12 Temmuz 2020

GAZETE DUVAR

Ruhsat alamayan ya da henüz öğrenciyken katıldıkları basın açıklamalarından dolayı haklarında dava açılan avukatlar mesleki faaliyetlerini yürütemiyor. Yıllarca süren davaların sonuçlarını bekleyen avukatlar yaşadıklarını anlattı: “Çözüm sadece avukatların mücadelesiyle değil toplumun adaletsizliğe uğramış bütün kesimlerinin topyekün bir direnişiyle gelecek.”

Hacı Bişkin  hbiskin@gazeteduvar.com.tr

DUVAR – ‘Çoklu baro’ tartışmaları sürerken avukatların sorunları da artarak devam ediyor. Sayısı net olarak bilinmese bile yüzlerce avukat ruhsat alamıyor ya da ruhsatları iptal edilmiş durumda. Bunun gerekçesi de avukatlara açılmış olan davalar. Ruhsat alamayan ya da ruhsat iptaliyle karşı karşıya kalan çoğu avukat hakkında öğrencilik yıllarında katıldıkları basın açıklamalarından dolayı davalar açıldı. Bu davaların sonuçlanması yıllar alıyor. Ruhsat alabilen ancak hakkında dava olan avukatlar için de Adalet Bakanlığı yürütmenin durdurulması için davalar açtı. Bu nedenle avukatlar mesleki faaliyetlerini yapamıyor. ‘Çoklu baro’ tartışmasının arkasında bu nedenlerin de yattığını belirten avukatlar Adalet Bakanlığı’na sesleniyor.

‘KARŞIMIZA ÇIKABİLECEK BİR İHTİMAL ÜZERİNE REDDEDİLDİ’

Mehmet Polat, Kasım 2017 tarihinde avukatlık stajını tamamladı. Ruhsatını almak İçin İstanbul Barosu’na başvuran Polat bundan sonra karşılaştığı engelleri şöyle anlatıyor: “İstanbul Barosu ve Türkiye Barolar Birliği’nin onayına rağmen Adalet Bakanlığı’nın ret vermesi üzerine Türkiye Barolar Birliği ve İstanbul Barosu bakanlığın kararına direnemeyerek avukatlık ruhsat talebimi reddettiler. Gerekçe hakkımda devam eden yargılamalar. Üniversite hayatım boyunca katıldığım basın açıklamaları nedeniyle hakkımda açılan 5 yılı aşkın süredir bir türlü bitmek bilmeyen 4 dava. Üstelik bu davaların birçoğundan beraat etmiş olmama rağmen savcılık itirazlarıyla dosyalarım istinaf veya temyiz mahkemelerinde yıllardır sürüncemede. Kısacası hakkımda kesinleşmiş bir mahkumiyet olmamasına rağmen avukatlık ruhsat talebim bir gün karşımıza çıkabilecek bir ihtimal üzerine reddedildi.”

Polat ruhsat alabilmek için 2 yıldır hukuki mücadele veriyor. İdare Mahkemesi ve İstinaf’taki başvurusu reddedilen Polat’ın dosyası şu an Anayasa Mahkemesi’nde. “Bir avukatın böyle bir şey yaşaması gerçekten çok ağır bir durum” diyen Polat şöyle devam ediyor: “Ben bunu KHK’ların serbest meslek kuruluşlarındaki karşılıkları olarak görüyorum. Zaten Türkiye’de ciddi bir avukat enflasyonu varken, ruhsatsız bir avukat olarak asgari ücrete bile iş bulmak inanılmaz derecede zor. Bir nevi sivil ölüm. Neredeyse 6 yılı bulan bir eğitim sürecinden sonra ruhsat başvurusu için çektirdiğiniz cübbeli fotoğrafınızla ortada kalıyorsunuz. Bence bugünkü barolara yönelik saldırıların nüveleri de bu ruhsat meselesiyle başladı. Hükümet ne yaparsa yapsın baroları ele geçirmeyi başaramadı. Neredeyse bütün baro seçimlerinde gördüğümüz hükümet destekli adaylar büyük yenilgiler aldılar. Ve yakın gelecekte de hükümet destekli adayların bu seçimleri kazanabileceği görünmüyordu. Bunun sonucu olarak hükümet bir yandan bakanlık eliyle ve bugüne kadar neredeyse hiç kullanılmamış anayasaya ve uluslararası sözleşmelere açıkça aykırı bir madde yardımıyla bizlere ruhsat vermeyerek muhalif avukatların sayısını düşürürken bir yandan da yeni tasarı yardımıyla kendi barosunu yaratmaya çalışıyor. Elbette ki bunun CMK ve adli yardım gibi cihazlar ve mahkemeler aracılığıyla yolsuzluk da ilgili bir yanı da olacaktır. Ancak burada dikkat edilmesi gerek bir diğer konu da hukuk örgütlerinin ve özellikle baroların ruhsat alamayan avukatlarla ilgili konuyu kavramaması ve hareketsiz kalması.”

‘TOPYEKÜN BİR DİRENİŞLE AŞABİLİRİZ’

Polat son olarak şöyle devam etti: “Bundan kaynaklıdır ki 2 yıl sonra yeni yeni gündeme gelebiliyoruz. Ruhsat alamadığım dönem bugün tasarıya karşı çıkan Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Filiz Yavuz bana ‘boşver ya idari dava açıp alırsın. Bakanlığın vesayet kararına imza atıp…’ diyebilmişti. Veya İstanbul Barosu’nun davama katılmasını talep ettiğimde bizim yapabileceğimiz ‘bir şey yok’ diyebilmişti. Ama bugün görüyoruz ki İstanbul Barosu birçok arkadaşımızın davasına kendiliğinden katılma talebi gönderiyor. Bununla birlikte korktuğum ve öngördüğüm konulardan biri de ruhsatını almış ancak hakkında yargılama olan meslektaşların ruhsatlarına el konabileceği ihtimali ki bu bana hiç uzak gelmiyor. Yargıya güven endeksinde dünyada son sıralardayız. Bununla birlikte Türkiye’de savunmanın güçlü bir direniş kültürü var ve bu direniş dünyanın birçok barosundan büyük bir ilgi ve destek görüyor. Hükümet de bunun farkında ve bu hamlelerle nispeten bağımsız kalabilmiş yargının 3 temel sacayağından biri olan savunmayı da etkisiz bırakma istiyor. Çözümün sadece avukatların mücadelesiyle değil toplumun adaletsizliğe uğramış bütün kesimlerinin topyekün bir direnişiyle geleceğini düşünüyorum. Ancak o zaman hukuk devleti dediğimiz kurumu inşa edebiliriz.”

‘3 HAFTA ÖNCE RUHSAT ALDIM ANCAK HER AN İPTAL EDİLEBİLİR’

Avukat Alican Süt, öğrencilik yıllarında katıldığı basın açıklamalarından dolayı hakkında davalar açıldı. Bu nedenle iki yıl boyunca ruhsat alamayan Süt, en son 3 hafta önce ruhsat alabildi. Ancak Adalet Bakanlığı ruhsatın iptal edilmesi için dava açtı. Bakanlığın yürütmenin durdurulması istemiyle mahkemeye başvurması sonucu Süt’ün ruhsatı her an iptal edilebilir. Süt, “Hakkımda öğrencilik yıllarından kalma açılan davalar var. Ruhsatın iptal edilmesi için bu absürd davaları gerekçe gösteriyorlar. 3 haftadır avukatlık yapıyorum ancak ruhsatım her an iptal edilebilir” diyor.

‘YARGILAMA SÜRÜYOR AMA…’

Evin Kılıç ise 2013 senesinde Hukuk Fakültesi’ne girdi. Kılıç, okuduğu bölüm için, “Sanırım hayatımda ilk ve tek kararlı olduğum an diyebilirim” diyor ve sonrasında yaşadıklarını şöyle anlatıyor: “Bir an önce avukatlık mesleğine ulaşmak ve yapabildiğim tüm hüneri göstermek istiyordum. Şayet durumlar pek de parlak geçmedi. Avukatlık stajyerliğini bitirdikten sonra hiç vakit kaybetmeden ruhsat başvurusunda bulundum. İstanbul Barosu bilirsiniz dünyanın en kalabalık barolarından biri olmakla övünür. Ben de bu baronun bir üyesi olmaya meslektaşlarımla birlikte hak, hukuk, adalet mücadelesi yürütmeye adım atmıştım. Stajyerliğim sırasında da birçok arkadaşıma göre şanslıydım diyebilirim. Her yere bulaşmış sömürü düzeninden ben de nasibimi aldım ama bu çok da uzun sürmedi. Beni meslektaş olarak gören, angarya işleri yaptırmayan, görece daha iyi avukatların yanında stajyerlik yaptığım da oldu. İşte tam da var olan avukatlık isteğim istediğim yerde stajyerlik yapmamla birleşince tavan yaptı diyebilirim. 2019 Mart ayında TBB’ye avukatlık ruhsatı için başvuruda bulundum. Burada bir parantez açmam gerekiyor, tedirgin ve diğer arkadaşlarıma göre daha farklı boyutta geçiyordu bekleme sürecim. Çünkü duyumlar alıyordum, bakanlık hakkında kesinleşmiş bir cezası olmasa dahi avukat adayına ruhsat verilmesine engel oluyor diye.”

Peki sonra neler yaşandı? Kılıç şöyle devam ediyor: “Tahmin edersiniz ki benim de tedirginliğimin nedeni de öğrencilik zamanlarımdan açılan ve yaklaşık 8 yıldır bitmeyen ceza dava dosyamın işsizliğime sebep olması ihtimalinin varlığıydı. Bu ihtimal olmaktan çıktı ve beni mutlak bir belirsizliğin içine soktu. Adalet Bakanlığı bir meslek örgütüne avukat adayı hakkında eğer bir kovuşturması var ise ruhsat başvuru talebinin beklenmesini ve dava sonucuna göre hareket edilmesi gerektiğini öneriyordu. İlk başvurum hakkında TBB bu öneriyi geri çevirmedi ve yıllardır beklediğim o ruhsatı bana vermedi. Ardından açtığım idari dava sürecinde de mahkemeler pek yanaşmadı hukuka hiç de uygun olmayan bu durumu benim aleyhime çevirmeye. Çünkü yargısıyla, devletiyle ve hükümetiyle bir bütün halinde her alana karşı olan hınç sonunda bana da gelmişti.

Derken 2019 Eylül ayında ben ikinci kez TBB talebi doğrultusunda İstanbul Barosu’nun oyalamalarına rağmen ruhsat başvurusunda bulundum. TBB tarafından ikinci kez başvuru yapmam istenilince ben de tüm bu anlamsızlığın bir yerlerde olası bir son bulma ihtimali doğmuştur belki diyerek başvurmuştum.”

‘SİSTEM MEKANİZMASI BÖYLE…’

Kılıç, 2019 Eylül Aralık ayına kadar ruhsatı almayı bekledi ve nihayet ruhsatına kavuştu. Ancak sorun bitmedi: “Artık mahkemelerde savunma kürsüsünde müvekkillerimi savunuyor, cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerinin incelenmesi için hukukçu olarak söz sahibi oluyordum. Diyordum ki doğru mesleği seçmişim. Adalet Bakanlığı böyle düşünmedi tabii. Bakanlık TBB’nin kararında hukuka aykırılık gördüğünü iddia ederek iptal davası açmıştı ve beni bu dava ile adliyelerden, cezaevlerinden, barolardan, hukuk kurumlarından, uzaklaştırmak için çabalamaya başlamıştı. Ve ben de çabalıyordum, yargılandığım davanın neden 8 yıl gibi uzun süredir bitmediğini anlatıyordum, dayanaksız uyduruk bir iddianame ile beni işimden, mesleğimden alıkoymaya çalışan birilerine size rağmen suçsuzluğumu kanıtlayacağım diyordum. Düşünsenize bana fakültede öğretilen suçu sabit oluncaya kadar herkes masumdur ilkesinin aslında öyle olmadığını da bu vesileyle görüyordum. Adalet Bakanlığı’nın açtığı davada mahkeme, Evin Kılıç’ın almış olduğu ruhsat avukatlık kanunu madde 5/3’e aykırıdır dedi ve kararını verdi. Yargılama sürüyor ama ben şuan resmi olarak avukatlık yapamıyorum.”

Kılıç artık duruşmalara, cezaevlerine giremiyor. Mesleğinden uzaklaşan Kılıç son olarak, “Yaşadığım maddi-manevi kayıplar da cabası… Şehir değiştirmek zorunda kaldım örneğin, nasıl bir gelecek planı çizmem gerektiğini bir süredir belirleyemiyorum. İstanbul Barosu’na bağlı mesleki faaliyet yürütmem gerekirken bugün İstanbul Barosu yargılandığım davada müdahil olmayı kendi gündemi haline dahi getirmiyordur. Çünkü gündemlerine dahi giremedik aslında… Bu meselenin savunmaya yönelik bir saldırı olduğunu söylemekten geri durmayacağız. İşsiz bırakılmış olmam toplumsal bir sorun halinde görülmesi gerekirken bireysel olarak mücadeleler yürütüyoruz. Sistem mekanizması tarih boyunca hep böyle işlemiştir ama biz buna bir alternatif geliştiremiyoruz. Bu işsizlik sorunu ile bizi mücadele alanlarımızda alıkoymaya çalışırken yanımızda sesimize ortak olan meslektaşlarımızın çoğalmasını istiyoruz. Alışmak değil bir çözüm bulunmasını istiyoruz” diyor.

Kılıç son olarak şöyle devam ediyor: “Ben bu devletin bir ‘hukuk devleti’ olarak ifade özgürlüğü sınırsız kullanılıyor dediğini gördüm, işkenceye sıfır tolerans dediğine de hep birlikte tanık olduk. Bunların yaşanması ve güçlü bir karşı duruş sergilenmemesinin bugün istenilen yasanın Meclis’ten geçebilmesine sebep olduğunu düşünüyorum. En azından etkisi çoktur. Benim ve arkadaşlarımın yaşadığı durum hukuk devleti ilkesiyle açıklanabilecek bir şey değildir ama ancak siyasi rejimin dalga dalga büyüyen hukuksuz icraatları ile açıklanabilecek bir şeydir. Ayrıca bizim ruhsatlarımıza yapılan müdahalenin Meclis’te bugün tartışılan çoklu baro meselesinden daha küçük çapta bir hukuka aykırı tutum olduğunu düşünmüyorum. Bir şeyin görülmesi gerekiyor, temelden bir ayrımcılık yaşatılıyor. Bugün sistem kendi gibi olmayanları daha fakülte sıralarındayken söylenen bir sözden yargılayabiliyor, sonra da mesleğe adım atacakken o yargılamayı bahane ederek mesleğe girişi engelliyor. Bu durum bir güvenlik soruşturmasının avukatlık mesleğine yansıma şekli olarak görülmeli. Barolara, hukuk kurumlarına anlatmaya çalıştığımız şey de tam olarak budur. Bakın görün bizi sizlerle buluşturmamak için, barolarda yer almamamız için savunmayı savunmamamız için aramıza yargılamalarla duvar örüyorlar.”

ADALET BAKANLIĞI’NA SORULAR

HDP Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu da ruhsatsız ya da ruhsatı iptal edilen avukatların durumunu Meclis gündemine taşıdı. Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’e, “Adalet Bakanlığı kaç avukat adayının ruhsat başvurusu hakkında hangi gerekçelerle olumsuz görüş bildirmiştir?” diye sordu.

Gergerloğlu, Gül’ün şu soruları yanıtlamasını istedi:

  • Avukat adayı hakkında yürütülen soruşturma nedeniyle kaç ruhsat başvurusuna ilişkin Adalet Bakanlığı olumsuz görüş vermiştir?
  • Avukat adayı hakkında yürütülen kovuşturma nedeniyle kaç ruhsat başvurusuna ilişkin Adalet Bakanlığı olumsuz görüş vermiştir?
  • Adalet Bakanlığı, Avukat adayı hakkında verilmiş bir Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması kararı nedeniyle kaç ruhsat başvurusuna ilişkin olumsuz görüş bildirmiştir?
  • Adalet Bakanlığı olumsuz görüş bildirilen başvurulardan kaç tanesi hakkında Türkiye Barolar Birliği tarafından Avukatlık Kanunu m.8/4 gereği ısrar kararı vermiştir? Adalet Bakanlığı olumsuz görüş bildirilen başvurulardan kaç tanesi hakkında Türkiye Barolar Birliği tarafından Avukatlık Kanunu m.8/4 gereği ısrar kararı vermemiştir?
  • TBB’nin ısrar kararı üzerine Adalet Bakanlığı’nın ilgili idari işlemin iptali istemiyle idari yargıda açtığı kaç dava derdest olmuştur?
  • TBB’nin ısrar kararı üzerine Adalet Bakanlığı tarafından ilgili idari işlemin iptali istemiyle idari yargıda açılan ve sonuçlanan davalardan kaç tanesi kabul edilmiş ve kaç tanesi reddedilmiştir
  • TBB’nin ısrar kararı üzerine Adalet Bakanlığı tarafından ilgili idari işlemin iptali istemiyle idari yargıda açılan ve sonuçlanan davalardan kaç tanesinde yürütmenin durdurulmasına karar verilmiştir? Verilen yürütmeyi durdurma kararlarından kaç tanesi istinaf mahkemesinde kesinleşmiştir?

Ayrıca Gergerlioğlu, ceza davaları devam eden henüz kesin hüküm almamış avukatların ruhsat alamamaları ve ruhsatı olan avukatların da yine devam eden ceza davaları sebebiyle ruhsatlarının iptal edilmesinin doğurduğu hak ihlallerinin araştırılması için Meclis araştırmasını da istedi.

Yorumlar