2015-12-02 00:00:00

Tahir Elçi samimi bir hak savunucusuydu, insan hakları  müdafiiydi. Onu insan hakları ihlalleri alanındaki yılmaz gayretleriyle tanıyoruz. O, yine bir hak ihlalini protesto ederken bu sefer onun hayatına son verildi. Şiddetle eleştirdiği çatışma ortamının içine cesurca girdi ve ayırmaya çalıştığı bu kavgada arada kaldı.

Tahir Elçi Kürtlerin Hrant Dink'iydi. Yıllarca unutulmayacak ama umarım katlinden sonraki süreç ona benzemez. Halen olay yeri araştırılmasının yapılamamış olması umutlarımızı azaltıyor.
Tahir Elçi, Diyarbakır ortamında hak savuculuğunu, hakkı savunmayı en doğal ve yapılması gereken bir iş olarak görüyordu. CNN TÜRK'te söylediği söz de onun anlatmaya çalıştığı mevzuun şablonik ifadelere teslim olmadan, çözüme yönelik niyetin hakim olmasını arzuladığı bir ortam için sarf ettiği hayati risk içeren sözlerdi ama o doğru tartışma ortamı için itham edilip yargılanacağı bir sözü sarf etmekten kaçınmadı.

Elçi'nin ölüm haberini bir insan hakları toplantısında aldık. Bu toplantının bir önceki versiyonunda  Elçi ile beraberdik ve gün boyu dünya örnekleri üzerinden barışın nasıl sağlanacağını, çatışma çözümlerinin nasıl sağlandığını dinliyor, konuşuyorduk. Demokratik gelişim enstitüsü dünyanın çeşitli yerlerinde gerçekleşmiş çatışma çözüm ortamlarından konuşmacılar getirerek Türkiye'ye projeksiyon tutmaya çalışıyordu. Önceki toplantıda bu çatışma çözümlerini dinleyerek önemli katkılarda bulunan arkadaşlarımızdan biriydi Tahir Elçi. Bu son toplantıda da aramızda olması gerekirken dört ayaklı minare açıklamasından dolayı gelemeyeceğini beyan ederek katılamamıştı. Farklı partilerden milletvekilleri, STK temsilcileri, gazeteci- yazarların bulunduğu bu toplantıda aldığımız ölüm haberi hepimizi şoke etmişti. Önceki toplantıda çatışmanın tüm boyutlarını birlikte konuşuğumuz arkadaşımız bu sefer o çatışmanın kurbanı olmuştu. Bu aslında çatışma çözümüyle uğraşmanın ne kadar önemli ve erdemli bir uğraş olduğunu gösteriyordu. En önemlisi ve acısı da ayrımsız hak mücadelesi yapan arkadaşımızın çözmek istediği çatışmayı bitiremeyip onun yeni bir kurbanı olmasıydı. O çatışmanın çözümünü fiili, pratik olarak sağlama şansını teorik tartışmalara öncelemişti ve sıcak ortamın büyük ihtimalle kör bir kurşununa hedef oluyor ve hepimizin yüreğini yakıyordu. 
Bu acı haber sonrası konuştuğum toplantıdaki arkadaşımız Bejan Matür “Diyarbakır'da tanıdığım en vicdanlı insanlardan biriydi, eğer bilerek öldürülmüşse, kötüler bu kadar mı iyi nişan alıyor” diye sorarak hayıflanıyordu. Olayın bir suikast mı yoksa kaza kurşunu mu olduğunu bilmediğimizden bir yargıda bulunamıyorum ama onun ölümü barış ve makul bir anlayışın tekrar yeşertilmesi adına büyük bir kayıptır.
Tahir Elçi peygamberimin “nasıl yaşarsanız öyle ölürsünüz” sözüne uygun bir sonla hayata veda etti. Hayatı boyunca insan hakları ihlalleri ve barış için gayret eden Elçi, son nefesinde de çatışma istemiyoruz, barış istiyoruz” diyordu. Bir insanın son halinin büyük bir samimiyetle ifadelendirdiği sözler üzerine olması son derece manidardır ve onun sözlerini gerçekleştirme konusunda ne kadar önemli birisi olduğunu gösterir.  Bu yönüyle de barışla, hak savunusuyla bu dünyaya veda eden Tahir Elçi herkese önemli ve unutulmaz bir ders vererek bizlere veda etmiştir. 
İnsan hakları alanındaki bir sorunu çözmek istiyorsanız kendi kimliğinizi ikinci plana atarak ortak paydalar bulmak zorundasınız. Dindar bir kişi olarak sol gelenekten gelen Tahir Elçi ile insan hakları ortak paydasında buluşabiliyorsam, bu sorunun çözümünün nasıl olacağı ortaya çıkmıştır. Kimliklerimizi ikinci plana atarak ortak paydalarımızı arttırmak, sağlanmasını istediğimiz eşitlik ve kardeşlik ortamına en büyük katkı değil mi?
Tahir Elçi önceki toplantıda da birebir konuştuğum üzere hem devletin büyük insan hakları ihlalleri oluşturan anlayışı ve yöntemine hem de hendek, barikat politikasına şiddetle karşı çıkıyordu. Hendek, barikat politikasının çözümsüzlüğü arttırmaktan ve halkı mağdur etmekten başka birşeye yaramayacağını söylüyordu. 
Karşılıklı yanlış politikaların devlet ve PKK tarafından devam ettirilmesi şu ana kadar gerçekleşmemiş ama başlamış olan Kürtler ve Türklerin manen kopuşuna yol açacaktır. Çözüm sürecinin bitişiyle farklı kesimler arasındaki Türkler çözüm sürecinde verilenlere nankörlük edildiğini düşünüyor, Kürtler ikinci sınıf vatandaş olduklarını gittikçe daha çok hissediyor ve bunun yüzünden Kürtlerin büyük bir kısmı PKK'nın bir sigorta olarak kalmasını istiyor. Bu karşılıklı duygular çatışma ortamının da sürmesiyle gittikçe daha çok besleniyor ve alevleniyor. Bu halin ortadan kalkması için karşılıklı kozlar, şantajlar, blöfler ile yol alınamayacağını  bilmeli ve çatışmaların bitirilmesi için geçici çözümler, söylemlere değil genel ve kalıcı çözümlere yönelmek zorundayız. Geçici olarak rakibinize zayiat verdirdiğiniz bir durumda belki kalıcı zayiatınızı arttırıyorsunuzdur.
İşte Tahir Elçi'nin ölümü de böyle oldu. Suriçi'ndeki geçici bir inatlaşmanın kalıcı mağduru oldu. Herşeyden önce nezaket dolu ve alçak gönüllü bu arkadaşımızı kaybetmenin derin üzüntüsü içindeyim. Allah'tan ona rahmet diliyorum, inşaallah bu dünyada göremediği barışı öbür dünyada görür ve kalcı barış yurdu Cennet, onun ebedi mekanı olur.
@gergerliogluof

Yorumlar