2012-01-03 00:00:00

BAŞBAKAN  ÖZÜR DİLEMELİ, EMPATİ KAZANMALI
 
Uludere'deki katliam  üzerine  çok  yazıldı. Daha  uzun  yıllar  unutulmayacak  çok  üzücü ve vahim  bir  olayla  karşı karşıyayız. Olayın  üzerinden  günler  geçti  ama  bu trajedi unutulmayacak,  öldürülen  kişilerin  acısı  derin  bir iz  bırakacak.
 
Savaşa  devam  kararı  almışsanız  böyle  olaylara da hazır olmalısınız. YılLardır  süren  bu  yarayı güvenlik konseptini  öne  çıkararak  çözmeye çalışıyorsanız  böylesi  VAHİM olaylara hazır olmalısınız. Yıllarca  yetkisi  tam ve  kimseye karşı  sorumluluk hissetmeyen  Jitem'cilerin  yaptığının  faturasını  tüm  toplum ödedi. Şimdi  “belki  açılım  politikaları  ile  yeni  bir  dönem  başlıyor”  derken  çıkmaz  yola, batağa  saplanıldı.  Bu  sefer  kazara  veya  başka  bir  provokatif  şekilde de  olsa  hukuk  dışına  çıkılmış oldu. Yapılması  gereken  hükümetin  bir  an  evvel  insan  haklarını  esas alan  bir siyasi  anlayış  ve  soğuk  bir  devlet  dili  yerine  kardeş  sıcaklığını, merhametini  hissettirmesidir.
 
Karların  arasında  battaniyelere sarılmış ayakkabıları  ile  traktörlerin  arkasında  veya  katırların üstünde taşınan  cesetler  varsa  ve  bunun  mes'ulü  devletse  ve  özür dilemiyorsa  oldukça  tehlikeli  bir  durum  vardır. Ama  bundan da  öte batıda  yaşayan Türklerin durumudur. “Sınırda  ne  işleri varmış,  cenazaelerinin  üzerine  PKK bayrağı  serilmiş, cenazaesine BDP'liler sahip çıkmış”  vb  ifadelerle  “bir  bizden  gitti  bir de  onlardan  gitsin”  diyen  bir  anlayış  halk  arasında  dolaşıyorsa  bu çok  daha  derin  bir  yarığın işaretidir. Oysa  bilinen  şudurki  öldürülenler  korucu  ailesi  üyeleridir  ve  onlar  hakkında  öncedden olumsuz  yayınlar  yapan  PKK şimdi  cenazelere  sahip çıkmaktadır.
 
Öldürülenler  karın, soğuğun, tehlikenin ortasında  sersefil  bir  şekilde  sınır  kaçakçılığı  yapan  ve  neye  uğradığını bilemeden  öldürülen  çoğu  çocuk  mazlum insanlardır. Burada  artık siyasi  bir  mülahaza söz konusu olmamaz. Ancak  batıdaki  dindar camia  bile  olayın acısını  yeterince  sahiplenmemiştir. Bilinç altında  var olan  Türk  milliyetçiliği  duyguları  büyük  bir  acının  dış  ülkelerdeki  farklı  ırktan ama müslüman  kişilerin  acısı  karşısında  hissedilen  duygularından baskın  çıkmıştır. Oysa  islam  dini  kimliği  ne  olursa olsun  mağdur  olanın  yanında  yer almayı emretmiştir.
 
Başbakan  anında  özür dilemeliydi. Belki  bir yanlışlık sonucu bu olay oldu. Ama  konunun  hassasiyeti  açısından  bu  olay  pozitif  bir  hale  dönüştürülebilirdi. Ama  Dersim  için özür dileyen  Başbakan  Uludere için özür dilemedi. Dersim'de yapılanlar için  özür  dilemek  kolaydır  zira  oranın faili  devlletti  ve  hükümet  başkasının  katliamı için özür  dilemişti. Bu özür  değil başkasını suçlamaydı ve kolaydı. Ancak  şimdi belki yanlışlıkla da olsa  fail siyasi iradedir  ve özür dileme  sırası Başbakan'dadır. Vakit çok geç de değildir  Başbakan  özür dileyip   kendisine oy verenlerin de  Kürt  sorununa  empati yapmasını  sağlayabilir.
 
Savaş  devam  ettiği  müddetçe  devlet  ve  PKK karşılıklı  bir  çok olay  için  özür  dileyecek herhalde. Gerçekten  halkın  her  kesimine  güven  veren  yaklaşımlar  yapılmazsa  bu  tür  olaylar  çok olacak. Silahın egemen olduğu topraklardan  barış, kardeşlik, şefkat fışkırmasını beklemeyiniz. Devletin  sorumluluğu  empati  yapmada  duyarlı insanları  mahcup  ettiren  Türklerin de  kendine gelmesini sağlayacaktır. Zira  hiç bir insan hiç bir çocuk bir  eğitim  zayiatı olarak  görülemez. Ayakkabılarının  görülmesi  ile  ancak  içinde bir  insan olduğu  anlaşılan   battaniyedeki  çocuk  cesetleri  karşısında  ancak  vicdan  sahiplerinin  kalbi  titrer. Olay  toplumda artık  çok siyasileşmişse    bu  görüntü  karşısında bile     siyasi  yorumlar yapanlar  yüz  kızartıcı  bir  örnek oluştururlar.

Yorumlar