2008-03-26 00:00:00

KUTUPLAŞMA MI,  DEMOKRASİ Mİ?

 

Son derece  öfkeli tahammülsüz  bir  topluluk  var. Demokratik açılımları  kendine  tuzak  olarak  hisseden  bir  topluluk  var. Tek  parti  dönemi  sonrası  dönemi  tüm  bozulmanın adresi olarak göstermeye  çalışan  gittikçe kaybeden,  kaybettikçe  öfkesi  artan bir kesim  var. Üretmeyen  ama  sahip  olduğu  hegemonya  üstünden   çeşitli  kişi  ve kuruluşlara dayatmalar  yapan bir  topluluk  var. Kendini  Devletin  sahibi  gibi  gören, kendisine  muhalif her adımı  dış güçlerin  oyunu veya halkın  cehaleti  olarak  görmeye  çalışan  bir  topluluk var. Her  seçimde  kaybeden,  seçilmişlerin  değil,  atanmışların  temsilcisi bir  topluluk  var.Karşı  tarafta gelişen,  üreten ve  popüler   ama  kendine  demokratların hakim  olduğu  bir  cephe var.Başkasının hakkı  denince  pek te umursamayan  bir  kesim var.Her  iki  kesim  arasındaki  mücadeleyi  iyi okuyup doğru  tahlil  etmek  lazım.

 

Ergenekon  operasyonu  tüm  hızıyla  sürüyor ama    kapatma davası da  gücü elinde bulunduranların sayısal  çokluk  karşısındaki  resmi  galibiyetini gösteriyor. Operasyon kapsamında önceki gün gözaltına alınanlardan birinin bilgisayarında AK Parti'yi kapatma iddianamesi çıktı. Taraf gazetesinin yer verdiği iddiaya göre; gözaltına alınan dokuz kişiden birinin bilgisayarında iddianamenin mahkemeye gönderildiği tarihten iki gün önce kaydedilmiş bir kopyası bulundu. İddiayı operasyonda baskına uğrayan İşçi Partisi'nin yayın organı Aydınlık dergisi de doğrulamakta. Savcı için artık  denilecek bir  şey kalmıyor.

 

Artık  işin  nereye  vardığı  bellidir. İşlerin iyi  gitmediğini  düşünen  bir topluluk gözlerini  karartmış  durumdadır. Kökü  Susurluk’a  kadar  uzanan  bir  çete’nin  ancak  kuyruğundan tutulmuştur. Bu  kuyruğun  baş  kısmına  uzanmak  gerekmektedir. Yoksa  ne  Susurluk  aydınlanır ne  Uğur  mumcu  cinayeti  ne de  Hablemitoğlu  cinayeti.Susurluk  skandalı  ortaya  çıktığında  karanlığa karşı  lambaları  yakıp  söndürenler  şu an  Ergenekon’dan  yayılan  ve  derin  Devleti    aydınlatan   ışığı  nedense  görmemeyi tercih  ediyorlar.Bu  da  bizleri  hepten  umutsuzluğa  sevkediyor.Zira  Ülke’de her zaman  demokrasi  istemi  hep  çifte  standartlı    olacak? Diye sormak  zorunda kalıyoruz. Ak  parti  şimdi  demokratikleşme  diyor.Bu da  bizi umutsuzluğa sevkediyor.Zira son  2  yıl  boyunca  AB  sürecini  yavaşlatan  sanki  başka bir parti.Türkiye’nin  demokratikleşmemesinden  kaynaklanan  sorunlarına  karşı  etkili  çözümler  getirmedeki  rehavet sanki  başka  partiye  ait.Bir  büyük   demokrasi  mücadelesi  yerine  pragmatik  hesaplar  peşinde  koşan  sanki başka  parti.301.  maddeyi  halen  yürürlükte tutan  sanki  başka  parti. Kürt  sorunu  alanında  etkili  adımlar  atamayan  sanki  başka  parti. Gerçek  anlamda  toplumun  tüm kesimlerini  rahatlatacak adımları  atmazsanız  uğradığınız  antidemokratik  baskılarda  çok  fazla  söyleyeceğiniz  bir şey  olmaz.

 

Öfkeli,  azalan  ve  fakat  kendini  çok  üstte  gören  bir  topluluk  var. Bu  topluluk güçlü  görünmekle  beraber  demokrasinin  ateşi  karşısında eriyen  bir  buz  kalıbına dönüyor. Parti  kapatma  tutmayınca    darbe yollarına başvurmaları herhalde son  büyük  hataları  olacak. Zira  çırpındıkça  batma hali ayan beyan ortaya çıkıyor. Örgütün fikir lideri olarak tanımlanan İlhan Selçuk'un, gözaltına alınan diğer zanlılarla telefonda yaptığı bir konuşmada, “Davayı açtırıyoruz. İddianame hazırlanıp dava açılacak. Bugüne kadar Türkiye'de ekonomik kriz çıkmadı, ama kapatma davasından sonra mutlaka kriz çıkar. Bunlardan kurtulmak lazım.” dediğinin tespit edildiği bilgisi veriliyor. Kemal   Alemdaroğlu tutuklanan  Perinçek  ve  eski Jandarma Genel Komutanı emekli Orgeneral Şener Eruygur’un da  zanlılarla yapılan teknik takibe takıldığı ve  açıkça  kapatma  davası  dialogları  yaptıkları  belirleniyor.2003  ve  2004’deki   Sarıkız,  Ayışığı  darbe girişimlerinin  tutmamasından sonra  demek ki  darbeciler  bu  sefer  hepten gemileri yakmışlar. Ama bu sefer  eski  bilinçsiz halk  topluluğu  yok  karşılarında. Artık hakkını  hukukunu  bilen  ve  darbelere  karşı  tepkisini  koyacak  bir  topluluk  var. Vatandaş  artık  tüketici  hakkından  tutun, hasta  haklarına kadar her  konuda  hak  arama  bilinci  sahibi  oldu.Artık  eski  her şeyi  sineye çekecek bir  halk  topluluğu yok  karşılarında.

 

Artık  kendine  demokrat  anlayışlardan  sıyrılarak gerçek  demokrasi mücadelesi  yapma  zamanıdır. Bunu  kim  yaparsa  o ve  demokrasi  kazanacaktır. Zira  gerçek  anlamda   haklı  olacak  olan  çifte  standartsız  ve  eşitlikçi  bir mücadele yapacak  olandır. Pragmatik  davranan  kaybedecek,  herkes  için  adalet  isteyen  kazanacaktır.83  yaşındaki  bir ünlü  yazarın sabaha  karşı  gözaltına  alınması  yasalara  uygun  ve fakat  vicdanlara  aykırı  ise,  %  47 almış  bir  partinin  kapatılma girişimi de  yasalara uygundur     ve  fakat  vicdanlara  aykırıdır.İlhan  Selçuk’a oh  olsun  demek  ne  kadar  mümkünse de bir  o  kadar  vicdan  sızlatan durumdur. Ergenekon  soruşturmasından   ortaya  çıkan bilgilere  göz yummak,    3  maymunu  oynamak  mümkünse de aslında   vicdan sızlatan bir  durumdur. İnsanların  çoğu  çifte standart  yapsa da     ortak  akıl  ikisine de  aynı  mentalite  ile  yaklaşılmasını gerektirir.

 

Darbe   tüm  olmaması  gerektiğine  dair  deliller ortada olmasına  rağmen  gemileri  yakmış olanlar için  en kesin  çözüm yine  de. Fakat bunu  önlemenin  yolu  her   farklı   kesimden  insanın  ortak iyiye yönelmesi ve  çılgınlığı  reddetmesidir. Zira  kutuplaşma  olması  taraflar  için  belki iyi bir  şeydir. Kemik  taraftarları  artar fakat ortak akıl,  ortak  iyi  kaybolur. Kutuplaşma adalet ve  hakkaniyet  duygularının kaybolmasına yol  açar. Çünkü kutuplaşan yandaşçıdır,  adaletsizdir  artık. Kutuplaşma  tüm  demokratik  kazanımları da herkes  için yok edici  mahiyettedir.Oysa   her  iki  kesimin de  ortak aklı,  ortak  iyiyi   kaybetmemeleri  gerektiği  açıktır.

Yorumlar