11 Şubat 2020

SN. ÖMER FARUK GERGERLIOĞLU:Değerli izleyenler bazen bu programı yalnız yapıyorum bazen de konuklarım oluyor ve çok önemli konuları konuşuyoruz. Bu akşam da önemli değerli bir konuğum var tüm kamuoyu onu tanıyor vicdanıyla hareket eden bir insan bir kadın bir anne Ayşe Çelik Öğretmen bugün konuğum olacak Diyarbakır’dan katılacak programımıza Ayşe Çelik Öğretmen biliyorsunuz çatışmaların yaşandığı Sur’da çatışmaların yaşandığı bir zaman diliminde çok önemli bir çıkış yapmıştı herkesin suskun kaldığı herkesin çatışmaları duyarsız bir şekilde izlediği bir zaman diliminde Ayşe Çelik Öğretmen Beyaz Show’a çıkmış ve bu hali eleştirmişti Diyarbakır’da çocukların öldüğünü herkesin sessiz kaldığını buna sessiz kalınmaması gerektiğini çatışmanın,kanın,ölümün,gözyaşının hiçbir şeyin çaresi olmadığını ve çocukların ölmemesi gerektiğini anaların ağlamaması gerektiğini tüm bir vicdanıyla söylemişti.Bu çok önemliydi çünkü hiç tanınmayan bir kadın bir televizyon programına bağlanıyor ve bir magazin programında Diyarbakır’da yaşanan siyasi bir konu ile ilgili Diyarbakır’da yaşanan insanların hayatını kaybettiği çatışma ortamıyla ilgili çok önemli ve vicdani bir konuşma yapıyordu. Programın yapımcısı da bu konuşmaya katılıyor ve tebrik ediyordu ve katıldığını söylüyordu ama işte herşey ondan sonra başlıyordu, bu kamuoyunun sesi olan sadece Ayşe Çelik Öğretmenin sesi olmayan kamuoyunun vicdanı olan bu sese karşı iktidar bir linç operasyonu başlatıyor Ayşe Çelik Öğretmene yönelik çok yıkıcı bir söylemle onun işte örgüt propagandası yaptığı ve benzeri bir propaganda yürütmeye çalışıyordu ve ardından Ayşe Çelik Öğretmen yargılanmaya ve ardından linç edilmeye başlanıyordu belki hiç böyle bir şey tahmin etmemişti Ayşe Çelik Öğretmen ama o günden sonra bu söylemleriyle çok şeyler değişti kamuoyu vicdanının sesi oldu Ayşe Çelik Öğretmen biz onun adını duyduğumuzda anneleri çocukları hatırladık vicdanı hatırladık ve çok çok değerli bir şey yaptığını hep söyledik ve sonunda da Ayşe öğretmen bu sözlerinin bir suç olmadığı anayasa mahkemesi kararıyla tescil edildi ve maalesef kendisine çektirilen bu işkenceler bir şekilde bitmiş oldu ama bu dönem içinde Ayşe Çelik Öğretmen önemli şeyler yaşadı Ayşe Çelik Öğretmen yargılandı ceza aldı cezaevine girdi ve kucağında bir bebeği vardı Deran bebek kucağındaydı hamilelik döneminde bu stresleri yaşadı ve Deran bebekle cezaevine girdi Deran bebeksiz kaldı bebeğinden ayrı kaldı cezaevinde çok üzüntülü günler geçirdi ve bu arada cezaevinde ki anne ve çocuk gerçeğiyle karşılaştı cezaevinde kadınlar anneler çocuklar çok sıkıntılı günler yaşıyordu ve Diyarbakır cezeavindeki Ayşe öğretmen bunları hiçbir zaman için unutmadı. Ayşe Öğretmen her zaman OHAL döneminde kadınların çocukların annelerin cezaevinde yaşadığı tüm sorunlara karşı yine işte o programa katıldığı gece gibi son derece duyarlıydı son derece büyük bir sorumluluk hissediyordu ve o kadınların annelerin çocukların yaşadığını tüm benliğinde yaşıyordu bunu nereden biliyorsun diyeceksiniz bunun da en büyük şahidi işin doğrusu benim Ayşe Öğretmenin tüm Ohal döneminde kadınların annelerin çocukları yaşandığına dair hislerinin şahidi benim yine aynı şekilde nasıl vicdani bir tepki verdiğinin şahidi benim o yüzden Ayşe Çelik Öğretmeni bu akşam programıma konuk ettim ve kendisiyle cezaevindeki anneler ve daha çok cezaevindeki çocukların durumunu konuşmak istedik. Ayşe Öğretmen programımıza hoşgeldin.

Ayşe Çelik Öğretmen: Merhaba hoşbuldum.

SN. ÖMER FARUK GERGERLIOĞLU: bu akşam sizinle cezaevindeki annelerin çocukların durumunu konuşacağız biz bunları zaten hep gündem ediyoruz biliyorsunuz ama bunu yaşayan ve bunu etkili bir şekilde duyurmak isteyen bir anne olarak mikrofonu size uzatmak istedik programımıza katıldığınız sağolun çok teşekkür ederiz ve bu dramlara anne baba tutukluluklar cezaevindeki çocuklar cezaevi dışındaki anne babasız çocuklar çok büyük sorunlara bugün neler diyeceksiniz bunu kamuoyu merak ediyor. Ben sözü uzatmadan size bırakıyorum burun sizi dinleyelim Ayşe Öğretmen.

Ayşe Çelik Öğretmen: teşekkür ederim. Öncelikle tutsak bebeklerin ve annelerin sesi olduğunuz için size teşekkür etmek istiyorum ben ve kızımla bu mağduriyeti yaşadığım için geç kalınan bu konuşmayı yapmaya karar verdim. Ne yazık ki ülkemizde 800’ü aşkın çocuk mahkum cezaevinde bu 0-6 yaş önemli bir dönem bunlar içinde daha önemli 1 yaş,1.5 yaş 3 yaş ve 6 yaş olarak önemli dönemlere ayrılır. Bu dönemlerde çocuklar cezaevlerinde olduğu için bu dönemleri gelişimlerini sağlıklı bir şekilde sağlayamıyorlar. Dilsel,sosyal,duygusal,psikolojik,öz bakım becerilerini sağlandığı önemli dönemleri maalesef tamamlayamıyorlar. Bu yüzden yani çocuğun sağlıklı bir şekilde gelişimini tamamlaması için anne ve babalarıyla beraber sağlıklı bir ortamda gelişimlerini tamamlamaları gerekiyor çünkü anne ve babasının yanında olduğunu bilen çocuk güven duygusu geliştirir bu güven duygusu çocuk da ileriki yaşlarda sosyal yaşantısını benlik algısının dünyaya bakış açısını olumlu yönde etkiliyor ancak bu güven duygusu sağlam olan çocuklarda ne yazık ki özsaygı,özgüven,empati ve olumlu davranışları kazanamıyor. Bu sebeple ben kızım ile çok ciddi sıkıntılı dönemler yaşadığım için çocuklar benim gerçekten zayıf bir noktam diyebilirim. Şuan takıldım. Çok yoğun bir duygu karmaşası yaşıyorum.Sn. Ömer Faruk Gergerlioğlu

SN. ÖMER FARUK GERGERLIOĞLU: evet gerçekten biz Ayşe Öğretmen’in çocuklar için ne hissettiğini iyi bilen insanlarız. Onun çocukların canının yanmaması için neler çektiğini iyi bilen insanlarız ve maalesef aynı şeyleri kendisine yaşatanlar oldu kendisine çocuğuna yaşatanlar oldu oldukça sıkıntılı günler yaşadı cezaevi gördü mahkemeler gördü ve çocukların bu ortamı kaldıramadığını da çok iyi biliyor çünkü bir öğretmen en başta Ayşe Öğretmen çocukların çocuk gelişimi çocuğun ruhsal gelişimi fizyolojik psikolojik gelişimiyle ilgili konuları çok iyi biliyor ve onun nasıl travmalardan etkileneceğini de iyi bilen bir insan biz yine sözü size bırakalım Ayşe Öğretmen yine devam edin sözlerinize.

Ayşe Çelik Öğretmen: cezaevi şartları yetişkinler için zor iken çocuklar için ciddi yaşamsal riskler barındırıyor. Çocuğunu yanına alan kadın için ayrı bir psikolojik sorun çocuğunu dışarıda büyütüp ailesi varken dışarı veren anne ayrı bir sorun oluyor çünkü özellikle görüş günlerinde şehir dışından gelenler oluyor değişik hava şartları nedeniyle hastalanan çocuklar aramalardan geçen çocuklar,arama sırasında ciddi sıkıntılar yaşanıyor örneğin ben ilk cezaevine girdiğim zaman 4 kişinin zor sığabileceği bir odada aranmak istedi arandım ve Deran’ı aramak istediler beton zemin üzerine kızımı yatırmak istediler ben buna müsaade etmedim ama aranmamız gerekiyor ve bezini açmamız lazım dediler ben tamam kucağıma alayım öyle ne şekilde cezaevine girdiğin belliyken kızımı bu şekilde aramınızı istemiyorum dedim hayır dediler kızını aramamız lazım deyip kızımın bezine kadar baktılar ne yazık ki.

SN. ÖMER FARUK GERGERLIOĞLU: yere yatırıp baktılar.

Ayşe Çelik Öğretmen:evet bezine kadar açıp baktılar. Yani anne ve babaları yanında olmayan çocukları ararken ne şartlarda arıyorlar nasıl arıyorlar bilmiyoruz. Bu durum çocuğun ilerki yaşları için ciddi travmalara sebep olur bu noktada davranmaları gerektiğini düşünüyorum. Çocuklara bunların yaşatılmaması gerekir.

SN. ÖMER FARUK GERGERLIOĞLU: şimdi peki çocukların cezaevindeki iç dolaşımında veyahut da dışarıdan cezaevine ziyaretçi olarak gelişleri aranması çok önemli bir problem biz bu konuyu ayrı bir başlıkta biraz sonra ele alacağız öncelikle Ayşe Öğretmen nasıl bir koğuşta kaldınız kalabalık açısından nasıldı kaç kişilik bir koğuştu bunlar hakkında biraz bize bilgi verin ve neler yaşadınız bize oradan sorularla cevaplarla devam ederiz.

Ayşe Çelik Öğretmen: 2 defa cezaevine girdiğim için farklı koğuşlarda kaldım 2018 yılında 12 kişilik koğuşta 33 kadın 9 çocuk 2019 yılında girdiğim sene 42 kadın 8 çocuk vardı.

SN. ÖMER FARUK GERGERLIOĞLU: bir dakika ilk girişinizde kaç kişilik koğuşta kaç kadın kaç çocuk kaldınız tekrarlar mısınız?

Ayşe Çelik Öğretmen: 12 kişilik koğuş yani 6 adet ranza. 33 kadın 9 çocuk yalnız bu çocuklar en küçükleri derandı 2 ila 4 yaş arasındaki çocuklardı.2019 senesinde girdiğim zaman tekrar bu sefer yetişkin sayısı 42 iken çocuk sayısı 8 idi. Yalnız çocuklar 0-1 yaş grubu 40 günlük bebek vardı 2 aylık 6 aylık 9 aylık bebekler vardı.

SN. ÖMER FARUK GERGERLIOĞLU: anladım çok vahim bir ortam tarifi yapıyorsunuz. Belli ki insanlar kadınlar yerde yatıyorlardı,çocuklar annelerinin yanında yatıyorlardı bu ortamı bize resmeder misiniz?

Ayşe Çelik Öğretmen: tabi Diyarbakır cezaevinde kaldım ben 2 katlı bilindiği üzere çok eski bir cezaevi alt katta banyo mutfak olarak kullanılan ve dolaplar vardı üst kat ise yatakhane olarak kullanılıyordu yalnız hijyenden uzak dar çünkü eski olumsuz insanların kalabileceği bir şekilde olmayan bir ortam diyebilirim çünkü dediğim gibi alanı çok dardı ve yatak sayısı azdı insan sayısı fazlaydı,her 2 katta da yatılır alt katta yataklar üst katta yer yoktu bazı yataklarda 3 kişi yatıyordu bir tane kadın 2 çocuğuyla beraber aynı yatağı kullanmak zorundaydı çünkü başka yatacak yer yoktu.

SN. ÖMER FARUK GERGERLIOĞLU: aynı yatakta bir anne 3 çocuğuyla beraber yatıyordu. Sene 2018 mi?

Ayşe Çelik Öğretmen: evet ilk cezaevine girdiğim zaman buna tanık oldum.

SN. ÖMER FARUK GERGERLIOĞLU: peki kaç yaşındaydı çocuklar?

Ayşe Çelik Öğretmen: çocuklar yanılmıyor isem biri 2 yaşına girmek üzereydi biri 3 biri 4 ve erkek çocuklar kız çocuklar için durum bir nokta farklı olabilir ama erkek çocuklar için 33 kadınla beraber yaşamak oldukça tehlikeli bir durum çünkü o kadınların her haline şahit oluyorlar her davranışlara şahit oluyorlar,kimlik karmaşası yaşayabilirler bu çocuklar gelişim dönemleri itibariyle telafisi olmayan psikolojik nedenlere sebep olabilecek durum.

SN. ÖMER FARUK GERGERLIOĞLU: evet çok kalabalık bir ortam söylüyorsunuz gayri insani bir ortam Ayşe hanım peki çok bunaldınız mı bu ortamda neler hissettiniz çocuk sesleri annelerin hali nasıldı bir gün nasıl yaşanıyordu.

Ayşe Çelik Öğretmen: ilk gün nerede olduğumu anlam veremiyordum,nasıl buraya burada olamam burada olmamalıyım bir öğretmenin yeri cezaevi özellikle cezaevine girmemeli diye inanılmaz sıkıntılı saatler yaşadım kızım ile beraber girdiğim için benim açımdan daha vahimdi çünkü ilk girdiğim zaman kadınların %80’i sigara kullanıyordu hepsi bir anda sigara kullandıkları için duman olmuştu göz gözü görmüyordu hemen kızımı yukarıya çıkarmaya çalıştım bir nebze de olsun dumandan etkilenmesin istedim,çocuklar bana bakıyordu kadınlar şaşkın şaşkın bana bakıyordu bende anlam veremiyordum sadece kızımı korumaya çalışıyordum,bir kaç valizle gitmiştim ben oraya çünkü daha önce cezaevine girmedim 1 valiz de kızımın oyuncakları 1 valiz de kıyafetleri diğer valiz ise benim kıyafetlerimdi arama esnasında aldıklarımın % 80i  depoya gönderildi cezaevine uygun değil diye bir kısımını aldım diğer çöp poşetlerinin içerisinde verdiler daha sonra koğuşa götürdüm ve o kızımın eşyalarını muhafaza etmeye çalıştım yani nasıl anlatasam şartlar çok ağır insanlar çok zor durumda mesela ilk gece ben yatakta yatma şansına sahip oldum ranza da bir tane mahkum bu kadının ne özelliği var neden onu ranzada yatırıyorsunuz tuvaletin önünde neden yatmıyor,ilk gelen nasıl uyur diye koğuş sorumlusuyla tartışmaya başladı. Cezaevininde bir hiyerarşisi vardı ilk gelen yeni gelen tuvaletin önünde yatıp daha sonra zamanla üst katlara çıkabiliyordu tabi o kadar çok kalması gerekiyorsa üstlere çıkması için lavaboya gitmek istedim yalnız hem üst katta insanlar çocuklarıyla uyuyor hem de alt katta uyuyor bir cesaret edemedim çünkü karanlıktı ya bir kadına basarsam ya bir çocuğa basarsam çünkü sürekli ezilme tehlikesiyle karşı karşıyalar,su içmek istedim içemedim sabaha kadar uyuyamadım sabah 8 de sayım vardı,memurlar kapıya sert bir şekilde vurup SAYIM diye yüksek bir sesle bağırıyordu kadınlar hızlı bir şekilde alelacele ne bulurlarsa giyip mermer tarafından azarlanmasınlar diye çok hızlı bir şekilde aşağı inmeye çalıştılar,sayım bittikten sonra lavabo kuyruğunu anlatamam görmek gerekiyor 43 kadın sırayla tuvalete gitmeleri gerekiyor.

SN. ÖMER FARUK GERGERLIOĞLU: kaç tuvalet var?

Ayşe Çelik Öğretmen: 1 tuvalet var.

SN. ÖMER FARUK GERGERLIOĞLU: çünkü 12 kişiye göre dizayn edilmiş ama içerde 40 kişi var ikinci kez gittiğinizde de 50 kişi var. Çocuklarla beraber saydığımızda insan sayısı 1.sinde 40 ı ikincisinde 50 yi buluyor durum bu değerli izleyenler sanırım sabah bu tuvalet konusu çok büyük bir sorun ne oluyordu.

Ayşe Çelik Öğretmen:kadınlar kavga ediyordu sürekli kapıya vuruyorlardı hadi hadi çık seni mi bekleyeceği diye çok tatsız konuşmalar gerçekleşiyordu özellikle banyo büyük bir sıkıntıydı sürekli su verilmiyordu belli saatleri belli aralıklarla veriliyordu ve 33 kadının aynı banyoyu kullanması aynı kovada yıkanması içler acısı bir durum tamamen sağlık açısından riskli bir durumdu ve o banyoda o kadınların kullandığı kovada bir çöp kovalarını düşünün kadınlar o kovaları kullanıyorlardı o kovalarda da çocuklar yıkanıyordu yani. Çok kötü.

SN. ÖMER FARUK GERGERLIOĞLU: koğuşun kalabalıklığı ortada bir de o koğuşta sigara da içiliyor havalandırma da çıkabiliyor muydunuz çocuklar ne yapıyordu böyle bir ortamda yazı var kışı var koğuşun içi alt katta kadınlar yatıyor üst katta yatıyor gece kalktığınızda onların üzerine basmamak için ne yapacağınızı bilmiyorsunuz bu arada havalandırmaya ne kadar çıkabiliyorsunuz yazı var kışı var havalandırmaya çıkılamayan zamanlar var bu açıdan da bir anlatsanız.

Ayşe Çelik Öğretmen: ben hiç kışa denk gelmedim kış ayında cezaevinde bulunmadım sabah 8 de sayım yapıldıktan sonra koğuş kapısı açıldığında havalandırmaya çıkılırdı akşam sayımına kadar havalandırmada kalabiliyorduk yani havalandırma ile ilgili hiçbir sıkıntı yoktu. Çocuklar kapı açıldığı gibi kendilerini dışarıya atıyorlardı tabi sadece gök yüzünü görebiliyorlardı. Bir kuş dahi bir hayvan dahi görme şansınız yoktu hatta ben oradayken hiçbir çocuğun elinde oyuncak görmedim sadece mutfak eşyaları ile kendi aralarında oynuyorlardı zaten alan dar olduğu için,çocuklar koşarken diğer kadınlar kızardı onları iterdi annelerine çocuğuna sahip çık senin çocuğunla mı uğraşacağız diye çocuğun annesi azarlanırdı,şuna da değinmek istiyorum özellikle gece uyurken anneler ciddi problemler yaşıyordu çocuklar ister istemez ağlıyordu uyumak istemiyordu ya da hastaydı belki bunlar tarafından azarlandılar,sustur çocuğunu uyuyamıyoruz,gelirsem döverim gibi çirkin nahoş cümleler sarfettiler ve o kadının psikolojisini anlamak lazım kadın bir şey söylediği için çocuklara kendi çocuklarını tokatlıyorlardı çocuk zaten ağlıyor tokatlandıktan sonra ağlamaya başlayınca kadında çocuklarıyla beraber ağlıyordu. Bu kadın o kadınlara bu durumlara şahit olduğum için kızımı cezaevinden çıkararak çok doğru bir şey yaptığım kanaatine vardım.

SN. ÖMER FARUK GERGERLIOĞLU: yani burada şunu açalım biraz Ayşe Öğretmen cezaevinde çocuklu bir anne olmak sanırım koğuşta oldukça dezavantajlı bir konu oldukça sıkıntılı bir konu neler yaşıyorlar çocuklu anne böyle istenmeyen bir kadın mı oluyor koğuşta?

Ayşe Çelik Öğretmen: Kesinlikle evet şöyle bir örnek daha vereyim,anne çocuğunun bezini değiştirmek istiyor yataklara sahip olan kadınlar yataklarında bezinin değiştirmesine izin vermiyorlardı git çocuğun altını başka yerde aç diye kadını dışlıyorlardı. Koğuşlarda halı yoktu doğal olarak battaniye kullanıyorlardı kadınlar ya yerlerde ya çıplak merdivenlerinin üzerinde hızlı bir şekilde çocuklarının bezini değiştiriyorlardı.

SN. ÖMER FARUK GERGERLIOĞLU: gayet uygun olmayan bir ortamda bu işlemi yapıyorlardı. Peki çocuklara göre yapılmış bir yer değil cezaevleri 2 katlı bir yer zemin ve üst kat bende o koğuşların içini gördüm Diyarbakır cezaevini gördüm alt kat ve üst kat milletvekili olarak ziyaret ettim ve o kalabalık ortamı gördüm orası yetişkinlere göre bir yer işin doğrusu çocuklar orada koğuşta ne gibi tehlikeler yaşıyor çünkü çocuğa uygun bir ortam değil yerlerde halı yok efendime söyleyeyim merdivenlerin durumu ve diğer betonlar demir kapılar biraz çocukların yaşadığı bu ortama yönelik tehlikelerle ilgili görüşlerinizi alalım.

Ayşe Çelik Öğretmen: zemin beton girintili çıkıntılı düz bir zemin değil çocuk emeklemek isterken zeminde emeklemek zorunda kalacak ve emeklemeye çalıştığı için ister istemez o çocukta bir düşme olacak dengesini kaybedecek ya da eli ayağı burkulacak düşücek ve çocuk düşünce  betona çakılacak bu durumda ciddi tehlikeler barındırıyor yataklar zaten 2 şer kişi tarafından kullanılıyordu kenarlar korumalıkları yoktu anne uyurken çocuk uyandığı zaman o yataktan rahat bir şekilde ya düşecektir ya inecektir aşağı inmeye çalışacaktır anne zaten çocuğuyla beraber yatıyor.

SN. ÖMER FARUK GERGERLIOĞLU: çocuğa ayrı bir yatak verilmiyor diyorsunuz?

Ayşe Çelik Öğretmen: tabi ki hayır öyle bir şey yok.

SN. ÖMER FARUK GERGERLIOĞLU: istiyordu anneler ama verilmiyordu

Ayşe Çelik Öğretmen: ben istediklerine tanık olmadım yalnız şöyle bir şeyi açmak istiyorum 2018 de cezaevine girdiğim zaman diyarbakır e tipi kadın kapalı cezaevinde kaldım daha sonra yeni yapılan cezaevine nakil olduk yeni cezaevi daha geniş büyük yeni olması sebebiyle temiz bir yer kadınlar işlediği suçlara göre tam net olmamakla beraber bunu söylüyorum çünkü koğuşa girdikten sonra bir başka koğuşta kadın ne yapıyor ya da orada neler oluyor tam olarak bilmiyorsunuz duyum aldık kadınlar işledikleri suçlara göre koğuşlara ayrıldı diye yalnız orada da çocuklar için bu tehlikeli olan bir durumda yataklarda kenar korumalık yok çocuk annesiyle beraber kalmak zorunda merdivenler çok riskli korumalıkların aralıkları çok geniş olduğu için çocuklar oynarken birbirlerini ittikleri zaman anında aşağı düşüp ciddi sağlık sorunlarıyla karşı karşıya kalabilirler şimdi yapıldı mı bilmiyorum ciddi önlemler alınması gerekiyor yataklarda çocuklar için korumalıklar ve o merdivenlerde merdiven korumalıkları aralıklarının kapanması gerekiyor dediğimi gibi şuanda ne durumda bilmiyorum yapılmış olabilir.

SN. ÖMER FARUK GERGERLIOĞLU: düşüp kafasını kıran çocuklar oluyor muydu?

Ayşe Çelik Öğretmen: ben sadece bir tanesine şahit oldum kadınlardan biri bir başka kadının çocuğuyla oynuyor sırtına alıyor avluda tur atarken kadın dengesini kaybedip geriye doğru düştü yaklaşık 1.60 yükseklikte sırt üstü çocuğun üstünde düştü ben üst katta düşme sesi duyunca çocuğun başı paramparça oldu dedim yani bütün koğuş aşağı koştuk çocuğun durumunu merak ettik çok şükür herhangi bir kanama patlama olmamıştı ancak daha sonra herhangi bir tedbir alınmadı herhangi bir sağlık kontrolunden geçirilmedi düşen çocuklar oluyordu illaki.

SN. ÖMER FARUK GERGERLIOĞLU: peki çocuklar neler yiyordu orada yetişkinlere yönelik yemekler geliyor ve sanırım onlarda ondan yiyorlar onun dışında ek besin alması gerekiyor yumurta süt benzeri ek besinler alması lazım annesi tarafından emzirilmesi gereken bebekler var beslenme açısından durum nasıldı?

Ayşe Çelik Öğretmen:Çocukların yatacak yeri yok diyorum yani 3 defa sabah kahvaltısı öğle yemeği ve akşam yemeği olarak 3 öğün verilirdi yalnız çocuklara özel hiçbir şey yoktu benim tanık olduğum çocuklara sadece mama ve bez verilirdi,bunlara tanık oldum. Hatta şöyle de bir şeye şahit oldum ben kadının bir tanesi memurdan mama istedi memur hanımda şimdi mi söylenir daha önce söyleseydin dedi kadına ve sonra mazgalı kapatık gitti. 5 dakika sonra geri geldi ben mamaların numaralarını bilmiyorum şunu örnek olarak vereceğim mesela kadın 2 numara istiyor kadın 3 numara getirmiş çocuğa kadın da benim çocuğum 2 numara kullanıyor siz yanlış getirmişsiniz dedi memur hanım da sen bunu bulduğuna dua et dedi diğerleri depo da bu saatte depoyu mu açacağım diyerek çirkin cümleler sarfetti şunu da açmak istiyorum. Kadınlara çocuklara insan olduklarını hatırlatacak şekilde yaklaşan memurlar da vardı çok çirkin davranan hakaret eden insanlık dışı muamelelere maruz bırakılan memurlar da vardı kendimden bir örnek vermek istiyorum Cumhuriyet Başsavcılığı izniyle Deran her gün 45 dakika süt izni verildi. 2. Gelişinde kızımın alerjisi olduğunu söylemiştim memurlar biliyordu bir tane memur bana alaycı bir şekilde senin çocuğunun alerjisi var ise sen ona nasıl süt veriyorsun ben sağlık işini 6 ay yaptım düzgün değil bende şöyle cevap verdim verilen yemekler malum yenmeyecek derecede bende doğal olarak aç kaldığım için kızıma sadece sütümü veriyorum dedim dediğim gibi çocuklarla oynayan onlara şirinlik yapan kadınların dertleriyle ilgilenen onlara yardımcı olmaya çalışan ben onlara melek diyorum meleklerde var ama insanların kalbini kıran onları rencide eden memurlarda var ne yazık ki.

SN. ÖMER FARUK GERGERLIOĞLU: yani besinsel olarak tamamen kendilerine uygun olmayan bir ortamda yaşıyor çocuklar peki emziren anneler var orada annesini emen çocuklar var hani kısa sürede sütü kesilen anneler var mıydı çocuğun emme problemleri bu konuda neler duydunuz yaşadınız?

Ayşe Çelik Öğretmen: dediğim gibi ben ikinci cezaevine girişimde emziren kadınlarla kaldım hatta bir süre sonra cezaevine nakil olduğumuz için ayrıldım neler yaşandığıyla ilgili bilgim yok yalnız şöyle bir söyleyim emziren anne olarak ben vardım emziren kadının sağlıklı beslenmesi gerekiyor stresten uzak durması gerekiyor ancak cezaevi zaten sıkıntıları barındıran bir yer tamamen sıkıntıya neden olan bir yer yani ben mesela sütümün kesilmesinden çok korkuyordum kantinden kendi imkanlarımızla aldığımız gıdalar ile bunu muhafaza edebiliyorduk şöyle bir şey de söylemek istiyorum hazır gelmişken ben cezaevine girdikten 1 hafta sonra Deran cezaevine geldiği zaman hasta bir şekilde geldi burnu tıkalı idi ben gelişte memurlara kızımın burnunu açmak için aspiratör istedim burnunu açabileceğim aparat onu içeri almadılar hatta ve hatta kızımın biberonun içerisindeki suyu döküp boş biberonu bana verdiler.yani içler acısı bir durum.

SN. ÖMER FARUK GERGERLIOĞLU: evet peki yani oldukça kalabalık ve gayri insani bir ortam gördünüz maalesef bu ortam bir çok cezaevlerinde de var kadınlar çocuklarıyla yaşıyor ve maalesef büyük zorluklar yaşanıyor bebekler var 200 ü aşkın bebek var 0-1 yaş arası 1-2 yaş arası 100 civarı bebek var ve gittikçe artan oranlarda da diğer yaşlara doğru ilerliyor peki bu çocuklar içeride oyun oynayabiliyor mu? Çocukluklarını yaşayabiliyor mu? Ayşe Öğretmen çocuk gününü nasıl geçiriyor? Çocuğun en büyük ihtiyacı oyundur nasıl gördünüz mesela

Ayşe Çelik Öğretmen: çocukların dediğim gibi ben hiç oyuncak görmedim,mutfak araç gereçleriyle oynuyorlardı kendi aralarında oynuyorlardı kreşe gönderiliyordu ama çocuklar kreşe gitmek istemiyorlardı,ağlayarak gitmek istemediklerini gösteriyorlardı annelerine koşup sarılmak nedenini bilemiyorum.

SN. ÖMER FARUK GERGERLIOĞLU: neden acaba?

Ayşe Çelik Öğretmen: yani ben şöyle düşünüyorum mahkum çocuğu diye okuldaki yetkililerin çocukları dışladıklarını çünkü nereye gittiklerini bilmiyorum diğer çocukların hangi ailelerin çocukları olduklarını da bilmiyorum.

Sn. Ömer Faruk Gergerlioğlu: cezaevi içindeki bir kreşe gidiyorlar sanırım.

Ayşe Çelik Öğretmen:Bilemiyorum o konu hakkında bilgim yok sadece kreşe gittiklerini biliyorum. Çocuklar bezleri dolu bir şekilde geliyordu,yani bezleri alınmıyordu kreşteyken o süre zarfında dediğim gibi ağlayarak gitmek istemiyorlardı kreşe.

SN. ÖMER FARUK GERGERLIOĞLU: evet orada demekki çocuklar kötü muamele görüyorlar ki gitmek istemiyorlar anlaşılan bu şimdi biz sizden çocukların oyuncağının olmadığını duyduk zaten bu çok şikayet olarak bize geliyor veyahut da çok yetersiz oyuncakları olduğunu biliyoruz bize gelen mektuplarda var olan oyuncaklarında bazen kontrollerde alındığı çocukların bu oyuncaklarını ellerinden alındığı görüntüleri izleyip tepki gösterdiği annelerin üzüldüğü ama buna rağmen oyuncakların ellerinden alındığı anları biliyoruz mutfak aletleri ile oyun oynadıklarını söylediniz peki boyama kitabı boyama kalemleri konusunda da saınırım sıkıntı var bildiğimiz kadarıyla şuan biz Diyarbakır Cezaevi’Ni 3 4 ay önce ziyaret ettiğimizde orada gördüğümüz çocuklara boyama kitabı boyama kalemi verilmediğini rapor ettik raporumuza yazdık bunu şuanda da değişen çok bir şey yok anlaşılan o çocuklar hani 3 4 yaşındaki çocuk için boyama kitabı boyama kalemleri çok önemlidir ama maalesef bunlara ulaşamadıklarını yeterli oyuncaklarının olmadığını gördük bunlar için ne dersiniz?

Ayşe Çelik Öğretmen:dediğim gibi ben çocukların elinde oyuncak görmedim boya kalemleri de görmedim sadece kendiniz için mektup veya yazı yazmak için kendiniz aldığınız kalemleriniz var arasıra çocuklar o materyalleri kullanıyordu onun dışında başka bir yerdeki cezaevlerinde var mı yok mu bilmiyorum orada olduğum süre zarfında ben bunlara tanık olmadım.

SN. ÖMER FARUK GERGERLIOĞLU: anladım.

Ayşe Çelik Öğretmen: yalnız şunu belirtmek istiyorum daha sonra yeni cezaevine nakil olduğumuz zaman ben ve sadece 1 koğuş arkadaşım vardı 2 kişi bir koğuşta kalıyorduk kızım ile aralarında 2 ay vardı koğuş arkadaşımın çocuğu bir kaç gün sonra anneannesi teyzeleri beraber çocuğu getirdiler yalnız oyuncakların % 90’ı alınmadığı dendi koğuşa gelen sadece 1 top plastik küçük bir top plastik küçük bir sandalye 2 tane römorkor işlevsiz oyuncak yani arkadaşımın dediğine göre bir sürü oyuncak getirmiş hiçbiri alınmamış diye kızmıştı sitem etmişti ama şöyle de bir şey var pilli sensörlü tehlike arzeden oyuncakların alınmadığını duymuştum yalnız bunun için pilli olmayan sensörlü olmayan bir çok oyuncak var onlar alınabilir koğuşlara.

SN. ÖMER FARUK GERGERLIOĞLU: evet peki çocuklar günlük hayatta nasıl bir psikoloji içindeydiler yani çocuklar kendilerine uygun olmayan bir ortamdalar etraf betonlar duvarlar yüksek duvarlar tel örgüler beton duvarlar demir kapılar çocuk oradan çıkmak için koşturuyor muydu kapıların peşinde nasıl oluyordu tabiki görevli kapıyı kapatıyor çocuk dışarı çıkamıyor çocuklar böyle anlarda neler yaşıyordu biraz anılarınızı anlatırsanız

Ayşe Çelik Öğretmen:çocuklar koğuş kapısı açıldığı gibi kendilerini dışarı atıyorlardı saatlerce orada kalabilmenin mutluluğunu yaşıyorlardı yalnız kapı kapandıktan sonra çok kötü bir şekilde ağlamaya kapıya vurmaya annelerini vurmaya başlıyorlardı bizi çıkart dışarı çıkmak istiyoruz dışarda su birikintileri vardı mesela onlarla oynuyorlardı su istiyorum diye kötü ağladıklarına tanıklık ettim.

SN. ÖMER FARUK GERGERLIOĞLU: havalandırmada ki sular kastediyorsunuz.

Ayşe Çelik Öğretmen:evet.

SN. ÖMER FARUK GERGERLIOĞLU: evet o kapının niye açılmayacağını bilemiyorlardı tabi anneleride neyapacağını şaşırıyordu değil mi?

Ayşe Çelik Öğretmen: anneleri oturup ağlıyordu yani yapacak bir şey yoktu o kapının açıldığı bir saat vardı kapandığı bir saat vardı o saatin dışında kapının açılması mümkün değildi hatta şöyle bir şey de örnek vermek istiyorum ben. Yeni cezevinde iki koğuş arkadaşımın çocuğu anne anne ve dedesinde kalıyordu anneanne cezaevine getirmiş yeni cezaevini temizle orayı hazır hale getirdikten sonra çocuğunu almak istedi çocuğunu içeri alırken annesine gelmedi anneannesine kollarına uzatıp anneannesini istedi annesini reddeti ona gitmek istemedi.

SN. ÖMER FARUK GERGERLIOĞLU: niye

Ayşe Çelik Öğretmen: koğuşa. Bilemiyorum yani ben çok kötü oldum o anda çünkü çocuklar dışarıda bir ortama alışıyorlar o ortama alıştıktan sonra yeni bir ortamdan rahatsızlık duyarlar ve kabul etmezler ve çocuklar anneleri ile ayrıldıktan sonra aralarındaki bağ ister istemez kopuyor onların aralarındaki bağ kopmuştu çünkü çocuk uzun bir süre annesini görmemişti ve ona kızmıştı. Sıkıntılı bir şekilde koğuşa götürüldü. Kapı kapandı çocuk başını yerlere vurmaya başladı anneannesini istiyordu muhtemelen ben adını hatırlayamıyorum çünkü anneannesinin adını söylüyordu kendini yerlere atıp yuvarlandı annesini çekti o çocuğun ileride ciddi psiko sorunlara sebep olacak bu durum. Daha sonra biz havalandırmaya çıktığımız anda o çocuk için kanatları olsa uçacak şekilde çok mutluydu oysaki bir salıncak yoktu bir park alanı yoktu arkadaşları yoktu buna rağmen çocuklar kapı açılır açılmaz sanki çok mutlu olmuşlardı çocuklar için.

SN. ÖMER FARUK GERGERLIOĞLU: peki açık görüşlerde ve kapalı görüşlerde annesiyle birlikte olan sonra ayrılan çocuklar var hani açık görüş ayrı kapalı görüş ayrı kapalı görüşte annesine dokunamayan çocuklar var açık görüşte annesini gören ve sonra ayrılan çocuklar buralarda ne yaşanıyordu açık görüş ve kapalı görüşlerde,

Ayşe Çelik Öğretmen: ben hiç açık görüşe denk gelmedim kapalı görüşlerde de bir burukluk 5 er 6 şar kişi alındığımız için öyle bir duruma da tanıklık etmedim ama dediğimi gibi son cezaevine girdiğim zaman sadece bir koğuş arkadaşım ile böyle bir durumla karşı karşıya geldim çocukların psikolojisi açısından oldukça zararlı tehlikeli bir süreçler yaşanıyor.

SN. ÖMER FARUK GERGERLIOĞLU: peki psikolojisine ayrıca geleceğiz bu çok önemli bir konu. Çocuklar içeride malum çocuklar çok hastalanır üşütüyorlardır çocukların hastaneye doktora gitme meselesi önemli bir konu gecikmeler oluyor muydu tedavi için ilaç aldığı zaman tedavisinde gecikmeler oluyor muydu neler yaşıyordu anneler ve çocuklar çocuklar hastalandığında

Ayşe Çelik Öğretmen: çocuklar hastalandığı zaman anında bir tedavi gerçekleştirilmiyordu ancak çok ciddi bir ağrısı varsa müdahale ediliyordu,soğuk algınlığı grip,düşme gibi durumlarda müdahale yoktu ancak sabah sayımda dilekçeler verilir daha sonra memurlar tarafından dilekçe ile revire çıkarılırdı: yani o dilekçeyi vermeden revire çıkmak mümkün değil

SN. ÖMER FARUK GERGERLIOĞLU: Deran’ı da izleyicilerimiz bir görsün üstüne konuştuğumuz çocuk kim. Peki bu sırada gecikmelerde oluyor diyordunuz çocukların hastane sevkleri revire gitmesi ayrı bir konu oradan hastaneye gitmesi ayrı bir konu sanırım buralarda önemli gecikmeler oluyordu peki bunları yaşayan işte yeme sorunu oyun sorunu oyuncak sorunu kalabalık sorunu koğuşların beton ve demirden olma sorunu koğuşların tehlike olma sorununu yaşayan çocuklar psikolojik olarak nasıl etkileniyordu Ayşe Öğretmen hani geçici ve kalıcı psikolojik sorunları ne oluyor sizce çocuğun geçici bir psikolojik sorunları olabilir bir de kalıcı psikolojik sorunları olabilir bu bizim çok önemli bir konumuz belki işte yemesi içmesi şu bu ayrı bir konu belki giderilebilir ama çocuğun yaşadığı psikolojik travmalar bizim için çok önemli buna ne dersiniz?

Ayşe Çelik Öğretmen:Şimdi bireysel farklılıklar açısından her türde farklı durumlara sebep olabiliyor kimi çocuk daha hırçın olabilirken kimi çocuk kendi içine kapanabiliyor geçici durumlarda olabiliyor ancak kalıcı hasarlara sebep olabiliyor ben yine kendimden bir örnek vermek istiyorum. Mesela Deran ilk cezaevinden çıktığım zaman Deran’a süt vermek için çok uğraştım çok dietler yaptım tabiricaizse desteklediğim dağların % 80’ini 90’ını tüketmeme rağmen sırf sütüm olsun diye çok uğraştım ancak kızımdan ayrı kaldığım kızım bana olan güvenini yitirmişti beni istemedi beni reddetti uzun uğraşlarıma rağmen kızım bir yudum almadı.

SN. ÖMER FARUK GERGERLIOĞLU: ne kadar onu emziremediniz ne kadar bir süreyle bu oldu emzirememe süresi

Ayşe Çelik Öğretmen: cezaevinden çıktıktan 2 hafta kadar biz çok uğraştık 2 haftanın sonunda kızım almadı.

SN. ÖMER FARUK GERGERLIOĞLU: peki cezaevinde kalma süreleriniz ne kadar oldu? 2 ayrı kez girdiniz toplam ne kadar kaldınız çocuk o sırada ilk ve ikinci girişte ne durumdaydı onları da bilgi verseniz

Ayşe Çelik Öğretmen: ilk cezaevine girdiğim zaman Deran 6 aylıktı 14 gün kaldım cezaevinde 14 gün 1 hafta kızımı hiç görmedm 1 hafta sonra daha önce dediğim gibi süt izni sebebi ile her gün 45 dakika kızımı görebiliyordum 14 gün sonra sağlık şartlarından dolayı tahliye edilerek infazım ertelendi. 2. Cezaevine girişimde Deran 18 aylıktı o süre zarfı içerisinde Deran bizimle göz teması yabancılarla göz teması kurmuyordu diğer çocuklara göre gelişim geriliği sergiliyordu biz tesadüfen bronşit olduğu zaman doktora götürdük doktor bize kızımın otizm olduğunu söyledi onu duyduğum an bunu nasıl tarif edeceğim bilemiyorum ama canımdan can gitmişti ve ben zaten kızımın beslenme sorunu var toplu gıda alerjisi var et ürünlerine sebze ve meyve ürünlerini tüketemiyorken bir de bunun gibi ciddi bir durum olması inanın dünyam başıma yıkılmıştı ama ben doktorun yanıldığını hissediyordum çünkü anneden başka kimse evladını daha iyi bilemez yalnız otizm belirtileri gösterdiği için bir kaç doktora daha göstermek istedim onlarda aynı şeyleri söylediler göz teması kurmuyor 10 aylık 12 aylık 17 aylık hala kızım emeklemiyor yürümüyor anne baba demiyor bunlar otizmin belirtileri ancak dediğim gibi bir kaç ayrı doktora da gösterdik sonra Deran 18 aylık olunca benim 2 kez ertelemem sona erdiğinden dolayı tekrar cezaevine girmek zorunda kaldım aklım tamamen kızımdaydı yani şimdi benim yokluğum onun için sözcük olarak daha ciddi boyutta artık beni tanıyor ilk cezaevine girdiğimde 6 aylıktı bebekti artık büyümüştü Deran sürekli beni istiyordu daha öncesinden mesela 1 dakika bile bırakmıyordu 23 gün tutuklu kaldım 2. Cezaevine girişim anayasa mahkemesinin tahliye kararı ile çıktım çıktığım gece tabi evdekiler bi haberdi beni gördükleri zaman hem hüzün hem şaşkınlık hem sevinç bütün duyguları bir arada yaşadılar sarılmak isteyenler oldu ben sadece kızımı görmek istedim kızım da herkese şaşkın şaşkın bakarken bana bakmıyordu bende kızıma annen geldi annen geldi diyerek onu kucağıma almak için yanaşırken yüzüme tokat atıp beni itti ağlamaya başladı annem yanımızdaydı ben onu tam kucağıma aldım derken Deran kollarını anneme doğru uzatıp anneme doğru gitti beni reddetti çünkü aramızdaki bağ tamamen kopmuştu daha sonra biz o kötü günleri geride bıraktıktan sonra kızımın tedavisiyle ilgilenmem gerekiyordu bana destek çıkan çok değerli insanların doktor tavsiyeleriyle alanında uzman çocuk ergen profesöre götürdük kızımı yaklaşık 1 saate yakın Deran ile sohbet edip oyun oynadı sonuç olarak bana Deran kesinlikle otizm değil yaşadıklarınızdan dolayı ciddi bir travma yaşamış dolayısıyla Deran akranlarına göre gelişim geriliği sergiledi ama Deran bir müddet sonra annesiyle beraber sağlıklı günler geçirecek diye beni inanılmaz rahatlatmıştı hatta ben hocam emin misiniz böyle bir sorun yok değil mi diye tekrar tekrar sordum beni böyle teselli edercesine rahat ol Deran otizm değil diye yani sonuç olarak çocuklar annelerinden ayrılmamalı daha sağlıklı şartlarda ait oldukları yerlerde anne baba kardeşleriyle beraber büyümeli çünkü çocukların gelişimleri ciddi sekteye uğrar ve telafisi olmayan travmalara sebep olur.

SN. ÖMER FARUK GERGERLIOĞLU: evet peki bir de şu var Ayşe Öğretmen cezaevinde çocuklar var bir de annesi veya babası cezaevinde olan ve dışarıda dede veya nine tarafından bakılmak durumunda  kalan çocuklar var,bir cezaevinde yaşayan çocuklar var bir de cezaevi dışında anne babasız çocuklar var bu cezaevi dışındaki çocukların diğer halleriyle ilgili neler diyeceksiniz yani bir cezaevi sıkıntıları var bir de bu çok hesaba alınmıyor belki 800 den fazla cezaevinde yaşayan çocuk var belki ama binlerce annesi babası veya anne babası cezaevinde olduğu için dede nine teyze hala yanında yaşayan çocuklar var bu çocukların hali için ne dersiniz?

Ayşe Çelik Öğretmen: benim derinden etkileyen Miraz bebek olayı var hepimizin bildiği ben o videoyu izlerken kızıma sarılıp öptüm dakikalarca ağladım hiçbir vicdanın buna müsade etmemesi gerekir hiçbir çocuğa bunların yapılmamaası gerekir ben insanların vicdanına sesleniyorum yetkililere sesleniyorum buradan özellikle kadın siyasetçilere seslenmek istiyorum etrafta bir çok örgüt var siz değerli insanların paylaşımları var empati kurmalarını istiyorum ben cehennem diye tabir ediyorum cezaevlerini o çocukların ellerinden tutup onları ait oldukları yerlere evlerine yataklarına bir an önce kavuşturmalarını umut ediyorum dediğim gibi hiç bir çocuk cezaevinde olmamalıdır bütün çocukların sağlıklı gelişimlerini tamamlayabilmeleri için topluma ülkeye sağlıklı birer birey yetiştirmenin yolu sağlıklı çocuklardan geçer. O çocukları kazandırmaları istiyorum o çocuklara bunların yaşatmalarını istemiyorum annelerin cezalarını çocuklara yaşatmalarını istemiyorum gerçekten suçlu olan kadınlar da var ama gerçekten bir şekilde özgürlüklerinden yoksun bırakılmış kadınlar da var ben annemin işlediği suçtan değilim benim tek derdim sadece istediğim şey o çocukların sağlıklı bir şekilde sağlıklı bir ortamda büyümelerini istiyorum anneleri babaları ve aileleriyle beraber büyümelerini istiyorum çocukların yeri parklardır salıncaklarla akranlarıyla koşmaları çamurlar ile oynamaları gerekirken bu çocuklar mutfak faraj ile oynamasın. Annelerinin cezasını çocuklar çekmesin.

SN. ÖMER FARUK GERGERLIOĞLU:peki ayşe hanım bir de çocuklar anneyi ziyarete gelirken biraz evvel az çok bahsettiniz kendi çocuğunuzdan da belki farklı duyumlarınızda olmuştur. Çocukların nahoş bir şekilde arandığı tacize varacak denli aramalar yapıldığı turnikelerde işte çeşitli yerlerde bunlar bize şikayet olarak çok geliyor maalesef sizler neler yaşadınız neler duydunuz bu konuda

Ayşe Çelik Öğretmen: çocuklar kadınlarla beraber kalabalık ortamda arandıklarını duydum dediğim gibi ben tanık olmadığım için duyumlarımı ifade ediyorum şöyle bir şey söylemek istiyorum aslında Deran 1 hafta geldikten sonra 2. Gün kolunu incitmişti yani daha sonraki gün biz kapalı görüşte kolunu incittiğini söylemişlerdi eğer benim yanımda memurlar kızımı beton zemine yatırıp bezini açabiliyorlarsa benim yokluğumda ya da anne babanın yokluğunda o çocuklar nasıl arandı nasıl arandı düştüler mi düşürüldüler mi itildiler mi bunu düşündükçe çıldırmamak için kendimi çok zor tutuyorum bunu bütün samimiyetimle söylüyorum.

SN. ÖMER FARUK GERGERLIOĞLU: Ayşe Öğretmen siz çocuklar konusunda çok önemli bir hassasiyeti vurgulamış bir insansınız kamuoyunda yüksek bir tanınırlılığınız var bir takım sıkıntılar çektiniz çileler çektiniz ama sizin çocuklar için söyleyecekleriniz çok önemli şuanda T.C. tarihinin hiç yaşanmadığı oranında kadınlar cezaevinde 11.000 civarında kadın cezaevinde 800 ü aşkın bebek ve çocuk annelerinin yanında cezaevinde yine 3000 e yakın çocuk mahpus var bunlar şuana kadar T.C.’nin en yüksek sayıları bütün bunlara karşı siyasi iktidarın ne yapması gerekiyor biz TBMM üyelerinin neler yapması gerekiyor kamuoyu adına çağrınızı alabilir miyiz

Ayşe Çelik Öğretmen: az evvel dediğim gibi sağlıklı bir birey sağlıklı çocukluktan geçer ben buradan yetkililere annenin suçu ne olursa olsun cezasının çocuğun çekmesini istemiyorum ya o çocuk düzenli bir ortam dizayn edilir çocuğun fizyolojik durumu sağlık durumu beslenmesi gözönüne alınarak ortam hazırlanır çocuğun oyun oynayabileceği bir ortam ya da oyuncaklarının alınması sağlanabilir ya da ki benim en çok istediğim şey bebekler çocuklar belli bir yaşa gelene kadar annelerinin cezasının ertelenmesi ya da tutuksuz bir şekilde yargılanmasını talep ediyorum buradan yetkililerden bunu istiyorum çünkü o cezayı anneler değil çocuklar çekiyor.

SN. ÖMER FARUK GERGERLIOĞLU: maalesef biz bunun yapılmadığını görüyoruz Ayşe Öğretmen aksine hamile kadınlar bu dönemde cezaevlerinde oldu ohal döneminde binlerce belki kadın oldu hamileliğinin neredeyse tüm bölümünü cezaevinde geçiren kadınlar oldu doğum sancılarını cezaevinde yaşayıp zor hastaneye yetiştirilen kadınlar oldu ve ardından cezaevine yine getirilen lohusalığını cezaevinde yaşayan ve sonrasında işte en az 2 3 yaşına kadar çocuklarını o ortamda büyütmeye devam eden çocuklar oldu hamile kadınlar açısından neler yaşadınız neler duydunuz bir de bu konuya değinmenizi isteriz.

Ayşe Çelik Öğretmen: ben 2 aylk hamileyken istendi. Ekim ayının başlarında cezam onandı ben 20 ekim tarihinde doğum yaptım ve kadınlar hamileliklerini heyecanlı alışverişlerde bebeğine kıyafetler alayım eşyalar hazırlayım telaşındayken ben çocuğumun doğacağı ortamı doğumdan sonra yaşayacağı ortamın endişesiyle çok travmatik bir dönem yaşadım. Bu sebeple erken doğum yapmak zorunda kaldım . hamilelerin ben cezaevinde beraber kaldım hamile kadın vardı,hamilelerin sağlıklı beslenmesi gerekir.

SN. ÖMER FARUK GERGERLIOĞLU: bu çok önemli Ayşe Öğretmen diyorsunuz ki yaşadığım streslerden dolayı erken doğum yaptım kaç aylıkken doğdu Deran

Ayşe Çelik Öğretmen: Deran 37 haftalık iken doğdu ve hipertansiyon vardı bende 37 haftalık iken kızım dünyaya geldi.

SN. ÖMER FARUK GERGERLIOĞLU: yani siz bu yargılanma aşamasında hamileydiniz

Ayşe Çelik Öğretmen:evet ve kimseye bunu kamuoyundan özellikle sakladım çünkü benimle ilgili çok çirkin ağza alınmayacak hakaretler yazıldığı için bebeğimle ilgili herhangi bir olumsuz bir yoruma bir şeye o gücü kendimde bulmadığım için bunu saklama gereği duydum

SN. ÖMER FARUK GERGERLIOĞLU. yargılanma sürecinde hep bu stresi yaşadınız ve sonrasında erken bir doğum oldu anladığımız kadarıyla.

Ayşe Çelik Öğretmen: aynen öyle evet.

SN. ÖMER FARUK GERGERLIOĞLU: peki başka.

Ayşe Çelik Öğretmen:Deran için doğum izni verildi kızım 6 ay olduktan sonra iznim bitmesi sebebiyle ben cezaevine girdim.

SN. ÖMER FARUK GERGERLIOĞLU: anlaşılan o 6 ayda burnunuzdan geldi çünkü 6 ay sonra özgürlüğünüz elinizden gidecek ve o stresle yaşıyordunuz değil mi o dönemler neler hissettiniz neler oldu?

Ayşe Çelik Öğretmen:ben zaten kaygılıydım endişeliydim korkular içerisindeydim Deran 4 aylık iken sağlık problemleri yaşamıştı kusmaya ciddi bir şekilde ishalleri artınca doktora sürekli gidiyorduk tabiri caizse her gün ev hastane arası mekik dokuduk idrar tahlilleri kan tahlilleri derken kızımın çoklu gıda alerjisi tanısı o zaman kondu. Daha sonra şikayetleri bir süre devam edince tamamen sütten kesildi sadece diet özel mama verdik şikayetleri sona erince doktorumuz tamam dedi çoklu gıda alerjisi kesmemiz gerekiyor dedi bende kabul etmedim,sütümü veremiyorum düşünebiliyor musunuz hayır dedim ben kızıma süt vermek istiyorum doktorumuz bana bir diet programı hazırladı yalnız daha önce de dediğim gibi gıdaların % 80’ini tüketemiyordum o zamanda ciddi bir kilo kaybına ulaşmıştım. Yani 5 6 kilo vermiştim istemsiz bir şekilde çünkü sağlıksız beslenemiyorsun,kızımda sağlık problemini kaldırmaya çalışıyordum süt yok yumurta yok peynir yok hiçbir et çeşidi yok asitli meyveler yok çok sıkıntılı bir dönemdi benim için hemen hemen sadece kabak yedim diyebilirim sırf kızım süt alabilsin diye ama ne yazık ki ben cezaevine girdikten sonra kızımla ayrılmamızdan kaynaklı aramızdaki bağın kaybolmasıyla istediğim süt verme olayı sona erdi.

SN. ÖMER FARUK GERGERLIOĞLU:tabi bu olay çok önemli değerli izleyenler sizlerde duyuyorsunuz Ayşe Öğretmen gibi yüzlerce anne var Ayşe Öğretmen çok daha fazla yıllarca cezaevinde kalan 1 değil 3 4 5 çocuğu olan küçük büyük çocukları olan anneler ergenlik çağında çocukları olan anneler ve her yaş grubunun yaşadığı sorunlar ayrı bizim gördüğümüz cezaevindeki çocuklar veyahut annesi babası cezaevinde olduğu için cezaevi dışındaki çocuklar silme psikolojik sorunlar yaşıyorlar yani yaşamayanı yok maalesef çünkü çok gayri insani bir durum çocuğun annesinden ayrılması işte Ayşe Öğretmen anlatıyor çocuğunda otizm teşhisi düşünülen durumlar yaşanmış çocuğun çok büyük travma yaşadığı doktorlar tarafından söylenmiş ve Ayşe Öğretmen’den annesinden kaçan anneannesine sığınan bir çocuk tablosu var ve bu da Ayşe Öğretmen’i çok üzmüş çok tedirgin etmiş hayatını allak bullak etmiş canımdan can alındı diyor bu tür durumlar ortaya çıktığında maalesef bu stresler bu sıkıntılar hep cezaevi günlerinin sıkıntılarının yansımasıydı biz programımızın sonuna doğru şunu söylüyoruz Türkiye’de cezaevinde çocuklar sorunu var bu çok büyük bir sorun yargı paketinin ilk paketinde biz bu soruna bir çözüm bulunmasını istedik çözüm bulunmadı yüzlerce çocuk şuanda bir büyük felaketi yaşıyor kalıcı travmalar yaşıyor aile dramları yaşanıyor her gün bunları görüyoruz bende yayınlıyorum bunları sosyal medyadan  bana cezaevinden mektup gönderen anneler inanılmaz aile dramları anlatıyor çocukların felaket hallerini anlatıyor işte onlardan birisini kamuoyunda çocuklara yönelik vicdanlı davranışıyla başına çok şey gelen ama geri adım atmayan daha sonra anayasa mahkemesinin bu söylediklerinde suç unsuru yoktur kararıyla aklanan Ayşe Öğretmen kendi çocuğu üzerinde tüm çocukların neler yaşadığını anlattı programımızı burada bitiriyoruz değerli izleyenler son olarak bir şeyler söylemek istermisiniz Ayşe Öğretmen son söz sizde.

Ayşe Çelik Öğretmen: insanlar dışlanmamalı,çeşitli farklı iftiralara maruz kalabilir haksız yere suçlanabilir veya yanlış bazı şeyler yapmış olabilir ama insanları karalamak onları terörist ilan etmek onları hainlikle suçlamak kesinlikle olmaması gereken davranışlardır empati kurmaları gerekiyor bugün onun başına gelen yarın benim başıma gelmeyecek diye de insanlar kendilerini rahatta hissetmesinler çünkü yarın ne olacağını bilmiyordur ben yıllarca öğretmenlik yapmış sıradan hayat yaşayan insanken nasıl ne durumdayız görüyorsunuz işimi yapamıyorum artık ailemden uzaklaştığım için de yalnız bir yaşam sürüyorum çok ciddi problemlerle karşı karşıyayım şunu belirtmek istiyorum kızımın gelişimini tamamlamayan gelişimine olumlu yönden ilerleten durum kızımın sosyal iletişime geçmesiydi yani şöyle toparlayayım benimle görüşmek isteyen benimle sohbet etmek için çaba sarfeden insanlar yaşadığım olaylardan sonra benimle ilişkilerini yitirmiş aramaz sormaz oldular evimize konuk olarak gelen ya da bizim konuk olarak gittiğimiz aileler olmadığı için kızım yalnız kalmıştı akranları yoktu bizden başka görebileceği insan yoktu bende çareyi artık anneannesini görmesi için sürekli kısa aralıklarla Diyarbakır’a gidip gelmetke buluyorum yani Deran teyzeleriyle anneannesiyle kuzenleriyle sürekli iletişim halinde olduğundan farklı insanlarla farklı davranışlar sergilemek görmek bu da bize olumlu güzel bir sonuç olarak geri geldi.

SN. ÖMER FARUK GERGERLIOĞLU:çok güzek ama buradan şu anlaşılıyor ki çocuklar sadece fizyolojik sorunlar değil kendi şahsi psikolojik sorunlarını değil bir de sosyal açıdan yoksunluk sendromunu yaşıyorlar çünkü sosyal ilişkiler sizin örneğinizde olduğu gibi terörist ilan edilip linç ediliyorsunuz şuanda binlerce kadın da aynı kadere uğruyor bir anda toplum dışına atılmaya çalışılıyor bununda sosyal yoksunluk problemi olduğunu söylüyorsunuz. Bu konu ne kadar konuşulsa o kadar bitmez değerli izleyenler biz bu akşam söylediği sözlerle Türkiye’de barış insan hakları vicdan noktasında çok önemli bir çıkış yapmış olan Ayşe ÇElik Öğretmen ile konuştuk Ayşe ÇElik Öğretmen bizim için gerçekten sembol bir isim kendisine teşekkür ediyoruz bu akşam programımıza katıldığı için ve özellikle yaşadığı cezaevi hatıralarından anılarından acılarından yola çıkarak cezaevinde bebeklerin ve çocukların durumunu gündeme getirdiği için kendisine çok teşekkür ediyoruz hepinize haftaya Salı günü saat 21.00 de tekrar buluşana kadar hayırlı akşamlar diliyorum.

YouTube

Yorumlar