2018-03-26 00:00:00

.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın muhalefete tahammülü yok. Boğaziçi Üniversitesi'nde Afrin'in TSK tarafından ele geçirilmesinden sonra lokma dağıtan bir topluluğa karşı gösteri yapan bir başka öğrenci topluluğunu hedef aldı. Peşinen terörist ilan ettiği bu öğrencilerin bir kısmı gözaltına alındı.

Boğaziçi üniversitesindeki öğrencilerin sözlerini doğru veya yanlış bulabilirsiniz ama mesele bir cumhurbaşkanının üç beş öğrenciyi hedef alarak onları terörist ilan etmesidir. Bu ülkede komünist olmak, şeriatçı olmak eylemden bağımsız zaten çoğunlukla suç olarak görüldü. Şimdi de fikir beyanı o öğrencilerin terörist olarak tanımlanmasına hatta eğitim hayatlarının bitirilme tehditlerine uzandı. Bu gidişat hep bildiğimiz bir seyir ama çok yanlış bir seyir. Üniversiteler yüksek lise değil özgür ve geliştiren bir eğitim kurumlarıysa orada insanların düşüncelerine daha fazla tahammül etmek zorundasınızdır. Uzun süredir bırakın tahammülü üniversitelerde muhalif görünen tüm unsurlar tasfiye ediliyor.

Devir değişti, dün başörtülü, sakallı dindar üniversite gençleri “vatan haini” ilan edilirdi. Muhalif görüş beyan ettiklerinde dünya dar edilirdi, öğrenim hayatları bitirilirdi. Şimdi onlar devlet oldular ve kendilerine muhalif gençleri “vatan haini” ilan ediyorlar. Bu, hazin bir görüntü, meselenin güç sahibi olma, demokrasiden uzaklaşma meselesi olduğu ortaya çıkıyor.

Meselenin ideoloji değil, otoriterleşme ve demokrasi meselesi olduğunu anlayamayan dindar camia Erdoğan'ın söylediklerinde bir beis görmüyor. Muhafazakarlar hoşlanmadıkları “komünist” gençlerin cezalandırılmasının uygun olduğunu düşünüyorlar.  Bu, yarın bir utanç levhası olarak boyunlarına asılacaktır. Çünkü Türkiye'de herkes bir imtihandan geçmektedir ve çoğunlukla herkes kaybetmektedir. Yarın devir değişir ve düşüncelerinden dolayı aynısı kendilerine de yapılır, o zaman dediğimizi belki anlarlar. Şimdi zulme uğrayan çok kişinin farklı kimliklere yapılan haksızlıklara duyarsızlığından pişmanlığını yakinen gözlemliyorum. İleride aynısının yaşanacağını da çok iyi biliyorum.

Belki dünyanın gidişatı demokrasiden bahsetmek için çok uygun değil. Sertlik yanlısı liderler hakim, ama bu bize değişen yeni bir şey olduğunu göstermeyecek. Zaten tarih böyle liderlerle dolu ama onların adı şanlı olsa da çoğu oldukça kötü sıfatlarla anılıyor. Bu hale talip olmak geçici olarak cazip olabilir ama kalıcı olarak ve hakikat nezdinde hiç de öyle değil.

Belki çok kişi nasıl bu kadar cür'etle otoriter tavırlar gösterilip demokrasiden uzaklaşıldığını düşünüyor ama asıl mesele bütün bu yapılanlara sessiz kalan ve çeşitli saiklerle destekleyen büyük bir kitlenin halen var olması. George Orwell'ın Hayvan çiftliği ve 1984 kitaplarını günümüz için yazdığını düşündüren gelişmeler yaşanıyor ve başarıya, kimliğine, çıkarına odaklanmış bir topluluk tüm bu olanlara karşı sessiz. Bu, Ortadoğu coğrafyası için çok garip değil ama son zamanlarda iç savaş yaşayan komşu ülkelerin önceki hallerine çok benziyor. Demokrasi için gayret sarf etmeyen bir topluluk geçici iyilikler bulsa da sonunda yaşadığı şokla bir kaosa düşecektir. Bu kaos her zaman ve mekanda yıllardır susulan antidemokratik yönelişin bedeli olmuştur ve olacaktır.

Erdoğan karşısında muhalefet istemiyor ve gittikçe daha öfkeli bir lider oluyor. Keskin sirke küpüne zarar atasçzü her zamanm için çok doğru bir sözdür. Keskinlikle zaferler elde edebilirsiniz ama kırılan gönüller daha çok artar. Medyanın tamamen tek bir gücün elinde olması, muhalefet edenin şiddetle cezalandırılması her geçen gün artan bir gönül kırgınlığına yol açıyor. Bu toplumda hissettiğimiz, gördüğümüz bir olaydır. Muhafazakar camia gün gelecek tevil etmekten yorulacak, şu an görüneni görecek ve daha açık muhalefet yapacak ama çok geç olacak. Çünkü yeni “vatan haini” artık onlar olmuş olacak.

@gergerliogluof

Yorumlar