2007-02-25 00:00:00

Hrant Dink cinayeti ardından yakalanan Ogün Samast'ın arkasında Atatürk'ün “vatan toprağı kutsaldır, kaderine terk edilemez” sözü bulunan bayrak önünde bir kahraman edası ile fotoğraf çektirmesinin sırrı hâlâ çözülemedi.

Türkiye'de devlet politikasını devam ettirmek üzere halkın üstünde, hukukun dışında, kanunlara rağmen en etkin olan bir organizasyon ismi olarak uzun süredir Derin Devlet konuşuluyordu. Bütün gizli kapaklı işler derin devlet adına havale edilip “bundan sonrası çıkmaz sokak, kimse ileri gitmesin” imajını vermek de ihmal edilmiyordu.

Cinayet ve ardından çorap söküğü gibi gelen gelişmeler, bize aynı tanıdık simanın derinliklerden çıkarak yine boy gösterdiğini ifade ediyor maalesef. Baştan bireysel bir olay gibi sunulmaya çalışılan bu cinayet, kısa sürede derin bağlantıları olan bir olaya dönüşmüştür. Cinayet öncesi her türlü hamasi milliyetçi gösteriyi “galeyana gelmiş milli hisler içindeki gençlerimizin heyecanıdır” şeklinde ifade eden anlayışın gereken meyvesini verdiği ortaya çıkmıştır.

Bu gelişmelerden sonra Genelkurmay'ın görüntüleri yayınlayan TGRT'nin akreditasyonunu iptal etmesi ise yine ilginç bir gelişme olarak karşımızdadır. Şimdiye kadar adeta en akredite durumdaki bir kuruluşun akreditasyonu iptal edilmiştir. Demokratik ülkelerde böyle görüntüler yayınlandığında sorumlular hakkında soruşturma açılırken, bizim ülkemizde bu görüntüleri yayınlayanlar güvensiz ilan ediliveriyor.

Türkiye'nin içte ve dışta bazı sorunları vardır. Binlerce yıllık bir tarihi birikim üzerinde birbiri ile kökleşmiş ilişkileri olan farklı ırktan, farklı dinden insanların elbette birtakım sorunları olacaktır. Bu sorunların çözümü için ne işleri oluruna bırakmak, kaderine terketmek doğrudur ne de birtakım hukuk dışı işler yapan güçlerin eline bırakmak doğrudur. Karşılıklı hak ve hukuka riayet esasına göre çözmekten baka çaremiz yoktur. Ülkemizde Susurluk'la, çeşitli aydınların öldürülmesiyle, Şemdinli olayı ile gündeme gelen derin devlet kavramı aydınlatılmadığı ve cesur bir şekilde üzerine gidilmediği için Hrant Dink de öldürülmüştür. Ve anlaşılıyor ki sırada önemli başka isimler de vardır.

Cinayet öncesi ve sonrası akıl almaz gelişmeler olurken bu duruma seyirci kalan hükümet yetkilileri olayın tüm faillerini ortaya çıkartmalıdır. Üç beş yetkiliyi kurban ilan edip, bu derin gerçeğin ortaya çıkışını engellememelidirler.

Vatan toprağını derin devletin hakkı, halkı, hukuku hiçe sayan davranışlarından kurtarmak en büyük vatanperverliktir. Zira Hrant Dink, kendisine, “Sizin bu topraklarda gözünüz var” diyenlere: “Evet, biz Ermenilerin bu topraklarda gözü var. Ama alıp gitmek için değil. Buraya gömülmek için.” Böyle bir söylem içinde bulunan bir aydının katledilmesi karşısında ise sorumluluğumuz daha da büyümektedir. Zira hukuk adına yapılmayan işlerin fa-turasını en çok bu halk çekmektedir. Derin güçler ise derin kuyularında yetkisi olan, sorumluluğu olmayan bir hal ile hiç birşeyden etkilenmemektedir.

O halde bize de “Vatan toprağı kutsaldır, 'derin devletin insafına' terkedilemez” demek düşmelidir.

* Mazlumder Kocaeli Şubesi Başkanı

Yeni Şafak

Yorumlar