2009-03-21 00:00:00
Umran dergisi “kirlenme” ve “arınma” sorunu soruşturması:
· Yaşadığımız çağda; bireysel, toplumsal ya da kurumsal (siyaset, medya vs.) “kirlenme”nin nedenlerinden en önemlileri sizce nelerdir?
· “…gerçek şu ki, gözler kör olmaz, ancak sinelerdeki kalpler körelir.”(Kuran-ı Kerim, 22.Hac Suresi Ayet 46) Sizce, bu ifadeler; “yoksulluk, yolsuzluk, cinsel istismar ve sapkınlıklar, komplolar, ihanetler, yaftalamalar, adaletsizlik, ırkçılık, kötülüğün yaygınlaştırılması, şiddet, kriz…” şeklinde uzayıp giden günümüz insanı için ne söylemektedir? Kalpler nasıl körelir?
ADIM ADIM KARARAN KALP
Nefsinin isteklerini ilahlaştıran insanoğlu için kalplerin kararmasından varacak başka bir nokta yoktur. İnsanoğlu sadece bu çağda değil tüm zamanlar boyunca geçici tatmin duygularının peşinden dört nala koştuğu oranda kirlenmiştir.
Çocuklara bakarız saflığı görürüz, temizliği görürüz. Ama o çocuklar da büyüyecek ve hayatla sınanacaktır. Masum bir çocuktan bir kapkara kalp doğuran şey nedir sorusunun cevabını mutlaka insanoğlu bulmak zorundadır.
Tertemiz duygular nasıl da kirleniyor.? Nasıl yumuşak bir kalp taş gibi kesiliyor? İnsanoğlu bu soruların cevabını bulmadıkça istediği kadar teknolojik olarak ilerlesin hazzın her çeşidini tatsın, boşunadır.
Safiyetin karanlığa dönüşü tabiiki bir süreç içinde olacaktır. Süreç başlamadan sürecin sonunda yapabileceği fiilleri kendisine gösterilse inanamayacak insan, bu basamaklarda ilk adımı atınca maalesef gerisi gelmektedir. Zira kriter yanlış belirlendiği zaman çorap söküğü gibi arkası gelmektedir. Kalbine bir kara nokta düşüren, artık onun bir bulaşıcı hastalık gibi yayılmasını izlemek zorundadır. Önemli olan o bulaşıcı hastalığa hiç kapılmamayı başarmaktır. Artık sonunda öyle bir an gelirki kapkara, kaskatı bir kalp, bir insan oluşmuştur.
Niye kalp denilmiştir? Zira mantığın değil, duyguların işaret edildiği yerdir kalp. Niceliğin değil, niteliğin işaretidir kalp. Kalp, insanın en masum olan duygularını gösterir. Bu duyguların aslında sürekli itina ile bakılması gerekir. Bir çiçeğin itina ile yetiştirilmesi gibi duyguların da kurumaya, kararmaya terkedilmemesi için sürekli bakıma ve beslenmeye ihtiyacı vardır.
Kararan bir kalp oluşunca insan hayatının her yönünü kuşatan kurumları etkileyecek bir virüs girmiştir artık insanın içine. Siyaset dünyası nefsi tatminler ve yalanlarla dolar. Halka hizmet yalanı altında her türlü şaibeli iş meşrulaştırılır. Siyaset halkı yönetmek değil, halktan geçinmek anlamına gelir artık. Kalbi kararmış siyasetçinin oluşturacağı kurumlar ve sorumlular halkın üzerinden gücünü arttırmaya çalışacaktır. Medya dünyası da farklı olmayacaktır. Gerçekleri değil, manipule etmek istediklerini gündeme getirmek medyanın gündemindedir artık. Gerçeğe yönelik samimi bir arayış değil, bir şantaj ve kirletme mekanizması başlar artık.Hayatın her alanı hırs ve tamah üzerine kurulur artık. Çırpındıkça bataklığa batan kişi misali insan da artık karanlığın kısır döngüsüne girmiştir.
Kirlenme kirletmeyi de getirir. İçinde bulunduğu kirliliğin farkına bile varacak halde olmayanlar başkalarına kirlenmeyi öğütlerler ve böyle bir dünya kurulması için ellerinden geleni yapmaya çalışırlar. Güya parlak isimler bulurlar ve yeni bir dünya düzeni kuruyoruz derler. Aslında bu kendi kirliliklerini tüm dünyaya dayatmaya çalışmaktır.
Birey böyle olursa toplum da farklı olmaz. Toplum bazen hep şikayet eder. Ama kendi kararmış kalbinin karşıdakinde de olduğunun farkında değildir. Aslında şikayet ettiği kendisidir, toplumun şikayet ettiği kararan kollektif kalptir. Toplum böyle olursa kurumlar da farklı olamaz. Kurumlar hem kararır hem de kokuşur. Maddi mekanik ilişkilere göre biçimlenen kurumlar maddi bir ilerleme sağlasa da manevi gerilemeden kurtulamaz .Batı ülkelerinde ve son zamanlarda ülkemizde de artan manevi buhranlar çok utanç verici hadiseler artmaya başlar.
Arınmak ise yeni bir hayat felsefesi ile olacaktır. Hayatı ve varlığı yeniden tanımlama ile olacaktır. O arınmak isteyene ve kararmış halinden şikayetçi olana temizlik vardır. Kalbindeki kirleri ya ani bir diriliş, ani bir şok ile yıkar temizler insanoğlu. Ya da az da olsa sürekli olumluya gidişi hedef edinerek bunu başarabilir. Kendini aydınlatan ise çevresine nur saçmaktan geri kalamaz. Zira parlak bir ışık zorunlu olarak çevresini aydınlatacaktır.
Yorumlar