2008-01-15 00:00:00

Toplumsal sorunlar karşısında oluşturulan toplumsal tepkiler çoğunlukla manipülasyona  müsaittir. Bir toplumda ortaya çıkan sorunu çözmeyi ideolojisine aykırı bulan yöneticiler  çoğunlukla kısayollar bulmuş ve gözünü kırpmadan acımasız yeni çözümleri sahneye koyabilmiştir. Öfkeli ve sorunların nedenini ve gelişimini bilmeyen kitleler kolayca yöneticilerin isteğine kanalize edilmiş ve kolay gibi görünen kötü çözümlerin peşine  düşürülmüştür.

Psikolojik harp metodları Devletlerin istihbarat örgütlerinin inanılmayacak içerikte ve fakat sık başvurduğu yollardır. Psikolojik harp sonucunda bazen hakikaten inanılmaz sonuçlar alınabilmektedir. Dış politika ile ilgili hesaplar yüzünden yaşanan 6-7 Eylül olayları son derece manidardır. Atatürk’ün Selanikteki evinin Yunanlılar tarafından  yakıldığı haberi İstanbul’da yayıldığı anda kitlesel gösteriler oluşturulmuştu. Sokağa  çıkan kişiler azınlıklara ait dükkanları yağmalamıştı. Halbuki bu utanç verici olaya yol  açan duyum bir asparagas haber ürünü idi. Daha sonraları psikolojik harp dairesi  tarafından özel olarak bu haberin yayıldığı anlaşılacaktı.

 

Türkiye’de yıllardır devam eden Güneydoğu’daki çatışmalar sonucu sık sık sokağa  dökülen halk kitleleri ile karşı karşıya kalırız. Öfkeli insanlar deşarj olmak için çoğunlukla  yine ölçüyü kaçırır ve taşkınlık yaparlar. Geçtiğimiz ay bu nedenle yapılan gösterilerde Bursa’da bir kürt’e ait olan işyeri saldırıya uğramıştı.

 

Basında çıkan bir haber Türkiye’nin istikbali ile ilgili son derece vahim bir sinyali işaret  ediyor. İstanbul'da bugünlerde dağıtılan bir rozet büyük bir provokasyona imza atıyor. Üzerinde “Alışverişimi Türk'ten yapıyorum, param PKK'ya gitmiyor” yazan rozetler evlere dağıtılıyor.

 

Askeri yetkililerin “teröre karşı  kitlesel karşı koyma refleksi  düzenlensin” emrinin   medya kanalı ile öfkeli kalabalıkları şekillendirdiği hafızalarda halen saklıdır. Resmi  yetkililer böyle bir söylemi kullandıklarında bir bayrak fetişizmi ile karşı karşıya  kalınıyor. Akıl ve mantığın yerine hislerin hakim olduğu sloganların giderek ırkçılığını hiç  çekinmeden bir şekle dönmeye başladığını görürsünüz. Maalesef artık Kürt sorunu  konusunda adil çözümler peşinde koşmak yerine ırkçılığın Faşizmin akıl almaz biçimde   haklılaştırıldığı bir döneme kolayca kavuşursunuz.

 

Son gelinen noktada artık artık “her kürt pkk’lıdır”. Kitlesel karşı koyma refleksi başlatanlar hala kolay görünen çözümlerin altında bir tuzak olduğunu anlamıyor mu?  Birazcık düşünenler Faşizmin, ırkçılığın alenen reklamının yapılmasını sağladıklarını  herhalde geç de olsa anlamıştır. 

 

Son  günlerde Psikolojik harpçiler için yasaklamakla cazibesini ne derece zaafa uğrattıklarını belirlemeye çalıştıkları bir konu da başörtüsü oluyor. Siyasi bazı görüntüler  psikolojik harpçiler için artık uygun halin oluştuğu ve fırsatın kaçırılmaması gerektiğini fısıldar. Başörtülü sayısının katlarca defa arttığını ve etkin (!) önlemler alınması gerektiği hatırlatılır zinde güçlere. Bilimsellik kılıfına sokulmuş anketler psikolojik  harbin  vazgeçilmez unsurlarıdır. Bu konuda yapılan diğer anketlerle gösterdiği büyük çelişki ise gözlerden ustaca kaçırılır. Köşe yazarları da bu koroya katılır ve eşi başı açık üst düzey  yetkili kalmadığını “Neredesiniz ?” edası ile yazmaya başlarlar. Sahne artık tamamdır. Ama Psikolojik harpçiler için unutulan halkın sağduyusudur ve o provokasyonları önleyen  ana güçtür.

 

Psikolojik harp metodcularının son zamanlarda artık işi fizyolojik harbe dökmeye  başladığını görmemek mümkün değildir. İdeolojisini korumak için bu denli gözünü  karartanların hali gerçekten herkes için tüyler ürperticidir.

Yorumlar