2018-09-24 00:00:00

İktidar İslamcılığı ve Takva

Kötülükle Mücadele ve İslami Muhalefet
Kötülük insanın fıtratına sunulmuş bir tercihtir. Insanoğlu ya iyiliği tercih edecektir ya da kötülüğü. Insanoğlu ne melek ne de şeytandır, kötülüğe isteyerek veya istemeyerek de olsa meyledebilecektir. Ancak bu meyil mücadele edilmesi gereken bir yönelistir.
Ilk kötülük Kabil'in kardeşi Habil'i nefsani duyguları icin öldürmesiydi.Kabil,  bunun bir kötülük olduğunu anladı ama iş isten geçmişti, bir geleneği başlatmıştı. Ondan sonra yaşananlar hep bilinenin tekrarıydı. Iyiliği ve adaleti öğrenen insanoğlunun kısa sürede bunu unutması üzerine Allahu tealanın onlara elçiler göndererek tekrar hatırlatma yapması hep tekrarlamadı. Çoğunlukla kötülük hakim oldu ama hep bilindiki üzerinde olunması gereken hal, kötülükten uzak durma ve iyilik üzere durumudur.
Kötülük, süslü  medeniyetler kursa, muazzam piramitleriyle dünya tarihine iz bıraksa da onunla mücadale edilmesi gerektiğini bilen bir vicdan ve ilkeli insanlar oldu. Kötülük varsa mücadele de var olmalıydı. Kötülükle mücadele, kötülük ne kadar zalim olsa da iyiliği teşvik ve kötülükten men etme çerçevesinde olmalıdır. Kötülükle iddialı mücadele edilirken düşülen zulmetme hali mücadeleyi anlamsızlastıracaktır. Tarih boyunca genel eğilim böyle olmuştur. Kötülüğe düşmemeyi degil, kötülüğü yenmeyi öncelemiş olan mücadele tarzı yeni kötülükler ortaya çıkarmıştır. Emevilerin kötülüklerini devirmeye çalışan Abbasilerin yaptığı kötülükler öncekilerden aşağı kalır ölçüde değildir.
Tüm peygamberlerde olduğu gibi Resul-i ekrem Hz. Muhammed efendimiz de kendisine risalet gelmeden önce kötülükle mücadelenin olduğu her yere koşmuştur. Kabenin örtü değişimi gibi herkesin kendisini göstermek istediği bir olayda anlaşmanın sağlanamaması ve çatışmanın çıkacağı bir anda adaletli, çatışmayı çözücü tavrıyla sahneye çıkmış ve kötülüğün hayat bulmasını engellemiştir. Her zaman bu tavrını devam ettirmesinden dolayı ona güvenilen kişi anlaminda 'Emin' lakabı takılmıştır. Her ne zaman kötülükle mücadele edilen bir zemin olmuşsa oraya dahil olmuştur. 'Hilful fidul' bu durumun meşhur örneklerindendir. Irkına, diline, cinsine bakmaksızın zalime karşı mazlumun yanında olmuştur. Islâm dininin tebliği aslında yeni bir yöneliş değildir. Eskide bırakılmış ve tek tük devam ettirilen iyiliğin, kötülüğe karşı toplumsal mücadeleyle ivmelenmesidir. 
Kötülükle mücadele, insanoğlunun doğasında olan iyiliği uyandırsa da bunu muhafaza etmek her zaman oldukça zor olmuştur. Faziletli sohbetlerin olduğu sahabe toplantıları nefsani istekleri tahrik eden isteklerle bozulmustur. Bunlar şan, sohret istegi ve ırkçılık hastalığı olarak temayuz etmistir. Bir gun cok guzel ve tatlı bir sohbet içinde olan sahabeler arasına giren bir kişi eski kabilesini öven ve diğerlerini aşağılayan şiirler okumaya başlayınca tartışma çıkmış ve bu tartışma daha sonra kavgaya ve kan dökmeye dönmüştür. Bu hal, kötülükle mücadelenin çok esaslı, derin ve bitmeksizin yapılması gerektıgine dair onemli bir uyarıcıdır aslında. Bu ve benzeri hadiseler iyilik yonunde eğitilen Islâm toplumunu bekleyen önemli tehlikeler olduğunu göstermekteydi.
Kötülükle mücadele en bâsta benmerkezci düşüncelerle mücadeleyi gerektirir. Nefsi tatmin insanoğlunun en zayıf noktasıdır ve bağımlılık halini alabilir.Nefs odaklı olmak,  kötülüklerin anası olmayla sonuçlanır. Çünkü nefs odaklılık diğer nefslere yöneliķ aşağılayıcı bir duruşu gerektirir. O halde bağımlılık yapıcı yönelimlere kapılmamak gerektiğini öğrenmeliyiz. Diğerkâmlık, empati gibi kabiliyetleri geliştirmek kötülüğün eşleşmesini engelleyebilir.
Kötülükle mücadele eden islami muhalefet de büyük bir imtihandadır. İlkelerden ziyade başarıya odaklanmak kötülüğü ortaya çıkarır. Çünkü başarıýı putlastırmak, zafer hislerini cok önemsemek, kötülüğü ortaya çıkarmaya uygun bir vasat hazırlar. Insanı esas almayan islami muhalefetin kötülüğün sembolü olduğunu cok defa acıyla tecrübe etmişizdir. 
Islami muhalefetin ilkeli durusunu bir yenilgi gibi görüp durusunu degistirdigi çok gorulmustur. Bu durusu bozan kaybetmis , baskasını küçülterek mutlu olacaklarını sananlar iyi hallerini kaybetmekle kalmaýıp kötülüğün odağı haline gelmiştir. Iyilik bir kere kazanılıp kayıvermeyen bir kavram değil, sürekli beslenmesi ve özenle yetiştirilmesi gereken bir haldir. 
Islami muhalefet dünyevi başarılara degil , bu dünya ve öte dünyada temel ahlakı kavramlarla yükselişi sağlayan bir zirveye talip olmalıdır.

Yorumlar