05 Mart 2020

YouTube

    ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sizlere bugün, dün Göç ve Uyum Komisyonu olarak Edirne’ye yaptığımız ziyaretlerle ilgili izlenimlerimi aktaracağım.
    Pazarkule, Doyran köyü ve İpsala Sınır Kapısı’na gittik ve oradaki insani trajediyi yakından gözlemledik. Oralarda son derece üzücü sahneler vardı ve çok önemli bir şantaj görüntüsünü net bir şekilde gördük.
    Evet, Pazarkule, işte görüyorsunuz, mültecilerin hâli, perişan bir durumdalar. Biz oraya vardığımız zaman, insanlar, sağda ve solda binlerce insan, açık ortamda, geceleri eksi derecelere düşen soğuklarda açıkta yatan insanlar ve belki 100 metreyi bulan ekmek, su kuyruklarıyla perişan bir topluluk vardı orada. Gazetecilerin de alınmadığı alana girdiğimiz zaman, Pazarkule Sınır Kapısı’nın tam sıfır noktasına girdiğimiz zaman orada bir can pazarıyla karşılaştık. Göçmenler -çoğunluğu genç göçmen- Yunan tarafına geçmek istiyorlardı, kapıyı zorluyorlardı ve Yunan polisi -bizim görüş sahamızdaydı- karşı tarafa, göçmenlere ateş ediyordu ve bombalar atıyordu, gaz mermileri atıyordu ve o sırada, bizim gözlerimizin önünde, bu insanlar -fotoğraflarını biz çektik bakın- kanlar içinde götürülüyorlardı; büyük bir insani dram vardı, karşı taraf, Yunanistan çok ağır insan hakları ihlallerine yol açıyordu -kasığından yaralanmış bir insan- göğsünden vurulanlar vardı. 1 ölü ve 5 yaralı olduğunu daha sonra öğrendik.
    Evet, Yunanistan ağır ihlallere imza atıyordu. Bakın, yanımda getirdim, bir gaz mermisi, karşıdan atılan bir gaz mermisi; insanların üzerine atılıyordu. Gerçekten dehşet veren bir sahne vardı ama burada ihlali sadece Yunanistan yapmıyor, maalesef iktidar da yapıyor. Nasıl yapıyor? Sınırda sıfır noktasında yüzlerce göçmen, ellerinde taş, karşıya, Yunan polisine doğru atıyorlar kapıyı zorlamak için. Yunan polisi bomba ve gerçek mermi kullanıyor. Orada bizim Türk polisi var, kimseye “Ya kardeşim, geri çekilin, bakın, burada bir can pazarı yaşanıyor.” demiyor, yüzlerce göçmeni seyrediyor. Burada, Türkiye’de bir basın açıklaması yapsanız anında yerlerde sürüklenerek götürülürsünüz ama orada yüzlerce göçmen ellerine taş alıp karşı tarafa atıyor ve kapıyı zorluyor; tüm yetkililer bunu izliyor değerli arkadaşlar. Belli ki burada bir kurgu var ve insanların bu perişanlığı üzerinden bir amaç hedeflenmiş.
    Şimdi, biz daha sonrasında bölgede bir açıklama yaptık Komisyon olarak ama bu açıklama, Komisyon üyelerinin imzasını almış bir açıklama değildi. Sanırım Komisyonun ortak kararı değil AK PARTİ Genel Merkezinden gelmiş bir açıklamaydı ve sadece Yunanistan ihlallerine odaklanmıştı. Düşünün, Pazarkule’de binlerce insan vardı ve Komisyon Başkanlığı bizi tek bir kişiyle bile görüştürmeden diğer bölgelere götürdü.
    Bakın, İpsala Sınır Kapısı’na gittik -burası İpsala Sınır Kapısı- ve hiç kimse yok. Doyran köyüne gittik, hiç kimse yok çünkü karşı taraftan müdahale olduğu için artık kimse oraya gelmiyor. Şunu da haber aldık: Şu anda da gidin bakın, Edirne’ye 40 kilometre kala otobüsler durduruluyor ve tüm göçmenler Pazarkule’ye yönlendiriliyor. Pazarkule’de bir kurgu var, İpsala’da hiç kimse yok, Doyran’da kimse yok ve Pazarkule’de bir kurgu var. Bunun delili nerede? İçişleri Bakanı açıklama yapıyor: “135 bin kişiyi karşıya gönderdik.” Biz orada “Bunun ispatı nedir?” dedik. “Karakollar uzaktan sayıyor, şu kadar kişi geçti.” diye bize açıklama yaptılar ama daha sonra öğrendik ki karşıya geçen insanlar vuruluyorlar, öldürülüyorlar ve mesela bir göçmenle İpsala’da görüştük “500 kişi karşıya geçtik, 1 kişi öldürüldü, hepimiz Türkiye’ye geri kaçtık.” diyor. İşte, o bölgedeki uzmanlarla konuştuğumuzda -size net söyleyeyim- 10 bine yakın bir geçiş olduğu tahmin ediliyor ve hani, bir Suriye şantajı yapılıyor ya, bölgede olan insanlardan en azı Suriyeli. Yüzde 20 kadarının Suriyeli olduğu düşünülüyor; çoğunluğu Afgan, Türkiye’de tutunamayan insanlar.
    Şimdi, bir de bu “135 bin” rakamıyla yapılan şantaja “Yüz binleri iki üç günde buraya yığdık; ey dünya, istersek milyonları yığarız.” şantajına delil olarak bugün Süleyman Soylu bir açıklama yaptı.
    (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
    BAŞKAN – Tamamlayın sözlerinizi.
    ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla) – Bin özel harekâtçının, Yunanistan tarafından yapılan geri itmeye karşı olarak Türk tarafından insanları bu sefer Yunanistan tarafına iteceğini söyledi. İnanılmaz bir durum bu çünkü orada insanlar zaten perişan ve şantaj malzemesi olarak kullanılıyor, yem olarak kullanılıyor ve karşı taraftan hak ihlali yapılarak gönderilen insanlara bu taraftan siz de demek ki “Karşı tarafa gidin.” diye ateş açacaksınız. Hani “Zorla göndermiyoruz.” diyorlar ya, orada biz kime gitsek “Zorla göndermiyoruz.” diyorlardı ama sanırım yeterli yankı oluşturmadığını düşünüyor ki İçişleri Bakanlığı, bin özel harekatçıyla Yunanistan’ın geri itmesine karşı bu insanları ortada bir yem olarak kullanacak. Zaten biz o bölgede inanın ki çok üzüldük çünkü o bölgede o göçmenler mahlukat olarak görülüyordu -iki taraf tarafından da- ölümlerine göz yumuluyordu ve âdeta haşere gibi görülüyorlardı. Çünkü üzerlerine biber gazı sıkılıyordu, açıkta bulundukları alanda su yoktu, son bir iki günde o bölgeye tuvalet kabinleri getirilmişti ve büyük bir perişanlık yaşanıyordu.
    (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
    ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla) – Buna bir an evvel, acil bir tedbir bulunmalı. İnsan üzerinden bu şantaj bir an önce bitirilmeli diyorum.
    Teşekkür ederim. (HDP sıralarından alkışlar)

Yorumlar