2018-01-29 00:00:00

.

.

Afrin operasyonu öncesi hazırlanan ve farklı çevrelerden 170 kişinin imzaladığı barış bildirisi savaşın başlamasıyla yayımlandı ve önemli bir gündem oluşturdu. Barış bildirisi sorunların savaşla değil, barışla çözülmesini isteyen bir bildiriydi. Ancak Tayyip Erdoğan imzalayanlara ağır hakaretler etti. Gelin bildirinin neden haklı bir bildiri olduğunu birlikte anlayalım.

Yıllardır PKK'yı bitirmek için sınır ötesi harekatlar yapılır ama değişen bir şey olmaz. Hatta mesele şu an çözümsüzlük evresinde. Kürt meselesinin çözümsüz kalması nedeniyle bölgede büyüyen bir mutsuzluk, huzursuzluk var. İnsanlar ölüyor, bu aşamada barış tavsiye eden bir bildiri yayımlamaktan doğal olan nedir ki? Ama buna rağmen “savaşa hayır” diyen her ifade cezalandırılıyor, öyle ki 5 aylık hamile hanımlar bile “savaşa hayır” bildirisi dağıttığı için yasaya aykırı olarak tutuklanabiliyor. 5275 sayılı yasa hamişle ve 6 aya kadar bebeği olanların cezasının ertelenmesini söylüyor.

Bölgede sorunların halledildiğini mi düşünüyorsunuz? Cevabım hayır. Sadece erteletilen, zamana yayılan sorunlar var ve bunlar çözümsüzken siz aleme nizamat vermeye çalışıyorsunuz.

Bir süredir Batman'dayım ve insanlarla konuşuyorum. Genel bir mutsuzluk, huzursuzluk ve gelecekten ümitsiz olma hali var. Memleket içinde sorunlar halledilmemişken dışarıda aynı sorunları silah yoluyla çözmek ne derece mantıklıdır?

Bazı insan hikayeleri üzerinden genel havayı yansıtmaya çalışayım.

Şırnak'tan Batman'a hastasını getirmiş yaşlı amcaya sordum ' durumlar nasıl, istikbalden beklentiniz nedir?' 'Hocam istikbal göklerdedir' dedi, şaşırdım , o ekledi “ama biz bu sözü havacılık anlamında degil, iyi günlerin cok uzaklarda olması' diye anliyoruz” dedi, meğer umutsuzluğunu belirtmek üzere acı bir mecaz yapmış.

Bir başka dost sohbetindeyim. Bir dokun bin ah işit derler ya, işte öyle…herkes umutsuzluğunu anlatıyordu. Batmanlı amca cok dertliydi, derin bir nefes alarak ' Ömer bey bu bölgenin üzerinde ateş hic eksik olmadı, hem maddi hem de manevi” dedi. Belli ki uğradığı muamelelerden yorgun bir insandı. Ülkedeki genel hal, OHAL keyfilikleri konusu açılınca ' sana içime cok dert olmus bir olayı anlatayım da bölgede neler yaşandığını , bizim yıllardır OHAL keyfiliklerini iliklerimize kadar nasıl hissettigimizi anla' dedi. 'İnşaat işçisi kardeşimin başına haksızca öyle bir is geldi ki, bak, anlatayım, kardeşim bir akşam üstü işinden cikmış, üstünde iş elbiseleri yorgun, argın evine gidiyormuş, Newroz gösterilerinin yanından geçerken durup izlemek istemiş. O sırada aniden önüne çıkan TOMA etrafa su sıkmaya başlamış, kardesim 'ben sadece seyirciyim, niye kacayım ki' diye düsunmüs, kacmamış, polisler onu gozaltina almis, itirazını dinlememiş' Mahkeme, Yargıtay derken 3 yıl ceza yemiş ve cezaevinde yatmış. “OHAL'i biz hep yaşadık, acılarını çok çektik, ve şu an umudumuz yok” diye ekliyor. İnsanın değeri, keyfiliğin izleri ve hukuk ihtiyacı ortadayken Dimyat'a pirince gidenlerin bunu anlaması gerekir.

Başka unutamadığı bir hadiseyi daha anlatıyor. Belli ki çok kişiye defalarca anlatmış, içine dert olmuş bir vakayı tekrar anlatıyor.

Bir de bir doktoru bilirim, otopside işkence gören kişiye “kalp krizi” raporu vermesi için baskı yapılan, “mesleğime ihanet edemem” diyen ve imza atmadan üzüntüyle ayrılan ama sonraki gün raporu “kalp krizi “ diye imzalayan…, “Doktorun nasıl kahrolduğunu halen unutamamışımdır.” diyor.

Bölgeden insan hikayeleri sınır içindeki mesele çözülmemişken sınır dışı çözümler peşinde koşmanın anlamsızlığını anlatıyor. Herkesin içinde acı bir hatıra var. Defalarca sorulan ve çözümsüz kalan sorular var. Kimlik sorunları, hukuk arayışları varken bir de müthiş bir OHAL baskısı hissediliyor.

Dimyat'a pirince giderken evdeki bulgurdan olmak da var. Afrin'e dalıp Kürt meselesini yok etmek istiyorsunuz ama sınırın içindeki vatandaşınızı kaybediyorsunuz. Kürdistan bağımsızlık referandumu sırasındaki hükümetin olumsuz tavrı zaten Kürtler arasında önemli bir şok etkisi yapmıştı. Diyarbakırlılar bu Cuma namazında Ak Parti – MHP ittifakının ileride Kürtler için ne hissettireceğinin sinyalini verdi. Fekıye Teyran ve Behram paşa camilerinde kızılelma koalisyonu tadındaki hutbelere itirazlar yükselmiş. Allah'ın evinde siyaset olmayacağını cemaat imama öğretmiş. Bu basit bir olay değildir. 4 kişi gözaltına alınarak belki tekrarı önlenir ama güvensizlik ve gönül kırgınlığı duygularına bir şey yapamazsınız. Referandum hayal kırıklığı ve Afrin operasyonunun bölgede yansıması Ak Parti'nin önümüzdeki bir seçimde %20 civarında oy kaybına yol açabilecektir. Çözüm süreci sonrası Kürt seçmenin HDP'ye dargınlığı sürekli olacak değildir. Hükümet Afrin operasyonunda başarılı olabilir ama bu evdeki oyların kaybı anlamına gelecek aynı zamanda. Bölgedeki umutsuzluk ve gözlemci notları bana bunu anlatıyor.

@gergerliogluof

Yorumlar