2017-01-14 00:00:00

Etkin Haber Ajansı / 14 Ocak 2017 Cumartesi, 08:36

İSTANBUL- Antikapitalistler ve Irkçılığa ve Milliyetçiliğe DurDe Platformu, 19 Ocak 2007'de Agos Gazetesi yazarı Hrant Dink'in katledilmesine ilişkin Cezayir Salonu'nda panel düzenledi.

Panele moderatör olarak Nuran Yüce, konuşmacı olarak ise Ferhat Kentel, Ömer Faruk Gergerlioğlu ve Taytos Bebek katıldı.

Hrant Dink davasında adalet talebiyle 19 Ocak'a çağrı yapan bir sinevizyon gösterimi yapıldı. Sinevizyonun ardından Ömer Faruk Gergerlioğlu söz aldı. Gergerlioğlu, 10. yılında yüz yıllık bir muammanın sürdüğünü söyledi.

YARALAR TEKRAR KANATILDI

İnsanların aklında Dink'in ölümüne ilişkin bir çok soru işareti olduğunu ve yaraların tekrar kanatıldığını söyleyen Gergerlioğlu, “10 yıldır o kanama durmuyor. Hrant Dink öldürüldüğünde 2007'nin çok gergin bir yıl olabileceğini konuşuyorduk. Misyonerler kampanyası vardı. Biz buna kanılmaması gerektiğini, bunun bir tezgah olduğunu söylüyorduk” dedi.

2007 yılında etnik kökenlerin daha fazla konuşulur hale geldiğini belirten Gergerlioğlu, Dink'in çeşitli programlarda Ermeniliğe ilişkin net ve samimi şeyler söyleyerek gündeme girdiğini ifade etti.

'HRANT'IN KATLEDİLDİĞİ TABLO DEVLETİN ÇÖKÜŞ TABLOSU'

Gergerlioğlu, “Hrant Dink nasıl öldürüldü? En başta Ermeni olduğu için, soykırımı dillendirdiği için, acı gerçekleri bir halk insanı ağzıyla anlattığı için öldürüldü” diye konuştu.

Hrant Dink'in öldürülüşünü sonradan izlerken nasıl bir ortak koalisyonla öldürüldüğünün net bir biçimde görüldüğünü kaydeden Gergerlioğlu, “Ogün Samast orada, etrafı kollayan jandarmalar orada. O tablo bir devletin çöküş tablosu. Bu katillerin varlığı ve kimliği ortadayken hala bu dava çözülmüyor. Kral çıplak ama hala dava sonuçlanmıyor” dedi.

Gergerlioğlu, dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün yanına giderek cinayetle ilgili gelişmeleri sorguladıklarını söyledi.

'EN YETKİLİ AĞIZ DİKKATE ALINMADI'

Gül'ün kendi hazırlattığı devlet denetleme raporlarının bir işe yaramadığını söylediğine dikkat çeken Gergerlioğlu, “Abdullah Gül, 'Benim hazırlattığım dosya rafta duruyor. Bu cinayet göz göre göre işlenmiş' demişti. En yetkili ağızın cinayetin çözümlenmesi için hazırlattığı dosya bile dikkate alınmamış” diye konuştu.

Her dönem, her tarihsel süreçte devlet cinayetlerinin ihalelerinin bir takım cemaat veya kliklere kaldığına dikkat çeken Gergerlioğlu, bu davanın ihalesinin Gülen cemaatine kalacağını kaydetti.

'ÖLDÜRÜLECEĞİNİ BİR TEK HRANT BİLMİYORMUŞ'

Gergerlioğlu, “Hepsi oradaydı. Hepsinin orada olduğu, tüm devletin orada olduğu ayan beyan ortada. Belli ki öldürüleceğini bir tek Dink bilmiyordu. O kadar büyük bir rezalet var ki ortada, devlet yetkililerinin yazışmalarında bu cinayete inanılmaz bir yol açma var. Artık bu devletten bu konuyu çözümlemesini beklemeyelim. Ya devlet başa, ya kuzgun leşe diyorlar” dedi.

Gergerlioğlu şöyle devam etti: “Toplumun gerçek anlamda kardeşleşmesi için ne kullanılacaksa artık bunlara yoğunlaşılmalı. Bu topluma Hrant'ça yaklaşılmalı. Bu toprakların ortak değerleri üzerinden birleşmeliyiz.”

HRANT ANADOLUNUN DİLİYLE KONUŞUYORDU

Söz alan Ferhat Kentel ise Dink'in katledilmeden önce Agos'un önüne gidip gelen bir takım insanlar tarafından tehdit edildiğini söyledi.

Dink'in nasıl buralı olduğunu ve buralı olmanın ne demek olduğunu çok iyi anlattığına dikkat çeken Kentel, “Bu topraklarda en milliyetçisinden en islamcısına nereden bakarsan bak herkes söyler Anadolu'nun çok medeniyet görmüş, çok renkli bir yer olduğunu. İnanılmaz bir birikim var bu topraklarda ancak renklilik kadar etnik temizlik de var. Her medeniyet kendinden bir öncekini temizlemiş. Bu nedenle zenginliğin yanı sıra herkeste bir korku var” dedi.

Türk Tarih Kurumu'nun (TTK) kimin Alevi, kimin Ermeni olduğunu biliyoruz açıklamasını anımsatan Kentel, “Kökeninizde bir Ermenilik varsa dönmesiniz mesela. Sizin La İlahe İllallah demeniz bir şey ifade etmiyor” diye konuştu.

Kentel, “Akademik entel dantel bir takım insanlar burada ortalama bir dille konuşuyor. Hrant, Anadolunun diliyle konuşuyor. Bir takım tarihte restarasyon, rejimi tesis etmek ve bol bol rövanş duygusunun kurulduğu zamanlarda yapılması gereken cemaatleşmeyi kırmak” dedi.

'HRANT ERMENİ OLDUĞU İÇİN ÖLDÜRÜLDÜ'

Konuşmacılardan Tatyos Bebek, bundan bir kaç yıl öncesine kadar azınlıkların korktuğunu ancak günümüz itibariyle bir çok kesimin azınlık olduğunu söyledi. Dink'in vurulduğu gün kendi köyünden telefon gelmesiyle birlikte koşarak gittiğini ifade eden Bebek, “O gün acılar yaşandı, yürüyüşler yapıldı. Binlerce insan Ermeni oldu. Hepimiz Ermeniydik o zaman” dedi.

Bu cinayetin göz göre göre geldiğinin altını çizen Bebek, “Kırmızı Pazartesi romanında olduğu gibi. Kimlerin ne yaptığını herkes biliyor, saklı gizli bir şey değil ama bu böyledir denemiyor. Ergenekonculardı, şimdi 'Fetöcüler' oldu. Yarın belki başkaları olacak. Hrant, Ermeni olduğu için öldürüldü” diye konuştu.

Katil Ogün Samast'ın, Agos Gazetesi'ne girmeye çalıştığını kaydeden Bebek, “Hrant'ın gazetede olmadığını anlayınca telefon etmiş birilerine. 'Hrant burada yok, 1-2 tane Ermeni öldüreyim burada' demiş. Türkiye'de devletin geleneksel zihniyeti Ermenileri potansiyel bir risk grubu olarak görüyor” dedi.

Türkiye'nin azınlıkları kod numaralarıyla kaydettiğinin altını çizen Bebek, “Rumların kod numarası 1, Ermenilerin kod numarası 2, Musevilerin kod numarası da 3” dedi.

Ermenilerin 8 senedir Patriklerini seçemediklerini dile getiren Bebek, “Vakıflarımız bizim okullarımızı ve kiliselerimizi besler. Dört yıldan beri 'Azınlık vakıf seçimi yönetmeliği' iptal edildi. Dört yıldır vakıf seçimi yapamıyoruz. Türkiye'de 60 bin Ermeni var. Yönetmelik için imza topladık, gönderdik ama tık yok” dedi.

'HRANT BİR ARADA YAŞAMI VE BARIŞI SAVUNUYORDU'

Ermenilerin kendi acısıyla yalnızlaşan, ötekileştirilen bir toplum olduğuna dikkat çeken Bebek, “Hrant bu toplumun sesiydi ve vicdanıydı. Konuştuğu zaman candan konuşan birisiydi. Bu topraklarda barış içinde bir arada yaşamayı ve yeni bir gelecek kurmayı düşünen birisiydi. Biz Hrant'la birlikte tarihte yaşanan acılar üzerine yeni bir gelecek yaratma şansı yakalamıştık ama o fırsatı teptik” diye konuştu.

Bebek, “Bizim vicdanımızın sesini öldürdüler. Sesimizi kısmaya çalıştılar. Biz birlikte yaşamayı savundukça, tarihle yüzleşmeyi sağlamayı konuştukça, biz geleceğimizi inşa etmek için el ele verdikçe Hrant'ın sesini daha gür dile getirebiliriz” dedi.

Hrant Dink'in yazılarından pasajlar okuyan Bebek, “Hrant'ın yazıları bir çok Ermeniye göre barışçıl düşünen ve ortak yaşamaya istekli bir insan olduğunu gösteriyor” diye konuştu.

'ERMENİ'NİN YA DA KÜRDÜN KURTULMASI DEĞİL TOPLUMUN DEMOKRATİKLEŞMESİ ÖNEMLİ'

Bebek şöyle devam etti: “Çok karanlık günlerden geçiyoruz, herkes nefesinden korkuyor. Umudu, barışı dillendirmeliyiz. Bunları dillendirmezsek buradan çıkış yok. Ben bir Ermeni olarak sizinle kardeş olmak istemiyorum. Biz eşit vatandaş olmak istiyoruz. Mesela, Tatyos albay olabilir mi? Yorgo hakim olabilir mi? Bu bir siyaset, bu değişmedikçe ve bunun yasal alt yapısı oluşturulmadıkça kardeşlik olmaz. Bu anayasayla olur. Bu topraklarda çok acılar yaşandı. Tüm bunlara rağmen biz nasıl bir arada yaşayacağız? Acıları nefrete dönüştürmeden, intikam duygularını bir kenara bırakırsak ve kol kola girersek aşılacak bunlar. Ermeni'nin ya da Kürd'ün kurtulması değil toplumun demokratikleşmesi önemli. Biz ancak birlikte kurtulabiliriz.”

etha

Yorumlar