2018-01-06 00:00:00

Söyleşinin tam metni.

Yayına hazırlayan: Sahra Atila

Medyascope TV özel yayınından merhaba. Türkiye 2017 yılını, Ak Parti’nin kurucusu olan iki isim -şu an biri Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan diğeri ise bir önceki Cumhurbaşkanı olan Abdullah Gül- arasında karşılıklı isim vermeden -ne diyelim söz düellosu pek karşılamaz ama- tartışmaya tanık olarak bitirdi. 2018’e bu tartışma taşınmış oldu. Çok kısaca hatırlatmak gerekirse 696 sayılı kararnamede kısaca terör ile mücadelede siviller dokunulmazlık hakkı getiren madde eski cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından “Gözden geçirileceğini umut ediyorum” ifadesiyle eleştirilmişti. Zira maddede muğlaklık olduğunu düşünüyordu kendisi. Bu sözlere Recep Tayyip Erdoğan’ın tepkisi ise “Bu husumet kervanına bazı dava arkadaşlarımızdan bazıları katılıyor. Yazıklar olsun.” dedi. Gül tekrar bir açıklama yaptı “Ben gerekli gördüğümde görüşlerimi yapmaya devam edeceğim” dedi ve gönderme de yaptı “2002’deki Ak Parti kuruluşunun felsefesine uygun olarak” dedi. Ondan sonra Recep Tayyip Erdoğan yine isim zikretmedi ancak daha ağır bir ifade kullandı, “ Bu bozgunculuk merakı nedir?” dedi. İsimler verilmedi ama herkes kimin ne dediğini çok net anladı. Bu konuyu Ömer Faruk Gergerlioğlu ile konuşacağız. Kendisi İnsan Hakları Savunucusu ve muhafazakar dünyayı bilen bir isim. Artı Gerçek’te bir yazı yazdı “Abdullah Gül geri adım atar mı?” diye. İşte şimdi biz bu o soruyu kendisine soracağız. “Abdullah Gül geri adım atar mı?” sorusunu sormadan önce bu kavga bize tam olarak neyi gösteriyor?

Ömer Faruk Gergerlioğlu: Bu kavganın öncesinde uzun süredir bir çelişki bir anlaşmazlık vardı. Abdullah Gül partiyi kurarken de aslında Erdoğan ile farklı yapıya sahiplerdi. Abdullah Gül’ün daha yumuşak bir yapısı vardı. Erdoğan’ın ise daha girişken, daha sözünü esirgemeden söyleyen bir yapısı vardı. 15’inci yılın sonunda gelinen noktada birbirlerine oldukça ters düştüler ve gördüğüm kadarıyla şu anda tamamen köprülerin atıldığı bir aşamaya geçmiş durumdalar. Ak Parti’nin kurulduğu andan itibaren vadettiği demokratikleşme adımları açısından son altı-yedi yılda oldukça önemli geriye gidişler hissediliyordu ve Gül’ün bu durumlara muhalefetini hepimizi biliyoruz. Cumhurbaşkanlığı dönemi de sanırım oldukça sıkıntılı geçti. Çünkü kendisi cumhurbaşkanı olmasına rağmen bazen rollerin değiştiği anlar yaşandı. Kamuoyuna çok yansımadı ama. Abdullah Gül’ün kendisi Cumhurbaşkanı olduğu zaman da sarf ettiği ifadeler ile farklı bir cumhurbaşkanı olacağını, çok farklı bir yönetim tarzı sürdüreceğini söyledi ve bu sözlerinin altında önemli eleştireler de vardı. Daha sonra kamuoyu da biliyor Abdullah Gül’ü dışlama, etkisizleştirme dönemi yaşadık. Ak Partiye üye olması, Kongrenin ilginç bir şekilde geriye çekilmesi. Abdullah Gül’ün ekarte edildiğini gözlemledi kamuoyu. Abdullah Gül son 6-7 yıldaki anti demokratik gelişmelere bir eleştirisel bakışı vardı. Gezi’de mesela Abdullah Gül’ün duruşuyla Erdoğan’ın durumlarında ki farklılık ile makas açılmaya başladı. Ondan sonra bir çok hukuki mesele ile ilgili önemli çatışmalar yaşandı ama Abdullah Gül sürekli boyun eğdi ve geri adım attı. Kamuoyunda da büyük bir tepkiyle karşılandı Abdullah Gül. Ama gidilen nokta şu aşamada. Abdullah Gül Cumhurbaşkanlığını bırakmasına rağmen devam ettiriyor. Abdullah Gül bir kenara çekilip evinde çiçek yetiştirebilecek bir cumhurbaşkanı olabilirdi ama böyle bir tercihte bulunmadı ve söylenenlerin karşısında görüşlerini bildirdi, eleştirel oldu. Fakat bu da Erdoğan tarafından pek hoşnut karşılanmadı. Aralarındaki sürtüşmeyi de tüm kamuya az çok anlıyordu duruşları ve yan yana gelişleri itibari ile. Son duruma geldiğimiz zaman Abdullah Gül’ün 696 KHK ile ilgili yaptığı eleştiri sanırım bardağı taşıran son damla oldu. Yani giderek artan bir zıtlaşma zaten vardı ama bardağı taşıran damla bu oldu. Ben yazımda da söyledim Abdullah Gül Erdoğan’ın sıkı bir şekilde savunduğunu 696 KHK konusundaki yapıcı eleştirinin Erdoğan tarafından sert bir şekilde karşılanacağını biliyordu. Bunu bilmesine rağmen yaptı. Bu eleştirisini yaptı. Ben Tayyip Erdoğan’ı iyi tanıyan bir Abdullah Gül’ün bu kadar gergin bir ortamda yaptığı eleştirilere sert bir cevap alacağını tahmin ettiğini düşünüyorum. Buna rağmen yaptı.

 O zaman şu soru akla geliyor burada bir rahatsızlık ifadesinin ötesine taşınabilecek bir durum mu var? Gül’den, yeni hamleler gelmesi söz konusu olabilir mi? Ne dersiniz?

 Gergerlioğlu: Şahsen olabildiğini düşünüyorum. Yani Abdullah Gül geri adım atacak olsaydı böyle bir açıklama yapmazdı, böylesine hassas bir konuda. Çünkü bu konu hükümet açısından, Tayyip Erdoğan açısından bir yumuşak karındı, savunmakta zorlanıyorlardı. Gerçekten zor duruma kalmışlardı ve savunulacak bir yanı yok son iki KHK’nın. Gerçi hiç birinin yoktu da. Bu son iki KHK tuzu biberi oldu. Erdoğan bunlara rağmen sahiplendi. Ben parti içinde de önemli tartışmaların yaşandığını, Erdoğan’a bunların iletildiğini düşünüyorum, hissediyorum ama buna rağmen Erdoğan, duruşunu bozmadı. Abdullah Gül kendisine sert eleştirilerin geçeceğini bile bile eleştirisini yaptı. Hatta daha da artarak bu eleştiriler devam edecek. Bence Gül bu adımlarımı devam ettirecek. Benim gördüğüm bu. Önümüzdeki günlerde çok daha sert bir ortam bekliyorum. Abdullah Gül’ün farklı bir hazırlık yaptığını hissediyorum. Tabii ki Erdoğan da devletin başıdır Abdullah Gül’ün bürosunun dolup taştığını görüyordur. Burada bir şeyler hazırlandığını görmektedirler, hissetmektedirler ve buna olan öfkenin yansıması var. Bundan önce de Abdullah Gül eleştiriler yapmıştı ama bu kadar sert bir karşılık almamıştı. Ama artık Erdoğan açısından da AKP açısından da bardağı taşıran son damlaya gelinmişti. Ondan öyle bir ortam oldu. Devamının geleceğini düşünüyorum. Yani bu denli kılıçların çekildiği bir ortamda Abdullah Gül’ün de yoluna devam edeceğini umuyorum ve muhtemelen adaylık konusunda da böyle adımların devam edeceğini düşünüyorum. Olay aslında KHK eleştirisi değil. Abdullah Gül’ün başkanlık adaylığı konusundaki adımları son derece öfkelendiriyor Erdoğan’ı. O yüzden giderek ağırlaşan ifadeler kullandı. Hani, işte bay Kemal’in kayığına binmek, fırsatçılık, bozgunculuk ifadeleri son derece ağırdır. Neredeyse 40 yıllık arkadaşıdır, çok eskiden tanıdığı birisidir ama Abdullah Gül’ün tansiyonu düşürerek yoluna devam edeceğini düşünüyorum. Tansiyonu arttırmaz ama geri adım da atmaz kesinlikle. Çünkü artık Gül de zamanın geldiğini düşünüyor. Uzun süredir sustuğunu, bunun karşılığının olması gerektiğini ve yola devam gerektiğini düşünüyor bence. Muhtemel adaylığını da bir süre sonra açıklayacağını düşünüyorum açıkçası. Kamuoyu yoklamalarında iki en etkili kişi görüntüsü var.

Gül’ün adaylığını konusunu bilgiye dayalı olarak mı, yoksa hissiyat olarak mı? Dillendiriyorsunuz.

Gergerlioğlu: Hissiyat olarak. Abdullah Gül’ün yolunda devam edeceğini düşünüyorum o yüzden bunları hep göze aldı. Erdoğan’dan bu lafları yemeği nasıl göze alacaktı ki onun dışında. Erdoğan ile yıllardır çok zıtlaşmamaya çalışıyordu ama artık bir yerde de bu zıtlık başlayacaktı ve başlamıştır bu zıtlık. Ben yazımda da sordum “Abdullah Gül ne zaman FETÖ’cü ilan edilecek?” Edildi, edilecek bugünlerde. Ve yahut vatan haini, terörist gibi ilan edilecek. Bir takım tetikçi kalemler, sert tweetler atan milletvekilleri… Çok daha sert, yoğun yani yerine göre çok daha ağır hakaretlerle dolu bir saldırı bekliyor aslında Abdullah Gül’ü benim gördüğüm bu. Ama Abdullah Gül bunu göze aldıysa eğer bir önemli beklentisi vardır diye de düşünüyorum. Başkanlık konusunda önemli bir ihtimali düşündüğüm için hissediyorum.

Erdoğan’ın tavrını, öfke olarak tarif ettiniz. Bu öfkeyi endişe, iktidarı kaybetme korkusu besliyor olabilir mi?

Gergerlioğlu: Evet Erdoğan en güçlü rakibinin Abdullah Gül olduğunu düşünüyor benim düşüncem bu. Bir Kılıçdaroğlu, bir Meral Akşener, son turda finale kalmış Erdoğan’ın karşısında çok etkili olmaz. Ama Abdullah Gül’ün Kürtlerden, sol liberal çevrelerden, destek alabileceği düşünülüyor. Son tura kalındığı zaman Abdullah Gül’ün şansı hakikaten artıyor. Ben Batman’da yaşıyorum burada son zamanlarda hangi Kürt’e sorsam “Son tura kalmış Erdoğan-Gül finalinde kime oyunu verirsin?” diye “İlk turda olsa Gül’e vermezdim ama son turda Gül’e veririm” diyen çok insanla görüştüm.

 Yazınızda Gül’ün zıtlaşmalarda inatçı, sert çekiştiğini gösterdiğini ifade ediyorsunuz. O zaman buna tanık olmak için çok beklememiz gerekmeyecek herhalde?

Gergerlioğlu: Belki bir yumuşak bir üslupla ama Baykal ile girdiği polemikler, çeşitli TV programlarında, meclisteki bazı sert tartışmaları hatırlarsanız Abdullah Gül’ün içerisinde öyle bir yapı var. Tonu çok yumuşak, her şeye boyun eğen bir yapıda gözüküyor ama öyle değil. Artık zamanın geldiğini, ortaya çıkması gerektiğini düşünüyor. Sanırım Abdullah Gül hakkında bir kampanya başlayacak. Yoğun bir aşağılama, hakaret kampanyası. Bunları göze alarak hareket etmesi, yola çıkması gerekiyor. Bu konuda da başarılı olma ihtimalini son tura kalmış Erdoğan finalinde ben Gül’ün başarılı olacağını düşünüyorum. O yüzden böyle bir ihtimalini hissettiği için sahneye çıktığını düşünüyorum. Erdoğan bu önümüzdeki bir yıl içerisinde aşağı iniş dönemine devam edecek. Şu an bile puan kaybediyor, dünkü Erdoğan değil. Parti içinde de yine kaybedecek. Erdoğan dışında ki toplumun son turdaki adayı Gül olabilir galibiyet sağlayabilir diye düşünüyorum. Belki bunlar için çok erken ama şahsen ben bir şeyin başladığını görüyorum. Yazım iddialı bir yazı oldu. Ak Parti için yumuşak ifadeler kullansa da asla geri adım atmayacağını bir yola çıkacağını ve bu yolu devam ettireceğini oldukça sert bir ring ortamında önemli bir müsabakanın da yaşanacağını hissediyorum.

Aslında söyledikleriniz bir kısmını bugün Saraya yakın medyaya baktığımız zaman görüyoruz. Bir itibarsızlaştırma operasyonu başlamış durumda. Bunun dozu artacaktır muhtemelen. Medyanın yüzde 95’inin Saray tarafından kontrol edildiği bir ortamda Abdullah gül tırnak içerisinde dayak yemeden nasıl ulaştıracak mesajını. Çok yıpratıcı bir süreç olmaz mı? Ne dersiniz?

 Gergerlioğlu: Bunu göze almasa bu yola çıkmazdı. Sarayın yazarları da son iki gündür okuyorum, izliyorum. Şunu demek istiyorlar “Arkadaş sen bu ringe hiç çıkma, kötü olur. Çıkarsan iyi olmaz.” Gibi bir ifade tarzı var, böyle anlaşılıyor. Hissediyor ki saray’ın önerisi ile en güçlü olarak Abdullah Gül var ortaya çıkmasının engellemesi, gözünün korkutulması gerekiyor. Bunlar korkutma operasyonları. Aslında Abdullah Gül ortaya çıkmış durumda. Tansiyonu yükseltmeyecek, fırsat vermeyecek hep alttan alacak. Karşısında ki cephe çok sert, çok ağır hakaretlerle, dışlanmalar ile karşılaşacak ama bence Abdullah Gül’ün şansı var gibi gözüküyor. Benim hissiyatım budur.

Peki son olarak şunu merak ediyorum: Velev ki Abdullah Gül sizin tahmin ettiğiniz gibi yola çıktı. Yol arkadaşları kimler olabilir. İyi Parti figürü var, onun dışında yüzde 20-25 civarında CHP, sosyal demokrat seçmen var. Bu kesimlerden Abdullah Gül’e bir akış, sempati yönelebilir mi? Bu konuda ne dersiniz?

 Gergerlioğlu: Son tura kalmış Erdoğan ve Gül seçeneğinde, sol partilerden de, sosyal demokratlardan da, liberal kesimden de, Akşener’den de, muhalif MHP’lerden de oy alacağını düşünüyorum. Bu yüzden Gül’ün şansı az değil açıkçası. Geçen yazımda da söyledim hani biz Abdullah Gül’ün biraz daha muhalif bir ortam oluşturabileceğini düşüyoruz gibi ifadeler kullandı. Bu biraz Gül’e destek vermek anlamına geliyor. Son tahlilde Gül mü, Erdoğan mı? denildiğinde Gül yönünde gösterilebilir. Ben Gül şöyledir, Erdoğan böyledir demiyorum bir taraf belirtmiyorum ama benim gördüğüm son turda insanlar ne kadar eleştirse de Gül’ün ‘’hayır’’ cephesini yürüten bir aktör olacağını düşünüyorum. Bir de Türkiye’nin bir kısmı muhafazakar, dindar toplumdur. Bu toplumda dindar muhafazakar yönü olan ama Erdoğan’a karşı yapısıyla biraz daha şansının olacağını düşünüyorum. İlk turda çok fazla oy alamaz ama son finalde oldukça rahat olacağını düşünüyorum.

Ömer Faruk Gergerlioğlu çok teşekkür ederiz yayınımıza katıldığınız için. İyi günler diliyoruz size. Medyascope TV özel yayınında konuğumuz Ömer Faruk Gergerlioğlu idi. Kendisini Abdullah Gül’ün artık yola çıktığı ve Erdoğan’a kuvvetli rakip olacağı kanaatinde. Tekrar görüşmek üzere.

Medyascope

Yorumlar