Bugünkü basın toplantımıza başlıyoruz.Malum her hafta cezaevlerinde ki sıkıntılarla ilgili basın toplantıları yapıyoruz,çok çok önemli buluyoruz.İnsan hakları ihlallerinin en yoğun olduğu,insan hakları savunucularının en duyarlı olduğu bir yerdir cezaevleri ve bu yüzden cezaevlerindeki sıkıntıları haftalık periyodik olarak gündeme getiriyoruz,cezaevlerinde bir çok sıkıntı var, en çok da şuanda açlık grevlerinde ölüm oruçlarında gelinen durum son derece sıkıntılı,Leyla Güven Hakkari Milletvekilimizin başlattığı açlık grevlerine şuanda cezaevlerinde ve cezaevleri dışında yurtiçinde ve yurtdışında 3200 civarı açlık grevcisi katılmış durumda,İmralı’da ki tecritin bitirilmesi ve konuşmanın,barışın,diyaloğun önünün açılması için açlık grevleri başlatıldı,tek bir istek var yasak hakların iadesi.Mahkumun,avukat görüşünün ve aile görüşünün sağlanabilmesi her mahkum için olması gerekenin,Abdullah Öcalan içinde olması gerektiği apaçık bir şekilde isteniyor burada ki istek yasal bir istektir ve açlık grevcileri şuanda kritik bir haftaya geldi,Leyla Güven 190. Gününü bulmuştur ve diğer açlık grevleri ve ölüm oruçları artık oldukça sıkıntılı bir duruma gelmiştir.İnsanlar 80 90 kilolardan 40 45 kilolara düşmüştür ölüm oruçlarında birinci ve ikinci grup ölüm oruçları devam etmekte ve insanların artık bilinci bulanmış,göz altları morarmış ve oldukça sıkıntılı hayati açıdan sıkıntılı bir noktaya gelmiş durumdadırlar.Salı gününden beri açlık grevcilerin anneleri TBMM’de HDP Grup Toplantısı’na katıldılar ve daha sonra grupta sabah akşam bulunarak bu konuya bir çözüm bulunması gerektiğini söylediler.TBMM Başkanı Mustafa Şentop’la sonunda görüşebildiler.Adalet Bakanı ile görüşmek istiyorlar,halen gerçekleşmedi biz bir an evvel annelerimizin isteklerini yerine getirilmesini istiyoruz.En değerli varlıklarımız olan annelerimiz çocuklarının bu haline kesinlikle dayanamıyor ve bu haline bir an önce çözüm bulunmasını söylüyor.Tüm anneler çocuklarına en iyi bir şekilde bakmak ve ona en iyi bir şekilde görmek ister ama onlar çocuklarının her hafta görüşlerinde son derece kötü bir şekilde her hafta daha da zayıflayan daha da bitkin duran bir halde görmekteler ve kahrolmaktalar.Bizlere tüm topluma kamuoyuna açlık grevlerine biran önce bir çözüm bulunarak bitirilmesi çağrısını her gün yapmaktalar.Değerli arkadaşlar bu konuyu sadece bir parti konusu değil,tüm toplumun konusu.Türkiye’de barışın yolunun açılması için bu açlık grevlerinin sulh ile selamet ile bir çözümle bitirilmesi gerekiyor ve tüm kamuoyunun bu konuda çözüme davet ediyoruz.3200 kişinin canı mevzu bahistir.3200 kişinin ölümü Türkiye’nin sarsılması demektir çok çok sıkıntılı bir durumdur hem kendileri hem aileleri hem de tüm toplum için barışın önünü tıkayacak yaşam hakkını ihlal edecek son derece üzücü bir durum olacaktır Allah Korusun biz böyle bir durum olmasını istemiyoruz tüm gayretimizle her hafta buradan kamuoyuna ve kamu yetkililerine çağrı yapıyoruz ve duyarlılığa çağırıyoruz.

 Değerli arkadaşlar geçen haftalarda da gündeme getirmiştik Türkiye cezaevlerinde yüzlerce tutuklu var.Haksız hukuksuz bir şekilde var kesinlikle hukuka uygun olmayan bir şekilde var ve yüzlerce kişi var bunların arasında hasta olanlar sıkıntıda olan insanlar var ve bu insanlar psikolojik,fizyolojik sıkıntılar yaşadığı için her gün ölüme yaklaşıyorlar ve onlardan birisi Muzaffer Özcengiz Çorum Cezaevi’nde. Ağır hasta olmasına rağmen hasta olup,hücreye geri getirildi ve ağır hastaydı fakat bu şartta yine cezaevinde tutuldu sonuçta maalesef hayatını kaybetti.26 Nisan günü hayatını kaybetti aradan takriben 20 gün geçti ama biz bu vakayı unutmadık,hiçbir zaman da unutmayız.Bu konu hakkında soru önergeleri verdik,Adalet Bakanlığı tek bir kelime açıklama yapmıyor,yapamayacağını çok iyi biliyoruz,hiçbir şekilde bir sorumlusunun olmayacağını iyi biliyoruz ama hesap vermeleri gerektiğini söylüyoruz,sorumlular buradan hesap versinler neden bakın skandal son dakika belgelerini açıklayacağım şimdi.Hiçbir yerde açıklamamıştık,skandalla ilgili son belgeleri,irşatları açıklayacağım lütfen çok dikkatli dinleyiniz.Muzaffer Özcengiz resmen bir cinayet kurbanı olmuştur.Neden? İşte bunun apaçık belgeleri burada.Tek kişilik hücrede ölen Muzaffer Özcengiz ile ilgili her gün bir skandal ortaya çıkıyor bakın bana gelen bir ileti de Muzaffer Özcengiz’in mektubundan sonra hücre arkadaşlarıyla yan hücre arkaşlarından birinin yakını vasıtasıyla bize iletilen bir mektup var bu çok önemli.Bu mektupta Muzaffer Özcengiz’in son günlerinde uğradığı ihlaller hakkında bilgi veriliyor. Muzaffer Özcengiz uzun süre tansiyon ilaçlarını alamamıştı çırpına çırpına adeta hücresinde son nefesini vermişti ve saatler sonra cenazesi bulunmuştu,ölüsü hastaneye götürülmüştü.Tabutla cezaevinden çıkan bir başka son kişi olmuştu maalesef. Muzaffer Özcengiz’in tansiyon hastası olduğu ve tansiyon ilaçlarını uzun süredir vermediklerini biliyoruz,kendisi bakın ne yapmmış bunun için kantinden 14 liraya sarmısak 250 gram bal almış ve toplam 20 lira vermiş bakın bunu hücre arkadaşları söylüyor çok net bilgilerle.Bunları cam kavanoza bir karışım yapmış doğal antihipertansif karışımı ilaç olmadığı için sarımsakla balı karıştırarak antihipertansif yapmış.Arama yapıldığında bu nedir denmiş ‘Ya demiş bu doğaş Hipertansif’,bu nedir kardeşim denilip elinden alınmış.İlacı verilmemiş doğal antihipertansif olarak yaptığı sarımsak bal karışımı da elinden alınmış ve ardından ölümü gerçekleşiyor,bakın daha neler söyleniyor. Rastgele aramalar yapıldığı belirtiliyor,sözlü şiddet uygulandığı belirtiliyormuş Muzaffer Özcengiz’e bugün aramada normal olan sonrasında yasak oluyormuş.Avlu’ya  çıkı’ saati düzgün verilmiyormuş,Radyo’da toplanmış.Radyolaratel takıyorlarmış o tellere çeksin diye o telleri de toplamışlar.Doktora çıkmış  tansiyon hastası ama yanlış ilaç verilmiş.Tansiyonu yükselmiş ve oldukça sıkıntılı bir hücrede olduğu söyleniyor.Geceleri çok rutubetli ve yazın avluya açılan pencerelerden avuç içi büyüklüğünde örümceklerin girdiğini iletiyorlar bize,böceğin çok olduğunu bir hücrenin haberini veriyorlar bakın hücrede kalıyorsunuz onca derdin üstüne rutubetli sıkıntılı bir yer bahçede avuç büyüklüğünde örümcekler var, ve siz bu ortamda doğru dürüst ilacınızı almadan sıkıntı içinde yaşıyorsunuz.Hipertroid hastası bir insan normal bir ortamda bile kan ter içinde kalan bir insan orada çok daha büyük bir sıkıntı içinde yaşıyor sonradan maalesef ölüyor ve bunun hakkında da hiçbir açıklama yapılmıyor.Biz biran evvel Adalet Bakanlığı’ndan Muzaffer Özcengiz cinayeti için açıklama bekliyoruz.başka hiçbir lafı uzatmaya gerek yok Muzaffer Özcengiz cinayeti için açıklama yapın diyorum,Sayın Adalet Bakanı Abdülhamit Gül. Çok net söylüyorum hiçbir yere kaçmanıza gerek yok bu açıklamayı mutlak surette size yaptıracağız sayın Adalet Bakanı.

Evet başka sıkıntılı durumlar var bakın Denizli Bozkurt açık cezavevinde de mahkumlar kalabalıktan dolayı tuvaletlerini tutmak zorunda kalıyor ayrıca bazı memurlar kıyafet ve eşya teslim alırken keyfi davranıp kafalarına göre eşyayı geri veriyor.Sağlam çantayı astarı yırtık diyerek geri verdikleri ve tuvaletlerdeki lambaların yanmadığı hijyen olmadığı yönünde çok yoğun şikayetler alıyoruz.

Yine bu hafta gündeme getirdik çok dikkat çekti,çok önemli bir vaka.İskenderun M Tipi Cezaevi görüntülerde de izlemişsinizdir,kamuoyuna yansıdı biz buradan her hafta söylüyoruz insanlar belki şaşırıyorlar inanamıyorlar ama biz çok iyi biliyoruz cezaevlerinde çok sıkıntı var o televizyon ekranlarına yansıyan görüntüler de de tutuklu yakınları İskenderun M Tipi Cezaevinde  Falaka olduğunu işkence olduğunu anlatıyorlardı,anneler bunu ağlayarak anlatıyorlardı,eşler çok önemli bir şikayetle anlatıyorlardı,oradaki büyük topluluk bu dayak ve işkence konusunda müttefiktir.Biz bunu bir soru önergesi verdik ve takibini yapacağız, bu kabul edilemez bir durum her zaman olduğu gibi Adalet Bakanlığı bu konuda da tek bir açıklama yapmadı.Artık alışkanlık haline getirmişler,Adalet Bakanlığı kulağının üstüne yatarak şikayetleri gidermeye çalışıyor,duymazdan gelmeye çalışıyor,Adalet Bakanlığı’nın mutaat tavrı bu oldu değerli arkadaşlar.

Giresun da L Tipi Yeni Cezaevi açılmış.Erkekler kadınlar ayrı yerlere alınmış ve uzun süre tutuklu olan insanların eşleriyle görüşleri bu yüzden engellenmiş çok önemli bir  sıkıntı yaşanıyor buna da bir çözüm bulunması gerekiyor değerli arkadaşlar.

Keskin T Tipi Kapalı Cezaevi’nde bir kaç aydır sıcak su verilmiyor.Birkaç gündür bir iki saati çinde sıcak su verilip tekrar kesiliyor.Koğuşlar da kalan tutukluların kendi paraları ile aldıkları nevresim takımları battaniyeler ve seccadeler fazlalık diye zorla toplanıyor.Ayrıca tutukluların hesaplarnda ne kadar para kaldığı kendilerine bildirilmiyor.Kantin alışverişi yapıldığında ise ne kadar harcama yapıldığı ve ürünlerin ücretleri hakkında bilgi verilmiyor.

Yine Konya Ereğli t Tipi Cezaevi’nde peçete çay gibi kantin alışverişlerinde çok sıkıntı olduğu şikayetlerini alıyoruz.Kantinler var cezaevlerinde ama birçok kantinden çok şikayet alıyoruz ya fiyatları çok fazla ya da çok lüzumlü maddeler yok bunu da tekrar cezaevi yetkililerinin dikkatine sunuyoruz.

Bakın Sivas Cezaevi bizim açımızdan çok sabıkalı bir cezaevi çok ihlallerin olduğu bir cezaevi orayla ilgili son gelen bilgileri paylaşmak isterim.Sivas Karı Koca tutukluların çok olduğu bir yerlerden biri,dramların en çok yaşandığı yerlerden biri 15 e yakın karı koca tutuklu var ve hepsi çocuklu çoğunun çocuğu cezaevinde değil görüşlere geliyorlar ve görüşlere giden insanlar bu görüntülere dayanamıyor yürekleri parçalanıyor çünkü anne baba tutuklu çocukların durumu son derece kötü  biz bunu hep gündem ediyoruz anne baba tutuklular mutlak surette çözüm bulunsun istiyoruz,en azından annelerin elektronik kelepçe ile tutuksuz yargılanması gerektiğini söylüyoruz bakın bize gelen bilgide ne diyor 15 karı koca tutuklu var ve bunların en az 30 çocuğu var bu görüşlerde 30 çocukların durumu dikkat çekiyor bu çocukların psikolojik olarak geceleri uyuyamadıkları,sürekli ağladıkları biraz daha büyük olanların okuldaki akademik başarılarının düştüğü bize iletililiyor.Görüşte ayrılırken özellikle küçük çocuklar çok ağlıyorlarmış.Bize ileten kişinin annesi dışında bütün kadınlar anti depresan kullanıyorlar.düşünün son derece vahim bir tablo anne baba tutukluluk görüşlerde çocukların hali perişan ve görüş dışında da psikolojisi bozulmuş çocuklar devlet buna bir çözüm bulmuyor.Anneler babalar antidepresan ilaçlar kullanıyor çocukların psikolojileri bozulmuş takipleri yetersiz çünkü anne ve babasız takibi olmuyor psikologlar anne ve babasız kabul etmiyor bu tür çocukları ortada kalmış ve maalesef ileride toplum içinde kalmış serseri mayın olacak büyük bir felaket olacak çocuklar bunlar çünkü bu çocukların psikolojisi bozuluyor ve her türlü yanlışı yapmaya başlıyorlar yakınlarını annesini vurmaya ve sıkıntılar yaşatmaya psikolojik sıkıntılar yaşatmaya başlıyorlar.

Bir tutuklu yakınının bize iletisinde bakın ne diyor  sadece kendine müslüman olan siyasetçileri Allah’a şikayet ediyorum.Sadece sorunları dile getiriyorsunuz neden fakir fukaranın yanında durmuyorsunuz.Mahkum eşleri perişan oldu diye Af talebini gündeme getiriyor bir tutuklu yakını.Gerçekten af beklentisi çok yüksek değerli arkadaşlar buna mutlak surette bir çözüm bulunması gerekiyor.

Yine bir başka iletide Ankara Kalecik Açıkcezaevinde 80 kişilik koğuşta bakın yanlış duymuyorsunuz 350 kişi yatıyor,koğuşlar dolu yemekhane ve banklarda yatıyor mahkumlar,ceza üstüne ceza çekiyor diyorlar,ceza üstüne ceza eza üstüne eza çekiyorlar.

Biy başka tutuklu yakınının feryatlarını size okumak isterim.Çok manidar çok dikkatli dinleyin çünkü bizim haftalardır özetlemeye çalıştığımız anlatmaya çalıştığımız hali 3 5 cümleyle çok net bir şekilde anlatmış bir tutuklu yakını çünkü en yakından bu olayı yaşayan bir insanın aylardır bu sıkıntıları yaşayan bir insanın dilinden bunu anlatmak bizim sürekli anlatmamız çok daha üstündür, çok daha değerlidir bu iletiyle okuyorum diyor ki ben kendim için af istemiyorum.Ama dayanacak gücü kalmamışlar için.Babasını hapiste gören yavrular için.4. Evre kanser hastaları eşler için.Akli dengesini yitirmiş genç kızlar için.Hırsını annesinden çıkaran gençler için.Bütün değerlere küse ne ergenler için.Af istiyorum diyor. Güneşi sadece 11.40 ile 14.00 arası gören 700 bebek için af istiyorum.1 saat havalandırmaya çıkarılan hücredekiler için.Uyuyabilmek için avuç avuç hap yutan içeridekiler için,kimsesiz doğuranlar için,dişini kerpetenle çekenler için af istiyorum diyor.Evet bu anlatı devam ediyor bakın çok dikkatli dinleyin.16 ay içeride kaldım kendi derdime ağlayamadım.Sizin hiç anneniz içerideyken öldü mü bayım.Eşiniz onlarca kez ameliyata girdi mi? Görüş günü kaza yaptı mı ? Çocuklarınız görüş günü baba diye başkasına koştu mu hiç? Annesini köpekler sordu mu? Anne sıcaklığından mahrum mahkeme koridorlarında ağladı mı ? İntihata kalkışan kızınız oldu mu bayım? Başörtüsünü artık düşman gören kızınız var mı? (Bakın bu da bir başörtülü bir anne söylüyor.)22 aylık Yusuf adlı oğlunuz bayan gardiyanları görünce ağlamaya başladı mı içeride hastalandı mı 1000 mg ağrı kesicilerin fayda etmediği ağrılar için bir ay için hastane yolu beklediniz mi? Geciken sevkleri hep söylüyoruz,sevkler aylarca gecikiyor,son aşamaya kadar kanser ile gelmiş ilk özgürlükte ölen bir yakınınız var mı bayım,okulda çocuklarınız babam deyip susuyor mu hiç?(Bakın ne kadar yürekten gelen sesler bunlar,o çocukların ne çektiğini en iyi anneler babalar bilir,çocuklar ne çektiklerini çok iyi bilirler anlatamazlar,ama hallerine yansır,çocuğa annesini babasını sorduğu zaman o çocuğun başını önüne eğip de bir şey diyemeyecek hale gelmesini düşünebiliuor musunuz?)Okulda çocuklarınız babam deyip susuyor mu,anne deyip ağlıyor mu,ben sadece af istemiyorum ben adı ne olursa olsun artık acıların inmesini istiyorum diyor bir tutuklu eşi.Evet bu sesi mutlak surette herkesin duyması lazım bunlar tüm cezaevi dramlarını özetleyen ifadeler değerli arkdaşlar.

Bakın biz cezaevlerini tıka basa dolduğunu ve insanların illerinden uzak cezaevlerindeki yakınlarını görmek için saatlerce yolculuk yaptığını ve bunu bir şekilde halledilmesi gerektiğini ailelerin cezalandırıldığını ve perişan olduğunu söylüyoruz,ama sözümüzü dinlemek istemiyorlar umurlarında değil insanları tıka basa cezaevlerine dolduruyorlar ve buna devam ediyorlar.Kinle nefretle intikam hisleriyle devam ediyorlar,acımasızca vicdansızca devam ediyorlar ama sonunda insanların hayatı elden gidiyor bakın bu hafta olan acı bir trafik kazasından örnek vereceğim. Bu kaçıncı cezaevi yollarında kaza ve ölüm haberimiz değerli arkdaşlar!? ÇOK HATIRLATTIK Hala nakil isteklerini görmezden gelen Adalet Bakanlığı’na soruyorum. Hüseyin Öztürk Kayseri’den İstanbul’daki cezaevinde kalan yakınlarını görmek için gece yola çıktı uzun süreli yolculukları yorgun ve uykusuzlardı, Kırşehir civarında kaza yaptılar arabadaki Hayriye Öztürk öldü ve ,4 kişi yaralandı.!Bunlar ya işte kaderdir olmuştur denen trafik kazaları değil arkadaşlar kamu yöneticilerinin ihmallerinden kaynaklanan insanların yollarda ser sefil per perişan olduğu nedenlerden ortaya çıkan trafik kazalarıdır,bakın düzelen hususlarda olabiliyor buradaki uyarılarımızdan dolayı. Tekirdağ cezaevi ile ilgili biz öncesinde sağ ile sol mahkumları karıştırıyorlar bu olabilecek bir şey değildir kabul edilebilecek bir şey değildir demiştik. Bu konuyu düzeltmişler ve bu konuda doğrusu yapılmış cezaevi yetkililerine teşekkür ediyoruz çünkü biz ihlalide söylüyoruz ihlalin düzeltilmesini de taktir ediyoru.

Yine geçtiğimiz hafta içerisinde çok önemli bir tutukluluğa devam kararı verildi.Kabul edilemez bir karar,uzun süredir takip ediyoruz.Alpaslan Kuytul,için tahliye çağrıları yapmıştık geçen haftaki toplantımzda ancak geçen hafta Cuma günkü mahkemesinde maalesef haksız hukuksuz bir şekilde tutukluluğuna devam kararı verildi hiçbir anlamı yoktu en azından tutuksuz yargılanabilirdi,yurt dışı yasağıyla tutuksuz yargılanabilirdi,dosya zaten bomboş bir dosya siyasi sebeplerle Alpaslan Kuytul’un tutuklu yargılanmasına devam kararı verdiler bu siyasi kararı şiddetle kınıyoruz değerli arkadaşlar.Her muhalife ceza veriyorlar hangi kesimden olursa olsun her muhalife ceza veriyorlar burada çok önemli bir nokta var her muhalif de kimlik ayırt etmeksizin insan hakları kavramına tutulmalı.Başka bir çareniz yok herkes kendi mağduriyetini değil tüm mağduriyetleri gündeme getirmeli ve insan hakları gerçeğini öne çıkarmalı değerli arkadaşlar.Bunu yapmazsak sadece ve sadece kendi mağduriyetinizi gündeme getirirsek maalesef bölük pörçük bir tespihin dağılan taneleri gibi etrafta oluruz ve hiçbir anlamı olmaz.

Bakın bize cezaevinden gelen mektuplardan çok dram var. O zindanların dibinde sesini duyuramayan insanların sesi olmaya çalışıyoruz bir aile anne Didem Ayşe Ertane bize mektup göndermiş ve dramını anlatıyor. Anne baba tutuklu durumda bu aile 4 çocuğu var ailenin ve birisi ağır bir hasta engelli bir çocuk,sadece başını ve gözünü oynatabilen 1 yaşında SMA Tip 1 hastası bir bebek.Anne bebekle içeride perişan durumda çünkü çok ağır hasta genel yoğun bakımlara kaldırılıyor sık sık 3 çocuk dışarıda perişan bu aile birbirinden kopmuş,birbirini göremiyor ve büyük bir sıkıntı yaşıyorlar onlar için hayat bir işkence haline gelmiş durumda, devlet yetkililerine sesleniyorum bu aile için bir çözüm bulamaz mısınız? Adalet Bakanlığı’na sesleniyorum,bu işkenceye son vermeniz mümkün değil mi hiç ,bu anne evde elektronik kelepçeyle hapsedilebilir bu işkence niye çektiriliyor.Antalya cezaevinde bir anneyi madden manen eziyetle tutmak bir marifet değil Adalet Bakanlığı çözümü senin sağlaman gerekir,duymazdan görmeden gelerek, bir yere varamazsın.

Anne baba tutukluluk çok önemli bizim için bakın bununla ilgili çok vakamız var yine ve biz bunların sesi olmaya çalışıyoruz. Anne baba tutuklulukla ilgili size bir aile fotoğrafı göstereceğim yine. BERNA ULUSOY, MUSTAFA ULUSOY Antalya L Tipi Cezaevinde’ler. MERVE 6 yaşında ve  AYŞEGÜL 2 yaşında. Bu aile çok büyük bir sıkıntı yaşıyor,bu aile önceki zamanlarında mutlu bir aileydi hepsinin güldüğü bir fotoğrafı size gösteriyorum,ama şuanda bu aile parçalanmış aile bütülüğü bozulmuş,anne babanın depresyon ilaçları kullandığı çocukların psikolojik sıkıntılar yaşadığı bir aile haline geldi.Devlet kesinlikle zerre kadar bir çözüm yolu düşünmüyor ve  bu mutlu aile tablosu bozulmuş yok olmuş durumda değerli arkadaşlar. Aile perişan,şu gördüğünüz Merve geceleri uyuyamıyor, uyuyunca çığlık çığlığa uyanıyor.Bakın çocuğunuzun çığlık çığlığa gece uyandığını düşünün,en azından anne ev hapsi olabilir diye çağrı yapıyoruz.

Bir baska anne baba tutukluluk,yine aile tablosu, bir baska kimsesiz kalmış bir çocuk..! Fatma Öztürk 2 mayıs’ta tutuklandı. Kahramanmaraş Aksu Cezaevi’nde. Eşi de 2,5 yıldır tutuklu.Bu aile uzun zamandır peişan olmuş bir çocuk.Şu çocuğun bakışlarına bakın adeta insanlığa sitem eden bakışları var bu çocuk aylardır anne ve babasız perişan bir aile tablosu var 3 yaşındaki çocukları hem babasız hem de annesiz kaldı. Çocuğa şimdi dede ve anneanne bakıyor  ve çocuk önemli sıkıntılar yaşıyor buradan tekrar Adalet Bakanlığı yetkililerine sesleniyorum bu konuya bir çözüm bulun aile mahvoluyor,nesil mahvoluyor.

Bakın yine bir başka vahim tablo.Şu gördüğünüz çocuk da anne baba tutuklu bir ailenin kızı.Aile perişan durumda.Ailenin durumunu size anlatayım.3 kardeşi var.Selma Betül ismi ve annesi babası cezaevinde dedesi annanesi bakıyor.çok büyük sıkıntılar yaşıyor bu çocuk dedesi bakın torunu için şiir yazmış o şiiride size okuyayım ailelerde nasıl psikolojik hasretler yaşanıyor bir dede torununun yürek parçalayan halini görünce şiir yazmış bana göndermiş Selma Betül’e yazmış,diyor ki sen gönlümüzde açan güzel bir gülsüm,Işıltılar saçsın gülsün nur yüzün,imanla sabırla dolsun yüreğin,Edep doğruluk Mizacın olsun,Rabbim yar,yolda ve Yardımcın olsun.İyilikte hayırda rehber olasın,Sağlıkla afiyetle ömür süresin,Hatırlı hikmetli hanım olasın,Annenden babandan hep dua alasın,Merva cennetlerine Nail olasın. Torununun halini gören ve perişan olan bir dedenin torunu için yazdığı şiiri okudum size.Evet dedeler mahvoluyor babaanneler,anneanneler mahvoluyor, anne babalar cezaevlerinde depresyon ilaçları kullanırken anneler babanneler dedeler evlerinde çocuklarının torunlarının haline bakarak onlar da büyük bir perişanlık yaşıyorlar işte size bununla ilgili başka kişiyi göstereceğim daha öncesinde de gündem etmiştik. Bir ailenin Ayşe Demir’in dedesi Urfa Ceylanpınar’dan Abdülbari Atay bakın Abdülbari Atay’ın oğlu Ayşe Demir’in babası göndermiş.Ayşe’nin çocukları cezaevinde değil dedenin yanında ve büyük bir perişanlık yaşıyorlar en son dedelerine annemiz babamız ne zaman gelecek dede diye sorup duruyorlar büyük dede ise bu duruma bakıp her gün her gün kahrolmuş bu dedenin oğlu bana mektubunda diyor ki:

‘Selam hocam babam da hep kizim Ayşe Demir’i merak ede ede, sayıklaya sayıklaya hayatini kayıp etti.Geçen hafta hayatını kaybetmiş Abdülbari Atay. Torunları için çok ağladı, sonunda beyin kanamasından vefat etti, bu zülüm nereye kadar hocam demiş bana sormuş ?’ ve bizde gündem ediyoruz bu acıları bu dramları gündem ediyoruz burada.

Evet gerçekten hasta hamile tutukluluklar var,çok vahim hadiseler var ve biz bunları sürekli gündem ediyoruz ama anne baba tutukluluklar çok vahim aile dramı oluşturuyorlar bitmiyor anne baba tutukluluklarla ilgili vakalarımız bitmiyor bakın yine bir vakamız anne baba tutukluluk çocuğa zulumdur diyoruz.

Betül Sınır  1 aydır Erzincan Cezaevinde tutuklu,eşi ise 26 aydır mahkum.Kendisinin 4 yaşında gelişim geriliği ve anksiyete bozukluğu olan bakıma muhtaç çocuğu var.Bu çocuklar değerli arkadaşlar büyük bir yara, derdi de hem aileler hem toplum için büyük bir sorun olacak buradan tekrar tekrar hatırlatıyorum hatırlatması bizden diyoruz.

Bakın bir başka mektup bana bir aile dramını anlatıyor.Elif Güven mektubunda ne diyor: Eşim 32 aydır Tavşanlı Cezaevi’nde,ben 8 aydır Tarsus’ Cezaevin’deyim. tutukluyuz,oglumun sıkıntısı artmış psikolog’anne babasız tedavi olmaz’demiş,Bakın çocuğunuz sizden ayrı psikolojik sorunları var ve psikolog anne babasız takip ya da tedavi de olmaz diyor ve mahkum durumdasınız ve yapabilecek hiçbir şeyiniz yok. 8aydır 17 saatlik yoldan .çocuğumu getiremiyorlar, yavrularımı göremiyorum diyor başka çocukları da var. Hüküm aldığım gün annem yüz felci geçirdi diyor Elif Güven her telefonda 4 ve 6 yaşındaki çocuklarım bana ‘anne ne zaman geleceksin’ diyor, perişan oluyorum, ailem paramparça oldu, devletin görevi aile bütünlüğü nü sağlamak değil miydi, sessiz çıglıklarımı tüm dünya duysun,çocuklarım ah. Diyor Elif Güven bu feryadı duyup da duyarsız hissiz kalabilen var mı değerli arkadaşlar.Evet maalesef OHAL çok can alıyor çok cezaevindeki ihlaller hasta sevk ve sağlık bakımı hakkındaki ihlaller bakımından da çok sıkıntılar yaşanıyor.

Şu Fotoğrafda göstediğim kişi Av. Murat Korkmaz,2 çocuk babası,20 ay Kırşehir c.evinde yattı. Bu kişi bir kalp hastasıydı. Kalbinde pil vardı, pilden dolayı cezaevinde kalbi durdu. Eli kelepçeli Ankaraya götürdüler.Çok sıkıntılar yaşadı. Ameliyat olup tekrar cezaevine geri getirdiler.Tahliye oldu ama iş işten geçmişti,maalesef Av. Murat Korkmaz geçtiğimiz gün kalp krizi sonrası vefat etti.Allah rahmet eylesin diyoruz, bunlar duyulması gereken bildirmemiz gereken bölümlerdir bunlar da mutlak surette OHAL kurbanları olarak tarihe kayıt düşüyoruz.

Değerli arkadaşlar  her hafta yapmış olduğumuz bir eylem var,bir hatırlatma var yine yapacağız,buna inatla ısrarla yapacağız çünkü görmezden gelinen çok vahim bir insan hakları ihlali yaşanıyor Türkiye’de son 3 aydır ve yetkliler hiçbir açıklama yapmıyorlar,ve hiçbir soruya da cevap vermiyorlar.Önümüzdeki hafta kayıplar haftası kaçırılanlar için kayıplar haftası insan hakları savunucuları için çok önemli bir hafta biz bu hafta geldiği için bu 6 kişiyi hatırlamıyoruz 3 aydır, aklımızda elimizden gelen herşeyi yapıyoruz,6 kişi Türkiye’de kaçırıldı ve kesinlikle bir açıklama yapılmıyor ve maalesef toplumun çoğununda umrunda değil bizim çok çok umrumuzda bu kaçırılan 6 kişi tekrar hatırlatıyoruz. Evet çok önemli.

Gökhan Türkmen bakın Antalya’da kaçırıldı 96 gündür bu kişi kaçırılmış durumda ve diğer 6 kişinin adının geçtiği bir dosya çerçevesinde birilerinin onu kaçırdığı düşünülüyor ve hiçbir açıklama yapılmıyor.

İkinci kayıp vakası Özgür Kaya 3 ayı geçti 91 gündür Ankara’da kaçırıldı ve hiçbir açıklama yapılmıyor.

Yasin Ugan Özgür Kaya ile birlikte 91 gün önce Ankara’da Çamlık Mahallesinde kaçırıldı ve hiç kimse hiçbir açıklama yapmıyor herkes kulağının üzerine yatmış,ve açıklama yapmamayı marifet zannediyorlar inanılmaz bir hal yaşanıyor Türkiye’de gerçi sadece bu durumda değil her alanda inanılmaz gelişmeler ve bunlar maalesef olumsuz gelişmeler yaşanıyor.

Erkan Irmak 89 gündür düşünün eşiniz kaçırılmış kayıp sabah akşam yok arıyorsunuz sabah uyanıyor babam nerede akşam okuldan geliyor babamız nerede diye sorup duruyorlar anne ne diyeceğini bilemez durumda iftarlarda yanlarında babaları yok kimsesiz gözyaşları içinde iftarlar ediyorlar aziz mübarek ramazan içinde büyük acılar yaşatılıyor bu ailelere.

Salim Zeybek 85 gündür kayıp.Salim Zeybek ailesinin bildirdiğine göre herhangi bir emniyet araştırması yapılmıyormuş.En son gelen dün sanırım ona gelen bir yazıda emniyetin herhangi bir araştırma da olmadığı söylenmiş,kayıplar bürosu demiş ki bizim bu konuda bir araştırmamız yok.Evet gelinen nokta bu 3 aydır biz feryat ediyoruz yetkililer mırın kırın ediyor bakarız ederiz laflar ediyor en sonunda kayıplar bürosundan gelen açıklama bizim bu konuda bir araştırmamız yok şeklinde oldu daha dün bu açıklama geldi zaten biz bu araştırmayı çok yakından biliyoruz,AİHM Türkiye’den araştırma istiyor Özgür Kaya Ve Erkan Irmak için hiç kimse burada bir açıklama yapmıyor,Salim Zeybek için de böyle olumsuz bir açıklama geldi maalesef,

Mustafa Yılmaz 85 gündür kayıp, savcılık önce takipsizlik vermişti,Sulh Ceza Mahkemesi, bunu çok anlamsız ve yanlış buldu bu kararı bozdu düşünün eşiniz kaçırılmış kayıp ortada yok hiçbir araştırma yok ve savcılığa gidiyorsunuz başka nereye gideceksiniz savcılık bu konu hakkında takipsizlik veriyorum.Ya Ey savcılık bu konuyu da sen araştırmayacaksan kim araştıracak nasıl bunun için takipsizlik verebilirsin bu nasıl vicdansızlıktır en azından araştırma devam ediyor deyin.Ama takipsizlik veriyor Allah’tan bir üst mahkeme kararı bozuyor.Ya bu kadar mı insan hayatı ucuz değerli arkadaşlar isyan etmemek mümkün değil ya.Bunlar olacak şeyler değil.

Evet ihlal tablomuza devam ediyoruz.

Maltepe 1 Nolu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda kalan Memduh Kılıç’ın, kendisinin aşağıda ki sorunları yaşadığını aktarmıştır.CİSST İsimli Cezaevlerini takip eden bir sivil toplum kuruluşuna aktarıyor ve bizde onunla birlikte çalışarak bu ihlalleri gündem ediyoruz değerli arkadaşlar.Cezaevlerinde ki sorunları giderilmesi için gayret eden tüm sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte çalışacağımızı ilan ediyoruz.Tüm çalışmalara omuz vereceğimizi destek vereceğimizi yine buradan ilan ediyoruz,tüm ihlalleri bize bildirebilirsiniz.TBMM İHİK Üyesi olarak elimden geleni komisyon son derece duyarsız olmasına rağmen sonuna kadar yapacağıma da söz veriyorum değerli arkadaşlar bakın bu mahkum ne diyor tedavilerim düzgün yapılmıyor diyor ilaçları düzenli kullanmadığı için tamamen iyileşmemiş sol akciğerin 2/3’ü alınmış bir kişi bundan bahsediyor sağ akciğerinde ciddi zedelenmeler olduğunu dirençli kronik resistan akciğer tvc’si hastaşığı olduğunu tedavilerin düzenli yapışmadığını akciğerinde yeniden leke alınıp biyopsi yapılması gerektiğini söylüyor ve hastane sevklerinin yapılmadığından bahisle,sevklerin ertelenmesinin hayati tehlikelere yol açacağını söylüyor ve biz de onun sesi oluyoruz burada.

Antalya L tipi ceza infaz kurumunda kalan bir mahpus yine, kendisinin aşağıdaki sorunları yaşadığını aktarıyor; ülseratif kulit, kalın bağırsak rahatsızlığı, ülser, gastrit, bel fıtığı ve sinüzüt dahil birçok hastalığı olduğunu, özellikle kalın bağırsağındaki rahatsızlığın çok ciddi olduğunu, ameliyat olması gerektiğini ama ameliyat çok riskli olduğu için ameliyat da olamadığını, kendisinin düzenli olarak doktor kontrolüne gitmesi gerektiğini ama götürülmediğini, ilaçların ı mutlaka kullanması gerektiğini ama sıklıkla ilaçlarının aksatıldığını ve ilaçlarını düzenli kullanmasının hastalığı düşürdüğü hayati tehlikeye yol açacağını söylüyor evet bu hastalık , bir doktor olarak söyleyeyim yeterli takip ve tedavisi olmazsa ülseratif kolit kansere çevirebilir çok dikkatli bir takip yapılması gerekir ülseratif kolit son derece sıkıntılı insan hayatının kontrolünü bozan bir hastalıktır. günde belki 25-30 kez tuvalete gitmez zorunda kalırsınız ve böyle bir hastalığın ilaçlarının düzgün verilmediğini düşünün ve sonrasında kanser olma korkusuyla yaşadığını düşünün . İlaçları düzenli verilmiyormuş günlük hayatı berbat durumdaymış, sürekli makattan kanamalar ve sıvı akma gibi birçok sorun yaşadığını ve günlük hayatını çok olumsuz etkilediğini kendisinin rahatsızlığı nedeniyle ve birçok besini tüketemediğini ve bu konunun doktor raporlarında da olduğunu, hastalığı nedeniyle de mutlaka bu diyete uyması gerektiğini ama 1,5 yıldır diyet listesindeki yemeklerin kendisine verilmediğini söylüyor. bakın bu kadar kötü durumda bağırsağı olan bir kişiye verilmesi gereken diyet yemekleri 1,5 yıldır kendisine verilmiyormuş. resmen işkence çekiyor bu insan içerde. bir doktor ve İnsan Hakları Savunucusu olarak onun ne çektiğini çok iyi anlıyorum. ve EL İNSAF diyorum. bu denli zor duruma bir insan düşürülmemeli.

İzmir 2 nolu T Tipi kapalı ceza infaz kurumunda kalan bir mahpus sorununu şöyle anlatıyor; kendisine 2009 yılında Behçet hastalığı teşhisi konmuş. bu da son derece nadir ve çok yaygın seyreden ağır bir hastalıktır. 2009 yılından beri çeşitli dönemlerde hastaneye sevkedilmiş olsa da sevklerin düzenli yapılmadığını kontrollerinin düzenli olarak götürülmediğini, düzenli tedavileri yapılmadığı için hastalığının ilerlediğini ve bağışıklık sistemini zorladığını, bağışıklık sisteminin zayıflamasından kaynaklı astım, migren ve vertigo hastalıklarının oluştuğunu,derin ven trombozu dolaşım bozukluğu hastalığının da kendisinde mevcut olduğunu, kendisinin belirli aralıklarla hastane sevklerinin yapıldığını ama hastalığın ciddiyeti dikkate alınırsa düzenli hastane sevklerinin yapılmamasının sağlığını çok olumsuz etkilediğini, 3 ayda bir götürülmesi gereken kontrollerine 7 ayda bir götürüldüğünü, bu gecikmeli sevklerin tedavisini ortadan kaldırdığını, hastane sevklerine tüm güvenlik önlemlerinin alınmasının yanısıra ikinci bir kelepçeyle görevli jandarmaya  bağlandıklarını ve bu durumun insan olduğuna aykırı olduğunu söylüyor. Elleri kelepçeli hastane sevklerinde düşünün 7 jandarma tarafından hastaneye götürüldüğü halde bakın düşünün 7 jandarma sizi hastaneye götürüyor elleriniz kelepçeli bunla da yetinmiyorlar bir jandarmanın eline daha diğer elinizi kelepçeliyorlar. Bu kişi hastane muayenesinden ne anlayacak. Onlarca yüzlerce kişinin arasında son derece tehlikeli mahlukat gibi dolaştırılan bir insanı görüyorsunuz. Yani bir insan sağlık muayenesine giderken bu kadar abartmaya da gerek yok. Çünkü hasta bir insanın onuruyla oynamak da doğru birşey değil. Doktorla görüşme esnasında da bu kelepçeler çıkarılmamış düşünün doktor muayene yapıyor elleriniz kelepçeli ve bir taraftan diğer jandarmaya kelepçeli, doktor muayene mi yapıyor ne oluyor, o poliklinik de ne olduğunu anlayamıyorsunuz gerçekten ve bu durumun doktor-hasta gizliliğini tamamen ortadan kaldırdığı için tedavi olmayı kabul etmemiş bu kadar ortamdan sonra hastanedeki aşağılayıcı ortam, poliklinikteki aşağılayıcı ortamdan sonra mahkum da isyan etmiş “sizin vereceğiniz tedaviyi de kabul etmiyorum lanet olsun” diyerek bütün bu zahmetleri çektikten sonra tedaviyi de kabul etmemiş. Gerçekten bu çok önemlidir, doktor olarak ben de çok tutuklu mahkum muayene ettim. Değerli arkadaşlar doktorla hasta arasında “muayene mahremiyeti” denen birşey vardır, bunun korunması gerekiyor orada böyle , onlarca kişinin için içeri girerek kişi muayene olurken tepesinde beklemesi, kişi muayene olurken doktorla yanyana muayenenin yapılması kabul edilebilecek bir hadise değil, tıbbi etiğe de tıbbi kurallara da evrensel kurallara da uyacak birşey değil.

Melemen T tipi kapalı ceza infaz kurumunda kalan LGBTİ’li bir mahpusun şikayetleri var; 11 civarı koğuşa gelen memurlarla sorunlar yaşadığını, şuan bulunmuş olduğunu hapishanede yapmış olduğu şikayetten dolayı baskı altında olduğunu, psikolojisinin bozulduğunu ve yaşadığı durumun ayrıntılarını bu mektup ile anlatamadığını, kendisiyle birebir yapılacak görüşte durumu anlatabileceğini aktarmıştır. Mektupla bile durumunu anlatamayacak şekilde sıkıntılar yaşayan bir kişi benimle görüşülmesi gerekir diyor ama biz buradan tekrar çağrı yapıyoruz, defalarca Cezaevleri Alt Komisyonuna çağrılar yaptık “Cezaevlerine gidip ziyaretler yapalım cezaevlerinde çok sıkıntılar var ve bu iddiaları yerinde inceleyelim ” dedik 67 cezaevi ziyareti talebimiz oldu bakın çok skandal bir sayıdır 67 cezaevi ziyareti talebimiz oldu sadece 1’ine gidilebildi. O kadar bir duyarsızlık var ki inanılmaz. bakın binlerce şikayeti geliyor bize, 67 cezaevi ziyareti talebimizi net bir şekilde aylardır yapıyoruz 10 aylık milletvekiliyim ve sadece ve sadece birine gidebildik bu kadar önemli ihlallerin olduğu cezaevlerinden sadece birine gittik.

Sincak Açık ceza infaz kurumunda kalan mahpus kendisinin aşağıdaki sorunları yaşadığını aktarıyor; Engellilik maaşına başvuru yapabilmek için heyet raporu alması gerektiğini, bu sebepten daha önce bulunduğu Sivas ve Zonguldak cezaevlerinde başvuru yaptığını fakat heyete çıkarılmadığını belirtiyor. heyet raporu alabilmesi ve engelli maaşına başvurabilmesi için bir an önce işlemlerinin başlatılmasını ve daha fazla mahrumiyet yaşamamayı istediğini belirtiyor.

Kocaeli 1 nolu T tipi kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda kalan Moldovya vatandaşı Mavrodi Leonid isimli kişinin de şikayetleri var bize ulaşmış. ister Türk vatandaşı olsun ister başka bir ülkenin vatandaşı, cezaevlerinde kimliğine dinine ırkına diline bakmaksızın her tutuklu mahkuma yapılan insan hakları ihlallerine karşıyız arkadaşlar. Yabancılar koğuşu bulunan Maltepe L tipi kapalı ceza infaz kurumuna sevk olmayı talep etmiş Mavrodi Leonid, bir süredir sevk için başvurunun olumsuz sonuçlandığını belirtiyor ve bu kişinin bulunduğu kurumda sanırım hasımları varmış ve can güvenliğinin olmadığını başka bir cezaevine nakil istediğini söylüyor.Bu kişinin can güvenliğiyle ilgili bir sıkıntı yaşandığı zaman cezaevi görevlileri ne diyecek merak ediyorum.

Bolu F Tipi Ceza İnfaz Kurumu’nda tutulmakta olan mahpus sağlığa erişimde aşağıdaki sorunları yaşadığını aktarmıştır; Kendisinin daha önce İzmir 1 Nolu Ceza İnfaz Kurumu’nda bulunduğunu ve oradayken hastane sevklerinin yapıldığını, Yaklaşık 4 ay önce İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne sevk edildiğini ve tiroidinde 8 adet nodül tespit edildiğini, Kendisine nodüllerin iyi veya kötü huylu olduğunun anlaşılması için “tiroit sintigrafisi” testi de yapıldığını, Test sonuçları kendisine iletilmeden Bolu F Tipi Ceza İnfaz Kurumu’na sevk edildiğini, Burada tedavilerine devam etmek istediğini ama “tiroit sintigrafisi” testinin sonuçlarının dosyasında bulunmadığı için tedavilerine devam edemediğini, Test sonuçlarının alınıp dosyasına konması için başvuruda bulunduğunu ama sonucun dosyasında konmadığını ve bu sebepten tedavilerine başlayamadığını aktarmıştır.Bu tür hikayeler gerçekten çok üzücüdür arkadaşlar ağlasak mı gülsek mi ne diyeceğimi bilemediğim hadiseler aylarca hastane sevki için uğraşıyorsunuz ve sonunda o sevk gerçekleşiyor polikliniğe gidiyorsunuz tirit sintigrafiniz çekiliyor sonuç alınmadan cezaevi aracına konulup cezaevine gidiliyor, belki haftalar sonra oluyor.Tiroit sintigrafisi testinin sonucu kayboluyor dosyaya girmiyor o onun peşinden koşuyor bir daha mı yapılacak ne olacak ne bitecek tedavi ne olacak derken  gerçekten Aziz Nesin’in hikayelerinde ki trajikomik hadiseler oluşuyor bunlar belki bizler için bir yerde komedi ama bu insanlar için bir eza ve cefa değerli arkaşlar.

Tekirdağ 2 Nolu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda kardeşinin aşağıda ki sorunları yaşadığını aktarmıştır; Mahpus’un şuan Tekirdağ 2 Nolu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda tutulduğunu, kardeşinin LGBTİ koğuşunun diğer koğuşlara oranla rahat olduğunu ve orada daha rahat edeceğini düşündüğünü ve bu sebepten eşcinsel olduğunu beyan ettiğini ve LGBTİ koğuşuna geçtiğini aktarmıştır. Sonrasında kardeşinin bu kararından pişman olduğunu, zaten LGBTİ olmadığını ve sadece koşulları daha iyi olduğu için böyle bir beyanda bulunduğunu, üç ay önce psikoloğa gidip LGBTİ bir birey olmadığına yönelik doktor raporu aldığını da eklemiştir. Kardeşinin bu rapora ve şuan bulunduğu koğuşta çok zorlanıyor olmasına ve LGBTİ koğuşundan çıkıp LGBTİ’lerin olmadığı bir koğuşa geçmek istemesine rağmen bu talebinin karşılanmadığını, kardeşinin bu sebepten ciddi psikolojik sorunlar yaşadığını ve kendine zarar verdiğini, aynı zamanda koğuşta diğer mahpuslarla kavga ettiği için can güvenliğinin olmadığını belirtmiştir.Kardeşinin psikolojik sağlığının bozulduğunu ve kendisine zarar vermesinden ciddi endişe ettiğini, diğer mahpusların kardeşine zarar verme ihtimalinden ötürü kardeşinin can güvenliğinden de endişe duyduğunu belirtiyor.Bakın oldukça sıkıntılı bir durum,tutuklu bir yanlış yapmış ama bu yanlışından sonra pişmanlık duyup düzeltmeye çalışmış ama bu durumda çözüm bulmak isteyen bir merci bulamamış karşısında.

Akhisar T Tipi Ceza İnfaz Kurumu’nda tutulmakta olan mahpus’un aşağıdaki sorunları yaşadığını aktarmıştır;Kendisinin daha önce B- 6 koğuşunda bulunduğunu ve koğuşun görüş saatlerinin 11:00 olduğunu,Yakın arkadaşları B-2 koğuşunda bulunduğu ve görüş saatleri 11:00 olduğu için bu koğuşuna geçiş yapmak için dilekçe yazdığını,Kendisinin isteği olmadığı halde B-7 koğuşuna sevk edildiğini,Bu koğuşun ziyaret saatlerinin daha erken olduğunu ve ailesinin bulunduğu bölgeden cezaevine 11:00’dan önce ulaşamadığını, ailesinin daha erken yetişebilmek için bir gün önceden gelmeleri gerektiğini,Ailenin ekonomik durumunun bir gün önceden görüşe gelip otelde kalmaya yetmediğini,Kendisinin talebinin görüş saatlerine değişmediği ve arkadaşlarının bulunduğu bir koğuşa sevk edilmek olduğunu,Kendisinin B-7 koğuşuna sevk edilerek hem kendisinin hem de ailesinin mağdur edildiğini, aktarmıştır.Evet biz biraz evvel bir vaka aktardık insanlar görüş saatlerine yetişebilmek için gece yarıları sabaha karşı yollara çıkıyor yorgun uykusuz halsiz bitkin bir şekilde yollara çıkıyorlar ve kazalar geçiriyorlar içeride de bunun sıkıntısı devam ediyor, insanlar bu görüşler yapılsın diye müracaatlarda bulunuyorlar ve büyük bir duyarsızlıkla karşılaşıyorlar.

Osmaniye 2 Nolu T Tipi Ceza İnfaz Kurumu’nda tutulan mahpus’un aşağıda ki sorunları yaşadığını aktarmıştır; Mahpus’un şuan Osmaniye 2 Nolu T Tipi Ceza İnfaz Kurumu’nda tutulmakta olduğunu, kardeşinin ciddi sağlık problemleri olduğunu ve tedavi edilmediğini aktarmıştır. 19.04.2018 ve 08.10.2018 tarihinde kardeşinin başvurusu üzerine dernek olarak kurumunuza benzer bir başvuru da bulunmuştuk. Kardeşinin bu başvurulara rağmen mahpusun düzenli tedavilerinin yapılmadığını, mahpusun sürekli yoğun ağrısı olduğunu belirtmesine rağmen hastalığının teşhis edilmediğini, mahpusun Hepatit B Hastası olduğunu ve düzenli kontrollere götürülmediğini, idrara çıkmada sorun yaşadığı için prostatında bir rahatsızlık olduğundan şüphelendiğini eklemiştir.  mahpusun bir an önce bir hastane sevklerinin yapılmasını gerektiğini ve kardeşinin hayatından endişe duyduklarını belirtmişlerdir. ”

Siverek T Tipi Ceza İnfaz Kurumu’nda kalan kardeşi mahpusun aşağıda ki sorunları yaşadığını aktarmıştır; mahpusun şuan Siverek T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda tutulduğunu.  Kendisine derneğimiz tarafından gönderilen kitaplara güvenlik nedeniyle el konulduğunu, sadece “Mahpus Hakları El Kitabı” ve “Mahpuslar İçin Başvuru Kılavuzu”nun kendisine verilip diğer bütün yayınların ise verilmediğini aktarmıştır.”Cezaevlerine yayınların girmesi noktasında çok büyük bir keyfilik var maalesef ve bu devam ediyor.

Antalya L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda kalmakta olan mahpus 24.03.2019 tarihinde derneğimize (Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği – CİSST) yazdığı mektupta aşağıdaki sorunlardan bahsetmiştir.Mahpusun aktarımına göre; Mahpus, 1 yaşındaki SMA tip 1 hastası oğlu ile birlikte hapishanede kalmaktadır. (sağlık kurulu raporu ektedir.)Çocuk doğumun akabinde 10 gün yoğun bakımda kalmış akabinde hapishaneye dönüş yapmıştır.Çocuk şu anda yoğun bakıma alınmıştır. Babası da başka bir hapishanede olduğundan yoğun bakımdaki çocuğun yanında kimse bulunmamaktadır. SMA hastalığı çocuğun kas ve sinir sistemini eriten ve boyun bölgesinden aşağısının tutulmamasına sebep olan bir hastalıktır. Didem Ayşe Ertane bunu yine  gündem etmiştik yine bir başka vesileyle gündem ediyoruz çocuk son derece sıkıntılı bir durumda çocuk yoğun bakımda kalıyor tekrar cezaevine gidiyor,anne 4 çocuğuyla perişan.Didem Ayşe Ertane’ye bir çözüm bulunması gerekiyor değerli arkadaşlar.

Kürkçüler F Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda tutulmakta olan mahpus’un, kendisine kendisinin çeşitli dönemlerde hücre cezaları aldığını, tahliyesinin ertelenmemesi için hücre cezalarını zamanında infaz etmek için girişimlerde bulunduğunu.  Cezaevi İdaresi’nin bu talebini “boş hücre bulunmadığı” gerekçesiyle ret ettiğini ve hücre cezasını infaz edemediğini bu sebepten 15.12.2020 yılındaki koşullu salıverilme tarihinde iyi halli olma ihtimalinin ortadan kalktığını belirtmiştir.Aynı zamanda İnfaz Koruma Memurları ile sorunlar yaşadığını ve can güvenliği olmadığını aktarmıştır.”

Evet bugün değerli arkadaşlar gündeme getireceğimiz hususlar bunlar çok vahim ihlaller var bitiremiyoruz ama ısrarla bunları gündeme getirmeye devam edeceğiz ve çözüm bulunması için de baskıda bulunmaya devam edeceğiz.Basın Toplantısına katıldığınız için hepinize teşekkür ediyoruz.

YouTube

Yorumlar