20 Kasım 2019

TBMM

ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; iktidar ülkede bitmeyen bir OHAL oluşturdu, en ufak ifade özgürlüğü maalesef mahpuslukla bitiyor; bunun defalarca örneğini veriyoruz. Dün, son bir örneği yaşandı hem de bir üniversitede; Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesinde, bir üniversitede düzenlenen bir sempozyuma öğrenciler alınmadı. Bakın, üniversitede sempozyum düzenleniyor ve öğrenciler sempozyuma alınmıyor. Burada akademisyen vekil arkadaşlarımız var, kafalarında bir soru işareti oluştu; evet. Neden alınmıyor? Çünkü rektör, yani iktidarın bir dediğini iki etmeyen Erkan İbiş sorgulanacağından korkuyor, öğrencilerin sempozyuma girişini engelliyor. Girmek isteyen öğrenciler, bir üniversite içinde bir sempozyumu dinlemek isteyen ki konu, Türkiye’deki modernleşme tarihi ve Mekteb-i Mülkiye. Konu bu ama öğrenciler giremiyor; rektör eleştirilmekten korkuyor. İfade özgürlüğü üniversitelerde bile bu hâlde. Taksim’de anıt önünde Rabia Naz’ın ölümünü aydınlatmak isteyen liseli gençler ağır bir şekilde darbediliyor, gayri insani bir şekilde polis onları darbederek götürüyor. Bakın, size yüz binlerce soykırıma uğrayan KHK’linin birisinin başına gelen bir hadiseden örnek vererek nasıl bir bitmeyen OHAL oluşturduğunuzu ispat edeceğim. Sanırım sizlerin bile vicdanı sızlayacak. Trabzon Ortahisar Kaymakamlığının bir yazısı. Kişi KHK’li, kayınvalidesi ağır engelli, gidiyor, Trabzon Ortahisar Kaymakamlığı “Sana ağır engelli bakım parası veremeyiz.” “Niye veremezsiniz, yazıyla bana verin.” diyor. Bu yazıyı veriyorlar. Yazıda ne diyor? “Kişi KHK’yle görevinden çıkarıldığı için kayınvalidesine bakım aylığı verilmeyecektir.” deniliyor. İşte, utanmadan bunu bir resmî yazıya yazmışlar. Bu nedir? Bir soykırım belgesidir, Nazi belgesidir, başka bir şey değildir. Hiç aklınız alıyor mu, böyle bir saçma sapan şeyi aklınız alıyor mu? Buyurun örneği burada görebilirsiniz. Bitmedi, bakın, iktidarınız ne kadar ağır insan hakları ihlali yapıyor. Bir İŞKUR belgesi, bakın, şurada yine Trabzon’da, İŞKUR belgesi. İŞKUR’a başvurmuş, kurs ve programlardan faydalanmak istiyor, işsiz kişi, aç susuz. Ne diyor? “Hayır.” diyor İŞKUR. “36 OHAL KHK koduyla işten çıkarılan kişilerin kurs ve programlardan yararlandırılmanız uygun değildir.” Bunlar insani mi arkadaşlar? Soruyum size, bakın, belgeler burada. Bitmedi, bakın, başka bir belge daha, SGK’nin bu yaptığı işlemlere bir yasal zırh oluşturmak için bir yasa teklifi getirildi Meclise. Ne diyor? Sosyal güvenlik haklarına ilişkin başvurular hakkında işlem yapmayan kamu görevlilerinin bu karar ve fiilleri nedeniyle hukuki, idari, mali ve cezai doğmaz yasa teklifi getirildi. Tabii, bu kadar ağır insan hakları oluşturduktan sonra bu SGK yetkilerinin korumaya da çalışacak iktidarınız, işte, burada yasa teklifi burada ve ağır insan hakları ihlalleri de burada arkadaşlar. Bitmedi, bakın, bir başka KHK’li öğrenci arkadaşımız, Türk Tabipleri Birliği aktivisti Onur Erden. Dört yüz elli günlük sürenin bitiminde özel bir üniversitede ihtisas yapmak istiyor ama ÖSYM kendisine ne diyor biliyor musunuz? “Bu bir arındırma politikasıdır.” diyor, işte bir soykırım politikası demek istiyor. “Sovyetler Birliğinin dağılmasından sonra Doğu Avrupa ülkelerinde, gerekse birleşme sürecinde Almanya’da yapılanlar ve olası tehditleri ortadan kaldırabilmek amacıyla arındırma politikaları uygulanmıştır, bizim de yaptığımız budur.” diyor. ÖSYM’nin mahkemeye gönderdiği yazı bu. Resmen söylüyor, arındırma politikası yani Nazi politikası, başka bir şey değil. Bakın, bütün bu olaylardan sonra Sayın Bülent Arınç ne dedi? “KHK faciadır.” dedi. Evet, sonradan geri adım attı ama KHK gerçekten faciadır arkadaşlar, bunları reddetmeyin, KHK faciadır, kabustur, soykırımdır ve insanlık suçudur, başka bir şey değildir. Apaçık binlerce örneğiyle size ispatlıyorum. Bakın, başka örnekleri de var. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla) – Bülent Uçar Malatya SES’te şube başkanıydı ve KHK’yle ihraç edildi, gencecik yaşta, 42 yaşında kahrından kalp kriziyle vefat etti. İki yıl sonra, geçtiğimiz haftalarda devlet, iktidarınız “Pardon, Bülent Uçar seni iade ettik.” dedi, mezara tebligat gönderdi. Bitmedi, Mücahit Karataş, gencecik yaşta KHK’yle ihraç edilen Sağlık Bakanlığı personeliydi, Diyarbakır’daydı ve o da ihraçtan sonra gencecik yaşta beyin kanseri oldu, çok kahroldu, beyin kanseri oldu ve ardından yine iki hafta önce iade edildi, yine “Pardon.” dediniz. Eşi ne diyor biliyor musunuz? “Allah kahretsin, benim ihraçtan sonra 5 kuruşum yoktu, tedavi param yoktu, sersefil oldum. Bana bunu diyenlere dava açacağım, hakkımı da helal etmiyorum.” diyor. Değerli arkadaşlar, bakın, dindarlık basit bir şey değildir. Vicdansız dindarlık kadar dine zarar veren başka bir şey yoktur ve sizin iktidarınız kadar dine zarar veren başka bir iktidar da bu ülkeye gelmemiştir. (HDP sıralarından alkışlar)

YouTube

Yorumlar