06 Temmuz 2020

T24

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Kocaeli Milletvekili ve TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Üyesi Ömer Faruk Gergerlioğlu, çoklu baro düzenlemesine ilişkin, “4-5 aydır denetimli serbestliği geldiği hâlde cezaevinde yatan yüzlerce kişi var; bu varken baroyla uğraşıyoruz” yorumunu yaptı. Gergerlioğlu, “AK Parti bütün bu yargıdaki adaletsizliği, suç ve günahlarını şu anda Ayasofya’yı cami yaparak örtmeye çalışıyor!” görüşünü savundu.

“Barodan önce, yargının durumu nedir, bunu konuşmalıyız”

Gergerlioğlu Baro Kanunu üzerinde komisyonda yaptığı konuşmada, “Barodan önce, yargının durumu nedir? Bunu konuşmalıyız! Baro yasasını görüşüyoruz ama hep söylüyorum: Barodan önce, yargının durumu nedir? Bunu tekrar tekrar konuşmamız lazım. Nâzım Hikmet boşuna demedi, şiirlerini boşuna yazmadı ‘Memleketimden İnsan Manzaraları’ diye boşuna demedi. Biz de size memleketimden yargı manzaralarını sunalım. Bakalım memleketin hâli nasıl?” dedi. 

“Yargıtay karar vermediği için denetimli serbestliğe çıkamayan insanlar var!”

Gergerlioğlu, “44 ay geçmesine rağmen Yargıtay karar vermediği için denetimli serbestliğe çıkamayan insanlar var! Son kararı veren temyiz organı Yargıtay’ın durumuna bir bakalım arkadaşlar, memlekette ne oluyor, adalet mekanizması nasıl çalışıyor? Şu anda bakın, insanlar cezalarını dolduruyor ve denetimli serbestliğe çıkma hakkı kazanıyor ama Yargıtay o kadar ağır çalışıyor ki aradan kırk dört ay geçmiş, denetimli serbestliğe çıkma süresi gelmiş mahpus içeride kalıyor çünkü Yargıtay karar verememiş onama veya onamama anlamında. Biz bunu infaz indirim yasasında da gündeme getirmiştik, arkadaşlarımız kabullenmişti ‘Bakıyoruz, bu konuyu düzelteceğiz.’ denmişti. Yine, hâlâ dört beş aydır denetimli serbestliği geldiği hâlde cezaevinde yatan yüzlerce kişi var. Bu varken baroyla uğraşıyoruz.” diye konuştu. 

“Yargının şu hâline yazıklar olsun”


Avukat Ebru Timtik ve avukat Aytaç Ünsal’ın  ölüm orucunda olduğunu hatırlatan Gergerlioğlu, “Selçuk Kozağaçlı müvekkiline ‘Susma hakkını kullan ey müvekkilim’ dediği için örgüt üyesi diye suçlandı! Mustafa Koçak adalet diye diye öldü! Cezaevlerine bakıyoruz, gözlem kurulları bir yargı unsuru gibi çalışıyor; insanların denetimli serbestliklerini çok rahat bir şekilde keyfî kararlarla, yönetmelikte olmayan keyfî kararlarla yakabiliyorlar çok rahat. Avukatların durumuna bakıyoruz, savunma yaptıkları için cezalandırılıyorlar. Şu anda avukatlar ölüm orucunda; Ebru Timtik, Aytaç Ünsal ölüm orucunda. Selçuk Kozağaçlı mahkemede müvekkiline “Susma hakkını kullan ey müvekkilim.” dediği için örgüt üyesi diye suçlandı. Düşünün, bir avukatın müvekkiline “Susma hakkını kullan demesi örgüt üyeliğiyle nitelendirilebiliyor. Yine, Mustafa Koçak -hepimiz biliyoruz- gözümüzün önünde eridi gitti. İpe sapa gelmez suçlamalarla, bomboş bir dosyayla açlık grevinde eriyip biten gencecik bir insanı gördük. Yazıklar olsun diyoruz, yargının şu hâline yazıklar olsun ve biz, yargının şu halini konuşacağımıza baroları konuşuyoruz; eriyip biten gencecik, 28 yaşındaki bir insanın hâlini konuşacağımıza baroları konuşuyoruz.” ifadesini kullandı. 

Gergerlioğlu, “HDP Kocaeli teşkilatımızda şu anda sekiz aydır 15 arkadaşımız bomboş gerekçelerle cezaevinde! Bakın, bitmedi; HDP Kocaeli teşkilatımızda şu anda sekiz aydır 15 arkadaşımız bomboş gerekçelerle cezaevinde ve yargılanmayı bekliyorlar, hâlen duruşmaya çıkamadılar. Kimisi ana baba, mahpus, çoluk çocukları evde perişan; kimisi 4 çocuk annesi. 15 kişi perişan edilmiş durumda ve dosyalarda bomboş iddialar var. Hele Gaziantep HDP teşkilatımızdaki bir kadının durumunu anlatayım da elinizi vicdanınıza koyun, neler oluyormuş bir düşünün arkadaşlar: Hebat Gengeç, HDP Gaziantep teşkilatımızdaki 56 yaşında bir annemiz, 5 çocuk annesi ve en büyük çocuğu 20 yaşında, yüzde 98 engelli; bu anne, dokuz aydır iddianamesi hazırlanmamış şekilde tutuklu olarak bekliyor. Bakın, dokuz aydır iddianame hazırlanmamış; yüzde 98 engelli bir çocuğu var, ona sadece kendisi bakabilecek ama bu kadını böyle tutabiliyorsunuz. İnanılmaz şeyler bunlar.” değerlendirmesinde bulundu. 

“Anayasa’da bile olmayan bir saçmalık oldu, yüzbinlerce kişi mağdur edildi”

Gergerlioğlu açıklamasında şunları kaydetti: 
 

Profesör Doktor Haluk Savaş: “Ceberut devletle uğraşmak Azrail’le uğraşmaktan çok daha zor bir şeymiş.” demişti. Yine bakın, bir başka skandal: Profesör Doktor Haluk Savaş -hepimiz artık tanıyoruz, geçtiğimiz günlerde vefat etti- bomboş gerekçelerle ihraç edildi ki onun ihracı sadece kendisinin kaybı değildi, bu toplumun kaybıydı. Niye diye soracaksınız, ben çok yakından tanıyorum; 60’ı ulusal, 60’ı uluslararası makale sahibi, 1’nci sıradaki bir tıp psikiyatri profesörüydü.

Makalelerine 5 bin makaleden atıf alan çok nitelikli bir psikiyatri profesörüydü, üretken, çok zeki bir insandı ve bu insan boş gerekçelerle ihraç edildi, ardından cezaevine atıldı ve kahrından pankreas kanseri oldu. Bitmedi bir müddet cezaevinde yattıktan sonra “Pardon.” dendi, cezaevinden çıktı, mahkemede beraat aldı ama hastalığı devam ediyordu; bu seferde dünyanın hiçbir ülkesinde olmayan pasaport yasağıyla karşılaştı, üç yıl bir ülkede pasaport idari yasağı olur mu? Oluyor işte.

Anayasa’da bile olmayan bir saçmalık oldu, yüzbinlerce kişi mağdur edildi, onların arasında binlerce hasta da vardı; Haluk Savaş Hoca da onlardan birisiydi, yurt dışına gitmek durumundaydı ve bu yasaktan dolayı uzun müddet gidemedi, mücadele etti, en sonunda oturdu, Twitter’a şunu yazdı:

“Ceberut devletle uğraşmak Azrail’le uğraşmaktan çok daha zor bir şeymiş.” Bu cümle hemen her kesimin vicdanını sızlattı, toplum ayağa kalktı, sosyal medya ayağa kalktı; gecenin on birinde hocayı Adana Nüfus Müdürlüğü çağırdı “Hocam pasaportunu verelim.” dediler.

Hoca azmiyle, mücadelesiyle bu cümleyi yazmasa pasaportunu alıp yurt dışına gidemeyecekti ve gidemeyen binlerce kişinin gidememesi dolayısıyla öldüğünü de çok iyi biliyorum. Hoca gitti, kimisi dedi ki: “Bu adam KHK’lidir, yurt dışına kaçar, şöyle, böyle…” Aylarca böyle diyorlardı. Hoca tedavisini oldu, geldi. Arkadaşları onu Adana Havaalanı’nda törenle karşıladı ve o gözyaşları içinde şunu söyledi: “Meriç’te boğulmayacağım, ben bu ülkeye geri döneceğim, bağıra bağıra olsa da bu topraklarda öleceğim ve bu zulmü kimin yaptığını herkes bilecek.”
    
Haluk Savaş Hoca emekli ikramiyesini vermediler:

“Git, mahkemeden al.” dediler. Haluk Hoca artık bu dünyada Ak Parti ile hesaplaşamayacak, öteki dünyada bu zulmün hesabını sizlerden soracak.

Haluk Savaş Hoca’ya sonra ne oldu biliyor musunuz? Bu arada emekli oldu ama iktidarın öylesine bir kin ve nefret duygusu vardı ki hocanın emekli ikramiyesini vermediler bu sefer. “Git, mahkemeden al.” dediler. Binlerce kişiye böyle yapıyorlar, vermiyorlar, “Git mahkemeye” diyorlar; bir kısmı gitmiyor, giden de bir iki yıl sürünüyor. Hoca gitti mahkemeye ama hâlen, iki yıla yakındır mahkeme sonuçlanmadı ve vefat etti. Öteki dünyaya iktidarınızdan alacaklı gitti arkadaşlar, hakkını haram ederek gitti. Artık bu dünyada sizinle hesaplaşamayacak, öteki dünyada sizinle hesaplaşacak ve bu zulmün hesabını sizlerden soracak. Beraat etmiş bir insana kin ve nefret duygularıyla sonuna kadar kötülük yapıyorsunuz. Türkiye’nin 1’inci sıradaki bir psikiyatristi bu ve sonunda da emekli ikramiyesini vermeme gibi bir hadise vuku buluyor.
 
2019 yılında SGK’ye yasal zırh yasası getirdiniz! Demek ki bir suç var, birileri bir şey örtmeye çalışıyor, minareyi çalan bir kılıf uydurmaya çalışıyor Sonra ne yapıyorsunuz? Hepimiz gördük, 2019 yılında SGK’ye yasal zırh yasası getirdiniz çünkü binlerce kişinin olduğu gibi, Haluk Savaş Hoca’da Bakanlıkla davalıydı. SGK yetkilileri, binlerce suçlarını ve günahlarını örtebilmek için yasal zırh istediler ve maalesef, bizim muhalefetimize rağmen, Mecliste SGK’ye yasal zırh da getirildi. Yani demek ki bir suç var, birileri bir şey örtmeye çalışıyor, minareyi çalan bir kılıf uydurmaya çalışıyor ve bu da yapıldı.
 
AK Parti bütün bu yargıdaki adaletsizliği, suç ve günahlarını şu anda Ayasofya’yı cami yaparak örtmeye çalışıyor!

Değerli arkadaşlar, bütün bu adaletsizliği, suç ve günahlarınızı şu anda Ayasofya’yı cami yaparak örtmeye çalışıyorsunuz. Şunu bilin ki hiçbir suçu ve günahı hiçbir cami, başörtü istismarı örtemez, bunu çok iyi bilin; büyük günah ve suçların sahibi oldunuz.
 
Kocaeli Çayırova’da bu 4 insan yana yana, kavrula kavrula öldüler, 4 tane gariban Suriyeli mülteciydi, öldü gitti. Bunun hesabı sorulmadığı yüzleşilmediği için bugün Sakarya Patlaması oldu!
Yine en son Sakarya’da bir havai fişek patlaması oldu. Bakın, bu patlama niye oldu? Hepimiz çok iyi biliyoruz. Çünkü bir sene önce -ben Kocaeli Milletvekiliyim- Kurban Bayramı’nın 1’inci gününde Kocaeli Çayırova’da 4 mültecinin öldüğü bir fabrika yangını oldu. Biliyor musunuz? Ben Sakarya’daki havai fişek patlamasının neden olduğunu çok iyi biliyorum arkadaşlar. Neden biliyor musunuz? Kocaeli Çayırova yangınını çok yakından takip ettim, tüm bilirkişi raporlarını adım gibi ezbere biliyorum. Bilirkişi raporu, A’dan Z’ye çok büyük, vahim hataları ortaya koyuyor. Buna rağmen, verdiğimiz soru önergelerine bir yıl oldu, cevap verilmiyor, idari ve adli herhangi bir ciddi olay yok. Bakın, Kocaeli Çayırova’da bu 4 insan yana yana, kavrula kavrula öldüler, 4 tane gariban Suriyeli mülteciydi, öldü gitti. Kimse onları sormuyor şu anda. Ve şu anda ne oldu? Sakarya’da 6 kardeşimizin hayatları yanarak sonlandı. İşte, bunlar boşuna değil arkadaşlar. Türkiye’deki manzaralar bunlardan dolayı çıkıyor ve sizin iktidarınızın sonucu bunlar.
 
Şu anda baroları neden değiştirmeye çalıştığınız apaçık ortada ve bizim buna neden muhalefet ettiğimiz de apaçık ortada.

Yorumlar