01 Ekim 2020

YENİ ASYA / Ahmet BATTALdrbattal@yahoo.com

Burası Türkiye. Fikirleri nedeniyle hapse atılan düşünce adamları hep var. Bu durum aydınların derdi olmalı.

Mazide öyle olmuş. 

İletişim Yayınevi 2007’de “İfade Özgürlüğü, İlkeler ve Türkiye” adlı bir derleme kitap yayınlıyor. 

Makale hacmindeki incelemelerden oluşan bu kitabın yazarlarının çoğu o dönemin “liberal” olarak bilinen önemli isimleri: 

Gökçen Alpkaya, Kerem Altıparmak, Arnaud Amouroux, Zühtü Arslan, Christoffer Badse, Fikret Başkaya, Ayhan Bilgen, Osman Can, Mustafa Erdoğan, Fikret İlkiz, Levent Korkut, Laurent Pech, Sophie Redmond, Türkan Sancar, Şanar Yurdatapan.

Kitap satılıyor, okunuyor… 

Günler geçiyor, yazarlardan biri o akademik makalelerinin de katkısıyla profesör oluyor. Gün geliyor Devlet de onu muteber görüyor ve Anayasa Mahkemesi’ne önce üye, sonra başkan oluyor: Zühtü Arslan. 

Yeni günler gelmeye devam ediyor…

İfade özgürlüğüne dair kitaplara ihtiyaç duyan “başka” birileri hapse düşüyor. Anayasa Mahkemesi Başkanı’nın da yazarlarından olduğu bu kitabı okumak istiyor.

Tek kişilik ordu milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun aktardığına göre Diyarbakır Kadın Cezaevi bu kitabın mahpusa ulaşmasını sakıncalı görüyor ve kitabı vermiyor. 

Bu vahim durumu Gergerlioğlu, “Şu skandala bakar mısınız? Cezaevleri derebeylik mi? Bandrollü, aralarında AYM başkanı Zühtü Arslan’ın da yazarı olduğu bir kitap bu. Diyarbakır Kadın Ceza İnfaz Kurumu sakıncalı diyerek bu kitabı vermemiş..!” diyerek twitter’da paylaşıyor. 

Ve daha büyük skandal başlıyor. 

Bu skandal haberi sadece belli başlı birkaç özgürlükçü haber mecraı haber yapıyor. Her ne demekse merkez medyada yok. Yandaş medyada zaten yok. 

Bu durumda bu tür haberlerden Anayasa Mahkemesi’nin de Adalet Bakanlığı’nın da haberi yok demektir. 

Mahpuslara gelince. Muhtemelen cezaevlerindekilerin bu haberden haberleri yok. Zira o haberi verecek gazeteler “Kantine bu gazete gelmiyor.” bahanesiyle, ama aslında bu tür haberleri haber yaptığı için cezaevine sokulmuyor. (Sayın Adalet Bakanı örnek istiyorsa Sincan E Tipinde meselâ Yeni Asya için bir yoklama yaptırsın yeter.) 

Onların bu tür haberlere ihtiyaçları yok. Hem mahpusların özgürlüğe ne ihtiyaçları var ki? 

En önemlisi mahpusların ifade özgürlüğüne asla ve asla ihtiyaçları yok. Kime neyi ifade edecekler ki ifade özgürlüğünün nasıl bir şey olduğunu okumak ve bilmek istesinler. Otursunlar oturdukları yerde.

Hak arama mı dediniz? Onlar terörist kardeşim, suçlu onlar, suçlunun hakkı mı olurmuş, dingonun ahırı mı burası, Türkiye’deyiz Türkiye’de!

Beğenmeyen defolup gitsin. Ama pasaport vermeyiz, ona göre… 

Yorumlar