2016-09-07 00:00:00


“FETÖ” soruşturması önemli soruları gündeme getirdi. Acaba Cumhuriyet 95 yıldır demokrat olsa ve dindara baskı yapmasa, herşeyini muktedir olmaya endekslemiş bir cemaat İslam adına bunca gayrimeşru fiili işler miydi?
Bu sorunun tartışılmasını beklerken sorunun doğru olmadığı itirazıyla karşılaşıyorsunuz. Kemalist kesim  Cumhuriyet tarihi boyunca dindarlara hiçbir baskı yapılmadığını çeşitli örneklerle ileri sürüyorlar. Bu kez sorunun tartışılması için itirazın cevaplanması gerektiği ortaya çıkıyor.
Bazı soruların cevabını TV programlarında konuşanlardan beklemek hakkımız.
CHP diye bir partiyi tek parti haline getiren önce devlet partisi sonra parti devleti haline getiren kimdi, herkesi balık hafızalı ve güneşi balçıkla sıvayana  kanan zan etmeyin..!
Şu gün ortaya çıkan dini ve etnik ayrımcılık sorunları gökten zenbille mi önümüze düştü sanıyorsunuz? Var olan ve ortaya çıkarılan sorunları demokratik bir şekilde çözme yerine, tepeden inmeci anlayışla çözmeye çalışanları unutalım ve siz ortalığın güllük gülistanlık olduğunu, sorunların “dış güçler” menşeli olduğunu anlatın daha, öyle mi? Yeni yanlışlar, eski yanlışları masumlaştırır mı?
2. sınıflaştırılan ve ulus devlet ideolojisinin mağdur  ve mahkum ettiği hiçbir topluluk yoktu değil mi? İlk 30 yıl boyunca 2. parti çıkışına bile tahammül edemeyen ve sonunda mecburen dünyaya uymak zorunda kalan, çok partili ortama izin veren kimdi?
Baskı sadece dindara mı yapıldı, tektipleştirilmeye çalışılan  dini ve etnik azınlık olan Alevi, Kürt, Ermeni vd. herkes, Türkleştirilme, düzene uygun vatandaşlar haline getirilmek için yontucunun eline teslim edilmedi mi? Buna uymayanlar ya asimile edildi, ya da yurttan kovulmadı mı çeşitli tertiplerle? Hala kimlik tartışmaları en önemli konumuz değil mi?
Vatandaşı tek yönlü oklarla yönlendiren ve başkasını düşünmeyi bile yasaklayan hele ki teşebbüs etsin dünyayı dar eden ilk 30 yılın parti devleti değil miydi?
Yetimler başkasını yetim bıraksa da onları eleştirmek yine de suç, değil mi?
Sorunu oluşturanları masum ilan edip, popülizm ve duygusallıkla hatasızlaştıran, hala kimsenin tarihi  araştırma yapmayacağını mı sanmaktadır?
Eğitimi tornacılık, eğitileni şekil verilecek odun gören mantığı unuttuk mu sanıyorsunuz?
Pekiyi milliciliği batılılaşmak olarak anlamayı tercih edecekseniz, bir Rusya'ya, bir Amerika'ya yaslanmayı nasıl gözlerden kaçıracak ve “hatasız” elitleri aklayacaksınız?
Dedelerimiz başka bir ülkede mi yaşadı, yoksa elitlerin masumiyeti şarkısını söyleyenler çok mu cesur, kendilerini çok mu akıllı sanıyor diye düşünmemek mümkün mü?
Yeni yapı inşa eden Cumhuriyet elitinin Osmanlı'dan tevarüs edeceği açık gerçektir, cumhuriyet eliti eleştirisinde “onlar Osmanlı elitiydi” diyerek topu taca atmak kaç kişiyi kandırabilir? Yeni yapının özellikle eskiyi tasfiye ettiğini, eski şahsiyetlerin yeni bir kimlikle, yeni yapı inşa ettiğini bilmiyor muyuz? Devlet millet ayrışmasının gittikçe büyüyen bir açıyla arttığını görmediler mi?
Osmanlı sultan ve paşalarının yanlışlığı, imparatorluğun köhnemesi ve kaçınılmaz çöküşü veya şu andaki iktidarın antidemokratik tavırlarının Cumhuriyet eliti yanlışlıklarını görmememizi sağlayacağını mı sanıyorsunuz? Sapla samanı karıştırmayalım. Güneşi balçıkla sıvamak kamplaşmayı artırıp, ortak payda üzerinden tahlil yapmayı engellemekten başka neye yarar ki?
Her jakobenizm eleştirisinde gözümüze Osmanlı'nın ve şimdiki muktedirlerin yanlışlarını sokanlar, temel evrensel kriterler diye birşeyin varlığından habersiz midir? Bu uyanıklıkla ne zamana kadar idare edecekler?
T.C.  tarihinin sorunlarını sağ sol tartışmasına boğarak tüm meselelerin sağdan kaynaklandığını söylemek özgürlükçü solculuk olamaz. Sağcılığın hataları ayrı bir konu ama sistem sorgulaması yapmamak kafayı kuma gömmekten başka nedir ki? Yine tüm sorunların sadece İsmet İnönü zamanındaki uygulamalardan kaynaklandığını ileri sürmekte sağcılık olamaz, lider çekişmesi polemiği tarihi de. Sağın sistem sorgulaması yerine solla didişmeyi idealize etmesininin yanlışlığı da ortadadır. Sorunları sahici olarak çözmek istiyorsak hiçbir komplekse kapılmadan baştan sona ilkesel bir eleştiri yapmak gerekir.
Dindarların gözü kapalı Erdoğan'ı desteklemesinden rahatsız olanlar acaba bunun 95 yıldır önemsemedikleri dindar aşağılamasından olduğunun muhasebesini yapıyor mu? Özeleştiriyi  öteki gördüğüne empatiyle içten bir şekilde yaptıklarını iddia edebilirler mi? İnanılmaz bir Erdoğan bağlılığının sadece şahsi karizmayla açıklanamayacağını, eleştiri yapmasının karşılığında önüne çıkacak alternatifin çektiği acıları hiç hissetmemiş ve tekrarlatabilecek bir anlayış olduğu yönündeki dindar zannı birilerini hiç ilgilendirmiyor mu? Özeleştiri geleneği ancak hepimizi kurtuluşa erdirecek olandır.
“FETÖ”nün yaptığı yanlışların Kemalizmin ne kadar haklı olduğu noktasına bizi ulaştırmasını bekleyenler yanılıyorlar, jakobenizmin yanlışından dönüşünü bile tespit edememişseniz şu andaki sorunları hasıraltı etmeniz sizi ne kadar kurtarır? Önemli olan her kimliğin kendisini özgürce ifade edeceği bir ortamı oluşturmamızdır.

Yorumlar