23 Ocak 2020

Haftanın önemli insan hakları ihlalleri ve siyasi gelişmelerin olduğu basın toplantımızı her hafta yapıyoruz ve ayrıca cezaevleri ile ilgili de ayrıca bir önemli gündemimiz oluyor çünkü Türkiye cezaevleri son derece ağır hak ihlalleriyle dolu durumda çekilmez dayanılmaz tahammül edilemez durumda bunları meclisin gereken komisyonları hassasiyetle takip etmiyor bunun için de bu konuları yakından takip ederek kamuoyunu bilgilendirmeye çalışıyoruz değerli arkadaşlar ilk olarak Pazar günü yapılmış olan veya daha doğrusu yapılma girişiminde bulunulan adalet yürüyüşü ile ilgili görüşlerimi açıklayacağım. Biliyorsunuz 15 temmuz darbe girişiminden sonra harbiyeli öğrenciler günah keçisi ilan edilmişti kurban seçilmişti ve bu genç öğrencilerin darbeyle bir alakası olmadığı apaçıkkende tek bir kurşun sıkmadıkları balistik raporlarıyla apaçık ortadayken ve yargılamaları da hukuki olmayan somut olmayan verilerle sürdürüldüğü ve sonunda da ağır müebbet cezalarına çarptırıldığı için kamuoyunda önemli bir infial vardı harbiyeli öğrenci anneleri bu kararı kabul etmiyordu ve kamuoyu da bu konuyu oldukça tepkiliydi.259 harbiyeli öğrencinin müebbet ceza almasından sonra 72 harbiyeli genç öğrenci de müebbet cezası aldı ki bunlar serbest bırakılıp tekrar tutuklanıp tekrar cezaevine giren öğrencilerdi bu dosyalara da baktığımız zaman önceden karar verilmiş bir müebbet hapis isteğinin olduğunu görüyoruz ve maalesef 350 ye yakın harbiyeli öğrenciye müebbet ceza verilmiş durumda yargıtay da onarsa bu ceza kesinlik kazanacak ama dünya tarihi boyunca olmuştur yargılamalar yapılmıştır ama bazen yargılamalar yanlış yapılmıştır adalete uygun olmamıştır tekrar yapılmıştır yanlıştan dönülmüştür,bu anneler yıllardır feryad ediyorlar burada büyük bir yanlışlık var bu yanlıştan dönün diyorlar çünkü mahkeme sonuçları da apaçık ortada önceden siyasi kararların etkisiyle verilmiş yargı kararları ortada bu kabul edilebilecek bir durum değil 100lerce anne mağdur 100lerce baba mağdur 100lerce öğrenci yakını mağdur 100lerce öğrenci cezaevlerinde son derece zor durumda ve bir çile çekiyorlar çünkü belli ki yapmadıkları işlemedikleri bir suçun cezasını çekiyorlar işte o öğrencilerden birisi Furkan Çetinkaya’nın annesi Melek Çetinkaya uzun süredir faaliyetlerinden haberdar olduğumuz gayretlerinden haberdar olduğumuz bir insan her yerde sosyal medyada sokakta resmi kurumlarda hayatın her alanında bu cezaya karşı çıkıyor ve hem çocuğunu hem diğer harbiyeli öğrencileri kurtarmak için canhıraş bir şekilde gayret sarfeden bir anne. Aslında tarihe geçecek bir anne çünkü çok büyük bir gayretle fedakarlıkla bu mücadeleyi yapıyor ve en son kendisini duymak istemeyen yetkililere karşı 19 ocak da ankaradan istanbul’a yürümek istediğini belirtti bunu kış günlerinde kar kış kıyamet ortamı olsa da o yürümek istiyordu ve onu durdurabilecek bir güç yoktu çünkü haksızlık olduğunu düşünüyor ve haksızlığa karşı bir direniş gerçekleştirmeye çalışıyordu ama gördüğünüz gibi Pazar günü ankara güvenpark da bu yürüyüşü gerçekleştirmek için oraya giden insanlar engellendi melek çetinkaya ve arkadaşları engellendi darp edildi polis araçlarına atıldı ve araçta da darp edildi maalesef insanlar güvenpark a sokulmadı aslında haksızlığa uğradığını düşünen insanların barışçıl bir eylemle seslerini duyurma düşüncesinden başkası yoktu burada ama maalesef sert bir polis müdahalesi oldu kimse parka yaklaştırılmadı parka yaklaşan gözaltına alındı park polislerle çevrildi parkın adı güvenparktı ama apaçık bir güvensizlik ortamı oluşturulmuştu güya güvenlik görevlileri ve sonrasında biz de park da bu yürüyüşe destek vermek için oradaydık bizi de engellediler çevremizi ablukaya aldılar ve halkın yanımıza yaklaşmasını engellemeye çalıştılar bunu emreden İçişleri  Bakanı Süleyman Soylu biz bunu biliyoruz milletin adalet talebinin sürekli karşısında olan kişi Süleyman Soylu ve personeline bunu öğretiyor ve personeli de meydanlarda gayet keyifli fevri ve şımarık bir tarzda vatandaşa muamele ediyor denetlenemez sorunlanamaz olduğunu düşünerek elinden gelen her türlü zorbalığı yapıyor ama birgün hukuk mutlaka geri gelecek bu yapılanların hesabı hukuk önünde sorulacak bunu herkes bilsin orada milleti engellemek orada bir milletvekilini engellemek ablukaya almak ve insanlarla temasını kesmeye çalışmak bunlar kabul edilebilecek hadiseler değil ne kadar demokrasiden uzak olduğumuzu ne kadar isteklerini beyan etmeye çalışan insanları durdurma heveslisi bir iktidar bir devlet olduğumuzu maalesef bu manzara gösteriyor ve hem Türkiye’ye hem Dünya’ya çok kötü bir Türkiye fotoğrafı verilmiş oldu çünkü adalet talep eden ve bunu barışçıl bir şekilde yapmak isteyen insanlar güvenlik şubeye götürüldü ve ardından bunu devam ettirmek istedikleri için de TEM şubesine götürüldü Melek Çetinkaya, Melek Çetinkaya niye TEM şubesine götürülüyor yaptığı teröristçe bir eylem mi sadece ve sadece yargı kararına itiraz ediyor oğlunun masum olduğunu harbiyeli öğrencilerin masum olduğunu ve onu da aşarak tüm adaletsizliğe uğramış insanların yanında olduğunu ve adalet yürüyüşü yapmak istediğini söylüyor. Bunu zamanında CHP Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu yapmıştı tek bir problem olmuş muydu değerli yetkililere sorarım adalet talep etmekten daha güzel ne olabilir bu ülke de sayın Kemal Kılıçdaroğlu’da hiç kimseden resmi bir izin almadan yapmıştı,o bir siyasi parti genel başkanı olduğu için yapabildi Melek Çetinkaya bir anne olduğu için yapamadı Melek Çetinkaya yavrusunu hakkını hukukunu istemek için ölümü göze alarak yola çıkmak istedi ama zorbalıkla durduruldu durdurulmakla kalmadı TEM şubesine götürüldü adeta terörist ilan ediliyor bu hukuksuzluğun haksızlığın zalimliğin en üst aşamaları gördüğüm kadarıyla çünkü bu anne beğenin veya beğenmeyin oğlu için harbiyeli öğrenciler ve tüm diğer haksızlığa uğrayanlar için adalet talep ediyor ve bunun için bir gayret içinde,kalkıp bu anneyi durdurmakla kalmayıp ardından bir de terörist ilan etmeye çalışmak son derece çirkin son derece hukuk dışı bir davranıştır bunu buradan açıkça söyleyelim Melek Çetinkaya’yı bir an evvel serbest bırakın bu kadına zulmediyorsunuz bu anneye zulmediyorsunuz onu TEM şubesine götürüp 1.5 saat boyunca duvarın önünde ayakta dikilmeye mecbur bırakmak şu küçük boyunla ne büyük işlere kalkışıyorsun sana sosyal medyayı kim öğretmiş diyerek ona hakaret etmek aşağılamak küçümsemek bunlar kesinlikle güvenlik görevlilerinin yapacağı işler değildir güvenlik görevlisi güvenliği sağlar insanların hak arayışını tahkir ederek aşağılayarak engellemez değerli izleyenler insanları boş yere terörist ilan etmeye kalkarak bunu yaparsa ülkede tüm normaliteler bozulmuş olur bunu tekrar söylemiş olalım,biz sadece harbiyeli öğrenci annelerine değil tüm haksızlığa uğrayanlara şunu söylüyoruz baskılar zorbalıklar kimseyi yıldırmaz adaletsizliklere karşı adalet istiyorum demekten normal hiç başka bir şey yoktur değerli dinleyiciler adaleti talep etmek tüm insanlık tarihi boyunca en onurlu bir davranıştır zalimden adalet talebine karşı çok alerjiktirler çok tepkililerdir ama adalet talebi kadar onurlu insani vicdani başka bir iş yoktur ve insanlık tarihi adalet talep edenlerin meşru onurlu eylemleriyle fiilleriyle doludur ve zulmü kesinlikle boyun eğmeyin diyoruz ve Melek Çetinkaya’nın bir an evvel serbest bırakılması gerektiğini ülkenin adalete dönmesi gerektiğini bu yargılamaların tekrar yapılması gerektiğini söylüyoruz.

Değerli izleyenler bugün aynı zamanda Anayasayı ihlal eden bir kurumun kuruluş yıldönümü son 3.5 yılımıza imza atan OHAL ve bu Ohal uygulamalarını tetkik eden bir komisyon OHAL komisyonu Ohal Türkiye’nin üzerinden silindir gibi geçti hukuksuzluğu yayarak geçti ve kötülük saçarak geçti maalesef Ohal 3.5 yıldır Türkiye’yi tamemen dünya liginin altında dibine düşürdü Türkiye’de hukuk kalmadı demokrasi kalmadı adalet kalmadı insanların başkasına güveni kalmadı ve insanları anayasal vatandaşlık hakları ve güvenceleri ortadan kalktı bakın bunlar son derece önemli biz OHAl uygulamalarının yoğun bir şekilde lanetliyoruz çünkü OHAl anayasa dışında uygulandı iki yıl boyunca OHAL uygulandı güya Ohal bitirildi ama bir başka yasayla 3 yıl kadar uzatıldı bitmeyen bir ohal de inanılmaz zalimlikleri yaşamaya devam ediyoruz ohal de mağdur edilenler her gün bakın daha bitmiş değil her gün ama her gün inanılmaz sivil ölüm uygulamalarıyla vatandaşlıktan çıkarılma uygulamalarıyla karşı karşıyalar biz bunu yıllardır anlatıyoruz biliyorsunuz gerek sivil  toplum hayatımda gerek milletvekili olarak yoğun bir şekilde takibimiz de ve en yoğun itirazlarımız buralarda oluyor çünkü Türkiye’nin en önemli konusu ohal ve ohalin ortaya saçtığı kötülükler ohalin bitmediğini ve bitmesi gerektiğini söylüyoruz Türkiye’nin bir an evvel hukuka geri dönmesi gerektiğini söylüyoruz. Bakın bugün OHAl İnceleme Ohal komisyonunun kuruluş yıldönümü 23 ocak 2017 de kurulmuştu Ohal komisyonu güya aylarca mahkemelerden sonuç alamayan 6 ay mahkeme mahkeme dolaşıp sonuç alamayan insanlara çare olacaktı ama biz o zaman biliyorduk ki bu insanları aldatma komisyonudur insanları geciktirme komisyonudur ve kötü niyetli bir komisyondur ve komisyon bizim düşüncelerimiz doğruladı şuanda herkes de bunu görüyor aradan 3.5 yıl geçti yasal kriterlere illegal kriterler olarak kabul edip barış yerine ret diyor herhangi bir yasal usulle bir bankada hesabı olan bir sendikaya üye olan çocuğunu okula göndermiş olanlara yönelik ret kararları çıkarıyor inanılmaz hukuksuz ret kararları çıkarıyor ve biz geçtiğimiz sene ohal komisyonunu ziyaret ettiğimizde de bu kararları kendilerine takdim etmiş ve hukuk önünde açıklama beklemiştik bize açıklama yapmamışlardı ve bilare dosyaları inceleyip bize döneceklerini davet edeceklerini söylemişti ben buradan ohal komisyonu yetkililerine tekrar sesleniyorum beni davet edeceğinizi söylediniz sorduğum yüzlerce dosya konusunda o gün tek bir açıklama yapamadınız ve bizi davet etmediniz çünkü korkuyordunuz yaptığınız hukuksuzluğun daha da yüksek sesle söylenmesinden korkuyordunuz daha da açığa çıkmasından korkuyordunuz ve bu yüzden davet edemediniz taleplerimi geri çevirdiniz 1 senedir biz davet edilmeyi ve itiraz ettiğimiz dosyalar hakkındaki açıklamalarını bekliyoruz ama işte öylesine anayasa dışı bir durum ki ben yaptım oldu mantığıyla hareket ediyor ve verdiği kararlarla insanları daha da kuyunun dibine atıyor çünkü aradan 3.5 yıl geçmiş sonunda bir mahkemeye gidebileceksiniz o da yine siyasallaşmış bir yargı ve 10 15 yıllık bir süreç sonrasında hakkınızı alabilecek misiniz alamayacak mısınız bu belli değil maalesef 3.5 yıllık bir geciktirmeyi ohal komisyonu başlamış durumda ohal komisyonu zaten daha başlangıcında niçin oraya başvuru yaptığınızı bilmediğiniz bir komisyon hani bir haksızlığa uğramışsınız ve hangi gerekçeyle ihraç edildiğinizi bilmeden bu komisyona başvuruyorsunuz acaba benim kafamdaki ile onun kafasındaki bilgi hangi gerekçeyi bulmuş da beni ihraç etmiş diye tahminen bir savunma yazıyorsunuz ve o komisyon o kadar rahat ki KHK sırasına göre değerlendirme yapacaktı güya ama öyle de yapmıyor ve bir baştan bir sondan bir ortadan her yerden alıp değerlendirmeler yapıp karar veriyor %91 oranında ret veriyor ve halen 28000 kişinin dosyası incelenmiş değil düşünün 3.5 yıl geçmiş ve siz uğradığınız bir haksızlıktan dolayı daha hakkınızda bir devlet kuruluşunun kararı bile yok 3.5 yıl geçmiş basit bir süre değil bu arada binlerce insan mağdur oldu intihar etti çeşitli hastalıklara yakalandı üzüntüden sıkıntıdan depresyondan ekonomik maddi manevi bir çok sıkıntılar çekti sosyal geçimleri bozuldu bir çok hakkı gaspedildi düşünün bir işyeri açması bile bir belediye tarafından engellenebildi bankada hesap açması sigorta şirketinden alması gereken pert parasını alması bile engellendi tamamen vatandaşlıktan çıkartılarak büyük bir mağduriyet yaşatıldı ve siz 3.5 yıldır sizin hakkınızdaki adil bir kararı bekliyorsunuz burada birileri sizi yerden yere vuruyor ve silindir gibi ezip geçiyor üstünüzden böylesi bir ortamda ohal komisyonunun 3. Yılını doldurduğunu biliyoruz,23 ocak 2020 evet 3.yılını doldurdu ve 4. Yılına giriyor aslında 2 yıl içinde tüm başvuranları 125 bin 600 kişinin sonuçlarını açıklaması gerekiyordu ama 2 yılda bitirmedi bitirmek istemedi daha doğrusu niyet gibi niyet değil ve 2 defa ek süre istedi geçen sene 1 yıl süre aldı yine bitiremedi bu sene yine 1 yıl süre aldı mesela iade edilmesini beklediğimiz KESK üyeleri’nin dosyalarını beklettiklerini biliyoruz,işin sürecin sonuna bıraktıklarını biliyoruz,barış akademisyenlerinin dosyaları hakkında tek bir karar yok bunları tamemen siyasi kararlar olduğunu biliyoruz en sona bıraktıklarını biliyoruz yani burada adalet yok arkadaşlar bu komisyonda adalet yok zaten yargı zırhıyla kuşanmış durumdalar ve Erdoğan’ın isteğinin aksine alabilecekleri tek bir kararla kapı önlerinde bulabilirler böylesi bir komisyon adil bir karar almıyor ve yüzbinlerce insanın hayatını karartıyor intiharlarına yol açıyor o yüzden biz bugün 4. Yılına girmekte olan ohal komisyonunun kesinlikle kapatılması gerektiğini ve kararlarının iptal edilmesini gerektiğini düşünüyoruz eğer bir memuru yargılayacaksanız 657 sayılı devlet memuru kanunu vardır ama Numan Kurtulmuş’da belirtti biz geç kalamazdık bu nedenle herkesi ihraç etmeliydik normal prosedüre göre hareket etseydik yılları bulacaktı gibi sözlerle aslında niyetlerinin ne olduğunu ve yaptıkları hukuksuzluğu apaçık bir şekilde göstermiş oldular.Değerli arkadaşlar bakın takipsizlik ve beraat alanların hallerini umursamıyor en az 20 bin kişi takipsizlik beraat almış durumda bu ülkenin mahkemeleri tarafından ama ohal komisyonu bu kişileri takipsizlik beraat işlemlerini nazarı itibare almıyor ve ret verebiliyor o zaman bu mahkemeler niye var niye bu kararlar verilmiş bakın mesela elimde biraz önce görüştüğümüz bir KHK’lı kendisine iftira edilmiş hatta kardeşi tarafından iftira edilmiş bir örgüt mensubu olduğu yönünde iftira edilmiş ve daha sonra hakkında idari adli soruşturma açılıp ihraç edilmiş ve ardından savcı incelemelerini yaptıktan sonra kişinin hiçbir örgütle falan bağlantısı olmadığını takipsizlik kararı vermiş gördüğünüz bakın savcılık kararı ve ama 3 yıldır bu insan iade edilmeyi bekliyor böyle binlerce insan var yani mahkemeye size iftira atıldığına apaçık ispatlamış daha ohal komisyonu neyi bekliyor Allah aşkına bakın böyle binlerce insan var aslında bu KHK’ların anayasaya da aykırı olduğunu biz biliyoruz ve hani ohal komisyonunun aldığı kararlar A dan z ye bizi ilgilendirmiyor ama karar merci orası olduğu için biz onların kararları üzerinde konuşuyoruz yoksa anayasal bir kurum olmadığını tekrar tekrar söylüyoruz Ohal komisyonu anayasal bir kurum değildir çünkü kararları mekanizması anayasal değildir keyfidir ve vicdansızcadır işte böyle binlerce takipsizlik alan insanı bekletilmesine yönelik bir komisyondur ve insanlar bakın bu insanın çocuğu da işten atılımış kendisi haksız hukuksuz işten atılmış mahkeme savcılık bu iftiranın olduğunu apaçık olduğunu ortaya çıkarmış takipsizlik vermiş şunu okursanız zaten ne kadar üzücü bir iftira atıldığını görürsünüz bu insan iade edilmediği gibi 3 yıldır çocuğu da kendisinden dolayı işten atılmış düşünün yani bir iftira yüzünden işinizden atılıyorsunuz ardından  KHK’lı olduğunuz için çocuğunuz da sizin yüzünüzden işten atılıyor. İşte biz bunlara Nazi uygulamaları diyoruz başka bir isim verilemez buna aynen Nazi uygulamasıdır ve bunlar maalesef devam ediyor o yüzden Ohal komisyonu bugün 4.yılına girerken diyoruz ki hiçbir yıla girmesin ve tamamen lav edilsin kuruluş yıldönümü falan kutlamasın çünkü insanların kanı malı canı üzerinde oynuyor kaderin üzerinde oynuyor bu komisyon ve son derece vicdan dışı kararlar veriyor  insanlar öncesinde ihraç edilen birisini ziyaret etti diye komisyon KHK’lıya ret kararı verebiliyor bunun gibi binlerce böyle absürt kararları var kendilerini çok rahat hissediyorlar ama bilsinlerki bir gün bu ülke hukuka mutlaka dönecek bunu bilmesi gerekenler bugün bir başka olay vesilesiyle 3.5 yıldır yapılan hukuksuzluğu daha yeni hatırlıyorlar. Bakın Bilim ve Sanat Vakfı kayyum atanan bir vakıf oldu yıllarca islami camianın entellektüellerini yetiştiren bir vakıftı beğenin veya beğenmeyin bir siyasal şeyi yoktu herhangi bir parti falan yoktu bir vakıf ve bir takım bilimsel çalışmalar yapan bir vakıftı ama Ahmet Davutoğlu’nun Erdoğan ile ters düşüp bir parti kurmasıyla bir takım gelişmeler başladı ilk önce Bilim ve Sanat Vakfı’nın kurduğu Şehir Üniversitesi Marmara Üniversitesi’ne devredildi ve siyaseten önemli bir müdahale gerçekleştirildi Şehir Üniversitesi’nde okuyan öğrenciler perişan edildi siyasi bir kararla bu üniversitenin işlerini yoluna koymasının önüne geçildi yardımcı olunmadı ve ardından yine bununla da kalınmadı şuanda rakibi olan eski Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun kurduğu Bilim ve Sanat Vakfı’na kayyum atandı,Şehir Üniversitesi’nin Marmara Üniversitesi’ne devredilmesi bir takım homurdanmaların ortaya çıkmasına neden olmuştu ama Bilim ve Sanat Vakfı’na kayyum atanması islami camianın şuana kadar sessiz kalan bir takım köşe yazarları ve kanaat önderlerinin rahatsız olmasına yok açtı onlar dediler ki haksız hukuksuz bir şekilde insanların kuruluşlarına nasıl kayyum atarsınız gibi beyanlarda bulunmaya başladı biz de onlara günaydın diyoruz 3.5 yıldır yüzbinlerce kişiye büyük haksızlıklar yapıldı vakıflara derneklere sendikalara partimize gazetelere televizyonlara büyük haksızlıklar yapıldı umrunuzda değildi alkışlıyordunuz hatta ama işin ucu size dokundu o canavarların yüzü size de göründü ve yapılan hukuksuzluğun ne olduğunu nispeten anladınız ve kalkıp aa olur mu böyle hukuksuzluk demeye başladınız biraz geç kaldınız beyefendiler çok geç kaldınız bu hukuksuzluk canavarı almış başını gitmiş durumda ve kendisine karşı çıkan herkese yönelik bu tür antidemokratik muameleleri yapmakla meşgul maalesef biz bilim ve sanat vakfına kayyum atanmasını bilim ve sanat vakfı şuana kadar bu bahsettiğimiz ohal mağduriyetlerine sessiz kalsa da karşı çıkıyoruz bizim ölçümüz hak ve haksızlık arasındaki tercih meselesidir biz hakkı tercih ederiz ve kime haksızlık yapılmışsa ona karşı dururuz yani bir sessiz kalan ve onaylayan bir kuruluşa da haksızlık yapılsa biz şuana kadar gösterdiğimiz tavrın aynısını yine gösteririz ve haksızlığa hukuksuzluğa karşı olduğumuzu net bir şekilde söyleriz şimdi de bunu söylüyoruz.

Yine geçtiğimiz günlerde bir general Metin İydil müebbetle yargılanıyordu ve mahkeme beraat kararı verdi bu karar sonrası yargının nasıl siyasallaştığına dair bir önek apaçık ortaya çıktı. Mahkemenin yargıçları görevden alında HSK onlar hakkında soruşturmalar açtı kıyamet koptu demek ki kararları mahkemeler almıyor iktidarın istediği karaların aksine kararlar çıkarsa o mahkemeler iptal oluyor yargıçlar oradan oraya atılıyor ve ülkede biliyorsunuz bir taraftan da bir takım borsalar oluşturuluyor bunu da çok duyuyoruz yıllardır duyuyoruz çünkü ülkede adalet kalmayınca insanlar bir takım borsalar kurararak bu işleri halletmeye çalışıyor bu vakaları da sıkça duyuyoruz neyin ne olduğu ortadan kalmış durumda bir taraftan fetö borsası iddiaları bir taraftan siyasetin yargıyı şekillendirmesinin açık göstergeleri ortada olmayan şey ise adalet maaelesef son görüntü son türkiye görüntüsü bu yargının bağımsızlığı hukukun üstünlüğü adaletin kalmadığı bir ülkede insanlar yan yollara başvuruyor iktidar da gücünü kullanarak yargıya yön veriyor.

Evet gündemde ki bazı olaylarla devam edeceğiz. Maalesef hamile kadınlar yoğun bir şekilde tutuklanıyor.

Mesela Esra Uymaz Saral geçtiğimiz günlerde tutuklandı yasalara aykırı bir şekilde tutuklandı biz bunları çok önemli buluyoruz çünkü yasalar apaçık bir şekilde çiğneniyor 18 haftalık gebe ve düşük tehlikesi var öncesinde rahatsızlıkları olmasına rağmen tutuklanan 3 kadın düşük yapmıştı bu kadınında 18 haftalık gebeliği ve düşük tehlikesi var buna rağmen tutuklandı ve Esra UymaZ Saral halen tutuklu maalesef arkadaşlar Esra Uymaz Saral şu kişi gördüğünüz gibi halen tutuklu aslında yasalara göre tutuklanmaması gerekiyordu en azından şimdi tahliye edilmesi gerekiyor ama bunlar uygulanmıyor.

Bakın hasta tutuklular konusu da var cezaevleri çok felaket bir halde. Ramazan Sarıkaya 9 ay önce gözaltına alındı insanları gözaltına alıp tutuklayabilirsiniz evet ama hastalıkları o kişileri ölüme götürüyor ve siz de buna sessiz kalıyor ve onay veriyorsunuz ortada olanın adı cinayettir,bakın bu kişi ölüme doğru gidiyor son derece sıkıntılı bir hali var biz böyle bir çok vakayı anlattık ve sonra öldüklerini de size ilettik ve bunun hesabını sorduğumuz zaman da herhangi bir hesap vermek istemediler ama ben şahıs hayatını kaybetmeden bu tehlikeleri hatırlarıyorum bakın 9 ay önce gözaltına alınmış askerdeyken böbreğinin birisi alınmış bir şahıs diğeri %50 çalışıyor böbreğinin gözaltı ve tutuklulukta %35 e düşmüş düşünün tek böbreğiniz var ve çalışması % 35 e düşmüş doktor diyet uygulanması gerektiğine dair rapor vermiş ama cezaevinde herhangi bir diyet programı uygulanmıyor bu insan diyet uygulamazsa o böbreğini de kaybeder,bakın burada doktor raporları da var.İşte diyet uygulanmasına dair doktor raporları var ama adama diyet uygulanmıyor cezaevinde ve ölümü için her türlü ortam kolaylaştırılıyor.

Bakın nasıl olaylar oluyor yani ohal nasıl bir felaket yaşatıyor ailelere size bir örnek vereyim bana gelen bir ileti: En yakın en yakın arkadaşımın abisi %90 görme engelli diyor kişi , ihraç olup, 6,3 ceza aldı. Babası 1.5 yıl önce vefat etti. 27 yaş hanımına kanser teşhisi konulduktan 2 hafta sonra tutuklandı. Yani insanların bütün hayatını perişan ediyorsunuz ve bütün aile ya sıkıntı ya üzüntüden kanser oluyor ölüyor kalp krizleri geçiriyor işte size son bir dram yaşamış bir ailenin tablosunu okudum.

Yine biraz evvel bahsettiğimiz Melek Çetinkaya’Nın adalet yürüüşüne katılmak için Eskişehir’den gelen Yasin Arıcı Ankara’da Kazan’da yaşayan kız kardeşini 1 ve 5 yaşındaki yeğenlereni alıp Eskişehir’e gitmek istiyor,Pazar günü bu eyleme katıldığı için gözaltına alınıyor 1 ve 5 yaşındaki çocuklarla maalesef.

Bakın bu kişi de KHK’lı bir hanım çocukları var bir anne ve yine 4 aylık hamile ve hamileliği riskli durumda gözaltına alınıp tutuklandı bu kadında.Hergün hamile kadınların tutuklandığı bir ülke Türkiye ve biz itiraz ettik buna sosyal medyadan ve soru önergelerimizle çünkü yasalar çiğneniyor burada bu uygulamalarla dünkü yapılan mahkemede sanırım tahliye olmuş bu da sevindirici bir karar olması gereken yapılmış bunu da size iletmiş olalım.

Bakın bir büyük dram yaşanıyor,inanılmaz vahşice bir uygulama yaşanıyor Elbistan HDP ilçe yöneticimiz Elif Kısa annemiz 65 yaşında bir kadın 2 tane engelli çocuğu var Elif Kısa maalesef siyasi nedenlerle gözaltına alındı hukuksuz bir şekilde tutuklandı çünkü gerçekten tutuklama gerekçeleri yoktu ortada 2 tane engelli çocuğuna bakın yurtdışına çıkma ihtimali olmayan çünkü o çocukların bakımı için hayatını ortaya koymuş bir anne bu kişi ama tutuklanarak yargılanma tercih edildi zalimce ve ardından bakın bununla da kalmadılar Elif Kısa’nın 2 oğlundan 1’isi 2 aya yakın feryad ediyor annemi bırakın çünkü evdeki %100 zihinsel engelli abim çok zor durumda ona bu durumu anlatamıyoruz tutuksuz yargılayın diyor kimse onu dinlemiyor artı bununla da kalmadılar anneyi serbest bırakmadılar ve bakın şu kararla yani bunlar zalimliğin zirve noktaları bakın engellinin annesi tutuklandığı için engellinin bakım aylığını kestiler %100 engelli bu kişi 40 yaşlarında bir kişi annesi onun altını bağlıyor yemeğini yediriyor düşünün böyle bir engelli çocuğunuz var ve anneyi cezaevine atmakla kalmıyorsunuz bir de o çocuğun bakım aylığını kesiyorsunuz yani bunlar gerçekten zalimliğin zirve noktaları biz bunu ohal dönemince çok rastladık bu tür vakaları KHK’lının yakını diye bakım aylığı kesilen çok vaka oldu kimisinde çocuklarının bakım aylığı kesildi kimisinde kayınvalidenin hepsi bilgi belgeli elimizde ve en son vaka da bu hiçbir gerekçe yok yani düşünün anneniz cezaevine girdi diye sizin hakkınız gaspediliyor böylesine bir zalimlik maalesef Türkiye işte o yüzden OHAl zalimliğini zulmünü yaşıyor. Bakın size bazı örnekler okuyayım.

Bana 17 yaşında bir genç mektup yollamış. 17 yaşında hasta bir gencim hastalığım var, 3 kardeşiz.Babamız 33 annemiz 16 aydır cezaevinde. Avukatımız önce babanın daha sonra annenin hükmünü yatması gerektiğini söyledi lakin hakim adalet beklemez dedi ve bizi yetim öksüz bıraktı,en azından annemize ihtiyacımız var. Düşünün 3 kardeş anne baba tutuklanmış avukat diyor ki en azından birisi hani cezaevine konsun öbürü elektronik kelepçeyle evde cezasını çekebilir çocukların başında dursun hakim bu zalimce tavrı ve kararından sonra da adalet beklemez diyor ne adaleti beklemesi senin kararında adalet mi var hukuk mu var? Yani insanları böyle engelli çocukların annesini alenen cezalandırmak,bakım aylıklarını kesmek,çocuların anne babasını zulmen içeri atmak buralarda adalet mi var Allah aşkına adalet beklemez.

Bakın yine çok vahim bir vaka anne baba tutuklu.Emir Özdemir Keskin cezaevi’nden bize durumun anlatmış. Bizde milletvekili olarak milletimizin durumunu sizlere anlatıyoruz. Ben ve eşim, tutuklu diyor Emir Özdemir,3 çocuğum da farklı illerdeyiz düşünün bütün aile farklı illerde farklı cezaevlerinde dağılmış bir durumda.Çocuklar ben, ziyaretlerde, telefon görüşmelerinde çok zordayız. Ailemiz paramparça diyor Emir hanım,bir de eşim bunca stresten sonra,aylarca sevk gecikmesi sonrası gencecik yaşta kanser olduğu ortaya çıktı. Evet Emir Özdemir’in eşi Abdulazim Özdemir bir öğretmen aylardır hasta sevk gecikmesi yaşadı ve bu insan sevk gecikmesi sonrası kanser hastalığı ilerledi en sonunda hastaneye gitti kanser olduğu ortaya çıktı artık herşey için çok geçti 4. Evre kanser olduğu ortaya çıktı ve halen tahliye edilmiyor arkadaşlar,ya böyle bir şey olabilir mi? 4. Evre kanser olmuşsunuz eşiniz çoluk çocuğunuz perişan bir durumda cezaevindesiniz ve siz hala tahliye edilmiyorsunuz,zaten hastalığınızda son aşama da ölüme adım adım yaklaşıyorsunuz ve halen tahliye için bir girişim yapılmıyor çünkü bir düşman hukuku uygulanıyor,Abdulazim Özdemir şuanda halen cezaevinde ve koğuştan da alınıp tek kişilik bir hücreye koyulduğunu duyuyoruz ve bu kişinin hali bu şekilde halen devam ediyor sanırım tabutla tahliye olacak çünkü insafsız bir bakış açısıyla bu kişiye halen tahliye verilmiyor.

Bakın Sena Aktaş o da bir anne ve yine Sena Aktaş bir Ohal mağduru olarak Bursa’da gözaltına alınıp maalesef tutuklandı böyle çoluk çocuk son derece mağdur kızı Azra 8 yaşında ortada kaldı bu çocukların dramları devam ediyor.

Bakın bir başka ailenin dramı bu da çok üzücü bir şey.Nazlı Fuat Çatpınar çiftinin 3 tane çocuğu anne bir cezaevinde baba bir cezaevinde bu 3 tane küçücük yavru maalesef büyük annenin yanında bazen gidip annenin yanında kalıyorlar tüm aile cezaevinde olmuş oluyor aylardır bu çocukların çilesi devam ediyor bazen tüm aile cezaevinde bazen babaanne yanında çocuklar ve bu çocuklar anne babasız boynu bükük bir şekilde kalıyor bu 3 çocuk cezaevlerindeki anne kadın çocuk dramlarının son örneklerinden birisi ve büyük annenin sözünü aktarayım size diyor ki: “Torunlarımla bu ayki açık görüşten boynumuz bükük döndük. Gelinim Nazlı Çatpınar ve oğlum Fuat Alperen Çatpınar,10 aydır Düzce Çilimli Cezaevi’nde tutuklu. Kuzularımın anne ve babalarına ihtiyaçları var. Oğlum ve gelinimin serbest bırakılmalarını istiyorum.”diyor bu çocukların babaannesi bunları söylüyor ve insafa davet ediyor yargıçları adalete davet ediyor.

Yine bakın Ömer ve Kerime Özaydoğdu. Ögretmen ve ev hanımı çift. Bugün Afyon’da savcılığa sonrasında mahkemeye çıkarılmışlar ve bu çocukların sanırım anneleri serbest bırakıldı ama büyük stresler yaşadılar yaşanan bir hadiseydi.

Yine Nazire Yıldız Tarsus ‘da gozaltina alındı bu çocuklar kimsesiz kaldı ve bizde bu konunun üzerine gittik bu çocukların annesi de sonunda tutukluluk sonrası serbest bırakıldı Allah’a şükrediyoruz bunlar da verebildiğimiz iyi haberler arasında.

Ama cezaevlerinde ihlaller bitmiyor ve kalabalık bitmiyor koğuşlar iki üç kat doldurulmuş durumda ve cezaevlerinde uyuz hastalığı verem hastalığı yaygın bir şekilde devam ediyor.

Bakın Silivri L Tipi 1 No’lu’da yaklaşık 3 haftadır uyuz salgını var ve biz bu vakaları F 4 ve F 5 koğuşlarında ilaçlama yapılmamış mahkumlar hijyenik bir ortamda değil koğuşlar 45 kişi düşünün gayri insani bir ortam.

Biz bunu geçtiğimiz günlerde Burdur 58. Piyade Alayı için de söyledik 20 kişilik yerlere 48 kişi bedelli asker olarak doldurursanız kısa sürede büyük paralar kazanmak için alelacele insanlara askerlere askere doldurursanız oralarda uyuz verem vakaları başlar su yetmez sıcak su gelmez iaşe gelmez perişan edersiniz güya bu çocuklar peygamber ocağı diye askere gidiyor ama maalesef hastalıkla uyuzla veremle griple oralardan dönüyorlar.

Bakın cezaevi ziyaretlerinde görevlilere o kadar maalesef keyfi davranıyor ki kadınlar utanç içince kalıyorlar Kahramanmaraş E tipi Cezaevi’nde kandılara arama yaparken bir kadın bunu bize yazmış çok utanarak söylüyorum diyor kişi pedlerimizi açıp bakıyorlar haya ediyoŕuz.Üst iç çamaşırımızı kontrolu utanarak yapıyoruz ancak diğeri çok onur kırıcı utanıyoruz artık diyor.

Eskişehir L Cezaevi’nde “OHAL uygulamasında bile böyle onur kırıcı hareketler sergilenmemesine rağmen cezaevi açıldığından beri sadece 1 kere avluda kameralar önünde saç kesimi yapıldı. (Tesettürlü 12 tutuklu bulunmakta).Bu yüzden çoğunluğu bu imkandan yararlanamadı.” Herkesin ortasında başörtülü kadına diyorsun ki senin saçına ancak burada berber hizmet verebilecek ve bu insanlarda saçlarını kestirmiyor. Yani bu kadarcık bir hassasiyete bile dikkat edilmeyen cezaevleri var maalesef.

Van Yüksek Güvenlikli de Yeni Yaşam,Yeni Asya hakkında toplatma kararı olmaksızın yasaklamalara 22.10.2019 tarihinde yer alan bir haber üzerine Birgün gazetesi de eklenmiş bunu bize Van Yüksek Güvenlikli’den yazan Mecit ŞAHİNKAYA söylüyor cezaevlerinde keyfi bir şekilde toplatma kararı olamayan gazetelerin içeri alınmaması uygulaması var Yeni Yaşam,Yeni Asya bundan çok nasiplerniyor bazen de Birgün bundan nasipleniyor.

Kitaplar Cezaevi’ne giremiyor düşünün kişinin kitabı KHK’lı olduğu için cezaevine sokulmamış Van Yüksek Güvenlikli’de Akil Nergül’ gelen Süreyya Karacabey’in “Gündelik hayata direnmek” kitabı yasaklanmış,toplatma kararı da yoktu. İnfaz hakimliği “kitapta sakınca yok.” kararına savcılık direndi ve Ağır Ceza Mahkemesi yasağı onadı. Evet toplatma kararı da yok bakın İnfaz Hakimliği ya burada bir şey yok kitapta sakınca yok diyor ama birileri bir eller devreye giriyor ve savcılık direniyor Ağır Ceza Mahkemesi’de onuyor.

Düzce Çilimli Cezaevi’nden de çok şikayet alıyoruz düşünün Düzce yağışlı bir yer ve çatıların aktığı rutubetin yoğun yaşandığı havaların soğuk olduğu ve koğuşlarda salgın yaşandığı çünkü istihap haddinin üstünde tutuklu olduğu söyleniyor ceza üstüne eza yaşatılıyor.

Gaziantep L Tipi Koğuşu’dna 25 kişi normalin 2 kat üstünde kalıyor. Sıcak su yetersiz ve gerekli temizlikler yapılamıyor. Kişi diyor ki: “ Eşimle beraber 15 aylık kızımda orada kalıyor hasta olacak diye hergün düşünüyorum endişe içindeyim.”

Yine Hak insiyatifi ve MAZLUMDER’in de raporladığı Silivri 4 No’lu da İbrahim Gürgöz ve 3 arkadaşını İnfaz Koruma Memurları ve robocoplarca darp edilmesiyle ilgili idari bir işlem yapılmadığını öğreniyoruz,mahpuslar bu idari işlem yapılmadığı gibi farklı cezaevlerine sürülerek aileleri de cezalandırılıyor aileleri işte kalkıp Van’dan İstanbul’a geliyor ve siz evini orada kurmuş olan bir anne ve çocuklarının tutuklu eşini alıp başka cezaevine sürüyorsunuz yani tutuklunun eşini de cezalandırıyorsunuz çocuklarını da cezalandırmış oluyorsunuz çünkü insanlar yollarda perişan oluyorlar ve bu darp hadisesi maalesef araştırılmış değil.

Yine başka bir anne baba tutukluluk diyor ki: “ Emir Özdemir ben ve eşim tutukluyuz ve çocuklar farklı illerde ve çok zorlanıyoruz.” diyor.

Yine hocam Vakıfbank kredi başvuruma cevabı bakın bankalar son zamanlarda bizim çok gündemimiz de çünkü Ohal mağduru KHK mağduru insanlar çok keyfi uygulamalar yapıyor hesap açmıyor kredi vermiyor hatta aidat borcunu bile kabul etmiyor düşünün size para yatıracak kişi mağdur sen yasaklı TC var sen yasaklı kişisin sakıncalı kişisin o yüzden biz senden para bile almayız diyor düşünün bir çok bankadan böyle başvurular aldım maalesef bunlar devam ediyor evet.

Aksigorta mesela şu gördüğünüz bakın Aksigorta hala cevap vermedi onu bekliyoruz.Doğa sigorta yaptığı yanlışından vazgeçmişti pert olan aracın parasını ödememek yönünde bir yönelişi vardı bizim çalışmalarımız sonrasında ödemek zorunda kalmıştı.Şimdi de Aksigorta bakın mağdur kişiye bir mesaj yollamış diyor ki mağdur kişi : “’Park halindeyken aracıma vurmuslardı,karş taraf %100 suçluydu. Ancak OHAL kapsamında soruşturma geçirdiğim için karşı tarafın sigortası ödeme yapmadı. Çok uğraştım ama sonuç alamadım,yazılı evrak istedim,sadece mesaj gönderdi.” Mesajda da işte Ohal dolayısıyla veremeyiz diye cümleler var.

Yine bakın Yalova Çiftlikköy İş bankasından kişi hesap açmak istemiş. Açmamışlar biz devreye girdik ve konu hakkında işlem yapacağımız söyledik İş bankası yetkilileri hesap açmak zorunda kaldılar. Garanti Bankası’da böyle bir özür dileyerek mağdurdan hesap açma işlemini yapmıştı biz şunu söylüyoruz bire bir bir çok bankanın bu ihlalleriyle uğraşıyoruz ama bankaların ayağını denk alması gerektiğini ve bu hukuksuzluklardan artık çekilmeleri gerektiğini söylüyoruz buradan çünkü biz bunların peşini bırakmayacağız ve bu hukuksuz işlemleri yapan bankaları ifşa edeceğiz buradan.

En son TEB Bankası işte apartman aidatı yatırmaya giden kişiye sen KHK’lısın yasaklı listedesin senin aidat paranı bize yatırmanı kabul etmiyoruz dediler ve daha sonra geri adım atıp tamam kabul ediyoruz sana hesap da açalım dediler işte bakın böyle bu kadar keyfilik ortamıdır OHAl ortamı yani kafası esmiş aidat yatırmayı bile kabul etmiyor ama bir baskı gelince ve hukuk hatırlatılınca e tamam diyor yani bu olay işte ohal dediğimiz skandal durum budur arkadaşlar isteyen istediğini yapar OHAl’de.

Evet geçtiğimiz günlerde yine keyfi gerekçelerle Şırnak Milletvekilimiz Nuran İmir’in Annesi gözaltına alınmıştı bir bakın o da yaşlı başlı bir anne Nuran İmir milletvekilimiz annesi yurtdışından gelmiş hemen gözaltına alınıyor nedir gerekçelere bakıyoruz hiç ortada ipe sapa gelir bir gerekçe yok zaten Türkiye’de gerekçe olmasına gerek yok yani birisi sizi mimledi mi tamam din adamları yaşlı kadınlar hamile çocuklu anneler gayet keyfi gerekçelerle hergün gözaltına alınıyor. Kadriye İmir Nuran İmir vekilimizin annesi arama kararı var denilerek hukuksuzca gözaltına alındı yani bunları insanları mağdur etmeden yapabilirsiniz. Türkiye’ye defalarca gelip giden annem’e daha önce hiç bir bilgilendirme ve ne bize ne kendisine yapılmamış,şu an keyfi bir şekilde gözaltında. Bakın şuan düşünün sizin hakkınızda bir işlem olduğu yönünde hiçbir bilgi verilmiyor ve aniden gözaltına alınabiliyorsunuz birisinin kafasına esmiş bir işlem uygulayıveriyor.

Ve yine bugünlerde işyeri hekimliği nedeniyle mağdur olan doktor çok oluyor bir ara bu konuda ki hukuksuzluklara bir son verilmişti biraz geri adım atılmıştı şimdi düşünün tutukluluk geçirmişsiniz cezanız kesinleşmemiş veya ceza almamışsınız zamanında tutukluluk geçirdin diye kazandığınız işyeri hekimliği belgesini size vermiyorlar. Biz bunu çok yaşadık yüzlerce binlerce kişiye bunları yaptılar sonra geri adım attılar şimdi yine yapıyorlar yani ortada maalesef hukukun zerresi yok ve bu işlemler yoğun bir şekilde bana geliyor. Bakın Ohal mağduru KHK’lılar bu Ohal komisyonunun zalimce uygulamalarından dolayı sosyal hayatta neler yaşıyor,bize bir mesaj gönderen KHK’lı baba ne diyor babalar çok iyi dinlesin diyor ki : “KHK’lıyım,4.5yaşubda kızım var ve onu çarsının içindeki parka götüremiyorum, kızım bana “Baba biliyorum paran yok ama sen beni parka götür valla çarşıda senden bir şey istemeyeceğim,canım cips ve dondurma çekiyor ama senden istemeyeceğim,ne olur beni parka götür baba.” diyor,baba diyor ki : “ Bu sözleri duyan bir baba olarak ben adeta öldüğümü hissettim zaten hepimiz bunları hissederiz çocuğumuz bize bunları dese.”

Bakın yine bir başka sayın vekilim diyor geçen gün başvurduğum işyerine ihraç olduğumu söylememiştim işe başladım işkur aramış başvurduğum işyerini biz bu kişinin başvurusunu kabul etmiyoruz,işyerleri işkur üzerinden çalıştırıyor ya KHK’lı olduğu için İşkur demişki biz bu kişiyi kabul etmiyoruz ve işyeri aradı sizinle çalışamayız seni işten çıkarıyoruz diyor. zor bela bir iş bulmuş düşünün asgari ücretle bulmuştur ve şu işkur zulmüne bakın ve şimdi bu işkur denen kurum maalesef bunlar yasal zırhlara da kavuşturulmuş durumda.

Yine Himmet Çayır %57 Engelli bir KHK’lı ileri derecede şeker hastası. 3 çocuk babası.Günde 4 kere insülin vurulmakta. 3 yıl yargılandım,beraat ettim,neden bizleri göreve döndürmüyorlar diyor. Yani düşünün insanlar beraat ediyor perişan durumda hasta durumda ama zalimce bekletiliyorlar veya ret veriliyorlar.

Bakın mesela şurada ilginç bir şey var kişi ihraç edilmiş 701 KHK ile çok da başarılı birisiymiş öncesinde üstün hizmet ödülü almak ihraç gerekçesinde diyor ki öncesinde üstün hizmet ödülü aldı işte Fetö’nün hakim olduğu zamanda üstün hizmet ödülü aldı ve işte muhtemelen bu adamda fetöcüdür falan gibi bir mantık yürütmüş ve Ohal komisyonu ret kararı vermiş yani düşünün devlet bir zaman gelip üstün hizmet ödülü verip bir zaman kafasına esiyor yok o dönem şucular bucular hakimdi üstün hizmet ödülü aldığın için komisyon olarak sana ret kararı veriyoruz diyor,işte yani gerçekten neresi doğru olduğu belli olmayan bir sistem içindeyiz.

Bakın bunlar da fişleme belgeleri kişi hakkında bir problem varsa mahkemeler karar verir ona göre devlet memuru olur veya olmaz ama her yerde şuanda fişlemeler yapılıyor hepimiz hakkında fişlemeler yapılmış durumda ve bu fişlemelere göre işe girip girmeyeceğiniz çocuğunuzun bir işe girip girmeyeceği hakkında kararlar veriliyor bu da mesela Hakkari’de Özel eğitim çalışanlarına gönderilmiş önceden çalıştığınız yerleri de yazın diyor ya sanane yani önceden çalıştığı yerler önceden çalıştığı yere göre mi bu insanı işe alacaksın. Çalışmasına karar vereceksin.

Yine bakın zulüm hristiyan din adamlarına da ilerlerdi. Süryani din adamı Aho BİLEÇEN tutuklandı. İki Süryani köy ve manastırına jandarma tarafından baskın düzenlendi rahip Aho BİLEÇEN tutuklandı daha sonra serbest bırakıldı ama artık bu haksızlıkların dini mabetlere de yayıldığını görüyoruz.

Polisin keyfi uygulamaları heryerde bakın Gazi Mahallesi’nde son iki ay içinde 6 kişiye benzer darplar yapıldı. Kişilerin darp görüntüleri. Çenesi ve beli kırılan insanlar var. Biz hukuksuzca uygulamalar darplar kimden gelirse kime yapılırsa yapılsın karşısında duran insanlarız bu da bakın mesela KHK’lı kişi gemi adamı kursuna gitmiş biliyorsunuz gemi adamlığı sertifikası vardır sınavı da kazanmış belgesi verilmiyor neden mi KHK’lı olduğunuz için size belgeyi veremeyiz diyor ya düşünün ya bunlar nasıl Nazi uygulamaları giriyorsunuz bir sınavı kazanıyorusunuz sen diyor ki kamudan ihraç edilenlerin gemi adamı cüzdanı alma talepleri olumsuz değerlendirilmektedir. Alın bakın Türkiye.gov.tr sonuç böyle geliyor siz aylarca oturup bir imtihana çalışıyorsunuz kazanıyorsunuz öncesinde de size böyle bir şey söylenmiyor vay efendim sen KHK ile ihraç edilmişsin.

 Bakın işkur’un düzenlemiş olduğu işbaşı eğitim programıyla devlet 1 kişinin SSK ve masraflarını karşılıyor ama müracaat ettiğim de emniyetten firma hakkında güvenlik soruşturması istediklerini söylüyorlar.

Yine bakın Nazan Bozkurt’un başına gelenler. Bunu yakından önceden de size göstermiştim Nazan Bozkurt KHK’lı bir kişi Yüksel Caddesi’nde her gün eylem yapıyor sabah akşam ve hep polis tarafından darp ediliyor bir darp edildiğinde polisin bir yumruğuyla göz altı zigomatik kemiği kırılmıştı ve bu hale getirilmişti Nazan’ın kör olma durumu vardı bunun için kırılan kemiğinin yerine ameliyatla yapay kemik konuldu suç duyurusu sonucu savcı ne dedi biliyor musunuz ? Polis görevini yapmıştır yani polis görevini yapmıştır denmiş sonra takipsizlik verilmiş buna yapılan itiraz da şahıs direnirken kendi kendini yaralamıştır diye Sulh Ceza Hakimliği’nce reddedilmiş şahıs direnirken kendi kendini yaralamış diye yani düşünün habire bir de gerekçelerde değişiyor mahkemelerde bakın hiçkimse ama polisin attığı yumruktan falan bahsetmiyor en son aşama olarak anayasa mahkemesi’ne başvuran Nazan Bozkurt’a da iddialarınız dayanaktan yoksun cevabı verilmiş ve işin üstü örtülmeye çalışılmış. Biz mahkemelerdeki bu siyasallaşmış yargı kararları olmasına rağmen kamu vicdanının bu kararları kabul etmediğini etmeyeceğini biliyoruz ve o yüzden sizlere tekrar hatırlatıyoruz.

Evet Gülistan Doku ile ilgili bir gündem olmuştu intihar mı etti? Nehir de cesedi niye halen bulunamıyor bu da önemli bir soruydu ve halen Gülistan Doku isimli öğrenciye ne olduğu konusunda net bir tespit yok.

Son olarak Yusuf Bilge Tunç 160 günü buldu neredeyse Ankara’da kaçırılmış bir kişi resmi görevliler emniyet içişleri savcılık hiçbir açıklama yapmıyor ve bu kişi böylesine garip bir ortamda hayatı hakkında 5.5 aydır bilgi alınamayan bir kişi olarak maalesef kayıtlara geçmiş oluyor bunu tekrar hatırlatıyoruz herkes unutsa da biz tekrar hatırlatmaya devam edeceğiz değerli arkadaşlar.

YouTube

Yorumlar