2007-07-17 00:00:00

ADALETİ BEKLEYEN  YENİ TEHLİKE; HUKUKTAKİ GÖZ BOYAMACALAR

 

Anayasa mahkemesinin  cumhurbaşkanının  halk  Tarafından  seçilmesine yapılan  itirazı reddetmesi  ve referandum seçeneğinin  belirmesi,   bizlere “acaba anayasa  mahkemesi  yanlışlarından  vazgeçiyor ,  ülke hukuki  açıdan   düzlüğe  çıkıyor mu?”    dedirtirken,   ortaya çıkan  yeni durum ile  kafamız   sert  gerçeğe  çarptı.  Bu gerçek,   yeni  seçim  biçiminin    ancak  2014 yılındaki  cumhurbaşkanlığı  seçiminde olabileceğini  anlatıyordu. Cumhurbaşkanı Sezer’in    çeşitli  veto  taktikleri  ile  istediği  olmuş  ve yeni  cumhurbaşkanını yine   Meclis’in  seçeceği  anlaşılmıştır. Bu  cumhurbaşkanlığı  seçimi de  bir şekilde    erken  seçim  sonrasına aktarılmış  ve   bürokratik  elit     2014 yılı  için  yeni  atraksiyonlar planlanması  için  zaman  kazanmıştır. Anlaşılan  göz  göre  göre hukukun  çiğnenmesinden  sonraki  aşama,    saman  altından  su  yürüterek  hukuku bypas  etmektir(!).  Nitelikli  uzlaşma adlı  formül  ile  gerekçeli  kararda tarafgirliğini  örtmeye çalışan Yüksek   mahkeme,   bu sefer  yeni  bir  cinliğe  alet  edilmiştir.

Son  günlerde  gündemin  üst  sıralarını işgal eden bir  gelişme ise  yine aynı konu ile ilgili  bir tedirginlik  uyandırıyor. Vatansever  kuvvetler  güçbirliği  hareketi  diye  bilinen   Ulusalcı derneğin  adı,   çorap  söküğü gibi  ortaya serilen  çetelerin  son  halkasını teşkil etmesi    ile  iyice  öne çıktı. Bu  güçbirliği,  vatanı  kurtarma adlı  iddiaları  ile  ortaya çıkan  çoğu  emekli  asker  olan  kişilerden oluşuyor. Bu  oluşumun   Danıştay  saldırısı ile  olan    esrarengiz ilişkileri  iyice  ortaya çıkmıştı. Danıştay  saldırısı sonrası adları  ortaya  çıkan  ,fakat  bir  şekilde olayla ilişkisi  tam delillendirilemeyen kişilerin  bir  gecekonduda yakalanan  bombalar ile  karanlık  ilişkileri ortaya çıkıverdi.Bu kişiler ve yapılanmaların,  tahminlerin  üstünde gözü  kararmış  ve  fark edilmekten  pek te çekinmeyen kişiler  olduğu ortaya çıktı. Bu  oluşumun  son  zamanlarda  iyice  ortaya  çıkan kirli  ilişkilerinden  sonra  yetkilileri önce gözaltına alındı  ,  sonra çoğu  tutuklandı. Ancak  böylesine  çekinmeden organize  ilişkiler  içinde olan yapıların ortaya  çıkışı  ile   derin  devletin   somut adres  vermesi de   ilginç  ve iyi tetkik  edilmesi  gereken bir tablo ortaya çıkarmaktadır.

 

 Anayasa mahkemesi’nin  beklenmedik  bir şekilde  cumhurbaşkanının  halk  tarafından  seçilmesinin yolunu  açması  ilk  bakışta   umut verici gibi  görünse de yeni  bir cinlikle oluşmuş bir durumu  ortaya  çıkardığını ifade  etmiştik. Vatansever  kuvvetler  güçbirliği  ile  anılan  oluşumun  karanlık  ilişkilerin  odağı  olduğunun  belirlenmesi de  aynı  illüzyonu ortaya çıkarmış  olmasın? Hukuk  adına  sevineceğimiz bir anda tekrar  yeni  bir  cinlikle  karşı karşıya kalmış  olmayalım.

 

Susurluk gibi  apaçık  bir derin  devlet  manzarası  sonrası bile  soruşturmaların  bir yerde  tıkanıp  kaldığı  bir  ülkede çetelerin  ,   bombalarıyla yakalanan  provakatörlerin  yakalanması  karşısında çabuk  rahatlayamıyoruz.Gerçi  genel  anlamda bakıldığında  hukukdışı  güçlere  karşı daha  cesur çıkışların  yapıldığı  ve  hukuksuzluğa karşı  mevzi  kazanılan  günlerde  olsak ta,  Ülkemizde    üçüncü Dünya  hukukunun   genelgeçer  alışkanlıklarının   tekrar  edilme    ihtimalinin  yüksek olduğu da  ortadadır.Çetelerin  yakalanması da  seçim öncesi  bir  gayret  ise  bu  eksik  bir  çabadır.Böyle çorap  söküğü  gibi gelen fakat sonuna bir türlü  ulaşılamayan olaylar ile  hukuk  ve  siyasi  sistemimiz sabıkalı  olduğu için çok ümitvar olamıyoruz.Çölün  ortasında  tam  bir  adalet  serabı  görüp  sonra  acı Türkiye  gerçekleriyle    karşılaşacaksak  şimdiden  çok  sevinmeye gerek yoktur.Türkiye’de  gerçek anlamda bir  hukukun  tecellisi  için  göz  boyamacalara  karşı çok  hazırlıklı ve tedbirli  olmalıyız.

 

Hrant  Dink’in  katledilmesine kadar olan  süreçte  emniyet  yetkililerinin  utanç verici  ihmalleri (veya  göz yummaları)   bu  yeni  çetelerde de devam  edecek  ise  hukuk  devleti  hülyası için  erken  ümitler içinde  olamayacağımız  çok açık  bir şekilde ortadadır. Ancak  karamsar olmadan  sürekli  bir  adalet  arayışçısı  olmaya  devam  etmekten başka bir  seçeneğimiz de  yoktur.

Yorumlar