19 Şubat 2020

TBMM

YouTube

ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; OHAL döneminde çok cinayetler işlendi, çok büyük hukuksuzluklar yapıldı iktidar tarafından. İnsanlar bir gece yarısı sorgusuz sualsiz işlerinden ihraç edildi ve bir köşeye sıkıştırıldı ve ardından insanlar bu hâlleriyle intihar etmeye başladı. En az 60 kişi intihar etti, binlerce kişi kanser oldu, kalp kriziyle hayatına veda etti. Bunların çoğu yetişkin insanlardı ama OHAL döneminin zulümleri sadece yetişkinleri bulmadı, çocukları da buldu maalesef.
    Bugün, size çok önemli bir vakayı anlatacağım, lütfen dikkatle dinleyin. Bu vaka karşısında -siyasi parti ayırt etmeksizin- vicdanı sızlamayan bir vekil olacağını tahmin etmiyorum ve çözüm için gayret etmeyen bir vekil olacağını da tahmin etmiyorum.
    Değerli arkadaşlar, şu gördüğünüz çocuk, Ahmet Burhan Ataç anne ve babasının şok bir şekilde gözaltına alındığı tarihte kemik kanserine yakalanıyor. Doktorlar tarih olarak bu gözaltı dönemini söylüyorlar. Büyük bir şok yaşıyor çocuk. İmmün direnci düşüyor ve kemik kanseri oluyor. Sol skapüler kemiği alınıyor ve sol kolu işlemez hâle geliyor. Ameliyatlar, kemoterapiler, radyoterapiler… Bu arada, çocuğun babası cezaevinde, annesinin de yurt dışı yasağı var. Babasını ziyarete gittiğinde -ki babasını çok seven bir çocuk, saçları kemoterapiden dolayı dökülen bir çocuk- babası empati yapmak için “Oğlum bak, benim de saçlarım döküldü.” diyerek usturaya vurarak onu karşılıyordu ve çocuğu teskin etmeye çalışıyordu. Çocuk, baba hasretiyle yanıp tutuşuyordu ve aile babanın tutuksuz yargılanması için bir çare arıyordu ama bir türlü olmuyordu. Aile beni de ziyaret etti Mecliste ve durumları için bir çare istediler, aradılar. Saçları dökülmüş Ahmet Burhan Ataç’ı görüyorsunuz, inanın ki çok duygusal bir çocuktu. Yanında “baba” dediğimde gözyaşları dökülen, kendisine dokunduğumda ağlayan bir çocuktu; depresyonda, çok üzüntülü, sıkıntılı bir çocuktu ve çare bulunamıyordu, hastalık ilerliyordu. 4’üncü evre kemik kanseri oldu artık geçtiğimiz aylarda ve çocuğun durumu kötüleşiyordu. Ardından yeni bir tedavi umudu doğdu. KHK’li Profesör Haluk Savaş Almanya’da bir tedavi denemişti. Ölmek üzereydi Türkiye’deki
    tedaviler sonrası. “2-3 ay ancak yaşarsın.” denmişti ama Almanya’daki farklı bir teknolojik destekli kemoterapiyle şu anda hâlen yaşıyor ve âdeta dirildi, ömrü uzadı, çok iyi bir durumda. Bu çocuk için de aynı tedavi Almanya’da düşünüldü ve Almanya’ya gitmesi istendi ama baba cezaevindeydi, annenin yurt dışı yasağı vardı ve yurt dışına çıkışları büyük problemdi. Aylarca anne mahkemeye dilekçeler verdi, yurt dışı yasağı kaldırılmadı. En sonunda Almanya’ya gidişi babaannesiyle mecburen oldu ve bu arada, tabii, Almanya’daki kemoterapi için 50 bin euro gerekiyordu. Sosyal medya kampanyalarıyla tüm vicdanlı insanlar bu 50 bin euroyu topladı ve Almanya’ya ancak babaannesiyle gitti ama çocuk babaannesiyle giderken annesi ona pembe bir yalan attı: “Ardından ben de geleceğim.” dedi. Çocuk kemoterapiyi aldı ama sürekli ağlayarak ağrılar, acılar içindeyken “Annem nerede?” dedi ve onu ikinci kemoterapi kürüne kadar Almanya’da tutamadılar, mecburen Türkiye’ye döndü. Kemik kanseriydi ve metastaz yapmıştı, bacak kemiklerine sıçramıştı, bacak kemiklerinde kırıklar ortaya çıkmıştı, alçıya alınmak zorunda kaldı. Çocuk çok zor durumdaydı, tekrar Almanya’ya annesiz gitmek istemiyordu. Bunun üzerine mahkeme yapıldı ve sonunda Mersin 7. Ağır Ceza Mahkemesi yurt dışı yasağını kaldırdı şu kararla. Anne pasaport için hemen müracaat etti ama karşısına ikinci bir soruşturma çıktı, hakkında bir soruşturma dolayısıyla Adana Savcılığı yurt dışı yasağı koymuştu. Tüm vicdanlı insanlar Twitter’da “hashtag” çalışmasıyla “Ahmet Almanya’ya annesiyle gitsin.” dedi. 270 bin “tweet” atıldı, Türkiye Twitter tarihinin rekoru kırıldı ve pazartesi günü Adana Savcılığı çocuğun sağlık nedenleri dolayısıyla “Bu yasağı kaldırıyoruz.” dedi. Herkes çok sevindi, bayram etti âdeta tüm insanlık.
    (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
    BAŞKAN – Tamamlayın.
    ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla) – Ama ardından gelen gün bir şok haberle karşılaştık. 7 Şubatta yurt dışı yasağını kaldıran Mersin 7. Ağır Ceza Mahkemesi Adana Cumhuriyet Savcılığının 16 Şubattaki kararı sonrası her nedense 17 Şubatta tekrar yurt dışı yasağı koydu. Değerli arkadaşlar, kulaklarımıza inanamıyoruz, gözlerimize inanamıyoruz, evraklar burada. Yani bir çocuğun yurt dışına gitmesini engellemek hangi anlayışla açıklanabilir, hangi devlet anlayışı bunu yapabilir?
    Değerli arkadaşlar, yargı, hukuk ne için vardır, ben size sorarım? Hukuk, adalet için değil midir? Onu da geçelim, hukuk insan için değil midir? Bu annenin yurt dışı yasağı niye hâlen devam ediyor? Ben tüm Meclise sesleniyorum: Lütfen bu insanlık ayıbını gelin hep birlikte kaldıralım, bu çocuk 27 Şubatta ikinci kür için Almanya’ya gidecek ve onu tüm bir Türkiye toplumu olarak, parti ayırt etmeksizin lütfen gönderelim, hepimiz gayret edelim. Bu ayıbı insan olarak kabul etmiyoruz.
    Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

Yorumlar