30 Mayıs 2019

TBMM

Değerli arkadaşlar bugünkü basın toplantımıza başlıyoruz.Bugün yine önemli gündemde ki konulara dair ve cezaevi ihlallerine dair değinilerimiz olacak.En başta günlerdir kamuoyunun konuştuğu Ankara Emniyeti’nde ki işkence iddiaları üzerine konuşmak isterim.Pazar gecesi şahsımın tüm kamuoyuna duyurduğu Ankara Emniyeti’nde işkence iddiaları üzerine konuşmak isterim.Pazar gecesi Ankara Emniyeti’nde gözaltında bulunan eski Dışişleri Bakanlığı personeline dair işkence iddiaları avukatlar tarafından gündeme getirilmişti ve bizde Ankara Emniyeti’nde işkence iddiaları var.Jop sokmaya kadar varan işkenceler konusunda İçişleri Bakanlığı’ndan açıklama bekliyoruz şeklinde bir twit atmıştık ve ardından ulusal ve uluslararası basında geniş yer bulmuştu,insan hakları kuruluşları,uluslararası af örgütü,Human Rights Watch konuya ilgi gösterip araştırmak istemişti ve konu son derece önemli bir insan hakları ihlali olduğu için Ankara Barosu tarafından da incelenmeye alınmıştı hemen ertesi gün Ankara Barosu 8 avukatıyla Ankara Emniyeti’nde ki gözaltında ki kişilerle görüşmeler yapmıştı 6 kişiyle görüşmeler yapabilmişti, Ankara Emniyeti’nde 100 civarında kişi vardı 6 kişiyle görüşme yapılabilmiş ve bu 6 kişiden 5’i işkenceye uğradıklarını iddia etmişler,Ankara Barosu çok önemli bir rapor hazırladı kendisi de sitesinde de yayınladı son derece önemli bir rapor ve insanları karanlık bir odaya alıp çırılçıplak soyup, vucütlarında jop gezdirme,makatına kayganlaştırıcı sıvı dökerek makatına jop sokmaya varacak kadar işkence iddiaları mevzu bahistir.A’dan Z’ye önemli hak ihlalleri vardır.Avukatların müvekkillerinin hakkını savunma konusunda hakkı çiğnenmiştir çünkü vekalet alacaklarına dair yazılı taahhüt istenmiştir,ki CMK kanunlarında böyle bir yazılı taahhüt yoktur.Baro’nun baskısı üzerine savcılık geri adım atmıştır,ancak bu ana kadar avukatlık hakkı savunma hakkı çiğnenmiştir.İkincisi gözaltında ki kişiler Kyoto Protokolüne uygun bir şekilde doktor kontrolüne götürülmemiş doktor kontrolünde başında polisler beklemiş ve işkence iddialarıyla ilgili beyanda bulununca doktora bu beyanları yazdırmamış kayda geçirmemişlerdir,burada da yine çok önemli bir İstanbul Protokolüyle ilgili bir ihmal vardır.Üçüncü olarak bu iddiaları mahkemede Sulh Ceza Hakimi’ne söyledikleri zaman Sulh Ceza Hakimi kişileri terslemiş.Bir sen mi söylüyorsun bunları başka söyleyen yok deyince bir başkası da bu işkence iddialarını gündeme getirmiş,ancak bu iddialar kayda geçirilmemiştir.Dünya da kulakların inanabileceği,duymakta zorlanacağı ve kabul edemeyeceği ifadelerdir.A’dan Z’ye çok önemli hak ihlalleri vardır,avukatlık hakkı ihlali,sağlık hakkı ihlali adil yargılanma konusunda ihlaller vardır ve bunların araştırılması Ankara Emniyeti’nde eski Dışişleri Bakanlığı’na yönelik bu soruşturmayı yürüten personellerin derhal soruşturmadan çekilmesi ki çünkü bu işkence iddialarını yapan bu işkence iddialarıyla ilgili konuyu yürüten insanlar hala iş başında ve gözaltındaki insanlar onların insafına terkedilmiş durumda o insanların idari ve adli işlemler uygulanmalı,doktor ve hakim hakkında  soruşturma başlatılmalı ve suç duyurusuyla konu idari ve adli düzlemde değerlendirilmelidir değerli arkadaşlar.Bunu 21.Y.Y.’da kabul edecek bir hadise değil Türkiye Ohal döneminde bir çok işkence iddiasıyla gündeme geldi dün açıklanan Avrupa Birliği İlerleme Raporu’nda da Türkiye’ye yönelik sert eleştiriler var ve maalesef bu geçtiğimiz günlerde yaşanan olayla ilgili bunun benzeri bir çok olaya gönderme yaparak oldukça sert eleştiriler var.Türkiye Avrupa Birliği İlerleme Raporu’na göre gerileme içinde olan bir ülkedir,tüm göstergeler Türkiye’nin ilerleme değil gerileme içinde olduğunu göstermektedir.2.5 yıllık Ohal döneminde işkence iddiaları gözaltı iddiaları kötü muamele iddiaları,cezaevinde kötü muamele iddiaları ayyuka çıkmıştı ve bu hem bizim hazırladığımız raporlarda hem bir çok insan hakları kuruluşunun hazırladığı raporlara yansımıştı son zamanlarda bir insan hakları savunucusu olarak Türkiye’de işkence konusunda maalesef çok kötü bir gidişatın olduğunu görüyoruz.Daha dün 2-3 hafta önce Urfa Halfeti’de bir işkence olayı olmuştu bu çok açık bir şekilde ortadaydı ve daha sonra Gaziantep Barosu tarafından da bir raporla ispat edilmişti.Ardından Ankara’da ülkenin başkentinde Ankara Emniyeti’nde Mali Şube bölümünde böylesine ciddi işkence iddiaları var Ankara Barosu konuya müdahil oldu ve bu iddiaları belgeleriyle birlikte ortaya koyulduğu bir rapor hazırladı.Ancak tüm bunlara rağmen baştan beri İçişleri Bakanlığı’nı açıklama yapmaya çağırmamıza rağmen İçişleri Bakanlığı bir açıklama yapmadı çünkü biz soru önergesi ve İnsan Hakaları Komisyonu’na dilekçeler de vererek,resmi işlemleri de yapmıştık ancak bir cevap da alamadık,Salı günü Ankara Emniyeti’nden gelen açıklama hiçbir ihlalin,usulsüzlüğün ve hukuksuzluğun olmadığına dairdi ama bu kabul edilebilecek bir açıklama değil,çünkü Ankara Baro’su raporu ortada gözaltındaki sanıkların ifadeleri ortada,avukatların ifadeleri ortada,gözaltındaki insanların yakınlarının ifadeleri ortada kişileri ağır işkence gördüğü iddialar yoğun bir şekilde var ve avukatlar müvekkillerinin akıl sağlığının bozulma noktasında olduğunu söylüyorlar.10 gündür gözaltında olan onlarca kişi var ve bunlara duş alma imkanı bile tanınmamış durumda 12 güne uzatılmış durumda gözaltı müddeti 78 kişi gözaltına alınmıştı daha sonra 111’e çıktı dün itibariyle 40 kişi gözaltındaydı 25 kişi Sulh Ceza Hakimliği’ne çıktı sonuçları takip ediyoruz an be an ama halen gözaltılar devam ediyor,kötü muamele endişeleri devam ediyor,biz buradan tekrar Cumhurbaşkanlığı makamına,İçişleri Bakanlığı makamına çağrı yapıyoruz ve Ankara Emniyeti’nin bu açıklamasını kabul etmediğimizi söylüyoruz,tüm iddialar raporlar Ankara Emniyeti’nde işkence yapıldığına dair iddiaları kuvvetlendirmektedir.Bir an önce bu konuda gereken açıklamalar yapılmalı idari personel soruşturma’dan el çektirilmeli açığa alınmalı haklarında idari ve adli soruşturma başlatılmalı,avukatlık hakkının ihlali sağlık hakkının ihlali ve adil yargılanma hakkının ihlali konusunda gereken tüm işlemler yapılmalıdır değerli arkadaşlar.21.  Y.Y.’da dünyada maalesef bu iddiaların anıldığı ülkenin başkentinde Ankara Emniyeti’nde bu iddiaları gerçekleştirildiğine yönelik iddialar son derece üzücüdür,bir an önce tüm yetkilileri görev başına çağırıyorum.Sanırın bunlar BM’ye de gidiyor gözaltındaki sanıkların avukatları konuyu BM’ye taşıdı.Uluslararası Af Örgütü bu konuyla ilgili bir acil eylem çalışması içinde,Human Rights Watch İnsan Hakları İzleme Örgütü bu konuda çok ciddi bir rapor çalışması içinde en ciddi insan hakları ihlali olan yaşam hakkı ihlali konusunda çok önemli bir sıkıntı var.

Değerli arkadaşlar bu konular bizim için yeni konular değil maalesef biz aylardır bu konuda çok önemli bir yaşam hakkı ihlalini gündeme getiriyoruz.3.5 aydır Türkiye’de kaçırılan insanlar olduğunu söylüyoruz ve Ankara Emniyeti’nde ki işkence iddiaları da bunun üstüne geldi.Aylardır yaptığım basın toplantısında Türkiye’de son 3.5 ayda kaçırılan 6 kişinin adını anıyorum ve bu konuda bir açıklama yapılması gerektiğini söylüyorum ancak bu konuda herhangi bir açıklama yapılmadığı gibi ardından Halfeti Ve Ankara Emniyeti işkence iddiaları gündeme geldi ve biz soruyoruz Türkiye nereye gidiyor.Tamemen bir polis devleti olmaya mı gidiyoruz diye tüm kamuoyuna soruyoruz.

Değerli arkadaşlar 3.5 aydır kayıp olan kişiler her zaman söylediğim gibi benim tüm konularımın en önemli konusu çünkü bu insanların işkence altında kaçırıldığı ve bir yerlerde tutulduğu tehlikesi var.3.5 aydır bu mevzu bahis ve bu 6 kişi hakkında herhangi bir haber alınamıyor.Ben bu kişiler hakkında son durumu yine size söyleyeceğim.

Mustafa Yılmaz 99 gündür kayıp ve hiçbir haber alınamıyor.

Yasin Ugan 105 gündür kayıp Ankara’da kaçırıldı hiçbir haber alınamıyor.Tüm işlemlere rağmen hiçbir yetkili açıklama yapmıyor.

Özgür Kaya 105 gündür kaçırıldı ve kendisini kaçıran kişiler kendilerini polis olarak tanıtıp bir mahkeme dosya numarası vermesine rağmen bu konuda da 105 gündür hiçbir açıklama yapılmıyor,AİHM’in uyarılarına cevap verilmiyor böylesi inanılmaz bir ülkedeyiz değerli arkadaşlar.

Salim Zeybek 99 gündür kayıp. Eşi aylardır onun için yapmadığını bırakmıyor ve elinden gelen tüm işlemleri gerçekleştirmeye çalışıyor ama tüm devlet kurumları duvar olmuş kendisine cevap vermemekte ısrar ediyor en son olarak da kamu denetçiliği kurumu yani devlet kurumlarını denetlemekle görevli kurumda devlet kurumlarının bu ilgisizliği konusunda maalesef olumsuz bir cevap verdi aileye.Meselenin incelenebilir olmadığına karar verdi.Ben buradan kamu denetçiliği kurumu’na soruyorum peki kamu kurumlarının bu safsaklamaları başka bir kurum mu ilgilencek ey ombudsman size soruyorum kamu kurumlarının apaçık safsaklamaları,ihmalleri,ihlalleri hususlardaki başvurularıyla başka kim ilgilenecek Allah aşkına bu sorunun cevabını veriniz. Biz şuana kadar başvuru yaptığımız bir çok konuda da kamu denetçiliği kurumu’ndan hiçbir karşılık alamadık.Bu tür kurumlar halkın avukatı olarak anılır Ombudsman olarak anılır ancak pratiğe geldiği zaman 10 aylık milletvekilliği döneminde ben ombudsman’dan hallettiği tek bir iş görmedim.Kamu kurumlarını uyararak hallettiği ve kaldırttığı bir ihlali görmedim değerli arkadaşlar.Halkın avukatı olarak anılan bu kurumu halkıma şikayet ediyorum.

Erkan Irmak 103 gündür kayıp.İstanbul’da kaçırıldı hiçbir haber yok.

Gökhan Türkmen 110 gündür kayıp en uzun süredir kayıp olan kaçırılan kişi artık burada da sanırım tüm basın mensubu arkadaşlarımız tüm milletvekillerimiz de dahil olmak üzere onların yüzlerini ezberlemiştir ama kamu kurumlarında bu konuda tek bir açıklama yapılmıyor.Bunlar bir hukuk devletinde inanılabilecek hadiseler değil.

Değerli arkadaşlar ihlallerle ilgili Cezaevi ihlalleriyle ilgili sıkıntılar devam ediyor ve biz bunları gündeme getirmeye devam ediyoruz ancak öncesinde bir önemli konuya daha değinmek isterim,malum aylardır gündeme getirdiğimiz açlık grevleri bitti.Açlık grevleri niye bitti çünkü iktidar devlet yasaları uygulamayı kabul etti.Yasaları uygulamayan devlet yasaları uygulamaya başladı ve 3200 açlık grevcisi bu grevi bitirdi.Çok net bir şekilde tablo ortadadır.Yasa uygulanmıyordu,açlık grevleri başladı,yasa uygulanmaya başladı açlık grevleri bitti.İmralı’da ki tecrit bitti avukat ve aile görüşmesi başladı ve açlık grevleri bitti peki o zaman ben yetkililere soruyorum,Hakkari Milletvekilimiz Leyla Güven niye 200 gündür açlık grevi yapmaya mecbur tutuldu? Niye açlık grevine destek vermek için Türkiye’nin dört bir tarafında meydanlarda toplanan yüreği yanık analarımız polisin şiddetine maruz kaldı,itilik kakıldılar arkalarından afedersiniz bir hayvanı dürtecek şekilde jopla onları dürterek son derece ağır hakaretler yapan polisleri gördük,iki dakika bile oturma eylemi yapılmasını engelleyen bilhassa bunu yurdun dört bir tarafında yapan D.Bakır’da yapan,Gebze’de yoğun bir şekilde yapan polis memurlarının çirkin tavırlarını gördük bütün bu hukuk dışı tavırlar ya bunların yanına kar mı kalacaktır ey içişleri bakanlığı bu konuda bir soruşturma başlatmayacak mısınız? Yüzbinlerce kişinin videosunu izlediği Gebze’de ki arkadan dürtüklenen anne görüntüsü karşısında halen bir ilerleme katedilmediğini çok iyi biliyorum.Kocaeli Valisi’ne buradan sesleniyorum,niye bu konuda bir açıklama yapmıyorsunuz arkadan dürtüklenerek hakarete uğrayan anneler için sadece oturduğu için hakarete uğrayan darp edilen anneler için tek bir açıklama yapmayacak mısınız?200 gün sonra hukuka döndünüz yasaları uygulamaya döndünüz,tek bir açıklama dahi yapmayacak mısınız?Bu usulsüzlükleri,hukuksuzlukları darpları yapan hakkını istediği için darp edilen anneler,gençler,çocuklar için tek bir açıklama yapmayacak mısınız?buradan içişleri bakanına soruyorum hasbeten de milletvekili olduğum Kocaeli ilinin Valisi’ne soruyorum,bana göre çok yakından takip ediyorum sayın vali Kocaeli ili Gebze İlçesi’nde tüm kamuoyunun tüm vicdan sahibi insanların büyük tepki gösterdiği bir kötü görüntü olmuştu ve bu polisin hakkında soruşturma başlatıldığı söylenmişti ancak bu konu hakkında yaklaşık 40 gündür tek bir haber medyaya verilmiyor bu soruşturmaların süreci ne oldu sümenaltı mı ettiniz ne yaptınız.Veyahut’da Gebze’de her oturma eyleminde her gün hakkını arayan insanlara yönelik çok çirkin tavırlarla saldırı yapan bir polis memuru hanım vardı onun hakkında Urfa Milletvekilimiz Ayşe Sürücü’ye saldırdığı için  bir suç duyurusu yapılmıştı,idari ve adli işlem başlatılması çalışması yapılmıştı bu polis memuresi hakkında ne işlem yapılmıştır Sayın Kocaeli Valisi buradan size soruyorum, kamuoyunun unutacağını mı sanıyorsunuz,milletvekili olarak benim unutacağımı mı sanıyorsunuz,bu annelerin hakkını hukukunu sonuna kadar buradan soracağız,bu soruşturmaların sonunu sonuna kadar takip edeceğim değerli arkadaşlar.

Evet cezaevlerinde ki durum son derece kötüye gidiyor her geçen gün yoğun ihlal haberleri geliyor maalesef bakın bize CİSST kurulundan gelen bazı ihlal haberleriyle ilgili bilgiler vermek isterim.

Tokat T Tipi Ceza İnfaz Kurumu’nda bir mahpus’un haksız yere disiplin cezası alarak açık bir ceza infaz kurumuna ayrılmasına çok az bir zaman kala bulunduğu Kilis ilinde ki ceza infaz kurumundan isteği dışında Tokat T Tipi Ceza İnfaz Kurumu’na sevk edildiğini,Kendisinin Gaziantep ilinde oturduğunu ve 16, 14 ve 11 yaşlarında okula giden üç çocuğu olduğunu, ekonomik durumunun Tokat ilinde görüşe gitmeye müsait olmadığını, Çocuklarının babalarıyla görüş yapma imkanı ortadan kalktığı için psikolojik olarak çok etkilendiklerini söylüyor ve bu nakil probleminin ortadan kalkması gerektiğini söylüyor aile.

Alanya L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda kalmakta olan bir başka mahpus 1 ay içerisinde 3 blok değiştirdiğini, kaldığı blokta ağırlaştırılmış müebbetler olduğunu, kaldığı erkek ağırlaştırılmış müebbetlerin translarla kalmak istemediğini, bu nedenle açlık grevine girdiğini ilaç içip intihar girişiminde bulunduğunu, 1 gece yoğun bakımda kaldığını, şikayet dilekçelerinin çıkarılmadığını, haftada 2 gün ortak alanda 15’er dakika banyo yaptığını, yanındaki banyoda 1 erkeğin banyo yaptığını, karşısında sandalyede memurun oturup izlediğini, güvenlik gerekçesiyle dediklerini ve bu durumu infaz hakimliğine anlattığını belirtiyor,yazmış olduğu mektupta ise disiplininin onaylanıp onaylanmayacağını beklediğini, gelecek cevaba göre başka bir hapishaneye sevk isteyeceğini, şu an revirde yalnız kaldığını, banyo sorununun çözüldüğünü fakat Alanya L Tipi Ceza İnfaz Kurumu’nda B6 blokunda 4 eşcinsel, F6 koğuşunda ise 8 eşcinsel mahpus olduğunu bu iki bloktan birine geçmek istediğini belirtiyor,değerli arkadaşlar bunlar da son derece önemli konular evet kadın erkek cinsi ama bir de eşcinsel olan insanlar da var bunlar hayatın her alanında çok büyük zorluklar yaşıyor ve bunlara göre uygun alanlar düzenlenmiyor,hastanelerde cezaevlerinde ve birçok hayatın her alanında önemli kurumlarında bu insanlar devre dışı bırakılıyorlar,katılırsınız veya katılmazsınız onların hayat biçimlerine ama onlarda Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı bir insan ve haklarına riayet etmek gerekiyor,onları bu cinsiyet açısından doğan zor problemler karşısında yalnız bırakmamak ve haklarını iade etmek gerekiyor değerli arkadaşlar.

Kütahya E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda tutulmakta olan mahpus’un,Annesine  “ilik kanseri” tanısı konduğunu ve bir süredir tedavi gördüğünü,Hastalığının ciddiyeti ve gördüğü tedavinin ağırlığı dikkate alınınca annesinin seyahat etmesinin imkansız olduğunu,Annesinin hastalığı nedeniyle görüşe gelemediğini ve bu durumun kendisinden çok annesinin psikolojisini olumsuz etkilediğini,Annesinin hastalığından moralinin yüksek tutmasının önemli olduğunu ve annesinin sağlık durumu dikkate alınarak annesinin görüşe gelmemesinin tedavi sürecini olumsuz etkilediğini, Şuan annesinin kız kardeşinin yanında kaldığını ve kız kardeşinin Anamur ilçesinde ikamet ettiğini aktarıyor bize evet böyle cezaevlerinde olan insanlar hasta yakınları ve aylarca yıllarca cezaevindeki insanı ziyaret edemeyen hastalar yaşlılar çok önemli ve çok sayıda değerli arkadaşlar.

Akhisar T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda tutulmakta olan mahpus’un,Kendisinin şuan Akhisar T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda tutulduğunu,Kardeşi Cesim Çelik’in İzmir 4 No’lu  T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda, diğer kardeşi  Nedim Çelik’in ise İzmir 2 No’lu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda tutulduğunu,Kendisinin hiçbir koşul altında kardeşleri ile görüşme olanağı olmadığını,Son yasal değişiklikle aynı kampüs içerisinde ki aile üyelerinin görüş yapma hakları varken, kendisinin bu haktan da faydalanamadığını,Ailesinin İzmir ilinde ikamet ettiğini ve aileden üç kişi hapishanede olduğu için görüşe gelmekte zorlandıklarını,Kardeşlerini görememesinin psikolojisini çok olumsuz etkilediğini söylüyor evet bunlar da çok ciddi sorunlar düşünün bir ailede 3 kardeşsiniz ayrı cezaevlerinde insanlar birbirlerini ziyaret edemiyor en azından aynı cezaevinde olması lazım tüm aile birliği bütünlüğü bozulmuş oluyor kardeşlik bağları zayıflamış ve kopmuş oluyor maalesef.

Yine CİSST’de sivil toplum derneğine yazılan bir mektubu gündeme getiriyorum: Erzincan T  Tipi Ceza İnfaz Kurum’unda tutulmakta olan mahpus’un, kendisinin birçok sağlık problemi olduğunu ve bu durumun artık psikolojini de etkilediğini, aynı zamanda bulunduğu kurumun ailesine uzak olması ve ailesinin görüşe düzenli gelmemesinin de psikolojisini daha da olumsuz etkilediğini aktarmıştır.”evet sağlık ve nakil problemleri son derece yoğun maalesef.

Yine Mahpus’un, Bakırköy Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda kaldığı dönem mutfakta çalışırken geçirdiği kaza sonucu yemek kazanına düşerek bacağında üçüncü derece yanık oluştuğunu, kurum doktoru’nun hastaneye sevkine izin vermediğini, koğuştaki acil durum butonuna basarak kurum memurunun kararıyla hastaneye gönderildiğini, 2 hafta sonra tekrar hastaneye gitmesi gerekirken gönderilmediğini ve antibiyotik iğnelerle durumunun geçiştirilmeye çalıştığını, bundan 1 buçuk hafta sonra hastaneye gönderildiğini o esnada da yanındaki memurun hasta sandalyesine oturmasına izin vermediğini, hastanedeki doktorun ise kesinlikle yürümemesi ve zıplamaması gerektiğini söylediğini, kuruma dönüşte mahkum kabulünde çalışan memurun zıplamasını söylediğini ve bunu reddedince kendisine vurmak istediğini, kurum doktorunu şikayet ettiği taktirde her seferinde kendisinin savcıyla evli olduğunun hatırlatıldığını ve bunun risk olduğunun söylendiğini, kurum doktorundan diğer mahpusların da çok rahatsız olduğunu belirtmekte, doktordan şikayetçi olmaktadır.”Bakırköy Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumu bunu tüm yetkililer duysun.Buradaki tutuklular,mahkumlar evet bir takım suçlardan dolayı yatmış olabilirler,adil veya gayri adil yargılamalar sonucunda onu bilemeyiz bizim davamız cezaevlerinde olan insanların insan hakları ihlaline uğramamasıdır kişiyi din,dil,etnik köken ayırtetmeksizin tüm insan hakları ihlallerini bunun için gündeme getiriyoruz.

Erzincan T Tipi Ceza İnfaz Kurumu’nda kalan mahpus’un, kendisinin aşağıda ki sorunları yaşadığını aktarmıştır;  Daha öncede başvurular yapmış kimi hastane sevklerinin yapılmış olmasına karşın kendisinin birçok rahatsızlığı olduğunu ve hepsi için hastane sevklerinin yapılmadığını aktarmıştır.

İzmir 2 Nolu T Tipi Ceza İnfaz Kurumu’nda tutulan mahpus’un, kendisinin aşağıda ki sorunları yaşadığını aktarmıştır; Kendisinin ileri derecede böbrek hastası olduğunu ve düzenli olarak diyaliz makinesine girmesi gerektiğini Diyaliz makinesinin İzmir T Tipi Kampüsünde bulunan diyaliz merkezinde tedavi görmek zorunda kaldığını,Bu merkezin yeterince steril olmadığını ve bu sebepten bazı hastaların hayatını kaybettiğini,Diyaliz sonrası gerekli önlemlerin alınmadığını ve steril bir ortam yaratılmadığı için can güvenlikleri olmadığını,Kendisine doktorun diyet yemekleri yazdığını ama kendisine verilen yemeklerin diyet listesine uygun olmadığını ve sağlıksız olduğunu,Kendilerinin bu konuda şikayet dilekçesi verdiklerinde psikolojik baskıya maruz kaldıklarını ve infaz koruma memurları tarafından tehdit edildiklerini,Şikayet mektuplarına el konulduğunu ve şikayet dilekçelerinin işleme konulmadığını, aktarmıştır.”Değerli arkadaşlar diyaliz son derece önemli bir husustur bir doktor ve insan hakları savunucusu olarak cezaevindeki bir insanın diyaliz sonrası çok dikkatli bir şekilde takip edilmesi gerektiğini biliyorum ve bunu da söyleyeyim ancak bu konuda çok önemli zorluklarla karşılaştığını da biliyorum mahpusların, naz ettiğini falan zannediyor sanırım ama bunlar gerekli tibbi meseleler bunlara uyulması lazım.

Ünye Açık Ceza İnfaz Kurumu’nda kalan mahpus’un, kendisinin aşağıda ki sorunları yaşadığını aktarmıştır; Kendisine suç tipinden kaynaklı infaz koruma memurları tarafından ayrımcılık yapıldığınıAralık ayından yeni boyanan duvar kadın resmi çizildiği gerekçesiyle 200-250 mahpusun bir araya toplandığı üç infaz koruma memurlarının kendilerine hakaretler ettiklerini, sinkaflı küfürler ettiklerini. Sonrası bir mahpusun itiraz ettiğini ve kendilerine küfür etmelerinin doğru olmadığını belirtmesi üzerine, soyadını bilmedikleri infaz koruma memurunun siz görüp söylemiyorsunuz, söyleseniz ben onu silindir gibi ezerim sonra gitsin istediği yere şikayet etsin dediğini, Kendilerine sinkaflı küfürler etmelerine itiraz edemediklerini aktarmıştır.Bakın bir çok cezaevinden kamu kurumundaki görevlilerinin kötü muameleye karşın itiraz bile edemeyen mahpusların sesleri yükseliyor bu insanlar seslerini duyuramıyor değerli arkadaşlar,cezaevi kurumuna şikayette bile bulunamıyorlar.Boşuna mı biz burada her hafta insanları gündem ediyoruz,çünkü o insanlar tedirginler bulundukları yerde daha ağır ihlallere uğrayacağını düşünüyorlar şikayet dahi edemiyorlar bir milletvekili olarak ben bunu çok iyi biliyorum ve onların sesi olmaya çalışıyorum kimse bir takım tedirginliklerden dolayı çiğnenen haklar için şikayette bulunmaktan geri kalmamalıdır.

Nazilli E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda kalan mahpus’un, kendisinin aşağıda ki sorunları yaşadığını aktarmıştır; Kendisinin sağ ayağının topuktan kırık, iki kolunda sinir kaybı, omuriliği eğilmesi gibi birçok rahatsızlığı olduğunu ve bu sebepten ötürü sürekli ağrı çektiğini belirtmiştir. Daha önceki raporları incelendiğinde kullanması gereken ilaçların listesine erişilebileceğini, bu ilaçların içeriğinden ötürü artık kendisine verilmediğini ve bu durumun ağrılarını artırdığı için günlük hayatını tek başına idame ettiremediğini. Bunun yanında istediği ilaçların içeriğinden ötürü de kendisinin UYAP üzerinden fişlendiğini de eklemiştir.”

Menemen T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda kalan mahpus’un, kuruma geldiğinden beri birçok sorunla karşılaştığını, kurumun “isterseniz birbirinizi de öldürseniz aynı koğuşta kalmak zorundasınız” diyerek cevap verdiklerini, koğuşlarında bulunan başka bir mahpusun bulunduğu süre içerisinde kurum doktorunun yazmış olduğu ilaçlarla intihar etmekle ilgili koğuşunda kalan diğer arkadaşlarına korku ve panik yaşattığını, psikolojilerini bozduğunu, defalarca koğuştaki diğer kişilerin hayatını tehlikeye soktuğunu, aynı kişinin kendilerinden zorla çay, sigara gibi ihtiyaçlarını karşılamaya çalıştığını, semaverdeki suyla kendilerini tehdit ettiğini, ihtiyaçlarını zorla karşılamaya çalıştıklarını, yastığının altında cam bulundurduğunu, bunu kurumun fark etmesine rağmen bir tutanak tutulmadığını, Yargıtay’da 40 yıl cezası kaldığını ve hayattan bir beklentisi olmadığını bu nedenle koğuştaki herkesi çeşitli şekillerde tehdit etmeye devam ettiği, hasımlık için idareye verdikleri dilekçelerin dikkate alınmadığını, söylüyor.Düşünün Menemen T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda kalan bir mahpus alikıran başkesen olmuş arkadaşlar kimse müdahale edemiyor istediği mahpusu korkutuyor,istediğini yaptırıyor,yaptığı yanına kar kalıyor,kendi gücüyle bunu engelleyecek biri yok mudur bu kadar sahipsiz midir cezaevleri arkadaşlar.

Antalya L Tipi Tipi Ceza İnfaz Kurumu’nda kalan mahpus’un, kendisinin aşağıda ki sorunları yaşadığını aktarmıştır; Kendisinin daha önce Söke T Tipi Ceza İnfaz Kurumu’nda bulunduğunu isteği dışında şuan Antalya L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’na sevk edildiğini,Kendisinin Aydın ilinde çocuk yurdunda kalan dört yaşında bir çocuğu olduğunu, Söke tutulduğunda çocuğunun görüşe düzenli getirildiğini ama Antalya ili uzak olduğu için artık görüşe getirilemediğini,Diğer 3 çocuğunun da Aydın ilinde ikamet ettiğini ve ekonomik sebeplerden görüşe gelemediğini,3 çocuğunun kendi annesinin yanında kaldığını, annesinin yaşlı olduğunu ve görüşe gelemediğini, çocukların da yanlarında refakatçi olmadan görüşe gelmesinin mümkün olmadığını,Eşiyle boşandığı için çocuklarının annesinin yanından kaldığını, hem annelerini göremediklerini hem de babalarını göremediklerini, bu durumun onlar için çok zor olduğunu,Kendisinin zaten birçok psikolojik sorunu olduğunu ve tedavi gördüğünü, ailesini ve özellikle çocuklarını görememesinin psikolojisini daha da bozduğunu,Çocuklarının babalarının ziyaretine gelememelerinden çok etkilendiğini, gelişim aşamasında olan çocuklarının bu durumdan uzun vadede de çok olumsuz etkilendiklerini söylüyor.Değerli arkadaşlar çığ gibi bu nakil istekleri bu tür aile dramlarını göz önünde bulundurarak bir idare sergilenmiyor sen bizim dediklerimize uyacaksın senin özel aile dramın bizi ilgilendirmez diyor,insanlar bu zor durumları belgelendirdikleri halde çok uzak cezaevlerinde kalıyor aileleri perişan saatlerce süren yolculuklar sonrasında o cezaevlerine ulaşabiliyorlar,yollarda kaza geçiriyorlar,bazen hastalar,yaşlılar bu yolculuklara gidemiyorlar anneler babalar bağları kopuyor,anne babalar çocuklarının hasretiyle yanıyorlar çocuklar anne babalarının belki unutmaya bile başlıyorlar ve maalesef göremeden hayatlarını bile kaybedebiliyorlar.

Sivas Kadın Açık Ceza İnfaz Kurumu’nda kalmakta olan mahpusların başvurusu var.Mahpusların aktarımına göre; şehir dışına taşınan hapishananenin merkezden uzak ve izole olması sebebiyle mahpuslar kendilerini güvende hissetmemekte,güvenlik kaygıları yaşamaktadırlar. Konteynera benzer şekilde konumlandırılan hapishane dışarıdan müdahalelere açık olduğu gibi hapishane içinde de pek çok sorun mevcuttur.Örneğin ışıkların yanmaması dahi altyapı sorunlarının önemli bir göstergesidir.Çeşmelerden çamurlu/topraklı su akmaktadır.Hapishanede kantin bulunmamaktadır.Çeşmelerden de çamurlu ve topraklı su aktığından mahpuslar temiz suya erişememektedir.Hapishanede kantin olmadığından mahpuslar diğer ihtiyaçlarını da karşılayamamaktadırlar.Hapishanede ısınma bulunmamaktadır.Mahpusların yazdıkları dilekçeler hapishaneden çıkarılmamaktadır.Maalesef bu şikayetler yoğun bir şekilde geliyor ve maalesef bizim nezdimizde Sivas cezaevi oldukça sorunlu bir cezaevi bunu çok iyi biliyoruz bir çok başvurumuzda ihlallere devam ettiler,bir çok başvurumuzdan biliyoruz ki bize başvuran insanlara yönelik kötü muameleler nakiller yaptırıldı cezaevi idaresi tarafından buradan adalet bakanlığı’na sivas cezaevini şikayet ediyorum çünkü oradan çok şikayet başvuruları alıyoruz ve yönetimin son derece keyfi olduğunu çok yakından biliyorum.

Akhisar T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda kalan mahpus’un, kendisinin şeker ve yüksek kolesterol hastası olduğunu ve bu sebepten düzenli ilaçlar kullanması gerektiğini belirtmiştir.  Daha önce bulunduğu ceza infaz kurumlarında ilaçlarının kendisine verildiğini ve ilaçlarını düzenli olarak kullanabildiğini, şuan bulunduğu kurumda ilaca erişim konusunda aşağıdaki sorunları yaşadığını aktarmıştır.

  • Bir süredir kolesterol ilacı olan Ator 10 mg’ın kendisine verilmediğini, öncelikle kendisine bakanlık emriyle bu ilacın verilemeyeceğinin söylendiğini ve kendisinin yazılı belgeyi talep etmesine rağmen kendisine bir belge verilmediğini söylüyor.Cezaevlerinde  sağlık hakkına ulaşmak çok zor işte görüyorsunuz bir ilaca ulaşmak için böyle çırpınan bir insan var.
  • Başvuruları defalarca tekrarladıktan sonra eczanenin ilacı temin etmediği yönünde kendisine bir açıklama yapıldığını,
  • Son olarak da tekrar hastane sevklerinin yapılıp, tahlillerin tekrarlanmasının istendiğini, aktarıyor.

Değerli arkadaşlar Ceza İnfaz kurumu’ndan gelen başvuruların bir kısmını değerlendirdik bunlara devam da edeceğiz,çok yoğun başvurular geliyor ve bizim için bunlar son derece önemli.Değerli arkadaşlar bakın hafta içinde gündeme getirdiğimiz bazı konular var onları da tekrar gündeme getirmek isteriz sosyal medyada andığım hususlar bunlar son derece önemliydi her hafta yaptığım gibi bunlara görsellikte katarak açıklamaya devam edeceğim inşallah.

Bakın Manisa T CİK tutuklu Yüksel Yerlikaya hastane sevkinde 10 kişiyle gidildiğini,tek tek polikliniğe götürülme olduğunu ve bu esnada saatlerce 1-2 m2lik yerde araç içinde bekletildiklerini, havasız ortamda WC ihtiyaçlarının karşılanmadığını söylüyor,8 aydır böyleymiş.Düşünün cezaevinden hasta bir kişi olarak hastaneye gidiyorsunuz,bir mahkum koğuşu bile yok bir yerde tutulmuyorsunuz, ya soğukta kışın o araba içinde bekletiliyorsunuz ya sıcakta yazın o arabanın içinde 1-2 m2 lik bir yerde tabutluk gibi bir yerde saatlerce bekletiliyorsunuz tuvalete gitmek istiyorsunuz kimse sizi umursamıyor,saatlerce orada sıkış tepiş bir şekilde kan ter içinde kalıyorsunuz,veyahut da soğuğun içinde kalıyorsunuz.8 saat böyle bir yerde beklediğini söylüyor Manisa T Tipi Ceza İnfaz Kurumu’ndan Yüksel Yerlikaya.

Yine bir başka vaka Kalp nakli olan, kas hastası çocuğun babasını 1 yılı aşkın D. bakır c.evinde tutmuşlar,aile izmir’de oturuyor baba d.bakır cezaevinde defalarca izmire nakil istemiş çünkü kalp nakli olan çocuk d.bakıra götürülemiyor anne de çocuğu bırakamıyor ve 1 yıl boyunca babayı göremiyorlar bakın bu kişinin adı nedir KHK’lı İrfan Oğuz Kılcan ve sonunda çocuk geçtiğimiz hafta kalp nakli yapılan çocuk geçtiğimiz hafta vefat etti baba çocuğun son anlarına yetişemedi ancak vefattan sonra tahliye edildi.Değerli arkadaşlar 1 yıldır bir insana çile çektiriliyor kendisi büyük üzüntüler içinde kavruluyor ailesi çocuğu çaresizlik içinde kıvranıyor ve sonunda maalesef ölüm gerçekleştikten sonra tahliyeye karar veriyorsunuz.bunlar Türkiye’nin kara tablolarıdır arkadaşlar bunları biz unutmayacağız,unutturmayacağız.

Anne baba tutukluluk zulümdür demiştik ve geçtiğimiz hafta gündem etmiştik. Bakın bir ufak çocuğu gündem etmiştik aylardır annesi babası tutuklu bir çocuktu Arif 4 yaşında küçücük ve çok hasta hergün ağlayan bir çocuktu,annesi babası tutukluydu ve annem beni yalnız bırakıp gitmezdi neden böyle diye soruyordu sonunda baskılarımız sonrası dün yapılan mahkemede annesi tahliye edildi Allah’a şükür ama biz soruyoruz yetkililere madem tutuksuz yargılama vardı bu çocuğu aylardır niye ağlattınız diye soruyoruz? Bu sorunun cevabını bekliyoruz.

Anne baba tutukluluk çocuğa aileye, çocuğa zulümdür..! Nermin Karakoç Elazığ c.evi “3 çocuğum var, 4.5 y Sami’yle kalıyorum, kurumdaki kreşe gidiyor,bakın ne diyor:Her gün kreşe giderken 4 kez memurlarca aranıyor,üstü başı aranıyor korkuyorum bir anne olarak, vicdanlar bu kadar mı lal kesildi, yapmasınlar bu zulmü” diyor Nermin Karakoç.Düşünün arkadaşlar sizinde 4 yaşında bir çocuğunuz vardır cezaevinde kalıyor bu çocuk ve hergün kreşe gitmek için bile 4 kez memurlar tarafından aranıyor.Siz bu çocuğun normal bir çocuk olarak büyüyeceğini mi düşünüyorsunuz,siz bu çocuğun normal kalacağını mı düşünüyorsunuz değerli arkadaşlar bunlar büyük dramlardır ve bir an önce bunların giderilmesi gerekir,keyfi yargılamalar,keyfi tutuklulukların kalkması anne baba tutuklulukların ortadan kalkması gerekiyor ve çocukların ruhsal durumlarının düzelmesi gerekiyor.

Evet geçen sene de çok gündem etmiştim. Urfa Hilvan c.evinde su sorunları yaşanıyor,Urfa’nın sıcağını bilirsiniz bunu geçen yaz da gündem etmiştik yine gündemimize geldi ,sık sık elektrikler kesiliyor, sular günde birkaç saat akıyor,insanlar cezaevinde kalıyor bir de üstüne böyle bir ezalar yaşayılıyor. Bakanlığa soruyorum sizi kaç kez uyaracağız,geçen sene bunlar yaşanmıştı bu sene de yaşanacak 50-60 derecelik sıcaklarda Urfa’da suyu akmayan bir cezaevlerinde mi tutacaksınız insanları ey Adalet Bakanlığı size buradan soruyorum bizden hatırlatması lütfen bu konuda çözüm bulun cezaevlerine tepe tepe insan yığıyorsunuz,eza üstüne eza çektiriyorsunuz.

Evet geçtiğimiz haftalarda hatırlatmıştık 7 aylık hamile Süreyya Reşitoğlu Çiftçi ardından sonraki günlerde serbest bırakıldığı haberini aldık tek tük böyle hakimler hukuka uyabiliyorlar hamile hanımları serbest bırakabiliyorlar ama biz burada da hak yemeyiz bunu da iade ederiz hukuka uydukları zaman gündem ederiz söyleriz değerli arkadaşlar ama,hakimlerin savcıların hukuka uyması gerektiğini tekrar buradan hatırlatıyorum.

Evet Hatice Şahnaz aylardır hatırlattığımız bir kişi 3 haftalık hamileliğinden beri cezaevindeydi doğumunu cezaevinde yaptı hastaneye götürüldü ve hemen kısa bir süre sonra cezaevine geri getirildi.babasının bebeğinin fotoğrafını çekmesine bile izin verilmedi,son derece zalimce hukuk dışı yasa dışı bir şekilde anne hatice Şahnaz ilk bebeğini doğurduktan sonra tekrar cezaevine gönderildi 7 gündür tekrar cezaevinde bunlar kabul edilebilecek hadiseler değil arkadaşlar.hatice Şahnaz’a ne doğum öncesi ne doğum sonrası yanına bir refakatçi verildi.Hatice Şahnaz bir an evvel tahliye olmalı.Bu çağrıyı tekrar yapıyorum.Hamileliği boyunca zulmettiniz Hatice Şahnaz’a bebeğiyle beraber cezaevinde şuanda 7 günlük bebeğiyle yine zulmediyorsunuz,Ey Adalet Bakanlığı bu zulmü kaldırın.Yeter artık diyorum bu kadar yasa çiğnediğiniz.Ben buradan tüm babalara da sesleniyorum.Düşünün ilk bebeğiniz doğmuş ilk yavrunuz sevincinizden belki ağlıyorsunuz o kadar sevinçlisiniz yavrunuzun fotoğrafını belki onlarca fotoğrafını çekiyorsunuz aile fertlerine dağıtıyorsunuz yakınlarınıza gönderiyorsunuz çok büyük bir sevinçle ama bu baba doğan ilk bebeğinin fotoğrafını bile çekemedi çektirilmedi değerli arkadaşlar,işte bunlar Türkiye’de yaşanıyor bunları bilin tüm babalar da bunu duysun bu vicdansız hadiseler maalesef yaşatılıyor.

Evet daha önceden de gündeme getirmiştik çözüm bulunmadı yine gündeme getiriyorum.H ARUN REHA ATAÇ 15 aydır Tarsus c.evinde tutuklu bu kişi.! 7 yaşındaki oğlu AHMET kanser! Bakın kemoterapi almış bir önceki fotoğrafında saçları çocuğun sonradan saçları dökülmüş baba cezaevinde Hastalık ilerliyor.Çocuk çok çaresiz ve her gün babasının fotosuna bakıp ‘İyileşmek ve babamı görmek istiyorum’diyor ve ağlıyor.Bu çocuk bu haliyle ölüp gidecek babası yanına gelemeyecek biraz evvle bahsettiğim kendisi diyarbakırda olan ailesi izmirde olan çocuğun daha sonra öldüğü vakanın bir benzeri yaşanacak maalesef,çünkü kanserde son maalesef acı bir şekilde ölümle bitiyor biz bunu insanlara tekrardan hatırlatıyoruz bu acıları insanlara yaşatmasınlar bu çocuk bu baba bu acıları yaşamamalı özel durumlar var ve mutlak surette tahliyeyle bu kişi tutuksuz bir şekilde yargılanmalı.

Günlerdir uğraştığımız bir vaka bakın insanları cezaevine atıyorsunuz cezaevinde bu insanlar çıldırıyorlar artık.2 yıldır cezaevinde olan 3 tane cezaevi dolaşmış olan sonunda Bolu Cezaevi’ne gelmiş olan Harun Karateke isimli bir kişi KHK’lı bir öğretmen bu kişi yaşadığı zorluklardan sonra ruh hastalığına yakalanmış durumda. Bipolar affektif bozukluk tedavisi alıyor ve cezaevinde takibi yapılamayacak bir hasta aylardır Bakırköy akıl hastanesine gidiyor,orada mahkum koğuşu yok diye cezaevine geri gönderiliyor hastane hastane dolaşıyor ama tedavi alamıyor.En sonunda Bakırköy Hastanesi’ne gönderilmesi kararı alındı ve yakından takip ettim cezaevi müdürüyle görüştüm defalarca uğraştım ve gönderilmesi konusunda çok sorunlar yaşandı daha sonra baskılarımız sonrasında sanırım dün Bakırköy Ruh Hastalıkları hastanesine gönderildi,o güne kadar koğuş arkadaşlarının da rahatsız olduğu çevresine de zarar veren bir kişiydi,hem kendisine hem çevresine zarar veren görüşlerde tamamen ayrı bir dünya da olduğunu yakın aile fertlerine hissettiren son derece ağır bir hasta,aylarca cezaevinde tedavisiz kaldı ve maalesef hastaneye sevki de gecikti,bu kişinin evet hastaneye sevki gerçekleşti ama bu kişi tutuksuz yargılanmalı tahliye edilmeli zaten hastanede kalan bu kişiyi 2 yıl boyunca cezaevlerinde çıldırttınız sonra bu hal oldu en azından tahliye ederek bu kişinin normal sağlığına ulaşmasının sağlanması gerekiyor.

Yine bakın size önemli fotoğraf göstereceğim. Baba Suat Reçber KHKlı hakim, tutuklu Kızı Nahide kalp nakli hastası,çok ciddi bir hasta başkaasının kalbini taşıyor ve çok ciddi ilaçlar kullanıyor babası KHK’lı hakim yıllardır tutuklu ağır ilaçlardan dolayı midesinde delinmeler olmuş ve mide ameliyatı olacak, aylardır İstinaf sonucu bekleniyor,çocuk ameliyata girecek başında babası yok,çaresiz annesi çocuğuyla ilgileniyor yeterince ilgilenemiyor baba cezaevinde çocuk ameliyata girecek baba cezaevinden çıkamıyor böylesine bir kısır döngü ve hüzün yaşıyor bu aile.Baba Suat Reçber’in kızının sağlık durumu dolayısıyla bir an evvel tutuksuz yargılanması gerekiyor.

Değerli arkadaşlar bakın size çok ciddi bir vakayı göstereceğim bunu yüreği kaldırabilecek kişiyi düşünmüyorum bakın şu aile fertlerini görüyorsunuz.Anne baba ve 3 tane çocuk.Değerli arkadaşlar bu anne baba ve 3 çocuk hepsi cezaevinde şuan.Bakın anne baba tutukluluk çocuğa zulümdür diyoruz.Düzce Cezaevi’nde Fuat Nazlı Çatpınar 3 çocuklular Düzce Cezaevi’ndeler bu çocuklar 1,3 ve 5 yaşındalar anneyle beraber tutuklular çocuklar cezaevlerinde sürekli hastalanıyor.5 yaşındaki çocukta gelişme geriliği var tüm çocuklarda psikolojik sorunlar var, ve 21.Y.Y.’da Türkiye’de bir aile tümden cezaevinde yaşıyor.Anne 3 çocuğuyla beraber perişan bir şekilde cezaevinde yaşıyor.Çocuklar büyük fizyolojik ve psikolojik sorunlar yaşıyor ve bu hal devam ediyor.Yine bir Türkiye ayıbını gösterdim size bunun bir an evvel düzeltilmesi gerekir işte bu hal artık ressamların resimlerine yansıyor,insanların içine o denli işlemiş ki bakın bir resim size annesi babası tutuklu iki tane çocuk sofranın başına oturmuşlar yanlarında anne baba yok ama anne babanın fotoğrafları var ve yemeklerini de yiyemiyorlar ve anne baba özlemiyle yaşıyorlar işte bu da insanlarının duygularının taşıp fırçalara yansıması ve resimler oluşturması yine çocukların şu gördüğünüz annesi polisle babası polisle götürülen ailelerin eski mutlu aile tabloları yine resimlere yansımış maalesef 21.Y.Y.’da Türkiye’de resimlere mutlu tablolar yansımıyor böylesine aile dramları anne baba tutuklulukla ilgili anne baba ve çocuğun dramları yansıyor.

Evet değerli arkadaşlar arada bazı önemli sorunlara da değineceğiz.Rehabilitasyon merkezinde çalışan arkadaşlarımızın çok önemli bir sorunu var defalarca bize ulaşmaya çalıştılar ulaştılar ve bizde onların sorunlarını gündem ettik çok ciddi sorunlar yaşıyorlar rehabilitasyon merkezinde çalışan yaklaşın 30000 kişi bakın neler yaşıyorlar.Bize gelen bir mektubu aktaralım.Bizler diyorlar rehabilitasyon merkezinde çalışan öğretmenler hakkımızı alamıyoruz öğretmenin değeri taşeron işçilik mi? Özlük haklarımızı kullanamıyoruz, her yıl girdi çıktı yapılarak sözleşme imzalayıp,asgari ücretle anlaşma yapılıyor,lütfen siz de kabul etmeyin demeyin, mecburuz, çalışmak zorundayız başka seçeceğimiz yok, öğretmen kimliğimiz yok, rapor alma şansımız yok, cenazemize bile zor izin alıyoruz.diyorlar adeta bir köle gibi çalıştırılan asgari ücretle çalıştırılan özlük hakları iade edilmeyen öğretmenler bunlar bakın rehabilitasyon merkezinde son derece önemli sıkıntılar var ve bu konuda hiçbir çare sunulmuyor,öğretmenler bizler unutulmuş öğretmenleriz insani şartlarda çalışmıyoruz, günlük dolmuşa öğretmen kartı basamıyorum, çünkü öğretmen kimliğim yok, bizler sesimiz duyulsun diye hergün sosyal medyada bağırıyoruz bir türlü kimseye sesimizi duyuramıyoruz, lütfen sesimizi duyun artık bizler için bir adım atılsın, uzun zamandır çalışıyoruz, 10-15 yıldır çalışan arkadaşlarımız var, dersane ve ücretli öğretmenler prim gün sayısına göre atandı, bize emsal olan bu karar neden bize de uygulanmıyor? Bizler bu haktan faydalanmak istiyoruz,diyor rehabilitasyon merkezinde ki öğretmenler.30 bine yakın öğretmen köle gibi çalıştırılıyorlar amirleri istediklerini yapıyorlar bunların nedense iktidar tarafından korunuyor demek ki öğretmenlerin şikayetleri bir türlü karşılık bulmuyor bizim verdiğimiz soru önergelerine cevap vermeyi geciktiriyorlar ve bu öğretmenler son derece zor koşullarda yaşayan öğretmenler olarak kayıtlara geçiyor değerli arkadaşlar bunu da buradan duyuracağız bu konununda sonuna kadar peşinde olacağız.

Diyor ki bir başvuruda Babam Hasan Oğuz  Balıkesir L Tipi Cezaevi’nde hüküm özlü olarak bulunmaktadır.Kendisi Kırklareli’nde esnaftır, yaşadığımız yer ezelden beri burasıdır, dava dosyası Kırklareli 2.Ağır Ceza Mahkemesnde görülmüştür, ilk tutuklandığında ilk 6 ay kadar Kırklareli E Tipi Cezaevi’nde kalmış sonra tutuklu iken nedensiz yere balıkesire nakledilmiştir. 2 yılı aşkın süredir oradadır ve biz her hafta olan görüşlere gidemiyoruz, sadece ayda 1 açık görüşlere gidiyoruz ve gidiş geliş 1000 km , görüş saatli olduğu için gece 3 te yola çıkmamız gerekiyor, uykusuz yollarda oluyorum, kız kardeşim okulundan geri kalıyor, 85 yaşındaki babannem bu yolculuğu kaldıramayacağı için babamı 2 yılı aşkın süredir göremiyor, her gidişimiz en az 500₺masraf, şimdiye kadar 30 defa civarında gitmişiz ve 15.000₺ para tamamen israf olmuş vaziyette, zaten ekonomik olarak zor durumdayız. Babam Her ay nakil iiçin dilekçe yazıyor fakat sürekli red cevabı, dilekçede zorunlu olarak 3 cezaevi yazması gerekiyor Edirne,Tekirdağ,Kırklareli’ni yazıyor ama hiçbirisi olmuyor.Bakın binlerce böyle vaka var insanlar nakil konusunda çok çaresiz bırakılmış durumda bakın ne diyor,görüş saatli olduğu için gece 3’te yola çıkıyorlar ve bu insanlar 2.5 yıl boyunca yollarda hep trafik kazaları geçiriyorlar çünkü yollarda yorgun uykusuz stresli bir yerlere yetişmeye çalışan insanlar hız yapıyor dikkatleri dağılıyor ve kazalar oluyor çok fazla oluyor,artık biz kaza demiyoruz maalesef cinayet bunlar artık gereken önlemler alınmadığı için bunlar yaşanıyor maddi ve manevi aileler çok büyük sorunlar yaşıyor,cezaevleri tepe tepe dolmuş tıkanmış durumda buna yol açanlarında umurlarında değil bu durum,bugün güya yargı reformu açıklanacak umarız ki bu konularda rahatlık geçirecek bir yargı reformu olur biz dikkatle bu yargı reformu açıklamasını dinleyeceğiz.Umarım ki yargı reformu konusunda da önemli gelişmeler olur biz yargı reformu konusunda ki gelişmeleri dinledikten sonra da buradan da tüm izleyenlerime aktarayım Cuma günü saat 15.00’da çok değerli bir anayasa hukukçusuyla yargı reformu üzerine bir canlı yayın yapacağım sosyal medya hesaplarımdan da yayınlayacağım buradan da Cuma günkü saat 15.00’da ki canlı yayınımı hatırlatmış olayım değerli arkadaşlar.

Evet şikayetlere devam ediyoruz çok ilginç ve üzücü şikayet iletileri alıyorum.Cezayir’den yazan bir işçi kardeşimiz Cezayir den yazıyorum şuan İnşaat Sektöründe Çalışıyorum bizi buraya 3 Aylık vize ile getiren ESTA Adındaki taşeron firma Pasaportlarımızı bizden aldı 3 Ay sonra vizelerimizin süresini uzatacağını söyledi.Bizde İnandık Çalışıyorduk hiçbirşeyden habersiz bir şekilde ta ki Şirket yetkililerinin İflas ettiklerini Açıklayıp ardından işleri başka bir firmaya devrettiklerini söyleyip ve ardından 24 saat geçmeden şirket sahibinin yasadışı yollarla ülkeyi terkettiğini öğrenene kadar!Bakın patron terketmiş ülkeyi sözünde durmamış onlarca işçi ortada kalmış nerede yaşanıyor,Cezayir’de kimsenin haberi var mı yok.Bunu biz buradan gündem ediyoruz.Şuan Mağduruz gelemiyoruz Alacağımızı Ana Firma olarak ATLAS yaptı onun dışında mağduriyetimizi gideren hiçbir işlem veya yardım yapılmamıştır. Havaalanı girişinde Pasaportlarımıza el konulup 3 Gün Havaalanı Nezarethanesinde bekletildik aç ve susuz bir şekilde 4. Gün Mahkemeye sevk edildik Mahkeme Salonunda 4 saat Hakimi beklediğimiz halde Hakimin içeri girmesi ile Çıkması bir olmuştur Hiçbir Savunmaya izin verilmedi,ardından Emniyet Şubesine götürülüp birkaç kağıt parçası verilerek bize onlardan haber beklememiz söylendi 28.05.2019 tarihi itibariyle 3 gün geçmesine tarafımıza hiçbir geri dönüş yapılmamıştır Mağdur ve Aç susuz bir şekilde bekletiliyor süründürülüyoruz anlayacağınız.Biran önce konu ile ilgili Araştırma yapılmasını istiyoruz.Dışişleri Bakanlığı’nı uyarıyoruz.Neredesiniz Dışişleri Bakanlığı yetkilileri bakın onlarca vatandaşımız son derece büyük bir zorluk yaşıyor cezaevinde.Bu konuyla ilgileniyormusunuz eğer ilgileniyorsanız bir açıklama yapın bu insanları söz veren patron ortada bırakmış,siz aç susuz bir şekilde Cezayir’de insanların insafına terkedilmiş Türkiye’li işçiler bunlar.

Bir gelen cezaevi şikayeti diyor ki Eşim Ahmet Dur Izmir Aliağa Şakran 
3 Nolu T Tipi Ceza Kurumu’nda hükümlü bulunmaktadır.15 Mayısta denetimliliğe çıkması gerekiyordu ancak cezaevi idari ve gözlem kurulunun örgütle bağı kesilmemistir yönündeki raporu yüzünden çıkamadı.Eşim 2yıl 1 ay bank asya hesabı sebebiyle yardım yataklık gerekçesiyle ceza almıştı.Oysa ki Yasada üyelik ve yöneticilikten ceza alanlara rapor hazırlanır diyor.Eşim cezaevinde toplamda 14.ayını dolduruyor.İnfaz yasası gereği denetimli serbestlik kapsamında olmasına rağmen halen cezaevinde tutuluyor.Değerli arkadaşlar onlarca cezaevinden denetimli serbestliğin engellenmesiyle ilgili şikayetler alıyoruz cezaevi gözlem kurulları çok keyfi kararlarla yasada da olmamasına rağmen insanların cezaevinde kalma sürelerini uzatıyorlar.İşte bu vaka da gördüğünüz gibi yasayıda çiğneyerek üyelikten cezaevine girmemiş olan bir kişiyi çeşitli  gerekçelerle cezaevindeki denetimli serbestliği yakarak cezaevinde tutmaya devam ediyor bu nasıl bir kin nefret ve intikam davranışıdır anlamak mümkün değil.Biz hepsi hakkında soru önergeleri hazırlıyoruz tüm vatandaşlarımıza duyuralım.bu konuda çok şikayet alıyorum bakın yargı yerine kendisini koymuş cezaevi gözlem kurulları var ve insanların denetimli serbestliğini yakıyorlar çok keyfi gerekçelerle öncesinde Alanya L Tipi cezaevinde  bu dayatmalar yapılıyordu uğraştık uğraş verdik ve sonunda kaldırıldı.Diğer cezaevlerinden bu tür şikayetler gelmeye başladı onlarla da uğraşacağız peşini bırakmayacağız hapishanede ki mahpuslar cezaevi idarelerinin keyfi kararlarına boyun eğmek zorunda bırakılmamalı değerli arkadaşlar.

Yine bir başka ileti de Müjgan Şenel diyor ki: Eşim Cenal Şenel  Eşim ve ben Fetö mağduruyuz Eşim Kocaeli T Tipi Kapali Ceza İnfaz Kurumu’nda 2.5 yıldır tutuklu Cezaevine girdiğinde yeni diş ortodonti tedavisine başlanmıştı 2 yıldan fazladır diş telleri değişemedi.Defaatle dilekçe yazdığımız halde olumlu bir geri dönuş olmadı.Bu durum beraberinde başka sağlık problemlerini de getiriyor.Eşim 20 kg’dan fazla zayıfladı yeterli beslenemiyor. Eşim ve ben aynı dosyada yargılanıyoruz.2 çocuğumuz var asgari ücrete çalışıyorum. Cezamız onanırsa çocuklarımı kime emanet ederim bilemiyorum.Biz iyi niyetleri istismar edilmis insanlariz.Hakkimizdaki terör suçunu asla kabul etmiyorum!!Maddi manevi sıkıntilarimiz var 1 yıldan fazladir cocuklar babalarini göremiyor sesini bile cok nadir duyuyorlar.Psikolojik olarak çok yıprandık.Lütfen sesimiz duyun diyorlar.Evet çaresiz bir aile tablosu,baba cezaevinde aile sıkıntıda ve anne de cezaevine girmek üzere feryat ediyor böyle binlerce aile var değerli arkadaşlar insanlar çaresiz anne baba tutuklu ve çocukların ortada kaldığı bir tabloya mahkum ediyorsunuz.

Yine Bandırma T Tipi Kapalı Cezaevi’nde ki T1 ve T2 bölümlerinde denetimli serbsetlik uygulaması T1 bölümünde denetimli serbestlik uygulaması yapılmıyormuş.Bunun için de mücadele edeceğiz.

Bir başka şikayet de Babam AHMET Altas Olay İzmir Menderes’de ki evimizde Temmuz 2017 yılında polis evinize geldi babamı biri şikayet etmiş aldılar.Karar çıktı üye değil ama yardımdan tekrar alınacak.9 ay yatmıştı.tekrar aldılar.Son iki ayı kaldı ama dışarda 3 kız evde babamı bekliyorlar.denetimli serbestlikle çıksın artık o yaşlı insan. 1 Şubat 1955 doğumlu.Annem de ayrıldı babamdan o da bu süreci kullanıp çeşitli ailevi problemler oluşmuş ve babamı içerde tutmak istiyor.Tek suçu bank Asya’da bilmeden para tutmak.Bakın böyle yasal bankaya para yatırma güya suçuyla insanlar aile boyu mahkum ediliyorlar büyük perişanlıklar yaşıyorlar ama o bankaları açanlar ortalıkta dolanıyor ve iktidar makamlarının koltuklarını paylaşıyor bunu da anlamak mümkün değil.

Şanlıurfa Kapalı ve Açık Ceza İnfaz Kurumları’nda da Antalya L Tipi’nde yaşanan denetimli serbestlik ile ilgili sıkıntıların benzeri yaşanmaya devam etmektedir. Bende bir hukukçuyum. Tüm çabalarımıza rağmen abimin denetimli serbestlik ile serbest bırakılmasını sağlayamadık. Bu konuda yardımınızı isteriz.Çığ gibi bu konuda istekler geliyor cezaevi gözlem kurullarına tekrar hatırlatıyoruz,bu keyfi uygulamaları bırakın Türkiye hukuka geri döndüğünde sizlerde hukuksuzluktan dolayı yargılanırsınız.


Esra Işık Balıkesir L Tipi kapalı cezaevinde hükümlü 1.5 yaşındaki kızı zümra ile beraber kalıyor 1 haftadır çocuk bezi vermiyorlar 1 haftanın sonunda sadece 14 adet bez veriliyor oda 1 numara küçük olduğu için Rahatsız ediyor bu durumu yetkililere dile getirdiğim de devlet ödeneği kesti dilekçe verip almanız gerektiğini söylediler dilekçe verdik kendi paramızla dahi bez alamadık ayrıca bebek temizlik için ıslak mendil satılmıyor yasaklandı bebeğe mama hazırlamak için nişasta ve irmik gibi ürünlerde temin edilemiyor bebekler yağlı ve baharatlı yemekleri yemek zorunda.Bakın kendi bebeğinizi düşünün bebeğe uygun besinleri bulmakta zorlanıyorsunuz baharatlı yağlı kendi yediğiniz yemekleri bebeğinize yediriyorsunuz bunu vicdanınız kaldırıyorsa diyecek bir şeyim yok değerli arkadaşlar buna sadece benim değil tüm kamuoyunun itiraz etmesi lazım bu bebeklerin bir suçu yok o anne babaların ithamlarıyla ilgili bebekler cezaevindeler ve bu bebeklere de ceza çektiriliyor.

Ege Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı mezunu olan biri yazıyor, İstanbul Pendik ilçesinde 14 yıllık öğretmenken 2016 Eylül ayında ihraç edildim eşim de aynı şekilde ihraç edilince ailemizin yanına memleketimize gelmek durumunda kaldık durumumuzu toparlayıp İstanbul’da yeniden bir düzen kurmaya çalıştık eşim sonrasında tutuklandı yılın ortasında çocuklarımın okullarını kurduğumuz evi düzeni yeniden bozarak ailemin yanına döndüm bir buçuk senedir onların evinde iki çocuğumla birlikte bir odada yaşıyoruz,her kapıyı çalma rağmen İş bulamadım hiçbir maddeye gelirim yok eşim Silivri cezaevinde 18 ay oldu kendimize ait bir düzenimiz yok çocuklarıma sağlayabileceğim hiçbir imkanım yok,babam emekli ve kanser hastası eşime bakmak zorundayım çocuklarıma bakmak zorundayım gelen yardımlarla sadakalarla idare ediyorum Fakat bunun ne kadar devam edeceğini bilmiyorum eşimin bir buçuk senedir mahkemesi devam ediyor endişeliyim diyor bu hanımefendi.

Yine bakın Hatay İskenderun M Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’ndan çok şikayetler alıyoruz ve soru önergeleri insan hakları komisyonuna verdiğimiz dilekçeler var yine bir şikayet gelmiş.C-1 koğuşunda bulunan babam ERCAN KESER yeni gelen Gardiyan grupları tarfından işkenceye maruz bırakılıyor.Tek kabahati ise koğuşuna arama yapmak için giren İnfaz Koruma Memuru görünce ayağa kalkmamasıdır.Evet suçu bu İnfaz Koruma Memuru koğuşa gelince ayağa kalkmaması,bu sebepten ötürü Cezaevinde bulunan süngerli odaya alınıp 4 5 saat boyunca falaka uygulanmış,bakın yanlış duymuyorsunuz bir yaşlı insana İnfaz koruma memurları önünde ayağa kalkmadığı için,süngerli odaya alınıp falaka çekilmiş.Okulöncesi ögretmeniyim Bu ülkenin bir vatandaşı olarak Babamın ve diğer şiddet gören tüm mahkumların hakkının savunulmasını ve gereken neyse yapılmasını arz ediyorum,biz bu konuyla ilgili soru önergeleri verdik dilekçeler verdik hala cevap yok.Ceza Tevkif İşleri Genel Müdürü geçen meclise geldiğinde ona da bire bir de ilettim yine cevap yok. Ya bu kadar sahipsiz midir bu ülke değerli arkadaşlar yani gerçekten öfkeleniyoruz bu denli apaçık bir şekilde işkence iddiaları gündeme geliyor,gözaltı merkezlerinde cezaevlerinde ve kimse bir şey yapmıyor hiçbir soruşturma açılmıyor ne kadar sahipsiz hukuksuz yasasız bir ülke olduk değerli arkadaşlar.

Servet Altan Hakkari Yüksekova doğumluyum.Isparta Süleyman Demirel Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Sağlık Yönetimi Bölümü mezunuyum yaklaşık 1 yıl Isparta Devlet Hastanesi ve Araştırma ve Uygulama Hastanesi’nde idari birimler de çalıştım Kasım 2014 Nisan 2015 yolları arası Artvin il jandarma Komutanlığın kısa dönem askerlik vazifesini yaptım.Yaklaşık 5 yıldır İstanbul da yaşıyorum. Babam şeker hastalığı sebebiyle ayağını kesmek zorunda kaldık annem de hep kendisi ile ilgileniyor.İstanbul genelinde de yaklaşık 92 tane iş başvurusun da bulundum 7 tane mülakata girdim ama tanıdığım referans şahibi biri olmadığı için herhangi bir yere yerleşemedim.2018 Kpss’den 86,225 puan alıp sağlık yönetimi bölümü 32 500 mezun arasında Türkiye de 99. sıradayım ama bölüme kadeo verilmediği için boşta kaldık.Ailemin maddi sorumluluğu bende kaldı bakmakla yükümlü olduğum 10 kardeşim ve hasta babam var.Hastane veya başka sağlık/idari tüm kurumlarda çalışırım sayın vekilim diyor bize bir iş bulma konusunda yardımcı olun değerli arkadaşlar hakkı çiğnenen binlerce insan var mecliste makamımıza da gelen binlerce KPSS Mağduru bir arkadaşımız var.Geçtiğimiz gün Türkiye 1.’si olan bir arkadaşımız geldi resim bölümünden mezun olmuş 3 yıldır KPSS’de birincilikleri olmasına rağmen mülakatta sanırım Kürt olması dolayısıyla bunu da çok açık bir şekilde söylüyorum mülakatlarda hep eleniyor düşünün Türkiye 1.’si olmuş evet maalesef hakkı çiğneniyor.

Hilvan T 2 Tipi Cezaevi’nde 20 kişilik kadın koğuşunda 21 yetişkin kadın ve 1 de küçük bebek kalıyor. Şanlıurfa’da bu mübarek ayda havalar 45 dereceleri görüyor ve ramazanın başlamasıyla 3gündür sebepsizce sular çok kısıtlı verilmeye başlandı.bakın biraz evvel Şanlıurfa Hilvan Cezaevi’ni gündeme getirmiştim,bir başka kişinin daha şikayeti gelmiş bize onu da gündem ediyoruz bu kabul edilecek bir hadise değil düşünün 45 50 derece de cezaevinin içindesiniz ve susuz kalıyorsunuz hani çıldırmamak elde değil.

Ben Ayla Çatak benim sesim olurmusun demiş?Oluruz.Sesimizi duyurdugunuz için tesekürler.Eşim ögretmen 29 aydır yasal olan herseyle suçlandı ve tutuklu somut hiçbir delil yok.Ben de sırf bir bankadan 2 yıl 7 ay aldım benım kararımda onandı,infaz erteleme de vermiyorlar 14 ve 9 yaşında çocuklarım var kaçmıyoruz göçmüyoruz hangi vicdanlı insanlar buna müsaade eder her ilde adalete başka uygulanıyor Malatya’da adli kontrol 6 ay verilirken başka illerde 12 ay veriliyor.Bakın anne baba içeriye girme stresi yaşayan bir başka aile daha ve bu insanlara denetimli serbestlik de uygulanmıyor.Ceza üstüne ceza eza üstüne eza haksızlık  üstüne haksızlık devam ediyor,Türkiye Cezaevleri’nde.

TBMM Koruma Daire Başkanlığında Emniyet Amiri olarak görev yapmakta iken buradaki arkadaşlarımızın eski mesai arkadaşlarından birisi,701 sayılı Khk ile görevimden ihraç edildim.Günümüze kadar halen herhangi bir adli soruşturma geçirmedim ve Ohal komisyonundan da tarafıma herhangi bir cevap gelmedi.Halen İstanbul Barosu’nda avukatlık stajımı yapmaktayım ancak takipsizlik ve beraat alanların dahi avukatlık ruhsatlarının iptal edildiğini görüyoruz.Khklıların özellikle adli mercilerden aklananların görevlerine dönmesi ile ilgili çalışma yapılması lazım.Düşünün işinizden atılmışsınız hukukçusunuz size avukatlık bürosu açma hakkı da tanınmıyor zulmün dozu her geçen gün binlerce kişiye binlerce hukukçuya arttırılıyor diğer meslek gruplarına da yapıldığı gibi.

Erol tek davasından 3 yıl 1 ay 15 gün ceza aldı istinaf onanmış tutuklu kalmış daha sonra savcılık onadıktan sonra kalan cezası için savcılık yakalama kararı çıkartmış,aldığı cezanın 3/4 yatması gerekiyor. Buna denetimli süre dahil. 3 Mayıs’ta kalan 1 ayı yattıktan sonra denetimli serbestlikten yararlanması gerekiyordu. Denetimli den yararlanmak için verdiği dilekçeye cevaben süreden yana sıkıntı yok ama kendilerince ürettikleri hala fetöyle bağının devam ettiğinden dolayı denetimli serbestliği uygulamıyor ki öyle bi bağ söz konusu değil diyor kişi.Cezaevi Gözlem Kurulu’nun insafına kalmışsınız arkadaşlar o bi konuya istediği gibi karar verdikten sonra aylarca boş yere haksız yere cezaevlerinde kalmaya devam ediyorsunuz.

Bir başka şikayet de son şikayetlerimize geliyoruz. Eşim Onur Demir Denizli T Tipi Kapalı C.İ.K’de tutuklu. Yaklaşık 1 ay önce kan tahlili yaptırdı cezaevinde.Tahlil sonuçlarını cezaevi hekimine sormasına rağmen, kendisine iletilmedi. TSH’ın yüksek denilerek denizli devlet hastanesi dahiliyeye sevk ettiler. Orada ultrason yaptılar ve yeniden hiç bilgi verimediler 3 defa dilekçe yazdı ve sonuç yok. Bu muamelenin, bir hayvanı veteriner hekime götürüp, muayene ettirip, barakasına bırakmaktan farkını göremiyoruz.Bakın değerli arkadaşlar vatandaş kendisini böyle hissediyor.Böylesine gayri insani muameleler yapılıyor ki cezaevlerinde ki tutuklulara hastaneye gidişlerinde.Kişi diyor ki Bu muamelenin bir hayvanı veteriner hekime götürüp, muayene ettirip, barakasına bırakmaktan farkını göremiyoruz ey T.C. yetkilileri vatandaşlarınız böyle feryat ediyorlar kendilerinin insan yerine konulmadığını söylüyorlar ve siz hala bunları duymuyorsunuz.Sağlık bir haktır tutuklu da olsa bu hak engellenemez kişiye sağlığı hakkında bilgi vermek zorundasınız.

 Kütahya E Tipi Kapalı Cezaevinde ve artık hükümlü olan eşim Emre Ersükmen yıllardır Sakarya Ferizli cezaevine nakil isteği halen ret edilmekte.bizlerinde yollarda gelip giderken hazin sonla karşılaşmamız mi bekleniyor?Bu kadar insafsız bir düzen neden var? Diye sormuş.

Biliyorsunuz iki yıla yakın 2 ayda bir açık görüşlerimiz oldu,2 yıl boyunca ayda bir değil 2 ayda bir görüş dayatması yapıldı OHAL Sonrası bu yavaş yavaş 1 aya döndü şimdi 4 haftada bir açık görüş hakkı tanıdılar bizlere de.bu hakkın dışında milli ve dini bayramlar için taninan açık görüşlerimiz de ekstradan olunca bizlere okadar iyi geliyordu ki.taki bu yıla kadar.Bu yıl takvimi dini ve milli bayramlara cakisacak olan özellikle 19 Mayıs akabinde Ramazan Bayramı açık görüş ve normal rutin aylık görüşlerimiz 1 hafta ya da 2 hafta arayla denk geliyordu.Ama Kütahya cezaevi idaresi rutin aylık görüşlerinizi Mayıs ayı itibariyle 5 haftaya çıkardılar.Bizlere ekstradan açık görüş vermemek için bunu yaptılar.Neden bu kadar insafsız,vicdansız merhametsizler? Babalar,anneler,evlatlarına eşlerine sevdiklerine 2 hafta daha fazla sarılacak diye mi bütün bu cezaevi yetkililerinin endişeleri?Ne yaptık biz bu millete devlete?Terör örgütü üyesi olduk 1 gecede ve 3 yıldır yasamadigimiz çile,dökmedigimiz gözyaşı kalmadı.Zaten cezaevi şartları yeterince olumsuz.İnsanciklar bunaldi.İntihar etsinler de topluca kurtulalım mi istiyorlar.Nolur sanki eşlerine ,yavrularına bir hafta fazladan sarılıp rahatlasalar.Nasil bir zulüm bu,insanlığa sığar mı?diye yakınmış bize mektup göndermiş bir tutuklu eşi.Bunun gibi birçok mektup aldım önümüz bayram arkdaşlar hepimiz bayrama gideceğiz yakınlarımızla dostlarımızla kucaklaşacağız ama tutuklu yakınlarına bir zulüm daha yapılıyor ve bir açık görüş hakları ellerinden alınıyor bir çok cezaevinde bu yapılıyor maalesef bu nasıl bir zulümdür anlamak mümkün değil insanlara bir açoık görüş daha azaltmak için çeşitli taktikler içine girmek kabul edilecek bir hadise değil,yetkililere Adalet Bakanlığı’na çağrı yapıyorum bayrama üç dört gün var lütfen bu uygulamayı yapan cezaevleri bu uygulamadan geri dönsünler Adalet Bakanlığı ve Ceza Tevkif İşleri Genel Müdürlüğü’nü göreve davet ediyorum değerli arkadaşlar.Bugün de gündeme getireceğimiz konular bunlar değerli arkadaşlar.Oldukça önemli konuları gündeme getirdiğimizi düşünüyoruz ve biz bunları gündeme getirmekle kalmıyoruz soru önergeleriyle insan hakları komisyonlarına dilekçelerle başvurulularımızı yapıyoruz inanın her biri için bunları yapıyoruz,arkadaşlarımız yoğun bir çalışmayla buna devam ediyor ve biz cevap bekliyoruz biz yoğun bir şekilde gündeme getirdiğimiz halde ihmal ediyorlar,ama yeter ki sorumluluk bizden gitsin vebal bizden gitsin bize gelen iletileri biz duyuralım ve bu konudaki sorumluluğu yerine getirmesi gerekenler üzerinde bu konudaki ilerlemeleri bekleyelim değerli arkadaşlar,hepinizi saygıyla selamlıyorum her hafta bu çalışmalarımıza devam edeceğiz tekrar beni dinlediğiniz için teşekkür ediyorum.

YouTube

Yorumlar