2007-05-13 00:00:00

DEMOKRASİ SINAVINI ASIL KİM KAZANACAK?

Son bir haftalık komedi, Orta oyunu bitti ve Abdullah Gül’ün de adaylıktan çekilmesi ile milletçe erken seçime odaklandık. Şu an Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde havlu atmış bir aday ve bu havluyu attırmış bir karşı kesim vardır.

Seçim denilince ister istemez çok uzun boylu laflar edilemez. Zira bir hazırlık süreci vardır. Sonunda da sandıkların açılması ile ortaya çıkan bir netice vardır. Ancak bu seçimin öncesinde demokrasi mücadelesinde asıl kazanacak olan kimdir diye sormak daha önemlidir.

Çeşitli birleşme senaryolarının konuşulduğu şu anlarda Doğru yol partisi ve Anavatan partisi ellerini çabuk tutarak Demokrat parti adı ile birleştiler. Bu birleşmeden ortaya çıkan isim nostaljik bir özellik taşımaktadır. Bu ismin Halkımızın zihninde önemli bir etkisi vardır. Tek parti döneminden kurtuluşun adı olan bir isimdir ve bu parti daha sonraları kimi gerekçelerle liderlerinin darağacında sallandırıldığı bir buruk anı olarak hatıralarda yerini almıştı.

Oysa son on gündür meclisteki oylamalara baktığımız zaman çok farklı bir tablo görüyoruz. İçlerine sindiremedikleri belli olan bir hal ile bu iki eski parti lideri anayasayı katleden bir 367 şartını gerçekleştirmek için cumhurbaşkanlığı seçimlerine katılmadılar. Zaten hiçbir vicdanın kabullenemeyeceği bir 367 şartı ortada iken bu karara tarihi bir destek verme işi şu an birleşerek Demokrat parti adını alan bu iki lidere düşüyordu.Üstü kapalı bir şekilde “destek vermesek darbe gelirdi , sizi darbeden kurtardık” gibi mahcup yorumlarla bir şeyler söylemeye çalışan liderlerin kimseyi ikna ettiğini sanmıyoruz. Üstelik bu tarihi kararları sonrasında dayatmacı güçlerin alkışları arasında birleştirilmeleri tamamen trajikomik bir hal arz etmektedir.

Bazen tarihi anlar vardır. Yıllardır söylediğiniz şeyler konusunda pek yaman bir şekilde sınandığınız. “Ah bir zengin olsam fakirlere ne çok yardım yaparım” diye hem nefsine hem toplumuna sözler vermiş olan nice kimse vardır ki zengin olduğu anda altındakini daha çok ezmenin yollarını arar olmuştur!..Hakikaten hayatın her alanında bu tür sınavların büyük bir yeri olduğunu bilirsiniz.Her kişi bu sınavın değişik çeşitleri ile karşılaşmıştır mutlaka.Bazen açık bazen gizli bir şekilde bu sınav ile karşılaşmış ve net bir şekilde sözümüzün adamı olup olamayacağımız ortaya çıkmıştır.Sözü nereye getirdiğimiz bellidir.Tarihi bir demokratlık sınavında sınıfta kalan Mehmet Ağar ve Erkan Mumcu bundan sonra ağızlarıyla istedikleri kadar demokratlık yapsınlar artık kimseyi ikna edemezler.

Tarihi bir demokrasi sınavında dayatmacı güçlerin yanında yer alanların artık fazla bir şey söylemeye hakları yoktur. Ana sınavı kaybetmişlerdir.

Demokrat geleneğin önemli isimlerinden Aydın Menderes bu durumu özetleyen hali şu şekilde ifade etmektedir. “Anavatan ve Doğru yol partisi bu tarihi yanlış karar sonrası batacaklardı, şimdi birbirlerine sarılarak batacaklar. Demokrat parti “yeter söz milletin” demişti bunlar ise “yeter söz Devletin” diyorlar”

Bu sözler hakikaten durumu özetleyen ifadelerdir. Kısa vadede dayatmacı güçlere dalkavukluk etmiş olabilirsiniz. Pek şirin görünebilirsiniz. Fakat Mesut Yılmaz’ın 28 Şubat kararlarını icra ederken “siyaset hayatımı bitirme pahasına bu süreci uygulayacağım” demesi ve dayatmaları uygulaması sonrası düştüğü hali unutmamalısınız.

Geçici önemli kararlara imza atabilir ve yalancı bir dev gölgeniz olabilir. Fakat demokrasi sınavında başarısız olduktan sonra demokratlık maskesi de kar etmez kimseye.İsmini alıp taklit etmeye çalışırsanız hele pek bir zor ve gülünç duruma düşersiniz!..

Yorumlar