TBMM

Gündemdeki konular ve cezaevlerindeki ihlaller konulu haftalık periyodik mutlak basın toplantımıza başlıyoruz.

Değerli arkadaşlar bugün 20 haziran 2019 Dünya Mülteciler günü , bu vesileyle üyesi olduğum üyesi olduğum TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu alt komisyonu olan Mülteci ve Uyum Komisyonu üyesi olarak bazı konulara temas etmek isterim

Türkiyede giderek artan bir gerginlik, mültecilerin hali sığınmacıların hali ve en başta tabi artık mülteci kelimesinin de kullanılmamasıyla bunun yerine geçen haliyle “suriyelilerin” hali günümüzde önemli bir konu haline geldi. bu konu önemli gerginliklere neden oluyor. önemli ihlal oluşturan kararlara neden oluyor. geçtiğimiz günlerde bayram günlerinde Mudanya Belediyesinin suriyelileri plajlara sokmama kararını gördük inanılmaz bir karardı. bu tür kararlar faşizan ülkelerde alınan kararlardır ve malesef böyle bir kararın alındığına şahit olduk. suriyeliler evet 3,5 milyon civarında suriyeli var ve ülkemize sığınmış durumdalar ama hükümet adil ve hukuki olmayan bir mülteci politikası izleyerek mültecileri bir koz olarak kullanıyor kendi kötü antidemokratik politikalarını örtbas etmek için batıya karşı bir koz olarak kullanıyor çok net bir şekilde. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan sık sık mültecileri Avrupaya salarım ha diyerek bu kozu ne ölçüde kullandığını gösteriyor. Doğru dürüst bir mülteci suriyeli politikamız yok ve bu halk arasında gerginliklere neden olmakta, insanlar zor duruma düştükleri anda günah keçisi olarak suriyelileri görmekte ve onları şeytanlaştırmakta , onların ülkeden gitmesi kovalanması gerektiğini söylemekte. Bu gerginliği azaltacak adımları da yöneticiler atmamakta, bir çözüm bulmamakta. Suriyeliler ve Türkiye halkı sık sık karşı karşıya gelmekte, kavgalar, toplumsal linç girişimleri vb olaylar yaşanmaktadır. Bunlar kabul edilebilecek hadiseler değil. devlet bu konuda doğru bir politika izlemezse vatandaş kendi adaletini sağlamaya çalışır, kendi bildiği metotlarla bunu yapmaya çalışır ki bu mutlak suretle doğru bir mülteci ve suriyeli politikası takip edilmelidir. biz bununla ilgili Cumhurbaşkanı Yardımcısı sayın Fuat Oktay’a da bazı sorular ilettik ve halen cevap alamadık. bugün dolayısıyla bugün mülteciler gününü kutlayacak olan grup yöneticilerimize hatırlatalım günü kutlamak marifet değil mültecilere ağırlıyoruz ne kadar misafirperveriz demek marifet değil, marifet şu sorulara cevap vermek ve çözümler bulmak; işyeri açan suriyeli sayısı kaçtır diye sormuşuz, Suriyeli ve diğer ülkelerden gelen mülteci sığınmacı sayısı kaçtır, resmi olarak kaç suriyeli işçi çalışmaktadır, TC vatandaşlarının haklarını elde eden Suriyli sayısı kaçtır, kaçak olarak çalıştırılıp iş kazasına maruz kalan Suriyeli işçi var mıdır kaç kişidir diyoruz.Çünkü son zamanlarda artan bir şekilde her yerden bu haberler gelmekte, kaçak olarak çalıştırılan sigortasız olarak çalıştırılan suriyeli işçiler kazalara maruz kalmakta,yangınlarda kömürleşmiş cesetleriyle üstü kapatılmaya çalışılan dosyalar oluşturulmaktadır bunlar yüzünden.En son Kocaeli de bir fabrikada çıkan yangında 3 suriyeli , 1 af kanunlu işçi vefat etmiş 5 yaralı olmuştur ve adeta Kocaeli Valiliği bu konuyu açıklamamaktadır çok büyük ihlallerin olduğu ortadadır,verdiğimiz soru önergesine hala cevap alabilmiş değiliz ve ardından yine böyle kaçak göçmen işçilerin çalıştırıldığı vakalar devam etmektedir.Suriyelilerin ve diğer ülkelerden gelip ülkemize yerleşen mültecilerin karıştığı adli vaka sayısı kaçtır çünkü bu kişilerin asayişi bozduğu ithamı vardır bu ne derece doğrudur aydınlatılması gerekir.Nefret temelinde linç edilerek hayatını kaybeden suriye ve diğer mültecilerin sayısı kaçtır,son 8 yıl içerisinde göçmen ve sığınmacılara yönelik meydana gelen saldırı sayısı kaçtır, suriyeli ve diğer ülkelerden gelip ikamet edenlerin kaçı kadın kaçı erkektir, suriyelilerin kaçı 0-2 yaş arasında, kaçı 0-6 yaş arasında kaçı 0-18 yaş arasındadır, son 8 yıl içerisinde doğum yapan suriyeli sayısı kaçtır, ölen suriyeli sayısı kaçtır, doğan bebek sayısı kaçtır, suriyelilerin dışında kalan yabancı uyruklular kaç kişidir, son 5 yıl içerisinde hangi ülkelere kaç yabancı uyruklu kişi iade edilmiştir, bu kişilerin iade gerekçeleri nelerdir diye sormuşuz bu da çok sıkıntılı bir konu. çeşitli ülkelere , bize siyasi sığınmacı olaran sığınmış insanları iade ettik , Özbekistan, Mısır ve birçok ülkeye ve o insanlar idam edildi. aslında bu yasal olarak suçtur çünkü öldürüleceğini bile bile bir ülkeye bir insan teslim edilemez. yasal olarak Uluslararası mevzuatta yasaktır ancak TC devleti bunu yaptı, göz göre göre bunu yaptı ve şuanda mülteciler konusunda ne kadar misafirperver olduğunu da az sonra açıklayacağım. biz bunları buradan net bir şekilde halkımıza beyan ediyoruz. hiçbir şeyin unutulmaması gerektiğini söylüyoruz ve hiçbir şeyin de ört bas edilmemesi gerektiğini söylüyoruz. yine suriyelilerin vatandaşlık alması ile ilgili çok spekülasyon var bununla ilgili de son 5 içindeki vatandaşlık alan suriyeli sığınmacı sayısını da soruyoruz.

Değerli arkadaşlar Türkiyede bir pasaport sorunu var.Anayasal olarak herkesin seyahat hakkı var ama şuanki yöneticiler Anayasa falan dinlemediği için anayasal hakları ihlal ederek iptal ederek KHK ile ihraç edilenlerin pasaportlarını iptal ediyor ve bunu da ilelebet yapıyor. sonsuza kadar sen bir hapishanede mahpussun deniliyor insanlara böyle ilginç bir ülkeyiz ama buna boyun eğilmemesi gerektiğini hep söylüyoruz. mutlak suretle pasaport yasağının birgün biteceğini hep söyledik. dün bize ulaşan bir haber önemli; Diyarbakır 2,idare mahkemesinde bir KHK lı kişi bu duruma itiraz ediyor ve davayı kazanıyor ve sonunda da pasaportunu alarak yurtdışına gidiyor. evet kararı da elimizde. Av Erhan Ürküt Diyarbakır Valiliğine dava açmış işte burada. bu emsal bir karar bir an önce tüm KHK lılara uygulanması gerekir. buradan ilan ediyorum. Hukuk arasıra işliyor bozuk saatin  kendini göstermesi gibi günde 2 defa belki doğru kararlar olabiliyor Türk hukuk sisteminde de böyle işte. bir tanesini yakaladık, sonunda doğru bir karar çıktı, anayasaya  hukuka uygun bir karar çıktı. bundan sonrasında yüzbinlerce kişinin bu karardan faydalanması ve pasaportlarını da alarak yurtdışına çıkma hürriyetini elde etmesi gerekir. bunu da buradan sevindirici bir haber olarak tüm izleyenlerimize aktarmış olalım.

Değerli arkadaşlar KHK ile ihraç edilenlere yapılan zulümler bitmiyor. yüzbinlerce kişi sorgusuz sualsiz ihrac edildi, devlet onlara hiçbir iş vermeyeceğini söyledi , özel sektör kapılarını kapattı, özel sektörlerde işe girmesi devlet yetkilileri tarafından engellendi  veyahut da oluşturulan korku ikliminden dolayı özel sektörde KHK lıları işe almaktan çekindi. peki yurtdışına gidelim orada ekmeğimizi kazanalım diyen KHK lılara ne dendi, pasaportunuz iptal yurtdışına da gidemezsiniz , peki ne yapalım o zaman yurtiçinde bize ekmek vermiyorsanız , yurtdışında da imkan tanımıyorsanız biz ne yapalım “ağaç kökü yiyin” dediler. evet bu yüzden yüzbinlerce insan aç susuz kaldı, ağaç kökü yemeye mahkum edildi zalimce vicdansızca hukuksuzca. biz bu zulmü kesinlikle unutmayız biz bu zulüm karşısında kesinlikle sessiz kalmayız. yüzbinlerce,  milyonları bulan insanı etkileyen bir büyük zalim devlet  tablosudur bu. bu hukuksuz anayasaya aykırı bir tavırdır ve elbirliğiyle yürütme, yasama ve yargı elbirliğiyle malesef , çoğunluğu elde bulunduran Cumhur İttifakı ve yürütmenin başı tarafından Anayasa Mahkemesi tarafından da bu zulüm tasdik edilerek devam ettirilmektedir ama ne olmakta , insanlar aç kalmakta susuz kalmakta , psikolojik sıkıntılar yaşamakta , depresyonlara girmekte, köşeye sıkışmakta, çıkmaz sokaklara girmekte, ne yapacağını bilememekte , çaresizlik içinde kıvranmaktadır. peki ben size sorarım böyle durumdaki insan bu durumda ne yapar evet malesef o tahmin ettiğiniz şeyi yapar, hayatına son verir. madem bana bu hayatta yer vermiyorsunuz o halde ben de bu hayattan çekiliyorum, sizi protesto ediyorum, bu hayatı kaldıramıyorum, bu sistemi kaldıramıyorum , bu hayattan çekiliyorum der ve intihar eder. acıdır üzücüdür böyledir. şuana kadar en az 60 kişi intihar etmiştir KHK lı olarak , daha sayısına ulaşamadığımız KHK lı yakını annesi babası kardeşi abisi çocukları olarak intihar eden de çok kişi vardır istatistikler tam olarak oluşturulamıyor malesef çünkü çoğu haber bile verilmiyor. insanlar kendi üzüntüleri içinde kavruluyorlar ve kimseye bunu haber bile vermek istemiyorlar ama tek tük kamuoyuna böyle olaylar yansıyor işte geçtiğimiz gün bir olay pazartesi günü medyaya yansıdı. KHK lı bir çift ihraç edilmişti ve hanfendinin eşi cezaevine konmuştu üstelik . Canan Deniz bir öğretmen eşi de cezaevine konmuş bir KHK lı ikisi de KHK lı . 2 çocuğu vardı bir çocuğu bu sene üniversite sınavlarına girdi diğer kız çocuk lise 1 e gidiyordu. evde çaresizdi iş bulamıyordu, kocası cezaevindeydi ne yapacağını bilemiyordu hem madden hem manen köşeye sıkışmış durumdaydı, psikolojisi çok bozuktu, doktorlara gidiyordu psikolojik açıdan antidepresanlar kullanıyordu ama en son geçtiğimiz gün pazartesi günü eşini ziyaret için cezaevine gittikten sonra evine döndü ve belli ki bunalım depresyon ağırlaştı ve kendisini evin duvarına asarak hayatına son verdi intihar etti. kendisi kurtuldu ama geride acılı bir eş ve 2 tane ne yapacağını bilemez ve yine böyle depresyonlara eğimli çocuklar bıraktı . bu nereye varacak arkadaşlar, işte bu kadar insanları köşeye sıkıştırırsanız malesef yapacakları bu olur. yöneticilere bunu 2,5 yıldır hatırlatıyoruz. bu zalimce vicdansızca hukuksuzca uygulamaları bitirin, vatandaşlarınıza bu kadar insan değilmiş muamelesi yapmaktan vazgeçin diye tekrar ve tekrar hatırlatıyoruz, tüm sorumluluğun vebali onların boyunlarında olduğunu da bundan sonraki hatırlatmalarımıza uymazlarsa da tüm bu tür üzücü vakaların sorumluluğunun onların boyunlarında olduğunu tekrar hatırlatıyoruz. bu arada tüm KHK ile ihrac edilen arkadaşlarımıza şunu hatırlatayım evet üzüntüler sıkıntılar olabilir ama bunların çıkış yolu vardır, antidepresif tedaviler doktor muayeneleri, onların önerilerine uymak maddeten manen sosyal izolasyonu aşmak dayanışmak insanlarla birlikte olmak lütfen bunları deneyin. aklınıza kötü şeyler getirmeyin bu günler geçecek bu zalimlik bu vicdansızlık birgün mutlaka bitecek.

Değerli arkadaşlar devlet kurumları gerekeni yapmıyor. bakın çok üzücü hadiselerle karşılaşıyoruz hergün bunlarla karşılaşıyoruz malesef. İnsan Hakları İnceleme Komisyonu üyesiyim ama bence insan hakları inceleme komisyonu ve alt komisyonu  olan cezaevi komisyonu 1 numaralı insan hakları ihlali yapan bir komisyondur. bakın biz bunları boşuna söylemiyoruz. gördüğümüz onlarca binlerce vaka sonrası söylüyoruz bunları ve hala aynı ihlallere devam ediyorlar inanılmaz bir şekilde devam ediyorlar. bakın sizlere bir örnek sunacağım; bir anne çocuğu var, Raziye Işık Sivas cezaevinde kalıyor 3,5 yaşında çocuğu var eşi ve kardeşi de cezaevinde bu kişi bir troid kanseri, daha öncesinde bu hastalığı dolayısıyla bize başvurmuş ve insan hakları inceleme komisyonuna göndermişiz tutuklu iken, benim çıkmam gerekir buradan denmiş ama İnsan Hakları İnceleme Komisyonu bize zamanında cevap vermiş demiş ki bu konu yargının konusudur ilgilenmem bu konuyla diyerek başından savmış bu vakayı başından savmış görevini yapmamış, bu görevi özel arabaları edinmek için yaptıkları ortaya çıkıyor çünkü kendilerine gelen vahim vakaları ilgilenmemek için bizimle ilgisi yoktur cevabını vererek başlarından savmaktalar. bakın bu kadın kanser hastası ve İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu ve onun bu haliyle tutuklu kalması bizim konumuz değildir cevabını veriyor ve ardından bu kadın tahliye ediliyor bir şekilde, yasalara uyularak mahkeme tahliye ediyor fakat sonra tekrar bir nedenle tutuklanıyor şuanda tekrar tutuklu ve ameliyat olması lazın Sivas cezaevinden ameliyat için üniversiteye gitmeli ama mahkum koğuşları çok yoğun ve temiz değil o yüzden orada ameliyat olmak istemiyor çünkü ameliyat sonrası takibi çok sıkıntılı olabilecek, yanında da çocuğu var çocuğu bırakacak kimsesi yok ve bu kadın bu yüzden ameliyat olamıyor kanser ve bu kanser çocuğunda da çıkabilir çünkü genetik bir özelliği var ve bunların araştırılması lazım . çünkü kadının anne ve babası da aynı kanserden vefat etmiş oldukça sıkıntılı bir durum ancak bu kadıncağız hala ameliyat olamıyor çünkü mahkum koğuşu şartları yeterli değil. tahliye olması gerekir çünkü. avukatları ile de görüştüm tahliye olması gereken kişi ama hala tutuluyor sağlık hakkı ihlali yaşanıyor ve bu çocukta ortaya çıkabilecek kanser de hala tespit edilemiyor belki önlem alınacak o da edilemiyor. bakın bu kadar kötülük anneye çocuğuna da sirayet ediyor böylece.

Evet değerli arkadaşlar yine hafta içinde gündeme getirdiğimiz konulara devam ediyoruz : yine bahsettiğimiz bizim için çok önemli bir konu onu yine vurgulayacağız, istediği kadar seçim sonuçları için sağda solda koşturan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu bunları görmesin, kendi görevinden başka herşeyi yapıyor sağolsun sayın bakan ama birtek 4 aydır kaçırılan insanların durumuyla ilgili sorduğumuz sorulara cevap vermeyi düşünmüyor asli görevini düşünmüyor tüm dünya bu konuyu soruyon AİHM, BM Türkiyeye bu kaçırılan insanlar hakkında niye bir araştırma yapmıyorsunuz diye soruyor Türkiyede bakın ne cevap vereceğini bilmiyor, yazışmaları takip ediyoruz ne cevap vereceğini bilmiyor AİHM ve BM e halen acil olarak sorulan sorulara cevap veremedik çok iyi takip ediyoruz bunu görmezden gelmeye çalışılıyor, insanlar kaçırılmış büyük bir şüphe var devlet görevlileri tarafından kaçırıldığı ve biryerde işkenceye maruz kalıyor diye önemli bir şüphe var ve bu konuda hiçbir aydınlatıcı açıklama ve araştırma yapılmıyor. eğer ki devlet görevlileri tarafından kaçırılmamışsa , bir mafya haydut çetesi tarafından kaçırılmışsa bu konuda bilgi verin. kim kaçırdı nerede bu 6 kişi. bakın ben tekrar hatırlatıyorum. görmek istemeyenlerin gözüne sokuyoruz:

 GÖKHAN TÜRKMEN 133 gündür kayıp yanlış duymuyorsunuz 133 gündür bir insan kaybedilmiş durumda ne oluyor bu insan öldü mü sağ mı nerede hiçbir bilgi verilmiyor.

ÖZGÜR KAYA 127 gündür kayıp Türkiyenin utanç tablosu malesef bu insanların kaybedilmesi bir utanç tablosu ve cevap verilmemesi utanç tablosu. buradaki arkadaşlarımız biliyor her hafta bu kişileri gündem ediyorum onlar da ezberledi artık ancak halen bulunmuyor günler ilerliyor o günler bu kişilerin yakınları için yıllar gibi geçiyor bunu bilin vicdansızlık etmeyin bu kişileri bulun diyoruz İçişleri Bakanlığına çağrı yapıyoruz net bir şekilde söylüyorum.

YASİN UGAN 127 gündür kayıp Ankarada kaçırıldı hiçbir haber verilmiyor.

ERKAN IRMAK 124 gündür kayıp hiçbir açıklama araştırma yok.

SALİM ZEYBEK 119 gündür kayıp binlerce km yol yaptı bunu kaçıranlar, kaçırılanın eşiyle beraber belki binlerce mobese kamerasına maruz kaldı kaçıran kişilerin arabaları ama tek bir mobese kamerası kaydı yok aklınız mantığınız alıyor mu arkadaşlar. binlerce mobese kamerası kaydı olması lazım tek bir kamera kaydı açıklaması yapılmıyor peki o zaman aklınıza ne gelir bu insanları kim kaçırmıştır o zaman. İçişleri Bakanlığı niye açıklama yapmamaktadır hepimizin aklına 1990 lı yıllardaki beyaz toroslar gelmedi mi .

MUSTAFA YILMAZ 121 gündür kayıp ankara da kaçırıldı ve yakınları çırpınıyor mahkemelerde bakanlıklarda dolaşıyor Bakanlık Birleşmiş Milletlere veremediği cevabın hesabını da vermek istemiyor başından savıyor. bakın bunlar skandal üstüne skandal. hem Birleşmiş Milletler e cevap veremeyen bir bakanlık görüyoruz karşımızda, Adalet Bakanlığını hem de bu nedir niye bu işlemleri yapmıyorsunuz diye soran yakınlarına da sana bilgi veremeyiz bu bakanlığın içinde niye dolaşıyorsun. bu bir rezalettir bir skandaldır insanlık dışı bir durumdur arkadaşlar. bunları gerçekten öfkelenmemek mümkün değil ama biz sonuna kadar gideceğiz ve bu insanları da bulacağız inşaallah .

Bakın cezaevlerindeki vehamet her geçen dakika büyüyor. bize bununla ilgili çok başvuru geliyor. Hüseyin Kara anne baba tutuklu 3 çocuğu olan bir baba hasta önemli bir rahatsızlığı var bağırsak rahatsızlığı var eşi de kalp rahatsızlığı ama bu 3 çocukları olan aile anne baba tutuklu ve baba bana yazdığı mektubunda ne diyor biliyor musunuz ağrılardan sancılardan kıvranırken uyuyamayıp sabaha karşı bana yazdığı mektubunda bana diyor ki “Ömer bey ben burada ölüyorum ne olur ben yetim büyüdüm çocuklarım yetim büyümesin”

hamile kadınların yasa çiğneyerek hapse atıldığı Türkiye den son bir vaka Gülden Aşık bandırma cezaevinde mahpusken sevk gecikmesi yaşadı ve sonrasında 7 haftalık bebeğini düşürdü kürtaj yapıldı cezaevinde ilk hamilelik günlerini geçirdi midesi bulandı başı dönüyordu ne yapacağını bilemiyordu  hastane sevkleri sürekli aksıyordu ve sonunda karnındaki bebek düşdü 7 haftalık bir bebek düştü evet bir cinayet daha işlendi AKP li iktidarın eline bir kez daha bebek kanı bulaştı. Gülden Aşık ın 7 haftalık bebeği malesef düştü bu ilk vaka değil bundan öncesinde de 4 aylık çocuğu olan 19 haftalık hamile olan Nurhayat Yıldız cezaevinde düşük yaptı çok kötü cezaevi  şartları dolayısıyla . çocuğu olamayn bir hanımdı sonunda hamile kalmıştı ikiz hamilelikti ve kötü cezaevi koşulları dolayısıyla düşük yaptı. bu iktidarın eline bebek kanı bulaşmıştır.

Çok net bir şekilde söylüyorum daha da bulaşmasın diye uğraşıyoruz biz derdimiz bu vakaların olmamasıdır o yüzden bunları gündeme getiriyoruz bize niye bu vakaları gündeme getiriyorsunuz dediklerinde bakın çok üzücü çok vahim sonuçlar olacak siz duyarsızsınız siz umursamazsınız ama biz bu ihlallerinin insan hayatına mal olacağını çok iyi bildiğimiz için durmaksızın bunları gündem etmeye çalışıyoruz bir şeyleri kurtarmaya çalışıyoruz diyoruz yine umursamıyorlar yine duymazdan geliyorlar onlar için iktidar makam mevki şöhret para her şeyden önemli onların kriteri bu maalesef bu mazlum insanların hali onların umrunda değil bakın Gülden Aşık yazdığı mektubunda düşürdüğü çocukla ilgili hastaneye yatışında neler yaşandığını anlatıyor çok vahim cümleleri yer alıyor.Şu mektubunu okudum yürekler dayanmaz kendisi sonunda hastaneye kaldırılıyor ihmaller sonucu çocuk hayatını kaybetmiştir kürtaj yapılacaktır yazdığı mektubunda yaşanılanları anlatıyor.Oradaki infaz koruma memuru diğer hastane görevlileriyle konuşuyor bu kulak misafiri oluyor yattığı sedyede infaz koruma memuru diyor ki bir şey değil işte daha çocuk bile oluşmamış 7 haftalık çöp gibi bir şey işte konuşuyor işte ne olacak onu sedyede yatan anne duyuyor ve gözyaşlarına boğuluyor kendi canı kanı yavrusu olan ve düşürdüğü yavrusu için bir devlet görevlisi böylesine lakayıt cümleler sarfediyor bu boşuna değil çünkü gerçekten bu yönetim anlayışının insanlara verdiği değer bu işte evet çöp olarak görüyor muhalifini çöp olarak gören bir anlayışla karşı karşıyayız değerli arkadaşlar.

Bakın yine bir başka vaka cezaevlerinde durum çok kötü her kesimden insan feryad ediyor.İzmir Kırıklar 1 Nolu F Tipi’nde tutuklu bulunan BERDAN DİLSİZ, Şakran’da tutuklu bulunan abisi ile bir arada kalma talebinin kabul edilmemesi ve diğer baskılara karşı 15 gündür açlık grevinde. Ya basit taleplerdir bunlar bunları niye yerine getirmiyorsunuz.Cezaevi dolmuş taşmış biliyoruz ama insanı taleplere niye kulaklarınızı tıkıyorsunuz Adalet Bakanlığı,Ceza Tevkif İşleri Genel Müdürlüğü niye bunlara kulaklarınızı tıkıyorsunuz açlık grevi sadece ve sadece abisiyle beraber kalmak istiyor nedir yani bunu yerine getirmemekte ki amacınız nedir öç alma duygusu mu?

Bakın her gün şu vakalara rastlıyoruz hamile kadınlar doğum yapıyorlar ve başlarında polis bitiveriyor onları gözaltına alıp tutuklayacak Emine Akdemir geçtiğimiz günlerde Bursa Doruk hastanesinde doğum sonrası görüyorsunuz yanında bebeği var başında odasında polis bekledi doğum sırası ve sonrasında tutuklanma tehlikesi vardı aslında yasaya aykırı ama yasa falan dinleyen yok yüzlerce kadın ohal döneminde hamile emziren anneler lohusa anneler cezaevlerinde yattı bu kadın için böyle bir durum mevzu bahis olduğunu görünce hemen sosyal medyadan kampanya yaptık ve Emine Akdemir tutuklanmadan serbest bırakıldı bazen de toplumsal baskı yasaların çiğnenmesini engelleyebiliyor o yüzden korkmayın çekinmeyin aslında haklıysanız güçlü olan sizsiniz.

Evet bakın bitmiyor vakalar  anne baba tutukluluklar yürekler yakıyor,her hafta size burada anne baba tutukluluk dramları anlatıyorum. Anne baba tutukluluk çocuğa zulümdür.Anne Esra GULLUCE,Baba Fatih GULLUCE ayrı cezaevlerinde yatıyorlar2 cocuk var perişan durumdalar ve anne babadan uzaklar bir defa anneye gidiyorlar bir defa babaya gidiyorlar,okuldan kalaıyor bu çocuklar ve ziyaretlerinde böyle annelerinin yanına sığınıyorlar fotoğraf çektiriyorlarama bu çocuklar da hasta çölyak hastalığı ve bir çoçuğun isitme kaybi var oldukça ciddi sağlık sorunları var bu çocuklara dedebakıyor maddi manevi çok zor durumda işte bakın böylesi durumlarda insanlık devreye girmeli bunu sadece ben söylememeliyim bu anne tutuksuz yargılanmalı hiçbir şey olmaz hiçbir sorun olmaz bu kişiler tutuksuz yargılanmalı çocuklarının başında olmalı tutuksuz bir şekilde de karar ne verilirse verilsin ama tutuksuz bir şekilde anne baba tutukluluk dramları bitirilmelidir.

Şu kişi Mehmet Emin Özkan uzun süredir takip ediyorum 80 yaşında bir hasta tutuklu çok ağır hastalıkları var zaten hasta yatağında görüyorsunuz,adamcağız cezaevinde sürekli yatıyor sürekli hastane ve cezaevinde gidip geliyor bu insanların cezaevinde tutmanın anlamı nedir değerli arkadaşlar ,ceza verip cezalandırırsınız ama hepimiz insanız cezaevinde kalamayacak durumlar oluşunca tahliye edilmesi infaz ertelemesi yapılması gerekiyor ancak öylesi adaletsiz bir ortamdayız ki tüm siyasi tutuklulardan öç almaya odaklanmış bir iktidarla karşı karşıyayız 4. defa ceza ertelemesi için Adli Tıp Kurumu’na başvurmuş, 22 yıldır cezaevinde adalet bekliyor Mehmet Emin Özkan ağır hasta bir tutuklu 80 yaşında ve hala bekliyor.

Bitmiyor anne baba tutukluluklar bitmiyor. Emine Aşkın yine eşiyle farklı bir cezaevinde yani düşünün anne baba eşler birbirini aylarca göremiyor çoluk çocuk ortada kalmış aile bütünlüğü mahvolmuş, aile birliği parçalanmış işte böyle aileler oluşuyor artık biz burada ne diyoruz bir serseri mayın oluşturuyorsunuz bu toplum için.Bu anneler bu babalar bu çocuklar,bu toplum için iade çok büyük sıkıntı olacak bu çocuklar çok öfkeli ve kendilerine yapılan bu haksızlığın ve bu kendilerine verilen zalimce haksızca cezanın mutlak suretle karşılığını almak isteyebilecekler.Biz bu ülkede Diyarbakır cezaevi skandallarını unutmadık insanları boyun eğmeye odaklanmış,cezaevlerinde işkence eden cezaevlerinde insanlara her türlü kötülüğü yapan işkenceyle öldüren o Diyarbakır zindanlarını unutmadık insanlara fare bile yedirildiğini çok iyi biliyoruz canlı tanıklardan,insanların ağzına gaytaların doldurulduğunu çok iyi biliyoruz,ve bu yüzden ölen insanları da çok iyi biliyoruz değerli arkadaşlar,bu denli daha vahametler Türkiye’de yapıldı ve bunlar şuanda itiraz ediliyor devlet adına itiraz ediliyor,şuanda da yine burada anne baba tutukluluklar ve tutukluluğu insanlardan öç almaya yönelik tavırlar yarın öbür gün bu toplum için iyi olmaz.Diyarbakır cezaevinde insanları cezalandırarak Kürt meselesini bitirelim anlayışı Kürt meselesini alevlendirdi şimdi de bu çocuklar bu anneler cezalandırılmaya çalışılıyor ve hiçbir meselenin bitmeyeceğini biz çok iyi anlıyoruz.Bakın Emine Aşkın 5 ve 8 yaşında 2 çocuğu var 2.5 yıldır tutuklu bu anne. Zehra annesiyle cezaevinde İdil dedesiyle yaşıyor. Çocukların tamamen psikolojisi bozuk çok kötü durumdalar anne kötü durumda ve maalesef bu dram devam ediyor.

Gülşah Subaşı,2 yaşında çocuk annesi, tutuklu bir durumda görüyorsunuz,böyle bebek arabasında bebek taşıyan anneler hep artık cezaevinde.Gözaltıdayken cocuk sütten kesildi çünkü çok yoğun stres psikolojik travma yaşıyordu bu kadın,şimdi tuvalet alışkanlığı kazanması gerekir her zaman cezaevinde annenin yanında olamıyor ama çocuk 2 yaşından itibaren tuvalet alışkanlığı kazanma stresi yaşıyor o yaşlarda iyi biliriz bir doktor ve baba olarak 2 yaşında bir çocuğun stresini çok iyi bilirim bir anne de bir baba da iki tarafa da alışamıyor, ne yapacağını bilemiyor ortam çok sıkıntılı çocuk tam bir işkence çekiyor bana bunu ayrıntılı bir şekilde anlatıyor cezaevinde eşim bunu yapamıyor,çocukta aşırı alınganlık,saldırganlık ve yersiz ağlama belirtileri var,psikolojisi çok kötü durumda tutuksuz yargılanmalı diye feryat ediyor baba.Maalesef bebeklere maruz bırakılan hal bu bir resim görüyorsunuz bakın ülkede artık anne baba tutukluluk yaygınlaşmış durumda ki cezaevlerinde 800 e yakın bebek var anne baba tutukluluktan dolayı binlerce çocuk dede ve nine yanlarında veyahut da kimsesiz kalmış ortalıkta kalmış durumda bu büyük bir dram oluşturuyor ve insanlar artık bunu resimlere tahvil ediyor resimlerde ifade etmeye çalışıyor,işte bakın bir resim bir bebek zindan da koğuşundan pencereden görülen balonlara elini uzatıyor onları tutmak istiyor,ama nafile bu bebekler maalesef dışarıdaki balonlara kuşlara kedilere köpeklere en önemlisi aile fertlerine hasret ve tüm kamuoyuna diyoruz ki, cezaevindeki bebekleri unutmayın bu çocukları çok zalimce cezalandırıyorsunuz psikolojisi bozuk binlerce çocuk yarın bu toplum için büyük bir tehdit olacaktır cezaevleri bebeklere uygun yerler değildir değildir diye tekrar ve tekrar hatırlatıyoruz.

Bakın yine Bülent Aslan Bünyan CİKde,1çocuk babası,eşi de tutuklu yine bir anne baba tutukluluk.Aynı cezaevindeler eşiyle 15 aydır görüştürmüyorlar bakın yani zalimliğin boyutu arttırılmaya çalışılıyor aynı cezaevindesiniz eşinizle görüşlerde görüşebilme hakkınız var savcı diyor ki görüştürmüyorum var mı bir diyeceğiniz.Anne baba diyor ki ya en azından cezaevinde görüş odasında bir yarım saat görüşelim haftada 1 ayda 1 15 aydır savcı diyor ki hayır izin vermiyorum görüştürmüyorum.Gerekçe işte personelim yetmiyor canım istemiyor görüştürmüyorum değerli arkadaşlar bunlar unutulacak ve affedilecek işler değildir,yargı adına bu adaletsizlikleri bu zalimlikleri yapanlar bilsin ki yarın öbür gün bu ülkeye hukuk gelecektir,insanlara mahpus bulundukları cezaevinde eşini bile görmeme cezası,verme sevinci yaşayan yargı mensuplarına bu zalimce kararı bir gün hukuk önünde mutlaka değerlendirilecektir diye hatırlatıyorum.Bakın Anne 8 kişilik yerde 15 kalıyor, bir de yanında bebek var,bebek büyüklerin yemeğinden yiyor, bu zaten oldukça yaygın bir sorun,bebekler hep annelerinin yemeğinden yiyor,yani yağlı baharatlı yemek geliyor koğuşa işte  bunu yiyeceksin e bebek bunu yiyemez hayır gelen yemek bu kardeşim  bunu yiyeceksin,yani yapılan kötülüğün boyutlarını anlatmaya çalışıyorum size bir çok başvuru alıyoruz böyle,yerler çocuk böyle yerde emekler daha sonra zor bela kalkabiliyor bunlar hep anne baba olarak yaşarız seviniriz çocuk yürümeye başlar ama cezaevinde böyle bir şey olmaz çünkü yerlerde halı yoktur çocuk pis yerlerde emekleme sürünme durumundadır demir permaklıklar soğuk betonlar arkasındadır,güvensiz bir yerdedir ona göre yapılmış bir yerde değildir merdivenlerden düşme tehlikesi vardır çünkü demir aralıklar yetişkinler içindir bebekler o aralardan düşebiliyor kaç kez böyle şikayet aldım düşen kafasını kıran çocuklar oldu anneler hep bu tedirginlikle yaşıyor düşünün oldukça sıkıntılı bir yerde bebeğinizlesiniz zaten sıkıntılı diğer mahpuslar artık onlar bile şikayetçi oluyor çünkü bebek bu ne biliyim ağlıyor uykusu gelmiyor veyahut diğerlerinden rahatsız oluyor sessiz bir ortam bulunmuyor,burada ne bir  park var ne bir toprak var! Sadece soğuk betonlar demir parmaklıklar var çocuk tabiata aykırı bir şekilde burada duruyor,biz hep diyoruz ki en azından bu tür durumlarda anneler tutuksuz yargılansın.

Antalya CİK Şeyma ve Emrah Aslan gönderdikleri mektuplarında bana durumlarını anlatmışlar gerçekten çok üzücü,Şeyma hanım bir anne olarak yaşadıklarını anlatmış,o mektupları okumanızı isterim değerli arkadaşlar,yüreklerin dağılacağı büyük dramlar yazıyor gerçekten bu kişinin anlatımıyla ancak anlayacağınız çok büyük sıkıntılar ve ihlaller anlatılıyor. Diyor ki Şeyma Aslan bana mektubunda 4 yaşındaki çocuğuyla kalıyor.Haftada bir futbol sahasına çıktığımızda sahanın kenarındaki otları görünce,o otlara sarılıyor öpüyor ve kokluyor çünkü göremiyor böyle bir şey çocuk.Oğlum bugün koğuştaki avluda yere minder koyup üzerine yattı ve dikenli teller arasından gökyüzünü seyretti hayran hayran seyretti adeta özgürlük aşkını dile getirdi diyor.Değerli arkadaşlar cezaevinde sadece anne baba tutuklulukla ilgili sorunlar yok farklı illerde ziyaretlerle ilgili yoğun bir şekilde devam ediyor haddinden fazla dolmuş taşmış cezaevlerinde yoğun şikayetler alıyoruz tabi Ceza Tevkif İşleri Genel Müdürlüğü buna bir çözüm bulmuyor bunu denetlemekle sorumlu İHİK hiçbir şekilde harekete geçmiyor onları harekete geçirecek şey ne olmalı acaba bilemiyoruz bu kadar ihlal var umurlarında değil.Cezaevleri ziyareti yapmak istemiyorlar,konuları incelemek istemiyorlar bu şunun konusudur şu bunun konusudur diye bizi baştan savma cevaplar yolluyorlar,bu yetmiyor Halfeti ve Ankara’da işkence olayları oluyor lutfedip İHİK başkanı lutfedip onları da incelemiyor yani ne iş yapıyor gerçekten kamuoyuna bunu tekrar soruyorum ne iş yapıyor acaba İHİK başkanı bu ülkede ne iş yapar amaç ne gelen resmi iç ve dış heyetlere ülkemizde herşey güllük gülistanlık dediklerini duyuyoruz,öyle diyor hep bunu takip ediyoruz televizyonlara yansıyor yurtdışından heyetler geliyor ülkemizde her şey süper çok iyi gidiyor böyle şeyler anlattığını duyuyoruz insanın biraz utanması gerekir.

Bakın bir gelen şikayette Balıkesir L Tipi Ceza İnfaz Kurumu’nda diyor ki eşimin bulunduğu koğuşlarda 4 kişilik odalarda 6 7 kişi kalıyorlar en az 2 kişi yerde yatmak suretiyle kalıyorlar eşim havasızlıktan geceleri uyuyamadığını anlatıyor 44 kişi 2 tuvalet kullanıyor haftada 2 gün 3.5 saat verilen sıcak su yani kişi başına 8 dakika bakın böyle yarış yapacaksınız 8 dakika da banyo bitecek böyle kantinden satın aldıkları yastıklar da sık sık toplatılıyor,insanların arzu ettikleri şey de sık sık toplatılıyor.Görüş odasında havasızlıktan da nefes alamıyoruz diyor,koğuşu bırakın görüş odasına gittiklerinde o kadar kalabalık ve kötü bir ortam ki havasızlıktan nefes alamıyor.

Bir başkası yine Balıkesir L tipinden geliyor diyor ki bir yakınım kalıyor kişi sayısı 45 e ulaşmış durumda,16 kişilik koğuşlarda 45 kişi kalıyor,hem günlük işlerde hemde sıcak su verilen süre kişi başına 10 dakikadan az bir zamana tekabül ediyor.

Yine Tarsus Kapalı Kadın C.İ.K’de yemeklerin çok az verildiğini suların sık sık kesildiğini,biliyoruz eş görüşleri haftalıktan aylığa düşürülmüş,mektuplar postayla geç geliyor ve insanların her türlü hakkı ihlal edilmeye devam ediliyor.

Diyor ki Afyon Kadın Açık Cezaevi’nde yemek de çok şikayet var daha doğrusu yemek yok  sabah sadece çorba diğer zamanlar makarna ve pilav var kantinde de ihtiyaçlarını karşılayacak hiçbir şey olmadığını biliyoruz bu gibi şikayetler Afyon’dan da bize çok geliyor.

Yine Sivas Cezaevleri bizim açımızdan oldukça sıkıntılı bakın,hem kalan tutuklulara yönelik kötü muameleler hemde ziyaretçilere kötü muamele başvuruları çok alıyoruz.Sivas Ceza İnfaz Kurumu’nda ziyaretçilerin araç girişine izin vermiyorlar,yaşlı hastalarımız var nizamiye ile cezaevi arası yokuş yürümekte zorlanıyorlar,yaşlılarımızı bırakıp çıkarız diyoruz yine izin vermiyorlar tek bir tane hasta sandalyesi koymuşlar,geçen Cumartesi açık görüş vardı arabada annem kayınvalidem kayınpeder ve babam vardı babam hariç o 3 kişi yürüyecek durumda değildiler kavga dövüş  girdik içeriye öyle yapmasaydım 3 ünü de nasıl götürebilirdim yukarıya kadar madem böyle yollar yapıyorsunuz o zaman cezaevi yönetimi araç tahsis etsin  dedik siz söyleyeceksiniz bize ne dedi. Bize eziyet etmekten başka düşünceleri yok dedi.

Aliağa ceza infaz kurumunda sıkıntılar devam ediyor.Binada Tuvaletler kullanım dışı çocuklar yaşlılar zorluk yaşıyor.Kayıt döneminde ziyaretçi bekleme binasındaki tuvaletlerin sifonlarındaki musluklar kullanım dışı bırakılmış. Kokudan ve pislikten tuvaletlere yaklaşılmıyor,sabun yok kullanmak zorunda kalıyoruz çocuklar hastalanacak diye endişe ediyoruz,gelen ziyaretçiler neden insan yerine konulmuyor, ey Adalet Bakanlığı,Ceza Tevkif İşleri Genel Müdürlüğü size söylüyoruz buradan kulaklarınızı tıkamayın Aliağa’da ki ceza infaz kurumunda bahsediyoruz.Ziyaretçilerin şikayetlerinden bahsediyoruz böyle değilse böyle değil deyin ama bakın çok ayrıntısına kadar ziyaretçiler bize anlatıyor.

Eşim 34 aydır Alanya’da ki L Tipi’nde tutuklu bulunuyor.Bayramda açık görüş yapamadık aylık açık görüşü bayram görüşü olarak yaptırdılar bu hafta oysa geçen hafta Antalya Döşemealtı L Tipi bir çok yerde olduğu gibi geçen hafta da açık görüş yapıldı,bir açık görüşümüz daha gaspedildi.Bu açık görüş gaspları çok yoğun şikayetlerle bize gelmeye devam ediyor.

Tekirdağ T 1 kapalı ceza infaz kurumunda açık görüş ve kapalı görüş aynı haftaya gelince açık görüşler iptal edildi.Bayram görüşleri kısıtlı oldu kayınvalide kayınpeder alınmıyor mağduriyetler oluştu zaten diyor ziyaretçi 1000 km uzaktan geliyoruz,düşünün 1000 km uzaktan geliniyor,şu kişiyi almayız e ne yapacağız böyle geri döneceksin deniliyor.Bu kadar rahatlar yani.

Yine bahsetmiştik daha önceki haftalarda göstermiştim babası tutuklu olan harun reha ataç adlı kişi kendisi tutuklu ve kanser hastası kişi annesi perişan durumda çocuğunun saçları tamamen dökülmüş ve perişan durumda, kemoterapi alıyor ameliyat olacak ama strese bağlı vucüdunda su kabarcıkları oluşmuş annesi bize haber veriyor bir gecede bu su kabarcıkları çıkmış yani zona çıkmış zona ne demek direncin çok düştüğü anlarda ortaya çıkan bir hastalık ve bu yüzden yine ameliyat olamamış çocuk sıkıntı içinde hastanelerde kıvranıyor sıkıntısı artıyor ameliyat olamıyor ameliyat olması gerekiyor ameliyat erteleniyor böyle bir kötü durumda kısır döngü içinde maalesef.

Yine bakın Kahramanmaraş Türkoğlu Cezaevi için yetkililer buna çözüm bulsun biz boşuna söylemiyoruz,şikayet etmek için söylemiyoruz.Ziyaretçiler için bir bekleme alanı yok yaz aylarındayız yaşlı kadın çocuk güneşin altındayız diye şikayet ediyorlar.

Yine Kayseri Bünyan cezaevinden bir kişi diyor ki görüşte gördüğümüz işkenceyi size bildiriyorum.Evden 3 kişi çıkmıştık ben 85 yaşındaki babam bir de ablam,saat 8 de bünyana vardık girişimizi yaptık kardeşim a 15 de kalıyor görüş saati 13.00 diğer kardeşimin görüşü 14.00’da 1 saat var,iki kardeşi kalıyor  cezaevi yetkililerine diyor ki 1 er saat arayla onlarla görüşeceğiz ama ikisini 1 saate alın ikisini tüm aile birlikte görüşelim diyor istek yapıyor kabul edilmiyor iki kardeşte aynı masada oturup görüşemedik ilki için görüş yaptık çıktık ikincisiyle görüşme imkanı varken 2.5 saatde ayrı görüşerek yapabildik.Niçin keyfi muamele yaptıklarını sorduğumuz da,hayır keyfi muamele yok Adalet Bakanlığı genelgesidir diyorlar yani bu hukuksuzluklar yukarıdan aşağıya uygulanıyor Allah sizden razı olsun diyor.Sesimizi duyuruyorsunuz diyor evet sesinizi duyuracağız değerli arkadaşlar kamu görevlileri böyle basit halledilebilecek işlerde kardeşim yasaktır yasa vardır şu vardır bu vardır diye işi yokuşa sürmesinler,çok basit halledilebilecek konulardır bunlar.2 kardeş ve tüm aile birlikte görüşebilecek ne vardır bunda halletmemek için ne gerekçe vardır değerli arkadaşlar.

Yine kantinlerin çok sıkıntılı olduğu bildiriliyor ve bakanlıktan izin verilmediği iddia ediliyor.

Bandırma T Tipi Cezaevi’nde açık görüş yaptık,geç de olsa görüştüğümüzde eşim 23 kişi kaldıkları için yaşam alanlarının kalmadığını ve bu sıcaklarda zorlandıklarını bunaldıklarını belirtiyor her cezaevinde aşırı kalabalıktan dolayı yaz aylarında çok büyük sıkıntılar yaşayacağınız apaçık ortada.Evet yaz ayına girdik bu sıkıntılar yoğun bir şekilde bize geliyor yetkililere tekrar hatırlatıyoruz bu yaz aylarını cezaevinde kalanlar ve ziyaretçiler için işkenceye çevirecek misiniz yoksa buna uygun çözümler bulacak mısınız diye tekrar soruyoruz?

Yargı Reformu’nda gerçek anlamda hem adli hem siyasi tutuklululara mahkumlara yönelik bir ceza indirimi ve af güdndeme gelecek mi açık söylüyorum gelmesi de gerekiyor,çünkü cezaevleri dolmuş taşmış patlamış durumda mutlak surette yüzbinlerce milyonlarca kişinin beklediği ceza indirimi konusunda mutlak surette bir adım atılmalıdır buradan tüm kamuoyuna ilan ediyorum değerli arkadaşlar.

Yine Bafra T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda da bu yaz dönemi ciddi su kesintileri olduğu yönünde bir çok kişiden şikayet aldık,Bafra merkezde bu sıkıntı yok ama cezaevinde niye bu sıkıntı var diye bize bildiriyor insanlar bunu anlamakta zorlandıklarını söylüyorlar.

Yine Siirt E Tipi Kapalı Cezaevinden Nail Elma isimli bir infaz koruma memuruyla ilgili çok ağır şikayetler var orada astığı astık kestiği kestik tutuklulara ve yakınlarına yönelik çok ağır muamelelerde bulunan bir kişi olduğu söyleniyor konuda da yetkilileri göreve çağırıyoruz.Keyfi olarak tartıştığı bir mahkumu 3 saat hücreye attırmış soruşturma geçirmiş ama bir şekilde yine geri dönmüş kanun kitap tanımayan kime güvendiğini bilmediğimiz bir kişi diye bu bir şikayette bulunuluyor biz şikayeti iletiyoruz yetkililer araştırsın bunu kesin böyledir demiyoruz evet araştırsın diye bunları iletiyoruz çünkü milletvekiliyiz milletimizden bize gelen şikayetleri buradan size bildirmemiz mutlak surette son derece önemli değerli arkadaşlar.

Tek kişilik hücreler sıkıntısı devam ediyor bakın tek kişilik hücre Mehmet Meleş diye bir kişinin yakınından mektup aldık tek kişilik hücrelerde ölenler oluyor artık hala  tek kişilik hücreler hukuka anayasaya aykırı bir şekilde devam ediyor.Mehmet Meleş diyor 15 aydır Çorum L Tipi Cezaevi’nde hücrede 11 metrekarelik beton tabutlarda kalıyor,bir saatlik avluya çıkma hakları bile zaman zaman keyfi olarak engellenmekte deniyor.

Yine Metris cezaevinde spor eğitmeni olarak görev yapan Kamil Eryılmaz bir rehabilitasyon uzmanı olarak çok önemli iddiayı gündeme getiriyor.Metris cezaevinde hasta mahkumların spor faaliyetleri ile ilgilenen Kamil Eryılmaz cezaevi yönetimi ihmali sonucu hayatını kaybeden bir mahkumu anlattı bunu iletmek istiyoruz bu önemli bakın.Ali Haydar Yıldız’ı ihmal öldürdü diyor Ali Haydar Yıldız isimli mahpusu ihmal öldürdü diyor.Adli Tıp’ın cezaevinde kalamaz ve belden aşağısı felçli olmasına rağmen siyasi sebeplerden ötürü 7 yıldır tutuklu bulunan Ali Haydar Yıldız’ın durumu 2019 ocak ayından itibaren durumu ağırlaşmıştır,son 1 ayda yoğun enfeksiyon geçiren Yıldız bütün taleplerine rağmen hastaneye sevk edilmemiştir,kendisiyle aynı koğuşta kalan Cengiz Tuzan isimli mahkumla ağrılarından uyuyamayan Yıldız sağlık personeliyle görüşmek istediğinde o gece nöbetçi olan Ali isimli sağlık memuru anlaşılan siz bu gece bize rahat vermeyeceksiniz demiş durumu çok ağırlaşınca 8 ya da 9 Şubat’da hastaneye sevk edilmiş ve ertesi gün yaşamını yitiriyor.Bu kişi aylarca bu hastanın rehabilitasyon hizmetlerini yapan sağlık görevlisi,vicdanı sızlamış ve bu konuda açıklamalar yapıyor bakın çok önemli, yoksa biz de duymayacaktık bunu.Ali Haydar Yıldız’ın ölümü hakkındaki bilgileri basına  ancak 4 5 gün sonra yansıdığını ifade etmiş Eryılmaz,durum kamuoyundan gizlendi,hastane raporları inceleyen sağlık personeli bir arkadaşım hastane de de ihmalin devam etmiş olabileceğini belirtti diye konuşuyor,daha öncede aynı kurumda,siyasi mahkum Cengiz Siyan ve Halis Çelik adlı bir mahkum tarafından koğuşta bıçaklanmış ve sakat kalmıştı,bunu da ekliyor Eryılmaz bu skandalın ihmal sonucunda gerçekleştiğini ve bu tip olayların yaşanmasının her an mümkün olduğunu söyledi ve siyasi mahkumlara tecrit uygulandığını eklemiş bu cezaevinde sağlık görevlisi olarak bulunan kişi bizim bu gündeme getirdiğimiz şikayetleri bize mektuplarla tutuklu yakınları vasıtasıyla gelen bilgileri orada bu kişilerin rehabilite hizmetleri yaparken gördüğü aksaklıkları bu şekilde kamuoyuna duyurmuş oluyor.

Değerli arkadaşlar süremiz doldu ama ihmaller bitmedi biz bugün basın toplantımızı burada bitiriyoruz ve buradan gündeme getirmeye de devam edeceğiz.Milletimizden bize de kamu kurum kuruluşları ve devlet görevlilerin uygulamaları hakkında şikayet yağıyor ve bu şikayetleri de biz mutlak surette gündem edeceğiz basın toplantılarımızda genel kurulda yoğun bir şekilde bunlara gözyummayacağız ve kamuoyuna duyuracağız hepinize katıldığınız için teşekkür ediyorum ve saygılarımı sunuyorum. 

YouTube

Yorumlar