2012-09-06 00:00:00

Siyasette olduğu gibi basın dünyasında da kol gezen “taraf”gir fitne, daima onurlu duruş sergileyen vicdan sahibi demokrat yazarların ötekileştirilmesi ve her zaman hak ve adaletten yana tavır gösteren Müslüman yazarlar arasında gerilime sebep olan gelişmeler olmasaydı, böylesi bir yazıyı kaleme almayacaktım.  Bir süredir Akit veTaraf gazeteleri üzerinden başlayan ve Milat gazetesi yazarı Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun artık Milat’ta yazamamasına neden olan gelişmelerin ayrıntısına girmeyeceğim. Çünkü ayrıntıya boğuldukça hakikatin direğini çatırdatan şeytanın ayak oyunlarına teslim olabilirsiniz. Hem merak edenler, bu türden ayrıntıları tarafların yazılarından takip edebilir. Ancak şu kadarını söyleyebilirim ki, Akit ve Taraf üzerinden başlayan kavga, basın mensupları ve yazarlar arası bir kavgadan öte anlam içermektedir. Aslına bakılırsa, siyasetin derinlikli kuyularında devam eden ve zaman zaman açığa çıkan kavganın diplerinde Erdoğan’ı siyasetten tasfiye etmek isteyen güçlerle, buna direnen güçlerin basın üzerinden ortaya çıkan mücadelesi yer almaktadır. Ancak “atın izi itin izine” karışmışçasına, hem Akit hem de Taraf üzerinden cereyan eden operasyonlar, bu operasyona bilerek ya da bilmeyerek alet olunan fitnenin fitilini ateşlemişe benziyor.

Bu mücadelede her iki tarafın da hak, adalet ve insaniyetten yoksun yayın ve tezviratlarının bir ucunun Ömer Faruk Gergerlioğlu üzerinden Milat gazetesine sıçraması, keskin, kışkırtıcı ve zaman belden aşağı vuran yayın politikasıyla bir kısım Müslümanların gözdesi olan Akit’ten ve Ergenekon ve Balyoz davaları sürecindekendisine oynatılan rolle adeta büyük çoğunluğu ile Müslüman ve demokrat kesimlerin gözdesi haline getirilen demokrat görünümlü Taraf’tan farklı, daima hak ve adaleti baş tacı eden sivil bir Müslüman duyarlığı ile ortaya çıkan Milat aleyhine bir kampanyaya dönüştürülmek istenmektedir. Anladığım ve bildiğim kadarıylaMilat, bu fitnenin bir “taraf”ı değildir ve kanaatimce olmaması gerekir. İki “taraf”lı tek fitne karşısında, “aleyhinize dahi olsa adaletten ayrılmayınız” düsturunca, her daim Müslümanca bir duyarlık içinde olunmalı ve fitnenin her iki “taraf”ını memnun edecek yayından kaçınılmalıdır.

Bizden olsun yeter ki çamurdan” olsun türünden kabileci mantığa her daim savaş açmış bir Müslüman olarak, ancak şu kadarını belirtmem gerekir ki, basın dünyasında bir kısım Müslümanların hak, adalet, basiret ve ilkeden yoksun kimi tarafgirliklerini malzeme yaparak, Müslümanların tümünden hesap sormaya ve İslam’ı yargılamaya yeltenen Ahmet Altanvari küstahlaşan demokratlığa nasıl karşı isem, Ali Bayramoğlu gibi “seküler” ve “dinci” Kemalizm’ler karşısında her daim onurlu duruş sergileyen ve vicdanıyla her türden erdemsizliğin karşısında duran hakiki demokrat kalemleri hedef göstermeye kadar varan belden aşağı tezvirat yapma alışkanlığı içindeki dincileşen İslamcılığa da karşıyım. Aynı şekilde, her ne nedenle olursa olsun, fitnenin “taraf”ı olmamakla birlikte, zannımca belirli merkezden yönetilen fitneye bulaşmamak gibi ulvi gayeye hizmet etse ve bir süreliğine olsa bile, yazmaktan onur duyduğum Milat gibi sivil, hak ve adaleti baş tacı eden Müslümanların yeni ekseni bir gazetede Ömer Faruk Gergerlioğlu ya da hakkı üstün tutan bir ismin yazamaması da üzüntü vericidir. Umarım bu sorunu, fitnenin “taraf”ına malzeme vermekten çekinerek, aynı hedefe odaklanmış Müslümanlar bir araya gelerek çözüme kavuştururlar.

Başta söylemeye çalıştığım gibi, Akit ve Taraf üzerinden basın dünyasında ortaya çıkan “fitne”nin “taraf”ı, ne yazık ki, gerek siyasette gerekse medyada uzunca bir süredir, özellikle Müslümanlar tarafından basiretle fark edilmeyen ancak bir virüs gibi her yere zamanla sızmayı başarıp farklı kılıklarda hareket ederek, talimat verildiğinden operasyona geçen zümrelerdir. Başka türlü, ne kadar olayların üstüne karakucak bir stille kışkırtıcı bir biçimde gitse de, Akit gazetesinin Ali Bayramoğlu gibi bir isim üzerinde tezviratta bulunmasına anlam veremiyorum. Bu konuda Akit gazetesi yöneticilerinin Müslümanlara zarar verecek basiretten yoksun olmadığına inanmak istiyorum. Bir yanılgının içinde iseler, Allah basiretlerini artırsın diye dua ediyorum. Bu yüzden biz Müslümanların, “Ey iman edenler! Eğer bir fâsık size bir haber getirirse onun doğruluğunu araştırın. Yoksa bilmeden bir topluluğa kötülük edersiniz de sonra yaptığınıza pişman olursunuz.” (Hucurât,6) ayet-i kerimesi mücibince hareket etmesi elzemdir. Özellikle “atın izinin itin izine karıştığı” ve 2014’e ilişkin hesapların ortalıkta cirit attığı bu günlerde, fitneye “taraf” olmak, Tarafgazetesi türünden küstahlaşan demokratlık boyutunda şişirilen çevrelerin ekmeğine yağ sürmekle eş değerdir.

Akit ve Taraf üzerinden devam eden fitne vesilesiyle, son olarak şunu söylemek isterim ki, adalet kılıcının keskin iki tarafı vardır. Küstahlaşan demokratlıkları ile bir kısım Müslüman kesimdeki zaaf ve erdem yoksunluğuna işaret edenler, Orhan Miroğlu’nun niçin Taraf’tan ayrıldığını ve Yıldıray Oğur’un niçin yazı işlerini bıraktığını da izah etmelidirler. Evet, Yeni Şafak’tan Ali Akel’in, Ömer Faruk Gergerlioğlu’nunMilat’tan ayrılmasına neden olan gelişmelere ne kadar karşı olunacaksa, Taraf ya da Daily Zaman (Andrew Finkel’in kovulması olayı) gibi başka demokrat görünümlü gazetelerden ayrılmak durumundan kalancemaatsel fitnelere de karşı olunmalıdır. Aksi taktirde kantarın topuzunu kaçırmış, kabileci mantıkla senin suçun benimkinden evladır türünden sonu gelmez fitnelere “taraf” olmaktan kurtulamayız. Öyleyse sürekli adalet terazisini önde tutmalı, bizim dinimiz, bizim mezhebimiz, bizim cemaatimiz, bizim etnisitemiz, bizim “taraf”ımız gibi kabileci mantıktan kalma ameliyelerden vazgeçmeliyiz.

Ancak sonuç olarak şunu ifade etmek isterim ki, özellikle Ak Parti iktidarı yıllarında Müslümanların istikamet kaybetmesine yol açan “İslami rantın paylaşım kavgası”nda, pragmatistliği, milliyetçiliği ve dünya güç odakları ile girdiği gerdekliği gereği ön plana çıkan ve derin Müslüman aklını ve medeniyet perspektifini, dilini modernitenin inşa ettiği muhafazakarlıkla zehirleyen demokrat görünümlü “dinci” Kemalizm’in fitneci din anlayışı ile hesaplaşılmadığı sürece, siyasette Erdoğan damarını yanlışlığa sevk edecek ve medyada Müslüman ruhunu pörsütecek daha büyük tehlikeli fitnelere karşı hazır olunmalıdır. Bizden hatırlatması…

Adem Çaylak -Milat Gazetesi 

Yorumlar