TBMM

Değerli arkadaşlar bugünkü basın toplantımıza başlıyoruz yine çok önemli konularımız var ve dikkatle dinlemenizi istiyoruz. Türkiye’de adalet sistemi çökmüş durumda, Türkiye’de cezaevlerinden hergün yeni skandallar duyuyoruz. Türkiye’de gözaltı merkezlerinde hergün yeni skandallar yaşanıyor. Bunları defalarca İçişleri Bakanlığı’na Adalet Bakanlığı’na bildirmemize rağmen onları kapı duvar olarak görüyoruz  hiçbir açıklama yapmıyorlar, çok önemli konular hakkında hiçbir araştırma yapılmıyor. Büyük bir duyarsızlık, büyük bir keyfilik, büyük bir hukuksuzlukla karşı karşıyayız. Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarihinin en kötü dönemlerini yaşamakta ve devlet ciddiyeti ayaklar altındadır değerli arkadaşlar. Neden bakın çok önemli örneklerle ispatlayacağım:

Geçtiğimiz gün 2 gün önce bir intihar haberi aldık, haberi aldık diyorum intihar demiyorum . Biz de böyle yansıttık kamuoyuna, ben duyurdum. Kandıra F2 cezaevinde bir mahkum kendini yaktı diyerek , siyasi tutuklu bir mahkumun kendini yaktığı yönünde bir haber geldi. Ben de Kocaeli milletvekiliyim , il yönetimimiz konuya dahil oldu ve takibe başladı. İrfan Kılıç isimli Bingöl Solhan ilçesinden bir mahkum kendini yakmış diye bir haber geldi, biz de bunu kamuoyuna duyurduk. Ancak bunun araştırılması gerektiğini, TBMM İnsan Hakları Komisyonu’na Adalet Bakanlığı’na Ceza Tevkif İşleri Kurumsal Müdürlüğü’ne sosyal medyadan da ilettik ve bir cevap bekledik, konu hakkında bir açıklama yapılması gerektiğini söyledik. Cenaze hastanede yakınlarına gösterilmedi , cenaze apar topar Adli Tıp Kurumu’ndan kaldırıldı. Yakınları babası ve yakınları Bingöl’den kalkıp koştura koştura Kocaeli’ne geldiler büyük zorluklarla çünkü çok kısa sürede gelmeleri gerekiyordu. Büyük zorluklarla geldiler ancak cenaze onlara gösterilmemekte ısrar ediliyordu. Adli Tıp’ta otopsi yapıldı morga kaldırıldı. İnsanlar bekleşiyordu akrabalar yakınları, cenaze bir türlü gösterilmiyordu nedense ve ardından cenaze kaçırılarak, yakınlarından kaçırılarak Elazığ uçağına bindirildi ve Elazığ’da cenaze yakınları tarafından karşılandı Solhan ilçesine götürüldü ve cenaze orada ancak yakınları tarafından ayrıntılı bir şekilde tetkik edildi ve bu esnada çok önemli vahim bir olay ortaya çıktı. Kendini yaktı denilen İrfan Kılıç şüpheli bir ölümle ölmüştü çünkü İrfan Kılıç’ın ayak tabanından kalçasına varana kadar arka tarafında bir kesi izi vardı ve kemik görünene kadar bu kesi izi derin bir kesiydi bu bir. İkincisi sağ çene altından giren bir kurşunun sol kulak arkası kafadan çıktığı izleniyordu. Bir kurşun izi vardı değerli arkadaşlar, cezaevinden çıkmış kendini yaktığı iddia edilen bir mahkumun cesedinden böyle izler çıkıyordu. Ayrıca kafada kırıklar vardı, kafa arkasında kırıklar vardı, kollarda  darp izleri vardı , kollarda kırıklar vardı ve şahsın mukavenet ettiğine dair ellerini büktüğü bir son hali izleniyoırdu. Evet vücutta yanık izleri vardı, ayağından diz ortalarına kadar yükselen bir yanık izi vardı ama düşünün şahsın kendini yakarak öldürdüğü söyleniyor ancak vücut kılları bile yanmamıştı, saçı bile yanmamıştı bu nasıl bir yanıktır. Acaba şahıs darb edilip öldürüldükten sonra yakıldı süsü mü verildi. Bu çok ciddi bi sorudur değerli arkadaşlar çok ciddi bir vakayla karşı karşıyayız. Cezaevinden çıktığı ve yandığı iddia edilen , kendini yaktığı iddia edilen bir kişinin vücudundan kurşun izleri çıkıyor darp izleri çıkıyor kırık izleri çıkıyor. Biz cezaevleri ile ilgili kaçıncı kez feryat edeceğiz değerli arkadaşlar. Bakın cezaevlerini çok yakından izliyorum ve her hafta basın toplantıları düzenleyip binlerce ihlali burada anlatmaya çalışıyorum ama yetmiyor . Cevap veren bile yok karşımızda. Adalet Bakanlığı binlerce vaka karşısında sessiz, cevap veremeyeceğini de biliyoruz ancak tek bir açıklama dahi yapmıyor bu nasıl bir keyfiliktir anlamak mümkün değil. OHAL dönemi içinde cezaevlerinde birçok şüpheli ölüm gerçekleşti değerli arkadaşlar bakın bunların hepsini yakından takip ettik. kalp krizleri, şüpheli ölümler , sevk gecikmeleri, hastane sevk gecikmeleri , dolayısıyla kronik hastalık sahibi insanların ilaçlarını düzenli kullanamaması nedeniyle çok ağır hasta olanların hastanelerden hücreye geri getirilmesi nedeniyle OHAL döneminde birçok tutuklu cezaevinde yaşamına son verdi. Halime Gürsu , Muzaffer Özcengiz Nesrin Gençosmanve daha nice insan cezaevlerinde öldü çok skandal bir şekilde öldü. Sağlık raporlarını inceledik kurumun önüne koyduk ancak aradan 15 – 16 ay geçmiş cevap vermiyorlar ve bu son vaka İrfan Kılıç vakası . Çok ilginçtir çok çarpıcıdır. Biz bu kendini yakma iddiasını duyduktan sonra Kandıra F2 cezaevini aradık müdürler telefonlarımıza çıkmıyor. Bu sabah da aradım müdür telefonlarımıza çıkmıyor. Otopsi raporu açıklanmamış, yakınlarının eline sadece defin kağıdı verilmiş . Biz derhal otopsi raporunun açıklanmasını istiyoruz. Göğsün üzerinde bir yanık izi var ayaklarda bir yanık izi var belli ki bir süs verilmeye çalışılmış yanık süsü verilmeye çalışılmış , son derece ciddi bir vakadır. Bingöl’de Solhan’da insanlarımız, merhumun yakınları son derece üzgündür son derece öfkelidir ve bir açıklama beklemektedir. Ben bu sabah itibariyle İrfan kılıç ölümü veya cinayeti hakkında bir soru önergesi verdim Adalet Bakanlığı’nın cevaplamasını bekliyorum değerli arkadaşlar. İşte bugün burada tekrar bunu gündem ediyorum. Şahsın cesedinin cenazesinin video görüntülerini izledim fotoğraflarını izledim burada cenazeye saygı olarak bunları yayınlamıyoruz  ama yakınlarından da dinledim iddialar son derece vahim ve bakanlıktan bugün bir açıklama bekliyorum. Bakın her vakada kulaklarının üstüne yatıp cevap vermemeyi tercih ediyorlar ama lütfen artık cevap verin Adalet Bakanlığı. Adalet Bakanı sayın Abdülhamit Gül bu kadar vahim vakadan sonra hala suskunlukla neyi geçiştiriyorsunuz . Yardım ediyorum mu diyorsunuz ne yapmaya çalışıyorsunuz Allah aşkına kimi kandırıyorsunuz. Yargının durumu ortada, cezaevlerinin durumu ortada, gözaltı merkezlerinin durumu ortada . Evet bakın biz delilsiz konuşmuyoruz.

 Daha dün gece gelen bir vaka bakın çok vahim bir vaka bu sefer de bir teyzemizin başına gelmiş şu fotoğrafa bakın arkadaşlar. Ulviye Yiğitsözlü . Ulviye Yiğitsözlü teyzemiz 66 yaşında bir annemiz. Dün evine polisler baskın yapıyor, bir teyzenin evine polisler baskın yapıyor, teyze lavaboda, zili çalıyorlar biraz gecikiyor açmakta, kapıyı yumrukluyorlar tekmeliyorlar sonunda kapı açılıyor teyzeyi alıp gözaltı merkezine götürüyorlar sorulan sorular üzerine bisküvi istiyor getirilmiyor büyük bir stres içinde sorgulanıyor yemek ve su ihtiyacı konusunda büyük bir sıkıntı yaşıyor teyzemiz ve ardından teyze fenalaşıyor ben kötüyüm diyor hastaneye götürüyorlar yakınını çağırıyorlar, yakını oğlu Erkan Yiğitsözlü  hastaneye gittiğinde annesi karşısında yere yığılıyor hemen acil bölümüne koşturuyorlar teyzenin kalp krizi geçirdiği ortaya çıkıyor.  Yoğun bir stres aşırı bir zorbalık . Yemek ve su ihtiyacı karşılanması noktasındaki sıkıntı ve yetersizlik sonrası Ulviye Yiğitsözlü kalp krizi geçiriyor. Hemen  Osmaniye Devlet Hastanesi ………yoğun bakıma kaldırılayor şuanda Ulviye Yiğitsözlü ölümle pençeleşiyor değerli arkadaşlar . Türkiye’de hukuksuzluk ve keyfilik had safhada. Gözaltı merkezleri ve cezaevlerinde kötü muamele ve işkencelerin olduğunu defalarca söylüyoruz ama araştırılmıyor. Kim araştırmıyor araştırması gerekenler araştırmıyor. Değerli arkadaşlar inanılmaz şeyler yaşıyoruz bakın Türkiye Cumhuriyeti Devleti hiç bu kadar kötü hale düşmemişti hiç bu kadar keyfi yöneticilerin eline düşmemişti.Bakın aylardır bunu söylüyorum Halfeti ve Ankara  Emniyeti’ndeki işkence iddiaları  Urfa Barosu ve Ankara Barosu’nun rakamlarıyla belgelendi ispatlandı. Biz bunu Cumhurbaşkanlığı Makamı’na Adalet Bakanlığı’na İçişleri Bakanlığı’na defalarca sorduk tek bir açıklama yapılmadı. Geçtiğimiz gün Genel Kurul’da da bunu gündem ettim ve Genel Kurul’dan sonra Ak Parti Grup Başkan Vekili Özlem Zengin aynen şunu dedi “bugün mecliste bir İnsan Hakları Komisyonu Başkanlığı var orası çok iyi inceler niye böyle bir konuyu gündem ediyorsunuz bizi Akpartiyi niye itham ediyorsunuz ” dedi . Buyrun dedim o zaman İnsan Hakları Komisyonu incelesin CHP milletvekili sayın Özgür Özer , partimiz grup başkan vekili Fatma Kurtalan da konuyu destekledi ve İnsan Hakları Komisyonu’nda bunun bir rapor halinde incelenmesi önerildi. 3 parti tarafından bakın 3 parti tarafından , sonrasında ne oldu Özlem Zengin gelip İnsan Hakları Komisyonu Başkanlığı’nı soruyor, Komisyon Başkanı Akpartili vekil Hakan Çavuşoğlu “ya efendim 26 mayısta seçimler vardı bugün komisyonu toplayamadık, efendim bunlar algı operasyonudur inanmayın” falan gibi laflarla geçiştiriyor. Çarşamba günü İnsan Hakları İnceleme Komisyonu tekrar toplandı ben de üyesiyim orada bu konunun, işkence iddialarının, 6 tane kaçırılan kişinin incelenmesi gerektiğini söyledik ancak konu sümenaltı edildi. Değerli arkadaşlar kulaklarınıza inanamazsınız gözlerinize inanamazsınız. Bu ülkenin İnsan Hakları İnceleme Komisyonu araştırması gereken en önemli insan hakları ihlalini araştırmamak için kırk takla atıyor. İnanılmaz yani bunu başka kim araştıracak o zaman bu komisyon niye kurulmuş. Biz diyoruz ki iddia var gelin araştırın eğer doğru değilse doğru değil deyin ama araştırmaktan bile çekiniliyor inanılmaz birşey bu, nasıl bir ülke nasıl bir meclis. Meclis Başkanlığı’na işkence hakkında araştırma önergesi veriyoruz biz tek kelime bir ifade katmıyoruz , araştırma önergeniz “kaba ve yaralayıcı ifadeler içeriyor” diyerek bize iade ediliyor kabul edilmiyor. Yani bakanlık eliyle TBMM Başkanlığı eliyle İnsan Hakları İnceleme Komisyonu Başkanlığı eliyle işkence ve kaçırılma olayları örtbas mı ediliyor değerli arkadaşlar bu sorunun cevabını bekliyorum. Bakın son derece ciddi iddialardır bunlar. Bu ülkede meclis İnsan Hakları İnceleme Komisyonu Başkanlıkları kurulmuştur ve çok ciddi olayları araştırmıştır, çok ciddi gerçekleri ortaya çıkarmıştır. Susurluk Komisyonu kurulmuş ve neler neler ortaya çıkarmıştır çok iyi biliyoruz . Bu nasıl bir haldir ya, nasıl bir meclistir, nasıl bir siyasi anlayıştır anlamak mümkün değil.

Kaçırılma olaylarına devam ediyoruz değerli arkadaşlar bakın biz en önemli konumuz olarak bu konuyu ilan ettik  ve bu olaylarla ilgili 6 insanın kaçırılmasıyla ilgili işkence iddialarıyla ilgili iktidarın duyarsızlığını anlıyoruz işlerine gelmiyor sümenaltı etmeye çalışıyorlar ama biz Türkiye’ye ve tüm dünyaya bu insanların fotoğrafını sunmaya devam ediyoruz.

Gökhan Türkmen 5 ay oldu kaçırılalı hiçbir açıklama ve araştırma yapılmıyor görüyorsunuz hiçbir açıklama ve araştırma yapılmıyor arkadaşlar. Dün Ankara İnsan Hakları Derneği Genel Merkezi’nde de 6 mağdur aile basın toplantısı düzenleyerek eşlerinin durumunu sordu yine bir cevap yok. Cumartesi günü Cumartesi anneleri ile beraber kaçırılan 6 kişinin hesabı sorulacak İnsan Hakları derneği önünde , bakalım ne cevap verilecek. Tüm Türkiye ve tüm dünya bunu duyuyor herkes konuşuyor konuşması gereken tek makam konuşmuyor. Türkiye Cumhuriyeti İcişleri Bakanlığı konuşmuyor.

Özgür Kaya 5 aya yaklaştı kaçırıldığı Ankarada hiçkimse ilgilenmiyor.

Yasin Ugan kaçırıldı 5 aya yaklaşıyor hiçkimse ilgilenmiyor.

Erkan Irmak İstanbul’da kaçırıldı 5 aya yaklaştı ve hiçbirkimse bilgi vermiyor. Erkan Irmak için AİHM  e başvuruldu , AİHM Adalet Bakanlığı’na soru soruyor Bakanlık araştırma yapılmadığı için aylardır tek bir kelime cevap veremiyor arkadaşlar biz böylesi skandalı görmedik. Mart ayında soru sorulmuş şuanda Temmuz’dayız ve halen cevap veremiyorlar.

Salim Zeybek 5 aya yaklaşıyor kaçırılan Edirne’de kaçırıldı yakınları kaçıranlar Salim Zeybek eşi ve çocuklarını Ankara ya kadar getirildi binlerce mobese kamerasının önünden geçtiler ama tek bir araştırma yapılmıyor. Türkiye 90’lara geri döndü arkadaşlar. 90’lardaki beyaz toroslar yerini şuanda siyah transporter lara bıraktı ve kimse de bunu araştırmak istemiyor araştırması gereken en önemli bakanlıklar en önemli kurumlar, İçişleri Bakanlığı İnsan Hakları İnceleme Komisyonu tek bir araştırma yapmak istemiyor.

Mustafa Yılmaz 5 aya yaklaştı Ankara’da kaçırıldı , yakınları Birleşmiş Milletler Zorla Kaçırılma Komitesi’ne başvurdu bu da Erkan Irmak gibi. Mart ayından beri Adalat Bakanlığı, BM’nin acil koduyla sorduğu sorulara cevap veremiyor çünkü Türkiye’de tek bir araştırma yok Savcılık takipsizlik vermiş bu ve diğer vakalarda. Hepsinde savcılar takipsizlik veriyor böyle bir rezalet olabilir mi ya, yargı bu tür vakalarda sessizliğe bürünmeyi mi tercih ediyor anlamak mümkün değil değerli arkadaşlar . Yargı siyasallaşmış ama bu kadar mı siyasallaşmış. Üzerinde konuşulmayan bir konu hakkında dosya kapağı açmadan takipsizlik vermek bu kadar mı kolay değerli arkadaşlar. BM’ye cevap vermeyen veremeyen bir TC Adalet Bakanlığı’nı şiddetle kınıyorum. Mart ayından beri cevap veremiyorlar şuanda Temmuz cevap veremiyorlar Eylül ayına kadar süre istemişler. Eylül ayına kadar da cevap veremeyeceğinizi çok iyi biliyoruz Adalet Bakanlığı yetkilileri.

Değerli arkadaşlar skandallar bitmiyor Türkiye’de ifadenin önüne geçenler herşeyi yapıyor. Önceki haftalarda da bunu gündem etmiştik. Alpaslan Kuytul aylardır cezaevinde , düşüncelerinden dolayı cezaevinde . Besbelli ki siyasi nedenlerle yargılandı ve cezaevine kondu tahliye edildi siyasi nedenlerle tekrar tutuklandı cezaevine kondu. Onun suçu Adalet ve Kalkınma Partisine AKP değil ZKP demekti Zulümle Kalkınanlar Partisi  demekti . Bundan dolayı şimşekleri üzerine çekti ve Alpaslan Kuytul uyduruk gerekçelerle tutuklandı aylardır cezaevinde. Bolu Cezaevinde. aylarca tecritte tutuldu tek kişilik hücrede tutuldu yayına şuan sanırım bir kişi daha verildi 10 ay sonrasında. Aylarca bu insan adeta çıldırtılmaya çalışıldı ve bu hali sivil toplum örgütleriyle protesto etmeye çalışan vakıf üyeleri ve aile üyeleri, eşi ve kızı da çok barışçıl sivil toplum gösterilerinden dolayı itham edildi ve haklarında şuanda dava açıldı , inanılmaz arkadaşlar. Bu keyfi yargılamayı protesto etmek için “Alpaslan Kuytul’a özgürlük” yazan bir atkıyı boyunlarına takmak,inanılmaz ya Türkiye nasıl bir diktatöryal ülke olma yolunda ilerliyor arkadaşlar,ya bir insan bir atkı takıp da yürüyemeyecek mi? Adaletsiz bir yargılamanın kurbanı olduğu bir kişi için bir atkı takamayacak mı ? İfade özgürlüğü alanında Türkiye tarihin en kötü örneklerini sergilemekle meşgul.Bakın Adana 3. Çocuk mahkemesinin açtığı dava işte burada,çok üzücü durumlar,Türkiye adına çok üzücü AB ilerleme raporlarında her sene gerilemeye uğrayan bir ülke adına çok daha önemli gerilemeler oluşturan yargısal kararlardır arkadaşlar bunlar.

Evet bir de çok önemli bir başka konu Uygur Türkleri,malum Uygur Türklerine bir zulüm uygulanıyor.Milyonlarca Uygur Türkü toplama kamplarında Çin devletinin asimilatif politikalarına uğruyor,Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan,Çin ziyaretinde bulundu ve 50 milyar dolarlık bir ticaret düşünüldüğünü öğreniyoruz ve Uygur Türklerinin mutlu huzurlu olduğuna dair beyanları yansıdı.Belli ki Türkiye Cumhuriyeti devleti şuana kadar suskun kaldığı Uygur Türklerinin uğradığı mağduriyet hususunda sessizliğini devam ettirecek çünkü ortada bir para mevzusu var,50 milyar dolarlık bir iş hacmi görülüyor BM’de çeşitli ülkeler Çin Devleti’nde ki Türklere yapılan zulmü daha iki gün önce eleştirirken Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Çin’de yetkililerle  50 milyar dolarlık iş hacmini konuşuyordu ama Uygur Türklerine zulüm devam ediyor değerli arkadaşlar,toplama kamplarında zulüm devam ediyor,toplama kamplarına alınıp çocuğu ortada kalan insanların çocukları vefat etmeye devam ediyor,toplama kamplarında insan hakları kısıtlanıyor,din ve vicdan özgürlüğü kısıtlanıyor,Uygur Türkleri’nin namaz kılmaları da engelleniyor yıkılan bir çok camiyi belgeleriyle biz gösterdik,Çin Devleti Büyükelçiliği yetkililerine iki kez bunları gösterdim.Çin Devleti 159 aydını ve 13 sanatçıyı bu toplama kamplarında tutuyor.İddia ettiği gibi bu insanlar radikal dinci akımlara mensup insanlar da değil,seküler bilim insanları ve onlar bir asimilasyon politikasının sonucu olarak toplama kampındalar ve  Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Çin Devleti’nde Uygur Türkleri’nin mutlu ve huzurlu olduğunu söylüyor.Değerli arkadaşlar,şimdiye kadar olan Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı politikası zaten iyi değildi bundan sonrasında da iyi gitmeyeceğini görüyoruz Uygur Türkleri,Türkistanlılar,son derece rahatsız bu gelişmelerden bunları takip ediyoruz ve tüm dünyanın sesini yükselttiği,tüm dünya insan hakları kuruluşlarının sesini yükselttiği Uygur Türkleri konusunda Türkiye’nin bu büyük sessizliğini anlamak da zorlanıyoruz,ama bu zorlanmayla beraber bir takım ticari pazarlıkları da apaçık görüyoruz değerli arkadaşlar.

Evet KHK’lılarla ilgili çok ciddi sıkıntılar yaşanıyor değerli arkadaşlar bakın,bunları çok yakından takip ediyoruz KHK’lı doktorlar adeta işkenceye tabi tutuluyor KHK’lı doktorlar devlet hizmetinden atıldılar özel sektörde çalışmalarının önüne de bir takım engellemeler getirildi,evet özel hastanelerde çalışabiliyorlar ama herkes çalışamıyor çünkü uzman olmayan pratisyen arkadaşlar bu noktada zorlanıyor ve hatta iş yeri hekimliği ile ilgili sorunlar da devam ediyor.Çünkü iş yeri hekimliği sınavını kazanarak en azından iş yeri hekimi olarak ekmeklerini kazanıyorlardı,geçtiğimiz haftalarda bu konuda   da bir engel getirildi,iş yeri hekimliğini kazandığınız halde güvenlik soruşturması nedeniyle belgeniz verilmiyor,2017 aralık ayında da aynı işlem yapılmıştı bende bir doktorum bu iş yeri hekimliği sınavına girmiştim,KHK’lı bir hekimim sınavı kazanmıştım,10 ay bana da iş yeri hekimliği belgesi vermemişlerdi.Niye vermiyorsunuz işte vermiyoruz işlemler sürüyor.10 ay sonra vermeye başladılar niye verdiniz,işte öyle işlemler öyle gerekti.Türkiye Cumhuriyeti Devleti bu kadar hukuksuz durumda arkadaşlar hiçbir gerekçe yok,şimdi tekrar bir güvenlik soruşturması getirmişler işyeri hekimliğini vermeye başlamışlardı,şimdi tekrar bir güvenlik soruşturmasıyla KHK’lı hekimlerin tek çıkış kapısı olan iş yeri hekimliği belgesini de vermemeye çalışıyorlar.Bakın bu konuda da çok ileti alıyorum,doktor arkadaşlarımız çok zor durumdalar,bir iki size şikayeti okuyacağım. Diyor ki arkadaşımız: Sayın vekilim meslektaşım.Ben 23 ay açıkta bekleyip çıktığım mahkemede savcılık talebiyle istinafa gerek görülmeden beraat aldım.Bakın çok ilginç bir vaka bu.Açıkta bekleyip KHK ile ihraç edilmemiş,açıktayken mahkemesi sürüyor ve beraat alıyor.Mahkemenin bitiminden 5 ay göreve dönmeyi beklerken  Nisan 2019’da toplanan Sağlık Bakanlığı Komisyonu tarafından KHK ile ihraç edildim.Yalova’da aynı durudma 2 doktoruz.İhraç edilip beraat alanlar veya OHAL komisyonundan kabul görüp göreve başlayanlar varken bizim gibi açıkta iken beraat alıp yine de ihraç edilmek bizi çok üzdü.Bu yeni bir vaka arkadaşlar.İnanılmaz bir şey ya.Bakın KHK ile ihraç edildikten sonra insanlar mahkemelere müracaat etti ve çoğu beraat aldı ancak yine iade edilmedi ama bu vaka da ya ihraç edilmeden önce açığa alındığı dönemde beraat ediyor,sonrasında yine KHK ile ihraç ediliyor,değerli arkadaşlar bu memlekette mahkemelerin beraat kararlarının bir anlamı yoksa mahkemeleri kapatın gitsin ya.Allah aşkına yani mahkemeler beraat veriyor,ondan sonrasında kafadan birisi KHK ile ihraç kararı veriyor,o zaman mahkemeler niye var arkadaşlar.Çok önemli bir mesele var ortada,bu kadar inanılmaz bir keyfilik görmedik.Bakın ne diyor sonra bizim durumumuzda olanlar içinde gündem oluşturun diye bizden istekte bulunuyor.

Bir başkası yine bir başka keyfilik daha yapıyorlar,bakın çalışma ve sosyal hizmetler aile bakanlığı inanın sorularınıza da cevap vermiyor keyfiliğe de devam ediyor,şahsın hakkında bir kişinin hakkında dava devam ederken belgesini verebiliyorlar,dava sonuçlanmamış bakın ama şahıs bir ara tutukluluk geçirmişse bu kişilerin belgesini kesinlikle vermiyorlar,değerli arkadaşlar bir kişi tutuklanabilir ama hakkında kesin bir karar olmadıkça suçlu ilan edilemez.Davası devam ederken bir kişi bir yerde tutuklandı diye ona iş yeri hekimliği belgesi vermekten imtina ederseniz,bu büyük bir hukuk skandalıdır.Adalet Bakanlığı bunu aylardır yapıyor niye yapıyorsun,kesin karar olmadan nasıl insanları masumiyet karinesini çiğneyerek suçlu ilan ediyorsun diye soruyoruz cevap vermiyorlar.Keyfilik o boyutta ki Türkiye Cumhuriyeti bakanlıkları yaptıkları keyfi ve hukuksuz işlem konusunda tek bir cevap verme ihtiyacı hissetmiyor arkadaşlar.Bakın ne diyor mağdur doktor arkadaşımız:’1.5 yıldır işsiz uzman hekimim.Uzman olduğum için acilde de çalışmam yasak.Bakanlıkta muhattap bulamıyorum işyeri hekimliği sertifikasını açtırmak için,dilekçelerimizi de reddediyorlar. Yok mu bir çare?’ diyor.Yani tam bir dar boğaza ve çıkmaz sokağa itilmiş bir doktor arkadaşımızı görüyorsunuz,bakın pratisyen de değil uzman olmuş ama yönetmelik müsade etmediği için acilde de çalıştırılmıyor işyeri hekimliği belgesi de almış onun da önüne geçilmiyor tutukluluk yaşamış diye belgesi pasife düşürülmüş yani inanılmaz keyfilikler yaşanıyor değerli arkadaşlar bunları anlamak mümkün değil gerçekten,biz geçtiğimiz haftalarda rehabilitasyon öğretmenlerinin durumunu da gündem ettik ve meclisi göreve davet ettik,30 bin’e yakın arkadaşımız çok zor durumda.Rehabilitasyon öğretmenleri köle gibi çalıştırılıyor çok zor durumdalar,ve bu konuda harekete geçmesini istiyoruz meclisin komisyonların toplanıp bu konuda kararlar alması lazım,daha nasıl feryad edelim,iktidara bunu söylüyoruz yine eczacı arkaşlarımız.Bakın 1000’e yakın eczacının belgesi keyfi bir şekilde iptal edildi,sgk anlaşmaları iptal edildi,medula ekranları karartıldı ve bu insanlar 2 ay öncesinden yapılan bu işlemler nedeniyle verdikleri ilaçların parasını alamıyorlar,yüzbinlerce liralık büyük borçlara düşüyorlar,giriyorlar ve çok büyük bir çaresizlik yaşıyorlar,büyük iflaslar yaşıyorlar bine yakın böyle eczacı var ve yine tek bir adım atılmıyor,ne yaptık bunu genel kurul’da gündeme getirdik,parti yetkililerine söyledik sayın CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel kendisi de eczacıdır onunla paylaştım,Türkiye Eczacılar Birliği Başkanı Sayın Erdoğan Çolak’ı da ziyaret ettim ona da durumu anlattım ve SGK başkanlığına ulaşmaya çalışıyoruz.Hepsine bu konuyu iletiyoruz bir an evvel 1000’e yakın eczacının durumu hakkında bir önlem alın diyoruz.

Değerli arkadaşlar sıkıntılar gerçekten had safhada cezaevlerinde ki sıkıntılarla devam edeceğim evet bakın her gün bir skandal yaşanıyor şu teyzeyi görüyorsunuz  56 yaşında Balıkesir’de Ayşe Kurt 25 ay ay hapse mahkum edilmiş bu teyze ve bu arada bir bel fıtığı geçiriyor çok şiddetli bir bel fıtığı ve ameliyat ediliyor teyzenin kararı kesinleşmiş ama bu arada bir ameliyat olması gerekiyor çünkü çok stres yaşamış doktor ameliyat sonrası 2 ay yatması gerektiğini,alaturka tuvalet kullanmaması,alafranga tuvalet kullanması gerektiğini söylüyor,ancak savcı infaz erteleme talebini reddediyor ve teyze şu haliyle cezaevine koyuluyor geçtiğimiz hafta,Cuma günü.Çok engellemeye çalıştık,etmeyin,eylemeyin bu insanlık değil dedik biraz ertelemenizle bu insan cezaevinden kurtulacak değil yine yatacak ama şu insan iyileşsin şu haliyle cezaevine girmesin dedik,maalesef şu haliyle cezaevine girdi arkadaşlar.

Ekrem Öğdem, Karaman cezaevi c-1 koğuşunda.679 KHK’lı M-S atakları sıklaşmış bir hasta, görme merkezlerini etkilemiş.M-S çok ciddi bir hastalık ve hasta gittikçe kötüleşiyor. Bünye çok zayıflamış. 50 kiloya düşmüş bir hastadan bahsediyoruz.Kortizon tedavisi alması gerekiyor ama hasta maalesef halen cezaevinde bu büyük sıkıntıyı bu çok çileli hastalığı çekmeye devam ediyor.Hasta tutuklular cezaevlerinde büyük sıkıntılar ve işkenceler yaşıyor.
Bakın bir başka çok ciddi vaka.Şırnak Cizre’den Hacı Elçi Cizre olayları sırasında bir şekilde şarapnel parçasıyla yaralanmış bir kişi,bu kişi değerli arkadaşlar bakın tıbbi raporları olan akli dengesi yerinde olmayan askerliğe bile elverişli olmayan,yarım bir insan,ben bir doktorum sağlık kurulu raporlarını da inceledim.Epilepsi hastası,psikiyatri hastası,klinefelter sendromu var ,bu kişi bu çatışmalar sırasında bir şekilde yaralanıyor,sen nasıl yaralandın denilerek hastanede adli işlem başlatılıyor,ardından hakkında bir yargılama sürüyor,tutuklanıyor etmeyin eylemeyin bu kişinin aklı bile başında değil,cümleleri bile anlamıyor deniliyor, ama kişi şuanda müebbet hapse mahkum artı 17 yıl daha ceza aldı ve bu kişi şuanda avukatıyla görüştüm kendisi diyor şuanda cezaevinde ziyaret edip konuşuyorum,cümleleri bile anlamıyor cümle kuramıyor sadece boş boş yüzüme bakıp gülüyor diyor böyle bir insan ve müebbete mahkum bununla ilgili adli Malatya Turgut Özal Tıp Merkezi Sağlık Kurulu raporunu inceledim son derece ciddiyetsiz bir rapor değerli arkadaşlar,biz doktoruz biliriz psikiyatrik hasta olan bir kişinin kanısı bile yazılmamış 6 ay sonraya kontrol verilmiş,yani belli ki sağlık kurulu bu kişinin tahliyesine yönünde bir insiyatif almaktan çekinmiş,tekrar sağlık kuruluna gitmesi lazım bu kişinin değerli arkadaşlar bakın hasta aklı başında olmayan kişileri cezaevinde tutmak bir marifet değildir,bu kişi tekrar sağlık kuruluna girmelidir.Epilepsisi var psikiyatrik hastalığı var Klinefelter sendoromu var ve bu kişi halen cezaevinde ve avukatı yakınları çaresiz bir şekilde ne yapacağını bilemez bir şekilde arkadaşlar ayrıntılı bir şekilde tüm dosyasını inceledim kabul edilebilecek bir durum değil gerçekten.Adalet Bakanlığı yetkililerini göreve davet ediyorum.

Anne baba tutukluluklar her gün devam ediyor ve bize haberleri geliyor.Kocası da 2 yıldan beri tutuklu olan 2 küçük çocuk annesi annesi Hüda ÇULLUOĞLU bugün Osmaniye de Gözaltı işleminden sonra tutuklandı.Binlerce çocuk ortalıkta kalıyor ve bu toplumun içine bir serseri mayın gibi atılıyor yarın öbür gün bu çocukların vebali bu toplumda çok büyük etkilere neden olacak değerli arkadaşlar.

Bakın cezaevinde her kesimden insan çok büyük mağduriyetler yaşıyor.Grup Yorum üyesi Helin Bölek şuanda nerede biliyor musunuz?Helin Bölek hücreye konmuş durumda hücre şartlarını inceledim,hücrede tuvaletin kapısı yok hücrenin elektriği yok dışarıdan projektörle içeriye tutuluyormuş,böyle bir hücrede kalıyor şuanda Helin Bölek ve açlık grevinde bu şartları protesto etmek için halen hiçbir gelişme yok.Bunlar inanılmaz durumlar ve Türkiye cezaevlerinde ki bunlar skandallar değerli arkadaşlar.

Bakın bazı sıcak illerde ki cezaevlerinde su kesintileri çok vahim durumda.Geçen yıl yaz ayında da bunları hep gündem etmiştim,bilhassa Şanlıurfa cezaevleri ve Şanlıurfa Hilvan Cezaevleri tutuklu yakını bana gönderdiği iletide diyor ki:’Bugün Hilvan T1 de olan eşimle açıkgörüşümüz vardı. Dün saç traşı olmuş ve sular sürekli kesik olduğu için banyo yapamamış. Urfa şu an 44 derece.Bu yapılanlar işkence değil de nedir?’ diyor.

Yine bakın bana gelen başka mesaj cezaevlerinde nasıl bir hak gaspının devam ettiğini apaçık gösteren hadiseler.Diyor ki :’Eşim Silivri 4 No’lu da kalıyor. Aylar önce Hasan Cemal’in “Kürtler” kitabını istemişti. Kargo ile gönderdim ancak ‘terör örgütü elebaşının propagandasını yaptığı’ gerekçesiyle verilmedi. Bu kitap yasak bir kitap değil halbuki.’diyor bana.Evet Hasan Cemal’in Kürtler kitabı yasak değil arkadaşlar yani yasaksa kitabı yayından kaldırın bu kitabı Allah aşkına cezaevine almamakla nereye varıyorsunuz.Yani bir kitabın isminde Kürt olunca bu terör örgütü propagandası kitabı falan mı oluyor,Kürt denince hemen böyle aklınıza terör falan mı geliyor değerli arkadaşlar bu kitap yıllar önce yazılmış ve barış çağrısı yapan bir kitaptır Hasan Cemal hayatı boyunca Kürt meselesi üzerine çalışmış ve barış diyen bir aydındır.

Yine bir ciddi iddia konusunda açıklama gelmedi gözaltı merkezleriyle ilgili ciddi bir iddiaydı. ‘Mersin’e bu hafta sonu cezaevinden sınav icin getirilen 25 siyasi tutukluya 24 saat su ve ekmek verilmediği şikayetleri geldi.Biraz evvel ki teyzemizin bir şikayetinde olduğu gibi oldukça önemli besinsel sıkıntılar yaşamışlar,Mersin Cezaevi İnfaz Koruma Memurlarının çok insafsız olduğunu ve kişileri böyle 25 kişi ahır gibi bir  yerde tuvaletlerin önünde yattığı’ şikayetleri geldi Adalet Bakanlığı tabi her zaman olduğu gibi yine sessiz sessizlikle memlekette işleri yürütüyorlar böyle.

Bakın yine çok ciddi bir vaka Medeni Oruç. Van’da ögretmen bu arkadaşımız ve aynı zamanda Kürtçe ögretmeni aynı zamanda, derste degil, teneffüste Kürtçe konuştuğu için iftirayla ve üstüne Eğitim-Birsen’i de eleştirdiği için’Derste Kürtçe konuşma’ suçuyla ünlem işareti diyorum burada,Giresun’a sürgün edilmiş, bu öğretmenimiz,kişi zaten Kürtçe öğretmeni,derste Kürtçe öğretiyor,tenefüste çocuklarla Kürtçe konuştu diye farklı derste Kürtçe konuştu diye itham edilmiş ve daha sonra o raporlarda değiştirilmesine rağmen sürgün edilmiş düşünün Van’dan taa Giresun’un bir köyüne tayin ediliyorsunuz maddi manevi  ne kadar büyük zorluklar yaşıyor öğretmen Mednei Oruç’la da görüştüm çok çok üzgündü ve iftira kurbanı olduğunu söylüyordu değerli arkadaşlar siz Kürtçe konuştuğu için insanları bir yerden bir yere sürerseniz bu memlekette Kürt meselesini çözemezsiniz Kürt meselesinin çözümü kanla ölümle gözyaşıyla çatışmayla değildir değerli arkadaşlar.Bakın her gün böyle vakalar yaşanıyor.Kürtler yazdığı için kitabı cezaevine almıyorsun,Kürtçe konuştuğu için öğretmeni iftirayla vandan giresunun köyüne sürgün ediyorsun bu nasıl bir memleket ya nasıl bu Kürt meselesini çözeceğiz değerli arkadaşlar.Hergün onlarca insan ölsün bunun üzerinden siyasi rant ilan edinilmeye çalışılsın böyle mi çözeceğiz Kürt meselesini çocuklarımız toprağa düşsün can versin bunun üzerinden siyasi rant elde edelim böyle mi çözeceğiz yazıktır günahtır ya. 

Bakın KHK mağduriyetleri devam ediyor,KHK’lılar çok büyük mağduriyetlere uğruyorlar ve halen bir adım atılmış değil her gün bu konuda ileti alıyoruz ve istihbari bilgilerle ya KHK’lıların yakınları KHK’lı yakını olduğu için güvenlik soruşturmaları olumsuz geliyor insanlar artık çok zor durumda bakın bize gelen bir güvenlik soruşturması iptal bir kişi diyor ki artık dayanacak gücüm kalmadı .yapacak hiçbir işim yoktur. Yoksul bir aileden geliyorum . Annemin verdiği 5-10 lira ile tüm utançlığımı yaşıyorum . Pazartesi günü Ankara’da olacağım ,benim ölümüm ile adalet gelır umarım.’demiş mesajında.İnsanlar intiharı düşünüyor,insanlar depresyon içinde değerli arkadaşlar,bu kadar insanları çıkmaz sokağa sürüklemeyin diyoruz yetkililere.

Hasan Ertürk, KHKlı spina Bifida hastası, kızında da aynı hastalık var.Adli bir işlem de yok,ihraç etmişler bunun hakkında suçlama yapacak adli bir dosya da açmamışlar,OHAL komisyonunu bekliyor bu kişi,Spina Bifida denen çok ciddi bir hastalık var kızında da var, tüm eski arkadaşları bu kişiyle irtibatı kesmiş, intihara teşebbüs etmiş,bu yüzbinlerce KHK’lıdan sadece biri sadece birini anlattım değerli arkadaşlar,Hasan Ertürk.

Evet Bakın bir başka KHK’lı diyor ki:’689 KHK’lıyım tüm kapılar yüzüme kapanıyor bu zulme maruz kalacak ne yaptım ben’diyor?’Varsın koltuk da,mevki de para da onların olsun artık yaşamanın da bir anlamı yok ama rabbime herşeyi anlatacağım.’diyor.Evet değerli arkadaşlar Türkiye’de haksızlıklar,hukuksuzluklar devam ediyor,dün yaptığı açıklamada Bülent Arınç Cumhurbaşkanlığı İstişare Kurulun’dan aldığı para çok tepki çekince KHK’lılara bunu bağışlayacağım demiş.Sayın Bülent Arınç KHK’lılara bir haksızlık yapıldığını ya da KHK’lılara zor durumda yapıldığını düşünüyorsanız KHK’ların iptal edilmesini sağlayın.KHK’lılar bir sadaka beklemiyor,para beklemiyor, Adalet bekliyor,vicdan bekliyor,insaf bekliyor, el insaf diyoruz 3 yıl oldu 3 yıl insanları çaresizliğe mahkum ettiniz işşizliğe mahkum ettiniz depresyona mahkum ettiniz onun üstüne çıkmış,ben ne kadar acıyan bir insanım işte KHK’lılara 3 5 kuruş sadaka vereceğim diyor Sayın Bülent Arınç Cumhurbaşkanlığı İstişare Kurulu’ndaysanız Sayın Bülent Arınç bu konuya çözüm bulun bu konu böyle tepki çeken maaşınızı KHK’lılar üzerinden temizleme konusu değil,insanlar acı çekiyor insanlar depresyona giriyor,intihar ediyor,işsiz kalıyor,çocukları güvenlik soruşturmalarından mağdur ediliyor,her türlü haksızlığa zorbalığa uğruyorlar,medeni ölüme uğratılıyorlar,işte biraz evvel söyledik doktor arkadaşlarımız bu ülkenin yetiştirdiği çok para sarfettiği doktor arkadaşlarımız ölüme mahkum ediliyor,işyeri hekimi bile olmaları engelleniyor, sınavı kazandıkları halde ya şu hali görüp de susuyorsunuz ondan sonra 3 5 kuruş sadaka veririm diyorsunuz gerçekten çok üzücüdür çok büyük tepki çekmiştir,Bülent Arınç’ın bu sözleri ve lütfen eğer önemli bir mevkideyse KHK’ların iptalini sağlasın,KHK’lıların uğradığı hukuksuzluğu gidersin diye kendisine buradan sesleniyorum.Değerli arkadaşlar bugün değinceğimiz hususlar bunlar bizi dinlediğiniz için teşekkür ederiz,haftaya yine ihlallerle ilgili basın toplantımıza devam edeceğiz hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum.

YouTube

Yorumlar