28 Nisan 2019

Ahval

Konuşa Konuşa’da Gülten Sarı’nın konuğu HDP Kocaeli Milletvekili ve insan hakları savunucusu Ömer Faruk Gergerlioğlu oldu.

Gergerlioğlu, Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile ihraç edilen ve Çorum Cezaevi’nde tutukluyken tek kişilik hücrede kalp krizi geçirerek hayatını yitiren öğretmen Muzaffer Özcengiz vakasını yorumladı.

Konuşa Konuşa’yı buradan dinleyebilirsiniz:

Gergerlioğlu’nun açıklamalarının satırbaşları şöyle:

58 yaşında KHK’li din dersi öğretmeni. 22 aydır cezaevinde. 14 ayı tek kişilik hücrede geçiyor. Ailesi ve avukatı ile görüştüm. Defalarca başvuru yapıyor hastalığı var çok sayıda. Kalp, şeker, tiroit, baş, boyun fıtığı, işitme kaybı gibi. Birçok ilaç kullanıyor.

Günlük ihtiyaçlarını karşılamakta bile zorlanıyormuş. Adalet Bakanlığı’ndan gelen emirle tek kişilik hücreye konulmuş. 

Özcengiz aylardır koğuşa çıkmak için müracaatlarda bulunmuş, dilekçe vermiş. Sağlık durumunu anlatmış ve hukuken bunun yanlış olduğunu anlatmış. Üç ayda bir kontrole gelmek üzere tek kişilik hücrede kalmasına engel yok denilmiş.

20 gün önce rahatsızlıkları ilerlemiş. Hastane başvuruları olmuş. Vücudu istila eden bakteriyel enfeksiyon riski olan bir durum. Enfeksiyon ve kalple ilgili önemli sinyaller.

Mektubunda, uzun süre yaşadığı sağlık sorunları, ağır tecrit altındaki sıkıntılardan bahsediyor. Spora çıkma hakkı yok. Çok ağır bir tecrit altında olduğunu görüyorsunuz.  

Hem kurum doktoru hem de psikiyatr hastaneye sevkinin gerektiğini söylemişler. Doktor, ‘Bayağı gecikmişsin’ demesine rağmen neden bu insan hücreye geri gönderildi?

Doktorun bu durumda bir hastayı bırakın cezaevine değil evine bile göndermemesi lazım, yatırması lazım. 

Ben mektubu okurken çok öfkelendim çünkü göz göre göre ölüme gönderilen bir insan gördüm. ‘Yaşam hakkım kısıtlanıyor, ben ölüme gönderiliyorum’ diye anlatıyor. Mektubu okumaya kalbiniz el vermez.

Ölümünden beş gün önce kendi cinayetini yazan bir insan var karşımızda. ‘Ben hücreye girdikten sonra, kullandığım ilaçlar dört kata çıktı’ diyor.

Göz göre göre ölüme giden bir vaka var.

Tıbbi ve insani olarak çok ciddi bir vaka var karşımızda. Son zamanlarda bu tür vakalarda artış var. 

İnsanları keyfi bir şekilde, yukarıdan gelen kararlarla maalesef aylarca hücrelerde tutuyorlar. Bana hücrelerden yazan çok kişi var. O mektupları okumaya dayanamıyorsunuz.

Bir başka ülkede olsa Adalet Bakanı’nın istifa etmesi gereken bir durum var.

Nesrin Gençosman zatürreden tedavi edilmediği için cezaevinde hayatını kaybeden gencecik bir kız. Soruşturma açılmadı.

Kandıra Cezaevi’nde Hakan Tamam kalp krizinden vefat etti. Ne olduğu belli değil. O gün tutukluların cezaevinde ayaklandığını duyduk. Çok büyük olaylar olmuş. 

Yine 15 gün önce Batman Cezaevi’nde Yusuf Paçacı kalp krizi sonucunda vefat ediyor. Yine çok büyük ihmaller var.

Gökşin Öz, KHK ile ihraçtan sonra cezaevine konuluyor ve orada kanser oluyor. Kötüleşince tahliye ediliyor ancak artık çok geç ve vefat ediyor.

Çok büyük kahırlar yaşıyor bu insanlar. Dışlanma, depresyon, adalet duygusundaki kayıplarla büyük sıkıntılar yaşıyorlar. Bunlar da vücut direncini düşüren şeyler. 

Kaçırılmalarla ilgili

80 gündür Ankara, İstanbul, Edirne ve Antalya’da kaçırılan altı kişi. Kaçırılmalar ilginç bir şekilde oldu. OHAL dönemi içinde, 20 kaçırma olayı görmüştük. Yakından takip etmiştim bunları. Çoğu şehrin ana caddelerinde yürürken, siyah transporterlara derdest edilerek bildiriliyor ve yok oluyorlardı. Aylar sonra bir kenara atılmış olarak bulunuyordu. İşkence gördüklerini söylüyorlardı gizli mekanlarda.

Son kaçırılanlardan hala haber alınabilmiş değil.

Altı kişi için de soru önergesi verdik. Hiçbir kurumdan yanıt gelmiyor. Yakınları büyük çaba gösteriyor. Ateş düştüğü yeri yakar. Hiçbir yerden cevap yok. Avukatlar Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) acil bir başvuru yaptılar. AİHM bu başvuruyu kabul etti. İki kişi için sorular sordu Türkiye’ye. Hiçbir ciddi araştırma yapılmamış, siz bu kaçırılma vakaları için ne yapıyorsunuz gibi sorular sormuş. Yine bir cevapsızlık var. 

Siyasi af tartışması

Türkiye’de adaletsizlikten dolayı cezaevleri dolmuş, taşmış durumda. İki yol var. Ya bir afla cezaevlerindeki aşırı birikmeyi aşacaksınız ya da yeni cezaevi yapacaksınız. 193 cezaevi inşa edildiğini duyduk. Türkiye cezaevleri ağzına kadar dolmuş, taşmış durumda. İnsanlar yerlerde yatıyor.

Cezaevlerindeki bu doluluk, yetersizlik bir yana nakiller de tıkanmış, bitmiş vaziyette. Türkiye’de cezaevinde olmasanız bile o kadar büyük adaletsizlik var ki bir açılım, çözüm gerekiyor. Hem bir af hem bir yargı reformu lazım. Demokratikleşme adımlarının atılması lazım. Ülke çıkmaza girmiş durumda. Mutlak sürede bir çözüm lazım. Yeni cezaevleri zalimce uygulamaların devam etmesini sağlayacak.

Cezaevlerinde üç bine yakın kişi açlık grevinde. Üç bin cenaze çıkabilir cezaevlerinden. Bu dehşet bir şey. İmralı’daki tecridin kaldırılması gerektiğini söylüyor insanlar. Eğer üç bine yakın kişinin ölümüyle sonuçlanırsa, maalesef Kürt meselesi konusunda çok büyük bir çözümsüzlüğü beraberinde getirir. Olumsuz gelişmelerin önünü açar.

511 bin işlem yapılmış. 40-50 bin kişi tutuklu şu an. Ankesör furyası başladı şimdi. 15-20 yıl öncesinde bile konuşan askerler, polisler ‘terörist’ olarak nitelendirilip tutuklanıyor. Bir büyük furya var. Birisi ankesörle aramışsa yandın yani.

OHAL kararnameleri

Yüz binlerce kişi Türkiye Cumhuriyeti devletinden çok büyük tazminatlar alacak. OHAL bitince bu KHK’ların hükmünün kalkması lazım. Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmesi gerekiyordu bunların. KHK’lar iptal edilmeli ve bu yanlıştan dönülmeli. OHAL Komisyonu ne yaptığını bilmiyor.Gergerlioğlu: Ölümünden beş gün önce kendi cinayetini yazan bir insan var karşımızda

YouTube

Yorumlar