28 Kasım 2019

Evet Değerli basın mensupları bugünkü basın toplantımıza başlıyoruz.

Önemli konuları gündem edeceğiz. Yine uzun süredir gündem ettiğimiz açlık grevleriyle ilgili olarak başlıyorum. Maalesef 170 günleri bulmuş açlık grevleri var cezaevlerinde ve bu insanlar ölüme terk ediliyor işin doğrusu önemli konu olarak eğer gereken önlemler alınmazsa bu iki insan ölebilir birisi İzmir cezaevinde Mustafa koçak, diğeri Siverek cezaevinde şerif Mesutoğlu, İkisi de son derece sıkıntılı vakalar. Şerif Mesutoğlu ile ilgili söyleyeceğiniz önemli konular var bakın bazı belgelerde var şerif Mesutoğlu, kaymakam Muhammed Safitürk davasında kaymakamlık yazı işleri müdürü olarak cinayeti işleyen insan olarak belirtildi. Mahkeme süreçleri incelediğiniz zaman adil olmayan bir yargılama yapıldığını ve haksız bir ceza aldı müebbet bir hapis verildiğini görüyorsunuz, Şerif Mesutoğlu bu kararı protesto etmek için mahkemelerde kendini yaktı duruşmalarda ardından açlık grevinde şu an bu cezayı hak etmedi de cinayet işlemediğini söyledi karlar incelediğimizde de gerçekten boş bir dosya olduğunu sağlıklı bir yargılama yapılmadan  verilen kararlar olduğunu görüyoruz. bunu sadece biz söylemiyoruz değerli arkadaşlar geçtiğimiz gün mahkemesi de yapıldı mahkemede de konuşan kaymakam muhammed Safitürk’ün abisi bu cinayet konusunda Derik emniyet amirinin sorgulanmadığını söyledi bakın burada da söylüyor. Zamanın emniyet amiri Hakan KUTLUAY hala duruşmalara getirilememektedir diyor. Tüm delilleri yok eden ve olaydan 3 gün sonra olay yeri incelemesi yapılan dava da şu an 1 kişi tutuklu bulunmakta katilleri adalete teslim eden adam bu dava sürecektir diyor. Bu cinayetin faili meçhul olmaması için tüm ülkenin takipçi olması gerekmektedir. Bunu söyleyen kaymakam Muhammed safi türkün abisidir verilen bu karardan içi rahat değil. Bu tür paylaşımlar yapıyor. Mahkemede de böyle konuşuyor. Katil edilen kişi şerif mesut oğlu açlık grevinde ben bu cinayet işlemedim diyor. Ama yargı böyle bir karar vermiş ve Yargıtay onayı beklenmektedir. Gerçekten ortada vicdan sızlatan bir durum var ve insan ölüme doğru gidiyor.  Bu kamuoyunu dikkate merhamete ve insafa çağırıyorum. Kaymakam Safitürk’ün kardeşi de bu tür beyanlarda bulunuyor. boş bir dosya olduğunu belirten bir açlık grevi varken konuya tüm kamuoyunun dikkatle  yaklaşması gerektiğini söylüyorum değerli arkadaşlar

ayrıca bir başka davada haber Mustafa koçak Mustafa Koçak’ın davası da savcı selim kirazın katledilmesinde silahı bulan kişi olarak ilan edilen bir kişi ama dosyayı incelediğinizde  ki ben ayrıntılı bir şekilde de inceledim. ve annesi babası ile de görüştüm ve Mustafa Koçak hakkındaki iddialarında incelediğim zaman son derece adil olmayan delillerle müebbet kararı verildiğini görüyorsunuz. Bu kişi de şu anda açlık grevinde ve bu kişi hakkında itirafçılık yapan kişinin noter huzurunda değiştirdiği ifadesinde mahkeme tarafında nazarı dikkate alınmadan karar verildi. Oldukça zayıf bir şekilde ve ön yargılarla bu karar verildi. bu kişide  şu anda Mustafa Koçak, İzmir cezaevinde açlık grevinde Mustafa koçak 37 kilonun altına düşmüş durumda düşünen 28-30 yaşlarında bir gencin 37 kiloya düşmüşse fatih tehlikesi hangi boyu kendisi bir de mektup yazmış ona ait pasajlarda okumak istiyorum dinde cezaevindeki ihlalleri ve katarak yazmış, birkaç mektup daha yazmış ve bu mektuplardan bir kaç pasajlarda okumak istiyorum. Çünkü bu önemli önceden yazmış olduğu mektupların da engellendiğini söylemiş. savcı selim kiraz davası özel bir dava ve bundan dolayı kimse bu konuyla ilgilenmek istemiyor. ama ben bir insan hakları savunucusuyum. Bizim için insanların kimliği önemli değil. olaylar doğru mu hak mı hakikat mı? Nedir bu önemlidir kimliğine bakmadan zalime ve mazluma karşı bir tavır sergiliyoruz. yaptığımız bu dur. Kişinin çiğnenen bir insan hakkı olduğunu görüyorum adil bir yargılama olmadığını açlık grevinde olan bir insanın da sesini de duyurması lazım belki bu mektubu bize yazan insan üç beş gün sonra bu dünyadan ayrılacak bakalım mektupta neler demiş davanın özgünlüğü diyerek herkesin iktidarın baskısı demogojilerinden korkarak uzak durduğu  ve görmezden gelindiği sırt çevirdiği yaşadığım adaletsizlikler karşısında sizin gösterdiğiniz tutarlılık adalet ve insanlık adına gerçekten Çok önemli ve değerli bize teşekkür ediyor. Sesimi ulaştırmaya çalıştığım birçok kesim davanın özgünlüğü diyerek beni duymazdan geliyor. bahsettikleri özgünlük nasıl bir şey acaba bizim davamızın bir tek özgünlüğü varsa hukuksuzluk ve adaletsizliklerin en büyük örneklerinden birisi olmasıdır. Gizli tanık ve itirafçı ifadeleri üzerinden kurulan komployla kin ve intikam duygusuyla en ağır cezaların verilmesidir. benim yaşadıklarımı halkım da yaşıyor. ve buna karşın takındıkları tavrı konusunda da maalesef parlak tablo yok. Günü kurtarma yasak savma anlayışıyla oda kendilerince makul dokunulabilir gördükleri birkaç davayla sınırlı cılız açıklamalar yapıyor insanlar. Diyor. Adaletten yana olmak onurlu bir yaşamı savunmaktır bende adalet talebiyle ölüm orucu sürdüren bir direnişçi olarak gösterdiğiniz onurlu duruşunuzu selamlıyor, ve duyarlılığınızdan dolayı teşekkür ediyorum diyor. Ve devam ediyor. Hayatın onurlu bir yanı var insan bunu yitirince hayatı da yitirmiş olurmuş. Ve SENEKA nın dediği gibi hayatı kaybetmekten daha acıdır yaşamın anlamını kaybetmek. Bende hayatın anlamını korumak adına hayatımın baharında hayatımı çıkarıp koydum ortaya adalet için ölüm orucundayım. Bana ve tüm halka yaşatılan adaletsizlikler son bulsun adalet istiyorum talebiyle başlatmış olduğum ölüm orucu direnişinin 142’nci günündeyim diyor ve ardından önceden yazmış olduğu bir iki mektubunun engellendiğini söylüyor. Çünkü daha öncesin de de bu mahpusun sıkıntısını gündem etmiştim. Ama Türkiye öyle bir ülke ki açlık grevinde olan bir insan milletvekiline mektup yazıyor ama cezaevi idaresi tarafından yasaklanıyor. Bakın bunlar olacak şeyler değil. Bu sıralar mahkumların mektuplarda gerek bana gerekse ailesine gönderdikleri mektuplar engelleniyor. Çok basit sıradan ifadeler gerekçe gösterilerek maalesef mektuplar engelleniyor. Bu da çok ağır bir durum. Dışarı ile irtibatları mektuplar.  Zaten bu insanlar zindanda dört duvar arasında. Ve dışarı ile diyalogları yalnızca mektuplar. Bakın anayasa mahkemesi bugün bir kararını açıkladı. Zamanında bir mahpus cezaevindeki ihlalleri yazıyor. Anayasa mahkemesi bu insanın mektuplarının engellenmesinin büyük bir hak kaybı olduğunu açıklamaktadır. Bugün hükmetti. Bugün adalet bakanlığı ve maalesef bir çok mahkeme ifade ve iletişim özgürlüğünü engelleyen ihlal eden kararlar alınıyor. Ve yavaş yavaşta hukuka dönmeye başlayan 0 anayasa mahkemesinden kararlar çıkmaya başladı. Ve haberleşme hakkı ihlali olduğuna karar veren  Bolu f tipi cezevi engellemesinden dolayı, bu mağduriyetlerden dolayı Orhan BİNGÖL’e 1000 tl tazminat ödenmesine karar  verdi. Düşünün arkadaşlar, Adalet bakanlığı bir ihlal yoktur diyor. Bolü f tipi yönetiminin yapmış olduğu bir ihlal yoktur diye mahkemelere savunma gönderiyor. En sonda anayasa mahkemesi anayasa da bakarak hak ,ihlali kararı veriyor. Siyasi kararlar veriliyor. Sonra bu kişiye tazminata karar veriliyor. Bu tazminat milletvekillerinin cebinden çıkmıyor hepimizden çıkıyor. İşin hem manevi hem hukuki hem de maddi boyutu var. Bakın bunlar olacak şeyler değil Böyle ağır ihlaller yaşıyoruz görüyorsunuz.

Değerli arkadaşlar bugün gündeme getireceğimiz cezaevi ihlalleri ile ilgili çok konu var ama öncesinde fakat bir konu var acil daha çok gündem ediliyor. Bu konuyla ilgili de uzun süredir konuşulup bu konuyla ilgili şunu söylemek istiyorum. Yaşam hakkı kutsaldır. Ve  insanlar vefatlarından sonra o cenazeler insanlığa teslimidir. bakın kaç yılıdır yaşanan bir olay var 2017 yıllarından yaşanan bir sıkıntı var. PKK militanlarının cesetleri Bitlis ili Tatvan ilçesi bu cenazelerin burada kalmamasını istemiş. bu insanlar ölmüş ve mezarlığa defnedilmiş. Bitlis ili Tatvan ilçesi savcılığı bu cenazelerin burada kalmamasını n gerektiği i söylemiş. Daha sonra savcılık bu mezarlarının altındakilerinin çıkarılarak gönderilmesine karara vermiştir. toprağın altındakinin artık bir ifade etmediği ideolojilerinin olmayışıdır. ve bu kemikler toplanıp İstanbul adli tıp kurumuna gönderilmişi çünkü bu dünyada olan aileleri bu insanlar artık öbür dünyada arada perişan cenazeler öteki dünyaya gitmiş aileleri bu konunun perine düşmüş cenazeleri ve kemikleri istemişler  ama ç çok uzun yıllarıdır bu konu  çözüm süreci adli tıp kurumuna getiriliyor. adli tıp kurumu Garzan mezarlığı ve bu kemikler adli tıp kurumuna getiriyorlar bu kemikleri ve uluslararası mezu kuralına aykırıdır. İstanbul kilyos kimsesiler mezarlığına defnediliyor. ama buraya aileler gelip bu kemikleri alamıyor. Önceki mezarlığında kimin ne olduğu isim yazarken. Buraya getirilirken kemikler karışıyor. Yıllardır kemiklerini almayı bekleyen aileler den 266 sı sırada bekleniyor. ki DNA araştırması yapılıyor. ancak bu son günlerde yeni bir kakar alın yavaş yavaş kemikleri ailelerine verilecek. Maalesef bunlar üzücü konular. Mezarlıkların fotoğraflarını göstereyim. Yüzlerce aile mağdur Kimisi başvuramamış ve mezarlarını da şöyle gösterelim ve bir çok tespitte yapılamamammış. Biz bu konuda bir adım atılmasını istiyoruz. Cenazeler insanlığa teslim edilen varlıklardır. ve mezarlıklardaki insanlar cenazeler cansızdır. Artık dünya ile bir bağlantısı kalmamıştır dünyadaki gerekçelere dayanılarak bu işkencelere son verilmesi gerekmektedir. bununla birlikte cenazelerin ailelere teslim edilmesi gerekmektedir. Çünkü o anneleri ve babaları gördük çocuklarının mezarları belli değil perişan durumdalar.

Bugün gündeme Getireceğimiz önemli ihlaller var. Son olarak Geçtiğimiz günler genel kurulda da konuştuğum bir konula ilgili konuşmak istiyorum. Maalesef TBMM’de Türk anayasa hukuku çiğneyen birçok yasayı onaylıyoruz Biz onaylamıyor. Biz Hayır diyoruz ama Cumhur ittifakı AK Parti ve MHP oylarıyla inanılmaz yasalar onaylanıyor. Biz burada halkımıza şikâyet ediyoruz. Değerli arkadaşlar mesela bakır Birisi eski Adıyla Kombassan yeni Adıyla Bera Holding İflas etmiş ve binlerce Ortağını da mağdur etmiş Binlerce kişiyi mağdur etmiş bu holdingi.

Korunmasına dair bir yasa çıkarıldı.

Holdinge Açılmış davalar var Ortakları Tarafından Binlerce 70 bine Yakın ortağı var çok ortağı var ve Ortakları da mağdur etmiş bera holding Değil ona Karşı daha davaların düşürülmesi. Düşünün davayı kazanmış siniz Yargıtay’da bekliyor artık dava sonuçlanmak Üzere o davanın düşürülmesi gerektiğini meclis karar veriyor. çok açık bir şekilde anayasanın 138. maddesi çiğneniyor yargı kararlarına meclis müdahale ediyor arkadaşlar olacak iş mi bu.

Yani hukuk cinayetlerine AK Parti iktidarı Mahallesi imza atıyor. Bakım başka bir örnek termik santrallerin filtrelerini iki buçuk yıl ertelenmesi konusu maalesef AK Parti MHP oyları ile onaylandı bu da bir cinayettir.

Üçüncüsü ise

Üç buçuk yıldır döneminde SGK yetkilileri birçok hukuksuzluğa imza attı KHK İLE ihraç edilenlere VE OHAL MAGDURLARINA çok haksızlıklar yaptı İnsanların emekli olmasının önüne geçtiği eczaneleri medüller ekranına kararttığı sosyal yardımlaşmadan faydalanmalarını engelledi haksızlık bırakma deme şu anda mecliste ne yapıldı Biliyor musunuz arkadaşlar şu anda SGK yetkililerine yasaldır oluşturulmasına yönelik bir yetkilileri 31 Ekim 2019’a kadar yaptıkları tüm fiillerden korunmuş olacak düşün ya ne kadar rahat istediğiniz karar alıyorsunuz keyfi olarak her türlü hukuksuzluğu yapıyorsunuz olmadığını yapıyorsunuz daha sonra diyorsunuz ki Meclis’te bize bir yasa çıkar da biz mahkemede onaylandı.

İnanmıyorsunuz ama mecliste Maalesef bu onaylandığı bu yasa maalesef değerli arkadaşlar. Emniyet adına utanç duyuyoruz. Gerçekten utanç duyuyorum. Vicdanların Maalesef bu da yaşandı.

Arkadaşlar size ile ilgili birçok hukuksuzluğu her hafta bildiriyoruz bakın Elazığ cezaevi Elazığ cezaevinde alıyoruz Bu cezaevini ziyaret ettik çok kötü ve Hukuksuz koşullarda insanları tutan ve keyfi uygulamaları ile nam salmış bir birçok başvuru geliyor.

Başvuruların ortak noktası ihlaller çok ihlal getiriyor. Elazığ cezaevinde Biz gittik gördük zaten daracık koğuşlar 1 kişilik 3 kişilik koğuşlarda insanlar tutuyor işte 88 10 kişilik koğuşlarda 20-25 kişi kalabiliyor. Zaten kapasitenin üstünde oldukça sıkıntılı zor koşullarda kalıyor. Havalandırmaları üstüne bile Tel Örgü çekilmiş insanların gökyüzü ile bile temas etmesinin önüne geçiliyor. Zaten gökyüzünü görecekleri bir alan havalandırma alanı hani insanların cezalandırıyorsun anladık insandır. Bir suç işlemiştir. Cezadan veriyorsun Ama artık üstüne kalkıp ona orada işlemler yapmanız da gerçekten ağır insan hakları cezaevinden mektup yollayan Tahir temelde Hayrettin atlıyor isimli mahpuslar neler söylüyorlar?.

Etkinlik saatlerinin kısıtlandığını söylüyorlar. Haftada sadece sadece 45 dakika etkinliklere çıkarıyoruz. Aslında 10 saat hakkımız vardır düşünür sohbet hakları var dakika sohbet ve yetkinliğe çıkarıyor. Sohbet mekanı sohbet için değil iş Yurdu. Mekanı ve orada sohbet ederken bile tepelerinde infaz koruma memurları onları izliyor. Ben uygun olmayan bir yerde sohbet ediyorlar. Ayda bir ailenin açık görüşe geliyor düşünün kaç saatlik yollardan geliyor ve masalarda başkasına izin vermiyorlar. Yani eşinizle çocuğunuzla yan yana oturamıyor. Sun karşısında olacak. Ona temas bile edemiyorsunuz ay da bir uzaklık olacak yakınınıza yapılan da bu radyo satışları engelleniyor. Ciddi sağlık sorunu olanlar İÇİN Hakkında engellemeler yapıyorlar. ENGELLEMELER hakkında suç duyurusunda bulunuyor ama ve bunlarda Sümen altı ediliyor.

Çıplak arama yeni gelen mahpuslara çıplak aramaya yapılıyor fiziki olarak darp olayları çok oluyor ve mahpuslar arasında ayrım uygulamalar toplatma kararı olmayan kitap ve dergiler gazeteler hapishaneye sokulamıyor insanlar orada oturup kitap yaz kitap okuma hakları kısıtlanıyor böyle BiR çok maalesef hak ihlali yaşanıyor.

Iç mektup Hakkı engelleniyor.. Başka bir koğuştaki arkadaşımıza mektup yazacaksınız. Ne yapılıyormuş biliyor musunuz? Başka bir cezaya o mektubu yolluyorsunuz. O başka cezaevindeki Elazığ cezaevinde böyle ancak yan koğuştaki arkadaşımıza mektup yolla ya biliyorsunuz ya bu kadar olmaz. Gerçekten bu kadar zora Konuşmanın bir anlamı yok değerli arkadaşlar karıştır barıştır uygulaması yapılıyormuş farklı örgütten siyasi adli herkesi birbirine karıştıracak şekil diyorlarmış. Bu da önemli sıkıntılar neler oluyormuş arkadaşlar insanları cezalandırıp cezaevine koyabilirsiniz ama orada onların hakkını çiğneyecek işlemlerde bulunamazsınız bunu tekrar tekrar söylemiş olalım.

Sultanbeyli ile ilgili ihlalleri gelmeden önce yine bir başka önemli konu İçişleri Bakanlığı’na ait birçok işkence var. Gözaltına değerli arkadaşlar en son olarak Ankara Emniyetinde 77 kişi gözaltına alınmıştı geçtiğimiz hafta ve yoğun bir şekilde işkence başvuruları gelmişti İNSANLARIN yürüyemeyecek duruma getirildiğine dair ve copla tecavüz tehdidine varacak söyleniyor. Bakım Mesela bu bir tutanak Gözaltındaki kişi ne ifadeleri üzerine avukatlar düzenlemişler ne diyor? Dün gece saat 2 sıralarında ifadesi alınmak üzere kişi odaya götürülmüş. 7 kişiden oluşan polis ekibinin kendisine çırılçıplak soyduğunu yere belirtiyor yine orada polislerin kulak memesi ve göğüs ucuna defalarca sıkarak işkence ettiğini Bu sırada sürekli hakaret ettiklerini bir soda şişesi ile tehdit ettiklerini Bu insanlık dışı muamelelerin. Saat 5’e kadar sürdüğü ve bu gece içinde tekrar aynı işlemi tekrar yapacaklar. Söylediklerini ifade etmişler. Söz konusu görüşmeye tarafımca tutanak altına alınmak istenmiş. Ancak görevli memurlar tarafından engellenmiş bulunmaktayım diyor. Avukat. müvekkil Avukat görüşmesinde kayıt altına imza ağlatmayacaktın. Beyan ederek görüşmeyi sonlandırdı laR. Tüm bu yaşananlardan sonra Ankara Barosu Avukat hakları merkezi Ankara Barosu insan hakları merkezi ile iletişime geçip TEM şubeye tekrar gelmiş ve müvekkil ile görüşme talep etmiş bulunmaktayım ve Ankara Barosu Avukat hakları Merkezi başkanı Deniz Özbilgin’in girişi engellenmiştir? Bir avukatın gözaltı merkezine girişini engellenir. Arkadaşlar size soruyorum. Hani izlemek istediğiniz bir şey var herhalde insan hakları Merkezi Başkanı Avukat Deniz Özbilgin içeri almıyorsunuz değerli arkadaşlar. Bu tür olaylar maalesef son zaman birçok gözaltı merkezinden işkence ve kötü muamele haberler alıyoruz. Yine Geçtiğimiz günlerde kanun hükmünde kararname ile ihraç edilenler İçin konser düzenlemek isteyen ACUN KARADAĞ, NURİYE GÜLMEN diğer arkadaşlarının konseri İstanbul Cemil Candaş kongre konser salonunda yapacakları konseri yasaklanmıştı. Bu konseri yapmak isteyen zor kullanılarak darp edilerek gözaltına yapıldı ve göz altında da oldukça kötü muamele gördüklerini öğrendik. Değerli arkadaşlar. Bunlar kabul edilemez. Türkiye tamamen Polis devleti haline gelmiş durumda yine Furkan Vakfı üyeleri Geçtiğimiz günlerde kendilerine kötü muameleleri protesto etmek için yapmak istedikleri anda defalarca kötü muamelelere tabi tutulmuş ve bir keresinde verir. Polis memuru kameralara yansıdı üzere tespit edildiği bir kadına defol git buradan Sen bu ülkenin vatandaşı mısın değilsin gibi ifadeler kullanmıştır. Yani karşındaki İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ kullanmak isteyen insanı vatandaş bile görmeyen polis memurlarının istediği gibi Rahat ve keyiflice hareket ettiği bir Türkiye yaşıyoruz. Değerli arkadaşlar bunlar hep mesela Furkan Vakfı Alparslan Kuytul’a özgürlük yazılı gözaltılar atkılar takmış ve polis memurları gelip o.

Atkıyı çıkar yoksa seni gözaltına alırım diyor. Yani bu atkıda ne yazıyor? Sadece bir kişiye özgürlük talep ediyor. Düşün özgürlük o kadar kısıtlanmış ki atkıya yazılan Alparslan KUYTUL’A  özgürlük ifadesi bile böylesine gözaltı sebebi olarak gösterilen diyor işte 21. Yüzyılda baskıcı zorba iktidarın Tüm Türkiye’ye ve tüm dünyaya buradan tekrar duyururuz değerli arkadaşlar. Bunlar kabul edilebilecek hadiseler değil.

Çin’in Müslüman Uygurlara yaptığı baskı konusunda Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nu da uyardık. artık ve Meclisi bütçe görüşmelerine geldiği zaman Sayın Çavuş olduğuna da sorduk bu konuları ama maalesef böyle üstünkörü cevaplar aldık. Hepiniz çok iyi biliyor ki tüm dünya Çin’deki Uygur Türklerine yapılan vermiyor çok yakından takip ediyor her gün bir ülkede bir açıklama yapılıyor ve her gün birtakım belgeler sızıyor milyonlarca Uygur türkünün toplama kamplarında son derece zor durumda olduğunu hepimiz biliyoruz ve bununla ilgili yapılan açıklamalar konusunda Türkiye Cumhuriyeti hükümeti kör sağır dilsiz ve kesinlikle Harekete Geçmek istemiyor bunlar kabul edecek şeyler değil biz bunun altında Çin’le bir ticaret Anlaşmasının olduğunu düşünüyoruz 50 milyar Ticaret Anlaşmasından dolayı Türkiye Cumhuriyeti Devleti Çin’deki Uygur Türklerine Yapılan bu zulümlere sessiz kalıyor ve bunu da şiddetle kınıyoruz. Bunu bilmiyor değiliz konuşurken Tüm dünya ülkeleri bunu kınarken ve İslam ülkelerinin sessizliğini sürdürürken Biz bunlara sessiz kalmıyoruz kalmayacağız değerli arkadaşlar.

Cezaevleriyle ilgili çok sıkıntılı durumlar var ve o konularda size bilgiler vermek isteriz oldukça sıkıntılı hadiseler yaşanıyor değerli arkadaşlar.

Yeşim Coşkun isimli kişiyi Ailesi hastası amyotrofik lateral Skleroz dediğim. Ilerleyen son derece kötü ve ölümcül bir hastalık ve konuşma yapamıyorum ve 16 yaşındaki çocukları Okula gidemiyor. Yusuf Coşkun 33 aydır cezaevinde 1 ekim de de mahkemesi var..

Her gün Anne ve babalar tutuklanıyor çocuklar sahipsiz kalıyor mesela Bakın bu Hanım 2 çocuk daha anne Babasız Kaldı Hava ipek Aydın’da çocuğu var ve hukuki olmayan nedenlerle gözaltına alınıp tutuklandı çok rahat bir şekilde fenalaşıp ambulansla kaldırıldığı ama sonrasında cezaevine.

Yine Çok vahim bir bakayım size göstereceğim. Bakın çok üzücü Bu gerçekten bu nasıl bir vicdan da bunu yapabiliyorlar? Akif Daştan çocuk Kan kanseri anne babası tutuklanmış durumda Mustafa Daştan ve annen Şenay Daştan tutuklanmış. Bu çocuk bu haliyle kanser haliyle ortada kalmış durumda babaannesi bakıyor bakamıyor çocuk kötüleşiyor tedavisi doğru dürüst yapılamıyor. Anne tutuksuz yargılanan bilecek maalesef hem anne hem baba tutuklu büyük bir dram yaşanıyor değerli arkadaşlar babaannesi çocuğun solduğunu kaç gündür doğru dürüst yemek yemediğini söylüyor ve büyük bir perişanlık yaşadığını çocuğun Ölüme Doğru gittiğini söylüyor ama yetkililerin umurunda değil aslında anne babası da bu çocuğun En azından annesi tutuksuz yargılanan bilir değerli arkadaşlar, Bunlar ve karşı Kamuoyu nasıl sessiz kalıyor anlamı.

Annesi ile çektirdiği bir başka fotoğrafı da görüyorsunuz.

Böyle çocuklar çok fazla var ve yargı kararları son derece insafsızca bir başka çocuk bakan Ahmet Burhan atar. O da Küçücük 8 yaşında ve kanser hastası Almanya’da tedavi bulma şansı var. Ama annesinin yurtdışı yasaklı olduğu için dışarı çıkamıyor ve bu çocuk ölüme doğru gidiyor. Bu da 2’nci vaka ve maalesef Ahmet’in Almanya’da tedavi yapılabilecek en annesinin yurtdışı yasağından dolayı Türkiye’de ölüme doğru yürüyor.

Işık yine cezaevinde Bir genetik hastalıklar boğuşan hasta bir makbuz ve halen tahliye edilmedi. Bunu da şiddetle kınıyoruz. Son derece duyarsız ve Vicdansız bir tavır sergileniyor. Bu konuda da yine bir Mahpus ve ailesi Elazığ cezaevinde de gördüm adı Veysel Avınan çok önemli cezaevleri cezaevi ihmalinden dolayı hak ihlaline uğramış ve aylarca hastaneye gitmesin de sorun yaşanmış daha sonra tüberküloz menenjit olduğu anlaşılır. Genel yoğun bakımda yazmış ve ardından önemli beyin hastalığı yaşamış cezaevine yollanacak bir insan değil infaz erteleme alıp evine yollaması lazım ailesi ile Sağlıklı olduğu zamanlardaki bir görüşmesi. Şuan

Zihni Bulanık kelimeleri toparlayamayan iki ayağı da tutmayan arkadaşların Onun sırtlayıp üst kattan aşağıya tuvalete indirip ortası delik bir sandalyede büyük abdestini yaptırdığı ve daha sonra sırtlarını alıp çıkardığı bu insanın da hala infaz ertelemesi yapılmıyor. İnatla zulümler devam ediyor?.

Cezaevleri dolmuş taşmış durumda Değerli arkadaşlar Bunu devletin iktidarın desteklediği kamu kurumları da geliyor. Bazen de itiraf etmek zorunda kalıyordu. Türkiye insan hakları ve eşitlik Kurumu denen bir kurum var. Maalesef bizim gündeme getirdiğimiz birçok hak ihlalini gündemine bile almayan kurum bile Denizli cezaevinde 1044 kişilik kapasite varken 1631 kişinin kaldığını söylüyor. Şanlıurfa 2 nolu kapalı cezaevinde tutuklu KHK’lı İmam Abdurrahim Durgun ile akademisyen Musa Günay’ın gardiyanlar tarafından kameraların olmadığı boş bir yerde darbe dildiğini biliyoruz bu böyle önemli bir iddia var aileleri ve Şanlıurfa Barosu gardiyanlar hakkında suç duyurusunda bulunmuş savcılık olayla ilgili soruşturma başlatmış. Bunlar son derece ciddi iddialar değerler.

Artık işkenceye sıfır tolerans olduğu söylenirdi. Ama maalesef şu anda ki Türkiye Bunun yaşıyor cezaevlerinde daha kötü muamele işkence olayları devam ediyor maalesef.

Maraş Türkoğlu cezaevi inanılmaz olaylar yaşanıyor. Cezaevine girerken tacize uğradığını söyleyen bir avukat hanım yönetiminden şikayetçi oluyor. Adana Barosu da devreye giriyor. Cinsel tacize uğradığını söylüyor. Avukat hanım ve bugün Maraş cezaevi bu konu hakkında açıklama yaptı tatmin etmeyen ve Gerçek dışı bir açıklama tacize uğradığını söyleyen avukat hanım bu işi sonuna kadar devam ettireceğini söylüyor. Zaten biz kaç kez taciz olaylarını gündem etmiştik. kadın erkek demeden içeri giren ziyaretçileri takip edebiliyor. Bunlar da son derece üzücü ve utanç verici.

Bilgiler maalesef.

bakın arkadaşlar Bir gazete haberi Kocaeli gazetesi son 33 günde 9 intihar Kocaeli milletvekili olduğum şehir ve insanlarımız Türkiye’nin dört bir tarafında çok büyüktür dramlar sıkıntılar yaşıyor. Bir sadece Kocaeli Devlet 33 günde 9 intihar vakası var. Bu ne demek insanlarımız maddi ve ölümü tercih ediyorlar bu çok büyük bir faciadır biz mecliste de yapılan genel kurulda da yoğun bir şekilde hepimize ne diyoruz ama rahatsızlık var iktidarın politikaları artık insanların canına tak etmiş ve maalesef İntiharı Seçebiliyorlar. Çünkü Maddi manevi büyük sıkıntılar yaşıyorlar intihar olayları da Çok yükselmiş durumda maalesef.

Çok ilginç vakalar geliyor Bir de mesela bir gelen iletiden diyor ki.

Sayın vekilim Abisi Edip zengin 15 Temmuz’da Özel Harekat daire başkanlığına atılan bomba ile şehit oldu. Habip zengin ise öğretmenken abisinin şehadetinden sonra 7 gün sonra açığa alındı. 1 eylül de ihraç oldu. Annesi Kız kardeşine bakmakla yükümlüydü bunun gibi vakalar çok oluyor değerli arkadaşlar. Annenin bir çocuğu Şehit bir çocuğu terörist olarak nitelendiriliyor.

Bir başka iletide 675 KHK’lıyım öğrenci iken Silopi öğrenci Derneği ilan ettikten sonra kapatıldı beni bu Derneğe üye olmamı örgüt üyesi olan Adalet verdiler uzun gözaltının işkence olduğunu söylüyoruz. Büşra Taşkıran uzun bir süre gözaltında tutuldu 10 gün kadar ve sonrasında serbest bırakıldı şu anda yoğun bir şekilde Türkiye’nin dört bir tarafında gözaltılar yapılıyor değerli arkadaşlar partimize yönelik çok yoğun gözaltılar yatıyor Türkiye’nin dört bir tarafında Kocaeli’nde yine takipteyiz İvedik gözaltılar yapıldı 23 il ve ilçe yöneticimiz gözaltına alındı Sudan bahanelerle yapılıyor Bunlar gerçekten.

Sapa gelmez gerekçelerle yapılıyor ve ağır suçlamalar yöneltiyor. Türkiye çapında böylesine ağır bir baskı ile karşı karşıya partimiz ama biz boyun eğmeyeceğiz ve gözaltılar Türkiye’deki haksızlıkların ortaya çıkmasını engelleyecek değerli arkadaşlar.

Bakın size yine ilginç Bazı belgeler göstermek istiyorum. ŞU gördüğünüz belge tapu dairesinde kanun hükmünde kararname ile ihraç edilen kişiye riskli ilan etmiş resmi belgede elimize geçti. Ohal kapsamında resmi kişi diyor ve bu kişinin kendisine miras kalan malların satamayacak. dair bilgiler var. Ohal döneminde ciddi bir soykırım yapıldı maalesef buna ya çok iyi biliyoruz sosyal yardımlaşmadan faydalanmaları engellendi. Emekli maaşları engelli bakım parası almaları engellendi engelli aylığı almaları engellendi ve maalesef tapuda mallarını satmalarının bile önüne geçildiği böyle inanılmaz yapılabildi değerli arkadaşlar.

Anamur Belediyesinin İmza attığı bir büyük skandalı da burada göstermek isterim. Anamur Belediyesinin belgesi KHK ile ihraç edilmiş bir kişi bu kişi. ihraç edildikten sonra bir iş yeri açmak istiyor. 200 bine yakın da masraf yapıyor. Anamur Belediyesi Ruhsat vermeye gelince bu kişinin güvenlik soruşturmasının olumsuz olduğunu söyleyerek kişinin işyeri açmasını engelliyor. Olaylar öyle bir yere gelmiş ki eğer Khk’lı iseniz size ekmek yok Su yok öyle diyor. böylesine ağır hak ihlallerini nasıl uygulamaların Türkiye’de isteyen arkadaşlar inanılmaz hadiseler bunları BİZ kesinlikle kabul etmiyoruz.

Logo kullanılmış Türkiye varlık fonu diye rahatça kullanılabiliyorken mektup yazan bir vatandaşımız diyor ki çocuğumuz VELAT şehinin isminin yasaktır diye yazdıramadım. Türkiye varlık fonu logosu ise dabulyu kullanılır etmiş ondan sonra da bu ülkede Niye kötü sorunu var diye soruyorlar işte böylesine insanlara kimliğine ayrımcı muameleler yaparsanız olacak budur değerli arkadaşlar.

Yusuf Bilge Tunç değerli arkadaşlar 100 gün geçti kaçırılmış bir kişi ve halen Ankara emniyeti İçişleri Bakanlığı bu kişi hakkında açıklama yapmıyor. Biz aylardır burada kaçırılan insanların dramlarını gündem ettik. Kaçırılan kişilerden 6’sı ortaya çıktı ama 7 si Yusuf bilge tunç 100 günü aştı hala ortada yok. Yusuf Bilge Tunç’un bir an evvel ortaya çıkarılmasını istiyoruz. Türkiye böyle Can güvenliğimizin yaşam hakkının tanımı

Değerli Arkadaşlar bugün de basın toplantımız sona eriyor. Haftaya cezaevi ihlalleri ile ilgili basın toplantımıza devam devam edeceğiz. Beni dinlediğiniz için hepinize teşekkür ediyorum.

YouTube

Yorumlar