2008-05-24 00:00:00
İLO'nun yaptığı araştırmalara göre, dünyada her yıl kayda geçen 120 milyon iş kazası yaşanmaktadır.. Bu iş kazaları sonucu her yıl 210 bin kişinin de hayatını kaybettiği ortaya çıkmaktadır. Yani her yıl 500'den fazla kadın ve erkek çalışan hayatını kaybettiği için evine dönemiyor. Türkiye'de ise 2006 yılı verilerine göre SSK'ya kayıtlı 1 milyon 36 bin iş yeri bulunuyor. Bu işyerlerinde 6 milyon 191 bin erkek, 81 bin 700 kadın olmak üzere toplam 7 milyon 8 bin çalışan var. Bu insanların 79 bini iş kazası sonucu hayatını kaybetmiş. Yine İLO'nun yaptığı araştırmalara göre, mesleki hastalık ve iş kazaları, GSMH'yi yüzde 3 ile 6 arasında kayba uğratıyor. Yani Türkiye'nin iş kazaları ve mesleki hastalıklardan dolayı her yıl 15 milyar dolar kaybı oluyor. Bu da işverenin, vatandaşın ve devletin kasasından çıkıyor.
İstatiksel rakamlar böyle olmasına rağmen artış gösteren ölüm vakaları düşündürücüdür. İşçilerin bir makine bir robot gibi algılandığı günümüzde bakış açısı düzeltilmediği müddetçe daha çok canlar yanacak daha çok gözü yaşlı eşler ve yetim çocuklar arkada kalacaktır.
Bu konudaki sorumluluğun en büyüğü tabiiki devletindir. İcrayı elinde bulunduran hükümetindir. İdari makamlar iş koşullarını geçiştirici bir tarzda iyileştirdiğini belirten işverene karşı etkin önlemler almak zorundadır. İş hayatını ve işçi güvenliğini korumaya yönelik kurulmuş sendikaların çoğunlukla “sarı”laşmaya başlaması gerçeği, konunun vehametini daha da büyütmektedir. Ama bu devletin asli sorumluluğunu unutması anlamına kesinlikle gelmemelidir. Artan işsizlik yüzünden toplumun büyük bir kesimi olumsuz bir çok iş koşuluna razı bir haldedir maalesef. Bunu istismar eden işveren pratikte sigortasız veya eksik sigortalı birçok işçiyi rahatlıkla çalıştırabilmektedir. Kötüleşen ekonomik şartlar, durgun piyasa işverenin mazereti olabilir belki ama aslında bitip tükenmek bilmeyen bir lüks hayat arzusu aslında sınır tanımaz haksızlıkların önünü açan gerçek nedendir.
Gereken tedbirlerin alınmasıyla olumsuz olayların azaldığı bellidir. Yapılan istatistiklere göre gelişmiş ülkelerde kaza olsa da ölüm pek yoktur. Yapılan araştırmalara göre Hong Kong'da 2006'daki toplam 102 iş kazasının hiçbiri ölümle sonuçlanmadı. Almanya Flensburg'da Ro-Ro gemilerinin yapıldığı FSG Tersanesi'nde 40 yıldır iş kazası sonucu ölen işçi yok. Almanya'da 3 ayda bir tersaneler denetlenirken, işveren, işçilerin güvenliği için saat başına 2 euro ek sigorta primi ödüyor. ABD İş Sağlığı ve Güvenliği Ajansı kazaları azaltmak için tersane istihdam standartlarını 35 yıl sonra yeniden düzenliyor. İşgücü İstatistikleri Bürosu verilerine göre ABD'de yılda ortalama 14 ölümlü tersane kazası oluyor. Daha çok kazanmaktan başka bir şey düşünmese de işverenleri devlet ciddi ve yaptırımı olacak kurallarla baş başa bırakmalıdır.
Son zamanlarda artan çevre sorunlarının da gerçek anlamıyla araştırıldığında çoğunlukla maliyet artışından kaçınan işyerlerinin yüzünden olduğu ortaya çıkmaktadır. Aslında sınır tanımaz daha çok kazanma isteğinin bütün haksızlıkların temeli olduğu kolaylıkla anlaşılabilir. Alınan tedbirlere muhataplarının dünya hırslarını hesap ederek formüller bulan işverenlerin bulunduğu bir ortamda soruna cezai yöntemlerle çözüm bulmak ta gerekli olsa da tam anlamıyla yeterli olmamaktadır.
Daha çok kazanma daha çok dünya'dan lezzet alma daha çok güç ve iktidar sahibi olma duyguları daha çok canlar yakacak anlaşılan. Maliyeti çok az artıracak olan iş güvenliği tedbirleri yerine sigortasız işçi çalıştırmanın yollarını arayan işverenler olduğu müddetçe gelecek pek aydınlık görünmemektedir. Kazalarda ölenlerin yakınları için kimsesizlik ve geri gelmeyecek olan yakınlarının hatıraları arda kalacak. Bu kötü gidişi durdurmak için sadece konu medyatikleştiği zaman olmayacak sürekli bir toplum duyarlılığı var olmalıdır. Ama sadece kendisini ve geçici dünya çıkarlarını korumaya endekslenmiş ve dünya tarihi boyunca da bu genel eğilimi korumuş insanlıktan çok olumlu tavırlar erdemli tepkiler görmek te maalesef zordur.
Gerçek anlamda toplumsal olaylar hakkında söz ve icraatlar ortaya koymak isteyen ilkeli kişiler tersanelerin son halini ve işçi ölümlerini en önemli olaylar olarak görmezlerse siyaset üzerinde sarfedecekleri sözlerin anlamının kalmayacağını bilmelidirler. Zira hiç bir şey bir mazlumun “ah”ından daha etkili ve önemli değildir.
Yorumlar