18 Kasım 2019

ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
    Maalesef dışişleri politikası her gün kötüye gidiyor. Emevi Camisi’nde namaz kılmayla başlayan bu hikâye, sonunda 4 milyon Suriyeli mülteci ve Kürt meselesinin daha da kötüleştirildiği adımlarla devam ediyor. Kürt meselesini içeride çözemeyen Hükûmet, dışarıda da çözemiyor ve palyatif politikalarla gününü geçirmeye çalışıyor, hamaset üreten politikalarla gününü geçiriyor. Bu hamaset halka öylesine yansıtılıyor ki Türkiye-İzlanda maçında büyük bir ayıp sergileniyor ve İzlanda millî marşı yuhalanabiliyor.
    Yine, Rahip Brunson krizinin nasıl çözüldüğünü de öğrenmiş oluyoruz. Türkiye’de yargının ne durumda olduğunu ABD’den duyuyoruz.
    Yine, çok önemli bir konu dış politikada, Çin meselesi, Uygur Türkleri meselesi, son derece önemli. Uygur Türkleri oldukça büyük bir sıkıntı çekiyor, toplama kamplarında 3 milyona yakın Uygur Türkü var ve baskılar her geçen gün artıyor. Uluslararası Af Örgütü ve diğer insan hakları örgütlerinin raporları yayınlanıyor ama Türkiye son derece mahcup, utangaç bir politika sürdürüyor maalesef. Dinî yapılara yönelik baskılar yoğun bir şekilde var, Sayın Bakan görür herhâlde. Camilere bakın, Çin Komünist Partisi liderlerinin resimleri asılmış kıble yönünde. Yine bir asimilasyon politikası izleniyor Çin’de. Camiler önceki ve sonraki hâlleriyle… Yapılar, minareler yok ediliyor, Müslüman mezarlıkları yok ediliyor ve yerlerine oyun parkları, bahçeler yapılıyor. Bir etnik temizleme, asimilasyon politikası yoğun bir şekilde işleniyor. “Doğu Türkistan diye bir yer yok.” deniliyor. “Uygurlar Türk değildir.” deniliyor ama Türkiye hep susuyor.
    Yine, temmuz ayında Sayın Erdoğan’ın ziyaretinde “İki ülkenin de terörle ilgili sorunları var, ortak bir anlayışımız var.” dendi. Yine 50 milyar dolarlık bir ticaret hacmi için sanırım, öncesinde de bir 3,5 milyar dolarlık kredi alınmıştı Çin’den, bütün bunların hatırı için sanırım Uygur Türklerine artırılan baskıya susuluyor. Bir demir yolu projesi konusunda da Çin’le büyük bir iş birliği yapılacağını biliyoruz. İbadet yasaklarının toplama kamplarında olduğunu çok iyi biliyoruz. Namaz kılma, oruç tutma yasak. Çinlileştirme politikası devam ediyor.
    Biz bu konuda ayrım yapmıyoruz. Türkiye’de Kürt meselesinde nasıl ayrımcı politikalar izleniyor ve buna karşı çıkıyorsak Çin’de de Uygur Türklerine yapılan ayrımcı politikalara şiddetle karşı çıkıyoruz parti olarak.
    Yine, Çin’i eleştiren bildiriye 22 ülke imza atmasına rağmen Türkiye imza atmadı Birleşmiş Milletlerde. Kahramanmaraş ve Pendik kardeş şehir ilan edildi Çin şehirleriyle. Yine birçok bilim insanı mahpus ediliyor ve “Radikal dincilikle mücadele ediyoruz.” deniliyor ama bu bilim insanlarının, sanatçıların seküler aydınlar olduğunu da çok yakından biliyoruz.
    Yine, Doğu Türkistanlı Ziynet Gül Tursun Tacikistan üzerinden, hayati tehlikesi olmasına rağmen, Çin’e gönderildi Türkiye Cumhuriyeti tarafından. Bütün bunlar son derece üzücü.
    (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
    BAŞKAN – Lütfen tamamlayınız efendim.
    ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) – Dün malum The NewYork Times’taki 403 sayfalık bir Çin raporu son derece vahimdi. Türkiye’den hiçbir açıklama yok çünkü mahcup bir ülkeyiz. Uygur Türklerinin evlerine gittiğinde anne babalarını bulamadığını çünkü onların toplama kampında olduğunu yazıyor ve bayağı bir farklı bilgi…
    Yine, İsrail’de büyük katliamlar yaşandı. Geçtiğimiz gün 7 kişilik bir aile katledildi, Türkiye’den etkili bir adım yok ve ticari ilişkiler gayet iyi bir şekilde devam ediyor.
    Son olarak; Dışişleri Bakanlığı eski bürokratlarına yönelik haziran ayında Ankara Emniyetinde işkencelerin olduğu bir gözaltı yapıldı. Ankara Barosu da işkence yapıldığını bir raporla ispatladı ama Dışişleri Bakanlığı bu konuda tek bir açıklama yapmadı. Eski bürokratlarınıza yönelik işkenceler konusunda niye bir açıklama yapmadınız diye size sormak isterim.
    Söyleyeceklerim şimdilik bu kadar.
    Teşekkür ediyorum.

YouTube

Yorumlar