Suriye konusunda sıkıntılı günler yaşanıyor. Arap baharının başladığından kısa bir müddet sonra tüm Arap ülkelerine değeceği hissediliyordu ve öyle oldu. Sıra Suriye'ye geldi.
Dışişler bakanı Davutoğlu'nun ideolojisi ne olursa olsun komşularımızla çevremizle itibarlı bir dostluk sürme projesi çerçevesinde Suriye ile önemli mesafeler alınmıştı. Tabii bu birbirinin rejimine halel getirmeme anlaşması ile kayıtlıydı. Arap baharının Suriye'ye de yansıması ile işler değişti Türkiye Suriye ilişkileri gerildi.
Suriye ile ilişkilerde eski çerçeveyi koruyarak dostluk ve sınır kardeşliği üzerinden devam eden bir politika mı izlemeli yoksa “zalimin yıkılma fırsatı gelmiştir o halde siyasi hiç bir sonucu hesaplamadan zalimin yıkılmasına odaklanmak ve bunun için gayret etmek mi gerekir? sorusu gündemdedir.
Irak işgali sırasında batının uzun yıllardır besleyip büyüttüğü Frankeştayn Saddam batı tarafından aniden tüm dünyaya zalim ve yıkılması gereken bir diktatör olarak sunulmuştuı. Saddam'ın acımasız bir katil olduğunu yıllarca ifade etmeye çalışan bizlerden daha ustaca bir söylemle Saddam'ın zalimliği ispatlanmaya gözler önüne serilmeye çalışılıyordu. Eski defterler karıştırılıyor ve batı sözü dinlemeyen Saddam'ın kafasına balyoz indirilmeye çalışılıyordu.Saddam'ı yok etmede bizim de payandalığımızı isteyen batı bloku bunu istediği oranda sağlayamamıştı. Sonuçta Saddam yıkıldı ve ortalık toz duman oldu. Saddamın yıkılmasıyla belki Irak karıştı iç savaş çıktı . BNeki çok kanlar döküldü büyük zulümler yaşandı ve batı istediğini yapmış oldu. “Saddam kalsaydı da bu karışıklık çıkmasaydı” demenin doğru olduğuna inanmıyorum. Belki yeni zalimlikler oluyor ama sonuçta yeni bir dönem açıldı ve nispi de olsa halkın kendi oylarıyla belirleyebileceği bir yönetim şekli oluştu.
Suriye için de aynısı geçerlidir. Yıllardır Suriye'yi demir yumruk politikası ile yöneten Esad ailesi için zor günler var. Fakat burada yıllarca Irak ta olduğu şimdi Esad'ın muhalifi kesildiğini görüyoruz. Hama katliamını yapan Esad'ın zalimliğini görmeyen Amerika şimdi eski defterleri karıştırıyor ve Esad'ın ne kadar zalimlik yaptığını dünyaya hatırlatıyor. Peki bu kadar entrikanın döndüğü bu dünyada biz ne yapalım Türkiye'nin adil duruşunun nered olması gerektiğini nasıl belirleyelim?
Zalim bir güç devrilecekse devrilir ama burada gizli planları görmeden birilerinin payandası olmaya çalışmak yanlıştır. Ama yıllardır zalimin zulmü altında inleyen mazlum halklara da “durun” demek mümkün değildir. Önemli olan büyük güçlerin sinsi oyunlarının oyuncağı olunmamasıdır.Türkiye siyasi vse pragmatist hedeflerden ziyade insani duruma odaklanmalıdır. Siyasi açıdan payanda olmadan mazlumun yanında durmaya çalışmalıdır. Amerika istiyor diye zalim Esad rejimi devrilmesin demek te yanlıştır. Başka bir zulüm gelir düşüncesiyle zalime payanda olmaya devam etmekte doğru bir tutum değildir.
Yorumlar