2018-11-08 00:00:00

‘Bu iktidar; belgesiz, delilsiz, 100 binden fazla insanı harcadı’

 –  – Kategori: 

Diken köşe yazarı Levent Gültekin, Ak Parti’nin KHK uygulaması hakkında eleştiri getirerek binlerce insanın işinden olduğunu ve bunun hiçbir kanıt olmadan gerçekleştirildiğini söyledi.

Gültekin köşe yazısında şunlara değindi:

İktidar, devlette çalışan akademisyen, öğretmen, doktor, mühendis, hakim, savcı on binlerce insanı KHK’larla işten attı.

Bir kişiden, 10 kişiden, 100 kişiden bahsetmiyoruz, 100 binden fazla insandan bahsediyoruz.

Bu ülkenin yetişmiş, iyi eğitim almış on binlerce evladını gözünü kırpmadan harcadı iktidar.

Kimine “FETÖ’cü” dedi, kimine “PKK’ya yakınlık duyuyor”dedi, kimisine de hiçbir gerekçe göstermedi. Bir kısmıyla ilgili hiçbir hukuki suçlama yapılmadı.

Bir kısmı tutuklandı ama bir süre sonra serbest kaldı. Bir kısmı, berat etti.

Yani delilsiz, somut belgesiz, hiçbir suçlama, nihayetinde bir mahkeme kararı olmadan on binlerce insan işinden etti iktidar.

İşten atmakla da kalmadı.

Herhangi bir yerde işe girmelerini de engelledi.

Bu da yetmezmiş gibi yurt dışına çıkmasınlar diye pasaportlarına el koydu.

Haklarında somut bir suçlama, dava olmayan insanların hem ülkede iş bulmasını engelliyor hem de yurt dışına çıkıp yaşamını sürdürmesine müsaade etmiyor.

Adeta açlığa, yokluğa, sefalete mahkum edildi on binlerce insan.

Adeta bir soykırım politikası

Bir KHK mağdurunun hikayesini dinledim. İsnat edilen hiçbir suç yok, hakkında tek bir dava yok.

“Kurum kararı” denilerek işten atılan bir baba.

Bu babanın çocuğuna da güvenlik soruşturması gerekçe gösterilerek iş verilmiyor.

İktidar bu insanlara karşı adeta bir soykırım politikası uyguluyor.

KHK ile atılan öğretmenlerin özel sektörde çalışmaları yasak.

Akademisyenlerin özel üniversitelerde çalışması yasak.

Hukukçuların avukatlık yapmaları dahi yasak.

Bütün bunlar yetmezmiş gibi iktidar, bugünlerde yeni bir yasa çıkarıyor.

Devletten attığı doktorların özel hastanelerde çalışmasını engelleyecek bir yasa.

Bunca zulümden sonra şimdi de yaşamını sürdürmek için özel hastanelerde kendine iş bulan insanların o işlerini de ellerinden almak istiyor.

İtirazlara, uyarılara, “Yapmayın, etmeyin” nidalarına rağmen zulüm etmekten vazgeçmiyor.

Akıl almaz bir hukuksuzluk, akıl almaz bir vicdansızlık, akıl almaz bir öfke, akıl almaz bir kin var.

Nedir dertleri? Tam olarak ne yapmak istiyorlar? Böyle yaparak nereye varmak istiyorlar?

Nasıl olabilir de bir iktidar kendi ülke vatandaşlarına karşı bu kadar kin ve öfke besleyebilir?

Nedir bu öfkenin kaynağı? Anlaşılır gibi değil.

Böyle insanları devlette istemiyorsunuz, peki özel sektörde çalışmalarına niye müsaade etmiyorsunuz?

Ne istiyorsunuz gerçekten? Ne yapsın bu insanlar?

Çocuklarıyla, aileleriyle yaşamlarını nasıl sürdürsünler?

Açlığa mahkum mu olsunlar? Dilencilik mi yapsınlar?

İntihar mı etsinler?

Ne yapsınlar?

Bu insanlar bizim insanlarımız. Bizim komşularımız, arkadaşlarımız, kardeşlerimiz, evlatlarımız.

Bunca insan böyle sefil, perişan bir haldeyken nasıl uyuyorsunuz? Çocuklarınızın yüzüne nasıl bakıyorsunuz?

O insanların yaşamlarındaki zorlukları, çocuklarıyla, aileleriyle beraber çektikleri sıkıntıları düşünmeden, aklınıza getirmeden hayatınıza nasıl devam ediyorsunuz?

Eğitimde, ekonomide, tarımda, dış politikada… her alanda büyük sorunlar var.

Bütün işinizi gücünüzü bırakmış bu insanlarla uğraşıyorsunuz. Neden?

Konferans için gittiğim şehirlerde yanıma gelen KHK mağdurlarının anlattığı hikayeleri, çektikleri sıkıntıları dinlediğimde insanlığımdan utanıyorum.

Yapılan bu kıyımlarla sadece bu insanlara zarar vermiyorlar, ülkeye de büyük zarar veriyorlar.

Geçtiğimiz günlerde tıp öğrencisi bir okurum, “Yurt dışına gitmenin yollarını arıyorum” dedi.

“Niye?” dedim. “Çünkü okullarda hoca kalmadı. Hiçbir şey öğrenmeden mezun oluyoruz, ben bu yetersiz eğitimle doktorluk yapamam ki” dedi.

Evhama, kokuya teslim olmuş, aklını vicdanını yitirmiş bir iktidar gözümüzün önünde hem insanların hayatını söndürüyor hem de ülkemizin geleceğini yok ediyor.

Geçtiğimiz günlerde HDP milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu açıkladı: OHAL Komisyonu kurucu başkanı, şimdilerdeki adalet bakanı yardımcısına şöyle bir soru soruyor: “Beraat etmiş haklarında somut bir suçlama bulunamayan 20 bin insanı niçin görevine iade etmiyorsunuz?”

Gelen cevap: “Yargı kararları bizi bağlamıyor, bizim için önemli olan kanaatlerimiz.”

Bu hukuk tanımazlık, bu vicdansızlık karşısında insan ne diyeceğini bilemiyor.

Hiçbir şey yapamıyorsak bile bari sesimizi yükseltelim, bu haksızlığa ortak olmadığımızı, kabul etmediğimizi haykıralım.

Ne diyeceğimi, ne yapacağımı; kime, nasıl bir çağrı yapacağımı, hakkı, hukuku, adaleti, vicdanı kime hatırlatacağımı bilemediğim için yazımı burada bitiriyorum.

Ekomonitör

Yorumlar