2007-03-10 00:00:00

ULUSALCILIK VE ÇAĞDAŞLAŞMA İDEALİ: HANGİSİ SAMİMİ?

Türkiye’de son zamanlarda belki bir çok birbirine uzak gibi görünen partileri yakınlaştıran hatta aynı söylemlere iten bir kavram oldu ulusalcılık.

Cuımhuriyetin ilk yılları halka ideal gösterme yılları oldu. Türkiye’nin muasır medeniyetler seviyesine ulaşma azmi ön planda tutuldu yıllarca. Bunun sonucu batılılaşma, modernleşme denilerek halkın hayat tarzının değişimi sağlanmaya çalışıldı..

Giyim tarzından , yeme içme biçimine kadar halka batılıya, Avrupalıya benzeme durumunda çağdaş uygarlığı yakalayabileceği hatırlatıldı..

Hatta şapka’nın ulusal bir aksesuar olarak kullanılımının yaygınlaştırılmaya başlandığı dönemlerde ilginç olaylar dönemin karakteristiğini apaçık ortaya serer.Basit gibi görünen ama önemli bir bilinçaltını aksettiren bir anekdot aktaralım sizlere. Dönemin başbakanı İsmet İnönü’ye yakın bir arkadaşının yaygınlaştırılan şapka takma ile ilgili ilginç bir önerisi olur.Aynı yıllar Türk kimliğinin de ısrarla altının çizildiği halkın her kesiminin Türklük potası altında eritilmesinin de öğretildiği yıllardır.Bu kişinin “şapkaların ön tarafına ay yıldız koyarakTürklerin bu aksesuarı kullandığını gösterelim” önerisine İsmet İnönünün “ Sen meseleyi anlamıyor musun?biz muasır medeniyet seviyesine ulaşmaya çalışıyoruz, batılı ülkelerle aynı düzlemde olmaya çalışıyoruz . Sen hala bunu algılayamıyorsun” şeklinde azarı dönemin anlayışını yansıtması açısından önemlidir. Batılılaşmayı her şeyin üstünde tutan bu anlayış farklı kimliklere karşı Türkleşmeyi bir tutkal olarak öngörürken modernleşme hülyası çerçevesinde de kültürel öğeleri unutmak gerektiğini buyuruyordu.

Zamanla bu çizgi biraz farklılaşmaya başladı. Uygarlaşma , modernleşme adı altında halkın benimsediği değerleri terk etmeye çalışan ve bunu da tepeden inmeci, buyurgan bir üslupla yapmaya çalışan anlayış evrim geçirmeye başladı.Yeni şekillenen anlayışta artık “Türkün Türkten başka dostu yoktur” olmaya başladı. “Avrupa Avrupa duy sesimizi bu gelen Türklerin ayak sesleri” nakaratları ezilmişlik psikolojisi içindeki taraftara bol bol söyletildi.

Halkı batılılaşmaya teşvik anlamında dönüştürmeye çalışan bu düşünce artık statükocu bir hal alarak sürekli dışarıyı düşman görme eğilimine girmeye başladı. Batılılaşma adı altında değişimi dayatmaya çalışanlar bir müddet sonra dıştan gelen her şeyin bizim düşmanımız olduğunu söylemeye çalıştılar. Türkiye’de ortaya çıkan etnik ve dinsel bir çok sorunun sun’i sorunlar olduğunu iddia etmeye başladılar.

Burada modernleşme, muasırlaşma şeklinde çizilen rotanın aslında pek sahici olmadığı da ortaya çıkıyor.

Zira çağdaşlaşma hakların ve özgürlüklerin artmasıdır. Çağdaşlaşma muhalifte olsa insanların kendini özgürce ifade etmesidir.Halkın gerçek anlamda devletin hakimi olması demektir.Yoksa içe kapanmacı bir refleks ile sorunların üzerini örtmek değildir.

Modernleşme denilerek çağdaş uygarlık çizgisini yakalama idealinin pek samimi bir iddia olmadığı son zamanlardaki ulusalcı reflekslerle net bir şekilde ortaya çıkıyor.Dışarıdan Türkiye’nin birçok alanda otoriter bir çizgi izlediğine dair eleştirel söylemlere hemen reaksiyon gösterilmeye başlandı.Hiç özeleştiri pampa ihtiyacı duyulmadı. Bunlara cevabını halkı derhal sokaktaki primitif gösterilere döken bu anlayış aslında baştaki çizginin özüne dönmüş durumdadır. Modernleşme , çağdaşlaşma idealinin pek samimi olmadığı ortaya çıkmıştır.

Halkı kültüründen soyutlamanın vitrin görüntülerinin ötesindeki gerçek amaç olduğu ortaya çıkmıştır.Kültürel mozaiğin görmezlikten gelinmesinin de ayrı bir gaye olduğu ortaya çıkmıştır.

Şimdilerde moda , bayrak, ulusal kimlik edebiyatı yapılarak her türlü muhalif sesi bastırmaktır. “Başka Türkiye yok” denerek başka alternatiflerin önü kapatılmak istenmektedir..Halbuki aslında her şeyin serbestçe tartışıldığı toplumun gerilim noktalarının demokratik bir hoşgörü anlayışı ile aşılabildiği bir Türkiye ancak huzurlu olabilecektir..Yoksa sürekli birilerini suçlu ilan etmek, dünün düşmanlarının Kızılelma koalisyonlarında ilginç bir şekilde bir araya gelmeleri sorunları ağırlaştırmaktan başka bir işe yaramıyacaktır..

Yorumlar