2017-06-28 00:00:00

Kuşku yok ki Adalet Yürüyüşü, tıpkı referandumdaki 'hayır' çalışmalarında olduğu gibi, İslamcı tabanın azımsanmayacak bir kesiminde karşılık buldu. Üstelik bu tetikleme, Tayyip Erdoğan başta olmak üzere iktidar kadrolarının açıktan tehditler savurmasına karşın gerçekleşti. 
İşte İslamcı çevrelerin adalet yürüyüşüne verdiği destek mesajları;

İslamcı hareketin önemli kalemlerinden Star gazetesi yazarı Ahmet Taşgetiren’in yürüttüğü tartışma da sorgulamanın çarpıcı örneği. 18 Haziran’daki yazısında 'Şu yürüyüş. Nasıl bakmalı ona?' diyerek tartışmaya girişti Taşgetiren. Yürüyüşü küçümseyen iktidarı, medyada alay edenleri ve adalet talebini yıpratmaya yönelenleri eleştirdi. İslamcı hareketin 28 Şubat sonrasında AKP etrafında kenetlenmesinin öncülü niteliğindeki 11 Ekim 1998 tarihli ,'Özgürlükler İçin El Ele' eylemini anımsattı, uyarı ve eleştirilerini esirgemedi:

Taşgetiren: Bence iktidar adalet yürüşünü önemsemeli

“Ama bir toplumsal birikime tekabül etme amacı taşıdığını görmezden gelmemek gerekiyor. CHP’nin tabii tabanının çok dışında bir toplumsal zemin ‘Adalet arayışı’ içine sürüklenmiş bulunuyor. İsterseniz Kılıçdaroğlu’nun yürüyüşünü aşağılama eğilimi çerçevesinde ‘siyasal istismar’ olarak görebilirsiniz. Ama istismarın da bir toplumsal karşılığının olması gerektiği açıktır. Zemini olmayan şeyin neyini istismar edeceksiniz? Kılıçdaroğlu’nun eylemi klasik CHP tabanının ötesinde karşılık bulur. 69 yaşında bir direnç yürüyüşüdür bu. Genç olsa bile her insan tükenebilir. Ama o tükenme halleri bile etkinliği artırır. Bence iktidar ‘Adalet Yürüyüşü’nü önemsemeli. Bekir Bozdağ üslubu ile olmaz bu iş.' 

Star, yazıyı sansürledi

Taşgetiren’in uyarı ve eleştirileri “içeride” öyle can sıktı ki; önce Star gazetesi yazının son iki cümlesini sansürledi, ertesi gün gazetenin bir diğer yazarı Ahmet Kekeç Taşgetiren’e salladı kalemini. “Bu çakma eylem, ‘69 yaşında bir direnç yürüyüşüdür bu’ diyen ağabeylerimiz tarafından, 28 Şubat sürecinin ‘Özgürlükler İçin El Ele Yürüyüşü’yle eş değer tutuluyor. Yazık. Hakikaten çok yazık!” diyen Kekeç, Taşgetiren’in esas olarak yaptığı “adalet talebinin toplumsal zemini” vurgusuna ise bir yanıt üretemedi.
“Kapılarınızı açın: Binlerce ortamda yargı sorunu konuşuluyor”

Taşgetiren tartışmasına 20 ve 21 Haziran tarihli yazılarında da devam etti. Son yazısında muhtevası, amacı, mesajı ne olursa olsun sivil eylemlerin bir davayı anlatmak için kavgadan daha etkili olduğunu, adalet arayışının da Türkiye’de her daim bir karşılık bulduğunu söyledi ve böyle bir adalet sorgulamasının AKP tabanında da bulunduğunun altını çizdi: 'Ama bugün yargıda bir problem varsa, bunu birisinin dile getirmesini önlemenin mantığı yok. Diyelim ki Kılıçdaroğlu “Adalet anahtarı”nı kullanarak Ak Parti tabanına uzanmak istiyor. Ak Parti’ye düşen en azından “Böyle bir anahtar var mı?” diye sormak değil midir? Milletvekilleri kapılarını sızlanışlara açsın, eminim ki bana gelenin bin katı onlara ulaşacaktır. Eminim ki şu an binlerce ortamda “Yargı sorunu” konuşuluyor.'

Eliaçık: Adalet herkes için

Anti-kapitalist Müslümanlar’dan yazar İhsan Eliaçık, 15 Haziran’da Twitter hesabından “Adalet herkes için istendiğinde adalettir” diyerek doğru bulduğunu söylediği yürüyüşün Selahattin Demirtaş’ın tutuklu olduğu Edirne’ye uzatılması gerektiğini savundu.

'Adalete sımsıkı sarılmalıyız'

Mazlum-Der eski Genel Başkanı Ömer Faruk Gergerlioğlu, Artı Gerçek’teki köşesinde 16 Haziran günü “Kılıçdaroğlu’nun başlattığı yürüyüşe destek vermek CHP’ye destek vermek değildir. Gün ‘demokrasi için yetmez ama evet, herkes için adalet istenmeli’ deme günüdür” diye yazdı. 19 Haziran günü ise “Aslında muktedirlerin adalet talebinden ne denli korktuklarını, tehdit savurduklarını da görüyoruz. Bu ortamda yapılması gereken hepimizin adalete sımsıkı sarılmasıdır” satırlarına yer verdi.

Yurt gazetesi

Yorumlar