2008-02-27 00:00:00

Kaos   ile  itham ediyorlar.411  el  kaosa kalktı  diyorlar. Medyanın  gücü  bu  işte. Yıllardır  bir  büyük  insan hakkı  ihlalinin  411 oy  gibi  çok yüksek  bir  mutabakat  ile  kaldırılmasına  bu adı  veriyorlar.O   zaman  sormak  gerekir  Demokrasi  ne  demek?

 

Demokrasi  halkın  üstünde  egemen  olan  güçlerin  adı mı? Halkın  seçiminin  yıllardır  süren bir  yasağın  o da  derme  çatma  bir şekilde  kaldırılmasının  adı  demokrasi  değil de kaos mu  oluyor  yani?

 

Egemen güçler  çok  pişkin. Yıllardır  ensesinde boza  pişirdikleri  halkın  bir  nefes alma  hamlesine  karşı  pek  şiddetliler. Bir  taraftan  Atatürkçü  düşünce derneğinin  panellerinde  darbe girişimlerinin  hukuk  dışına çıkmanın  meşruluğu  tartışılıyor  ve  alkışlanıyor. http://www.f5haber.com/haber.aspx?id=416676&cat_id=1

Diğer   taraftan  halkın  %  75  e  varan  mutabakat  oranı  kaos  oluyor  öyle  mi?

 

Bununla  birlikte  her  alanda özgürlük  istenilmesi  tüm  can  sıkıcı  gelişmelere rağmen  yine de en  ilkeli  olanı  ve  en  olması  gerekendir

 

Demokrasi  söylemi  de  imtihan  ediliyor. Özgürlük  isteyenler de  istemeyenlerde. Bu  imtihanı  erdemli  bir  şekilde  geçen  sınavı  kazanmış  olacaktır.

 

Her  türlü  taktik ile  önlenemez  bir isteğin önüne  bent  çekmeye  çalışıyorlar. Suyu  tersine  akıtmaya çalışıyorlar.Dini  amuda  kaldırmak  istiyorlar.Yine de  başaramıyor  yasakçılar.Artık son çare  olarak  cumhurbaşkanını  etkilemeyi  o da  olmazsa  Anayasa  mahkemesini  etkilemeyi  düşünüyorlar.Ne  etkili  olursa  olursa  onu  yapmaya  çalışıyorlar.Ama  tüm  bunları  yaptıkça onları  ayıplayan  arif bir  halk  bakışı  üzerlerinden eksik  olmuyor.Sizin  yaptığınız  boşuna  çırpınış diyor  bu  bakış

Bu arada başörtülü entelleküel   bayanlar  son derece  tarihi ve  onurlu bir çıkış  yaptılar.Kim ne  derse  desin onur  ve  haysiyete  sahip  çıktılar.İnançlı  olmaları  ile birlikte  insan  hakları değerlerini  baş tacı  ettiklerini  gösterdiler.Ülkedeki  her  türlü sorun  çözülmedikçe  bu  sorunun  çözümüne  razı  olmadıklarını  beyan  ettiler.301  den  Kürt  sorununa  kadar  geniş bir  yelpazede  herkesi  her  çevreyi  mutlu  edecek  bir  özgürlüğü  istediklerini  haykırdılar.

“Üniversitelere başımızı örterek girmekle mutlu olmayacağız” diyorlar.

“Ta ki:”

Kürtlerin kendilerini bu ülkenin asli unsuru hissetmesi için gerekli ortam oluşturulmadan; cinayetlerin gerçek sorumlularına ulaşılmadan; 301 davalarını bitirecek adım atılmadan; “Azınlık vakıflarının üzerinde pişkince oturanların rahatı bozulmadan”; Alevilere dışardan tanımlar dayatma sevdasından vazgeçilmeden; üniversiteden “sudan sebeplerle atılan arkadaşlarımız geri dönmeden”; YÖK kaldırılmadan; 12 Eylül darbe anayasası ortadan kaldırılmadan “mutlu olamayacağız.” 

Bildirinin sonunda da şu hadis: “Gökler ve yer adaletle ayakta durur.”(http://henuzozgurolmadik.blogspot.com/

İşte kazanacaklar  ve kaybedecekler  arasındaki  çizginin  belirginleşmesine  dair  tavırlar.Bir  taraf    gizli  açık  tüm  kesimler  tarafından  hoş  görülmeyen bir  yasağa  karşı  pek  ceberut  bir  çizgide.Güya demokrasi  laiklik  diyor  ama  açıkça  darbe  istiyor.Açıkça  darbe  söylemini  alkışlıyor.Diğer  taraf  yıllardır  çektikleri  bir  acının  diğerlerinin bütün  sorunların   acısı  bitmeden  kabullenilemeyeceğini  net  bir  şekilde  haykırıyorlar.İşte  artık  kaybetse de  kazanacak  taraf  belli  olmuştur.

 

İlkeli  davrananların kazanacağı  güç  sahiplerinin  ileride  mahcup olacakları bir  sürece  doğru  ilerliyoruz.

 

 

 

Yorumlar