hepsine daha sonra araştırırız döneriz cevapları geldi.Bugün de gündem edeceğimiz bir çok konu hakkında da sorular sorduk ciddi cevaplar alamadık.Türkiye’de kaç kişinin tek kişilik hücrelerde kaldığını.Muzaffer Özcengiz olayını hatırlatarak sorduk cevap alamadık hiçbir açıklama yapamadı.Bu anayasa ve hukuku çiğneme fiilinin nasıl bir cüretkarlıkla yapıldığını sorduk cevap veremedi,Halime Gülsu olayını sorduk ve diğer bir çok bahsettiğimiz olayı sorduk maalesef cevap alamadık.Hasta tutukluları sorduk cevap alamadık,cezaevinde ki bebekleri sorduk cevap alamadık,anne baba tutukluları sorduk cevap alamadık,hamile tutukluları sorduk cevap alamadık,araştırma yapıp döneceğim diyen bir devlet diliyle karşılaştık değerli arkadaşlar biz bunu sonuna kadar takip edeceğiz cevapsızlıkla cezasızlıkla hiç kimse bir yere varamaz buradan tekrar söylüyorum hiçbir şekilde hiçbir sorunu sümen altı edemezsiniz.Biz olayı çok yakından takip ediyoruz Ceza Tevkif İşleri Kurumu Genel Müdürlüğü en son istatistiğini Kasım 2018’de zorlamalarımız sonrasında açıklamıştı.Biz biliyoruz ki bu istatistiki son yeni rakamlar açıklandığı taktirde çok skandal sayılar ortaya çıkacak ama tam bir çıkmaz sokaktalar ne yapacaklarını bilemiyorlar,içinden çıkılmaz bir haldeler çünkü onbinlerce fazla tutuklu cezaevlerinde ve cezaevleri tıkanmış durumda nakiller tıkanmış durumda ve ceza indirimi af konusunda büyük bir beklenti var,hiç kimseye bu konuda bir cevap da verilmiyor,bir çok nakille ilgili isteği de gündeme getirdik insanların son yıllarda en çok cezaevi yollarında öldüğünü,trafik kazalarının en büyük nedenlerinden birisinin bu olduğunu söyledik çocuklarıyla yola çıkan annelerin trafik kazalarında vefat ettiği haberlerini önceki haftalarda vermiştim ve onları da Ceza Tevkif İşleri Kurumu Genel Müdür Yardımcısına da bunları hatırlattım bu olaylardan sorumlusunuz dedik ve şunu da açıkça söyledim bu binlerce olayı örtbas ederek sümenaltı ederek hiçbir yere varamazsınız ülkeye yarın hukuk döndüğünde bu olayları örtbas edenlerin sümenaltı edenlerin hepsi yargılanacak diye de hatırlattık değerli arkadaşlar.

Evet burada hatırlattığımız bazı tutuklularla ilgili gelişmeler oluyor sevindirici gelişmeler onu da söylemek isterim.Çok ağır bir şekilde işkenceyle gözaltına alınan bir aile vardı.Fatma Çetin anne bize mektubunda bu gözaltına alınma sırasında çocuğuna yönelik bir polisin yaptığıçoık nahoş bir hali anlatmıştı elindeki çakıyı göstererek 3 yaşındaki bir çocuğa ‘Senin kulağını keseyim mi’diyen bir polis gözaltı merkezinde biz bunun hakkında soru önergesi de verdik,aile zaten sabahın köründe gözaltına alınmış.Gözaltı merkezine gittiğinde bir de böyle bir muameleyle karşılaşıyorlar,biz bu polis memurunun kimliğinin tespit edilmesi ve gereken işlemlerin yapılması yönünde önemli bir gayret içindeyiz bu kadar zulümden sonra Fatma Çetin Tahliye oldu bize gönderdiği mektubunda TBMM Gündeminde onu gündem ettiğimizi duymuş ve bizi gündem etmişsiniz çocuklarımız annelerini karşılarında görünce büyük sevinç yaşadılar diye aktardı.Yusuf ve Fatma Çetin 3 ve 7 yaşlarında 2 çocukları vardı,oldukça sıkıntıda idiler.Ananesindeydiler.Çocuklar anneyi babayı soruyor,anneanne çaresiz kalıyor, böyle bir aile dramı yaşanıyordu en azından bu nokta da bir gelişme yaşadı değerli arkadaşlar.

Evet,anne baba tutukluluğa çare olmalı diyoruz bunu dün Ceza Tevkif İşleri Kurumu Genel Müdürlüğüne de hatırlattık anne,baba tutukluluklar çığ gibi ve bir çare bulunmuyor biz kendisine en azından anneler elektronik kelepçeyle hapsedilebilir ve buna bir çare bulunabilir dedik.Artık değerlendirme ve konunun gündem edilmesi onların elinde.Anne baba tutukluluğa çare bulmak yerine maalesef son gelişmelerde biz bakıyoruz ki cezaevlerinde cici anne koğuşları hazırlanıyor.Cicili Bicili anne koğuşları hazırladıklarını söylüyorlar.Hiçbir cicili bicili anne koğuşu evin yerini tutmaz,değerli arkadaşlar mutlaka bu cezaevinde çok büyük mahrumiyetler vardır,işte annelere göre koğuş hazırlıyoruz diyerek annelerin cezaevlerine girmesinin yolunu daha da açarak bir yere varamazsınız,anne baba tutukluluklara mutlak surette çözüm getirmelisiniz ve bu çözüm de mantıklı bir çözüm olmalı.Bakın bu kişi hakkında bilgi vereyim.Emine Okay,eşi Hakan Okay, tutuklu ve gördüğünüz bu küçük kız Nazlı Merve Okay bu fotoğrafta görüyorsunuz hepsi gülüyor ama şimdi hiçbiri gülmüyor hele ki Merve hiç gülmüyor!Gece uykusunda dişlerini gıcırdatma,kâbus görme,durduk yere bağırma,düzensiz uyku gibi çeşitli sıkıntılar var.Çocuk psikiyatisi reçetesi de burada bakın size göstereyim buna ben doktorum ağır bir ilaç verilmiş bakın reçete de burada bu çocukları bu hale düşürüyorlar.Bakın bu yüzü gülen çocukları böyle antidepresif ağır ilaçlar kulllanan çocuklar durumuna düşüyorlar.Bir çare bulmuyorlar.

Evet hamile tutukluluklar devam ediyor. Şanlıurfa’da geçtiğimiz hafta KHK’lı ihraç 7 aylıkhamile Süreyya Reşitoğlu Çiftçi, evi basılarak gözaltına alındı ve halen serbest bırakıldığına yönelik  bir haber alamadık.Ohal dönemi içinde çocuklu anneler hamile anneler kadınlar çok büyük bir sıklıkta tutuklandılar,taciz edildiler.Şuanda da maalesef doğum sonrası sorgusu devam eden kişiler olduğu haberini alıyoruz böyle hergün yeni üzücü haberler alıyoruz.

Bakın anne baba tutuklulukla ilgili niye çok önemli diyorum çünkü o kadar büyük bir dram ki insanlar bunu artık yaptıkları resimlere duyuruyorlar.Cezaevi’nde yakını olanlar ya da cezaevinde olan insanlar anne baba tutukluluk onları o kadar sarsmış ki resimler yaparak bu konuyu gündem ediyorlar.Gördüğünüz gibi bir taraftan bir kadın polis anneyi götürüyor,öbür taraftan bir erkek polis babayı götürüyor ve onlar maziye bakıyorlar o eski mutlu aile tablosuna bakıyorlar anne baba çocuğun mutlu bir şekilde olduğu aile tablosuna bakıyorlar bu resimde 21. Y.Y.’da Türkiye’yi resmeden bir Ohal tablosu maalesef.

Yine bir başka resim artık insanların bakın 21.Y.Y.’da Türkiye’de resim konusu anne baba tutukluluklar olmuş.Bakın görüyorsunuz iki tane çocuk sofranın başına oturmuşlar ama yanlarında anne baba yok.Anne babanın fotoğrafı var ve anne baba cezaevinde fotoğrafları cezaevinde olduğunu gösteriyor.Çocuklar çaresiz ve üzgün bir şekilde anne babaya ayrılmış kaşıkların olduğu bu sofrada oturuyorlar ve son derece üzgünler ağlıyorlar.

Evet yine bir başka vaka .Bir anne eliyle bize göndermiş bakın diyor ki benim eşim 19 aydır tutuklu %94 engelli epilepsili oğlumun havalelerinin önüne geçilemez oldu.Bakın şu çocuğu görüyorsunuz %94 engelli sürekli havaleler geçiren ve babanın yanında olması gereken bir çocuk ve baba yokluğunda çocukdaha büyük stresler yaşıyor,epilepsi nöbetleri artmış,gece gündüz havale geçiriyor,epilepsi çocuğunuz varsa sara nöbetinin ne olduğunu bilirsiniz anne babayı korkudan üzüntüden mahveden bir tablodur ve maalesef bu çocuk babasızlıktan dolayı epilepsi nöbetlerinin arttığı bir çocuk olmuş.Bu çocuk sürekli babasını istiyor sürekli can sıkıntısından daha da nöbetleri arttı.diyor ki anne bu çocuk artık 14 yaşında artık gücüm yetmiyor ona çok hırçınlaştı ve ben bu yüzden kendi sağlığımı da kaybettim diyor.

Biz bunu Ceza Tevkif İşleri Kurumu Genel Müdürlüğü’ne de hatırlattık bazı cezaevlerinde siyasi görüşünden dolayı insanlar sağlık hakkından men ediliyor,ihlal ediliyor bu konuda sıkıntı yaşanıyor.

Mesela Kayseri Bünyan Cezaevi’nde aylardır uğraştığımız bir vaka, Mehmet Yamaç kasım ayında doktora gittiğinde onun mahkumiyet nedeni dolayısıyla doktor bu mahkumiyet nedenini görünce PKK mahkumuymuş,seni ameliyat ederim ama sonrasında sağlığın nasıl olur bilemem diye imalı cümleler sarfedince hasta ameliyattan vazgeçmiş çünkü ben benim sağlığıma zarar verecek doktorun bıçağı altına kendimi sokamam o bıçağın altına yatamam demiş.Kasım ayından beri çeşitli hastaneleri dolaşıyor bu kişi ameliyat olması gerekiyor 7-8 ay geçmiş halen ameliyatı yapılamamış.Türkiye maalesef böyle bir ülke haline geldi,hastanelerde ideolojilerle insanların sağlık hakkının engellendiği bir ülke haline geldik.

Evet bakın yine bir başka fotoğrafımız,anne baba tutukluluk olmasın diyoruz yine İstanbul Meryem Tüylü Antalya’da gözaltına alındı. Segbis ile bağlanmasına izin verilmedi Vatan Emniyet’e getiriliyor. Ahmet Salih 1.5 yaşında, Anne sütü ile besleniyor. Baba Mehmet Tüylü 17 aydır tutuklu,Ahmet Salih Babasız kalmasın çağrısı yapıyoruz.Gözaltında ki süreci tutuklululukla bitmesin bir anne baba tutuklululuk daha olmasın diyoruz.

bize çok önemli şikayetler geliyor.

Bakın bir gelen iletide şunu söylüyordu: Mahkemede babaya soruyorlar söyle kaç kişiye kur an öğrettin. 7 yaşındaki çocuğu 34 aydır göremediği babası için şunu söylemiş, anne her gece dua et baban gelir demiştin ama gelmiyor o zaman biz oraya taşınalım anne demiş. evet çocuklar çocuksu halleriyle kendilerine yaşatılan kabusu böyle anlatıyorlar. OHAL zulmü altında anne baba çocuklar perişan durumda.

Bakın yine bir başka aile, anne baba tutukluluk yürekler yakıyor Fatma Arkan Er anne baba tutuklu , çocukları 1. sınıf öğrencisi , şu gördüğünüz çocuk. feyzullah travma yaşıyor ailesi bize bildirdi ve bu çocuk anne baba tutukluluktan dolayı uzun süre tutukluluktan dolayı artık çocuksu haliyle şunu söylüyor; benim artık annem de yok babam da yok. bir çocuğa bunu söyleten bir zihniyetin hakim olduğu bir dönemde yaşıyoruz arkadaşlar.

Yine bakın 9 aydır Muğla Cezaevi’nde 2,5 yaşındaki çocuğu ile birlikte tutuklu Cemile Çetin’in çocukları,  2,5 yaşında ileri alerjili bir çocuk varmış, bu çocuk ileri derecede alerjili, cezaevi ortamı onu mahfediyor, diğer çocuk 8 yaşında özel eğitim alıyor ve bu çocuklar annenin yanında değil ve malesef yaşlı babannedeler. bu resmin yerinde artık paramparça psikolojileri ve sağlıkları bozulmuş çocuklar var malesef.

Bakın yine vahim bir vaka:Nurhan Erdal Bahadır. bebeği görüyorsunuz ufacık bir bebek anne yasalara aykırı olarak, çünkü 6 aya kadar bebeği olan kadınların tutuklanması yasaktır yasaya aykırı olarak tutuklanmış malesef. Nurhan Erdal Bahadır yasaya aykırı olarak  tüm itirazlara rağmen 2 aylık bebeğiyle tutuklandı Tarsus Cezaevinde ve artı  bebeğin ciddi kalp rahatsızlığı var. ….AKOARDASYANU….. dediğimiz bir kalp hastalığı var yedinci ayında bebek, anne baba çocuk perişan, sağlık kontrolleri de aksıyor çocuğun, kalp kontrolleri çok ciddi aksıyor. biz tekrar anne baba tutukluluğun bitmesi ve bebekli annelerin serbest bırakılması gerektiğini söylüyoruz.

Eşi de tutuklu Zeynep Mutlu gözaltında. 9 yaşında oğlu baba tutuklandığından beri psikolojik sorunlu, büyük abdestini altına kaçırıyor. Zeynep hanım laborant ve yatalak babasının serumunu takıyordu, tutuklanırsa herşey daha kötü olur diye hatırlatmıştık neyse ki bu vakada anne sonunda gözaltından serbest bırakıldı ve en azından annenin tutukluluğunun önüne geçilmiş oldu, en azından buna şükrediyoruz.

Yine yürek yakan vicdan sızlatan bir fotoğraf eşi de tutuklu Berna Ulusoy bize yazdığı mektubunda diyor ki; 2 çocuğumdan ayrıyım ana sınıfına giden kızımda donuk bakışlar, çocukluk neşesinin kaybı başladı.Küçüğü ise her çalan kapıya “anne” diye koşuyormuş, konuşması gerilemiş.Kapalı görüşte bana dokunmak istedi eli cama çarpınca ağladı içim parçalandı diyor,Berna Ulusoy.Görüyorsunuz ufacık bir çocuk bu iki çocuk da anneden ayrı, küçük çocuk cezaevinde geldiğinde kapalı görüşte arada cam var biliyorsunuz,çocuk can havliyle annesine elini uzatıyor ama cama çarpıyor,büyük bir psikolojik sorun yaşıyor, oradan o kabinden ayrılıyor uzaklaşıyor, anne “dur” diyor oradan kabinden dur gitme yavrum nolur diyor çocuk uzaklaşıyor büyük bir öfkeyle ve anne diyor ki ” içim parçalandı çocuğum bu hali yaşadı oradan uzaklaştı,ben durdurmaya çalıştım’’.Çok yürek yakan bir manzara oluşmuş malesef.

Bolu T tipi cezaevinde yine çok skandal bir vaka yaşanıyor. neredeyse 2 yıldır tutuklu ve çok kötü şartlarda tutuklu kalmış bir kişi hasta tutuklu.Hasta tutukluların durumunu sürekli gündem ediyoruz fakat bir çözüm bulunmuyor.Harun Karateke uzun süredir yaşadığı streslerden dolayı cezaevinde psikiyatrik hastalığı var ve son 20 gündür de sıkıntı artmış koğuşundaki arkadaşları ile tartışmaları kavgaları oluyor çünkü akli dengesi yerinde değil, ağır bir psikiyatrik hastalık teşhisi var.Harun Karateke öncesinde hastaneye gönderilmiş biz bu süreçleri çok iyi biliyoruz,hastane demiş ki mahkum koğuşumuz yok yatıramayız onu ve geri göndermiş.Koğuşunda tekrar rahatsızlanmış tekrar hastaneye gitmiş yok o şöyle demiş öbür hastane böyle demiş ve hiçbir çözüm yok aylardır bakın.Biz tekrar cezaevi müdürlüğünü aradık bu konuya çözüm bulmasını söyledik düşünün koğuşta hasta bir kişi oldukça ileri derecede psikiyatrik rahatsızlığı olan bir kişi diğer kişileri de rahatsız ediyor ve kendisi için de bir tedavisizlik dönemi devam ediyor ve halen bu kişi hastaneye kaldırılmıyor.Buradan yetkililer duymuyorsa tekrar yüksek sesle söyleyeyim kulaklarında ağırlık var hissi verebiliyorlar bize. harun karateke bolu cezaevinde ağır psikiyatrik hastalığı var ve halen hastaneye yatırılmamış durumda.

Bu hafta içinde haber aldığımız çok üzücü bir olay da vardı: daha öncesinde uzun süre takip ettiğim bir hasta tutuklu, Doç. Dr. Ahmet Turan Özcerit Sakarya Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği öğretim üyesiydi. OHAL sonrası apar topar bir şekilde KHK ile ihraç edildi ve tutuklandı uzun süre tutuklu kaldı,tutuklu kaldığı müddet içinde sağlık hakları ihlal edildi sonra anlaşıldı ki aylar sonra ihlal edilen sağlık hakkı aylar sonra ihmal edilen hasta sevklerinden sonra ortaya çıktı ki hastaneye gittiğinde mide kanseri olmuş, doktor ona nerede kaldın kardeşim demişti, 4. evre mide kanseri olmuştu artık herşey için çok geçti ,uzun süreli bir ihmal dönemi yaşanmıştı ve kısa bir müddet sonra Ahmet Turan Özcerit in hastalğı ağırlaştı o dönemlerde bende müdahil olmuştum,ölümü gerçekleşmeden tahliyesi gerçekleşmişti son günlerini evinde yaşamıştı ama o güne gelene kadar çok büyük ızdıraplar yaşamıştı çok büyük sıkıntılar yaşamıştı aile.Çok yakinen biliyorum.İşte bu sıkıntıları yaşayan ailenin babasından sonra şimdi de eşi Esra hanım ve kızı Senanur Özcerit abuk subuk gerekçelerle gözaltına alındı geçtiğmiz gün ve halen Senanur Özcerit sorgulanıyor halen tutuklanma isteğiyle gözaltında tutuluyor. bu aileye bir zulüm daha yaşatılıyor zaten hasta tutukluya yaptıkları yetmemiş gibi şuanda da anne ve kızına bu zulüm devam ediyor.Adeta bir kin nefret intikam operasyonu devam ediyor.Zaten çok büyük bir hak ihlaliyle ölümüne yol açtıkları KHK hasta tutuklu var karşımızda bir de şimdi neden arkadaşlarını iftara çağırdın ithamıyla gözaltına alınan bir genç kız var .Bakın genç kız ifadesinde diyor ki anneme msj atmıştım anne ilaçlarımı almayı unutma, polis sorgusunda soruyormuş ne demek istedin annene ilaçlar diye bombaları mı kastettin ne demek istiyorsun açıkla nasıl bir kod kullandın gibi saçma sapan sorular sorarak bu kızın gözaltındaki hali devam ediyor malesef ,Türkiye’de ki yargının ve kolluğun hali malesef bu arkadaşlar.Sanırım aile boyu çile nasıl çektirilir onu göstermeye çalışıyorlar.Biz biran evvel Senanur Özcerit’in de annesi gibi serbest bırakılması gerektiğini söylüyoruz. bu aileye daha fazla çile çektirmeyin çektikleri çile zaten çok fazla yeter bu zulüm diyoruz.

Değerli arkadaşlar bu hafta içinde aldığımız ve basında çok da gündem olmayan haber vardı. Birleşik Arap Emirlikleri ajanı olduğu söylenen bir kişi tutuklu olduğu cezaevinde ölü bulunmuştu. intihar ettiği söylendi ama daha sonra basına yansıyan haberlerde intihar olmadığı,cezaevinde cinayetin olabileceğine dair iddialar var bu kişi TC vatandaşı değil,son derece ciddi bir durumla karşı karşıyayız,yetkililerin açıklama yapması gerekiyor.Kişinin ailesi işkence edilerek bu kişinin öldürüldüğüne dair izlerin olduğunu söylüyor.Bakın çok ciddi iddialar var ortada ve vücudunun içinin boşaltıldığını söylüyor buna rağmen T.C. makamlarından ciddi bir  açıklama yapılmıyor biz malesef gözaltı merkezlerinde son gelişmelerle Türkiyede iyi şeyler yaşanmadığını biliyoruz ve bu iddialar çeşitli kişiler için de devam ettiriliyorsa mutlak suretle cevaplanması gereken durumlar artmış demektir.

Bakın arkadaşlar birçok cezaevinde sıkıntılar devam ediyor , nakil sıkıntıları devam ediyor, yayın verme sıkıntıları devam ediyor biz bunlarla ilgili gelişmeleri de size söyleyeceğiz. bize gelen iletilerdeki son halleri de anlatacağız. diyor ki bir ileti; İzmir’den Çorum’a gidiyoruz 3 çocuk 80 yaşındaki annem, gelin ve ben, abla gidiş geliş maddi manevi çok büyük yük 48 saat sonra evimize ulaşabiliyoruz.Nakil için çok dilekçe verdik olmadı diyor.Nakil konusundaki sıkıntılar her geçen gün artıyor.Yine bu aile diyor ki; dün açık görüşe gittim çocuklar nefes alacak durumları yok balık istifi gibi yatıyorlar ne olur bir çözüm bulun artık.40 dakika görüş için 9 yol saat yol gidiyoruz.Yeter nakil konusuna bir çözüm bulunsun deniliyor.Dün bunu Ceza Tevkif İşleri  Genel Müdür Yardımcısına da söyledik.Nakiller çok büyük bir sıkıntı aileler perişan yollarda gece gündüz saatlerce süren yolculuklar yapılıyor.

Yine Burhaniyedeki mahkumlarla ilgili bir ileti var; Yeniasya gazetesinin kendilerine verilmediğini söylüyorlar. Yeniasya gazetesi yasaklanmış bir gazete değil piyasada satılıyor ama cezaevinde keyfi bir uygulamayla Burhaniyede ve pekçok diğer cezaevlerinde Yeniasya gazetesi verilmiyor arkadaşlar. bununla ilgili bir son karar da var yayınların keyfi ve gerekçesiz bir şekilde kendilerine verilmediğini belirten başvurucular yıllar önce Anayasa Mahkemesine başvurmuşlar ve Anayasa Mahkemesi bu yayın yasağıyla ilgili dosyaları birleştirerek hak ihlali olduğuna karar vermiş.Şuanda gazeteleri kendi kafasına göre yasaklayan yetkililere hatırlatıyoruz üst mahkemeler bu yaptıklarınızı ihlal olduğunu apaçık bir şekilde yıllar sonra olsa da ispat ediyor karar veriyor, onları uyarıyoruz.

Tek kişilik hücre sorunları devam ediyor. Çorum Cezaevi’nde Muzaffer Özcengiz in yan hücre arkadaşlarından 15 aydır Çorum Cezaevi’nde kalan Mehmet Meleş malesef hücrede kalmaya devam ediyor.

Değerli arkadaşlar bugün basın toplantımız bu kadar.İhlalleri anlatmaya vakit yetmedi daha sonra bunlara devam edeceğiz ama yoğun bir şekilde ihlal bilgileri geldiğini tekrar tekrar hatırlatalım.Hepinizi bizi dinlediğiniz için saygıyla selamlıyorum.

YouTube

Yorumlar