21 Mart 2020

Yeni Özgür Politika

Koronavirüs riski altında olan tutukluların acilen serbest bırakılmasın isteyen HDP’li Ömer Faruk Gergerlioğlu, “Şu anda karantina koğuşlarının Edirne ve Silivri’de yapıldığını biliyorum. Cezaevlerine koronavirüsün sıçradığı haberleri geliyor” dedi.

AKP-MHP hükümeti, günlerdir yapılan çağrılara kulaklarını kapatarak, cezaevleriyle ilgili sadece görüş yasağı getirmekle yetinirken şimdi de MHP lideri Devlet Bahçeli’nin adli suçlulara af düzenlemesini gündeme aldı. Erdoğan başkanlığında önceki gün ilgili bakanlarla yapılan toplantıda, siyasi tutsaklar hariç, yeni düzenleme kararı alındığı bildirildi. AKP Grup Başkanvekili Mehmet Muş, son aşamaya geldiklerini belirtti. Cezaevlerinin durumuna dikkat çeken HDP’li Gergerlioğlu, virüsün sıçradığına dair haberler geldiğini ve acilen tahliyelerin başlamasını gerektiğini söyledi. CHP Meclis İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanvekili Sezgin Tanrıkulu da koronavirüsün cezaevlerine yansımasının ağır sonuçları olacağı uyarısında bulunarak, infaz indirimi ve tahliyelerin gündeme gelmesi gerektiğinin altını çizdi. İHD, THİV, ÖHD, ÇHD ve SES de gerekli önlemlerin alınması, ağır hasta, çocuk ve siyasi tutsakların serbest bırakılması çağrısında bulundu.

AKP Grup Başkanvekili Mehmet Muş, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda değişikliği öngören İkinci Yargı Paketi’ni, Meclis Başkanlığı’na sunduklarını söyledi. İnfaz düzenlemesiyle ilgili son aşamaya geldiklerini kaydeden Muş, “Meclis’te önümüzdeki hafta diğer siyasi parti gruplarıyla görüşmeler yapacağız. Onlarla görüştükten sonra teklifimizi nihai hale getirip Meclis Başkanlığına sunacağız” dedi.

Bahçeli affı devrede

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin ülkücü mafya öncelikli adli tutuklulara af öngören düzenlemesi rafta indirildi. Türk medyasına göre; Erdoğan, 19 maddeden oluşan ekonomik tedbir paketini açıkladıktan hemen sonra Çankaya Köşkü’nde cezaevlerinin durumunu ve yeni infaz düzenlemesiyle ilgili çalışmaları Adalet Bakanı Abdülhamit Gül, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve parti kurmaylarıyla birlikte masaya yatırdı. Geçen hafta yapılması planlanan ancak ertelenen toplantı 1.5 saat sürdü. Rafta bekleyen infaz düzenlemesini masaya indiren Erdoğan toplantıda, kurmaylarından düzenlemenin iyi değerlendirilmesini; Bakan Gül’ün hızlıca AKP Grubu ile çalışmayı tamamlamasını istedi. Bu çerçevede Bakan Gül, önceki gün Meclis’e gelerek AKP Grubu ile bir değerlendirme toplantısı gerçekleştirdi.

Düzenlemeyle yaklaşık 100 bin adli mahkumun tahliyesi öngörülüyor. İnfaz sisteminde yapılacak değişiklikle cezada oransal indirime gidilmesi planlanırken, siyasi tutsaklar dışındakilerin cezalarının infazında yapılacak yeni oranlamalarla tahliye edilecek mahkum sayısının artırılması önerisi dile getiriliyor. Tahliye edilecek mahkum sayısının yüksek tutulması için ‘siyasi suçlar’ dışında kalan tüm suçlara belli oranlarda indirim yapılması da diğer alternatif olarak gündemde bulunuyor.

Karantina koğuşları hazırlanıyor

Koronavirüse karşı korumasız olan yerlerin başında gelen cezaevlerinde risk her gün biraz daha artıyor. Halkların Demokratik Partisi (HDP) Kocaeli Milletvekili ve Meclis İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Üyesi Ömer Faruk Gergerlioğlu, hükümetin şu anda cezaevlerinde aldığı tek tedbirin kapalı görüş yasağı olduğunu hatırlatarak, ayrıca cezaevinde karantina koğuşu oluşturulmaya başlandığı bilgisini paylaştı. Ancak oluşturulan koğuşlar hakkında bilgi verilmediğini belirten Gergerlioğlu, yeni tutuklananların ilk 14 gün boyunca karantinaya alınacağını söyledi. Gergerlioğlu, “Şu anda karantina koğuşlarının Edirne ve Silivri’de yapıldığını biliyorum. Cezaevlerine koronavirüsün sıçradığı haberleri geliyor. Ancak kesinleşmiş bir vaka yok elimizde. Kepsüt Cezaevi’nde bir tutuklunun hastaneye kaldırılmasını cezaevi müdüründen öğrendim. Ancak koronavirüsün olup olmadığı noktasında bir açıklama yapılmadı” dedi.

Bir iki haftada geçer kafası

 Cezaevlerinde oluşturulan karantina koğuşlarının çözüm olmadığını vurgulayan Gergerlioğlu, “İktidar koronavirüse geçici olarak bakıyor. Üst düzey yetkililerle yaptığım görüşmede ‘Ya bir iki hafta da geçer bu salgın… zaten görüş yasağı getirdik’ diyor. Kafalar böyle çalışıyor. Ciddi bir salgınla karşı karşıyayız. Cezaevleri konusunda en kötü karamsar bir tablo ve senaryo üzerine hareket ediyorlar. Şuan getirilen kapalı görüş yasağı kalıcı çözüm değil. Acil tahliye edilmesi gereken binlerce tutuklu var. Ancak Adalet Bakanlığı’nın umurunda değil” şeklinde konuştu.

Yüz binlerce aile tedirgin

 Toplumdaki panik havasına dikkat çeken Gergerlioğlu, şunları kaydetti: “En büyük panik ise cezaevinde yakını olan yüzbinlerce aile. Bu kişiler çok panik ve tedirginler. Getirilen görüş yasakları da bu durumu daha da kaygılandırıyor. Çünkü yakınlarından bilgi alamıyorlar.  Normal şartlar da bile Türkiye’deki cezaevleri koşulları çok kötüyken şimdi bu durum nasıl olacak bilmiyoruz. Dolayısıyla şu anda en çok tedirgin olan kişiler tutuklular ve yakınları.”

Su bile kotayla

 İçeriye kolonya, hijyen malzemesi bile verilmediğini, tutsakların cezaevlerini dezenfekte etmesine müsaade edilmediğini aktaran Gergerlioğlu, şöyle devam etti: “Su kotası var, biliyorsunuz. Tutuklular suyu bile kota halinde kullanabiliyor. Çok önemli giderilmesi gereken sıkıntılar var. Cezaevleri şu haliyle insanların tedirginliğini karşılayacak halde değil. Türkiye, bir an önce çocuklar, hasta, yaşlı, çocuklu anneler başta olmak üzere tüm tutukluların tutuksuz yargılanmasına karar vermelidir. Bu çok zor bir şey değil.”

Telafisi olmayan tablo

 Gergerlioğlu, koronavirüsün cezaevlerine sıçraması durumunda telafisi mümkün olmayan bir tabloyla karşı karşıya kalınacağı uyarısında bulunarak, şu hususlara dikkat çekti: “Bir an önce acil müdahaleler yapılmalı, tutukluların tahliyesine karar verilmelidir. Çok geç olmadan harekete geçilmeli. Yaşanacak en ufak sıkıntının altında Türkiye kalkamaz. Şimdiden bunun tedirginliğini yaşayan bir Adalet Bakanlığı var karşımızda. Çünkü kendileri de biliyor ki gereken önlemleri almadıklarını. İnsanlar cezaevi içinde ve dışında tedirginler. Türkiye ne yapacağını bilmiyor. Ailelerin büyük kaygısı var. Bu kaygıyı anlayacak bir yetkili yok.”

Geç kalındı, tahliyeler başlamalı

CHP İstanbul Milletvekili ve Meclis İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanvekili Sezgin Tanrıkulu da koronavirüs nedeniyle cezaevlerinde yaşanabilecek risklere ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Cezaevleri kapasitesinin çok üzerinde tutuklu ve hükümlünün bulunduğunu dile getiren Tanrıkulu, hijyen koşullarının insan sağlığını tehdit eder boyutta olduğunun altını çizdi. Tanrıkulu, normal zamanlarda durum bu haldeyken, koronavirüs nedeniyle en fazla etkilenecek yerlerin cezaevleri olduğunu söyledi.

Öncelikli atılması gereken adımlara değinen Tanrıkulu, “Cezaevinde bulunanların büyük bir çoğunluğu tutuklulardan oluşmaktadır. Tutuklama sonuç itibariyle istisnai, zorunlu haller dışında başvurulmaması gereken bir tedbirdir. Dolayısıyla mahkemeler bu koşullarda cezaevinde bulunan tutukluların, tutukluluk koşullarını gözden geçirip bunu başka bir tedbire dönüştürebilir. Örneğin; ev hapsine dönüştürmesi mümkündür. Bunu yapmaları halinde önemli sayıdaki nüfusun cezaevinden tahliye olma ihtimali olacaktır. Devam eden yargılamalar bakımından bu yapılabilir” dedi.

Bir an önce infaz indirin

 Hükümlüler açısından iktidarın ikinci yargı paketi kapsamında gündeme getirdiği infaz indiriminin bir an önce getirilmesi gerektiğinin altını çizen Tanrıkulu, “Denetimli serbestlik koşullarının genişletilmesi ve infaz indirimi zaten ikinci yargı paketinde gündeme gelecekti. Dolayısıyla ikinci yargı paketini beklemeden bir yasa tasarı ile ki bununla ilgili ben ve başka milletvekilleri tarafından Meclis Başkanlığına sunulan kanun teklifleri var. Bu tekliflere öncelik tanınarak, muhalefetle iş birliği yapılarak çok rahatlıkla bu konuda düzenlemeler yapılabilir. Hükümlülerin önemli bir kısmı bu yolla tahliye olma koşullarına sahip olabilirler” diye konuştu.

Yansıması ağır olur

 Meclis ve yargının harekete geçmesi gerektiğini belirten Tanrıkulu, hasta tutukluların, kadınların, anneleriyle birlikte kalan çocukların acilen tahliye edilmeleri gerektiğini ifade etti. Tanrıkulu, “Salgının, kendini izole etme şansı olmayan tutuklu ve hükümlüler bakımından cezaevlerine yansımasının ağır olacağını söyleyebiliriz. Bu yükü hükümet taşımamalıdır. Aksi halde meydana gelebilecek ölümlerden de sorumlu olacaktır bu hükümet” dedi.

Tanrıkulu, Tutuklu ve Hükümlü Haklarını İnceleme Komisyonu’nun toplanması ve cezaevlerinde acil inceleme yapılmasına dair talepte bulunduğunu, ancak henüz kendilerine bir yanıt verilmediğini de sözlerine ekledi.

Sivil toplum yine seslendi

İnsan Hakları Derneği (İHD), Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV), Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD), Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD), Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) ve Ceza İnfaz sisteminde Sivil Toplum Derneği (CİSST), bir kez daha cezaevleri için çağrıda bulundu.

İHD verilerine göre, cezaevlerinde 2019’da tespit edilebilen 457’si ağır hastalığı bulunan toplamda bin 333 hasta mahpus bulunduğu hatırlatılan ortak çağrıda, “Yaşamını tek başına idame ettiremeyen, sağlıklı koşullarda tedavisi yapılmayan ağır hasta mahpuslar, ağır yaşam hakkı ihlaline maruz kalmaktadırlar. Türkiye cezaevlerinde koronavirüs salgınından korunmak pek mümkün gözükmemektedir” denildi.

Adalet Bakanlığı’nın cezaevleriyle ilgili açıkladığı önlemlerin yetersiz olduğu belirtilen açıklamada, alınması gereken önlemlerden bazıları şöyle sıralandı:

  • Ağır hasta mahpusların serbest bırakılarak, infazlarının ertelenmesini, tutuklu olanların serbest bırakılmasını,
  • 60 yaş üstü mahpusların tedbiren serbest bırakılarak, infazlarının ertelenmesini, tutuklu olanların serbest bırakılmasını,
  • Hamile ve çocuklu kadınların (780 çocuk anneleriyle birlikte kalıyor), çocuğun üstün yararı ilkesi gözetilerek serbest bırakılmaları ve infazlarının ertelenmesini,
  • Çocuk tutukluların bir an önce serbest bırakılmasını,
  • Terörle Mücadele Kanunu (TMK) kullanılarak suçlanan siyasi tutukluların (Milletvekili, belediye eş başkanları, belediye meclis ve il genel meclis üyeleri, avukatlar, gazeteciler, insan hakları savunucuları, aydın ve yazarlar, aktivistler, sendikacılar, öğrenciler gibi) bir an önce serbest bırakılmasını,
  • Son dönemde kamuoyu gündeminde olan infaz düzenlenmesine ilişkin yasa teklifi çalışmalarının, infazda eşitlik ilkesi, infaz sürelerinin kısaltılması ve dezavantajlı mahpus grupların mağduriyetleri göz önünde bulundurularak derhal yasalaştırılmasını,
  • Tutukluların durumlarının dosya üzerinde incelenerek bir an önce tahliyelerinin sağlanmasını,
  • Disiplin cezalarının uygulanmasından vazgeçilmesini savunuyoruz.

 HABER MERKEZİ


Bir şey olur diye uyuyamıyorum

Diyarbakır D Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutulan oğlu Osman Beytur’un (23) yaşamından endişe duyan anne Hatice Beytur (41), 5 yıldır tutuklu olan oğlunun serbest bırakılmasını istedi. Anne Beytur, “En azındın bir süreliğine de olsa bırakılmaları gerekiyor. Cezaevinde sağlık açısından herhangi bir bakımları yok. Sağlık hizmetine erişimleri çok sınırlı” dedi.

Patnos L Tipi Cezaevi’nde tutulan Abdullah ve Diyarbakır D Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutulan Botan adlı kardeşlerin annesi Nermiye İverendi (56) ise virüsün yarattığı tehlikeden dolayı endişeli olduğunu ifade etti. “Ya çocuklarıma bir şey olursa” endişesi ile geceleri uyuyamadığını söyleyen İverendi, “Çocuklarımız orada ölse bile onlara bakmıyorlar. Şimdi bu salgın geldi. Ne olacağını bilmiyoruz. En azından bu salgın geçene kadar çocuklarımızı serbest bırakılsınlar” şeklinde konuştu.

Van T Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutulan oğlu Muzaffer’in serbest bırakılmasını isteyen Nilüfer Acu (47) da oğlunun 4 yıldır tutuklu olduğuna değinerek, yaşadığı kaygıyı dile getirdi. Anne Acu, “Allah korusun bu salgın cezaevine bulaşırsa ne olacak” diye sorarak, şunları ekledi: “Bir koğuşta 40 kişi kalıyorlar. Birine bulaşırsa herkese bulaşacak. Bunun için tedirginiz. Bir an önce serbest bırakılmasını istiyoruz.”


Hastanelerde ekipman yok

Ağrı Tabip Odası Başkanı Dr. Kasım Çelik, İran’a sınır kentlerden biri olan Ağrı ve ilçe hastanelerde çalışan sağlık ve temizlik personellerine “elimizde yok, idare edeceksiniz” denilerek yeterli miktarda koruyucu ekipman sağlanamadığını söyledi.

Ağrı Tabip Odası Başkanı Çelik, sadece iki enfeksiyon doktorunun bulunduğu İran’a sınır kente acilen enfeksiyon alanında uzman doktorların gönderilmesi gerektiğini söyledi.

Kentin risk düzeyine dikkat çeken ve ciddiye alınmasını isteyen Dr. Çelik, tüm sağlık personeli için kişisel koruyucu ekipman (maskeler, eldivenler, gözlükler, önlükler, el dezenfektanı, sabun ve su, temizlik malzemeleri) sağlanması gerektiğini hatırlattı. İl Sağlık Müdürlüğü ve hastane başhekimliklerine yapılan tüm başvuruların “koruyucu ekipman yok” denilerek temin edilmediğini ifade eden Çelik, “Bir hekim bir gün boyunca üzerine zimmetlenen bir maske ile çalışmak zorunda bırakılıyor. Hastane içerisine geldiğimizde televizyonlara yansıdığı gibi bir koruyucu manzara ile karşılaşamıyoruz” diye konuştu.

Doktorda pozitif çıktı

 Ağrı’da bir doktora uygulanan koronavirüs test sonucunun pozitif çıktığına dair duyumlar aldıklarını da paylaşan Çelik, “Burada koruyucu ekipmanın ne kadar önemli olduğu bir kez daha ortaya çıkıyor” dedi.

Başta Doğubayazıt olmak üzere diğer ilçelerin ekipman alanında güçlendirilmesi gerektiğine vurgu yapan Çelik, sağlık personeline virüsle ilgili bilimsel ve güncel bilgilendirme yapılması gerektiğini ifade etti. Çelik, “Hasta değerlendirmesi triaj, tanı testleri ve tedavi yöntemleri konusunda bu rehberlerin kullanılması sağlanmalıdır. Ayrıca enfeksiyon önlemleri kontrol bilgileri konusunda hastalar ve halkla uygun araçlarla bilgi paylaşımı yapılmalıdır. Halk boyutunda özellikle ciddi bir uyarı ve bilgilendirme yapılması gerekiyor” şeklinde konuştu.

Sahralar hijyenik değil

 Görbulak Gümrük Kapısı’nda 27 Şubat’ta kurulan sahra hastanelerinde her hafta iki hemşire ve iki doktor görevlendirildiğini belirten Çelik, sahra hastanelerinde tutulanların çok kütü koşullarda yaşadığını ve hijyen koşullarının sağlanamadığını paylaştı. Çelik, şöyle devam etti: “Karantina olan Sahra hastanelerin böyle bir durumda olması da ayrıca tartışma ve eleştiri konusudur. Bu karantinada ciddi bir hizmet de bulunmuyor. Örneğin insanlar orada çöplerini dökecek bir alan dahi bulamıyorlar. Ne belediyeden ne de kaymakamlıktan herhangi bir çöp aracı gitmiyor. Sahra hastanelerinde bir travmanın olduğunu söyleyebiliriz. Bu insanlar günlerdir burada tutulmaya devam ediliyor.”


Siyasi fırsatçılığı bırak

HDP Koronavirüs Kriz Koordinasyonu, toplum sağlığını önceleyecek tedbirlerin alınması gerektiğini vurgulayarak,  hükümeti küresel salgına karşı ciddi önlemler almaya ve siyasi fırsatçılık yapmamaya çağırdı.

Koordinasyon tarafından yapılan yazılı açıklamada, Erdoğan’ın açıkladığı önlemlerin, halk sağlığını gözetmediği; işçiye, işsize, çiftçiye, esnafa, yoksula dair tek bir kuruşluk destek çıkmadığı hatırlatıldı.

Kriz Koordinasyonu, Sağlık Bakanı tarafından açıklanan vaka sayılarından çok daha fazla vaka olduğuna dikkat çekerek, şöyle devam etti: “Erdoğan bir taraftan insanlara kendilerini virüsten koruma çağrısı yaparken diğer taraftan iç hava taşımacılığında üç ay süreyle KDV indirimi yaptığını ve konut kredi miktarlarında peşinat yüzdesini düşürdüğünü müjdeliyor. Şunu belirtmek gerekir ki; halkın ev almaya veya uçak seyahati yapmaya değil, gıdaya, ilaca ve nitelikli sağlık hizmetine ihtiyacı var.”

Açıklamada, yapılması gerekenler şöyle sıralandı:

  • Türkiye halkları düzenli bir şekilde vaka sayısı, test sayısı, tedavi sayıları dahil olmak üzere her türlü kaygı ve endişeyi giderecek şekilde bilgilendirilmelidir.
  • Şehirlerde bir iki noktada değil, her mahallede ve sonrasında her evde test uygulanmalıdır. Test sayısı arttırılmalıdır.
  • KHK ile ihraç edilmiş ve ataması yapılmayan sağlık emekçileri, görevlerine iade edilmeli ve görevlendirilmelidir.
  • Sağlık hizmetinde özel ve kamu hastaneleri virüs tehdidi geçene kadar kamulaştırılarak salgınla mücadelede kullanılmalıdır.
  • Bütün yurttaşların temel ihtiyacı olan gıda, sağlık malzemeleri, ilaç, temizlik malzemeleri, enerji ve iletişim sektörleri dışında tüm fabrikalar, üretim tesisleri ve perakende birimlerinin bir süreliğine kapatılması gerekmektedir. Çalışmaya ara veren tüm sektörlerdeki emekçiler ise ücretli izne çıkarılmalıdır.
  • Herkesin iş güvencesi hukuk ile koruma altındadır. Bu bir lütuf değildir, yasal bir haktır. İşsizlik Fonu koşulsuz tüm işsizler için kullanılmalıdır.
  • Özellikle evsiz vatandaşlar kapsamlı bir sağlık taramasından geçirilerek yurt, bakım evi, misafirhane ve boş evlere yerleştirilmelidir. Boş evler bu dönem için mutlaka planlı bir şekilde değerlendirilmelidir.
  • Mülteci kamplarında tam teşekküllü sağlık hizmeti verilmeli ve kamp koşulları salgın tehdidine karşı iyileştirilmelidir.
  • Türkçe dışında Kürtçe ve diğer dillerde olmak üzere çok dilli kamu spotları hazırlanarak devlet ve özel televizyon/radyo kanallarında her gün yayınlanmalıdır.
  • Siyasal iktidarı, küresel salgına karşı ciddi önlemler almaya ve siyasi fırsatçılık yapmamaya çağırıyoruz.

HDP olarak; başta kriz koordinasyonlarımız ve 26 belediyemiz olmak üzere, örgütlü tüm yapılarımızla halkımızın sağlığını önceleyerek gerekli önlemleri alıyoruz.

ANKARA

Yorumlar