2009-02-13 00:00:00

Yerel   seçimler yaklaşıyor.Türkiye dış politikadan iç politika konularına  yönelmeye başlayacak.Yerel seçimler yaklaşırken  CHP'nin  tutumu  yine dikkat  çekiyor.Yeni  açılımlar  peşinde  koşan  CHP bu  sefer Kur'an  kursu  açılımıyla  gündeme geliyor. Çarşaf  açılımı  hakkındaki tartışmalar bitmemişken  CHP    bir de   Kur'an  kursu  taktiği sergilemek  istiyor.

 

Başörtüsünün yasaklanması  hakkında  en  büyük mücadeleyi sergileyen  CHP  çarşaf açılımı  sergiliyor.Bu  açılımın  samimiyetsizliği ortadadır.Bu anlaşılmışken ve bir kısım  çarşaflılar rozetlerini  çıkarıp atarken CHP  'nin bu yeni  açılımının  tutmayacağı  ortadadır. Kimse  aslı   dururken  bir  malın sahtesine talip  olmaz. CHP 'nin  durumu  serçenin yürüyüşüne özenip  onun  gibi yürümeye çalışıp  kendi yürüyüşünü  de unutmuş   karga'ya benziyor. CHP bu  hali   ile  2  Temmuz   seçimlerindeki   oy   oranını da  yakalayamayacak. Ne yapacağına karar verememiş,  alternatif üretemeyen, habire  eleştiren  bir parti  olmaktan    kurtulamayacak.Bu halde   onu  sürekli  inişe  sevk edecek.

 

Dış politikada da  Filistin konusundaki yaklaşımları ile bir çok  Arap  ülkesinin    durumu  ile  paralellik arz  ediyor  CHP'nin durumu. Filistin  sorununun  çözümü konusunda  samimiyetsiz tutumlar sergileyen Arap ülkeleri  ile  paralellik  arz   ediyor. Arap ülkeleri de Filistin sorununun çözümünde  bir şeyler  yapılması  gereken  anlarda  olayı  kenardan  seyretmeyi  tercih  ediyor.  Hatta çoğu İsrail'in kulu  kölesi olmuş  durumdadır.  Ama yeri geldiğinde de hiçbir şeye  hitap  etmeyen  gösterişli adlar  konulmuş  toplantılar düzenliyorlar.  Bu  toplantılardan  hiç  bir  şey çıkmıyor. CHP'de  ülkenin  sorunlarına dair   bir çözüm  getiremiyor. Seyrediyor ve eleştiriyor. Seyrediyor  ve göstermelik adımlar atıyor. Başörtüsünün  anayasa  mahkemesinde  yasaklandığından  emin  olunca  çarşaf,  Kur'an  kursu  diyor. Muhafazakar halktan  uzaklaşmakla kalmıyor kendi   tabanını da kaybediyor. CHP yaşlandıkça  aksileşen, aksileştikçe çevresini kendinden uzaklaştıran ve giderek yalnızlaşan bir yaşlı  kişiye benziyor.

 

Dünya üzerinde ve Türkiye'de samimiyetsiz olan  adımlar hemen  fark ediliyor. “Neyseniz o olun” diyeceğim ama onu da  diyemiyorum .Zira o  olunan şeyin ne kendilerine ne de bir  başkasına hayır getirmediği de ortadadır. CHP  hasretle  eski günlerini anıyor. “Ne güzel,  tek parti iktidarı  ile  muhalefetsiz  günler  vardı. Ne güzel,  gerektiği  anda   yetişen  derin devlet  vardı.Ne  güzel,   gerektiği anda yetişen Ergenekon  vardı.” Gerçi  şimdi Ergenekon'u kurtarmak  avukat  Deniz  bey'e   düştü  ama olsun,   dost  dediğin kara günde belli olandır. “Bari  bir  şey  yapamıyoruz  en azından eski dostları zor  düştükleri  zor  durumdan kurtaralım”  diye düşünüyordur herhalde.. Dünya'ya baktığımız zaman Arap ülkelerinin  çoğu da yine bu  haldedirler. Onlar kurtuluşu eskiden  global  bir rüzgar olarak  esen  sosyalizm rüzgarlarından sağlıyorlardı. Arap ülkeleri  sosyalizmde  kurtuluşu arıyor.Sovyetler  ile işbirliği   yapıyor  ve  ucuz kahraman  oluyorlardı. Dünya nereye gidiyorsa olar da oraya gidiyorlardı ve  bunu  bir  marifet  olarak  görüyorlardı. Zira  gerçek çözümü  sunmak  yerine  sosyalizmin    yalan  rüzgarına kaptırmayı  bir  marifet  olarak  görüyorlardı. ABD ve    Sovyetler   olarak,  batı ve doğu olarak  ikiye bölünmüş bir Dünya'da bir  taraftan  olmayı tercih etmek  ve halklarına on   yıllar boyu boşa vakit geçirmeyi  bir  marifet olarak  sunma hastalığına  tutulmuşlardı. Neden sonra anlaşıldı ki  bu  yöneliş hiçbir  hayır getirmiyor.  SSCB'nin çöküşünden sonra Arap  ülkelerinin    tuttukları dal da  ellerinde   kaldı. Çaresiz   bir şekilde  bakakaldılar.  Mısır   lideri Nasır yıllarca  SSCB   ile işbirliği yaptıktan sonra ülkesine çok şey kaybettirmiş  bir lider olarak hayata gözlerini  yumdu.  Onun  yalancı  kazanımlarını   marifet olarak gören/gördürenler onu  bir kahraman  ilan ettiler.  Oysa sonraları anlaşıldı ki  milli  kahraman  gibi ortaya  çıkan  ve ruhunu üç beş  kuruşluk  dünya menfaatine   ve geçici  şatafatlı  sözlerle  yabancıya satan bu lider ülkesine  zaman kaybettirmişti. Şimdi  onun takipçileri olan  Hüsnü  Mübarek  vb.leri ise  İsrail'in oyuncağı olmuş  ülkelerdir artık. Artuık  Araplar da liderlerinin  sahtekarca tutumlarını  anlamaya  başladılar.

 

 Dünya'da ve Türkiye'de insanlar bu  yalan  rüzgarlarından  sonra  öz benliklerine  dönmeye  başladılar.  Dinlerinin  sadece  camide yaşanmayan toplumsal  hayatın  her alanına  hitap eden ve çözümler  getiren  bir  sistem  olduğunu  görmeye  başladılar. Taklide kapılmadan öz benlikleri  ile  ayakta  durmanın  da  mümkün olduğunu  anladılar.  Hatta   bunun  gerçek anlamda   kendilerine onurlu  ve  bağlantısız bir duruş  getirdiğini de  fark ettiler. Filistin acı çekerken orta çıkan büyük Türkiye tepkisi  ve  Davos'taki duruş artık insiyatifin  kime geçtiğini göstermektedir.Artık  Türkiye toplumu hükümetini   daha ileri somut adımlar atılması  konusunda zorlamaktan  başka  bir  şey yapmamalıdır. İçte CHP ve dışta  Arap  ülkeleri ise  başlarına gelenin samimiyetsizlikten  olduğunu  anlamalıdır  artık.

Yorumlar