2017-10-08 00:00:00

.

.

Sonda söyleyeceğimi başta söyliyeyim. Bylock listelerinde artık herkesin anladığı, yetkililerin reddemediği hatalar var ve bir sürü insan aylardır tutuklu yargılanıyor ve ceza alıyor. Bu, doğru, titiz bir araştırma yapmadan insanları mağdur etmek anlamına gelmektedir.Hatalı bylock listeleriyle mağdur olanlardan sık sık mektup alıyorum. Okuduklarım inanılmaz bir mağduriyeti ortaya koyuyor.

İşte biri

'2.Bylock listeleri tümüyle hatalı: nişanlım yaklaşık 8 aydır suçsuz bir şekilde Nevşehir E Tipi cezaevinde tutsak. İP ÇAKİŞMASİ NEDENİYLE olayın üzerine düşüp telefonun kime ait olduğunu telefon bilgilerini, hts kayıtlarını çikarıp, kimin kullandığına kadar hersey ortada iken, yinede adalet tecelli etmedi ve nişanlım halen hukuksuz bir şekilde içerde tutuluyor. Tanik olarak Ankara Cumhuriyet Savcısı Mustafa Saylam beye ifade verirken uzman çağrıldı. Uzmanın dediği şu lafı ömrüm boyunca unutmayacağım. Yaptığımız 2. Bylock operasyonlarının tümü hatalı ve devlette bunu biliyor, bu lafı söylerken yanimizda Ankara Cumhuriyet Savcısı Mustafa Saylam beyde bulunuyordu. Zaten nişanlim 2. Bylock operasyonları ile gözaltına alinmıştı. Gelen hts kayıtları btk sonucu ve tanık beyani gosterılen deliller hersey onun suçsuz olduğunu ispat ederken, Nevsehir bir hukuk skandalina imza atarak onu içerde tutmaya devam ediyor. Çünkü gelinen noktaya baktığımızda suçlu veya suçsuz olman birsey farketmiyor önemli olan onlar için içerde olman. Şimdi soruyorum sızlere ülkemizde adalet varsa bu yazıyı gözlerine soksunlar. Adaletin olmadığı yerde yaşamaktansa ölmek daha onurludur.'

Bu mektup bir feryattır ve çok ciddi iddialar içermektedir.Bir başka mektup ise yürek yakıyor. Allah mazlumun ah' ını yerde bırakmasın..!

Tutuklunun eşinden bana gelen mesaj…

'Eşim Semra Hanım ve kızım Fatma Zehra 25 Eylül 2017'den beridir, basit ve kullanmadığı bir program yüzünden Niğde E Tipi Kapalı Cezaevinde tutuklular…bylock ithamı var. Eşimin asla kullanmadığı bir program. 2 yaşında kızım ile birlikte içerideler. 9 yaşında 3. Sınıfa giden oğlumda babaannesi ile birlikte kalıyor ve geceleri anne diyerek sayıklıyor.. Tarifsiz acılara giriftar olduk.'

Ve bir başkası…

“Hocam benim eşim 10 ay dır tutuklu.iki defa komdan baylok olmadığına dair yazı var. İtirafcilarin kullandı demesi ile üç mahkemedir detaylar isteniyor. Kullanmis olduğu tarih beş yıl boyunca nöroloji hastası evladımın vefat ettiği ay.bizim taziyemiz var. Aveanin doğru düzgün çekmediği bir yerde eşimin bu programı indirdiği gözüküyor. 4 mahkeme baylok sonucu gelmiyor.kendisini kurtarmak için eşimin ismini veren itirafcilarin gelmesini baylok detayı için 3 ay daha mshkeme ertelendi.allah rızası için aynı hastalıkla iki evladını kaybetmiş bir aile ve yarım kalmış bir tedavi. Biz ülkemizi seviyoruz.darbecilerin destekleyenlerin allah belasını versin.içimizi yuvamız yıktılar. Rabbime havale ettim, imtihan için de imtihan yaşıyorum, ulkemin birliğini beraberliğini bozmak isteyene Rabbim fırsat vermesin.”

Bir değil, iki değil sayısı belli olmayan kişi yapılan resmi hatayı düzeltmek için çırpınıyor ve yakınları çaresiz bir şekilde tutuklu, bekliyor.

İşte başka bir mektup daha…

'Ömer Bey bylock hataları ile ilgili hassasiyetiniz için teşekkürler. Eşim dokuz aydır tutuklu. En başlarda derdimizi bile dillendiremiyorduk. Eşim cezaevinde iken bebeğimiz dünyaya geldi.4 aylık bebeğimiz koklayamıyor. On yaşında epilepsi hastası oğlumun nöbetleri sıklaştı. Eşim dünyanın en iyi öğretmeniydi.Fetönün sokağından dahi geçmedik. Ama Bylock kullanmakla suçlandı. Kullanmadigimizi bir türlü ispatlayamiyoruz. Eşimin 3 yıllık hts kaydında, 1 kez sürat kargo, 2 kez bank asya kaydı varmış. Bank Asya'da hiç hesabımız olmadı ama savcı mütalaasında “terör örgütüne ait kurumlarla iletişim kurulduğu….”dedi. Yıkıldik. Bu nasıl adalet. Olmayan uygulamanın olmadığını nasıl anlatabiliriz ki anlatsana kale alınıyor mu. Hayir. Bu zulüm değil de nedir. Öksuz ve yetim olarak kazandığı mesleğini kaybetti benim eşim. Mektuplarinda öğrencilerini soruyor. Yavrularina hasret bırakılıyor. Mektup zarfında bebeğimizin tırnaklarını yolluyorum. Hangi tazminat ödeyebilir bize..'

Saymakla bitmiyor, bunlara itiraz edene bir mahkeme kararı sonucu sanığın avukatının söylediklerini sunuyorum. Bu sefer de bir iftira sonucu 13 ay mağdur edilmiş bir kişi var, avukatın sorduğu soruları cevaplayabilecek var mıdır?

'Uzun yıllar çalıştığı kamu kurumundan 1 Eylül 2016 tarihinde yayımlanan KHK ile ihraç edilen müvekkilim hakkında Savcılık dava açılmasına yer olmadığına dair karar vermiş. Kararı okuyunca anladık ki, bir gizli tanık müvekkilim hakkında onun da örgüt üyesi olabileceğine dair öngörüsünü söylemiş ve yine karardan da anlaşılacağı üzere müvekkilim ifadesine bile başvurulmaksızın ihraç edilmiş.

Aradan 13 ay geçti. Müvekkilim ve ailesi 13 aydır ızdırap içinde. Şimdi ne olacak? Devlet itibarını yerle bir ettiği bu insandan özür dileyecek mi? İşine iade edecek mi? Maddi ve manevi zararlarını karşılayacak mı? Bu haksızlığın hesabını kim verecek? Gizli tanık mı? Kurum amiri mi? Vali mi? Bakanlar Kurulu mu? Cumhurbaşkanı mı?

Sessiz sedasız bir köşeye çekilmiş, Allah'ın hükmünü bekleyen kim bilir kaç mağdur var?

Allah imhal eder ama ihmal etmez…”

Bylock hataları nereden kaynaklanıyor?

Mesele büyük ihtimal GSM firmalarının kullandığı CG-NAT (CGN, Carrier Grade Network Address Translation) teknolojisindeki hatadan kaynaklanıyor. Bu sistem, internet servisi sağlayıcılarınca kullanılan ve aynı anda tek bir IP adresini aboneler arasında paylaştırmaya yarayan teknolojidir.

MİT raporunda da ifade edilen 9 adet belirli IP adresine geçmişte 1 defa bile erişim isteği yapan internet bağlantısına sahip hat sahipleri BTK’nın Bylock listesine girdi. Bunun sonucu BTK tek başına 250.000 kişiden oluşan bir liste hazırladı. Fakat rakamın çok büyük olmasıve hata olabilir kanısı sonucu BTK/MİT 1 ve 2 gün IP erişimi olan kişilerin, erişim sayısına ve veri tabanı içeriğine bakılmadan listeden çıkartılmasına karar verdi. Böylece listeden 141.000 kişi çıkartıldı ve liste 109.000 (102.192 GSM + 6748 ADSL) kişiye indirildi. Bu durum basına “1 ve 2 günler çıkartılarak kesin kullanıcılar listeye eklendi”şeklinde yansıdı. MİT hazırladığı raporda açık açık “söz konusu uygulamanın kullanıldığı değerlendirilen abonelik bilgileri” ifadesini kullanıyor. Bu ifade kesinlik taşımamaktadır. Buna rağmen şu anda mahkemeler BTK’nın hazırladığı bu listeyi kesin ve itiraz edilemez delil olarak görmekte ve sadece bu veriler ile hükme gitmektedir. Listeden 1 ve 2 gün erişim yapanların çıkartılması aslında listelerde hata olduğunun kabul edilmesidir. Burada bahsi geçenin kullanım değil IP üzerinden erişim olduğuna dikkat edilmelidir. Rakamın abartı olduğunun kabulüyle yapılan işlem de bilimsel değildir, hatalıdır. 

GSM operatörlerinin CG-NAT sistemlerinin hatalı çalışıyor olması en muhtemel neden görünüyor. Fakat hatalı CG-NAT kayıtları AVEA’ya özel değildir ve tüm operatörler bir CG-NAT sistemi kullanmaktadır. Yani meselede her operatörden kaynaklanan hatalar mevcuttur. En çok AVEA’nın gündeme gelmesinin sebebi ise hatalı kayıt mağdurunun en fazla AVEA’da olmasıdırProgramın  raporlarda belirtildiği kadar az sayıda IP erişimi yapılarak kullanılması imkânsızdır. Bu yüzden bu kayıtlar kesin olarak programın kullanımı sonucu oluşmamıştır. O zaman tamamı otomatik ve yazılımsal olan CG-NAT sisteminde böyle bir tek hatalı kaydın olması bile, tüm sistemde hatalar olabileceğinin delili ve ispatı görünüyor.GSM operatörlerinin CG-NAT sistemlerinin hatalı çalışıyor olması en muhtemel neden olabilir. Elindeki IP sayısı yeterli olmayan AVEA, daha fazla aboneye hizmet vermek için bu teknolojiye başvurmuştur. Ayrıca sahip olduğu  800.000 IP havuzu ile 16.000.000 kişiye nasıl IP verebildiğini gururla açıklamaktadır.

Bu durum AVEA’nın TİB’e verdiği tüm CG-NAT kayıtlarını şaibeli hale getirmektedir. Bunlar göz önünde bulundurulduğu zaman konuyla ilgili olarak  kamuoyunda IP çakışması olarak bilinen durumun ortaya çıkabileceği anlaşılmaktadırAVEA’nın kullandığı sistemde kritik bir problem olduğu resmi olarak ispatlıdır Europol’un (Avrupa Polis Ofisi) 31 Ocak 2017’de yaptığı toplantıda, GSM operatörlerinin çoğunun artan IP istek sayısı sonucunda CG-NAT (CGN) sistemine geçtiği fakat bu sistemin yapılan adli soruşturmaların %80’inde problem çıkardığı açıkça ifade edilmiştir. (https://www.europol.europa.eu/newsroom/news/closing-online-crime-attribution-gap�european-law-enforcement-tackles-carrier-grade-nat-cgn)

Türkiye’nin önde gelen ceza hukukçularından olan Prof. Dr. İzzet Özgenç’in 6-9 Eylül 2017 tarihleri arasında şahsi Twitter hesabından(https://twitter.com/izzetoezgenc) Bylock hakkında yaptığı şu paylaşımlar büyük önem taşımaktadır:“Her bir kullanıcının Bylock’u hangi tarih itibarıyla kapalı devre iletişim aracı olarak kullandığının tespit edilmesi gerekmektedir. Bu tespitin de ancak Litvanya’daki yer sağlayıcının veri tabanındaki bilgiler itibarıyla mümkün olması gerekir. Buna karşılık, Türkiye’deki erişim veya servis sağlayıcılardan temin edilen trafik bilgilerinden bu tespitin yapılmasının mümkün olmaması gerekir. Litvanya’daki yer sağlayıcının veri tabanında mevcut olan veriler dikkate alınmadan, Bylock kullandığı iddiasıyla hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılan kişilerle ilgili olarak adil bir kararın verilmesi mümkün gözükmemektedir”

Tüm bu nedenlerden dolayı ivedilikle konunun uzmanı network ve yazılım mühendisi akademisyenlerden oluşan bir bilirkişi kurulu oluşturulmalı ve konuyla ilgili tüm veriler bu kişilere sağlanmalıdır. Mağdurlar ordusu çırpınıyor, kahroluyor, tahammüllerinin son noktasına gelmiş durumdalar.

@gergerliogluof

Yorumlar