2008-08-25 00:00:00

Örtünmeye zorlama tartışılıyor

 

`Özgürce` örtünenler de var…

 

Yargıtay evlilikte `örtünmeye` zorlamayı `şiddet` olarak adlandırdı. Ancak tartışmalar bitmiyor. Zorlama nerede başlıyor, açılmak konusunda da baskı var mı?..

 

soL (HABER MERKEZİ) Yargıtay, eşi tarafından `örtünmeye` zorlanan bir kadının boşanma isteğinin, `sosyal şiddet` mağduru olduğunu ifade ederek, kabul edilmesi gerektiğini kararlaştırdı.

 

Söz konusu boşanma davası önce, Tokat`ın Artova ilçesi Asliye Hukuk Mahkemesi`nde açılmıştı. T. L. isimli kadın, eşinin kendisini örtünmeye zorladığını, fakat kendisinin örtünmek istemediği için evliliği yürütemeyeceğini beyan etmişti. Mahkeme örtünmeye zorlamanın boşanma nedeni olamayacağı gerekçesiyle davayı reddedince T. L., yerel mahkemenin verdiği bu kararı temyiz istemiyle dosyayı Yargıtay`a gönderdi.

 

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, dava konusunda aldığı kararda, eşini `çağdaş kıyafetlere aykırı giyinmeye zorlamanın` ortak hayatı temelinden sarsacak bir davranış olduğu vurguladı. `Eşin örtünmeye zorlanması sosyal şiddete yönelik bir davranış olduğundan evlilik birliğinin sarsılmasına neden olan davranışlardandır. Olayların akışı karşısında davacı dava açmakta haklıdır. Boşanmaya karar verilecek yerde, yetersiz gerekçe ile davanın reddi doğru bulunmamıştır` diyerek, Tokat Artova Asliye Hukuk Mahkemesi`nin verdiği kararı bozdu.

 

Yargıtay 2. hukuk Dairesi`nin bu davada aldığı karar emsal teşkil edecek.

 

Karar tartışılmaya başlandı

 

Yargıtay`ın kararı çeşitli çevreler tarafından yorumlandı.

 

Mazlumder Genel Başkanı Ömer Faruk Gergerlioğlu kararı değerlendirerek örtünmenin `bireysel bir hak` olduğuna işaret etti. Gergerlioğlu, `Genel olarak hiçbir kişi ve kuruluş örtünme ya da açılması konusunda zorlama yapmamalı. Aile ilişkilerinde, karıkoca ilişkilerinde tavsiyeler olabilir` dedi.

 

Akdeniz Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi İlahiyat Profesörü Şahin Filiz, yaptığı açıklamada, Yargıtay`ın verdiği kararın çok yerinde olduğunu ifade etti, `çağdaş cumhuriyetin ilke ve geleneklerine uygun, hukuka, insan haklarına mutabık düşen bir karar` olarak nitelendirdi. Prof. Dr. Filiz, `Kadın ve erkek eş eşittir. Bu karar insan haklarına da uygundur. Türbanın mikrofaşizme nasıl da yol açtığını bu karara konu olan bu örnekte de görüyoruz. Boşanma nedeni saymasaydı tarikat eşrafında kalan her erkek, kendi eşini giyinişi konusunda bitmez tükenmez talepler ve zorlamalara maruz bırakabilirdi` değerlendirmesinde bulundu.

 

Kadının İnsan Hakları-Yeni Çözümler Derneği Başkanı İpek İlkkaraca ise, söz konusu kararın çok yerinde olduğunu söyleyerek, `Örtünmeye ve açılmaya zorlamak bir birey olarak kadının kendi kılık kıyafeti ile ilgili vereceği karara müdahale etmektir. Bu karar bize aittir. Buna eş ya da aileden herhangi biri karışamaz` dedi. İlkkaraca, söz konusu kararın insan hakları ve kadın haklarının ileriye gitmesi açısından çok olumlu bir karar olduğunu söyledi.

Yorumlar