Gündemimizde yine önemli maddeler var hem gündem hem de cezaevleri ile ilgili açıklamalarımız olacak . çok önemli bir gündem var açlık grevleriyle ilgili oldukça önemli bir sıkıntı var Hakkari Milletvekilimiz Leyla Güven’in 170 gündür devam ettirdiği açlık grevine cezaevinde ki 3000’e yakın mahkumda katılmış durumda hem yurtiçinde hem yurtdışında bir çok kişinin katılımıyla binlerce kişi İmralı’da ki tecrite karşı bir protesto yapıyor ve tecritin bitmesi ve barışın önünün açılması için gayret sarfediyor oldukça kritik günlere gelmiş durumdayız biz dün demokratik islam kongresi toplantısı dolayısıyla Diyarbakır’a gittik bazı milletvekillerimizle beraber ve orada diğer milletvekillerimizin katılımıyla Türkiye’nin dört bir tarafından  gelen STK temsilcileri,Din adamları ile birlikte konuya bir çözüm bulmaya çalıştık ve sonunda tüm Türkiye’ye ve tüm Dünya’ya yaptığımız bir çağrı var Müslüman,Hristiyan,Yahudi ve Ateist olan herkesin hayali bir çağrımız var bu insani drama sıkıntıya yönelik mutlak surette bir çözüm bulunması için tüm insanlığın el ele vermesi ve bu konunun vicdani bir çözüm bulunması gerekir.Açlık grevlerine açlık grevleri için vicdani çözüm insiyatifini verdiğimiz insiyatif ile tüm türkiye de ki ve dünyada ki tüm mezhebi temsilciliklere resmi olarak da başvurarak Türkiye’de devam eden ve binlerce kişinin devam ettirdiği açlık grevlerine bir çözüm bulunması için gayret sarfetmelerini istiyeceğiz böyle bir gayretimiz olacak bunu da buradan tüm Türkiye kamuoyuna duyurmuş olalım.bu mesele insani bir mesele insanlar hayatlarını kaybedebilir  ölümle yüz yüzeler Leyla Güven 170 gündür açlık grevinde.ve binlerce kişi de son derece zayıflamış oldukça zor anlar yaşayan insanlar durumundalar. Mutlak surette iktidarın bu konuda adım atması gerekir.Adım atmadığı için de bizlerde bu sorunun çözülmesi için tüm sivil toplumu göreve davet ediyoruz tüm hangi dinden olursa olsun tüm din mensuplarına tüm din otoriterlerine tüm din merkezlerine bu konuda adım atmaya davet ediyoruz ve tecritin bitmesi açlık grevlerinin bitmesi çağrısını yapıyoruz.

Değerli arkadaşlar geçtiğimiz hafta yine önemli olaylar vardı. Ohal KHK’sı ile kapatılan Çağdaş Hukukçular Derneği üyesi 18 avukata 159 yıl 1 ay 30 gün hapis cezası verilmişti ve  gerekçeli kararı açıklandı. Bu gerekçeli kararlarda biz maalesef mahkum edilen avukatların sadece ve sadece avukatlık yaptığı için mahkum edildiklerini görüyoruz. İnanılmaz bir olay. Türkiye’de avukatlık hakkı savunma hakkı maalesef bu denli baskı altında  gerçekten gerekçeli karara baktığımız zaman işte Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın avukatlığını yapmak gibi veya farklı kişilerin avukatlığını yapmak gibi suçlamalar yöneltilerek avukatlık sanki bir suçmuş gibi gösterilmeye çalışıldı.inanılmaz bir olaydı müvekkilleriyle yaptığı görüşmeler de Terör Örgütüyle bağlantılı olduğuna dair suçlamalarla karşılaştı bunlar da kabul edilecek hadiseler değil şiddetle protesto ediyorum.

Yine her hafta söylediğimiz gibi Türkiye’de 6 kişi kaçırılmış durumda halen ne Cumhurbaşkanlığı makamı ne İçişleri Bakanlığı herhangi bir açıklama yapmıyor ve kaçırılanların aileleri sıkıntı üzüntü yaşıyor stres içindeler ve hiçbir yetkili kaçırılanlarla ilgili hiçbir açıklama yapmıyor biz ama bunu tüm kamuoyuna tekrar duyuruyoruz bu bizim için bir insanın hayatı bizim için çok önemli.Tüm insanların hayatı bizim için çok önemli hangi ideoloijiden hangi kimlikten olursa olsun tüm insanların hayatı son derece önemli. Cezaevinde açlık grevi yapan insanların da kaçırılan insanların da hayatı son derece önemli bizim için.Bir insan hakları savunucusu ve milletvekili olarak  bunları son derece önemli buluyorum ve her hafta gündem ediyorum.Yine gündem edeceğiz hiç bıkmayacağız bulunana kadar gündem edeceğiz.

Salim Zeybek kaçırıldı 65 gündür nerede olduğu bilinmiyor hiçbir kimse açıklama yapmıyor.

Mustafa Yılmaz 67 gündür Ankara’da kaçırıldı ve hiçbir açıklama yapılmıyor.

Erkan Irmak 69 gündür kaçırıldı.İstanbul’da evinin önünde kaçırıldı siyah bir Transporter’a binerek kaçırıldı ve hiçbir açıklama yapılmıyor.İstanbul polisi tarafından veyahut İçişleri Bakanlığı tarafından.

Yasin Ugan 73 gündür Ankara’da Çamlık mahallesinde kaçırıldı ne Ankara Emniyeti ne İçişleri Bakanlığı hiçbir açıklama yapmıyor.Nerede bu insanlar tüm yetkililelere soruyorum ama kaç haftadır cevap alamıyorum. Biz cevap alamasak da bu kişiler hakkında AİHM Özgür Kaya ve Erkan Irmak hakkında cevap verdi AİHM ve dedi ki: Türk yetkililer doğru dürüst bir araştırma belli ki yapmamış,TÜrkiye yetkililerinden kaçırılanlar için ayrıntılı bir açıklama istedi.Bu da TÜrkiye için büyük bir mahcubiyettir değerli arkadaşlar.Özgür kaya da 73 gündür ankara da kaçırıldı polis hiçbir açıklama yapmadı.Aihm’ e ailesi başvurdu AİHM Türkiye yetkililerinden soruyor neden hiçbir araştırma yapmadınız diye soruyor bu da bu ülke için bir utançtır değerli arakadaşlar.

Ve en uzun süredir kaçırılan kişi Gökhan Türkmen 78 gündür adeta üçüncü ayına giriyoruz. Antalya dakaçırıldı ne Antalya Emniyeti ne İçişleri Bakanlığı hiçbir açıklama yapmıyor.

Biz bunları çok önemli buluyoruz.6 insanın hayatı son derece önemlidir eşleri ve çocukları büyük bir üzüntüyle stresle günlerdir bekliyor ve onlar için her dakika saatler günler kadar uzun geçiyor bunları çok iyi biliyoruz ve mutlak surette  bir çözüm bulunması gerektiğini söylüyoruz.

Değerli arkadaşlar cezaevlerinde de durum kötü tecrite karşı açlık grevinde olan insanlar son derece zor durumdalar bakın mesela bir örnek vereceğim size.132 gündür açlık grevinde olan Yasin Güngör’ün görüşüne giden kardeşi Zeki güngör Ağabeyinin 43 kilo’ya düştüğünü söyledi.Bakın 43 kiloya düşmüş ve bu esnada gardiyanların sözlü ve fiziki saldırılarına maruz kalıyormuş.gardiyanların koğuşlara girerek daha ölmediniz mi sizin ölünüz buradan çıkacak gibi söylemlerde bulunduğunu ifade etmiş Güngör. Yine gardiyanların sabah koğuşlara girip açlık grevinde olan ama fiziken yeterli güce sahip olmayan arkadaşların kafalarına vurup kulaklarını çekip onlara yönelik rencide edici sözler kullanıyormuş.Tutuklular bu gardiyanlar hakkında defalarca suç duyurusunda bulunmasına rağmen herhangi bir gelişme yaşanmamış diyor.

Bakın hem açlık grevinde hem gardiyanların fiziksel şiddetine maruz kalıyorlar,bunları da Adalet Bakanlığı yetkililerine buradan bildiriyoruz ve bunların kabul edilemez olduğunu tekrar söylüyoruz.

Cezaevleri ile ilgili gündemimize devam ediyoruz  çünkü Türkiye cezaevlerin de çok büyük sıkıntılar var. Yüzlerce cezaevlerinden şikayet alıyoruz bir TBMM İHİK üyesi olarak ve bunları burada gündem ediyorum etmek zorundayım çünkü komisyon çalışmıyor adı İnsan hakları ama yaptığı maalesef ona uygun değil aylardır cezaevi incelemeleri gözlemleri yapmıyor buradan tekrar milletime İHİK başkanını şikayet ediyorum.

Tekirdağ 2 ‘No’lu F tipinde ne oluyor ? Sol mahkumlar yanına sağ mahkumları koymuşlar. Bu da olacak bir şey değil.Adalet Bakanlığı’na hatırlatıyorum bun nasıl yaparsınız kabul edilebilecek bir şey değil.Yine bakın bazı Cezaevlerinden örnekler veriyorum.

Giresun Cezaevinde Fatma-Önder Bilge çiftinin en küçüğü 8 yaşında üç çocuğu var ve ikisi de tutuklu çocuklara dedeleri bakıyor.Fatma Bilge 1.5 yıldan fazla cezaevinde son derece zor durumda olan bir aile baba 2 yıldan fazla cezaevinden ve  üç tane çocuk yaşlı dedeleri tarafından bakılmaya çalışılıyor. Bir aile dramı anne baba tutuklulukla çok vahim gerçekten.

Mesela Necla Toker Halil Toker çifti ayrı cezaevlerinde kalıyorlar ve çocukları var 11 yaşında kız 15 yaşında erkek çocuklar hem annesiz hem babasız kalmış durumda Necla Toker ve Halil Toker’in çocukları. Necla Toker’in çocuklarıyla beraber fotoğrafını görüyorsunuz çocuklar ortalıkta kalmış durumda anne baba tutuklular bir vahamet olarak devam ediyor. Bakın anne baba tutukluluklarla ilgili size bir fotoğraf gösteriyorum işte çocuklar bu halde annelerinin babalarının resimlerini çiziyor ve onların elini tutmaya çalışıyor. Işte görüyorsunuz bu fotoğrafa bakıp da vicdanı sızlamayan birisi var mıdır diye soruyorum anneler babalar tutuklu ve çocuklar onlardan ayrı ve büyük bir Türkiye’de dram yaşanıyor bunu da herkesin bilmesi lazım. Bakın 743 bebek Kasım verilerine göre cezaevinde şuanda aradan 6 ay geçti 800e yakın bebek cezaevlerinde büyüyor. Bu kabul edilecek bir durum değil bakın yine bir resim yapılmış cezaevlerinde kalan birileri tarafından çocuklar cezaevlerin de oyun oynayamıyorlar. Çocuklar cezaevlerinde uçurtmaları tel örgülere takılmasın diyoruz ve çocuklar uçurtmalarını bahçelerde uçurtsun çocuklar özgür olsun çocukların yeri değil cezaevleri diyoruz. Çocuğun ihtiyaçlarına göre bir yer değil,ve anne baba tutuklulukların ve cezaevlerindeki çocukların dramı bitsin diyoruz. Cezaevleri gerçekten çok kalabalık değerli arkadaşlar bakın size konya cezaevinden bir görüntü gösteriyoruz felakat bir görüntü tepe tepe insanlar yatıyor. Küçücük bir koğuşta 45 kişi kalıyor ve de bu koğuş 60 kişi olmuş. Içeri de fotoğraf çektime imkanı olmadığı için halin resmini yapmışlar 2. 3. Kata çıkan tavana bitişik olan ranzalar ve işte diyelim ki 10 kişilik tuvaletin 45 50 kişi kullanılması büyük sıkıntıları tekrar tekrar bizlere hatırlatıyor değerli arkadaşlar.

Bakın yine görüşlerde de çok sıkıntı oluyor. Giresun cezaevinden orası oldukça sorunlu  cezaevi açık görüş bittikten sonra üzülüp ağlayan aileler oldu bir tutuklu yakını. Eşim ve koğuş arkadaşları da onlara moral vermek için bir ilahi söylediler.Camın arkasından  giderken söylediler biz zaten duymadık sonradan ilahi okuduklarını öğrendim kendisinden.Gardiyanın biri şikayet etmiş mahkemeye çıktılar eşim dahil iki kişi bir ay telefon ve mektup yasağı aldı işin daha komiği diğer arkadaşlarının  iki kişinin ceza alıp diğer üç kişinin almamasını hiç anlamamışlar diyorlar.Görüşlerde insanları zayıf bulup çok büyük zulümler yapabiliyorlar işte buradaki hadise de olduğu gibi en ufak bir anlamsız gerekçeyle görüş hakkı kısıtlamaları yapılıyor çok yoğun bir şekilde şikayetler alıyoruz.

Samsun cezaevinden şikayetler aldık. Samsun cezaevinde eşinin 1 aydır fazla süredir doktora çıkarılmadığını söyleyen tutuklu yakını var cevap olarak da çok yoğunluk var denilmiş. Tabi tepe tepe insanları böyle cezaevine doldurursanız sağlık haklarını da tabi gasp etmiş olursunuz. Normalde tahliye olurken ödenmesi gereken yemek ücretinin daha ceza bitmeden istemişler günlük 7 lira borç 1600 lira imiş.

Kepsut Cezaevi’nde geçen hafta da söyledik fareler dolaşıyor ve insanlar yerlerde yatıyor çok kalabalık. Düşünün yerde yatıyorsunuz ve üzerinizden fareler geçiyor. Kepsut Cezaevinin hali bu Adalet Bakanlığı’na hatırlatıyoruz bu hali de maalesef düzeltmiyorlar. Kepsut Cezaevi’nde 21. Y.Y’da insanlar yerde yatıyor ve üzerlerinden fareler geçiyor.

Yine Kahramanmaraş’da Türkoğlu Cezaevi oldukça sıkıntılı bir cezaevi kaloriferlerin hiç yanmadığı suyun 3 4 günde bir verildiği oldukça soğuk ve perişan durumda olduğunu söylüyorlar tutukluların. Bu konuyu araştırmaları gerekiyor Adalet Bakanlığı yetkililerine tekrar buradan hatırlatıytoruz.

Silivri Cezaevinde yine biliyorsunuz tutuklu sayısı artınca iaşeler de yetmiyor. Silivri Cezaevi’nde bu sıkıntılar çok. Yemekler tek çeşide düşmüş ve aşırı derece de yağlı olduğundan kahvaltı da yok derece az olduğundan dolayı oldukça önemli besinsel eksiklik sıkıntıları var.

Gaziantep H tipi kapalı cezaevinde haftada 1 mahkumları çıkardıkları büyük bahçelere siyasi tutuklular çıkarılmamaktadır.Diğer tüm mahkumlar o haktan yararlanıyor fakat siyasi tutuklular faydalanamıyor. Küçük bahçelerden büyük bahçelere çıkmak mahkum için gerek psikolojik gerekse sağlık açısından çok önemli aslında ma burada da adli ve siyasi tutuklular arasında ayrımcılık yapılıyor.

Yİne çanakkale e tipi kapalı cezaevinde 6 kişilik yerde 13 kişi kalıyor.

Siirt E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu yönetimi tarafından koğuşlara günlük aşağı yukarı toplam 2 saat kadar su veriliyor. Bu da Siirt’in önemli sıkıntısı.

Sivas Cezaevi oradan da gelen oldukça sıkıntılar var ve hiçbir şekilde halini düzeltmiyor. Şikayetlere karşı gayriresmi tavırlar içine giriyor bu cezaevinin yönetimi Adalet Bakanlığı’na da tekrar hatırlatmış olayım.  8-10 kişilik koğuşlarda 27 kişi kalıyor. Ranzalar arasında boşluk yok mahremiyet kavramı yok sayılıyor.Bakın Konya cezaevi’nin örneğini vermiştim demek Sivasda da öyle.Yani ranzalar birbirine bitişik halde. Mahremiyet de ortadan kalkmış durumda düşünebiliyor musunuz? Aradan geçecek boşluk bile yok. Eskiden 2 ranzaya 3 yatak atılıyordu o en azından kalktı ama havasızlık ve hijyen sorunu var. Su kesintisi neredeyse her gün gece 2 saat bazen gündüz de kesiliyor. Sıcak su bir günde 30 dk bir gün 60 dk veriliyor 27 kişiye bu ancak veriliyor. Aramalarda ve sayımlarda psikolojik şiddet sayılabilecek muamele yapılıyor. Personelin eğitilmesi gerekiyor.Dilekçeler kayboluyor düşünün dilekçe veriyorsunuz cezaevi yönetimine dilekçe kayboluyor ve yanıt verilmiyor ve bu idarenin hoşuna gitmeyen dilekçeler bir anda buharlaşıp kayboluyor. Buna benzer taleplerde ısrar edince şöyle bir ithamla karşılaşılıyormuş. Örgütsel tutum sergiliyormuş denerek ‘denetimli serbestliğini yakarım ha’ deniliyormuş müdüriyet tarafından. Biz zaten buna da çok rastlıyoruz denetimli serbestlik  hakkı abuk subuk gerekçelerle cezaevi gözlem kurulları tarafından yakılabiliyor bu da cezaevinde kalan insanlar üzerindeki önemli bir şiddettir. 2018 yaz ayında bir gıda zehirlenmesi olmuş ama bu iftira denmiş yönetim tarafından adli tutuklularda hastalık belirince hasta olanların bilgisine başvurulmuş tedavi es geçilmiş.Kantin ürünleri her zaman düzenli temin edilmiyor.Örneğin son 2 haftadır tuvalet kağıdı yok. Yemekler çok kötü televizyon olarak en muhalif Fox tv’ye izin veriliyor Halk Tv vb yok en muhalif gazete olarak ancak sözcü ye izin varmış Taraf ve Yeniasya gazetesine izin verilmiyormuş.Diyor ki kişi hayvanlar için teşvik kredisine başvurduğunuzda devlet sizden hayvan başına 7 m2 alan şart koşarken mahkuma bunu çok görüyor. Evet gerçekten çok ilginç kıyaslama hayvan başına 7 m2 alan şart koşulurken insanlar için hal bu bakın konya cezaevinin hali bu hayvana bile yapılmayan muamelenin konya ve bir çok cezaevinin halini görüyoruz ve hala devam ediyor.

Bir kişi bu bahsettiğimiz koğuş için diyor ki 20 kişilik koğuşta bakın burası 20 kişilik koğuşmuş bir ara 65 kişi olduk tek tuvalet var diyor tek banyo var 24 saat boyunca wc kuyruğu var 20 kişilik yerde bir ara 65 kişi olmuşlar, kışın duvarları yemyeşil küfkarınca yuvası arı kovanı gibi içiçe üst üste yaşadık,hele ramazan ayı ççok zordu çok acı dolu çok kötü günler yaşadık diyor burayı anlatan eski bir tutuklu.

Yine başka bir başkası diyor ki : Ben çocuk felci olan biriyim iki ayağım belden aşağı tutumuyor. 11 kişilik koğuşta 28 kişiyle tekerlekli sandalye ile alafranga tuvalet yok 5.5 ay geçirdim bakın belden aşağısı tutmayan bir insana alaturka tuvalete mecbur tutuyorsunuz,5.5 ay kalıyor 11 kişilik yerde 28 kişi kalıyor,tam bir işkence yani başka bir şey değil engelli birisi için başka birisi değil. Tuvalete gitmemek için su ve yemek minimum tükettim ,tuvalete gitmemek için o eziyeti çekmemek için alabildiğine az yemek yemiş, mafsallarım hareketsizlikten iltihaplandı çok şükür canımı sağ olarak oradan canımı kurtardım diyor. Şuan da cezaevinden çıkmış çektiği çileyi bize böyle anlatıyor.

Aliağa yeni şakran da tek kişilik koğuşta kalanlar havalandırmaya sadece 1 saat çıkabiliyorlarmış.

Değerli arkadaşlar Türkiye Cezaevlerinde yüzlerce kişi tek kişilik hücrelerde kalıyor. Bu inanılmaz bir durum insan haklarına aykırı bir durum 24 saat boyunca aylarca tek başına kalıyorsunuz. Bir insan göremiyorsunuz işte belki günde 1 saat havalandırmaya çıkıyorsunuz.Bu kabul edilebilecek bir hal değil değerli arkadaşlar.

Yine Düzce Cezaevi’nde önceden de belirtmiştik,28 kişilik koğuşta 14 kişi kalıyor. Cezaevi yönetimine bu sorulduğunda hayır efendim orası 56 m2 diyor biz bunu araştırdık 56 m2 dedikleri yer 28 m2 insanların yattığı yer 28 m2 tuvalet ve banyonun olduğu yer bunu 56 m2 diye söylemek yanlış 28 m2 lik yerde 14 kişi kalamaz burası bir ahır değil değerli arkadaşlar.

Yine bir başkası Tarsus cezaevinde eşim tutuklu.20 Nisan  ve 21 Nisan boyunca cezaevi ile telefon yoluyla irtibat kurulamadı. Pazar günü tutukluların telefonla görüşme günü idi,sebebini bilmediğimiz bir nedenle tutuklular bu haklarını kullanamamışlar.Cezaevi yönetimi bu iletişim kopukluğunun ne kadar süreceği veya neden kaynaklandığı konusunda tutuklu yakınlarına hiçbir bilgilendirme yapmıyor.

Samsun cezaevi yine bu ara çok şikayet aldığımız bir cezaevi, iki haftadır kantinde ki ürünler kısıtlanmış ve en zaruri ihtiyaçlarını karşılayamayacak hale getirilmişler. Çamaşır yıkamak için detarjan dahi yok. Bu tür ezaları dile getirince içerdekilere yaptırımlar artıyor. İki haftadır içeridekilere yaptırımlar artıyor. İki haftadır kantinde pek çok ürün yok,en zaruri ihtiyaçlar bile karşılanmıyor,deterjan,tuvalet kağıdı,kahvaltılık,sabun yok kantinde  daha önce susuzluk gündeme geldiği için gardiyanlar kötü davranmaya başlamıştı. Cezaevi yönetimi ne kanun ne de meclisi tanımıyor. Lütfen içeride ki insanlar için dile getirir misiniz. Yakınları çok üzülüyor.Demiş tutuklu yakını bize bizde buradan görevimiz tabiki gündeme getireceğiz. Kimse böyle cezaevinde diye hak ihlali yapılmaya hak etmiş bir kişi değildir.ve Samsun cezaevinde yemeklerinde sorunlu olduğunu hatırlatalım.

Alanya Mahmutlar Kapalı Cezaevi’nde ne oluyor bunu da gündeme getirmek zorundayız ve Risale-i Nur kitapları Alanya Mahmutlar Kapalı Cezaevi’ne alınmıyor değerli arkadaşlar o kitaplarda  herhangi bir sıkıntı yok ama Risale-i Nur kitapları Alanya Mahmutlar Cezaevi’ne alınmıyor bu da olacak şey değil Adalet Bakanlığı’na buradan bildiriyorum bunlar keyfi uygulamalardır ve durdurulması gerekir.

Yine Şakran Cezaevi’nde ciddi  bir sıkıntılı kişi var. Fadime karyağdı 50 yaşının üstünde bir kadın hücreye atılmış ve hücrede yaşıyor 24 saat yalnız çeşitli hastalıkları olan birisi baş dönmeleri,vertiyo,hipertansiyonu eli ve ayağından ameliyat olması gereken bir takım hastalıkları olan bir kişi. Yalnızlıktan psikolojik sorunlar yaşıyor,yalnızlıktan geceleri uyuyamıyor ziyaretçileriyle görüştüğü zaman ziyaret süresi sürekli onun ağlamalarıyla geçiyor ve resmen keyfi bir cezalandırmaya tabi tutuluyor.Hiçbir insan böyle keyfi cezalandırmaya tabi tutulamaz,onu gereksiz ve keyfi bir şekilde koğuşundan alarak tek başına bir yerde yaşamaya bırakmak büyük bir zulümdür değerli arkadaşlar. Bu durumun bir an evvel bitmesi gerekir.

Bakın size bir fotoğraf göstereceğim uzun zamandır gündemim de olan biri Şerif Agu bu kişi oldukça ağır bir hasta karaciğer nakli olması gerekiyordu,ağır bir hastaydı ve halen tutukluydu.Karaciğer nakli ameliyatı oldu geçtiğimiz hafta ve çok ağır bir ameliyattır bu ardından tahliye edilmesi gerekirdi ameliyat sonrası enfeksiyon riski çok yüksektir,böyle kişiler için düşünün karaciğeriniz alınıyor başka bir karaciğer ve bağışıklık sistemini baskılayan ilaçlar veriliyor.Siz bu sırada bağışıklık sistemi açısından çok sorunlu olan bir cezaevindeyseniz yeni enfeksiyonlar kapabilirsiniz.Şerif Agu halen tutuklu inanılmaz bir şekilde,karaciğer nakli olmuş çok ağır bir hasta, enfeksiyonlarla maruz kalabilecek çok ciddi bir ameliyat geçirmiş bir insan maalesef halen tutuklu bunlar zulümdür değerli arkadaşlar başka bir şey değil,bunları mutlaka buradan hatırlatmak zorundayız.

Biz TBMM İHİK’a cezaevlerinin fazlalığını sorduk bize ilginç bir cevap verdiler. Bu cezaevlerindeki fazla kişilerin kısa vadede ortadan kaldırılması mümkün değil şeklinde bize cevap verdiler. Yetkililer de çaresizlik içinde bu konuda hani Adalet Bakanlığı böyle bir açıklama yapabilir.İHİK Adalet Bakanlığı yerine açıklama yapmış böyle bir şey olabilir mi değerli arkadaşlar?  Adalet Bakanlığı bu konuda açıklama yapmadı ondan bir açıklama beklenir İHİK bu konuyu sorgular çünkü onun adı İnsan Hakları komisyonudur ve İnsan haklarına aykırı fiiller konusunda devlet kurumlarından bilgi talep eder ve onların insan haklarına uygun hareketler yapmaya sevk eder görevi budur. Ama sanki  Bakanlıkmış gibi bize mazeret bildiriyor.

Bakın yine bir başka anneden örnek vereceğim.Vahide Devran Kütküt, anne baba tutuklu. 2 cocuk annesi,2017 Şubattan beri tutuklu. Tutuklandığında 6 aylık olan bebeği 3 yasında, anne babasını tanımıyor. Baba da tutuklu Kütküt, “İki çocuğumdan ayrıyım. 18 aylık çocuğum beni tanımıyor.hastalığım ilerliyor. Tarifi imkansız acılar içindeyim diyor. Düşünün anne baba tutuklu bir aileye ne yapmışsınız anne baba tutuklu çocuklar yanında değil,çocuk anneden babadan kopuyor ne annesini ne babasını tanıyor ve böyle bir çocuk büyüyor.

Beyza Demir önceden de çok gündeme getirdiğimiz bir kişiydi.  hamile tutukluydu, cezaevinde doğum yaptı.Şuan 80 günü aşmış bir tutuklu anne cezaevinde doğum yaptı. Uygunsuz ortamdan dolayı Bebek tükürük bezlerinden enfeksiyon geçirdi, kimse anlamadı çünkü,sağlık konusunda cezaevlerinde çok sıkıntı var,zaten ihlal yapılarak bu kadını hamilelik boyunca cezaevinde tuttunuz. Doğumu cezaevinde yaptırdınız,doğum sonrasında da cezaevindeydi ve ardından bebek enfeksiyon kaptı anlaşılamadı çünkü sağlık hizmetleri yetersiz ve bebek sıkıntıya girince anne de çok üzüldü,  Anne üzüntüden kurdeşen dökmüş 2 aylık bebek ameliyata alınmış ve cezaevinde bu sıkıntı yaşandı ve halen tahliye edilmemiş Halen niye tahliye edilmiyor? Bunca eziyet niyedir, niyedir diye soruyoruz. Bunca eziyeti Iki aylık bebeği olan bir anneye yapıyorsunuz diye Adalet Bakanlığı’na tekrar soruyorum.

Geçtiğimiz günlerde tüm kamuoyunun bildiği çok değerli bir insan olan Ayşe Öğretmen Diyarbakır’da Cezaevine girdi daha öncesinde cezası ertelenmişti,biliyorsunuz Ayşe Öğretmen Diyarbakır’da yaşanan çatışmalarda çocuklar ölmesin Analar ağlamasın dediği için Terör Örgütü propagandası yapmakla suçlandı ve kucağındaki bebeğiyle cezaevine girdi. Bu vicdanlı insan iki yıldır işkence çekti çünkü heran cezaevine girme durumu vardı. Şuan cezaevinde ki durumu da çok kötü bir hali arz ediyor. 12 kişilik koğuşta 8 i çocuk 51 kişi kalıyorlar bakın diyarbakır cezevinde kulaklarınıza inanamıyorsunuz ama maalesef doğru 12 kişilik koğuşta 8’i çocuk 51 kişi kalıyor  bebeği anneanne’de kaldı çünkü besin alerjisi var biliyorum,bebeğinin durumunu da artık el insaf diyoruz el vicdan diyoruz başka da bir şey diyemiyoruz.

Aytaç KURNAZ bu da bir hamile tutuklu. İşletme mezunu Ev hanımı Samsun da ikamet ediyor.8 aylık hamile ve yasalara rağmen, halen tutuklu yasaya göre hamilelik döneminde bebeği 6 aya kadar olana kadar cezaevinde durmaması gerekiyor. Yasa bunu çok net bir şekilde söylüyor.

Cezaevlerinde sağlık sorunlarından dolayı çok önemli sorunlar yaşanıyor.Son olarak mesela Kandıra Açık cezaevinde 41 yaşındaki hükümlü Hakan Dumanay kalp krizi geçirerek revirde vefat etti.başka cezaevlerinden de böyle haberler aldık,cezaevlerinde ki yetersizlikten dolayı genç yaşta kalp krizleri çok artmış durumda bunu da tekrar buradan belirtelim.

Bakın size yine bir aile göstereceğim.Anne Safiye Görmez, baba Nedim Görmez ayri cezaevlerinde yine bir başka aile dramı bakın  Biri 5 aylık 3 cocuk ebeveyn bekliyor! Her gun, her gun yeni dramlar yaşıyoruz.bir aile daha perişan durumda çocukların hali bu bir tane çocukları ufacık 5 aylık 3 çocuk anne babayı bekliyor ayrı ayrı cezaevlerindeler.Bunlar aileyi nesli mahvetmektir.Biz sürekli söylüyoruz anne baba tutuklulara yasal bir çözüm bulunmalıdır.Anne belki evde en azından elektronik kelepçeyle tutulabilir ama bu çoluk çocuk böyle bırakılmamalı değerli arkadaşlar  gerçekten çok büyük insani dramların yaşandığını iyi biliyorum ve bunun böyle devam etmesi de yetkililerin büyük bir vicdansızlığıdır yetkilileri de buradan şiddetle kınıyorum.

Fethi Kazancı, bakın bu kişi iki çocuğu var  Bandirma cezaeevi’nde ‘Universite hastanede mahkum odasi olmadıgindan saatlerce elleri kelepceli sogukta cezaevi aracinda bekletiliyor saatlerce.En acisi da biyopsi yapildigi gun kendine gelemeyince doktor bir gece kalsın demiş ama kabul etmemişler yarı baygın bir halde geri goturmüşler bunlar da işte türkiye cezaevinde yaşanan hadiseler.İnsafsızca ve vicdansızca fiiler yapılıyor buradan tekrar şikayet ediyorum bu hali.

Türkiye de KHK zulmü de tüm hızıyla devam ediyor. İntihar vakaları da çok artıyor geçtiğimiz günlerde bir KHK’lı öğretmenin oğlu genç bir avukat 29 yaşındaki Avukat Emir Said İnam yaşadığı ailevi bunalımlardan dolayı intihar etti bu da maalesef khkların katlettiği biri insan olarak tarihe geçti.

Bekir Bıçakçı 77 yaşinda bir tutukluydu daha önce de söylemiştim. O yaşına rağmen düşünün 77 yaşında  oldukça yaşlı banyoda düştü kafasını vurdu beyin kanaması geçirmiş, ve maalesef vefat etti yoğun bakımda kurturulamadı böyle genç yaşlı çocuk demeden cezaevlerine doldurursanız,mutlak surette çok artar değerli arkadaşlar.

Bir de vakamız var.Eşi tutuklu olan beşiz cocukları olan bir hanım’dan gelen bir mektubu gündeme getirmek istiyorum. Beşiz çocukları var eşi tutuklu ve bu kadın maddi manevi çok büyük zorluklar yaşıyor onun dramını da muhakkak gündem etmek zorundayım, bize yazmış bir de    (2.5 yasinda)ve birde 8 yasinda olmak üzere 6 tane cocugu olan bir hanım..Eşi Abdulkadir Arslan Malatya cezaevinde tutuklu ,ben ise tutuksuz yargilanmaktayim.Beşizlerden bir tanesi hidrosrfali (sant takili),işitme kaybı %80 ve şimdi de gözünden ameliyat olmasi gerekiyor 6 çocuğu var 5 i 2.5 yaşında düşünün 5 çocuk aynı anda ağlamaya başladığında bir anne ne yapabilir.2.5 yaşında biri de çok hasta hidrosrfali hastası, . Bu cocugunun duzenli beyin cerrahi bölümünde kontrolleri yapilmali,isitme kaybından dolayı da haftada iki gun rehabilitasyon merkezine gitmeli.Bu cocuklar premature olduklari icin sık sık hastalanıyorlar esim olmadigi icin ben de tek basima cok zorlaniyorum.Benimde saglik sorunlarim var ellerde sinir sıkışması ,belimde bel fitigi var agir kaldiramiyorum .Yanimda kimse yok tek bakmak zorundayim.Maddi ve manevi olarak cok zorlanıyorum.Esim yanımızda olsa en azından bu islerde yardımcı olur .Ricam hic degilse esimin tutuksuz yargilanmasi. Düşünün oldukça zor sıkıntıları olan bir kadın mutlak surette hakimlerin insani kararlar vermesi lazım böylesine çile çeken bir kadına hakimin umursamadan vicdansızca tutukluluğa devam kararları vermesi insanlığın kabul edeceği hadiseler değil değerli arkadaşlar.

Bu hafta burada basın toplantımızı bitirelim değerli arkadaşlar daha çok gündeme getireceğimiz vakalar var ancak zamanımız müsade etmiyor biz bu vakaları gündem etmeye devam edeceğiz istedikleri kadar önlem almasalar biz kafalarını çatlatırcasına devam edeceğiz millletimizden gelen tüm şikayetleri tüm kamuoyuna açıklamak zorundayız. Tüm kamuoyunu. sevgi ve saygıyla selamlıyorum

YouTube

Yorumlar