2009-03-28 00:00:00
Danıştay’da YSK’nın 19-3-2009 tarihli keyfi genelgesi ile ilgili olarak açtığımız dava ile genelgenin iptalini ve yürütmenin durdurulmasını istemiştik. 27 Mart saat 17.00 itibariyle yürütme durdurulmamıştır.
Türkiye seçimlere seçimi şaibe altında bırakan YSK kararları ile giriyor. YSK kararları tartışılamayacak son merci değildir. Türkiye eğer bir hukuk devleti ise keyfi YSK kararları tartışılmalıdır.
Adalet bakanı Mehmet Ali Şahin’in YSK kararları ile ilgili açıklamaları bir hukuk devletindeki Adalet bakanı açıklaması olamaz. Bakan “Yüksek Seçim Kurulu'nun kararları kesindir. Uyulacaktır. Beğensen de, beğenmesen de uyacaksın'' şeklinde açıklama yapmıştır. Danıştay’da dava açabilmemiz YSK’nın kararlarının tartışılamaz son nokta olmadığını göstermektedir. Adalet bakanına asıl olanın, kurul kararları değil adalete dayanan hukuki kararlar olduğunu hatırlatırız. Bakanlığının adı olan adaletin, her şeyin üzerinde olduğunu unutmamasını dileriz.
YSK seçimlere gölge düşürmüştür. 26-2-2009 itibariyle yayınladığı genelgesini ilk çiğneyen yine aynı kurum olmuştur. Kesinlik arzeden bu genelge sonrası Nüfus cüzdanlarını hükmen yok sayan bir yanlış anlayışla T.C kimlik NO kuralı getirmiştir. Sandık başını hukuken geçerliği olmayan bir tanımla kamusal alan ilan ederek ancak memur olan kişilere uygulanabilecek o da hukuken yanlış bir kararı dayatmıştır. YSK listeler kesinleştikten sonra sandık kurulu listelerinin oluşturulmasına ilişkin genelge yayınlayamaz. Yeni liste oluşturamayan siyasi partilerin seçimlerde adil müşahitlik sisteminin bir parçası olması engellenmiştir. YSK ayrıca 400.000 özürlü seçmen vatandaşımızın da haklarını çok kaba bir biçimde ihlal etmiştir. YSK 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun'un 74. maddesinde ''Özürlü seçmenlerin oylarını rahatlıkla kullanabilmeleri için gerekli tedbirler alınır'' hükmünü ihlal etmiştir. Ülkemizde bankaların veya devletin zorlamasıyla özürlü maaşı veya bakım desteği almak için mahkemeden vasi kararı çıkaran özürlüler vardır. YSK bunları zihinsel özürlü kabul edip oy kullanmaya gitmemelerini istemektedir. Halbuki bunların çoğu görme veya bedensel özürlü kişilerdir. YSK, engellilerin 'Ulaşım probleminden dolayı oy kullanamayacağız. Bize taşıt imkânı sağlayan merkezlerden yararlanmak istiyoruz' şeklindeki başvurusuna rağmen özürlü merkezlerinin taleplerini de kabul etmemiştir.
YSK aldığı kararlarla büyük bir keyfilik sergilemiştir. YSK “ben yaptım, oldu” mantığı ile hareket etmiştir. YSK kararları seçim sonuçlarını etkileyecek ve keyfi uygulamalara zemin hazırlayacak mahiyettedir. Adil bir seçim sağlanması için oluşturulan YSK’nun bizzat kendisi seçimlerde adaletsizliğe neden olmaktadır. YSK yetki ve sorumlulukları yeniden gözden geçirilmelidir. YSK’nın kararları tartışılmaz değildir. Bu kararları iç hukuk sisteminde adaletli bir karara bağlanması gerekir. Aksi takdirde seçimlerin iptaline yol açabilecek bir kararın çıkması muhtemel olan AİHM’e başvuracağız.
Ömer Faruk GERGERLİOĞLU
MAZLUMDER Genel Başkanı
Yorumlar