2013-11-12 00:00:00

Abdullah Gül'ün Diyarbakır ziyareti getiğimiz haftanın en önemli olayıydı. Bu gezi sonuna kadar önemli olmayı hakketmiş bir ziyaretti. Zira önemli tartışmaların gölgesinde yapıldı ve yeniden umut ikliminin doğmasını sağladı.

Kürt sorunu yıllardır sürüyor. Yıllardır süren bu sorunu çözme yolunda çok adımlar atıldı. Büyük acıların yaşandığı ölümlerle unutulmaz kin ve nefretlerin oluştuğu bir sorunda çözümü 3-5 hamle ile bulmak kolay değildir. Sorunun çözümü yolunda açılım ve ardından Habur girişimi ile başka bir mecraya sürüklenen   konu  çözüm bekliyor. Buı çözüm olmazsa olmaz bir niteliktedir. Türkiye bu sorunu çözmelidir. Ancak ortada çok zor durumlar mevcuttur.

BDP seçim üstü yaptığı hamle ile demokratik özerkliği tartışmaya açtı. Öcalan ise yaptığı müdahale ile BDP yöneticilerini haşlayarak “biz demokratikleşmiş bir Türkiye'de yaşamak istiyoruz” dedi. Öcalan Abdullah Gül'ün bölgede samimi bir şekilde karşılanması ile ağız değişikliği yapmış gibi görünüyor. Bölgede daha uzun yıllar savaşın devam etmesi mümkün değil. Konuya akılcı bir şekilde bakanların bunu görmesi lazım.

Demokratik özerklik iki bayrak vb. dendiği zaman ayağa kalkan bir milliyetçi kamuoyu var. Bu ayağa kalkış sorunun ortak anlayışla çözülebilir yanlarını da gölgede bırakabiliyor. Anadil meselesi bunlardan biridir. Anadil konusu kürt sorununun olmazsa olmaz meselesidir ve karşıt taraflar bunu görmek zorundadır. Kürt kamuoyu farklı kesimlerde olsa anadil konusunda hassastır ve anadillerine saygı ve sevgi gösterilmesini beklemektedir.

Demokratik özerklik tartışmaları ile çözümsüzlüğe ve karamsarlığa sürüklenen bu sorunun çözümünün ne kadar empati ve sempatik yaklaşıma bağlı olduğu Abdullah Gül'ün ziyareti ile ortaya çıktı. Hiç şüphesiz Abdullah Gül'ün bir ziyareti sorunu bitirecek değildir ancak sorunu çözmek isteyen bir önemli şahsiyetin olumlu adım atmak isteğini ortaya koyar. Devlet bu adımları yıllar önce atmalıydı.

Sorun seçime kadar daha çok kıonuşulacak. Öcalan “Mart'a kadar bu sorunu çözün” diyor. “Bu kişiyi hiç önemsemem veya ona bağlı hareket etmeliyim” tavrının çözüme yardımcı olmayacağı açıktır. MHP lideri Bahçeli Abdullah Gül'ü MGK bildirisinin dışına çıkmakla  ithm  ediyor ve Diyarbakır'da verdiği mesajlar dolayısıyla sert bir şekilde eleştiriyor.Türk halkı açılıma MHP kadar tepki göstermediği sürece umutsuz olmak için bir sebep yok. O halde her kesimden iyi niyetlileri göreve  çağırıyor ve atılan hiç bir adımın boşa gitmeyeceğini belirtmek istiyorum.

 

Yorumlar