04 Haziran 2020

Gazete Kritik

Ömer Faruk Gergerlioğlu, bizim eleştirdiğimiz güvenlik görevlilerinin insan haklarını ayaklar altına almasıdır. Amerika’da “Nefes alamıyoruz.” diyen siyahiler var, Türkiye’de “Nefes alamıyoruz.” diyen Kürtler, Aleviler, solcular, Ermeniler, KHK’lılar her kesimden insan var. Mazlum ve ezilen insanlar var ve bu topluma nefes aldırmak istemeyen sizsiniz ama biz bunu kabul etmiyoruz.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Kocaeli Milletvekili ve TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Üyesi Ömer Faruk Gergerlioğlu Çarşı ve Mahalle Bekçileri Kanunu Üzerinde TBMM Genel Kurulda Konuştu.

İşte Gergerlioğlu’nun o konuşması:

Polis hukuk devlerini korumalıdır!

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; size herhâlde yüzlerce yıl unutamayacağımız bir fotoğrafı gösteriyorum. Kimse bu fotoğrafı unutamıyor, Amerikalılar unutamıyor, dünya unutamıyor, Türkiye de unutamıyor. Bakın, Amerikan halkı ne diyor? “I can’t breathe” diyor. “Nefes alamıyoruz.” diyor. George Floyd “Nefes alamıyorum.” diyordu dokuz dakika boyunca polis onun boynuna bastı ve öldürdü. Peki, bunlar sadece Amerika’da mı oluyor? Hayır, alın size Türkiye örnekleri: Polisin görevi hukuk dışına çıkarak yaptığı şiddet olaylarını, binlerce olayı görüyorsunuz. Polis hukuk devletini korumalıdır, polis devletinin aygıtı değildir.


Türkiye’de de “Nefes alamıyoruz.” diyen Kürtler, Aleviler, solcular, Ermeniler, KHK’lılar her kesimden insan var!

Değerli arkadaşlar, bakın, bir hukuk devletinde insan hakları ve güvenlik dengesi vardır. Tabii ki bir hukuk devletinde güvenlik görevlileri olacak ve hukuku korumaya çalışacaktır. Diğer vatandaşları da suç işleyene karşı korumaya çalışacaktır ama bir de bunu yaparken insan haklarına dikkat etmek zorundadır. Bizim eleştirdiğimiz güvenlik görevlilerinin insan haklarını ayaklar altına almasıdır. Amerika’da “Nefes alamıyoruz.” diyen siyahiler var, Türkiye’de “Nefes alamıyoruz.” diyen Kürtler, Aleviler, solcular, Ermeniler, KHK’lılar her kesimden insan var. Mazlum ve ezilen insanlar var ve bu topluma nefes aldırmak istemeyen sizsiniz ama biz bunu kabul etmiyoruz.

Bekçi yasası bir mahalleye hizmet yasası değildir.

Bekçi yasası; iktidarın az eğitimli, emir kulu hâline gelmiş… Adına “bekçi” demiyorum ben, bu farklı bir polis gücü yasasıdır, “bekçi” demeyin bu yasaya, bu farklı bir polis gücü yasasıdır. Bunda anlaşalım.Bekçiler 6 saati İnsan Hakları toplam sadece 41 saatlik eğitimle sokaklara gönderildiler! 

İçişleri Bakanlığı ve iktidar 2016 yılından beri 16 milyon kez suç işledi, nasıl biliyor musunuz? 2016’dan beri bekçiler kimlik sorma yetkileri olmadığı hâlde 16 milyon kişiye kimlik sormuşlar arkadaşlar. Mahkemeler bunu yargılamış ve bu uygulamaları mahkûm etmiş, İçişleri Bakanlığı yönetmelikle cevap vermiş, yasayla değil. Yasayı çiğneyen bir İçişleri Bakanlığı ve iktidar görüyoruz. Ne getiriyorsunuz? Kırk bir saat eğitim almış, bunun sadece altı saati insan hakları eğitimi olan ve eğitimsiz bir polis kadrosu getiriyorsunuz, yeni bir kadro getiriyorsunuz. Bu yasa halkın korunması, mahallenin korunması yasası değildir. Bu yasa devletin kendisini halktan koruma yasasıdır. Devletin kendisini adaletten koruma yasasıdır ve zulmetme yasasıdır. Başka bir şey değildir.


Vatandaş “bana vuramazsın” diyor, Polis “vururum” diyor!

Bakın, Kadıköy’deki darba uğrayan kurye, polise ne diyordu? “Senin bana vurmaya hakkın var mı?” diyordu. Polis, ne diyordu? “Ben, sana vurmaya karar vermişsem doğrudur.” diyordu. İşte, bu iktidarın “polis devleti” uygulamasının netleşmiş bir görüntüsüdür. Bütün bu uygulamalar varken siz kalkıp yeni bir polis gücü oluşturmaya çalışıyorsunuz. Ankara Emniyeti’ndeki işkence vakalarını geçtiğimiz sene 26 Mayısta Ankara Barosu raporladı. Ankara Cumhuriyet Savcılığı soruşturma açtı ama Türkiye’de işkence cezasızlıkla biter. Ne oldu? İçişleri Bakanlığı Ankara Emniyeti’ndeki işkence vakaları için idari soruşturma açtı mı? Hayır. Adli soruşturmanın bir yıl sonrasında, baronun net tespitlerinden sonra yürüyen herhangi bir adli süreç var mı? Hayır. İşiniz gücünüz, her şeyi sümen altı etmek ve bir polis devleti kurmaktır, hukuk devletinden uzaklaşmaktır.

Ak Parti MHP İktidarı işkencelerden övünüyor!

Bakın, Diyarbakır emniyetinden yükselen işkencedeki çığlık sesleri sosyal medyadan dünyaya duyuruluyordu. Ayıptır ya!Dün işkenceden utanırdı görevliler, bugün işkence seslerini sosyal medyadan kamuoyuna, dünyaya sunuyorlar.


Bana basın açıklamamızda Polis saldırdı! Ak Partililer muhalefet olunca Polis saldırdığında onlara İnsan Hakları namına yine biz sahip çıkacağız!

Bakın, ben size bir resim göstereceğim. Geçtiğimiz günlerde HDP Ankara il binamızın önünde Kemal Peköz Vekilimiz ve Ankara İl Eş Başkanlarımızla bir açıklama yapacaktık; 2 milletvekili ve eş başkanlar. Polis milletvekiline saldırdı. Bakın, bizi darp etmeye çalıştı, üzerimize saldırdı, kargaşada alttan tekme vurmaya çalışıyordu polis memurları. Utanç verici bir hâldir. Bakın, bugün iktidarda olabilirsiniz ama yarın muhalefete düştüğünüzde size bir polis saldırırsa yine bir insan hakları savunucusu olarak biz karşı çıkacağız.

Ayrım yapmadan herkesin hakkını savunmaya devam edeceğim!

Siz şimdi karşı çıkmayı bir deneyin, size tavsiye ederim; insan haklarından zarar gelmez, ben yıllardır insan hakları savunuculuğu yapıyorum. Ayrımsız, hangi iktidar olursa olsun bunu yapıyorum ve sonuna kadar da yapacağım.

Yorumlar