2008-11-26 00:00:00

CHP lideri Baykal sonunda bunu da yaptı. Çarşaflı bir bayana parti rozeti taktı. CHP önemli tepkiler alıyor. CHP din ve vicdan özgürlüğü alanında kendini yeniledi mi? Yoksa CHP bir üslup değişikliğinemi gidiyor?

 

Anayasa mahkemesinin başörtüsü hakkındaki gerekçeli kararının açıklanmasından sonra kimileri için başörtüsü konusu bir daha açılmamak üzere kapanmıştı. Ama bunun böyle olamayacağı belliydi. Baykal bir çarşaflı bayana parti rozeti takınca tüm ülke ayağa kalktı. Gündemin bir numaralı maddesi oldu bu olay. Demek ki sun’i bir şekilde bir şeyleri yasaklamakla sorunlar yok olmuyor. Vücutta bulunan bir yaraya dokunulunca nasıl ki tüm vücut etkileniyorsa Baykal başörtüsüne dokunuyor ve ister istemez yara yine depreşiyordu. Başörtüsünden alerji duyanlar bu gerçeği anlamak ve doğru tahliller yapmak zorundalar.

 

CHP itildiği yalnızlığı fark etti ve başörtülülere yönelik bir atağa geçmek istedi. Partinin başörtüsüne alerjik radikal kanadından önemli tepkiler alsa da yoluna devam edecek gibi Baykal. Dinin emrettiği değil geleneğin emrettiği başörtüsüne sahip çıkmak gerektiğini ve bunu yaptığını vurguluyor Baykal. Bu konuda haksız değil. Gittikçe maskelerin düştüğü bir ortamda yaşıyoruz. Başörtülü asker annelerinin oğullarının yemin törenlerinde askeri alanın dışına kovulmaları ve tel örgüler arkasından oğullarını izlemeleri vb. görüntüler Baykal ve ekibini yeni bir pozisyon alma ihtiyacına sürüklemiş demek ki. Siyasetten pek de anlamayan askerler hepten takkelerin düşüp kelin görünmesini sağlıyorlardı. Bu görüntüler en görmezlerin bile gözünü açmaya başlamıştı. Bir restorasyon çalışmasına ihtiyaç vardı. Bu ülkede yıllardır hakarete ve ayrımcılığa uğrayan dini görünürlük somut örnekleri ile ortaya  çıkıyordu. “Camiler açık, namazınıza orucunuza karışan mı var” diyenler yıllardır dini kafalarına göre şekillendirmeye çalıştıklarını unutturmaya çalışıyorlardı.

 

Bu ülkede kimsenin kendi iradesi ile hareket edemediğini de biliyoruz. Maskelerin düşmesine yol açtığı için Başörtüsü karşıtı cephede yer alan bir çok köşe yazarı ortamın sıcak olmadığı ortamlarda başörtüsü yasağının artık devam etmesinin gereksiz bir davranış olduğu yolundaki değerlendirmelerini okuruz. Yasağın Üniversitelerdeki yasak halinin Dünya’nın hiç bir yerinde olmadığını en azından bunu kaldırmak gerektiğini vb. yazarlar. Ama konu ısınıp gündeme oturduğu ve kesin kararlar verileceği zaman “derin ağabeyler” parti başkanlarının köşe yazarlarının kulağını çeker ve kararlarını bildirir. Onlar da yeni net tavırlarını gösterirler. Türkiye’de toplumla işi olan tüm kişi ve grupların bilmesi gereken husus sahaya inince karşılaştıkları yeni manzara karşısında takınmaları gereken tavırdır. Bunu Türkiye’de Süleyman Demirelvari yöneticiler yıllardır çok iyi başardılar. Devletin biçimlendirdiği tüm anlayışları halka kabul ettirmeyi çok iyi başardılar yıllarca. Gittikçe daralan, küçülen, içine kapanan, hırçınlaşan ve elitizmden medet uman CHP ise denizin bittiğini görmeye başlayınca  böyle bir çareye başvurdu..

 

CHP’nin bu yeni yönelişi başarılı olabilir mi? Bu soru bize bir meseli hatırlattı. Bir zamanlar karga, serçenin yürüyüşüne özenmiş ve onun gibi yürümek için çaba göstermiş. Büyük bir gayret göstermiş. Ama Karga farklıdır, Serçe farklıdır. Karga bu yeni yürüyüş tarzını öğrenemediği gibi sonunda kendi yürüyüşünü de unutmuş. CHP’nin de böyle bir duruma düşme ihtimali yüksektir. Yılların dine alerjik CHP’si kocadığı şu günlerde bir de elaleme maskara olma tehlikesi ile karşı karşıyadır. Radikal din düşmanlarını da yuvadan kaçırtabilir. Dikkatli olması gerekir. Bu yeni yönelişi en çok beceremeyecek olan CHP dir. Demirel gibi halkı bir şekilde ikna edecek bir arka plan bilgisi ve becerisi de yok CHP’nin. Onun dinile ilişkisi hep küçümseme, alay etme, tahkir etme biçiminde oldu. Bunu en çok da çarşaflılar bilir. Baykal aylar öncesi hali ile gözlerimizin önüne geliyor. İslam’da başörtüsünün olmadığına dair önemli tezler ile arzı endam ediyordu. Başörtüsünü yasaklama gerekçesi olarak “aslında başörtüsünün dinde olmadığını” ispat ederek açıklamaya çalışan bir Baykal vardı. Şimdi ise bir Çarşaflıya rozet takmanın ne olduğunu bilen, ama yine de  bunun CHP siyasetinde yeri olduğunu  düşünen ve buna cevaz (!) veren bir Baykal var karşımızda.

 

CHP’den başörtülü eşi ve çarşaflı ablasını üye ettirip, rozet taktırarak giren Sarıgazi belediye başkan adayı ise Yaşar Nuri Öztürk’ün sonuna kendini hazırlamalıdır. CHP’ye ve Baykal’a büyük övgüler yağdırarak giren Öztürk kendisi ile “imam” denilerek alay  edildiğini ileri sürerek CHP’den istifa etmişti. Bakalım Karabayır ne şekilde ayrılacak? Başörtülü eşi ile protokolde yer almak istediği zaman mı acaba gerçekler ortaya çıkacak ve kendisine “Eee artık bu kadar yeter, yerini bil, sınıfını bil, o umacı kıyafetinle fazla dolaşma artık aramızda” denilecek. Bu olacak. Bunu tahmin etmek için kahin olmaya gerek yok. Bunun işareti CHP İstanbul il kadın kurullarının yazılı açıklaması ile beli oluyor. Açıklama “Çarşafa bürünmüş ama beyni çarşaf gibi kara olmayan” kadınları kurtarmaktan bahsediyor. “Sana rozet takıyım da seni çarşaftan kurtarıvereyim” diyen bir mantık bu. İnançların hepsine ayırt etmeksizin özgürlük ve fırsat eşitliği tanınması gerektiği gibi bir anlayıştan kaynaklanmıyor anlayacağınız Baykal’ın atağı. Din ve vicdan özgürlüğünden CHP’lilerin anladığı bu işte.

 

CHP eğer gerçekten başarılı olmak istiyor ve yeniden popüler olmak istiyorsa genetik yapısını tümden değiştirmelidir. Zira yaşlı bir şahsın radikal değişimler yaşamadan makyajla görüntüsünü değiştirme şansı yoktur. Yoksa her seçim öncesi farklı bir kostümle taraftarları bile artık tanıyamayacak onu.

 

Yorumlar